22 Mayıs 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 29 OCAK 1997 ÇARŞAMBA HABERLER l Çocuklara sahip çıkalım' • İstanbul Haber Servisi - ANAP ll Kadm Kollan Başkanı Sevgı Turanlı. Manisa'da liseli gençlerin işkencevle alınan ifadelere dayanılarak toplam 76 yıla mahkûm edilmelerini protesto ederek "Çocuklanmıza sahip çıkalım" kampanyası başlattı. Sevgi Turanlı, ANAP lstanbul tl Merkezfnde. ll Başkanı Erdal Aksoy ıle bırlikte düzenlediğı toplantıda. ANAP'ın TBMM"ye sunduğu kanun teklifine destek istedi ÇHD'den Göktepe ppotestosu • İstanbul Haber Servisi - Çağdaş HukukçularDerneğı (ÇHD) Metın Göktepe Hukuk Komisyonu üyeleri ve Göktepe ailesi. Göktepe'yi öldüımekten sanık polislerin gizlice ifadelerinın alınmasını protesto ettı. Eyüp Adliyesi'nde basın açıklaması yaptıklan sırada oıtaya çıkan bır kişı. Göktepe'nin polisler tarafından dövüldüğünü gördüğünü öne sürdü. Mahkemede tanıklık yapacağını belirten En\er Bök'ün ıfadelennı çelişkılı bulan Göktepe ailesi avukatı Kamil Tekin Sülek. "Bu şahsın polis tarafından ortaya çıkanldığı kuşkusundayım"' dedi. Çiller-Perinçek davası • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP Genel Başkanı, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in eşi Özer Çiller'in, Işçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek hakkında kişilık haklanna hakaret ettiği savıyla açtığı 5 milyar liralık tazmınat davasının gcrülmesine Ankara 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Çiller'in avukatlan, "nahkemeye sunulan Özer Çıller ile yabancı bir firma ansında yapılan şirketin kuruluş anlaşması sözleşme metni ve bu kurulan şırket kanalıyla Rusya'dan getınlen nûkleer maddelerin devlet gûcü kullanılarak Amanya'va sevk edildiği yelundaki beyanlann, gazete ve dergi haberlerinin kanıt olımayacağını" savundular. Mahkeme yargıcı, eksik belgelerin tamamlanması anacıyla duruşmayı erteledi. Eski MÎT'çi Nuri Gündeş, Susurluk Araştırma Komisyonu'na açıkladı 'Ozer Bey'e rapor verdim' AYŞE SAYIN ANKARA-TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu'na bılgi veren eski MİT tstan- bul Bölge Sorumlusu Nuri Gündeş. hazır- ladıkları bazı raporlan, dönemın Başbaka- nı, DYP Genel Başkanı ve Başbakan Yar- dımcısı Tansu Çiller'in yoğunluğu nede- niyle eşi Özer Uçuran Çiller'e verdiğini açıkladı. Komisyona bilgi veren katliam zanlısı ülkücü Abdullah Çatiı'nın şoforü Habip Aslantürk de Çatlı ile Ankara'ya yaptığı bir gezide DYP Şanhurfa Mılletvekili Sedat Bucak'la görüştüğünü, bırlikte MHP'ye ya- kınlığıylabilinenSazakailesineait Yüksel Inşaat'a da gittiklerini savundu. TBMM Susurluk Araştırma Komisyo- nu, 1980 sonrasında ülkücülerin Ermeni te- rör örgütü ASALA'ya karşı kullanıldığı savlan ile ilgili olarak Milli Istihbarat Teş- kilatı'nın (MİT) eski tstanbul Bölge So- rumlusu Nuri Gündeş'ı dınledi. Gündeş, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'dan sonra Susurluk Komisyonu'nda Özer Çil- ler'i zan altında bırakabilecek açıklamalar yapan ikinci ısım oldu. Gündeş, Çiller'ın Başbakanlığı döne- minde MİT lstanbul Bölge Sorumlulu- ğu'na getirildiğini, bu göreve getırilmesin- de halen DYP Kilis Milletvekili DoğanGü- reş'in etkisi olduğunu söyledi. Görev yap- tığı dönemde Başbakanlığa bilgi vermek için hazırladıklan bazı raporlan Özer Çil- ler'e verdiğini aktaran Gündeş, bunun ge- rekçesini şöyle açıkladı: "Tansu Hanım. Başbakan olduğu için çokyoğun programı olurdu. Görüşmek zor olurdu. O zaman ben bazı raporlan Özer Bey'e bırakırdım. Bazen de Tansu Ha- nım'ui özel kalemine bırakırdım." Gündeş. ülkücülerin ASALA'ya karşı kullanılıp kullanılmadığı yönündeki birso- ruya şu karşılığı verdi: "Ben Abdullah ÇatlTvı da Haluk Kır- cı'yı da tanınam, ancak dev let bu rip kişile- ri doğrudan ASALA'ya karşı kullanmaz. Ancak istihbarat amaçh kullanılnuş olabi- lir." 'Kım, ÇaÜTnın şirketine gelirdi' Komisyona bılgi veren Abdullah Çat- lı'nın şoforü Habip Aslantürk de Çatlı'nın şırketlerinde şoforlük yaptığını anlattı. tşe Çatlı'nın sahibi olduğu Sultanteks'te baş- ladığını. daha sonra Çatlı'nın Ahmet Bay- dar'la ortağı olduğu Baysa "da devam etti- ğinı anlatan Aslantürk. "BenÇatiı'vı 'Meh- met Özbay" olarak tamyordum. Öldükten sonra Çatb'nın khn oldugunu öğrendim. Baysa'daki bütün personel çok şaşırdı" de- di. 1980 öncesı Türkıye Işçi Partilı 7 gen- cın öldürülmesi eyleminde Çatlı ile birlık- te suçlanan ve mahkûm olan Haluk Kır- cı'nın, zaman zaman Baysa adlı şirkete gel- diğini aktaran Aslantürk. u Çath,Sami Hoş- tan'la da tanışırdı. Ama ne komışurlardı, negörüşüıierdi bUemem" dedi. Aslantürk, Çatlı'nın süreklı sılah taşıdığını söyledi. Çatlı"dan "•Mehmet abi" diye söz eden Aslantürk, özetle şu bılgileri verdi: u Mehmet abi, Ahmet Baydar'Ia ortak ol- duğu Baysa adlı şirkete a>da bir-iki kez ge- lirdL Beraberindekelli-feÛi adamlar olurdu. Mehmet abi, Sami Hoştan'ı da tanırdi, çün- kü bir kere onlan beraber gördüm. Ama ne görüşürlerdi. ne konuşurlardı bilmem. Omer Lütfü Topal'ı tamyıp tanımadığını bilmiyorum, hiç görmedim. Bir keresinde beraber Ankara "\ a geldik. Sedat Bucak'ın bürosuna gittik. Bir kez de Yüksel İnşaat'a gittik. Gonca Us'la Mehmet abi bırlikte ya- şariardı. AtaköVde bir e> fufmuşlardı. Sık sık Abdullah adlı restorana giderlcrdi." Komısyon üyesi FikriSağlar'ın getirdiği Argun Çetin. Uğur Mumcu suikastını düzenleyen kişileri eğittigını söyledi. Çetin'nın daha önce Aydınlık dergisi ile Kanal D'ye giderek aynı iddialan tekrar- ladığı öğrenildi. Yapılan araştırmada ise akıl tedavısi gördüğü ortaya çıkan Çetin cıddiye ahnmadı. Danıştay yürütmeyi durdurdu 'Ramazan mesaisi' yargıdan döndü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-REFAHYOL hüİcü- metinın "kamudüzeninidin- selkştirme" gınşimleri ara- sında sayılan "deviete rama- zan düzeni" uygulaması yar- gıdan döndü. Danıştav 12. Daıresı, devlette mesai saat- lerini iftar saatlerine göre dü- zenleyen Bakanlar Kurulu karanna yürürlügü durdurma karan verdi Danıştay 12. Dairesi, Bar- tın Adlıyesı Yazıişlen Müdü- rü Abdurrahman Güzel- gûn'ün, memurlann mesaı saatlennin ıftar saatlerine gö- re düzenlenmesini öngören Bakanlar Kurulu karannm iptali istemiyle açtığı davada yürürlüğün durdurulmasını kararlaştırdı. Daıre. düzenle- menın anayasanın başlangıç hükümlenyle. laiklık ilkesmı düzenleyen 2.10 ve 24. mad- desıne aykın olduğuna oy- çokluğuyla karar verdi. Kara- ra muhalif kalan üyelenn, başvurunun "menfaatilişkisi yönünden" reddedilmesı ge- rektigıni savunduklan öğre- nildi. Karara yapılması olası ıtıraz, Danıştay 1dan Dava Daireleri Genel Kurulu'nda görüşülecek. Bakanlar Kurulu, iftar sa- atlerinı dikkate alarak yaptı- ğı düzenleme çerçevesinde, 13 ocak-8 şubat günlen ara- sındaki mesaı saatlenni, 1 sa- atlik geri almayla 08.00- 12.00 < 12.30-16.30 olarak belirlemişri. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'ın de o- naylamasının ardından karar, Resmi Gazete'de 18 ocakta yayımlanmıştı. Karar uyannca. ıftar saat- lerine göre ayarlanan mesaı bitimi, bugünden itibaren 16.30'dan tekrar 17.30"a kay- dınlacak. Danıştay'm.karar- nameyi esastan ıncelemeye alma süresinın genellıkle en erken ıkı haftayı bulduğu; ip- tal karan çıkmasa da rama- zan ayının sona erdiği 8 şu- battan önce tekrar iftara göre mesaı düzenlemesıne gıdıl- mesinin zor olduğu bildınldı Emin Cölaşan davası Mahkemeden Çiller aleyhine karar ANKARA (ANKA) - Frankfurt Ağır Ceza Yar- gıcı tarafından uyuşturucu kaçakçılannı korumakla suçlanan Başbakan Yar- dımcısı Tansu Çiller'e bu kez de yerli mahkemeden karar çıktı. Ankara 15. Asliye Hu- kuk Mahkemesi Yargıcı Mustafa KıçahoğJu, "Hır- sızlık ve Tansu" başlıklı yazısında, Çiller'e "inanıl- maz servetinin kökeni ka- ranhktır, hırsızlıklann üs- tüne girmcmiştir; tıpkı Özallar gibi, aynı yolun yolcusu"'diyerek hakaret ettiği gerekçesiyle 1 mil- yar 170 milyon lira tazmi- nat ödemeye mahkûm edı- len gazeteci-yazar Emin Çölaşan'la ilgili hükmü bozan Yargıtay karanna uydu. Mahkemenin. paylaştı- ğı kararda "hırsızhklann, yolsuzluklann bir an önce önlenmesi. toplumun çü- rümüş yanının bir an önce temizlenmesi arük zaruret noktasına gehnişse. düzel- tilmesinde gecikildikçe si- yasal iktidara. iktklan elin- de bulunduranlara karşı eleştirilerin artması, yo- ğunlaşması ve sertleşmesi de kaçınılmazdır" denildi. lurkıy ABD'niıl kara listesiiîrle A.\K.iR.-i (Cumhuriyet Bürosu) -ABD'nin; Batı Avruı iilkelerinden, uyuşturucu kacajîçılığıııda transit olarak kuUuuılaıı ve aralarında Türkiye'ıun de buluııdıığu hazj Ortudoğu ülkelerine "diploınutik baskı" uygulaıııuasııtı htediği kaydedildi. ABD Başkanı Bill Clıııtoıt 'ııı geçeıı aralık ayımla Seuato re TemsUciier Meylisi 'ne yazdığı nıektup'farda, uyuşturucu trafiğiyle ilgili olarak Türkiye Vıı/ı " tBD için potansiyel telılikeli iilkeler listesiıule <>lılıı<>ıınu ", ile/ide "telılikeli iilkeler"listesine koıtulabileceğini hildirdi. ABD\leyuvımluıum "LlıısalUyuşturucu Denetim Strutejisi-^5" raporunda, Afganistan ve Pakistan 'da artan uyuşturucu üretiınine isuret edilirken Afganistan. İran, Liibnan, Suriye ve Türkiye'nin uyuşturucu trafiğinin htışluugüzergâhları olarak kuUaııüdığı kaydedildi. ABD'nin bu ülkelerleilişkiyegeçerek teknikyardını. istihbarat ve hilgi alışverişi ile konuyla ilgiliyasaların yeniden düzenlenınesi alanlarmda işbiıiiği'yapacağı vurgulanan raporda. bu komtda Batı Avrupa ülkelerinin de devreve girmesi istendi. ABD Başkanı Clinton, 3 Aralık 1996\la ABD Senatosu Dış İHşkiler Komisyonu ve TemsUciier Meclisi'/;/// ( luslararası İlişkifer Komisyonu başkan ve iîylerineyazdığı mektııpta, Tiirkiye'ye de atıfta bulundu. Clinton, Güneydoğu Asya'da üıetilen eroinin büyiiJi kısnıının Türkiye ijzerinden Batı Avrupa 'ya taşınıııasmııı kayçı verici oldugunu, ancak bu taşııuuı eruinin Ajİp 'yi doğrudan etkİlediğine ilişkin b'nemli bir durumuujhlmadtğını kuy ** * ' 4 Türkiye uyuşturucu mafyasım korayor' Europol raporunda Özer Çiller'in silah ve uyuşturucu kaçakçısı Hüseyin Duman'la ilişki içinde olduğu öne sürüldü MURAT tLEM ATİNA - Uyuşturucu konusunda, Tür- kye'ye karşı bazı Avrupa ülkelerindekı oumsuz tavnn dayandırıldığı noktalar gin ışığına çıkmaya başladı. Interpol'ün, Avrupa ayağı sayılan ka- çıkçılık ve istihbarat birimleri ortak orga- nzasyonu Europol'ün 1996 raporu. uyuş- tırucu konusunda Türkiye'yi suçlayıcı ifadelerle dolu. Raporda Avrupa ülkeleri- ne sevk edilen uyuşturucu ile ilgili ticare- tın büyük bölümünün Türk mafyasının elinde olduğu vurgulanıyor. Türk hükü- meti de organize cinayetleri cesaretlen- dirdiği ve kara para aklama konulannda kayıtsız kaldığı gerekçesi ile suçlanıyor. Sadece 1995 yılında 110'dan fazla Türk uyuşturucu kaçakçısının Avrupa ülkele- rinde yakalandığı belirtilen raporun önemli bölümlerinde şu görüşler yer alı- yor: Rapora göre. 1995 yılında Avrupa ül- kelerinde ele geçirilen eroinin yüzde 80 veya 90 oranındaki miktannın Güneyba- tı Asya'dan getirildiğine dikkat çekiliyor. Afganistan ağırlıklı bu uyuşturucunun Türkiye'de işlendiği de vurgulanıp, Türk mafyasının üretimden öte. sevkıyat ala- nında faaliyet gösterdiği belirtiliyor. Yi- ne Türk mafyası. esrar imal eden çevrele- re önemli miktarda hammadde temin edı- yor. Türkiye'nin dışında Afganistan ve Pakistan'daki laboratuvarlarda imal edilen eroin, İran üzerinden Türkiye'ye ulaştık- tan sonra burada son işlem yapılıp Avru- pa'ya sevk ediliyor. Irlanda'nın dönem başkanlığı sırasında son şekli venlen Europol'ün u>Tişturucu raporuna göre uyuşturucudan elde edilen önemli miktardakı paralar ise başta tu- IRMIKIAYDIN ENGİN Ulke, siyasal sonuçlar ver- rresı kaçınılmaz çalkantılar icnde. Ülkenin geleceği tartışı- lıor. Tartışanlar ülkenin gele- eğini tartıştıklarının ayırdına vMmamış bıle olsalar bu böy- İ6. Örneğin çete haberterine ku- l^< veren, yargı üreten, buna ugun siyasal konum belirle- yw herkes, ister istemez ülke- m geleceğinı belirleyen hal- kılardan bırınde yer alıyor. Çiller üstüne izlediği haber- Irte birı, DYP'den soğuyorsa, braaşkası Çiller'i bağnna bas- na/a karar verıyorsa; MHP'nin yiardırözenle besleyip, eğitip tjyüttüğü kadroların, bugün rasıl bir bela oluşturduğunu bi- lıtce çıkaran -belki de fark et- reden-yurtseverlikya da mil- Iretçilik gibi kavramları da pıden geçinyorsa; sosyal de- rcxrat dünya görüşü çerçe- \îande olup bitenlere akıl er- crmeye çabalayan biri, ister ıtemez sosyal demokrat dav- p/rşlar üstüne de kafa yoru- Yoruldu mu Bunlar? yor... Bu kadar da değil. TV'lerin haber bültenlen, üç beş yıl öncesının anlı şanlı özel haber programlarını sollayıp geçti. Her akşam, her kanalda bır özel haber programı izliyo- ruz. Bu kadar da değil. Ülkenin geleceğinı etkıleme- mesi olanaksız gelişmeler bir- biri üstüne düşüyor. Anımsayın: Söylemezlerçe- tesınin dumanı tüterken Susur- luk patladı. "Dur, aman, ne olu- yor" demeye kalmadan Topal cinayeti yeniden alevlendi ve altından cinai değil siyasi bir fotoğraf çıktı. Daha onun tuğ- lalarını yerine yerleştirmeye ça- balarken Orgeneral Bitlis'in kazayla değil, suikastla öldü- rüldüğü bakan düzeyinde açıklandı. Ulusçak Agatha Christie - John Le Carre romanlarının dünyasındaepeyşaşkın, biraz ürkek yaşarken TUSIAD rapo- ru yayımlandı. TÜSİAD'çılar ra- porlannı "tartışılsın" diye ya- yımladılar. Öyle bir tartışma başladı ki iş sonunda "Tartı- şanlan döverim haaaa" nokta- sına ulaştı. Yani her biri bir ülkeyi sarsa- cak, o ülkede siyasal akışı et- kileyecek önemde, derinlikte olaylar bırbiri ardına sıralanıyor. Sokaktaki adamın bile bunlara duyarsız kalması mümkün de- ğil. Siyasi partilerse herhalde sokaktaki adam değil. Sade suya tirit kimi açıkla- malan bir yana bırakırsak, yu- karıda sıraladığımız olaylan ele alırsak, son günlerde siyasi partilerimiz, bu konularda ne yapıyor, ne edıyor ve ne düşü- nüyorlardersiniz? Susurluk ta- mam. Olay patladığında siyasi partiler kürsülere, alanlara çık- tılar. Peki sonra? En hızlıları Mesut Yılmaz'dı. Peki son on gündür Mesut Yılmaz susmu- yor mu sizce? Özel timcilerle Çatlı'nın ılişkisi fotoğraflarla belgelendi, Meclis Susurluk Komisyonu'nda önemli tanık- lar dinlendi. Ama Susurluk'un ilk dönemındekı Mesut Yıl- maz' ı ara ki bulasın. Haydi ANAP'ı geçelim, Su- surluk'un ilk dönemindeki et- kinlikleriyle epey olumlu puan toplamıştı. Daha bir süre idare edebilır diyelim. Peki CHR hele hele DŞP? Bir örnek, salt bir örnek: TÜSİ- AD raporu konusunda siyasi parti. hele hele sosyal demok- rat çizgidekı bir siyasi partı ola- rak CHP ve DSP ne düşünü- yorlar ? Boru değil, siyasi parti bu. Bır siyasi parti olarak ortaya çıktığınız anda halka "Senin çı- karlannı, şu programımla tem- sil edeceğim, savunacağım. Olaylara ve olgulara karşı alı- nacak tavn saptayacak ve bu tavnn örgütlü bir tavra dönüş- mesi için öncülük edeceğim" demiş oluyorsunuz. Peki rasgele şeçtiğimiz bir örnek olarak TÜSIAD raporu konusunda sosyal demokrat dünya görüşünü benimsemiş kitleler nasıl bir tavır alacaklar? Savunacaklar mı. destekleye- cekler mı? Karşı mı çıkacaklar, tepkı mı gösterecekler?Tartış- malarda "O öyle değil, böyle olmalı" demek ıçın hangi tanıt (argüman) ve kanıtlardan yola çıkacak ınsanlar? Bu tanıt ve kanıtları ortaya koymak siyasi partılerin görevi değilse ki- min?.. Bu suskunluk duvarının bır anlamı olsagerek. Dağarcıkla- nnda söylenecek söz mü yok, varsa söylenmesine bır engel mi var?.. Yoksa... Yoksa yorul- du mu bunlar? Bunca patırtı gürültü arasın- da, bu sorunun yanıtını deh- şetli merak ediyorum... nzm ve gaynmenkul alımı ile meşgul olan şirketlerin yasal yatmmlannda kullanılı- yor. Kirli paranın aklanmasının Türkiye'de- ki hukuk sıstemıne göre suç olmadığı be- lirtilen raporda, Türk uyuşturucu mafya- sının genellıkle aynı bölgeden olduklan- na dikkat çekiliyor. Rapor. Yunanistan'da yayımlanan To Vima gazetesinde yer aldı ve gazetenin haberine göre, Çillerler de kaçakçılık olaylannda yer alıyor. Rapordakı ifadeler kaynak gösterilerek yeralan haberdekı ıd- dialara göre. Dışişleri Bakanı Tansu Çil- ler'in eşi Özer Çiller. silah ve uyuşturucu kaçakçısı Hüseyin Duman ile çok sıkı iliş- kiler içinde. Özer Çiller'in söz konusu ki- şi ile birlikte Ukrayna'dan kaçak olarak nükleer madde ticaretı yaptığı da iddialar arasında yer alıyor. 1995 yılında sadece Balkan ekseninde 4.852 kilo eroin ele geçirildiği belirtilen raporda, söz konusu miktann yüzde 70'ınin Türk mafyası tarafından sevk edil- diği ifade ediliyor. Bu ticaretten elde edi- len korkunç miktarlardaki gelirin. devlet içinde devlet haline gelen büyük şirketler tarafından aklandığı iddia ediliyor. Yunanistan Dışişleri Bakanı Theodo- ros Pangalos ve Dışişleri Bakan Yardım- cısı Y'orgos Papandreu'dan sonra Kamu Düzeni Bakanı Georgios Romeos da Eu- ropol 'ün raporunu kaynak göstererek Tür- kiye'yi AB'ye şikâyet edeceğini açıkladı. Türkiye'den ikinci yalanlama Dışişleri Bakanlığı. Almanya Dışişle- ri Bakanı Klaus Kinkel'in Çiller'den özür dilediğine ilişkin haberleri, Bonn'un istemı üzerine ikinci kez ya- lanladı. Almanyargıcın, Çiller'i uyuştu- rucu kaçakçılannı kollamakla suçlayan açıklamasını reddetmeyen Almanya. id- dialara gerekçe olan kanıtlann Anka- ra'ya gönderileceğini bildirdi. GLOBALPOLÎTİKÜLTÜR ERGIN YıLDıZOĞLU 'Devlet 1 Dedik de... Osmanlı Imparatorluğu'nun bir mırası olsa gerek, devlet Türkiye'de hâlâ, mistik ve adeta "antropo- morfik" (kişi gibi davranan) bir varlık olarak algıla- nıyor. Siyasi konuşmalarda sık sık bir özne olarak karşımıza çıkıyor devlet. Devletin "manevi şahsi- yetinden" bahsediliyor. Devlet için kurşun atılıyor ya da yeniliyor. Devletin bekası için bazı gerçekler açıklanmıyor. "Devletimizin yurtdışındaki imajın- dan" bahsediliyor vb... Bu türyaklaşımların gerçek- liğe uymamak gibi bir sorunu var. Ama, önemli bir avantajı da beraberinde getirdiği muhakkak. Yöne- timdeyken çeşitli siyasi kararlar alan politikacılar, işler sarpa sardığında, gerek bu kararlarını, gerek- se sonuçlarını, hemen yüce ve ulvi bir "gerçekliğe havale edip" kendilerini kolayca tartışma ve sorum- luluk dışı bırakmayı deneyebiliyorlar. Halbuki hepimiz biliyoruz ki, bir devlet bir per- sonel ile yönetilir, belli kurumsal-teknolojik bile- şenleri vardır ve belli mali kaynaklardan beslenir. Personelin ideolojik ve sosyolojik özelliklerine, teknolojik kurumsal yapının gelişmişlik ve kar- maşıklık düzeyine ve mali kaynaklann geldiği ye- re ve gücüne göre devlet, kendisine gelen belli po- litika önerilerini ışleme tabi tutar, bazılarını işlem dı- şı bırakır ve nıhayet belli polıtik sonuçlar üretir. Kı- saca personel, teknoloji ve mali kaynaklan birfab- rikaya, siyasi öneri ve talepleri girdilere, politıka- ları da çıktıya benzetebiliriz. Devleti böyle, belki de ilk anda mekanik gibi görünen bir şekilde düşün- meye başlamanın ise sayısız faydaları var. Ancak önce, personeli, teknolojiyi ve mali kay- naklan sağlayan yere. yani ekonomik yapıya da kı- saca bakmak gerekir. Yukarıdaki resmin mekanik- liği böylece daha da azalacak. Bu ekonomik yapı, belli çıkarları benimsemiş ve dürtülerle hareket e- den bireylere ve bu bireylerin ortak özelliklerinden oluşan karmaşık bir sınıflar matrisinin de yeridir. Bu sınıflar matrisinin tarafları toplumsal zenginlik- lerden daha fazla pay almak için birbirleriyle çeki- şirken, rttifaklar, hatta bloklar kurarken, zaman za- man uzlaşırken. hatta zaman zaman şıddetli çatış- malara girerken, hem belli türlerde personeli eğıtir, oluşturur ve devlete gönderirler, hem de belli poli- tika talep ve önerilerini ifade edip, girdı olarak dev- lete sunarlar. Bu ekonomik yapı içinde devlete giden mali kay- naklan sağlayan, teknoloji taşıyan, üreten ve ege- men fikirleri ifade eden egemen sınıf ve tabakala- rın devletin işleyışinı de belirleyeceğini, ya da da- ha yumuşak bir ifadeyle, bunlardan gelen öneri ve taleplerin öncelikle işlem göreceğini söyleyebiliriz. Talepleri egemen sınıfınkilerle çelişen sınıflar ve gruplar ise, politikalarını devlet katında işleme ta- bi tuttuımak için aynca baskı oluşturmak, olağa- nüstü durumlar yaratmak zorunda kalacaklardır. Başanlı oldukları durumlarda bile devletin içinde, işleme tabi tutulmak üzere gırdi olmayı beceren ta- lepler, devletin makinesi tarafından yeniden şekil- lendirilecek ve beklenenden çok farklı sonuçlara yol açabileceklerdir, eğer yan yolda tasfiye edil- mezlerse. Bu durum geçmişte, emekçi sınıflan tem- Jiluı 11 IÜKÜI rıete yeten sosyal demokrat partiteriçin çoksbiüyük sorufi ftldu. Sosyal demokrat polrttkaK 1 cılaı* sıksıkdevletpersoneli, kurumsal yapılanma ve daha önemlisi mali kaynaklar tarafından ellerı- nin kollannın bağlandığını gördüler. Tabii bu resmi tamamlamak için, devleti bir de dünya ekonomisı içine yerieştirmek gerekir. Küre- sel ekonomik ve siyasi ilişkilerin söz konusu oldu- ğu ortamda, mali kaynak, teknoloji ve hatta perso- nellik ideolojik şekillenmesi çoğu zaman küresel düzlemde oluşan bağlantılar tarafından şiddetle etkilenir, zaman zaman da belirienebilirter. Devlet- lerarası ilişkiler her zaman egemenlik ve bağımlılık ilişkileri olduğu için, devletin uluslararası hiyerarşi içinde bulunduğu yer ve bununla ilişkili olarak je- opolitik konumlanması da devletin ideolojik, mali kaynak ve personel gibi bileşenlerinin şekillenme- sinde önemli bir rol oynayacaktır. Böylece devlet, her türlü mistik kabuğundan sıy- rılmış bir şekilde, maddi bir varlık olarak ele alına- bilir. Böylece devletin kabul ettiği ya da dışladığı ıs- teklerin hangi personel tarafından seçildiği, bu per- sonelin hangi teknolojik ve kurumsal çerçeve için- de hareket ettiği, hangi mali kaynaklara dayandığı tek tek ele alınarak ayrı ayrı incelenebılir. Böylece hem polıtik "çıktılann" sorumlulan, hem de bunla- nn neden böyle davrandığı ortaya çıkanlabilir. Bu- radan hareketle değişiklik önerileri de. hangi koşul- larda, nasıl bir sınıflar matrisi içinde ele alınabile- ceği, sınırlan genişletilmek isteniyorsa, hangi güç- lerin ve kurumların karşıya alınması gerektiği konu- şulabilir. Bu değişiklik önerileri, özellikle sınıflar iliş- kisinin belli biryerinden, emekçilerin, yani toplumun çoğunu oluşturanların ıstek ve önerileri açısından bakılarak yapıldığında da ortaya oldukça ilginç, ba- zen de şaşırtıcı sonuçlar çıkacağına emin olabili- riz... Tabii, bunları hepimiz biliyoruz. Ancak tozun dumana kanştığı şu günlerde tekrar hatırlamakta bir yarar olabilir. DYP'li belediye başkanı aranıyor Üç trilyonluk eroin ele geçirildi H.4KKÂRİ (Cumhuri- yet)-Türkiye uvuşturucu ne- deniyle Avrupa ülkelennin baskısı altındayken Hakkâ- n'nin Yüksekova ilçesinde ıç piyasa değeri üç trilyon lira olduğu belirtilen 84 kilo ero- in ele geçirildi. Olayla ilgısı olduğu ıleri sürülen DYP'li Büyükçıftlik Belediye Baş- kanı HasanTaşel'ın arandığı kaydedildi. Büyük miktarda eroinin İran'dan getirtilerek Yükse- kova üzerinden Istanbul'a nakliyatının gerçekleştirile- ceği yolundakı ihbar üzeri- ne, Hakkâri ll Jandamıa Ko- mutanlığı Kaçakçılık Şube Müdürlüğü ıle Yüksekova Jandarma Komutanlığfna bağlı ekipler. dün saat 14.00 sıralannda. Yüksekova-Van karayolunun Yeniköprü mev- kiınde sürücü Hacı Birol yö- netimındekı Büjoikçifthk Beledivesı'neait3OHA317 resmi plakalı kamyonda ara- ma yaptılar. Resmi aracm ça- murlukla tekerlekleri arasın- daki gizli bölmede birerkilo- luk torbalar halinde 84 paket eroin ele geçirildi. Hakkâri Valisi Kemal Çe- lik, piyasa değeri üç trilyon lira olan eroinle ilgili olarak sürücü Hacı Birol'un gözal- tına alındığını söyledi. Çelik, olayla ilgısı olduğu iddıa edi- len'DYP'li Büyükçıftlik Be- lediye Başkanı Hasan Taşel ile kardeşı Salih Taşel ve Emin Birol'un firarda oldu- gunu belırttı. Bölgedeki uyuşturucu trafiğinin orga- nizasyonunu ünlü uyuşturu- cu kaçakçısı Hurşit Han'ın kardeşi ReşhHan'ınyaptığı- nın belirlendiğı ve soruştur- manın sürdürüldügü bildiril- dı. Operasyonu gerçekleşti- ren bır üst düzey askeri yet- kilı. "Türkiye'de bu olavla- nn altından hep geçid ikainet tezkeresi ile otııran İranblar cıkmaktadır. Bu zincirin her halkasında oniann parmağı olduğu belirlenmiştir™ diye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear