23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 HAZİRAN 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Sendikalar ve işadamlan bir araya geliyor A.NKARA (AA) - Türk-İ>. DlSK. Hak-t$. TİSK. TÜSlAD ve TOBB baş- kanları ıle işadamları. ülkenin içinde bulunduğu siyasi. ekononıik ve sosyal durumu değerlendirmek üzere. 22 tem- muz günü Istanbul'da tşadamı Sakıp Sabancfnın evsahipliğinde "Sabancı Center"da bir araya gelecekler. TİSK Genel Sek'reteri Kubilay Ata- sayar, bu yönde alınan karar dogrultu- sunda Türk-lş. DİSK ve Hak-İş genel başkanlarına toplantı için birer daveti- ye gönderildiğini kaydetti. Isçi ve işveren kesiminin daha önce Antaly a'da birarayageldiğini \e bu top- lantıda taraflann ülke yaranna olacak gö- rüşlerini ortaya kovduklannı anlatan TİSK Genel Sekreteri Atasayar. 22 tem- muzda İstanbul'da gerçekleştirilecek toplantıdada.baştasiyasi ve ekonomik olmak iizere. ülkenin temel sorunlarının ele alınacağını bildirdi. Renault üretime yine ara verecek BLRSA (Cumhuriyet) - Bursada kurulu Oyak Renault Otomobil Fabri- kası 'nda. bu > ı! 5. kez üretime ara \ eri- lecek. 1-7 Temmuz arasında uygulana- cak zorunlu izin süresince. işçilere ya- nm ücret ödenecek. Oyak Renault Otomobil Fabrikası yetkilileri. yaklaşık 3 bin 100 ışçinin çaiıştıgı fabrikada. ar- tan stoklar nedeniy le. üretime ara \ eril- mesi karan alındığını söylediler. Üretime ara verilmesi nedeniyle. iş- çilerin yansına günlük yanm ücret öde- neceğini. yansının da yıllık izinli sayı- lacağını belirten yetkililer. işten çıkar- manın söz konusu olmadığını. işçi çıka- nlmaması ıçın zorunlu izin uygulama- sının yapıldığını kaydertiler. Iplik ithalatına vergi konuldu ANKARA (AA) - Bazı tekstil iplik- lerinin üçüncü ülkelerden ıthalatında. yiizde 7 .5 gümrük vergisi alınacak. It- halat Rejimi Kararfnda degişiklik ya- pan Bakanlar Kurulu Karan. Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüse tıir- di. Karara göre. belli özelliklere sahip iplikler. tthalat Rejimi'nin 8 sayılı lis-- tesinden çıkanldı. Bu listede. AB'nin. sanayıcilere ucuz girdi sağlamak ama- cıyla gümrük vergilerini belli süreler itibariyle askıya aldığı. sıfırladığı ya da çok düşük düzeylere çektigi mallar bulunuyor. Türkiye de. AB ile gerçek- leştirdiği gümrük birliği kapsamında, üçüncü iilkelere aynı gümrük \ergisi oranlannı uyguluyor. Gelişmekte olan iilkelere finansal destek için güvenilir hükümet belirleyici Dünya Bankası güven amyorEkonomi Senisi- Dünya Banka- sı yetkilileri, ekonomıleri geçiş dö- nemi yaşayan ülkelere finansal des- tek için. söz konusu ülkelerde piya- sa ekonomisine inanmış istıkrarlı ve güvenilir hükümetlenn bulunması gerektiğıni belirttiler. Dünya Bankası'nın hazırladığı "Plandan Piyasaya: Dünya Celişme Raporu", dün. DEİK. Dünya Ban- kası \e Hazine Müsteşarlığf nın bir- likte düzenledikleri bir toplantıyla kamuoyuna açıldı. Toplantı sonunda basının soruiannı yanıtlayan Dünya Bankası Özel Sektör Geliştirme Bö- lümü Danışmanı Peter Harrold ile Türkiye ve eski SSCB ülkeleri so- rumlusu Jan Pakulski. •"Seçimlerden sonra Rusya'da iktidann değişmesi karşısında Düma Bankası'nın tutu- mu ne olacak" sorusu üzerine. önce Dünya Bankası'nın her hükümetle çalışabileceğini belinerek şöyle ko- nuştularL • Özel Sektör Geliştirme Bölümü Danışmanı Harrold ile Türkiye sorumlusu Pakulski. "Biz ekonomik kalkınmayı destekliyoruz. Amacımız orta vadede başarıya ulaşabilecek politikaları uygulayan hükümetlerle çalışmaktır" dediler. ~Dünya Bankası bu (ür meselele- rin üzerinde durmuyor. Biz ekono- mik kalkınmay ı destekliyoruz. Ama- cımızorta \adede başarna ulaşabile- cek politikalan uvgulavan hükümet- lerie çalışmaktır. Başarılı olabileceği- ne inanmadığımız iilkeve tabii ki va- tınm yapmayı/. Politik çerçeve. bi- zim görüşlerimize yakın olmalıdır." Açılış konuşmalarını Hazine Müs- teşarı Prof. Mehmet kaytaz ve Dün- ya Bankası Türkıye Temsilcisı Fre- derickTemple'ın yaptığı toplantıda. doğuracağı kötü sonuçlara karşın. ekonomıde reformun kaçınılmaz ol- duğu vurgulandı. Müsteşar Kaytaz, reform çabalann- da en kritik konunun toplumsal uz- laşma olduğuna dikkat çekerek. ka- rarlı bir siy asi iktidann da tamamla- yıcı olduğunu bildirdi. Dünya Bankasi Eski Başkan Yar- dımcısı ve İstanbul Sanay i Odası Da- nışmanı Atilla Karaosmanoğlu da. geçiş. dönemlerinin sorunsuz olmaya- cağinı vurgulayarak. "Önemli oİan nasıl v apılacağını bilmektir. Halka iyi anlatıimaysa. destek alınanıa/"" dedi. Boğaziçı Lniversitesınden Prof. Dr. Ayşe Buğra rapor üzerine yaptı- ğı konuşmada. ülkelerin karakteris- tiklennin birbirinden ayrı olduğu ger- çeğinin göz önüne alınması gerekti- gini söyledi. Raporda, geçiş dönemi ülkelerin- de görülen belli başlı sorunlar ve çö- züm önerilennden birkaçı şöyle: • Kayıtdışı ekonomi: Siyasi kont- rolün azaldığı. yüksek vergilerın ye- ni doğmakta olan özel sektörü ürküt- tüğü yerlerde kayıtdışı eknomı bü- yiiyor. Fiyat. tıcaret ve dö\ izde iibe- ralizasyon. sıkı makroekonomik po- iitikalar. bürokratik işlemlerin hafif- letilmesi. kayıtdışı ekonomiyle sa- vaşta başan sağlayabilir. • Yolsuzluk: Bu. herülkede fark- lı derecelerde bulunur. Yolsuzlukla, rüşvetle, suçla savaşta güçlü bir ön- derlik çok önemlidir. • Kamu bankalarının özelleşti- rilmesi: Bu gereklı olmakla bırlikte zor bir adımdır. Yabancı bankalann devlet bankalarını almaktansa. ken- di şubelerini açmayı tercih ettiği es- ki Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde direkt satıştansa, kuponla özelle^tir- me volu daha çok başanlı oldıı. Türkiye'nin artan dış ticaretini taşımacılığı engelleyerek frenlemeye çalışıyor Rıısya ithalatta yolları tıkadı IŞÇİNİN EVRENİNDEIV ŞÜKRAN SONER Kriz Geliyor mu? Ekonomi Servisi - Kapitalizme geçişin sancılarını. gelir dengeleri- nin çökmesı. fakirleşme ve yasa dı- şılığın vaygınlaşması bıçiminde çe- ken Rusya. tüketim açlığının körük- ledigi "pazar" olma konumundan. ithalatı zorlaştırarak kurtulmaya ça- lışıyor Rus\a. Çeçenıstan olayında- ki tavn nedeniyle olumsuz bakmaya başladığı Türkiye'nin artan dış tica- retini engellemek ıçın de ıhracat yol- lannı nkıyor. Türk nakliveciler. Rus- ya'ya vaptıkları taşımalarda. bürok- ratik engellerden. \a>al sınırlamala- ra. rüşvetten. mafyaya kadar pekçok sorunla boğuşmak zorunda kalıyor. Aslında Rusya'nın dısa açılma po- litikalannın ardından ıkı ülke ara^ın- da gittıkçe gelişen ve 3 milyardola- n aşan ticaret hacminde. Rusya 2.1 milyar dolarlık dış satımla üstünlü- gü elınde tutuyor. Ancak Rusya'nın Türkiye've yönelik iHracatının 1.5 milyardolarcivanndaki ağırlıklı bö- lümünü doğalgaz satışı oluşturuvor. Rusya'nın Türkiye've mal satışı ise 500-^600 milyon dolardüzeyınde. Bu- na karşın Türkiye'nin Rusya'ya ger- çekleştirdiği l milyar 200 milyon do- larlık dış satımın tamamını. tüketim mallan başta olmak üzere ihraç iirün- leri oluşturuyor. Türkiye'nin uluslararası taşıma hacminde ise karayolu taşımacılığı- nın agırlığı, değer olarak y üzde 43 "le- re ulaşıyor. Bu ağırlık Rusya ile dış ticarette de gittıkçe artan biçimde kendisını hissettirivor. Türkıve'den Türk araçları, gümrükJerde çıkarılan engeller v üzünden gecikiyor. Rusya'yagerçekleştirilensefer>avı- sı 1W3 yılında löbindüzeyındeiken. I994'te 35 bine ulaştı. geçen yıl ıse 45 bini aştı. Bu vılın ilk 5 ay ında ise25 bini aşan Rusya'ya yapılan ihracat seferi. kar- şı tarafı rahatsız etmeye yetti. Rus- ya Federasyonu yetkililerınin. özel- likle Rus-Çeçen savaşındaki tutumu nedenıy le Türkiye ile gergınlik y aşa- dığı son dönemde. Türk araçlanna zorluk çıkartarak. sefer sürelerini uzattıklan ve maddi zararlara yol aç- tıklan belirtiliyor. Uluslararası Nakliveciler Deme- ği. iki ülke resmi heyetlerınin katılı- mıyla gerçekleştirilen ulaştırma kar- ma komisyon toplanlı.si öncesinde. Türk şoförlerinin bu ülkede karşılaş- tıkları sorunlann giderılmesı ve ıhtı- yaca y anıt venneyen izin belgesi sa- y ısının arttınlmasi konusiında temas- İardabulunmak üzereyerlı naklıye şır- ket temsilcileri ve basının katılımıy- la Moskova'y a bir çıkarma yaptı. Rusya Federasyonu'nun karayolu taşımacılık kuruluşıı olan ASMAP yönetimi \e Rus bürokra.sisi ile ger- çekleştirilen toplantıda. UND yöne- ticilerı vizeden. yol emnıyetine ve gümrük ışlemlerine kadar. ikı ülke arasındaki taşımacılığı zorla^tıran en- gellerin ortadan kdldırılmj^ını ı^tc- diler. UNDvetkilılerı. ıkı ülke arasın- daki karayolu taşımacılığımn gelişme- sinin. Rusya'nın dış ticaretine de olumlu etkı yapacağını savundular. ASMAPyöneticileri ile Rusya Fe- darasy'onu'nun karayollan vegümrük yetkilileri ise. ikı ülke arasında kara- yolu taşımacılığındaki dengesızliğe dikkat çektiler. Rusva da şikâ>etçi Son üç buçuk yılda Türkiye'den yapılan 120 bınin üzerındekı sefere karşın. Rusya'dan Türkıye'yey apılan befer sayısının sadece 3 bın 700 dü- zeyinde kaldığına dikkat çeken Rus yetkililer. Türk araçlannın disiplin- ^ızliğınden ve yasalara aykın davra- nüjlanndan dert yandılar. Rusya Fe- derasyonu Karayollan Daıresı Başka- nı Lutaliy Yudenkov. sadece bu yı- lın ılk 3 ay ında I" Türk kaınyonunun Rusya'ya izinsiz girış yaptığını. 62 kamyonun da sigortası bulunmadı- ğını ilen sürdü. L'ND yetkililerinin Türk araçlan- nın bulunduğu garaj ve gümrüklerde vaptıkları incelemelerde ise. Türk şoförlere daha y üksek oranda zorluk çıkarıldığı ileri sürülerek. bürokratik engeller yüzünden 20-25 günevaran gecikmeler olduğu tespit edıldi. Rusya'ya temsilcilik açmayı plan- ladıklannı belirten UND Başkanı Saf- fet l lusoy. bu yılki sefer say ısını 80 bine çıkarmak ıstediklerini ve Jrak ile Avrupa pazarından doğan bo^lu- ğu Rusya'nın doldurnıaktaolduğunu kavdettı. iktisat Fakültesi Mezunları Cemi- yeti'nin, geçen günlerde arka arka- ya yitirilen hocalarımız Prof. Lütfü Güçer, Prof. Yüksel Ülken ve Doç. Kayıhan Özoğuz anısına düzenle- dikleri • "Ekonomik Durum ve Çö- züm Önerileri" konulu tartışmalı top- lantıda, iktısatçılarekonomimızi bir kez daha masaya yatırdılar. Durumun "ne kadar vahim, ama umutsuz olmadığını" bilim dili ve verilerle dinledik. Krizin iktisatçıları korkutmadığını, daha doğrusu za- ten hep kriz içinde yaşadığımız için bağışıklık kazandığımızı ögrenip ra- hat nefes aldık! Bildiğimiz olumsuzlukların bir bü- tün içinde açıklanması her ne kadar insanın yüreğini daraltıyorsa da, Tür- kiye için ekonomi biliminin pek bir anlamı olmadığı da ortaya çıkıyor. Nasılsa Türkiye'de en güçlü, en istikrarlı bilinen iktidarlar bile. uygu- ladıklannı söyledıkleri ekonomik mo- dellerin, reçetelerin, gereklerini bı- rakınız tam olarak uygulamayı, te- mel ılkelerine bıle sadık kalmamış- lar. içinde bulunduğumuz siyasi ikti- dar krizi, kargaşada. zaten aklı ba- şında hiç kimse, siyasi iktidardan. ekonominin gereklerine göre karar ve hareket beklemiyor. Iktisatçılar. ekonominin toparla- nabilmesi içın, siyasi iktidarların. en kötüsü de olsa. alınan ekonomik kararların gereklerini yerine getir- melerinın başarıda en önemli faktör olduğunun önemle altını çizmeleri- ne karşın. Türkiye'de böyle birşeyin olabileceğı konusunda en küçük bir umut taşımıyorlar. Ekonominin. Türkiye'nin kurtulu- şunun uygulanmaya çalışılan. dış kaynaklı, bilinen reçetelerle olabi- leceğini savunanlara, göre bugün- kü kötü tablodan tamamen reçete- lerin gereklerini yerine getırmeyen si- yasi iktidarlar sorumlu. Asıl reçetelerin yanlış, ülke ve hal- kın çıkarlarından yana olmadığını savunanlar veya en azından bu ko- nuda kaygıları olanlara göre ise, iş- lerin bukadar kötü gitmesinde si- yasi iktidarların suçu yanında, asıl so- run dayatılan reçetelerin yanlışlığın- da. İçinde bulunduğumuz aşamada bırakınız yanlış reçetelerin uygulan- masına karşı bir toplumsal. siyasal dönüşümü. uygulanmakta olan re- çetelerin gereklerının en asgarisi ile yerine getirilmesi umudu yok. ister istemez herkes. papatya fa- lına bakar gıbi "Bundan da daha kötüsü olurmu? Şok birbüyük kriz daha gelir mi, gelmez mi" soruları- na yanıt arıyor. Satır aralanndan çok ilginç ger- çekler ortaya çıkıyor: Örneğin biz- de yaşanan krizler. ekonominin ge- reklerinden çok, spekülatif eğilim- lerden, kör gözüm kör parmağına yanlış kararlardan ortaya çıkıyor. Bugunkü tablo bir önceki kriz sü- recinden çok daha kötü olduğu hal- de, uzmanlar "Kriz çıkmayacak" di- yorlar. Neden mi? Bir önceki krizin patlamasında önemli rol oynayan bankalar, bu- gün Hazine'ye birinci derecede botç veren konumunda olduklan için, kendilerini batırmamak üzere spe- külatif hareketin içinde olamaya- caklar. Ve Türkiye dünyada en yüksek enflasyona sahip, parası en düşük. değerde olmak gıbı, pek çok konu- da olumsuzluk rekorlarını kırmış bu- lunuyor. Rakamlarla ekonominin ıçerdiği olumsuzluklar bir önem taşımıyor. Sadece günlük çıkmazlara çözüm üretılmesi arayışlan önem kazanıyor. Uzmanlar. "Eğer bugün ekonomi- mizin en önemli sorunu bütçe açık- lan ve finansmandayatıyorise, borç- lanma politikaları ve buna uygun faiz ve kurpolitikası kısa vedede ele alınması gereken en önemli konu- lardır" diyor. Tabii savunsalar da savunmasa- lar da, özelleştirme. verginin taba- na yayılması, kayıt dışı ekonomi, sosyal güvenlik kurumları, tanm re- formu gibi yapısal önlemlerin ger- çekleşebileceginde lyımser olamı- yorlar. • • • Türkiye'nin ocak-mayıs bütçe açı- ğı 378 trılyon, ancak faiz öncesi 198 trilyon fazla verıyor. Yani kısa vadede kamu borçlan- ma gereği konusunda önlem alına- mıyor. Bu bir realıte olduğunu göre, kamu borçlanma maliyetinin çözüm bekleyen acil konu olduğunun altı çızıliyor. Hiçbir ekonominin böylesi- ne yüksek reel faizlere dayanama- yacağı belirtiliyor. Bir yandan da Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu çıkmazda kamu açıklan için iç ve dış borçlanmadan, sıcak paradan hiçbir biçimde vaz- geçemeyeceği de belirtiliyor. Rakamlar erken genel seçimin Türkıye'ye ağır ekonomik maliyeti- ni de çok çıplak olarak sergiliyor. Uzmanlar yeni bir seçım ekonomi- sinın yükünün göze alınmaması ge- reği üzerinde duruyor... Ekonomi en asgarisi ile günlük kararları doğru alacak bir siyasi ik- tidar bekliyor. "Gelmezse ne olur" sorusunu uzmanlar düşünmek bile istemiyor. "Durumumuz vahim, ama umut- suz değil" tablosunu da bozacak şeyler söylemekten kaçınılıyor... ÇİFTÇİ DOSTU / SADULL4H USUMI Balık katliamınm suçlusu devlet!..ANTALYA - Türkiye'de siyasetten ekonomiye kadar her konuda olduğu gıbi. balıkçılıkta da tam bir kargaşa ya- şanıyor. Senelerden berı. hem deniz- lerimızı acımasız biçimde kirlettik hem de "bılınçsız avlanma" yaparak balık yataklanmızı tahrip ettik. Şimdi "katli- amdan kurtulabilen" balıkları pahalı bir "vitrin süsü" gıbi seyrediyoruz!.. Bu konuda yazılı ve sözlü olarak ya- pılan uyarılar, denizlenmızı ve balıkla- rımızı korumaya yetmedi. En yetkıli makamlar bile yapılan eleştirileri kabul etmek zorunda kaidılar. Ancak. hiçbi- ri gerekli önlemleri almak içın hareke- te geçmedı. Karadenız. Marmara, Ege veAkde- niz'de tüm yasaklar delındi. Yasalan- mızın kesın hükümlerıne rağmen trol- cular. gırgırlar cırit attı. Bütün koy ve körfezlerde avlanma adı altında "ba- lık katiiamı" yapıldı. Bu faciaya seyırci kalan devlet. zaman zaman aldığı yanlış kararlarla katlıamın teşvıkçısi oldu!.. Devlet yapısı. denizlerimi- ze ve balıkçılığa o kadar uzak kaldı kı şu anda balık stokla- rımızın bile ne kadar olduğu- nu bilemiyoruz. Senelerden beri konuşuyoruz. Hatta, bu konuda yapılması gereken ça- lışmaları anlatıyoruz. Ama, he- nüz cıddı bir sonuca ulaşabil- mış değılız. Denızi olan ülke- lerin hepsi balık stoklarını bı- liyor ve yasak dönemlerini bu bilgılere göre tespit ediyor!.. Biz ise stoklarımızı bilmedi- ğimiz gibi. avlanma ve yasak dönemlerini de "rastgele" ayarlıyoruz. Hatta. siyasi gü- cü olan balıkçılar, hükümetler üzerinde baskı kurarak yasak zamanlarını ışlerine geidıği gi- bi değıştırebılıyorlar... Yasak dönemlerinin tespitinde bilim- sel araştırmalar kadar. siya- sal otonte de etkili olabiliyor. Ülkemizin tecrübelı balıkçı- ları, avlanma yasaklarının tes- pitinde büyük hatalar yapıldı- ğını iddia ediyoıiar. Çoğu, için- de bulunduğumuz koşulların dikkate alınmadığı kanısında. Ankara'da bu konuda yapılan toplantıları, "Bizi din- leyen yok" gerekçesi ıle boykot eden dernek yöneticileri bile var. Tanm ve Köy Işleri Bakanlığı her yıl "su ürünleriavcılığı"n\ düzenleyen bir sirküler yayımlar. Genellikle şubat ve mart aylarında yayımlanan sirküler ile o yıl içinde avlanma yasağının hangi bölgelerde ve tarihlerde uygulanaca- ğı açıklanır. Nitekim. bu yıl 27 Şubat 1996'da birinci sirküler, 20 Mart 1996'da da ek sirküler yayımlandı. Her iki sir- külerde de bundan önceki yıllarda ol- duğu gibi Türkiye'nin içinde bulundu- ğu koşullar dikkate alınmamış. Ülke- mizde artık bazı balık cınsleri azalmış, bazılan ise tamamen yok olmuş. Bu ne- denle balık stoklarımızı çoğaltabilmek için denızierımızdekı avcılığa bir süre ara vermek gerekiyor. Orneğin. bazı bölgelerımizde yasak- lar 15 nisanda başlıyor, 1 temmuzda bitiyor, bazı bölgelerımizde 15 mayıs- ta başlayıp 1 eylüle kadarsürüyor. Bu- nun dışında kalan bazı bölgelerımizde de 15 nisan ile 15 eylül tarihlerı arasın- da avlanma yasağı konmuş!.. Mesleği dedesinden, babasından öğrenmiş balıkçılarımız, yasak tanh- lerinın üreme ve büyüme dönemlen- nedenk düşmedığinı ileri sürüyorlar. On- lara göre yasakların bir kısmı, bazı ba- lıklar üreme ve büyüme dönemine gir- dikten sonra başlıyor. Böyle olunca, ba- lık yataklarımız tahrip oluyor... Bu nedenle balıkçıların büyük çoğun- luğu, kafaları kanştıran tarihlerı bir ke- nara bırakarak bir yıl içinde 5 ile 6 ay boyunca su ürünleri avcılığının yasak- lanmasını ıstıyorlar. Hemen hepsinin uy- gun gördüğü tarih 15 nisan ile 15 ey- lül tarihlerı arası... Hatta, daha da ılerı gıderek yasak tarihinin 1 nisanda baş- lamasını ve eylül ayı sonuna kadar de- vam etmesini önerenler bile var!.. Ba- lıkçılığı meslek olarak kabul edenler, es- kısi gibi bolluk günlerine kavuşabil- mek için her türlü özveriyi gösterme- ye hazır. Karadeniz. Akdeniz, Marma- ra ve Ege Denizi'nin balıkçılan "Biz 5 ile 6 yıl süre ile her yıl 6 ay balık tut- mamaya razıyız. Ancak, devlete kabul ettiremiyoruz" diye yakınıyorlar. Antalyalı balıkçılar da çok dertli. Ka- le içindeki küçücük limanda lüks tek- nelerin arasında sığıntı gibi yaşamaya mahkûm edilen 100'den fazla balıkçı, bir yandan azgın denizlerle boğuşur- ken dığer yandan da yönetımlerın ya- rattığı sorunları çözmeye çalışıyorlar. Antalyalı balıkçılan Akdeniz'ın azgın dalgaları yıldıramamış ama, avlanma ile ilgili alınan yanlış kararlar ve ilgisiz- lık onları canından bezdirmiş. Antalya Balıkçılar Derneğı Başkanı Ercan Ars- lannur çevredekı tüm balıkçıların ve ye- rel yöneticilerin sevgi ve güvenıni ka- zanmış. Yıllarca mücadele ederek ba- lıkçılan bir araya toplayıp örgütlemiş. Şımdi de dernek lokalinın önünde kur- dukları mezatta üyelerınin tuttuğu ba- lıklan satışa sunuyor. Açık arttırmayı da kendısi yapıyor. Çok para kazanamı- yorlarama, kımseye muhtaç olmadan yaşayıp gıdiyorlar! Dernek Başkanı Arslannurtam bir de- nızcı ve açık yürekli: "Korkumuz, balık neslinin tükenme- ye başlamış olması. Trolcular, gırgır- lar, yasak dinlemıyor. Akdeniz 'deki tüm koylarda balık yataklannı acımasızca tahrip ediyorlar. Üstelik, balık katliamı- nı devlet de teşvik ediyor. Bölgemiz- de 7 nisanda başlaması gereken av- lanma yasağı 14 mayısa alın- dı. Bu yıl tam 45 gün balıkla- nnyumurtlama döneminde faz- ladan katliam yaşadık. Trol ve gırgırlarAkdeniz kıyılannı iste- dikleri gıbi taradılar... Bu tah- ribatın yaralannı üç beş yıldan önce sarmak mümkün değil- dır. Hiç olmazsa bundan son- ra aynı hataları işlemeyelim. Biz denizcilerimizın kurtulma- sı ve yeniden bolluğa kavuşa- bilmek için yasağın 1 nisanda başlayıp 15 eylüle kadar sür- mesını ıstıyoruz." Başkan Arslannur, yerel so- runlarının da işlerinı olumsuz etkilediğini söylüyor: "Kosko- ca Antalya 'nın. balıkçılan için birbannakyok... En ılkelkoşul- larda çalışıyoruz. Turban 'a ait yat limanının içinde bir köşe- cikte barınıyoruz. Yerimiz yet- mediğı için 575 ruhsatlı balık- çı teknesınin 400'den fazlası başka bölgelerde korunmaya çalışıyor. Bu nedenle heryıl 50 ila 60 teknemiz batıyor. Kazan- cımız, kaybımızı karşılayamaz hale geldi... Bugüne kadar, ye- nı atanan TURBAN Bölge Mü- dürü Tuncay Engin'den baş- ka hiç kımseden yardım görmedik." Öte yandan Egelı balıkçılar da ayrı bir panık içinde... Zıra. 15 eylüle kadar uzaması gereken trata ve trolcular için konan avlanma yasağı 1 temmuzda kal- kıyor. Ege bölgesinde ne yazık kı, bü- yük bir balık katiiamı yaşanacak... ikı buçuk aydan berı hazırlıklarını ta- mamlayan trolcular ve tratacılar de- nizlerimize açılacaklar ve ağlarını dıp- ten suruyerek balık avına başlayacak- lar... Gene birçok tekne yasak bölge- lere gırecek ve balık yataklarını tahrip edecek ve küçük balıkları tutacak... Daha şimdiden kara kara düşünme- ye başlayan iyi niyetli balıkçılar trol ve trata yasağının 1 temmuzda kaldırılma- sını protesto ediyorlar. Hepsinin ısteğı yasak süresınin 15 eylüle kadar uzatıl- ması... Egeli balıkçılar Tarım Bakanfnın duruma el koyması gerektiğini ileri sürüyorlar!.. • Otomobil meraklısı okumuyor G eçen yazımızda otomobil almak isteyenlere yo\ gösterici olması bakımından Türkiye'de otomotnl dergilerinin hem sayı olarak az olduğunu hem de nıtelik olarak Batı'dakı kadar iyi olmadığını belirtmiştik. Bunun çeşitli nedenleri var. Türkiye'deki otomobil dergilerinin sayısı şu anda altı. Bunlardan iki tanesi haftalık olarak çıkıyor ve dergi pazarının büyük bölümünü elinde tutuyor. Diğerleri ise aylık dergiler. Genel olarak baktığımızda Türkiye'deki otomobil dergilerinin tirajı 50 bin civannda dolaşıyor. Bu tabii onların suçu değil, Türkiye'deki genel "okumama" sendromunun bir sonucu. Bu rakamlar Avrupa'nın küçük ülkelerindeki dergilerin bile tek başına gerçekleştirdiği satışların altında. Almanya'da 500 bin ya da 800-900 bin satan otomobil dergıleri var. Ingiltere'deki 50'den SîKAN ALTINSOY fazla otomobil dergisinin toplam tirajı 1 milyonun üzerinde, 100 bınin üzerinde satan birçok dergi var. Amerika'da tirajları 700 bin ıle 1 milyon arasında değişen 4 büyük aylık dergi var, sadece dördünün toplam tirajı üç milyon civarında. Bunların yanında Türkiye'deki tırajlar çok düşük kalıyor. Tirajın düşük olması da OTOMOBİL VİTRİNİ Honda artık Türkiye'de A nadolu Grubu. Gebze'de kuracaklan fabrikada 1997 sonbaharından itibaren "Honda Civic Sedan" modelinin üretileceğini açıkladı. Gebze Şekerpınan'nda temmuzda başlayacak fabrika inşaatı bir yıl içinde tamamlanarak ilk aşamada yılda 30 bın adet Honda Civic Sedan 4 kapılı modelinin üretimine başlanacak. Honda fabrikası geçen yıl eylül ayında temeli atılan Hyundai fabrikasından sonra Türkiye'de kurulan yedinci otomobil fabrikası olacak. Tesis. Honda'nın Avrupa'daki 2. ve dünyadaki 14. üretim merkezi. İlk aşamada istihdam edilecek 300 kişi ile yılda 30 bin araç kapasitesine sahip olacak fabrikanın. 5 yıl içinde üçüncü aşamanın tamamlanmasıyla yıllık 100 bin araç üretebileceği belirtildi. Üretilecek otomobillerin Avrupa Birliği'nin çevre ve güvenlik normlanna tam uyumlu olacağını söyleyen Anadolu Grubu İcra Komjtesi Başkanı Tuncay Özilhan, Honda Civic'leri BDT ülkeleri ile Ortadoğu ve Kuzey Afrika'ya da ihraç etmeyi planladıklarını belirtti. Yeni fabrikanın kurulması için bir yıl içinde yaklaşık 50 milyon dolarlık (4 trılyon liralık) bir yatırım yapılacak. Yerli katkı oranının yüzde 31 olacağını belirten Özilhan, daha sonra bu oranın yüzde 50 civarına yükseltiieceğini söyledi. Türkiye'de üretilecek Honda otomobillerinin üretim. satış ve satış sonrası hizmetlerinden, Honda Motor ve Anadolu Grubu'nun her birinin yüzde 50 ortaklığıyla kurulan Anadolu Honda Otomobilcılik sorumlu olacak ve satışlan da göz önüne alınarak bayi sayısı 2000'e kadar 12'den 50'ye çıkarılacak. • Skoda'dan sonbahar atağı: Octavia S koda'nın yeni modeli Octavia bu sonbaharda piyasaya sunulacak. Octavia kasım ayında ilk önce Çek ve Slovak cumhurıyetlerinde, sonra da diğer Avrupa ülkelerinde satışa sunulacak. Yeni modelin Nisan 1997'de Türkıye'ye getirilmesi planlanıyor. Skoda Octavia'da üç ayrı motor seçeneği bulunuyor: ' 6 litre 75 beygir, 1.8 litre 125 beygir ve 1.9 litre .•"bodizel. üzunluğu 4.51 m. genişliği 1.73 m. olan Octavia'nın fiyatı aynı sınıftaki otomo- billere göre çok daha ucuz olacak. • Mazda'dan pick-up Mazda'nın B serisi yeni nesil pick-up'ları temmuzda Türkiye'de piyasaya sunulacak. Böylece bu yeni model çift kabin ve tek kabin seçenekleriyle dünya pazarları ile aynı anda Türkiye'de sunulmuş olacak. Mazda bu modelle bırlikte yüksek performans sağlayan yeni teknolojili 12 subaplı dizel motorlarını da ilk kez tanıtacak. Mazda Motor Turk, ,'9. yeni B serisi pick- up'ları 1997 model olarak ve pazardaki rekabet koşullarını göz önüne alan cazip fiyatlaria sunacağını belirtiyor. • Vietnam'da Mekong Corp. tarafından Fiat Tempra üretimine başlandı. Taşıma kolaylığt için butünüyle parçalanmış setleri birieştirerek üretim yapan şirket, bu yıl 1.000 adet Tempra üretmeyı planhyor. Üretim adedinin 2000 yılına kadar 15 bine çıkması bekleniyor. dergilerin bağımsız kalmasını zorlaştınyor. Bir de Türkiye'deki otomobil pazarının daha çok birkaç şirketin tekelınde olması nedeniyle dergilerin tarafsız yayın yapabilmesi. serbest bir pazarda yayın yapan dergilere göre daha zor. İşlerine gelmeyen bir şey yayımlandığında bu büyük şirketler dergiye (ya da daha da kötüsü dergi grubuna) verdikleri reklamları kesmekle tehdit edebiliyoriar ve dergilere karşı bunu etkili bir koz olarak kullanıyorlar. Halbuki daha serbest bir pazar olsa ya da dergiler reklamsız (ya da daha az reklamla) kendi ayaklarının üzerinde durabilse, bu tür tehditler vız gelirdi. Zaten bu işi yapabilecek bir avuç insan var, onların da eli kolu bağlı. "Bazı" büyük şirketlerin kendileriyle ilgili bu tür yayınlara gösterdikleri tepkıler ne kadar "bu ülkenin şirketi" olduklarını gösteriyor (bu ülkenin "otomobillerini" ürettiğini iddia eden firmalann her birı "bu ülkenin şirketı"d\r). Bütün bu olumsuzluklara ve Türkiye'de yayıncılık yapmanın getirdiği diğer zorluklara rağmen bu otomobil dergileri, insanları otomobil konusunda bilgilendirmek için bir mücadele içindeler. Batı'dan çıkarılan dergilerin de hepsinin yüzde yüz bağımsız olduğunu söyleyebilmek güç. Ticari çıkarlar ve milliyetçilik gibi duygular da onlan etkiliyor. Bu bakımdan en tarafsız olarak nitelendirilebilecek bir dergi Amerika'da bir tüketici derneği tarafından yayımlanıyor. Consumer Report adındaki bu dergide kesinlikle hiçbir reklam yer almıyor ve her sayıda akla gelebilecek her türlü ürünün yanında otomobillerin de karşılaştırmalı testleri yayımlanıyor. Yapısal olarak tarafsızlığa en yakın derginin bu olduğu söylenebilir. Dünyada diğer reklam alan dergiler içinde de tarafsızlığıyla takdir edilenler var. Neyse ki tarafsızlık sadece tüketici dergileriyle sınırlı değil. Tüketici dergilerin akademik monotonluğuna karşın otomobil meraklılarına hitap eden dergilerin daha "renklı" bir şekilde sunulan tarafsızlığı var. Otomobil konusunda bilgilenmenin en iyi yolu, her türlü otomobil dergisini okumaktan geçer... Herşeye rağmen... •
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear