22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30OCAK 1997 PERŞEMBE 14 KULTUR 'Şimdi Banş' hareketinin etkin üyelerinden İsrailli yazar Amos Oz, Türkiye'deydi 4 Edebiyat, sözlü bir sflah değildir'Kültür Ser\isi - "Bir insan, bir başka- sına acı çektirirken ne yaptığını, niye yap- tığını çok iyi bilir. Bunu hepimiz çok iyi biliyonız, çünkü bilgi ve kötülük ağacının meyvelerinden tatük. Oysa yeterince acı >ar dünya Uzerinde... Peki acı karşısında bir yazar ne yapar? Her şeyi, herkesi an- lamaya çalışır. Affedici olmavı. ama hiç- bir şeyi unutmamayı öğrenir. Yazar. söz- cüklerin uzmarudır. Ve bazen sözcükler iyileştirici oiduğu kadar öldürücii de ola- bilir. DiL bu yiizden müzik aletterinin en tehiikelisidir. Bir yazar, bunun için kuJ- landığı her sözcükten sonuna kadar so- ' rumludur". 'Bir KadınıTanımak' \e 'Fima' (Can Yayınlan) adlı kitaplan ilk kez Türkçe- de yayımlanan israilli yazar Amos Oz. okurlanyla tanışmak ıçin Türkiye'deydi. İstanbul'da bulunduğu siire içınde 'İsra- il Edebiyatı ve İsrail-Filistin Sorununa Bir Bakış' konul u bir konferans veren v e kitaplannı imzalayan Oz, Filistin-tsraıl arasında yıllardan beri süregelen sorun- lu ilışkileri polıtikacı ve bir edebiyatçı gözüyle şöyle değerlendirdi. "Bir yazan düşiinün. Savaş. zorbalık ve sefaletie birlikte yaşamak zorunda olan bir yazan. Acaba bu yazaruı estetik kaygılan bir yana bırakarak edebiyatı bir araç gibi kullanma hakkı var mıdır? Bir yazar böyle bir durumda. edebi ve es- tetik kaygılannı düşünmeden, edebiyatı sözlü bir silah olarak görmeye başlarsa, ona sanatçı diy ebilir miyiz? Ben ve benim gibi pek çok meslektaşım her an bu iki- lemle karşüaşıyoruz. Belki sadece İsra- il'de değil; Latin Amerika, Afrika, Orta Avrupa ya da belki Türkiyc'dc de aynı moral ikilemi yaşayan yazaıiar vardır. Bence bu sadece politika \eya sadece sa- natın sorunu değil. Bu sanatın ve kötülü- ğiin çatışması. Çünkü kötülük her za- man vardı: şimdi de var. Kötülük bir se- çimdir \e genellikle hepimizin nzasıyla gerçekleşir. Dünyanın en sorunlu bölge- lerinden birinde yaşıyorum. İsrail edebi- jatı özellikle yurtdışında "politık alego- n' olarak algılanıyor. Dünyanın diğer so- savaş, zorbalık ve sefaletle birlikte yaşamak zorunda olan bir yazan düşünün. Bir yazar böyle bir durumda, edebi ve estetik kaygılannı düşünmeden, edebiyatı sözlü bir silah olarak görmeye başlarsa, ona sanatçı diyebilir miyiz? Ben ve benim gibi pek çok meslektaşım bu ikilemle karşılaşıyoruz. Bence bu sadece politika veya sadece sanatın sorunu değil. Bu sanatın ve kötülüğün çatışması. runlu bölgelerinde yaşayan yazarlaruı kaderi de bu galiba. Edebiyat politikayla iç içe gelişiyor çünkü. Siz oda müziği ta- dında bir öykü ya da roman yazdığmızı düşünürken okuyuculannız kitabı elleri- ne alıp şöyle diyorlar: İşte. anne idealleri ve kaybolan değer- leri, baba hükümeti, kız kardeş de talan olmuş ülke ekonomisini temsil ediyor!" Amos Oz. politık, askeri ve sosyal so- runlarla iç içe yaşayan bir ülkenin yaza- n olarak banşın gerekliliğinden söz etti. "İsrail banş hareketuıde uzun yıllardır yer abyonım. Bu hareket pasifdireniş ya da day ak yediğinde öbür yanağını da uza- tan bir mantık değildir. Amerika veya Batı Avrupa'da 6O'lı yillarda yaşanan 'banş' duvarlılılığın günümüzdeki uzan- tısı da değil. İsrail'deki banş hareketi be- nim için Siyonizmin insancıl bir ifadesi- dir" Savaşın göbeğinde yer alan, sıcak ça- tışmalara katılan yazar. yaşama hakkı ve özgürlük için gerekirse yıne savaşabile- ceğını belirtıyor ve hemen eklıyor: "Kimse beni bir ulus adına fazladan top- rak edinmek için savaşa zorlayamaz. Bu yüzden bütün olan biten her iki tarafın da haklı oiduğu bir trajedidir". Biredebıyatçı olarak İsrail ve Filistin- lilerin asgari müştereklerde anlaşan komşular olmasını dılıyor Amoj, Oz "Tıpkı aynı apartmanda yaşamakzorun- da kalan boşanmış bir çift gibi. İsrailliler ve Filistinlilerin ilerideki günlerde iyi komşuluk içinde olabilmelerüıin koşulu, ancak böyle yaratılabilir. Mucizelere inanmıyorum. Her şey yavaş yavaş, ama uygun adımlaratılırsagerçekleşebilir. Ya- raların iyileşmesi zaman ister. Banşın gerçekleşmesi ise taraflann birbirlerini anlamaya başlaması ile mümkün olabi- lir". Banşın gerçekleşmesi için taraflann mutlaka anlaşma yollan bulmasi gerek- tiğını söyleyen Amos Oz, gerektiğinde ödün verilmesinden yana. "Ödün vermek, özellikle idealistlerin \e gençlerin kulağma hiç de hoş gelme- yen bir sözcüktür. Çünkü düşmanınla ba- nş yapmak. ideaüst düşünce açısından ahlaksal bir düşüklüktür. Oysa yaşamın oiduğu her yerde ödün de vardır. Ödün vermek istemeyen kişi fanatikleşir. Bir idealin fanatiği olur; gerçekleri göre- mez". En etkili silah mizah 21 yüzyılagirerken dünyanın karşıla- şabileceği en büyük tehlikelerden biri olarak fanatizmi gösteren Amos Oz. fa- natızme karşı en etkili sılahın mızah oi- duğu görüşünde. "Mizah duygusu olan hiç kimse, fanatizmin tuzağuıa düşmez. Mizah yanlışlarunızı ve gerçeğin birden fazla boyutu olduğunu görmektir. Eğer dünyaya bir mesih gelecekseeminim, gül- meyi büen biri olacaktır!". Çağdaş İsrail edebiyatının tanınmış yazarlanndan Amos Oz. 1954yılında 15 yaşındayken Kudüs'tekı evinden aynla- rak çalışmak ve yaşamak üzere Kibutz Hulda'yagöç etti. Burada Edebıyat ve Dil Bilımi oku- duktan sonraöykü yazmaya başladı. Ben Gurion Cniversitesı 'nde edebiyat profe- sörlüğü yapan Amos Oz, 1967'den bu yana İsrail- Arap sorunu üzerine maka- leler yazıyor. îsrail'de 1977'de kurulan 'Şimdi Banş' hareketinde etkin bir yeri olan Amos Oz. İsrail ve Filistinlilerin birlikte yaşamala- n konu.sunda yaptığı çalışmalar, ürettiği düşüncelerle de tanınıyor. Oz. banşa yaptığı katkılar nedeniyle 1992 yılında Almanya Cumhurbaşkanı Richard von \Viezsackerden Alman Banş Ödülü'nü aldı. Ute Lemper, Nazi döneminin yasaklı şarkılannı Londra konserlerinde yorumladı Sürgündeki kalpten 'yasak' şarküar • Bu ay içinde bir CD olarak yayımlanacak şarkılar arasında en büyük sürpriz, son yıllarda yeniden keşfedilen besteci Berthold Goldschrriirî^ifı yapitlarirıdan oluşuyor. Uzun süredir Paris'te yaşayan 33 yaşındaki sanatçı, İngiliz yönetmen George Milton'ın yöneteceği filmden sonra iki aylık Amerika turnesine çıkacak. teknik danışmanlığı üstlenmışti. Lemper ıçin bu şarkılar çok değerli. Aşk, yaşam acılan. eşcınsellik, feminızm gibi temalar içeren bu sokak şarkılan yıllar boyu baskıcı rejimin kurbanı olmuş; sık sık yasaklanmış. 'Yasak'. Lemper'in erken yaşlarda tanışt'ğı bir sözcük. 20 yaşına kadar Kurt VVeill'ın kım olduğunu bılmeyen Lemper, kendi kuşağının da soğuk savaştan etkılendiğinı ve bılgisizce yetıştirildiğıni düşünüyor. Lemper, şarkı söylemenin yanı sıra yazıyor da. 'Sansürsüz' adını verdiği ilk kitabı bir süre önce Almanya "da yayımlandı. Almanya, onun için kaybedilmiş bır vatan gibi. Hakkında en acımasız eleştirilen kendı ülkesindeki insanlardan aldığını söyleyen Lemper, bır yandan Almanya'yı özlerken bır yandan da bellı belırsız bir sürgün hayatı sürdürüyor. "Hakkımda iyi bir Kültür Servisi - "90'lann Maıiene Dietrich'i" olarak tanımlanan. Av rupanın önde gelen kadın şarkıcılanndan Ute Lemper, 1930'larda Nazı yönetımınce yasaklanan kabare şarkılannı yorumlamak üzere 28 ve 29 ocak tarihlennde Londra"da dinleyıcılennin karşısına çıktı. Lemper'ın konserde söyledıği şarkılar bu ay içinde CD olarak yayımlanacak. Sanatçının yenı repertuvannı oluşturan yasaklı şarkılar arasında Friedrich Hollander. Rudolf Nelson, Mischa Spoliansky gibi sürgünde yaşayan bestecılenn yapıtlan yer alıyor. Ancak en büyük sürpriz. son yıllarda yeniden keşfedilen besteci Berthold Goldschmidt'in yapıtlanndan oluşan bir derlemenın de konser programında sunulmuş olması. Geçen ekün ayında 93 yaşındayken ölen Goldschmidt. son günler.nde Lte Lemper ıle birlikte stüdyoya girerek şey söyleyecek olsalar bile cümlelerinin başına 'ama...' diye başlayan bir parantez açıyoıiar. Kendi ülkem beni her zaman zora sokmuştur zaten." Politıkaya bulaşmadan yaşamayı yeğhyor. arna politika üzerine görüş bildirmekten çekınmıyor. "Böyle yalan yankş bir dünyada artık hiçbir şey eskisi gibi değerli değil. Ben en a/ından kendi küçük hayatımın değerini biliyorum, ama politika yapanlar insani değerleri hesaba katmıyorlar." Yıllar boyunca Berlın'den Vıyana'ya, Londra'dan New York'a turneler ve konserler peşınde koşan Lemper, uzun süredir Pans'te yaşıyor. 33 yaşındaki sanatçı. Amenkalı aktör-komedyen eşı David Tabatsky ve küçük oğlu Max ile aile yaşamını yeni yeni keşfediyor adeta. Şehir dışında yaşamayı tercih eden Lemper. Pans'ın hareketlı yaşamından uzakta kendı sakin köşesinde olmaktan ze\k alıyor "Partilere ghmekten nefret ediyorum. Moda şovlanna sık sık davet alırdım ve kabul ederdim ama arnk gitmiyorum. Bu tip eğlence şekilleri artık ilgimi çekmiyor. Evimde olmak. çocuklanmla birlikte oynamak istiyonım". Londra konserlerinın ardından, İngiliz yönetmen George Milton'ın yöneteceği '.•\ppetite- İştah' adlı filme başlayacak olan Lemper. daha sonra çıkacaği Amerika turnesinde iki ay boyunca kabare şarkılan söyleyecek.. Eski Mısır'ı konu alan kitaplar Fransa'da en çok satanlar listesinde birinci sırada Ramses ölümsüzlüğü kitaplardayakakuh! Kültür Servisi - Brigitte Bardot'nun cınsel fantezileri ve François Mitterrand'ın yaşamını anlatan , kitaplardan sonra eski Mısır'ı konu alan kitaplar Fransız basını tarafından yayın alanında yılın -ve büyük olasılıkla son on yılın- en büyük buluşu olarak değerlendiriliyor. Gerçekten de Fransa'ya en uzun süre başkanlık yapan François Mitterrand, yayın alanındakı üstünlüğünü bir başka büyük lidere; firavun II. Ramses'e bıraktı. Fransa'da 1996 yılının en çok satanlar listesinde ilk sıraya oturan kitap, Mısırtarihı uzmanı bılım adamı Christian Jacq°ın Ramses'in yaşamını temel alarak hazırladığı beş tarihsel öyküden oluşan bır seri. Yayımlandığı andan başlayarak Fransız okur kitlesini esiralan kitabın. Ekim 1995'te 50.000 kopyahk ilk baskısı yalnızca iki hafta içinde • tüketildi. İlk dört baskısı iki - milyon satan serinın en son bölümü 'Caccacia d'occident* geçen hafta içinde piyasaya çıktı ve aynı hafta içinde tükendi. Ramses fırtınası Fransa'yı kasıp kavururken. geçen yaz başında tarihçi Desroches Noblecourt'un fıravunun yaşamöyküsünü anlattığı bir başka kitap da seriye rakip olarak üç ay boyunca en çok satanlar listesinin başındaydı. l.Ö. 13. yüzyılda tam 67 yıl boyunca hükümdarlığını sürdüren ünlü firavun Ramses. 19. yüzyıl araştırmacılan tarafından 'muhteşem' olarak adlandınldı. Hitıt ve Lıbya üzenne yaptığı zaferle sonuçlanan akınlanyla ünlü 'Muhteşem Ramses' firavunluğu sırasında devasa anıt yapıtlar inşa ettirmişti. Son yıllarda Giza pıramitleri yakınlannda bulunan çok büyük boyutlardaki heykeli ve geçen yaz gün ışığına çıkartılan 53 oğlu için yaptınlmış 67 odalı anıtmezar, tüm dikkatleri bir kez daha Ramses'in üstüne çekti Fransa'da >Tİlardır süren Mısır hayranlığı 49 yaşındaki bılim adamı Jacq. Ramses serismde, firavunun babasının o daha 14 yaşındayken hazırlattığı yazıtlardan, kahramanlık öyküleri ve kraliçesı Nefertiti'ye olan aşkına, aklınıza gelebilecek sayısız konuya değinmiş kitabında. Ancak bu çeşitlilık 'en çok satanlar'a özgü lusa tümceler, basit biçem ve zorlama öykü çizgisiyle tarihsel gerçeklik özelliğinı yitirmiş. Bir Fransız gazetesinin tanımı olayı özetliyor; "Dallas ve Hanedan Mısır'da!" Kitaplann editöru Bernard FL\ot. kıtaplan 'elinizden düşüremeyeceğiniz kadar heyecan dolu' olarak nitelese de Fransız yazın dünyasının eleştirmen kesimi o kadar ıyimserdeğil: bazılan kitaplann varlığını yadsırken, bazılanysa laf salatasından ibaret olduklannı söylüyor. Desroches Noblecourt'un kıtabının üstbaşlığıysa 'GerçekÖykü'. Noblecourt'un kitabı Jacq'ın özgür anlatımı yanında arkeolojık kazı gibi kalıyor. Yine de Jacq'ın kitabında birçok aynntı oldukça gerrckçi. Yazar, Aıx-en-provence yakınlanndaki evinde bulunan 10.000'den fazla başvuru kitabının yanı sıra Eski Vlısır'ın modası, hayvanlan. kolonileri ve Luxor tapınağı üzenne yapılmış birçok akademik çalışmadan da yararlanmış kitaplannı yazarken. Ramses'le ilgili tüm bu bılgilere ulaşması 25 yılını almış. Bu tutkusu 13 yaşındayken Eski Mısır üzerine bir kitap okumasıyla temellenmiş. 17 yaşındayken balayını geçirmek üzere bu büyülü ülkey i ilk kez ziyaret ettığinde; 'E%e dönüş gjbiydi!" diyecek kadar etkilenen Jacq. daha sonra Eski Mısır uygarlığı üzenne Sorbon'da doktora yapmış. Yazann ilk "best seller'ı 'MısırhChampollion' 40yaşında yayımlandı. 10 bınden fazla satan kitabı, her biri en çok satanlar listesine giren diğer kitaplan izledi. Bunlar arasında 'Judge for Egypte* üçlemesi bir yıldan uzun bir süre listede kalmayı başardı. Aslında tüm bu başan öyküsü. Fransa'nın Mısır'a çok uzun y ıllardır beslediği hayranlıkla açıklanabilir. Napoleon Bonaparte'ın 1798-99 yıllannda Mısır'ı fethetmesiyle başlayan Mısır çılgınlığı. Fransa'da firavunlar ülkesine özgü her şeyi 'moda' halıne getirmişti. Nevvsvveek'te çıkan bir araştırma. geçen yıl tatil için Mısır'ı seçen Fransız turistlerin oranında yüzde 158 artış olduğunu ortaya çıkardı. Fransa'nın ünlü cumhurbaşkanı Mitterrand bile her yıl Nıl Nehn kıyısında tatil yapmayı kendine alışkanlık edinmiştı. Desroches Noblecourt "Mısu; güzelliği vegizemiyle Fransa'da her zaman hayranlık uy andırnııştır" diyor. Bır ba^ka Fransız yazar Jean Lacouture ıse bu ilgının nedenıni bır çağ sorunu olarak ele alıyor: "Mısır tüm insanlık tarihinin yaşanıp bittiği yerdir; belki modern çağın sorunlanna yanıtı geçmişte bulabiliriz." IŞILDAK YE YELPAZE ATİLLA BİRKİYE Estetik ve Kuram Estetik sözcüğü, günlük yaşamımıza doğru gir- memiştir: bu belki sözcüğün iki halinin de aynı olu- şudur, Hem sıfat anlamı: hem de ad anlamı "este- f//c"tir. Bir de buna cerrahideki "estetik" eklendiğin- de, işler biraz karışır. Bazen, "çok estetik" deriz. Özellikle bir güzelli- ğin karşısında etkilendiğimiz, ona hayran kaldığı- mız anlardır bunlar. Çok estetik, az estetik olmaz tabii ki. Ama, yanhş da olsa bir kullanım biçimi du- rumuna gelmiştir; ve bizim hayranlığımızın biraz üst sınırını imler. Yaşamın estetiği vardır; o da benzer bir anlam içerır. Burada, estetik daha çok bır durum olarak karşımtza çıkar. Estetik. güzellıkle, yüce olanla ilgilenen; genel- geçerli tanımlara göre güzelliğin bilimi olup; sanat felsefesıni de kapsamına alan, felsefenin bir dalı- dır. Bundan on beş yıl kadar önce, edebiyat ve sa- nat dergilerinde çok "şıddetli" estetiğe ilişkin tar- tışmalar vardı. Ne yazık kı, o düzeyde dergiler "ni- telik ve niceiik" olarak etkinliklerini yitirdıklerınden, bu tür tartışmalar da. küçük bir "akademik" alana sıkıştı. Bu belki detoplumsal yaşamın geldiği noktanın, somut bir göstergesiydi. "Estetik o/an"dan uzak- laşma. * Medyanın her şeyi popülerleştirdiği, son yıllarda; yine de övünerek söz edeceğımız dergiler var. Ki- mi aydınlarımızın kuramdan bucak bucak kaçtığı şu günlerde, iyi ki, evet, alanları belki küçük ama, yayımlanmasından mutlu olduğumuz dergiler var. Bunlardan biri, dergi konumundaki Kuram Kitap Dizısi. Kuram her yıl üç adet yayımlanıyor ve bu yıl beşinci yılı. Büyük özvenyle çıkan, "amatörbirru- hun egemen" oiduğu yetkin bir dergi. Özellikle Batı dergilerınden yapılan çeviriler; ede- biyat, estetik, sanat kuramlarından ölçülü de olsa, bizi haberdar ediyor. Bunun yanı sıra Kuram'ın çok önemli birözelliği de "dıl"\. Dergi, baştan sonra, bir dıl atölyesi. Yazılann sonunda, özgün dildeki kar- şılıklarıyla terimsel bir döküm veriliyor. Kuram'ın bu sayısı da ötekı sayılar gibi yoğun. Akademik bır çalışmanın özlemini gideriyorsunuz, sankı. • Kuram her sayı bir dosya sunuyor. Bu sayının dosyası da; Estetik. Dosyada telif ve çeviri yazılar yer alıyor. Estetik kavramını, geniş birkapsam için- de sunuyor: Estetik Olan ve Imgesel Olan (VVolfgang Iser- çev.: Yurdanur Salman - Filiz Aydoğan), Estetik Imaj Üzerine: Paketlemenın Şiirselliği (Nurçay Tür- koğlu), Estetik Bir Kategon Olarak Kitch (Semra Aydınlı). Mımari Çevrede Estetik Alımlama (S. Ay- dınlı - Hülya Hatipoğlu), Yüceden Sonra: Esteti- ğin Durumu (Jean - François Lyotard-çev: Y. Sal- man), Güzelduyu Üstüne Bir Deneme (Cüneyd Tandoğan). "^Tyotard, estetiğe çokfarkiı bı'raçıdan yaklaşıyor. Önemli, önemli oiduğu kadar tartışmaya, yeni dü- şünseldurumlarüretmeyeyönelikbiryazı. Lyotard yazısında, estetiğın durumunun ne/neler oiduğu sorusu uzerinde yoğunlaşıyor. Estetiğin, yüce ile olan ilişkisini; madde ve materia (malzemeler) ile olan ilişkisini ele alıyor. • Kuram'ın bu sayısında, estetik dosyasının dışın- da, edebiyata, düşünceye, felsefeye ilişkin başka yazılar da var. Çok önemli bir çalışma da, Yeni Dergi ile ilgili. Memet H. Doğan, Yeni Dergi: Çağdaşlığa Açılan Pencere başlıklı denemesinın sonunda Yeni Der- gi'ye ilişkin gözlemini şöyle betimliyor: "Bugün, 1996'nın sonunda, kapanışındanyirrni yıl sonra Yeni Dergi üzerine biraraştırma yapılıyor- sa bu, bu süre içinde henüz yerinin doldurulama- dığının açık bır kanıtıdır." Özcan Kabakçıoğlu da Yenı Dergi: Bir Derginin, Anatomisı başlıklı ve öteki sayıda da sürecek olan yazısında, çok geniş (şemalarla) bır döküm yapı- yor; ve benzer dergilerle karşılaştırıyor. Kuram'ın (toplum olarak "estetik"Xen iyice uzak- laştığımız şu son yıllarda), özellikle okunması öne- rilir. Schubert'in 200. doğum yıldönümü • VtYANA (A.A) - Ünlü besteci Franz Schubert'in ' 200. doğum yıldönümü dolayısıyla Avusturya'nın başkentı Vıyana'da bir dızi konser ve sergı düzenlendı. Viyana'da 31 ocak 1797'de doğan Schubert 31 yaşında frengı hastalığına yakalanarak ölmüştü. Ünlü bestecinın eserleri arasında. koro ıçin hazırlanmış 130 beste. 6 ay in müziği. 19 kuartet. 3 kantat ve yaylı çalgılar için bir sekizlı, 24 çeşitleme, 21 pıyano sonatı, 9 senfoni. 7 üvertür ve 10 kadar opera bulunuyor. Schubert'in eserleri, ölümünden 20 yıl sonra. Alman besteci Robert Schuman ve onun dönemindeki sanatçılar tarafından taktir edilmeye başlanmıştı. ASTr tatilde çocuklarla • Kültür Servisi - Ankara Sanat Tıyatrosu 29 ocaktan başlayarak 8 şubata kadar her gün saat 13.00'te perdelerini çocuklar için açıyor. "Benim Güzel Pabuçlanm' adını taşıyan oyunu Dersu Yavuz Altun yazdı ve yönettı. Oyunda Mahır Ipek. Canan Zengin, Dersu Yavuz. Özlem Evren ve Hande Gürler oynuyorlar. ADT'de 'Hadi Karına Koş' • ADA.NA (Cumhuriyet) - Komedi yazarlanndan Ray Cooney'in yazdığı "Hadi Kanna Koş' adlı oyıın Adana Devlet Tiyatrosu'nda sergilenmeye başlıyor. Ali Hürol'un yönettiği oyunun dekortasanmı Sertel Çetıner. kostüm tasanmı Fatma Gorgü. ışık tasanmı ise Cemal Yank tarafından gerçekleştirildi. Oyunda Türker Şenyiğıt, Mustafa Kurt. Elif Erdal, Ebru Bilingen. Ökan Şenozan. Yunus Emre Bozdoğan, : Yasuf Köksal ve Ayhan Demirtaş rol alıyorlar. 'Hayvan Çrttliği' sahneleniyor • Kültür Servisi - De\ let Konservatuvan'ndan mezun olduktan sonra Maltepe'de yeni açılan Yayla Sanat Merkezı çatısı altında Kerem Kobanbay ve Savaş Özdural tarafından kurulan YSM Oyunculan, George Onvell'in 52 yıl önce kaleme aldığı 'Hayvan Çiftliği' adlı oyunu bergilıyorlar. YSM oyunculan, 'Hayvan Çiftliği'ni herkesin kendini bulacağı. canlı orkestra ile oynanan bırmüzikal şeklinde yorumluyor. Oyun, her cumartesi saat 13.30 ve pazar saat I5.OO'te sahneleniyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear