23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
U OCAK 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 11 ANKARA kulisiIŞIK KANSU Kıbrıs'taki satranç Y eniden Kıbrıs, yenıden kriz. DSP Izmîr Mılletvekili Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel, bugünün koşullarının taa 1995'te oluşturulduğu kanısında. Türkıye'nin imzaladığı gümrük birliği düzenlemesi ile bırlikte aynı gün Avru- pa Bırliği Konseyi'nin, Kıbrıs'ın üyelık müzakerelerinin hükümetler arası kon- feransın bitıminden 6 ay sonra başla- masını kararlaştırdığını anımsatıyor. Bu anımsatmanın önemi nerede? Ona gelmeden önce, Kıbrıs Rum kesı- mındekı silahlanmanın boyutuna dıkkat çekiyorGünel: "Bundan üç-beş yıl öncesine ka- dar silahlanma için günde 1 milyon dolar harcıyorlardı. Aşağı yukarı birkaç yıldan beri de günde 2 milyon dolar harcıyortar. Bu, küçük bir top- lum için çok büyük bir rakam." Gü- rel, 1995 kararına geri dönüyor: "Bu karardan itibaren, Kıbrıs Rum liderliğini, Kıbrıs Türk iiderliği ile ay- nı masaya oturtmak da mümkün olamaz hale geldi. Çünkü, Kıbrıslı Rumlar artık Avrupa Birliği çerçeve- sinde bir çözümle Kıbns Türklerini adada azınlık konumuna düşürebile- ceklerini umuyorlar ve bunları ger- çekleşebilir bir ihtimal olarak görü- yorlar. Uluslararası güçler, yani ko- nuya karışan üçüncü taraflarda Kıb- rıslı Rumları doğrudan ya da dolaylı böyle bir davranışa teşvik etmiş ol- dular." Peki, Kıbrıs'ta oynanmak ıste- nen oyun nedır? Gürel'ın verdığı yanıt şöyle: "Batılıların bir planı, adaya ulusla- rarası güç yerleştirmektir. Bu, NATO gücü olabilir. Bu uluslararası güç yerleştirilirse, bir kere Türkiye'nin hareket yeteneğini sınırlayacaktır. Adada 1964'ten beri Uluslararası Ba- rış Gücü var. Bu, Kıbrıslı Türklerin esenliğini, güvenliğini sağlamaya hiçbir zaman yetmedi. Eğer Kıbrıslı Türkler, güvenlik içindeyseler ve adada silahlı bir çatışma yaşanma- dıysa, bunu oradaki Türk kuvveti sağlamıştır. Buna karşılık üçüncü ta- raflar ve Kıbrıs Rum tarafı, bir ulus- lararası garanti mekanizmasından söz etmeye başladılar. Bu da Türki- ye'nin garantörlüğünü sulandırmak için düşünülen bir plan. Şimdi, üçün- cü taraflar, Adada yakın bir savaş teh- likesı var. Bu durum, Türkiye ile Yuna- nistan'ın da kapışmasına yol açar' di- yerek Batı gücünü adaya yerleştire- rek Türk garantisini bir şekilde su- landırmayı sağlayabilirter." Savaş çıkar mı? Gürel'in yorumu şu: "Gerçekten savaş çıkarsa, çok kı- sa sürer ve ondan sonra da araya büyük ağabey' girer. Zaten Amerikan barışları da çeşitli durumlarda taraf- lara böyle empoze edilir." Türkiye'nin nasıl bir adım atması ge- rekiyor? Şükrü Sina Gürel'in karşılığı kı- sa: "Içeride güçlü olmadıkça bu ko- nuda ne kalıcı bir adım atmamız, ne sesimizi duyurmamız, ne de kalıcı- hakça bir banşı sağlamamız müm- kün olacaktır." (Fotoğraf: HASAN AYDIN- AA) Bir çelebi öldü K aragoz ustası Hayali Torun Çelebi yı Ha- yali Küçük Ali'nınto- runu Tuncay Tanboğa'yı yi- tirdık. Tanboğa, yakalandığı amansız hastalığa pabuç bı- rakmamış. son günlenne değin Karagoz tasvirlerı kes- meyi, yenı oyunlar yazmayı sürdürmüştü. Üzerinde ça- lıştığı son oyun "Kiralık Ev"dı. Makine Yüksek Teknikeri olarak 20 yıl boyunca Kara- yollarıGenel Mudürluğu'nde çalışırken Türkıye'yı dunya- nın birçok ülkesinde duzen- lenen kukla festival ve şen- lıklerınde temsıl eden Tan- boğa. gerıye aralarında oğ- lu Hakan Tanboğa nın da bulunduğu birkaç değerli çı- rak bıraktı. Hayali Torun Çe- lebi, şimdı binlerceçocuğun gönlünde yatıyor. Yanardöner, çakalnergisi bizimdir A nadolu toprağında 9 bin dolayla- rında bitki var. Bunlardan 3 binı yalnızcaTurkiye'yeözgü. Dünya- da eşi yok. Örnek ıster misiniz? Gazi Ünıversıtesı Fen-Edebiyat Fakültesi Bi- yoloji Bölümu Başkanı Prof. Dr. Tuna Ekim. ilkbaharda Selanık Caddesi'nde- ki çıçekçilerde satılan "yanardö- ner"den söz ediyor "Yanardöner, dünyada yalnızca Ankara Gölbaşı çevresindeki tarla- larda yetişir. Kimyasal mücadele ya- pıldığı için çok azaldı. Ama ağaçlan- dırma için bir yer çevirdiler. Orada özellikle mayısta bol miktarda olu- yor." "Çakalnergisi B nin adım hıç duydu- nuz mu? Sayın Ekım, şubat ve martta çı- çek açan bu bitkinin yalnızca Fethıye'nın dağlarında açtığını söyluyor. Bu eşsiz bitkilerimiz korunuyor mu? Hayır. Neden? Türkiye'de bir tek olsun doğa tarihı müzesi yok da ondan. Sayın Ekim, aynr zamanda TÜBİTAK'ın girişi- mıyle kurulması düşünülen Doğa Tarihi Müzesi tasarımı için oluşturulan grubun başkanlığını yapıyor. Doğa tarihi müzesinın gerekliliğini şöyle anlatıyor bize: "Bu bitkilerin korunmaya alınması için bunlan köylünün, kentlinin tanı- ması gerek. Tanımak için de müzeler, botanik bahçeleri gerek. Doğa tarihi müzeierinin asıl işlevi, halkı eğitmek- tir." Prof. Ekim, dünyada böyle bir müze- si bulunmayan ülke sayısının 20yi geç- meyeceğıni, bunlardan birinin de Türki- ye olduğunu soylüyor. Şundan yakını- yor: "Türkiye'nin bitki varlığı ingilte- re'de yazılmıştır. Bir bitki ya da hay- van bulursunuz, teşhis edebilmeniz için bu örneği illa yabancılara gön- dermeniz gerekir. Çünkü, Türkiye'nin doğru dürüst kütüphanesi, bu ko- nuyla ilgilenen kurumu yoktur. Onun için Doğa Tarihi Müzesi çok önemli." Yapılan hesaba gore Türkiye'de kurul- ması düşünülen DoğaTanhı Muzesı'nın yalnızca bınası 1996 flyatlarıyla 1 trılyon lirayı buluyor. TUBİTAK, doğayla yakından ılgılenen- lerı bağış yapmaya çağırıyor. Bılgı için (0-312-427 74 82) numaralı telefona başvurulabılecek. Unutmayın! Yanardöner. çakalnergisi yalnızca bizimdir. Eşkıya ile işbirliği S usurluk kazası ile ilgili Meclis araştırma komisyonuna verilen ıfadelerden anlaşılıyor ki devletin bazı binmleri, adam öldurmekten, birçok oiaya karışmaktan arananlan bal gibi kullanmış. Kimi devtet büyüklerimize bakılırsa, böytesi bir yöntem gayet doğal. Son yıllarda btzi nelere alıştırmaya çalışmadılar kı? Bizden; hırsıziıklan, yolsuzluklan. kamu malını yememiz, ölümleri kanıksamamız istendi. Ne derler? Balık baştan kokarmış. Bugünkü yöneticiler ile karşılaştırma yapmamız için Jsmet İnönö'nün "Hatıralar" adlı kıtabından bir bölümü okuyalım isterseniz: "Bir eşkıyayi ortadan kaldırmak için hükümetin başka bir eşkıya ile işbirliği yapması, asıriardan beri, idare şekli olarak memleketin geieneğinde yerleşmiştir. Biz cumhuriyette böyle bir yola girmedik... Bir eşkıyaya söz verilecek, adam inanarak gelecek, sonra takip edîp öldürecektir. Bir anane olarak bizim zamanımıza kadar devam eden bu tertip, vakit vakitDize de söytenirdi. Fakat ben, hiçbirisine iltifatetmemişimdir. Eşkıya adalete teslim olur... Eşkıy3 ile devlet idaresinin bir tertibe, bir anlaşmaya girmesi olmaz. Devlet idaresinde böyie bir şeyi benim aktım almaz. Siyasette almıyor, nerede kaJdı adi şekavette alsın..." Evtere şenlik özgürlük B ızde öyle bir "özgürlük" ve "serbestlik" anlayışı vardır kı evlere şenlik. Sermaye için akan sular durur da iş emeğe gelince. özgürlük ve serbestlik unutulur. Geçen aylarda yaşanan ve DİSK Yönetim Kurulu üyesi Çe- tin Uygur'un anlattığı birolay ile kanıtlayahm bu düşüncemizı. Kâğıt işkolunda DİSK'e bağ- lı Tümka-iş Sendıkası Çerkez- köy'de bir karton kutu fabrika- sında örgütlenmeye başlar. iş- veren. yetki işlemlerı başlar başlamaz, büyük bir grup işçi- yi ışten atar ve der ki "Sendika- laşmadan vazgeçmezseniz işten çıkarmalar sürecektir." Işçıler, sendıkalaşmada dire- nırler. bu kez daha çok işçi çı- karılır. Bunun üzerine DİSK ara- ya girer ve işveren ile temasa geçer. Işverenın söylediğı özet- le şudur: "Biz Çerkezköy'deki işve- renler anlaştık. Aldığımız ka- rara göre sendika olmayan işyerlerine sendika sokma- yacağız, sendika olan işyer- lerinde de işçilerin sendika değiştirmelerine olanak tanı- mayacağız. Gerekirse işyer- lerini kapatacağız." DİSK yetkılıleri, işın perde ar- kasını araştırırlar. Şu çarpıcı ger- çek çıkar ortaya: Çerkezköy Sanayici ve işadamlan Derne- ğı, her bir üyesınden topladığı 5 biner dolarlarla bir fon oluştur- muştur. Sendikalaşma nedeniyle iş- yerıni kapatan ya da sendika- laşmaya direnen ışverenlere bu fondan yardım etmekte. kayıp- larını karşılamaktadır. Serbest piyasa ile özgürleşti- ğimizi söyleyen sağda ve söz- de soldakı lıboşlara ithaf olu- nur... HAYVANLAR İSUAİLGÎLGEÇ Yüksel Endeğer yazıyor Cumartesı günkü L yazımda Vatan Şairı Çatlı'nm bendenize ithafen yazdığı şiirı ' aktarmıştım. Cevap olarak ben de ona şu şiirı yazıp gönderdim: "DuiJ dillı kahramansın, Şiırce de pek yamansın, Kalbrıde devremülkün var, Ara i ra uğrayasın!" Vata" şaırı dostum, bu şiirimi oku- yunca?3k müteessirolmuş. hemen ce- vap gcnderdı: "Yüısel Abı, narın gülüm benim, Vata- ıçın şakıyan bülbülüm benim, Allai kalemine kuvvet versin Şarpıyonluk getiren golüm benim!" Devlet için yazılan dizeler! Şiiri aldım, ağladım. Biz vatansever- ler ne kadar hisli oluyorduk! Gerçı be- nim bir vatanım (sevgili Amerika) daha vardı, ama olsun. Yüreğim Po Ovası ka- dar genişti. Hemen Abdullah'a cevap yazdım: "Şu güneş olsa da siyah Sana sevgim azalmaz Abdullah, Pardon, adın olacaktı Mehmet Senı gereken yen karala bı zahmet!" Bunun uzerine yıne bana şiir gönder- dı. Fakat son şiir biraz tuhaftı: "Seni tutsam parmağmı yalanm Dünya tatlısı san balım, Küçük bir yardım etsen de Senınkiyle komşu olsa yalım!" Sonradan anlaşıldı kı. bu şiiri aslında bir başkasına göndermiş, yanlışlıkla ba- na fakslamış. Telefonda gülüştük. Bu büyük, değerli kahramanı: vatanı için kafiyeler bulan, dörtlükler yazan kutsal sanatçıyı coşkuyla anıyorum! Yüksel Endeğer olarak görevım, O'nun şiirlerini kıtaplaştırarak hem Türkçe hem de Ingilizce olarak yayım- lamaktır. Önsözü de, güzel dostumuz 'San bal' yazar umarım! Intemet: htp//Ş// şiir / sanat/vatan /yalanm... KİM KIME DUM DU1VL4 BEMÇAK CADDAR DA\T T \( Ri KI RTCEBE BILUT BEBEK NVRAYÇÎFTÇI (v C \c2n1m ? MIRMIRLAR IĞIRDIRAK ..6İR D£ MAN£Vİ MANJADA R SiRTIM YERE ARTIK- *.. 7 TARİHTE Bl GÜN MCMTAZ 13 Ocak '^ğMİNGİUZLER'İN KARA GUNÜ.. "H 194-2 'DE BU6ÜN, 2.. puNYA SAVAÇI SÛRefiKSN,KU_ ZEY AFHİKA 'MKİ İNGİLİZ KUVveTLERİ,ALMAN- LAR KARŞIStNOA Y£NİLGİY£ UĞISADI- GEN€- fZAL Et>WIN ROMMBL KOMUTASINMKİ ALMAN ORDUSU 8ÜYÜ*Ç BİR SALDlRI YAMRAK, Bl'l? GÛMDe, iNĞİLİZLER'E /tEKOR SAVIDA (2SÖ) TANK KAYSETTİRDİ. İNGİLİZ ÇÖL ORDUSU, SU YBNIL&İDEN SONRA,KIYI BOYUNCA SE- Rİ ÇEKİLEREK MIStR S/NIRINA DE£İN &E- LEC£/<l£/?O>. "ÇDL T7LKİSİ" fSOMMEL 'İN KARÇISlNA/ İHGİUZ GENERAÜ BERNAJZD MONTGOMERY (MONTY) GETİRİLDlKTEN SONRA, INGİUZLER'IN ALMANLAR KA&Şt- SlNPA ŞANSLA&/ GULMEYE g/)ŞLiyAûVCT7>?.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear