23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29:CAK 1997 ÇARŞAMBA • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 B 15 K 6 Çara-ckale 6 Trabzon Kocslı K 5 Giresun ızrnt B 11 Ankara K 3 Mansa B 10 Konya B 14 Eskışehir B 2 Derclı B 10 Sıvas B Zorçjldak K 4 Antalya B 17 Kars Mersın Diyarbakır Şanlıurfa Mardın Siırt Hakkârı Van B B B B B B B 15 5 8 2 5 -6 -1 B -4 Yurdun kuzey ke- simleri çok bulutlu, Marmara'nın doğu- su ve Karadentz, karla karışık yağmur ve kar yağışlı.ötekı yerter az bulutlu ge- çecek. Hava sıcaklı- ğında önemlı bır de- ğışıkltk olmayacak. Ruzgar kuzey veba- tı yonlerden hafif. ara sıra orta kuvvet- te esecek. Londra Paris Roma Berlın Amsterdam Madrid Sofya Brüksel B B B B B Y B B 8 4 12 5 5 15 2 6 Budapeşte B 5 Münth Taşkent Moskova Aşkabat Almatı Taşkent Bakü Bişkek Tiflis Kahire K B K K K K K B -8 5 6 4 5 6 3 19 Şam Parçalı bulutkı Sısi Bulutlu k Çok bulutlu ı Yağmurlu G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK • Bzşıarafı 1. Sayfada Tackeli Başbakan ın Gül Abdullah ı ise aynı dotrJtuda konuşuyor: "AJam/ann bir açıklaması yok. Arkadaşımız ken- di hdberinin manşete çekilmesi için gitmiş adama, Türtye de esrar için ne düşündüğünü soruyor. Bu kanaatı bız oluşturuyoruz. Bizim kaşıyıp ortaya çı- karp-anız." Neresinı düzelteceksiniz ki: Alman hâkime soru sorıo ''kaşıyan" gazetecı Türk değil, resmi AJman haber ajansı DPA'dan. Yeter mi? N/edyayısuçlamakyerine, Batı'nınyanlışları, var- sa yalanlarını düzeltecek belgeler ve bılgilerle orta- ya çı<mayı niçin öngörmüyoruz? Kuşkusuz. böyle davranabilmek için öncelikle iş başndaki hükümeti temsil edenlerın, bizi suçlayan Batıl devletlere güven vermesi, davranış ve sözle- riylealaya alınmaması gerekiyor. Öneğin. bundan bır süre önce ABD Büyükelçi- si Mark Grossman, Takkeli Başbakan1 1 ziyaret et- ti. Takkeli, Grossman'a -Dışışleri'ndeki bilgi notla- rınagöre- mucidi olduğu D-8'lerin tuttuğunu, ar- tık sranın zenginler kulübü G-7'lerle 'diyalog kur- maya' geldığıni" söylüyor. Takkeli, bu kadarla yetinmıyor, daha gösterışli adımlar atıyor: "Dıya/oggörevini, G-7'leradma Başkan Clinton üstlense... Fransa ve Ingiltere görevi almak için bastırıyor. Ancak ben, 'bu şansı' Clinton'a vermek istıyorum" diyor. Başkan Clinton, göreve resmen başlaması nede- niyle yapılan törenler sırasında kulağına fısıldanan Takkeli patentli bu sözlere kımbilir ne kadar gülmüş, alaya almıştır. Yabu? Güven duygusunun derecesini saptamak mı? Iş- te: Bir milyonun üzerinde satan Almanya'nın ünlü Der Spıegel dergisinde çıkan uzun yazı "BirKatile Saygı Sunmak" başlığını taşıyor. (27.1.1997) Sıyasal ve kışısel kımi marifetleri uzun uzadıya an- latılan Şaibe Hanım'la ilgıli satırlar -AJman hâkimin 24 ocaktanhli savlarından sonra- özellikle önem ka- zanıyor, dikkati çekiyor: "Tüm iddialan reddetse de, akıllı biriş kadını olan Çiller, 1993 yılında ıktidara geldikten sonra şahsi servetini beş mısline katlayarak ne şekilde 70 mil- yon marka getirdtğini makul bir şekilde açıklayama- dı. Çiller, başbakanhk görevi sırasında hükümetin örtülü ödeneklerinden 10 milyon markı kime öde- diğini açıklamak istemiyor. Bunun bir 'devlet sırrı' Jduğmuönesürüyor. _ , _ - . . _ Güventik çevreleri, bu parantn siyasi mafyaya, Çatlı ile ortaklanna vehlmiş olabilecegi ihtimali üze- rinde durmaktalar. Çiller'in suçlu olan Çatlı'yı ölümünden sonra da- hı nasıl himaye ettiği dikkat çekmekte. Cenazesi ile ilgıli olarak -yıllarca hizmet vermiş bir asker veya siyasetçi gıbı tabut bayrakla örtülmüştü- katil zan- lısını övdü: 'Devlet için kurşun atanları da, yarala- yanları da daima saygı ile anacağız.' Kamuoyunda bayan politikacıya karşı yeni suç- lamalann yapılmadığı bır gun geçmiyor." Türkiye, Batı ülkeleriyle ılişkılerde kargaşaya sü- rüklenirken, yaşamsal ve ulusal diye nitelendirdiği- miz politıkalarda dışımızdaki dünyadan yadsryaca- ğımız öneriler duyuluyor. Bilgi önce; Kıbrıs sorununda "Moskova 'nın da dahil olduğu bir gergınlik yaşanıyor" diye Rus baş- kentinden geldı. Ardından Ankara kaynaklı bir baş- ka haberde; Rus dışbakanı Primakov'un Dışişleri- mızle görüşmeler yapan özel temsilcilerine dayalı bilgiler sıralanıyor: "Rusyetkıliler... Kıbns'ın 'silahsızlandırılmasının' gerçekleşmesi halinde füzelerin satışının da 'yeni- den değerlendirmeye' tabi olacağını ifade ettiler." Yineleyelim; bu ikilı ile... Nereye? ' Adalet istiyorum' Haber Merkezi - Hacettepe Tıp Fakühesrnin Sıhhıye"de- ki merkez bınasında 13 Nısan 1970 günü ülkücü komando- lar tarafından öldürülen As- teğmen Dr. NeedetGüçlü'nün kız kardeşi Necla Güzel. 27 yıl önce ağabeyı öldürüldü- ğünde yaşadığı acılan bugün yeniden yaşıyor. O zaman agabeyinin kendi- lerine "komando" diyen ül- kücü katiller tarafından öldü- rülmesinın acısını yaşamış Necla Güzel Yıllarca kendi- sine gelememiş, tedavi gör- müş. Şimdi ise ağabeyininka- tilinin adeta ödüllendinlirce- sine. Türkive Büyük Millet Meclisi'nde uzman doktor olarak çalıştırılmasının acısı- nı yaşıyor... Sitem edercesine "çaresi- zHn" diyor \ e ekliyor: "Adam öldürmekten ceza almış, bir doktoru öldürmuş biri, nasıl Meclis'te doktorluk yapar? Heıtı de dört yıldır çalışnnlı- vormuş. Bu nasıl adelet, bu na- sü hukuk?-" Çaresızlık içinde peş peşe sorular yöneltıyor: "Kimi ki- me şikâyet edeyim? Şimdi ne yapabilirim ben? Derdimi ki- me anlatayım? Karadayı'ya mı gideyim? Kardeşimivuran silahın sahibi orduda komu- tan. Meclis'e mi başvurayım? Demırel'e mi gideyiın?..'' Ağabeyinın Hacettepe Tıp Fakültesi"nibitirdikten sonra ıhiısas yaptığını ve daha son- ra da Amerika'ya gittığini an- latan Necla Güzel, sözlerini şöyle sürdüriiyor: U O meslegine âşık bir orto- pedi uzmanıydı. Amerika'da- Selim Ölçer: Hedef bendîm ki eğitiminden sonra Türki- ye\e döndü. Orada kaknası için tcklif gelmişti. ama o kal- mamıştı. 'Neden geldin, kal- saydm' dedim. Ama memle- kctini öylesine se>iyordu ki 'Ben memleketımin tozlu yollannı bıle özledim, kala- mazdım' dedi. Gdmesinden kısa bir süre sonra. 6 ya da 7 ay sonra onu vurdular. Vürul- duğunda askerliğini yapıyor- du. Katilkri. Ecevit'in 1974'teki affından yarariana- rak çıkülar. O dönemde o ka- dar perişan olduk ki bunu an- latmam mümkün değil. Ve onu öidüren insan yıllar son- ra Meclis'te doktor olarakça- uşıyor. Bu yapılam hazmede- miyorum. Biz de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Katilini Meclis'te doktor ola- rak çahşurarak ağabeyimi bir kez daha öldürüyoıiar. Ceza alnuş bir insan nasıl Meclis'te doktorluk >apı\or? Bövle bir şe>, herşe>den önce Türk mil- letine hakarettir." Necla Güzel. ağabeyini öl- dürenlerin kullandığı silahın sahibi Fehmi Altnbilek'ın ikı yıl önce Çanakkale'de yarbay rütbesiyle görev yaptığını tes- pit ettiğini belirtiyor. 1970"li yıllarda Gökçeada Jandarma Alay Komutanlı- ğı'nda üsteğmen olan. ıki yıl öncesıne kadar da Çanakkale 116. Jandarma Er Eğitim Alay Komutanlığı'nda yarbay rütbesiyle Jandarma Satınal- ma Komisyonu Başkanhğı görevini yapan Altınbilek şimdi ıse Çanakkale'de değil. Görev yeri değişmiş. Ama ne- reye gittiğini bilen yok!.. • Baştarafı 1. Sayfada Güçlii, askeri tıplılann kınaladığı Doğan ve arka- daşuıa engel olnıak için hamle yapmca, Doğan si- latunı çekip ateş etmiş." Dığer 10 ülkücünün kendisini kamyonetle. bu- gün De\ let Resim Heykel Müzesi olan Türk Oca- ğı binasına götürdüklerini anlatan Ölçer. "'Beni zindan gibi bir yere kapattdar. Bir süre sonra tb- rahim Doğan geldi. Ardmdan da polis baskın yap- tı ve Doğan'ı alıp götürdü" dedi. Ölçer, polisin kendisini kunarmadığınıdabelirterek, ~Beniog- leyin 12.00'de alddar, ertesi gün sabah 06.00 sıra- lannda bıraktılar" diye konuştu. Öldürülen Güçlü'nün yakın arkadaşlanndan olan eski TTB genel sekreterlennden Dr. Uğur Cilasun. olay sırasında Adına'da olduğunu belir- terek. "Ben üniversite öğrenci birliği başkanı idim. Adana'daki üni\ersite oyunlanna katılma- ya girtik. Ola>ı orada öğrendik. Arkadaşlanmız, karşüaşmalara siyah bant takarak çıkülar" de- di. Güçlü'nün, açık fikirli, ileri görüşlü ve öğren- cılere son derece sıcak davranan bir kişi olduğu- nu söyleyen Cilasun. "O sırada askerliğini vapı- yordu. Çatışma olduğu sırada. kaçan aracın pla- kasını almak için eğjldiği sırada öklürüldüğünü duyduk Adana'dan dönünce" diye konuştu. Cilasun, Güçlü'nün katili Doğan'm TBMM'de hekimlik yapmasıyla ilgili olarak şunlan söyle- di: "Eli kana bulaıunış bir insanın hekimlik mes- legini icra etmesi nasıl olur bilmıyorum. Sürekli konıma aitında olduğu anlaşıhyor. Tıpkı bugün- kii çeteier gibL" Doğan, 1974 afflndan yararlanarak serbest kal- masından sonra eğitimine devam etti. Doğan, 3. sınıftan başlayarak Ankara Tıp Fakültesi ögren- ciliğinı sürdürdü. Bu dönemde Doğan'la sınıf ar- kadaşı olan TTB Merkez Konseyi Üyesi AtaSo- yer, okuldaki tüm ülkücülerin, Doğan'a "abi" diye seslendiklerini anlattı. Doğan'm, yeniden okula dönmesi sırasında. dönemin ülkücü öğrenci liderlerinden Sevgi Has- tanesi'nin sahibi Orhan Ozcanlı tarafından kol- landığı iddiaedildi. Doğan'm, Başhekim Yardımcısı olduğu Tra- fık Hastanesi'nden TBMM'ye geçmesinin tesa- düfı olmadığı ve 24 Aralık seçimleri öncesi sağ partilercc kendisine Yozgat milletvekili adaylığj önerildiği kaydedildi. TTB Genel Sekreteri Bi- laloğlu, TBMM 'deki yolsuzluklart ortaya çıkatan Dr. Levent Burak Yıldıza yapılanlann ortada ol- duğunu belırterek, "Bir yanda Yıldız var, diğer yanda bir kişi\i öklürdüğü belirlenmiş bir katil var. TBMM'nin bu konudaki yaklaşımının de- ğeıiendirilmesi gerektiğini düşünüyonız. Bir de Uğur Mumcu'nun ölüm yıldönümünde atdan bir stogan aklıma ^tiyor, 'Katiller Meclıs'te' " gö- rüşünü dile getırdi. Kalemli: Herkesi tetkik edemem ANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) - TBMM Başkanı Mustafa Kalemli, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Ü>-esi NecdetGüçlü"nün ka- tili tbrahim Doğan'm TBMM'de he- kimlik yapması konusunda. "Türki- ye Cumhurr>-eti vatandaşlan, yasal haklan ile heryerde çalışırlar" değer- lendirmesını yaptı. Kalemli, Do- ğan'ın 24 ytl hapıs cezası aldığmı ve 1974 affıyla cezaevinden çıktığını belirterek TBMM'de çalışmasına tepki gösteren Türk Tabipleri Birliği (TTB) yönetıcileriyle girdiği tartıs.- mada ise "TBMM'de 4 bin Idşi çali- şıyor. Ben bunlann dosyasını otunıp sabah akşam tetkik mi edeceğün?" dedi. Kalemli, dün, mesleki sorunlannı aktarmaya gelen TTB yöneticilerini kabulü sırasında, gazetecılenn Cum- huriyet'in "Teğmen Güçlü'yü öldii- ren Meclis'te doktor" batjlıkh habe- rini anımsatması üzerine. "Çok cid- di yayın \ aptıgını iddia eden basın or- ganınuz adına ben böyle bir yayına çoküzüldüm" dedi. Kendisinin. Ha- cettepe Üniversitesi mensubu olma- dığını söyleyen Kalemli. öğTencili- ğinin, asistanlığının ve baş asistanlı- ğmın, -Güçlü'nün katili İbrahfanDo- ğan'ın da okuduğu- Ankara Üniver- sitesi Tıp Fakültesi'nde geçtiğini bil- dirdi. Kalemli, Doğan'ı da ilk kez 25 ocakta yeni sağlık ünitelerinin açilı- şı sırasında knlağmı muayene eder- ken gördüğünü söyledi. Doğan'm 1993 yılında TBMM'de çahş.maya başladığını bildiren Kalemli, göreve başlamasmın kendisiyle uzaktan ya- kından bırilgisi olmadığını kaydetri. Kalemli. Türkiye'de "geçmişte ya da bugün idarede üst düzeyde bulunan kişiJerin bazı kişiltrie ilişkilerinin ku- rulmaya çalışılmasının moda olduğu- nu" sa\nnarak. "Böyle bir zorlama var. Zaman zaman da bastn organla- nmızdan alet olanlar da oluyor. Bu yazı da belki böyle bir gayretten ka>- naklanmış olabilir. Onu da bilmiyo- rum" dedi. Cumhunyet'in kendisin- den özürdilemesıni beklediğıni söy- leyen Kalemli, Doğan hakkında bu- güne kadar hıçbir şikâyet gelmediği- nı belırterek. "TBMM'de 4 bin kişi çahşıyor. Ben bunlann dosyasmı otu- nıp sabah akşam tetkik mi edeceğûn? Bir şikâyet gelmedi. bir başvuru yok. Hukuki bir dunım \arsa,onu hukuk idarelerine zaten bDdiririz" diye ko- nuştu. Doğan"ın TBMM'de çalışma- sı konusunda yasal bir engel bulun- madığını vurgulayan Kalemli. TTB Başkanı Sayek'in. "24 yıl ceza almış ve af ileçifcnuş bir kişinin TBMM ça- bsı aitındaçauşmasını hoş karşılama- dığuu" belirtmesine sert tepki gös- terdi. TBMM Başkanı şu görüşleri dile getirdi: "Türldye Cumhuriye- ti'nin vatandaşian kanuni haklan ile her yerde çalışırlar. Meclis'te de çau- şıriar. Bunu tenkit etmeye hakkınız yok. Türkiye Cumhuriyeti vatandaş- ian kanuni haklan her yerde kulla- nırlar. Bu kanuni haklan dışında bir şey yapılıyorsa, o zaman şikâyet hak- kınız olur. Bir doktordur, o da sizin üyenizdir. doktor olarak hepsi si/in üyenizdir. Önce doktor olarak sahip cıkmanızlazun. Hukuki meseleler ay- ndır. Burada hukuki meselelerin tar- üşmasına sizinlegirmem. Çokaçık ve net söylüyorum, bu Meclis'te çalışan herkesin hakkuıı korumak da benim görevim. Ama Medis Başkanhğı'nı şöyle veya böyle birtakun ilişkiler için- de" göstermeye kimse gayret etmesin. Birtakım olaylan kullamp da TB- MM'nin manevi şahsiyetiy le ilgili Idmse laf etmesin. Ona laf ettiımem." Kalemli, gazetemizm Genel Yaym Yönetmeni Orhan Erinç'e gönd'er- diği açıklamasmda da, Hacettepe'de okumadığını, Doğan'ı tanımadığını bildirdi. Kalemli'den önce TBMM Başkanhğı yapan, Demokrat Türki- ye Partisi (DTP) Genel Başkanı Hü- samettin Cindonık ise kendi- döne- minde. Doğan'ın, Trafık Hastanesi Başhekim Yardımcılığı görevininya- nı sıra Meclis'te "•part-tnne" göröv yaptığını söyledi. Cindoruk, Do- ğan'ın, kendi dönemınde kadroya alınmadığını bildirdi. Kaynaklar, Do- ğan'ın daimi kadroya Kalemli döne: mınde alınmış olabıleceğini belirt- tiler. Cinayetten hükümlü tbrahim Do- ğan'a CHP'den de tepki geldı. CHP Sıvas Milletvekili Mahmutlşık,geç- mışte birçok insanın bır kere karako- la gıtmesı ya da mahkemeye çıkma- sı nedeniyie fişlenmesine karşm es- kı ÜlküOcaklan Genel Başkanı olan bir katilin en üst düzeylerde görev- lendırilmesınin dikkat çekici olduğu- nu söyledi. Işık. "Katil olabilecek ka- dar kaü bir ideolojik yapıya sahip bir kişinin TBMM"dedoktorlukyapması yasal olsa bile hoş değü" dedi. Tumivjsm ırli^ır 1B U G U N SAAT: 21.00 ss# 9 k ., « 6»- \ğ^\ L ^ . r< '*C > "L i - ^ Halk Dansları gibi folklorik değorlore yer ver canlı ve hareketli bir ınüzik programı... Hem clinlendiren hem oğlondiron Halk Müziğimizi, Halk danslanmızı gençlere tanıtan ve sevdiren öz^ün bir yapım Sulu kar i Gok günjitûlû G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada - Balık nasıl kokar? "Başındaki solungaçlara bakarsın" dedi, "koku varsa, iş bitmiş demektir. Koku kısa sürede kanna yayılır..." Balıkçıya takıldım: - Türkiye'de de öyte değil mi? Yanıtı son dönemde duymaya alıştığım bir tüm- ceyle sınırlı kaldı: "Yayıldı ki ne yayıldı, boşuna uğraşmaym düzel- temezsiniz..." Kamuoyu araştııma şirketlerinin çalışmalanyla ta- rikatlar gündemin ikinci, üçüncü sırasına inmışken yeniden ilk sıraya oturdu. PlAR-GALLUP'un araştırmasının sonuçlan dün Cumhuriyet'te yayımlandı. Erbakan'ın tarikat lider- lerineverdiğiiftaryemeğini "onay/am;/on;m''diyen- lerin oranı yüzde 67.8, "normaldir" diyenlerin oranı, yüzde22.8. Tarikatlann laik düzen için tehdit unsuru olduğu- nu düşünenlerin oranı yüzde 67.4... Tankatlann tehdit unsuru olmadığını düşünenlerin de tümünün bu kesıme sıcak bakan kişiler olama- yacağını hesaba katmak gerekiyor. Strateji Grubu'nun araştırmasına göre ise tarikat tartışmalarından puan kaybeden partiler şunlar: DYP yüzde 42, RP 31, MHP 27, BBP 23... Bu tartışmalarla puan kazanan partiler ise şöyle: DSP yüzde 4, ANAP yüzde 3, CHP yüzde 1... Bu iki araştırmanın ortak dili şu: Toplumun önemli bir dilimi tarikatlaşmayı onayla- mıyor. Ancak bu tartışmalara duyduğu tepkiyi dile getirecek, üretime dönüştürecek bır siyasi parti de göremiyor. DSP, ANAP, CHP hderleri düşüncelerini sık sık di- le getirıyorlar. Ne var ki toplum bu tehlikeye karşı de- meç üretmekten çok sağlam bir dönemeç oluştu- rup, yeniden çağdaş değerlerie örülü bir yaşamı öz- lüyor. Tarikatlann ilgi alanlan gün gün açığa çıkıyor. Bu yuvalann, "Tanrıya giden yol" değil, "kişisel çıkara dayalı herfürtüyoTolduğugörüşü; iddiadanöte, ka- nıtlı, belgeli durum... Çok kimlikli oğul Gündüz... Kamuoyu Müslüm Gündüz'u günlerce tartıştı. Her akşam en az ıki-üç televızyon kanalının konusu buydu. Geceleri, Gundüz yaptılar. Şimdi de Müslüm Bey'in oğlu gündemde... Gazeteci Gökhan Bektaş, Ahmet Gündüz'un ıl- gi alanına giren konuların tümünde pazarlık yaptı. Bektaş soruyor: - Sana bir nüfus cüzdanı çıkartır mısın? "Tabii, 5 milyon muhtara veririz. 10 milyon kadar nüfus müdürüne. Yani, 20 mityondan aşağı olmaz..." - Şenin kaç kimliğin var? "Üç tane var. Bekir Asker, Hüseyin Cahit San- car..." - Başka ne fş fhplftrsun ? "Ben ufak çaplı bir mafyayım..." Oğul Gündüz, mafyayı sanki, ticaret siciline kayıt- lı, sanayi odası üyesi, doğal bir kuruluş gibı anlatı- yor. Yeni kimlik çıkaımayı, kırtasiyeciden fotokopi çek- tirirgibi görüyor... Ahmet babasına da kızgın: "Benim yüz bin markımı aldı. Vermedi..." Ahmet, sahte kimliklerden biriyle cezaevine girmiş, çıkmış... Babasından sonra tarikatın başına kendisinin ge- çeceğinı söylüyor... Haktı... Gerekli bütün özelliklere sahip... Bütün foyasının ortaya çıkmasından sonra bağı- nyor Ahmet: "Milliyetçilergelecek... Islam başınıza taş gıbidü- şecek, yakındır, göreceksiniz..." Ahmet Gündüz ciddiye alınır, alınmaz, bu ayn ko- nu. Katil zanlılannı milliyetçi ilan ederseniz... Islamı vıcdandan alıp cüzdana koyarsanız, olacağı budur. Bir dönemin moda üçlemesi, "tahkat-siyaset-tica- ref'ti... Bunu günümüze şöyle uyariayabiliriz: Tarikat-vukuat-maddiyat... Biraz korku, biraz din sat... Sıkışırsan azıcık cezaevinde yat... Ama karşılığı, araba, kat, yat... Ohhh... Ne güzel hayat... Doğan'ın sicili silindi ANK.\RA (Cumhuriyet Bürosu) - Öğretim üyesi as- teğmen Necdet Güçlü'yü öl- dürdüğü için 1970 yılında hapse mahkûm edilen TB- MM hekimi İbrahim Do- ğan"ın, Adli Sıcil Genel Mü- dürlügü'ne başvurarak "sabı- kasının silinmesi" hakkını kullandığı belirlendi. 1974"teki genel afla ceza- evinden tahliye edilen Do- ğan"ın, yargılandığı Ankara 1 No'lu Ağır Ceza Mahkeme- sı'ne başvurarak "memnu haklan"nı iade ettirdiği öğre- nıldi Mahkeme karan üzen- ne memnu haklan iade edilen Doğan'ın, Adli Sicil ve lsta- tistik Genel Müdürlüğü'nde- ki sabıkasının silindıği kay- dedildi. Adli Sicil Genel Mü- dürlüğü yetkilileri. ibrahim Doğan'ın. 15 Mayıs 1974 ta- rihinde kabul edilen 1803 sa- yılı Genel Af Yasası ile tahli- ye edildiğini belirterek yasa- nın 1. maddesinin 'b' fıkrası geregince Doğan'ın herhangi bir devlet kurumunda çalış- masında sakınca bulunmadı- ğını söylediler. Af yasasında, "zimmet,ih- tilâs, irtikâp, rüşvet, hırsıztık" gıbi yüz kızartıcı suçlan ışle- yenlerin kamu kurum ve ku- ruluşlannda çahşamayacak- lannın belırtildiğinı kaydeden yetkililer, aynca söz konusu yasa gereği, genel afla orta- dan kalkan mahkûmiyet hü- kümlenne ait sicil varakalan- nın adli sicilden çıkanldığını anımsattılar. Mehmet Ağar'm kızı öldü B Baştarafı 1. Sayfada Içişleri Bakanı Meral Akşe- ner, Ulaşürma Bakanı Ömer Barutçu, Sanayi ve Ticaret Bakanı Yahm Erez, DYP Grup Başkanvekıli Saffet Ankan Bedük, DYP Genel Başkan Yardımcılan Hasan Ekinci. Necraettin Cevheri, Hayri Kozakçıoğlu, Cihan Paçacı \ e Mehmet Gölhan, D^'P Genel Sekreteri Nur- han Teldnel. milletvekilleri. Ankara Büyükşehır Beledi- ye Başkanı Melih Gökçek ile Emniyet Genel Müdürü Ala- addin Yükselde BayındırTıp Merkezi'ne gelerek Ağar ve eşine başsağhğı dileğinde bulundular. Yasemin Ağar'ın cenazesi ambulansladün saat 12 55'te karayoluyla lstanbul'a gön- derildi. Yasemin Ağar'ın cenaze- si, International Hospital'm morguna konuldu. Ambu- lansa Mehmet Ağar, eşi Emel Ağar \e oğlu Tolga Ağar da eşlik ettı. Ağar ai- lesi, TEM otoyolu Çamlıca girişinde: tstanbul Valisi Rıdvan Yenişen. Muğla Va- lisi Cemü Serhatlı. DYP Is- tanbul ll Başkanı Celal Adan ve MİT eskı danış- manlanndan Korkut Eken tarafından karşılandı. Yasemin Ağar'ın cenaze- si, bugün öğle üzeri Fatih Camii'nde kılmacak namaz- dan sonra Zincırlikuyu Me- zarlığı'nda toprağa verile- cek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear