25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç • Genel Yayın Koordınatörü Hikmel Çetinkaya • Yazıışlerı Müdurlerı Ibrahim Yıldız. DinçTayanç (Sorumlu) # Haber Merkezi Muduru: Hakan Kara • Görsel Yönetmen Fikret Eser Diş Habertcr Şinasi Damşoğlu # istıhbarat Cengi/ Yıldınm 0 Ekonomı Bülent Kızanlık • Kultur Handan Şcnköken 0 Spor: Abdülkadir Yücelman 9 Makaleler Sami Karaören • Duzeltme Abdullah Yazıcı 9 Fotocraf ErdoğanKöseoğlu • Bılgı-Belge Edibe fiuğra # V urt Haberlen Vlehmet Faraı; Yavın Kunılu İlhanSelçııklBaşkın). Orhan Erinç, Oktay Kurtböke. Hikmet Çetinkaya, Şökran Soner, Ergun BalcL Dinç Tavanç, tbnüıim V ıldız, Orhan Bursalı. Mustafa Balba>. Hakan Kara. Ankara Temsılcısı. Muslafa Balbay # Haber Muduru Doğan Akın Ataturk BuKan No: 125. Kat:4. Bakanlıklar-Ankara Tel 4195020 (7 hat). Faks- 4195027 • Izmır Temsılcısr Serdar Kızık. H Zıya BK 1352 S 2 3 Tel 4411220. Faks 4419117»AdanaTemsılcısı ÇetinViğenoğlu. tnönuCd 119S. No 1 K.at:l.Tel. 363 12 11. Faks: 363 12 15 Müessese Muduni Erol Erkut • Koordınator Ahmet Korulsan # Muhasebe. Bûlent Yener • Idare Hfiscyin Gürer • Işletme. Önder Çelik • Bılgı-lşlem: Nail İnal • Bılgısayar Sıstem Mûriivet Çikr MEDYA C: 9 Yönetım Kurulu Başkanı - Genel Müdur Cülbin Erduran 0 Koordınator Reha Işıtman 9 Genel Mudür Yardımcısı Mine 4kdağ Te! 514 07 53 - 5139580-513&460-61.Faks 5138463 Vatımla>an te Basaa: Yenı Gun Haber Ajansı. Basın \e Yayıncıiık A Ş furioc?ğ"ı C a d 3 9 41 C a g a l o ğ l u 3 4 3 3 4 Ist P K 2 4 6 lslanbul T e l ( 0 2 1 2 ) 5 1 2 0 5 0 5 ( 2 0 h a t ) F a k s ( O 2 1 2 I 5 1 3 8 Î 9 5 13OCAK.1997 İmsak: 5.49 Güneş: 7.21 Öğle: 12.20 tkindi: 14.43 Akşam: 17.05 Yatsı: 18.31 Urünlere sanatsal bakış • Haber Merkezi - Ege Seramik ürünleri. 1997 yılı takvimınde. klasik anlayışin dışına çıkılarak fotoğraf sanatçısı Nazif Topçuoğlu'nun objektifinden yansıtılıyor. Sanatçının kadınsı formlara ait düşlerinin penceresinden ulaştığı ürünlerin yer aldığı 6 sayfalık takvimde. seramik vevitrifiye ürünlerinin kullanıldığı kompozisyonlann stilıstliğmi Clio Mutaf üstlenmiş. Balonla dünya turu başansız • CENEYT*E(AA)- Balonla dünya turu yapmak için bir haftâ içınde gerçekleştırilen girişimlerden ikincisı de başansızlıkla sonuçlandı. Isviçre Alpleri'nden havalanarak yaklaşık ıki hafta süren bır yolculukla dünyayı dolaşmayı amaçlayan lsviçreli Bertrand Pıccard ile Belçikah Wim Verstraeten'ın diin yapmaya çalıştıklan uçuş. kalkışlanndan 6 saat sonra sona erdi. Uçuş ekibı adına konuşan bir yetkili. Piccard ile VerstraeterTin. balonda çtkan teknik sorunlar nedeniyle uçuşlarına Fransa üzennde son verdiklerini söyledı. İngıliz milyarder Richard Branson'ın hafta içinde Fas'tan başladıği balonla dünyayı dolaşma girişımi de başansızlığa ugramıştı. Domuzu karısına tercih etti • NEW YORK(AA)- Kocasının e\ hayvanı olarak aldığı ya\Tu domuzdan hoşlanmayan Edna Denholm adlı kadının kocasına verdiği "Ya domuz. ya ben" şeklindeki ültimatom. ters tepti ve genç koca "Öyleyse sana güle güle" diyerek kansmın valizini eline tutuşturdu. Eşinin kendisine böylesine rest çekeceğini bir an bile düşünmeyen Albie Denholm adlı koca, "Domuzumu ne kadar sevdiğimi biliyordu. Beni böyle bir tercihe zorlaması hataydı" dedi. MEB veliierden pahatsız • ANKARA (ANKA) - Velilerin. dernek ve vakıflar kanalıyla okul yönetimlerinde söz sahibi olmalan Milli Eğitim BakanlığVnı rahatsız etti. Bakanlık. okul yönetimlerinde velileri devre dışı bırakacak yeni bir düzenlemeye gitme yönündeki çalışmalanna başladı. Yetkililer, bağışlann yanlış kullanımının önlenmesi için veli örgütlenmelerinin bakanlıkça desteklendığini anımsatarak "Ancak bazı kurumlarda bu sınırlar aşılmış. Veliler hangi sınıfa hangi öğretmenin verileceğine bile kanşır olmuşlar. Bunun önlenmesi gerekir" dedi. Kennedy boşanıyor • LONDRA(AFP)- ABD'nin eski başkanlanndan John F. Kennedy'nin oğlu John F. Kennedy "nin, dört ay önce evlendiği Carolyn Bessette'den boşanmak üzere olduğu ileri sürüldü. Ingiltere'de yayımlanan Express gazetesinin dünkü sayısında yer alan haberde, Carolyn Bessette'in boşanma tazminatı olarak 10 milyon dolar ya da eşinin servetinin yansını talep ettiği bıldirildi. Kennedy"nin avukatlanna göre ise çıftın evlenmeden önce imzaladiğı kontrat gereğı Bessette'in 650 bin dolann üzerinde tazminat isteme hakkı bulunmuyor. Geçen eylül aymda evlenen çıft. balaylannı Türkiye'de geçirmişİerdi. Tecavüz ediliyor, işkence görüyor, öldürülüyor ya da evlat ve eş acısı çekiyorlar Ka<bıılan savaş vurayorALIER Kadınlar toplu tecavüze uğrayarak. iş- kence görerek, öldürülerek, evlat ve eş acı- sı çekerek savaşlann en iğrenç uygulama- lanna maruz kalıyor, en onulmaz acılany- la karşılaşıyorlar. Savaşlardaki toplu tecavüz olaylannı ko- nu alan araştırmalarda, kitlesel tecavüzün, çoğunlukla asken üstünlük sağlamış tara- fın, saldırgan ırkçı dürtülerie zaferlerini ilan etmenin ve karşı tarafi aşağılamanın bir ifa- desi olarak gerçekleştirildiği belirtiliyor. Bosna'daki savaşa vicdani retçilerle bir- likte direnen ve kadınlar için kurulan SOS hattında çalışan Stasa Zajoviç, Türk insan haklan savunuculanna aktardıgı gözlemle- rinde. Sırp askerlerin yalnızca Müslüman ve Hırvat kadınlara değil, Sırp kadınlanna da tecavüz ettiklerini belirtti. Zajoviç'in an- latıklanndan bir bölüm özetle şöyle: • 'Sayılan yaklaşık 400 bin olan kadınlar, kaçmamalan için barakalarda çmlçıplak tutuldu. Aralannda 8 yaşındaki kız çocuklan ile yaşlı kadınlar da vardı. Beş küçük kız Muhammedpur'de kurulan askeri genelevde her gün 2 ile 10 askerin tecavüzüne uğradılar.' •'Sırplarönce'düşmanlannın" kadınlan- renenler (War Resister Intemational) bül- tenınde yayımlanan Koreli. Bangladeşli ve Bosnalı kadınların uğradıklan toplu teca- vüzlerle ilgıli anlatımlanndan örnekler ve- rerek şöy le konuştu: "* 1937 ile 1945 yülan arasmda Japonya'nın Kore'yi işgali sırasın- da, 300 bin Koreli kadın ve genç kız köyle- rinden. ailelerinden zoria alınıp kurulan as- keri genelevlere yerleştirildiler. Comfort Wo- men (rahatlarıcı kadınlar) olarak adlandt- na tecavüz ettiler. Bu yetmeyince kendi mil- letinin kadınlanna yöneldiİer. Ancak. teca- vüzü sadece askerler yapmadı: Sırp ve Müs- lüman komşular kav ga bile etmeden v ıllar- dır birliktc vaşarken. Sırp ordusunun zafer haberieri gelmey e başlay ınca. siv il erkekler de komşulan olan Müslüman kadınlann evlerine zorla girip tecavüz ediyorlardı." Kadın hareketi savunuculanndan Vap- rakZihnioğlu da savaş deyince ilk akla ge- lenin kadınlara tecavüz olduğunu, kadın bedeninin savaşın ganimetleri arasında bu- lunduğunu savundu. Zihnioğlu, araştıımacı Susan Brovtnmü- ler' in hazırladığı ve Ulusiararası Savaşa Di- nlan bu kadınlar, her gün ortalama 30-40 askerin tecavüzüne uğnıyordu. Kadınlann büyük bölümü kiirtaj, çocuk düşürme, iş- kence ve bakımsızlıktan öldüler. Bu gerçek- ler,Japonlartarafından Zorunlu Cinsel Hiz- mete Alınan Koreli Kadınlar Konseyi'nin Kadınlar, yaşlan ne olursa olsun savaşın en iğrenç yönkriyle karşılaşıyor, en dayanılmaz acılannı yaşıyor. çabalanyla ortaya çıktı." "'Pakistan, 1971 yrimda Bangtadeş'in bağımsızlık savaşına baş- İaması üzerine 9 ay süren bir askeri hare- kât düzenledL Savaş sırasında Pakistanlı as- kerlere, köylerinden kaçınlarak toplanmış genç kız ve kadınlara tecavüz emri verildi. Böylece Müslüman bir ordu. Müslüman bir ulusun kadınlanna yığınlar halinde teca- vüz etti. Sayılan yaklaşık 400 bin olan bu ka- dınlar. kaçmamalan için barakalarda çınl- çıplak tutuldu. Aralannda 8 yaşındaki kız çocuklan ile yaşlı kadınlar da vardı. 13 ya- şındaki Hatıca, dört arkadaşıyla biriikte okula giderken kaçınldı. Beş küçük kız Mu- hammedpur'de kurulan askeri genelevde her gün 2 ile 10 askerin tecavüzüne uğradı- lar." Ve Bosna Azra (15):" ...Yüzüme bir v umruk indi, bayümışun. Kendime geldiğunde yine teca- vüze ugradım. Daha sonra sekizinin birden tecavüzüne ugradım. l yandığımda bin üs- tümde yatıyordu ve silahını alnuna daya- mışü; uzun süre gözlerimin içine bakü. Öte- ki bıçagını boynumda ge/diri\ordu." Mirsada(l'7): •4 ...Birgecede20'denfazla adamın geldiği oluyordu. Gözümün önün- de pek çok kıza tecavüz edip sonra öldür- düler." Son 30 yıldır iç gerginlik ve çatışmala- nn yaşandığı Türkiye'de on binlerce anne yüreğinde evlat acısıyla yaşıyor. Şehit an- neleri mezar taşlannı okşayarak acılannı dindırmeye çalışırken. kayıp anneleri ve eşleri bir yılı aşkın süredirhercumartesi gü- nü Galatasaray Lısesi önünde ve Izmir Ko- nak Meydanı'nda bir araya gelerek çığlık- lannı duyurmaya çalışıyorlar. Uluslarası Af Örgütü bültenlerinde. gözaltında cinsel organlanna elektrik verilen. işkence gören ve cinsel tacize uğrayan çok sayıda genç kız ve kadının anlatımlan yer alıyor. tHD An- kara Şubesi Kadın Komisyonu'ncadüzen- lener.' 4 Kadın,Tecavüz ve Savaş" konulu fo- rumun bültenınde ise Güneydoğu'da süren çatışma ortamında Kürt kökenlı kadınlann özellikle koruculann cinsel tecavüzüne uğ- radığı. işkence gördügü. eşleri dağda olan- lann ise zorla cinsel muayeneye tabi tutul- duğu öne sürüldü. Dağlı'ya beraat karan veren yargıcın kardeşinin, bakanın lokantasında çalıştığı ileri sürüldü Orman Bakanı'ıun kardeşi orman sanığı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DYP'h Orman Bakanı 'Halit Dağ- ll'nın kardeşi MeHmet Dağlı hak- kında. ağaç kestıği savıy la yasal iş- lem yapıldığı belirlendı. Mehînet Dağlı aleyhine açıldığı belirtilen davada beraat karan veren İhsan Coşkun adlı yargıcın karde- şinin, Halıt Dağh'nın lokanta zinci- rinde bir süre çalıştığı ileri sürüldü. CHP lstanbul Milletvekili Meh- met Sevigen, Başbakan Necmettin Er- bakan'a. Bodrum ve Antalya'da bu- lunan >anık orman alanlannın kesim ihalesinin Dağlı'nın akrabası Fatih Dağlı'ya verilıp vennediğı sorusu- nu yönelttı. Omian Bakanı Halit Dağlfhın kardeşi Mehmet Dağlı'nın, Orman tşletme Müdürlüğü'ne bağlı bölge- dekı tapulu arazisinde 1994 yılında kesım yaparken devlet onmanma aıt 93 ağacı dakestiği belirlendi. Adana Orman Bölge Müdürii AK Karaman. Kozan Orman İşletme Müdürlüğü'ne gönderdıği vazıda. Dağlı'nın yasadışı eylemine göz yumdukları gerekçesıyle Horzum Orman İşletme Şefı MehmetSağlam ile şeflik görevlisi Hüseyin Başıbü- yükhakkında hazırlanan fezlekede. zanlılarla ılgili olarak yasal işlem yapılması için suç duyurüsunda bu- lunulmasını ıstedi. Orman Genel Müdürlûğütarafın- dan Adana Orman Bölge Müdürlü- ğü'ne 18Ocak I996'da gönderılen ''gizir yazıda da ~._usulsüz ve ka- çak olarak kesilen ve yok edilen 93 adet dikili ağaçtan eldeedilen em val- lerin gerçek zarar ile çarpılmasından elde edilen 18 milyon 539 bin 970 bin lira idare zarann. bütün sanıklar müştereken ve müteselsilen sorum- lu otduklanndan sanıklardan 31 Ara- lık 1994'ten başlav arak yasal faizi ile biriikte tahsil ediİmesi._'" ıstendı. CHP lstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen. Erbakan tarafmdan yazılı olarak yanıtlanması istemiyle TBMM Başkanlığı'na verdiği soru önergesınde, Dağlı hakkındakı iddi- aları anımsattı. Sevigen, önergesin- de şu sorulann yanıtlanmasını iste- dı: - Halit Dağlı'nın kardeşi Mehmet Dağlı hakkında orman kesme su- çundan dava açıldığı doğru mudur? Doğruysa bu kaçak ağaç kesimle- rrvle devlet ne kadar zarara uğraül- mışür? - Halit Dağlı'nın kardeşi Mehmet Dağh'nın daha önce orriian kesme suçundan sabıkası var mıdır? Meh- met Dağlı ve diğer sanıklann dava- sina bakan yargıç thsan Coşkun mu- dur? Dağlı bakan olduktan sonra mı kardeşi suçsuz bulunmuştur? - İhsan Coşkun'un kardeşi, Halit Dağh'nın restoranında şef olarak ça- lışmış mıdır? Coşkun'un kardeşinin Ankara'da bulunduğu sürede Hah't Dağh'nın lojmanlanndaki evinde misafîr olarak kaldığı doğru mu- dur? Uğur Dündar'dan Can Dündar'a tepki 'Paralı haber' televizyonculan birbirine düşürdü Uğur Dündar: Can Dündar'ın böylesine önemli sonuçlar doğuran bu araştırmayı para karşılığı habercilik olarak görmesi kendi sorunudur. HalUk ŞahİII: Can Dündar'a sormak gerekir: Turgut Özal'a suikast girişiminde bulunan Kartal Demirağ'la para karşılığı ilk röportajı hangi haber programı yapmıştır? lstanbul Haber Servisi- Arena programınm y apımcı- sı ve sunucusugazetecı L'ğur Dündar, gazeteci-yazar Can Dündar'ın "Para karşılığı haberciliği ilk kez Arena baş- latü" sözlennı yanıtlayarak "Can Dündar önce aynaya baksın ve mesleki etik açısın- dan hesap versin" dedi. Ka- nal D Haber Koordınatörü Dr Haluk Şahin de "Sırça köşkünde oturanlann çev re- lerine taş atmamalan gerek- rtğmi" behrterek Can Dün- dar'ın da aynı metotlan kul- landığını savundu. Son günlerde tartışıian medyanm para karşılığı ha- bercilik yapmasına ilişkın hazırlanan ve dün gazete- mızde "Habere para virüsü bulaşd" başlığıyla yayımla- nan haberde. gazeteci Can Dündar'ın "Para karşılığı haberciliğin ilk kez DYP'li Milletvekili İlyas Aktaş'ın sekreterinin Arena'ya konuş- tuğu zaman başladığı" şek- lindeki sözlen. Arena ekıbı- nı kızdırdı. Gazetemizı dün arayarak bır açıklamada bu- lanan Uğur Dündar, TRT'de 15 yıl çalışıp bugüne dek yüzlerce program yaptığını beürttı. L'ğur Dündar. u Ben, dolandıncılıktan hüküm gi- yen bir kişinin yanında ydlar- ca çalışmadım. TRT arşKle- rindekj fılmleri götürüp, on- larla belgesel de vapmadım. Can Dündar. önce aynaya baksın ve mesleki etikaçBin- dan hesap versin" dedi. Uğur Dündar şö> le de\ am etti: "Can Dündar,televiz- yonda para karşılığı haber- cilik tarnşmasuun ilk örneği olarak tlyas Aktaş'ın sekre- terinin Arena'ya konuşma- sını gösteriyor ve bunu eleş- tirivor. İlvas Aktaş'ın sekre- teri Fatma Mıntürk'ün Are- na'yakonuşmasuun ne den- li önemli sonuçlar doğurdu- ğunu Can Dündar'ın farket- mediği anlaşılıyor. O röpor- tajın ardından vüce Medis'in çatısı alnnda padayan silah- la ilgili dosya yeniden açıldı ve iddia edilenin aksine. sila- hın kaza sonucu değiL bu sek- reterin patlattığı gerçegi or- taya çıktı ve Fatma Akın- türk'ün tüm söyledikkrinin gerçek olduğu yargırun kara- rıyla da kanıtlandı. Fatma Akıntürk beraatederken, İl- yas Aktaş ve silahın Meclis'e sokubnasını engelleyemeyen ve olayı örtbas edenler hak- kındadavalar açıkk İKas Ak- taş, genel seçimlerde millet- vekili seçilemedL Can Dün- dar'ın böylesine önemli so- nuçlar doğuran bu araştır- mayı para karşılığı haberci- lik olarak görmesi, kendi so- runudur." Haluk Şahın ise gazetemi- ze yaptığı yazılı açıklama- da, Türkiye'de haber kayna- gına para ödenmesi örnekle- rınin eskılere dayandığını kaydederek şunlan söyledı: "Omeğin sonolaylardan >a- kınan Can Dündar'a sormak gerekir.Turgut Özal'a suikast girişiminde bulunan Kartal Demırağ'la para karşılığı ilk röportajı hangi haber prog- ramı yapmıştır? Gene olay- lardanyakınanNurseh İdız'e sormak gerekir: Sharon Emel 'le kocasına habercan- landırması yapmak için ne kadar para ödenmiştir?" Şahın, haber kaynağına avantaj ya da para sağlayarak bilgı almanın her zaman "^eh- likeü biroperasyon" olduğu- nu vurgulayarak. bunun or- tadan kalkmasının tek yolu- nun ise tiraj ve ratıng yanşına son vermeİcten gectiğini kay- detti. İ Ş B İ R L İ Ğ 1 Y A P M A L A R I G E R E K İ Y O R Çevre sağhğı 8 ülkenin elinde VVASH1NGTON (AA) - Türkiye dahil Birleşmış Mîlletler üyesı çok sayıda ül- kenin katıldığı Rio de Janeiro'daki Yer- yüzü Zirvesi'nin üzerinden beş yıl geç- mesine karşın, çevTe bakımından dün- yanın durumu hâlâ kötü. Çevre koruma önlemlerinin alınmasmda, en fazla ABD ve Dünya Bankası yönetiminin ihmalle- ri ve eksıkliklenne dikkat çekilen World- watch Enstirüsü'nün raporunda. çevre koruması. yani yeryüzünün sağlığı için Çin, Hindistan, ABD, Endonezya. Bre- zilya, Rusya. Japonya ve Almanya'nın kapsamlı bir işbirliği yapması gerekiyor Bir başka deyişle, "Rio Zirvesi'nin gün- demi ve yeryüzünün kaderi bu sekiz ül- kenin elinde". Ulusiararası çevrecı bır kuruluş o'an Worldwatch Enstirüsü'nün yıllık "Dün- yanın Durumu" adlı raporunda, Rıo'da- ki Yeryüzü Zırvesi'nde global çe\Te so- runlanvehastahklanylamücadelevaat- lerine rağmen. ormanlann hâlâ yok edil- diğı, havanın eskisinden daha çok kirlen- diği ve 1992'den beri dünya nüfusunun yaklaşık yanm milyar kişi (500 milyon kadar) arttığına dikkat çekıldi. Hükü- metlerin, Rio Zirvesi'nde belırlenen he- deflere ulaşmada geride kaldıklanna işa- ret edilen raporda, özetle şöyle denıldı: -Rio'daki Yervüzü Zinesi, geniş kap- samlı hükümet programlany la hasta ge- zegenimizin tedavi edilebileceği fıkrinin hayata geçirilmesi için son çabaydı. Ma- alesef, az sayıdaki ülke, dünyayı çevresel bakundan sürdürebilir >ola koy mak için gereken politika değişikliklerini başlat- n." Worldwatch Enstirüsü'nün 30 dilde yayımlanan bu vılkı raporunda, çevre korunmasında en büyük ümidin. özel- likle Bangladeş ve Hindistan gibi ülke- lerde, halkın içınden çıkan sıvıl toplum örgütleri ve gınşımlerde yattığı vurgulan- dı. Raporda aynca. 51 ülkede 1500'ü aş- kın kentte benimsenen yerel çevre plan- lan\ekurallannın. Rio Zırvesi'nde, mer- kezi, ulusal hükümetlerin önerdıkleri çev- re kurallan ve planlanndan daha sıkı, da- ha cıddi olduklanna dikkat çekıldi. Yeryüzü Zinesi Genel Sekreteri Ma- urice Strong da, geçen hafta yayımladı- ğı raporda. çevre korumada bazı ılerle- me alanları bulunmakla biriikte hâlâ sa- dece çok az sayıdaki ülke, şirket, kurum, topluluk ve vatandaşın, sürdürülebılir kalkınma hedeflerini ileriye götürecek seçım \e değışımleri gerçekleştırebıldik- lerini duyurmuştu. Bergamalıdan siyanürle altın aranmasma 'hayır' HAKAN DİRİK e-posta : tan (a vol. com. tr BERGA^U - Bergama'nın sekız köyünde. siyanürle al- tın aranılması yurttaşlann oy- lanna sunuldu. Dün sekiz köy- de yapılan referanduma katı- lım yüksek olurken sandık başlannda davul-zurna eşlı- ğınde halaylar çekıldi. Bazı gruplar da konserler verdı. Bergama köylüleri "siyanür- leahm"a hep bir ağızdan "ha- yu-" dedi. Yörelerinde siyanürle altın çıkanlmasına karşı çıkan Ber- gama köylüleri ayiardır sür- dürdükleri eylemlenn ardın- dan dün de "Halk kendi de- mokrasisini kunıyor" diye- rek sandık başına gittiler. Çam- köy, Narlıca, Pınarköy, Ova- cık, Süleymanlı, Aşağıkınk- lar. Tepeköy ve Yalnızev köy- lerine kurulan sandıklarda. Çevre Yürütme Kurulu'nun düzenlediği seçimlere katılan yurttaşlar, yetkılileri diren- mekten vazgeçmeye çağırdı- lar. Herhangi bir olay çıkma- ması için jandarma gözeti- minde yapılan seçimlerde. "Siyanürle amna hayır" pusu- lalan hızlatükendi. Oy kulla- nan köylülerdaha sonra "Eu- orogold defol" sloganı attılar. Seçim yapılan sekiz köyün yedisinde sandık başkanlık- lannı muhtarlar yürütürken Ovacık Köyü Muhtan Halil Gezen'in sandık başkanı olma- yı kabul etmemesi büyük tep- ki topladı. Seçimleri. Siyanür- le Altın Yasaklansın Alman- ya Komıtesi Temsilcisi Mu- harrem Er de izledi. Er, ge- lişmelen yakmdan ızledikle- rini, yöre yurttaşlannın arka- sında olduklannı ve siyanür- le altın aramak ıstenmesi ne- deniyle yöre halkı üzerinde oluşturulmaya çalışılan baskı- lan Avrupa platfoımuna ya- yacaklannı söyledı. Yöre halkının "Siyanürle altma hayır" dediğinin anla- şılmasından sonra bir konuş- ma yapan Bengama ÇevTe Yü- rütme Kurulu Sözcüsü Ok- tay Konyar, sekiz köyde ya- şama hakkını savunanların tercihlerinı bir şölen havasın- da sandıklara yansıttığını be- lirtti. SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN Malpaux'nun 'Şiddef EleştirisiC A nti/Memoires'ı ne zaman elime alsam, aynı r \ düşünce, ışıklı bir tren katarı gibi. zihnimden geçiyor: Malraux'nun oto/biyografisi, bir manada, XX. yy'ın biyografisidir. Neresinden bakılırsa bakıl- sın, XX. yy., bir 'ihtılâlleryüzyılı': Sovyet, Anadolu, Çin, Küba, Vietnam, vb. Ihtilğl demek, 'silahlı ey- /em'demek, Malraux, 'fikirleriniyaşayan' bir^yazar, bir düşünce adamı olduğundan, onun entelektüel eylemini, silâhlı eyleminden ayırabilmek, gerçekten çok zor! Belki de bu yüzden, onca içlidışlı olduğu 'silâhlı eylem' konusunda söylediklerıni hafife almak, müm- kün değil; çünkü 'konuşan', konuştuğunun 'için- den' gelen biri, 'ahkâm kesmiyor', yaşantısından süzdüğü neticeleri aktarıyor. Itiraf etmeli ki, 'netice' olumsuzdur. Bana sorarsanız, sosyalizmin gerçek- leşmesi denildi mi, Malraux'nun en çarpıcı katkısı, budur: 'devrimi' başka bir ışık altında incelemek! 'Tanklar' ve 'uçaklar' [~\ emiştir ki meselâ: "...günümüzde Lizbon'da ol- L/ duğu kadar Prag'da da, başkaldırmalar, mo- lotofkokteylleriyle yürütülmek istenmektedir, verdiği sonuçlar ise meydandadır srfır!.. "...ben, fazla iyimser değilim, kolay bir 'ge- çiş'e inanmıyorum; çünkü, çağdaş bir ülkede, - niteliği ne olursa olsun- bir isyanın; -hangi tür- den olursa olsun- bir devletten (hele o devlet ka- rarlıysa) daha güçlü olabileceğinden emin de- ğilim: her şeyin esası budur..." Bu 'tesbit', 'Kanton'da İsyan', 'insanhk Duru- mu', 'Umut' gibi ayaklanma destanlannın, gerçek- çi bir özeti; çünkü Malraux, ne cafcaflı sloganlarla heyecana kapılacak tecrübesiz bir genç, ne de pro- vokasyona kapılacak bir safdil; o, çıplak ve acı ger- çeğin, 'tecriıbeli', 'devrimci'si, zaten 'tesbitini' üze- rine oturttuğu gerekçe de, son derece 'teknik' bir gerekçe: "...bastırma aygıtı dendi mi, ilk önce tanklan düşünüyorum, benim için temel sorun budur (...) Nisbeten yakın bir devrim olan Ekim Devrimi'nde proletaryanın başkaldırması, teknik bakımdan hâ- lâ savunulabilir durumdaydı. Günümüzde böy- le mi ya? Böyle bir şeye, ancak ne zaman kal- kışmayı düşünebilirsiniz, biliyor musunuz? Karşınızdakiler, 'ateş emri' vermemeyi garan- ti ederlerse; zira, iki tank taburunu önünüze yığ- dılar mı, ne proletarya kalır ortada, ne başkal- dırma! Ekim Devrimi, 19. yy'ın son devrimidir zaten..." Yalnız tanklar mı? Ispanya'da 'faşist' Hava Kuv- vetlerı'ne karşı, gezi uçaklarıyla savaşan Matraux, çağdaş isyanlarda neticeyi tayin edici gücün, zırtılı biıiikler kadar, hava gücü olacağından emindir: Tank- lar ve uçaklar, 'karşı tarafta' ise, isyanın hiç şansı yok! Malraux bunları, 1970'li yıllarda, 'Le Nouvel Ob- servateur' dergisine söylüyor; ilginç olan, Ispan- yol Komünist Partisi'nin iç savaş yıllarındaki ünlü 'La Passionaria'sı Dolores Ibarruri'nin, başka bir yerde, başka bir münasebetle onu doğrulaması: "...silâhlı çatışmayla başanya ulaşmak şansı, çağdaş devîetlerde çok azalmıştır. Ne kadar ör- gütlenirse örgütlensin, işçi sınıfının; geliştiril- miş iletişim olanakları, ulaşım olanakları, hare- ket yeteneği ve hızı son derece artmış, çağdaş profesyonel ordularla başetmesi olmayacak bir şeydir..." Emesto 'Che' Guevara'nın 'askeri', yüzyılın bir başka isyancısı Regis Debray, yazdığı eserlerde (Türkçede 'Che'nin Gerillası', Fransızcada 'La Cri- tique des Armes') aynı 'tesbiti' yapıp, benzer bir sonuca ulaşmıyor mu? Andre Malraux'nun devrim anlayışına bu 'gerçek- çi' katkısının önemi, kim ne derse desin, son dere- ce büyüktür. Itiraz eden yok mu? Peki, itiraz eden yok mu buna? Olmaz olur mu, sürü sepet! Şımdi isterseniz, o 'hızlı' itirazcıla- ra, datia o zaman vermeye çalıştığım cevaba da, şöy- le bir göz atınız: "...o hızlılardan birisiçıkarderki, Çin Devrimi, Yu- goslav Devrimi, Vietnam devrimi vs... çağdaş de- ğil mi? Son zamanlarda yapılmadı mı? Nasıl olur da böyle kestirip atabilirsiniz?.." "...bu soruya başka birsoruyla cevap verebilirrz: anılan devrimlerin hepsi, aynı zamanda, işgalci bir saldırgana karşı yürütülmüş 'kurtuluş savaşlan'd/r; ulusal ve örgütlü bır kapitalist iktidara karşı, başkal- dırmalardeğildir. Buna karşılık, silâhlı eylemin en ateş- li savunuculan olan Lâtin Amerika ülkelerinde, 'komprador' burjuvaziler dahi, 'ulusallığı' tartışıla- bilecek ordulan vepolisleriyle, çoğu eylemlenn hak- kından gelmişler; Debray gibi birini 'Devrim İçin- de Devrim' gibi kendi kitabını yerecek çizgıye ge- tirebilmişlerdir..." ('Hangi Sol', 4. basım. Bilgi Yayı- nevi) Malraux'nun 'gerçekçi' perspektifi, 'silâhlı ey- lemlerin' zamanla neden dolayı ya yasadışı profes- yonel suç ve kaçakçılık mafia'sına, ya da provokas- yon çetelerine 'yozlaştığını' açıklamıyor mu? http:// www. prizma.net. tr/ A İLHAN http://www.ada.com.tr./-bilgiyay/yazar/ailhan.html
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear