29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17OCAK1997CUMA KULTUR, 1 ^ IYLJL1 LJX\ Sözleşmeli sanatçılar için kendisinden izin alınması koşulunu getiren bakanın böyle bir yetkisi yok Kültür Bakanı'nın genelgesi yasachşı AHMETSAV Kültür Bakanı İsnıail Kahraman, de\ letin sanat kurumlanna gönderdiğ: gene!gede, sanatçılarla ya- pılacak sözleşmelerin ancak kendi izniyle gerçek- leşeceğini bildirmiştir. Biz de geçen haftaki yazı- mızda sayın bakanın böyle bir yetkisi olmadığını. genelgenin yasalarla bağdaşmadığını belirttik. Sö- zün kısası. Sayın Kahraman bu genelgesiyle yasa- lara aykın da\ ranmaktadır. Acabaöyle mi'1 Kültür Bakanı yasalaraters mi düşüyor? Sözleşmeli sanat- çılara kendisinden "izin alınmasrkoşulunu dayat- makla. müzik ya da satıne sanatlan kurumlanmı- zın can suyunu kesmekmi isîiyor? Bu bir tartışma konusu değıldir. Ne diyor bakan. ne diyor yasalar? Açar bakanz. gerçekler ortaya gün gibi çıkar. Önce genelgeye bakalım: "Sanatçılann sözleş- • 1309 sayıh Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü Yasasrnın 5. maddesinin (d) bendi şöyledir: "Yerli ve yabanci misafır sanatkârlar, geçici süreli sözleşme ile genel müdür tarafından görevlendirilir." Çok açık: Sözleşme yapma yetkisi "bakarf'ın değil, "genel miidür"ündür. meleri için hangi şart ve nam altında. kısa ve uzun süreli olursa olsun. bakanlık makamının izni alın- madan hiçbir sanatçı ile sözleşme yapılmamasını, atama ve görevlendirme yapılmamasını rica ede- rinı. İsmail Kahraman, Bakan." Bakanın buyruğunu açıklamaya gerek var mı? Sanatçı sözleşmelennde "bakaniık makamının iz- ni" şart koşulmaktadır. Kimdir sözleşmeli sanatçı- lar'1 Sayın bakan genelgesinde bu noktayı da belirt- miştir: "Vabancı uyruklu sanatçılar ile misaflr sa- natçılar..." Demek oluyor ki vabancı uyruklu ve TC uyruk- lu bütün "misafir" sanatçılarla yapılacak sözleş- meler. bakanın iznine bağlı olacaktır. Var mı böyle bir yetkisi' Yasalara bakalım 1309 sayıh Devlet Opera \ e Balesi Genel Müdür- lüğü Yasasf n;n 5. maddesinin (dl bendi şöyledir: "Yerli \e vabancı misafır sanatkârlar. geçici süre- li sözleşme ile genel müdür tarafından görevlendiri- lir." Çok açık: Sözleşme yapma yetkisi "bakan^ın değil. "genel müdür'ündür. Peki, Istanbul, İzmirve Atina'da şenlik havası var Aristoteles'in okulu bulundu Kültür Servisi - Yunanlı arkeologlar. Aristoteles'in yüz- yıllarönee Atinalılara felsefedersleri verdiği antikokulun kalıntılannı bir kazı sonucu ortaya çıkardılar. Olay. Yuna- nistanda şenlik havası yarattı. Batı dünyasının ilk üniver- sitesi olarak bilinen ve İ.Ö. 4. yüzyılda kurulan Aristote- lesin okulu. modern Yunanistan devletinin 170 yıl önce- ki kuruluşundan bu yana arkeoloji dünyasını meşgul edi- yordu. Atina'da kurulacak bir Modern Sanatlar Müzesi için yerararken keşfedilen okulun bulunmasıyla. Atina'da demokrasinm babaları tarafından kurulan eğitim kurum- lan üçgeni tamamlanmış oldu: Eflatun'un akade- misi ile Kynosarges jim- nasyumu. öneeki yıllarda bulunmuştu. Atina'nın Altın Çağı'na ait yeni araştırmalara ışık tutması beklenen bulgu, yalnızca Yunanistan'da değil. tüm dünyada heye- can yarattı. Yunanistan Kültür Bakanlığf ndan Yannis Tzedakis."Bu olay, Leonardo da Vinci'nin atölyesine rastlamak gibi bir şey" dedi. "Aristote- les'in 13 yıl boyunca ders verdiği bu okulun sürekli ziyaretçileri arasında Sokrates de \ardı. Bağımsızlığımızı kazandığımızdan bu yana bu oku- lu anyorduk." Kazı çalışmalannı sürdüren Efi Lygouri'nin serdiği bil- giye göre. İ.Ö.4. yüzyılda inşa edilen bina, I.S. 4. yüzyıla dek Romalılar tarafından yapılan çeşitli eklemelerle ilk halınden oldukça farklıydı. Lygouri. "Kalıntılann Aristo- teles'in okulu olduğunu. gençierin güreştiği "palaestra" bo- lünıünün ortaya çıkanlmasından sonra anladık. Tarihsel ka> naklar ve topogrofik araştırmalarm sonucunda, yıllar- dır aranan okulu sonunda bulduğumuzu anladık." Inkılap Kitabevi 70. yılını Roman Ödülü'yle kutladı Bk roman ödülü Habîb Bektaş'ın Kültür Senisi - Ü Ikemizin en eski yayınevlerinden biri olan İnkılap Kitabevi. önce- ki akşam Tlıe Marmara Ote- li'nde düzenlenen bir resep- siyonla kuruluşunun yetmı- şinci yılını kutladı. Vetmişin- ciyılıolan 1997'denbaşlaya- rak her yıl dönüşümlü olarak roman ve öykü dallarında ödül verecek olan yayınevi resepsıyonda ayrıca 1997 İn- kılap Roman Ödülü'nü verdi. Hilmi Yavuz'un editörlüğün- de düzenlenen ve seçici ku- rulunu Fethi NacL Füsun Akatlu Doğan Hızlan. Pınar Kür. Prof Dr. Dilek Doltaş. Hilmi Yavuz ve Tarık Dur- sun K.'nın oluşturduğu. 500 milyon TL değerindeki ödül Habib Bektaşın 'Gölge Ko- kusu'adh yapıtına \erildi. Bektaş 'Gölge Kokusu'nda olaylan çocuk gözünden an- latıyor. Ailesi işgöçüsırasın- da Almamya'ya giden ve farklı bir kültürün yarattığı sorunlar sonucu dağılan ço- cuk her türlü kötü işe. uyuş- turucuva ve sivasi olavlara karışıyor. Ödül töreninde söz alan fnkılap Kitabevi sahibi Arman Fikri, 1927 yılında bir kıtabevi olarak kurulan ve günümüzde yılda 200 kitap basan bir yayınevi olduğunu hatırlatarak bu süreç içinde kendilerine yardımcı olan- lara teşekkür ettivegelecek- te de Atatürkçü yayın ilkesin- den şaşmayarak yoluna de- vam edeceğini belirtti. Jüri başkanı Pınar Kür, In- kılap Kitabevi'nin 70. yılını kutlamasıyla ülkemizde de direnen yayınevlerinin ayak- ta kalabildiğinin kanıtlanmış olduğunu belirtti.Tam bir uyum içinde seçtikleri •Göl- ge Kokusu'nun 80 dönemini anlattığını belirten Kür, Türk edebiyatının 12 Eylül olayı- nı tüketmedığine de dikkat çekti. Habib Bektaş ıse her şeyin yozlaştığı ve yozlaştı- rıl'dığı. ülkemizde hırsızlık- lann. yolsuzlukların. tarikat- larınkonuştuğubirdönemde bu tür etkinlıklerde asıl ka- zananın edebiyat olduğunu belirtti. Mersinde bulunan. hiyerarşi basamaklannda daha aşağıda görünen operâ-bale müdürlüklerinde çalı- şacak "misafir" sanatçılar kimin tarafından görev- lendirilir? Yasanın 6. maddesinin (ci bendinde bu hususdaaçıklanmıştır: "Yerli ve vabancı misafir sa- natkârlar, geçici süreli sözleşme ile genel müdür ta- rafından görevlendirilir." Örneğin. İstanbul Opera ve Balesi Müdürü'nün bırakalım u bakaıüıkmakamıizni"ni. "genelmüdür iznPne bile gereksinimi yokrur. Yasa böyle söylü- yor. Yasa. yetkiyi kurum yöneticisine vermiştir. Öy- leyse nasıî oluyor da sayın Kahraman. genelgesin- de "bakanlık makamının izni"nı şart koşuyor'.' Ken- disi hukukçudur. "yasa tanımaz" kişilerden değil- dir. Yoksa kendini yasaların üstünde mi sanıyor? CSO Yasası Şimdi gelelim 6940 sayıh Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Yasa- sf na ve ona bağlı olan yö- netmeliğe... Bu yasa 1957'de çıkmış- tır ve dili biraz eskidir. 12. maddede şöyle denmekte- dir: "Orkestra konserlerin- de solist olarak yerli ve va- bancı sanatkâr istihdamı ca- izdir". •"Caiz" ile "caiz değil"i Kültür Bakanımız bizden iyi bilir: olsun. biz yasaya dönelim. Madde 7:' "Or- kestranın her türlü sanat iş- leri. orkestra şefinin idaresi ve mesuliyeti altında yüriitü- îür." GURHAN L'ÇKAN STOCKHOLM - Müzik dünyasının "Müzik Nobeli"olarak anılan "Polar Vlusic Prize". bu yıl Bruce Springsteen ile ls\eçli orkestra ve koro şefi Eric Ericsson'a veriliyor. 5 mayısta Stockholm'deki Benvalldhallen adlı konser salonunda birer milyon kron (150 milyar lira) tutarındaki ödül. Isveç Kralı CarlGustaf tarafından Springsteen ve Eriçs>on'a verilecek. Ericsson. bu ödülü kazanan ilk İsveçli oluyor. Bu yıl 6. kez verilmekte olan ve bu süre içinde uluslararası büyük ilgi toplamış olan Polar Müzik Ödülü'nün Bruce Springsteen "e verilmesinin resmı gerekçesi şöyle: "Sürekli olarak değişen eğilimlerin olduğu müzik dünyasında Bruce Springsteen, rock müziğindeki güçlü yerini korumavı başarmışör." Eric Eriesson'un ödüllendirilmesi gerekçesi ise îsveç'te çok yaygın olan koro müziğini kitlelere ulaşlırarak halkın sevgilisi halınegelmeyi başannış olması gösterildi. Polor Müzik Ödülü. İsveç'ın efsane\ i pop grubu ABBA'mn kurucusu olan Stikkan Anderson tarafından Isveç Müzik Akademisi'ne verdiği 42 milyon kron sonueu 1989'da okışturuldu. Stikkan Anderson halen ödül konıitesinin başkanlığım yapmakta. Ayrıca. iki büyük şirket ve üç büyük gazete tarafından da desteklenmekte olan akademi. karivennin doruğunda olan artistleri ödüllendirmeyi amaçlıyor. Ödül kararı ahnmadan adayın. ödül törenine gelip gelemeyeceği araştınlıyor. Gelemeyecek olanlar. örneğin hiçbir ödülü kabul etmeyen Bob Dylan. adaylıktan çıkanlıyor. Polar Müzik Ödülü'nü daha önce kazanan sanatçılar şunlar: 1992: Paul McCartney ve ortak bir müzik örgütü kuran Estonya. Letonya \e Litvanya. 1993:Witold Lut(isla\vski \e Dizzy Gillespie. 1994: Quincy Jones ve Nikolaus Harnoncourt. 1995: Elton John ve Mstislav Rostropo\iç. 1996: Pierre Boulez \ e Joni Mitchell Yetki kummdadır "Sanat işleri"Tii anladık. peki yönetsel işler'1 Madde 10: "RiyaseticumhurSenfo- ni Orkestrası'nın her türiü idari işleri, orkestra s^Tınin başkanlığında orkestra üye- lerinin kendi aralarından bir yıl süre ile seçecekleri beş üyeden müteşekkil yönetim kurulu tarafından düzenle- nir." Bu yasaya dayalı olarak çıkarılan "Cumhurbaşkan- lığı Senfoni Orkestrası V ö- netmeliği" ıse sanatsal ve yönetsel işleri tümüyle or- kestra şefi ve "genel sanat yönetmeni" başkanlığında- ki "Teknik Kurul" ile "Yö- netim Kurulu"na bırakmış- tır. Yetki kurumdadır. Ba- kanda deöil. Yönetmeligin 22. 23. 26". 28 ve 33 b mad- deleri. orkestraya özerk dav- ranma hakkı vermiştir. ts- tanbul. İzmir ve Adana'da bulunan "Devlet Senfoni" orkestralarımız da aynı ya- sa ve yönetmelik çerçeve- sinde çalışır. Caiz değildir Böyle olması doğaldır: Sanat kurumlanmızı sanat- çılarımız yönetir Çünkü bu işleri geçici politikacılar de- ğil. sanatçılar bilir. Sanatın gereğini sanatçı yapar. Ama sanatın gereğini yerine geti- rebümek için "hukuk- sardayanaklara ihtiyaç var- dır. Sanatın özel kurallan \e özgür işleyişi. hukuksal da- yanaktan yoksun kalırsa iş zıvanadan çıkar. O zaman bu işe herkes kanşır: Anla- yan anlamayan, bilen bil- meyen. bakarsınız siyasiler, bakanlar... Sonra ne olur? Bilinmez. devlet balesine Lübnan'dan dansöz aetiri- lir... Türkiye Cumhuriyeti'nin yapı taşlan olan sanat ku- rumlanmız, yasal güvence altındadır. Dev let Opera ve Balesi'nin. Devlet Senfoni orkestralarınm işleyişi ya- salarla. yönetmeliklerle be- lirlenmiştir. Kimse "yasaların üstün- de" değildir. Yasalar. neyin "caiz olduğunu" ve neyin "caizolmadığını" açık seçik göstermiştir. Yasalara aykın davran- mak "caiz değil"dir. Hatta efendim. hukuk diliyle söy- leyelim. "suç"tur... Nâzmı Hikmet Vakfi Kültür Merkezi açıldı Vakfıiı \ öııetinı Kurulu Başkanı Aydın Aybay, N'âztm'ın dostlanna teşekkür etti. Kültür Servisi - Nâzım Hik- met Kültür ve Sanat Yakfı. Nâ- zım Hikmet' in doğum günü olan 15 ocakta vakıf kültür mer- kezinin açılışını yaptı. Kültür merkezinininaçılışına CHP milletvekılı Ercan Kara- kaş. Esenyurt Belediye Başka- nı GürbüzÇapan. DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak'ın yanı sıra yazarlanmız Şükran Kur- dakul. Selmi Andak ve arala- rında Zafer Diper, Tarık Akan, Mahir Günşıray, Ataol Behra- moğlu, Müjde Ar, Esin Afşar, Demirtaş Ceyhun, Rasih Nuri İleri. Öner Yağcı. Şanar Vürda- tapan, Vüsuf Taktak ve Atilla Ergür'ün bulunduğu kalabahk bir sanatçı topluluğunu katıldı. Nâam Hikmet sergileri Nâzım Hikmet \akfı \öne- tim Kuruiu Başkanı Aydın Ay- bay, vakfin büyük maddi sıkın- tılara rağmen kültür merkezini gerçekleştirdiğini vurgulayarak Nâzım Hikmet'in dostlan olan kişi ve kuruluşlara teşekkür et- ti. Rıdvan Budak ise DİSK ola- rak Nâzım Hikmet'e ilişkin ola- rak gerçekleştirilecek her pro- jeye destek olacaklarını bildir- di. Yazanmız Şükran Kurdakul da Nâzım Hikmet Vakfı'nın bir paylaşım öğesi olarak düşünül- mesi gerektiğini vurguladı. Kurdakul. Nâzım Hikmet'in Neruda, Aragon ve Ritsosgibi dünyaya mal olmuş şairlerden biri olarak önemine de değindı. Aralannda Abidin Dino, Av- ni Arbaş,CelileHanımgibi res- samların bulunduğu 'Sanatçı- lardan Nâzını Hikmet Portrele- ri' \e "Belgelerle Nâzım Hik- met' sergilennin de açıldığı tö- rende İstanbul Quartet. küçük bir klasik müzik konseri verdi. Taksim Sıraselviler Cadde- si'ndeki CHP İl Başkanlığı'nın bulunduğu binada yeralan kül- tür merkezinde çeşitli söyleşi. konferans \e dinleiilerin yapı- labileceği 85 kişilik bir tiyatro salonuvesergisalonlarıyeralı- yor. Kültür Merkezi. projeye des- tek veren veaıalarında Makına Mühendisleri istanbul Subesi. F.lektrik Mühendisleri Odası Şubesi. DİSK gibi kuruluşlar ve Levent Kırca. kültür eski ba- kanları Erean Karakaş ve Fikri Sağlar gibi ki^ilerin yer aldığı Nâzım Hikmet'in doğum gününde yapılan açılışta İstanbul Quartet küçük bir klasik mü/ik dinletisi sundu. (Fotoöraflar: K.A.DER TLĞLA) 'Nâzım'ın Dostlan'nın katkıla- nvlagerçekleştırildi. Salonkol- tukları, katkıda bulunanlann adlarına tahsis edildi. Diğer destekçilerin adları da merkez girişine asılan bir plakette yer alıyor. YAZI ODASI SELİM İLERİ Shakespeare'de Türkiye "Brutus - Ölmesi gerekiyor, başka yolu yok! I Kara yılanı parlak günler çıkarır ortaya... / Taç giy- mek istiyor! Ne demek? Böylece /zehirli birok ver\ miş oluruz eline. J "Portia - Brutus!.. Kimdi onlar? Kimdi daha Ç?L//J doğmadan I seni görmeye gelenler? Alacakarant lıkta bile I yüzlerini göstermekten çekinen?.. "Brutus - Aşağıda olanın yükseklerdedir gözü, I merdiven çıkanın yukarıya çevriktiryüzü. I Ama sori basamağa ulaştı mı bir kez, I merdivene sırtını dö- ner, bulutlara bakar; I hor görüp birer birer çıktığı basamakları. I Bu yüzden de bir yılan yumurtasf saymalı onu, I ve daha kabuğundayken yok etme- "Macbeth - Yeter! Sus artık... Yapamam. ; "Lady Macbeth - Glamis beyı dediler, oldun; I Cawdor beyı dediler, oldun; I öbür dediklerini de olursun... Iama tabiatına güvenim yok. I Fazla iriı san sütü emmişsın; kestirme I yoldan gidecekyüı rekyoksende. I Yükselmek istemesine istiyorsun, I içinde hırs yok değil. Ama taş gibi de i bir yüre-, ğin olmalı yanında, o eksik sende. I Can attığın şe- yi, na'musunla, I suya sabuna dokunmadan elde etmek istiyorsun.! Yağma mı var? I Hem elini ka- na bulamayacaksın, I hem de hakkın olmayan tah- ta oturacaksın!" Önce. Başar Sabuncu bir Shakespeare rüyâ? sı görmüş, diyordum. Shakespearein ünlü kışile^ ri, o Kral Lear'ler. Hamlet'ler. Caesar'lar. karıkor ca Macbeth'ler, Atinalı Timon'lar, III. Richard'lar. daha niceleri sahnede, birlikte, yan yanaydılar. • Bir Ata... Krallığım't ürpererek seyrediyordurrh Alaca ışıkta Shakespeare'den sahneler akıp durih yor, bir fırtınayı bir kasırga takıp ediyor. bir hırsı da- ha kanlı bir hırs yeniveriyordu. Hep, nasıl bir yöntemle kurgulamış Başar Sabun- cu Bir Ata... Krallığım'ı. diyedüşünüyordum. Son-> ra yukarıdakı alıntının zamanı gelip çatınca, bir an yayla, Shakespeare kişilerinin gezinip durduğu bir rüyayla iç içe olmadığımızı anladım. I Belki bir kâbus. Mutlaka öyle: Bir kara düş. Bru- tus'ün tahliline. Portia'nın irkilişine, Macbeth'in son vicdan kırıntısına ve nihayet Lady Macbeth'in eş- sizaçımlamasınadikkatleeğilin. Shakespeare'den yola çıkan Başar Sabuncu'nun yaşadığımız gün- leri, şimdiki zamanımızı sahneye taşıdığını hemen ayırt edeceksiniz. Hem de olağanüstü bir yönetim başarısıyla. Biı* Ata... Krallıöım, inanılmaz biroyunculuk başarısın* da yedeğinde getiriyor. Tek tek anmayacağım ese- 1 rin oyuncularını; hepsi bir arada. tek bir beden gi-' bi. göz kamaştırıcı bir birliktelik sunuyorlar. > Yönetmenin kurmak istedği dünyaya aynı canla başla katkıda bulunma çabası dekorda. korogra- fide, giysi tasanmında, ışıkta, müzikte, bütün ele- mentlerde karşımıza çıkıyor. Belki de bu saygı, öz- veri, inanmışlık. sevgili Başar Sabuncu'nun o ka-; dar ürkünç kbusunu bir sanat rüyasına dönüştür-, mekte. ( iki saati aşkın süreçte kan, ihtiras, yozluk, ikiyüz- lülük, aehşet, yaltaklanış, kirleniş, günahkârlık, kö- tülük, merhametsizlik, alçaklık. zorbalık, canilik," akhnıza gelebilecek gelemeyecek her türlü iğrenç-* lik, bir de bakıyorsunuz, korkunç bir cümbüş ya-i r a t m t ?- . ,^.v ^ * - • J Ama bu canavaÜB^cümbiışü. Shakespeare'i îy| bilin, az buçuk bilin, hiç bilmeyin, bir yerlerde ada-* makıllı tanıdık geliyor size. Nasıl olup da her şeyir| yerli yerine böylesine oturuvermesine gitgide da-J ha çok şaşırıyorsunuz. î Yükselme uğruna.. yükselmenin bugünkü özeU likleri uğruna herkesin birbirini sattığı. satmak n^ kelime.herkesin birbirini gebertmeye çalıştığı bı| müthiş kâbus gözlerimızin bakıp bakıp da göreme-^ diği. görmekten ille kaçındığı toplumsal panoroma-* mızı zorunlulukla gösteriyor bize. Hep o sözleri La-J dy Macbeth'in: "Hem elini kana bulamayacak* sın..." 5 Başar Sabuncu kurguyu gerçekleştirirken, Sha-5 kespaere'in oyunlarıyla yetinmemiş, birkaç son-5 net'sinden de yararlanmış. Bir Ata... Krallığım za-8 ten ünlü sonnet'yle noktalanıypr: "Ne yaldızlı hüŞj kümdar anıtları, ne mermer I Ömür sürebilir be- : nim güçlü şiirim kadar"... (Talat S.Halman çeviri-' si.) 3 Bu eserin emeği bir on beş. on altı yıl öncesine] uzanır. Başar Sabuncu taa o zamanlardan başla-*! yarak. Shakespeare'deki bütün kan gölünü, uçsuî bucaksız grotesk'i bir arada görmek, göstermeR; çabasındaydı. Kaç kez yazdı bozdu, kaç kez ko-?1 nuştuk, kaç kez vazgeçti. Şimdi zamanı gelip ça-"< tınca... û Tiksinmek burada sanata dönüşüyor: sanat, ya-! şadıklarımızdan neden tiksinmemiz gerektiğini dil»; getiriyor. 2 Birsiyaset gazabı... î; KULTIR» ÇIZIK K A M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear