28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12 MAYIS 1996 PAZAR 8 PAZAR KONUKLARI iki çevreci ile su kaynaklarının korunması ve çocukların Temiz kent, temiz su, temi etkin rolü üzerine söyleştik z bir selecekL .\ESCO. BM 'niıt bir organı olmasına karsm neden haziran ayında yapılacak olan HABITAT toplantısına katılmıyor? BROVVN - Bunu ilk kez duyuyorum. UNESCO. BM'nin bir organı. HABl- TAT'ın hedefleri, amaçlan onu da ilai- lendiriyor. UNESCO'nun HABITAT'a katılmayacağını bilmiyordum. Insani nıirasın bir bölümü kültür mi- rasıdır. Bugün pek çok şehir. uygarlıgın ifadeieridir. Anıtlarda. şehirlerin doğal yapılan ve kültür varlıklarının birerpar- çasıdır. Bu şehirlerdeki anıtların pek ço- ğu bugün tehlike altında. Ben bir çevre uznıanı olarak. çevre tahribatını büyük birkaygıyla izliyorum. Bu çevre tahriba- tı. bugün büyük ölçüde kültür mirasını yok ediyor. Kültür mirasının tahribi ko- nusunda Istanbul'da pek çok sorunlannı- zın oldugunu biliyorum. BM ailesi için- de kültür mirasını korunıa uözetmeni olarak bilınen UNESCO'nün HABI- TAT'a katılnıaması beni dogrusu çok şa- şırtır. HABITAT'ın sadece şehirleşme, kültür ve iskânla degil. aynı zamanda in- sanın ya^adıgı şehirlere bütün dikkatini ve kaygısını odaklaştırmasını ele alan bir konterans olacağını söylemek isterim. Bizim şimdi çok önemli bir kaygımız var. Bıına "Zamana karşı yanşmak. geç- mişingeteceği"adını veriyoruz. Kültürel anıtların pek çogu risk altında. Bunların hızla nasıl kurtarılabilecekleri konusu. HABITAT konferansının odaklarından birisi olacak. Kültürümüz olmazsa çok boş. kurak bir yaşamımız olurdu. Para- sal açıdan ne kadar zengin olursak ola- lıın. kültürümüz yok edilse. ihma) edil- se bizler çok yoksul insan grupları ola- rak kalmaya mahkûm oluruz. MBHH HABITAT-II öncesi İstun- hııl 'da düzenlenen çevre zirvesinin ko- nusu "Tükiye: Bugünden Yarıııı Dü- sünmek. Sürdürülebilir Yasaııı Strate- jileri "ydi. Siz de bu zirvede bir konuy ıııu yaptınız. Bize bu konuduki görüs- lerinizi uyrmtısıvla anlatır mısınız? BRO\VN-HABITAT. insan uygarlık- lan ve insan yerleşimleriyle ilgili oldu- ğuna göre Türkiye'vi seçmenin çok uy- gun bir karar oldugunu düşündük. Çün- kü tarihtekı en eski şehirler burada bulu- nuyor. Vegelecegin şehirlcriyle ilgili bir şeyler öğrenmek istiyorsak geçmişe git- menin çok akıllıca bir iş olacağına karar verdik. Sücdürülebi! ir yaşam stratejileri- ni ancak bu şekilde saptayabilirdik. Bu arada Türkiye'nin. hergün dünya tarafın- dan yeniden keşfedildiğini görmek de bizi çok memnun etti. Buraya iklinı. de- niz ya da plajlar için gelnıedim. Bunlar için. benim anavatanım olan Jarmaika'v-a giderim. Buraya insanlar. antik çağı öğ- renmek. görmek için geliyorlar. Yılda sekiz rnilyon insanın buraya gelmesi de çok anlamlıdır. Tarih burada... Hepimiz. tarih ve böyle bir ülkeyle ilgileniyoruz. Bizim konferansın konusu da değerlerin nasıl sürdürülebilir hale getirileceğiydi. Türkiye'de dön bin yıllık şehirler oldu- ğu söylenıyor. Bu önemli bir tarih bölü- mü. Geçmişinizin bilincinde olursanız. hertürlü koşulda ayakta kalmayı başarır- sınız. İstanbul'dadüzenlediğimiz "Sür- dürüiebiiir Yaşam Stratejileri" kon feran- sı. benim kafamda oluşan bir emelden kaynaklandı. 1972 Haziranı'nda BM"nin ilk çevre konferansının düzenlendiği Stockholm'de ben de vardım. Yimıi kü- sur yıldır. ben bir şeylerin peşindeyim. 1992de Rio de Janeiro'da yapılan dün- ya zirvesinden sonra yayımlanan "Agen- da 21" adlı rapor. çok önemli bir belge- dir. Bu belge sanıyorum dünyaya pek çok şey öğretebilir ve koşulların d'üzelmesi- ne yardımcı olabilir. "Agenda 21 "in 40 bölümü var. İnsanlar. bunlann hepsinin nasıl hayatageçirilebileceğini bilemeye- bilirler. •^MM Bunun uygulanabilir olmtıst için ne yaptınız? BRO\VN-Tek tek bütün bölümleri ele alıp yeniden inceledim. 16. bölüm insan sagiığryla ilgiliydi. Bunun en geçerli ko- nu olduğunun 'bilincine birden vardım. Doktorlar. tıpadamlarının toplumsal so- rumluluklan vardı. Otuzuncu bölüm de şirketlerin çevreyle ilişkilenni eie alıyor- du. Bu bölüm. şirketlerin çevre sağlığı konusunda çok duyarlı olmalan gerekti- ği çağırısını yapıyordu. Gecen yıl bazı şirketlerin tenısilcileriyle görüşürken si- vil toplum örgütleri. hükümetler ve özel sektörarasında birdiyalog ortamı yarat- makla iigilenip ügilenmeyeceklerini sor- dum. Aldığım tepki beni çok şaşırttı. Bu ilk toplantıya pek çok bakan. pek çok özelsektörtemsilcisigeldi. Böyleceçok güzel bir başlangıç oldu. Bu diyalogda ele alınan konular Türkiye'vi de doğru- dan ilgilendiriyor. Bunlar su. çöp ve şe- hirleşme. ••i^H İlk toplantıya sivil toplum ör- gütleri ilgi gösterdi mi? BROVVN - Evet. 15 kadar sivil toplum örgütünün temsilcileri katıldı. Istan- bul'da yaptıgımızbu ı'kinci toplantıda ise dikkatimi çeken. çok aydınlanmış ve ay- dınlatıcı bir sivil toplum örgütünün de katılmışolmasıydı. BuörgütünadıÇEV- KO. ÇEVKO'nun çöp sorunu konusun- da çok ciddi kaygıları oldugu dikatimi çekti. Bu toplantıda beni çok şaşırtan bir husus da ülkenizin ne kadar demok- ratik bir niteliğe sahip oldugunu görmek- ti. Pek çok sivil toplum örgütü temsilci- si. hükümet yetkililerine çok sert ve zor sorularsordular. Buna karşılık. hükümet yetkilileri oturup onları dinlediler, ken- dileri de sorular sordular. Bu diyalog or- tamının çok sağlıklı oldugunu düşünüyo- rum. Bazı sivil toplum örgütlerinin çok gelişmiş oldukları da dikkatiındcn kaç- madı. Ülkeyi o konularda fevkalade bi- linçlendirecek istatistikler ve bilgilere sahiptiler. Burada gördüğüm sivil tolum örgütleri, bu yapının bir parçası oldukla- nnın bilincindeler. Tehlikeyi ve buna kar- şı ne yapılması. ne gibi önlem ahnmast gerektiğini biliyorlar. Bu da çok mem- Or. Noel BROVVN Jamaika doğumlu ve valandaşı. Birleşmiş Milletler Siyasi ve Giivenlik Konseyi lliskileri böliimiiıule üst/endigi görevinin anlmdan Birleşmiş Milletler Çevre Pmgranu Kıızey Ameıika Bölümü Yönetmeni oldu. 1992 ele Rio de Janeiro da gerçekleştirilen Yeniizii Zirvesi nde Birleşmiş Milletler'/ temsil etti. Yale Üniversiiesi Llııslararası Hıtkıık ve llişkiler doktorusı var. Şıı anda Biıle$miş Milletler Dostlar Dernegi Başkanı. Birlefmiş Milletler Grııp 77 Bıifkcınlıgı Kıınımsal ve Çevre Pıvgramı Özel Temsilcisi. Avnı zamanda. ABD'de bıtlunan Global Degişim Enstitüsü gibi birçok kunmulu da vönetiın kıırulıı iivesi. nunluk verici birdurum. ^ • • ^ tstanbul 'un gelişme biçimiyle ilgili neler düşünuyorsunuz? BRONVN - Bu benim İstanbul'u ikin- ci ziyaretim. Modemliği ve fizik yapıla- n karşısında çok şaşırdım. Tükiye'nin ne olduğu konusunda kafanızda bir imaj vardır. Ben istanbul'u hem bir Akdeniz. hem bir Av rupalı kent olarak düşünmüş- tüm. Ama İstanbul çok daha fazla Avru- palı. Birşehringelişmesinianlamak için endeks olarak hepyapıyabakarım. İstan- bui'a baktıgımda çok hızlı bir gelişme ıçinde oldugunu gördüm. Çünkü her ta- raf inşaatla dolu. Şehrin yöneticilerinin bu hızlı gelişmeyi nasıl bir sınıriçindetu- tabileceklerini bilmiyorum. Ayrtca istan- bul'da. özellikle de kış aylannda hava kirliliği oldugunu biliyorum. Bu. çok önemli bir sorun. Sizin bir de çok önem- li birrrafik sorununuz var. Bütün bunlar. bence gelişmenin bir şehri teslim aldıgı anlamına geliyor. Bütün bu gördüklerim- den tabii ki çok net bir sonuca varamam. Istanbul'la ilgili aynntılıçalışmalaryap- g-y-r j-% YT TCy HABITAT II, insan Yerleşimleri Konferansı X / I l\l I I \ haziranda Istanbul'da yapılıyor. Bu * ^ ^-^ ' ^-^ 3T konferans öncesinde eski BM Çevre Dairesi Direktörü ve bugünkü Birleşmiş Milletler Dostlar Derneği Başkanı olan çevre uzmanı Dr. Noel Brown ve yine Amerikalı bir çevre uzmanı olan Keith NVheeler. geçen günlerde Istanbul'daydılar. Düzenlenen bir îstanbul çevre forumunda konuşmacı olarak görüşlerini dile getirdiler. Toplantının başlığı "Türkiye: Bugünden Yannı Düşünmek. Sürdürülebilir Yaşam Stratejileri "ydi. Burada. Türkiye'de daha insanların yeni yeni duymaya alıştıkları çevre temizliği, su havzalarının kirlilikten korunması, çöplerin yeniden yararlı, kullanılabilir hale getirilmesinden söz ettiler. Özellikle de su havzalarının kirlilikten arındınlması. dünya nüfusunun gittikçe artmasıyla azalmaya yüz tutan su kaynaklarının hakça paylaşımı konularının üzerinde durdular. Biz de bu konferansın ardından Dr. Noel Brovvn ve Keith NVheeler'le bu konularla ilgili ayrıntılı bir söyleşi yaptık. Onlardan özellikle su kaynaklarının kirlenmesinin önlenmesinde çocukların nasıl etkin bir rol oynayabileceklerini öğrendik. SÖYLEŞİLER LEYLA TAVŞANOGLU mak istiyorum. Yalnız bildiğim bir şey var: O da şehrin. HABITAT'a ev sahip- liği yapmak için hummalı bir hazırlık içinde oldugu. Şehir kendi kendini yar- gılıyor. çünkü dünya tarafından yargıla- nacak. Şehrin yönetieileri. plancıları. mimarları. bu vesileyle birbirieriyle ko- nuşmak zorunda kalacaklar ve konuşa- caklar. Bu da çok sağlıklı sonuçlnr vere- bilecek. Egerdaha önce birbirieriyle ko- nuşmadılarsa bu konuşma şehrin gelece- ğine vardım edecek. Ikinci olarak kendi kendilerine. "Nere>e\armakistiyoruz\ıe bütün dünyaya ne diyebilirtz** diye sora- caklar. Bence bunlar. gelişme süreci için- de sormanız ve yanıtlamanız gereken so- rulardır. Bu da sağlıklı bir iştir. Istan- bul'da dikkatimi çeken bir nokta. şehrin bu kadar hızlı gelişmesine karçın insan ilişkilerinin bozulmamış olması. Türk kültürü ve politikasını pek bilmememe kaşın. edindigim izlenim çok olumlu. Bildiğimiz kadarıyla sizin, dünyanın su kaynaklarının dağılımı- mn akılcı bir biçimde düzenlenıuesiyle ilgili bir projeniz vardı? Bundan söz eder misiniz? BROYVN - 20001i yıllarda. dünya nü- fusu artarken dünyanın su kaynakları. bu artan nüfusa yetmeyecek. Bence elimiz- de artık su kaynaklarının global olarak haritasını çıkaracak teknolojiler var. Ne- rede sulann birikecegi. nerelerde su kay- naklarının yetersizkalacagını kestirebil- memiz mümkün olacak. Sanıyorum, ül- keler el ele verip bir birleşik su yönetim sistemi kurabilirler. Bakın şimdi.. petrol taşıyan süpertankerlervar. Busüpertan- kerlerin bir kısnıı. su kaynakları zengin bölgelerden sulan ahp su darlıgı çeken bölgelere aktarabilirler. Bu teknik ola- rak yapılabilir. Acaba çok zengin su kay- nakları olan ülkelerde su tutulabilir mi? Bazı ülkeler. çok iyi yagmur alıyorlar. ama sulan tutmuyorlar. Böyle birleşik. ortak birsistem kurulursa sulann dağılı- mı konusunda biryere varılabilir. Birde su meselesinin ülkeleri birçatışmaya gö- türmesinden de endişe ediyorum. Bütün insanlar, durumu uzaktan seyredip diyo- ruz ki: "Bundan sonra bir sa\aş patlak verir- se. bu su >üzünden çıkacak." Bu bir ihtimal degil. olabileeek bir şey. Bakın şimdi.. Nil Nehri'nin sularını 10 ülke paylaşıyor. Mısır. suyun başını ru- tuyor. Öbür ülkelerde su azalırsa neolur? Sorun çıkar. Nil'in yönetimi. stratejisi ele alınmalı. Ortak çıkarlan paylaşmak için hiç kimsenin kimseyle dost olması gerekmez. Bu işi ortaklaşa yapabilirsi- niz. 1970'lerde hatırlayacaksınız. Akde- niz ölmekte olan birdenizdi. Bunun üze- rine Akdeniz'e kıyısı olan ülkeler birara- ya geldiler ve bir Akdeniz Hareket Pla- nı haztrladılar. Bu ülkelerin içinde Tür- kiye ve Yunanistan da vardı. Bu iki ülke. o zaman da birbirieriyle pek dost değil- lerdi. Ama Akdeniz'i kurtarmak için iş- birliği yaptılar. " Bugün Nil Nehri Hareket Planı hazır- lanabilirmi diyedüşünüyorum. Belki Nil Nehri sulannın yönetimi için bir örgüt kurulabılir. Bu tabii bir iiderlik sorunu. Bence bu rolü Birleşmiş Milletler üstle- nebilir. Eğer dünya süreklilik konusun- da ciddiyse doğal kaynakların savaşla yok edilmesini isteyecek kadar iki yüz- lü olamaz. Her çıkan savaşta dünyanın dogal kaynakları mahvoluyor. Körfez Savaşı'nda kaynaklara nasıl zarar veril- digini birdüşünür müsünüz 1 .' Dünya da- ha fazla savaşlara dayanabilir mi? Birleşmiş Milletler bu konuda dünya- nın megafonu rolünü üstlenmelidir. Sizin, pek çok ülkede ço- cukları lıarekete geçirdiğiniz, nehir sulannın kurtarılmasıyla ilgili "Green '96" adlı bir progranunız var. Bu konuda ayrıntı verir misiniz? WHEELER - Bu program gerçek- ten ilginç oldu. 130 ülkede bugün ço- cuklar bu programda çalışıyor. Yerel yönetimler. bu yönetimlerin alanla- rında yaşayan kişiler ve taaliyet gös- teren şirketler çevrenin korunması için işbirliği yapıyorlar. Türkiye'de gördügümüz bir aksak- lık. su kaynaklarının önemle izlenme- si. tetkik edilmesi. kirlenip kirlenme- diğine dikkat edilmesi. Başka ülkelerde çocukların. öğren- cilerin. yaşadıkları çevrede sulann kirlenmesine karşı son derece duyar- lı olduklarmı. su kaynalarını çok dik- katli izlediklerini gördük. Çocuklar. öğrenciler artık bu ülke- lerde etkin olarak bu izleme görevini üstlendiler. Bu çocuklar kendi bölge- lerinde. suyun niteliğini ölçme aracı haline geldiler. Hükümet. yönetimler de günlük olarak toplanan bu bilgileri değerlen- diriyorlar. Böylece çocuklar hem hükümete bilgi kaynağı haline geliyorlar hem de öğrenim süreçleri çok canlanıyor. bu işleri yaparken heyecan duyuyorlar. Çünkü yaşadıkları yörenin sağlığı için bir şeyler yapıyorlar. Brezilya'da yapılan bireğitim araş- tırmasında. on beş yaşından küçük ço- cukların kendt yasadıkları toplumla ilgili yararlı çalışmalar yapmalan ve bunu çe\ relerine kanıtlamaları duru- munda ileri yaşlarda katılımcı insan- lar olarak geliştiklen ortaya çıktı. ^^Ktm Peki bu çocuklar on beşya- şındaıı sonra bu tiir işlere merak sar- dıkları zaman ne gibi sonuçlar çıkı- yor? VV'HEELER-O zaman topluma ya- rarlı insan ya da katılımcı yetişkinler olmalan zorlaşıyor. Burada şunu söylemek istiyorum: Türkiye gibi. gelişmenin sürekliliğine ihtiyacı olan ülkelerde katılımcı yurt- taşlara çok fazla gereksinim v ar. Bun- ların sorumluluk bilincıni taşıyan in- sanlar olmalan gerek. Böyle bir program. yurttaşın. geliş- menin sürekliliğinde katılımcı olma- smı saglıyor. •^••^ Green programı ne zaman basladı, nasıl gelisti? VVHEELER - I984'te, ABD'nin Michigan eyaletinin Ann Arbor ken- tindc başladı. Olay, UNESCO'nun ilk eğitim di- rektörü olan Dr. \Villiam Stapp'in gi- rişimiyle başlatıldı. Dr. Stapp. o dö- nemde Michigan Üniversitesi öğretim üyelerindendi. Ann Arbor Lisesi öğrencileri. ken- tin tam ortasından geçen Michigan Nehri'nde yüzüyor, sörf yapıyorlardı. 1984'te bu öğrencilerin pek çoğunda bulaşıcı sarılık hastalığı saptandı. Öğretmenleri. bunun nedenini me- rak edip Dr Stapp'e akıl danışmak is- tedi. Böylece Dr. Stapp. nehrin suyunu tahlil ettirince suyun mikroplu oldu- ğu ortaya çıktı. Meğer Ann Arbor'un lagımı nehrin sularına kanşıyormuş. Bunun üzerine öörenciler suvun tahlil sonuçlarını alarak Ann Arbor Belediye Başkanı'na gittiler. Beledi- ye başkanına. "Altı ay süreyle nehrin suyunu tahlil eltirdik. Su hep mikrop- lu çıktı. Bunun nedeninin. lağım sula- nnın nehrin suyuna kanşması olduğu anlaşıldı" dediler. İş. bunun üzerine belediye meclisi- ne intikal etti. Belediye meclisi de kanalizasyonu yaptırmak için belediye vergilerinin arttırılması kararını aldı. Çocukların hepsi kapı kapı dolaşıp yöre halkını yüksek vergi ödemeye ik- na ettiler. Aksi halde toplum hastalık- tan kırılabilirdi. Çocuklar. bundan çok yüreklenmiş- lerdi. Sorunu kendileri ortaya çıkar- mış ve kendileri halletmişlerdi. 1985 ve 1986'da. nehir boyundaki öbür okulların öğrencileri de bu çalışmaya katılmak istediklerinı söylediler. !986'da bizler de bu işe karışmıştık. Nehir boyunda okuyan okullardaki öğrencilerin. sularla ilgili ellerindeki bilgileri bırbırlerine iletebilmeleri amacıyla bir iletişim sistemi kurduk. O yılın sonunda öğrenciler. yerel yöneticiler. hükümet yetkilileri. iş dünyasının temsilcileriyle bir araya gelerek su havzasını kirlilikten arın- dırmak için bir toplantı yaptılar. Bu gerçekten hem eğitimse! hem de Keith VVHEELER Syracu.se Üniversitesi Fen Fakültesi nde toprak hilimi ve biyokimya konusunda ihtisas yaptı. Daha sonra Cornell Üniversitesi 'nden master aldı. Çevre Eğitim Birliği ve Mıifredat Geliştinne Kıırulıı da dahil olmak iizere ABD de birçok kıırııl ve faaliyetin. Washington 'da ise Su Havzalannı Koruma Merkezi nin vönetiın kıırulıı iivesi. 1993 'ten bu yana da Ann Arbor. Michigan daki Green de (Dünya Nehirleri Çevre Eğitim Agı) idari miidiir olarak görev yapıyor. çevresel bir başarı oldu. Öğrenciler. yerel yöneticilerle el ele vermişler. kendi çev relerini kurtarmak için çalrş- mışlardı. Bu defa program. kuzeye. Rouge Nehri'ne kaydı. Rouge Nehri kıyısın- da General Motors. Ford. Chrysler şir- ketlerinin fabrikaları var. 100 yıl sü- reyle bu fabrikalar nehrin sularını kir- letmişler. öldürmüşler. Nehir boyun- daki okullarda okuyan çocuklar. bu- nu da ortaya çıkardılar. Şimdi 10 yıldır bu çocuklar. nehrin sulannın kirlenmemesi için çok dik- katli çalışıyorlar. Bu amaçla bir izle- me komitesi de kurdular. Dün. balık yaşamayan nehirde yeniden balık tu- tulmaya başlandı. Çocuklar. her yıl nehre atılan çöp- leri de temizliyorlar. Buna aileleri de severek. eönüîlü olarak katılıyorlar. 1989 da Dr. Stapp. UNESCO'ya katılınca pek çok uluslararası bağlan- tı kurdu. Böylece program iyice gelişti. Ge- niş bir örgüt kuruldu. Şimdi bu çalış- malar 130 ülkede yapılıyor. Bu 130 ül- kede gencler. öğrenciler. çevre koru- ma yetkilileri. üniversite öğretim üye- leri. aydınlar. su havzalannı koruma. su havzalarının temizhğiyle ilgilen- menin bilincine vardılar. Bugün dünyanın dört bir yanında binlerce okul. bu programa katkıda bulunuyor. Avustralya'da bu çalışmalann sonu- cunda ilginç bir gelişme oldu. Avust- ralya Federal hükümetı "Su İzleme" adlı bir program oluşturdu. Bu prog- rama. ülkedeki 3.400 okul veyerleşim birimi katkıda bulunuyor. Size Mek- sika'dan birörnek vermek istiyorum. ABD'yle Meksikanın sınınnı çizen Rio Grande Nehri vardır. Bu nehir boyunda birçok Amerikan şirketinin fabrıkası bulunuyor. Neh- rin öbür yanında da Meksika yerleşim yerleri var. Bir tarıhte. bu kasabalardan birinde öğrenciler evlerindeki içme suyunu alıp tahlil ettirdiler. İçme suyunda ina- nılmaz ölçülerde nitrat btılıındu Bu Meksika hükümetinin kabul edi- lebiliroran sınırının 120 misli tazla- sıydı. Bunun üzerine öğrenciler öğret- menlerine gittiler. Öğretmenleri yetki- lileri aradı. Ama yetkililer. öğrencile- rin bu saptamalarına inanmadılar. Bunun üzerine. öğretmenler. nehir boyunda faaliyet gösteren General Motors'un yan kuruluşu Delphi Elect- ronics'in yönetieileriv le baglantı kur- dular. Delphi'nin yönetieileri sorunla ya- kından ilgilendi. Hemen Meksika hükümetine duru- mu haber verdiler. Hükümetten uzmanlar gelip suyu tahlil ettiklerınde çocukların haklı oJ- duğu ortaya çıktı. Yapılan bir araştırmada. çevredeki gecekondu bölgelerinde vaşayanların tarlalarında kullandıkları tarım ilaç- larının nehrin suyunu kirlettiği ortaya çıktı. O aşamada çocukların gözlerini görmeliydiniz. Yaşadıkları topluma yararlı olma- nın verdiği mutlulukgözlenndenoku- nuyordu. Bu sorunu çözdiiklerine göre artık onlan hiçbır şeyin durduramayacağı- nıh. koskoca Rio Grande'nin bütün sulannın temizlenmesini sağlayabile- ceklerinin bilincine vannışlardı. Yani böylece dünyanın pek ülkesinde milyonlarca çocıık, 'zaların temizlenmesi çalısmala- rında gönüllü olarak çalısabilecek- ler? NVHEELER - Evet. tam anlamıyla öyle. Zaten dediğim gibi bu program şimdiden 130 ülkede uygulanıyor. Ya- kın bir gelecekte Türkiye de buna ka- tılacak. Bunun kıvancı içındeyiz. Şimdi bütün amaç. dünya çapında çocukların katılacağı bir ••çocukların su ha\ zalannı izleme programı*' ol uş- turnıak. Green programı çocuklarmızın so- rumlu katılımcılar olarak ülkeye ka- zandırılmasını saglıyor. Onlar. bunu yaparken hem eğitili- yorlar. bu onlar için aynı zamanda bir oyun ve bilimi uygulamalı olarak öğ- reni>orlar. •^•^ Türkiye'de bunu nasıl uy- gulamuyı düşünuyorsunuz? VV HEELER - Türkiye. bugün bu gençleri ayaga kaldırma aşamasına gelmiş durumda. Bakın şimdi.. Avustralya'daki ço- cuklar. kurtardıkları nehirlerlc ilgili olarak hep. "Benim nehrim" ifadesi- ni kullanıyorlardı. İşte bu bilincin her- kese yerleştirilmesi lazım. Herkes. "Burası benim yerim. Do- layısıyla onu sağlıklı kılmak için ona çok dikkatli bakmam lazım" demeli. İşte bu. sürekliliğin temelini oluşturu- yor. Türkiye'de pek çok kişjyle bu olu- şumu konuştuk. Çok ilgilendiler. Ben. bugünkü kuşaktan pek umut- lu değilim. Ama gelecek kuşak. beni çok umut- landırıyor. Artık. sahip oldugunuz doğal kay- nakları başkalarıyla paylaşmama dö- nemi sona erdi. Bu geçmiş... Genç kuşağa neler yapabilecekleri- ni gösternıek. onlara bu kendine gü- ven duygusunu aşılamak lazım. Bu- nun da gerçekleştirilebileceöine ina- nıyorum. Bakan Yalım Erez: Yolsuzluğun anası hayali ihracatı yaratanlardır 'Bize siyasi bir çamur atılmıştır' ORDU (ANKA) - Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erezjsim vermeden yine ANAP'a yüklenerek "Yolsuzluğun anast, geymişte hayali ihracatı yaratanlardır"dedi. Erez, TOBB'un Ordu'da düzenlenen Karadeniz bölge topiantısında yaptığı konuşmada. kendilerini ANAYOL koalisyonunun miman olarak niteledi. Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez. bugün gelinen noktanın sorumlusunun ise "müteahhit'" oldugunu ifade etti. Mimann işinin bir noktada bittiğini ve sonrasından müteahhidin sorumlu oldugunu beiirten Erez. "Bugün artık koalisyonun kuruluşundaki heyecan ve şe\ki duymuyoruz" şeklinde konuştu. Sanayi Bakani Yalım Erez, kendi lerini yolsuzlukla suçlayanlann geçmişe dönüp hayali ihracata bakmalan gerektiğini belirterek, "Bize bir srvasi çamur atıidb Bunun hesabını siva.si olarak soranz. Ancak bunu yaparken icraat yapıtmasuıa engel olmayız" dedi. TOBB Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Mirasda, ANAYOL'un kurulmasmı çok arzuladıklannı anlatarak, "Ancak içim sızlayarak söylüyorum, ANAY'OL hiçbir şev>apmadı. Hiçbir önemli konuya parmak basmadı. Sadece atamalarla uğraşb. Türkiye'nin meseleleri bu mu?" diye sordu. Miras, konuşmasında ağırlıklı olarak 25 mayısta yapılacak genel kurul üzerinde durdu. Bazı çevrelerin, "Deniz Ticaret Odası'ndan TOBB'a başkan olur mu"şeklinde görüş ileri sürdüklerini beiirten Miras, aynı zamanda sanayici oldugunu vurguladı. İsim vermeden TÜSlAD'ı eleşttren Fuat Mira.s "Onlar siyasetin daniskasını yaprvor. Biz siyast't >aptık diye suçlannoruz, TOBB üyelerinin sorunlannı aniatmak masetse siyasetin dozunu arttıracağırrT dedi. Miras, Bakanlar Kurulu'nu Karadeniz Bölgesi'nde de toplantı yapmaya çağırdı. Miras, Sanayi Bakanı Erez'e seslenerek, "Ben sizden daha Karadenizfiyim dfyordunuz. Si/j, bunu kanıtlamaya davet ediyorum. Karadeniz yolunun genişlerilmesi için Bakanlar Kurulu'nda sözcümü/ olun" diye konuştu. Adalet sistemindeki uygulamalar tepkilere neden oluyor Hukukçular hukuk reformu istedi HAKAN DİRİK İZMİR- Adalet sistemindeki uygulamalar hukukçulann tepkisine yol açıyor. Mahkeme kararlannın üçte birinin üst mahkemelerce bozulduğunu anımsatan hukukçulan polisin hukuka aykın telefon dinledigini, ev ve işyeri aramalan sırasında çağdaş kriterlere uyulmadığını, imzalanan uluslararası sözleşmelerin gereğinin yapılmadıgını belirterek köklü bir hukuk reformu istediler. Türk adalet sisteminde yaşanan aksaklıklar. bu alandaki refbrtn istemlerini her geçen gün büyütüyor. fzmir'de gerçekleştirilen *Muhakeme Hukukunda insan Haklan" kolokyumu için bir araya gelen hukukçulardan görüşlerini aldıklanmız. adalet sistemindeki eksiklikleri ve çözüm önerilerini anlattılar. Ülkemizde yargılama harç ve giderlerinin yüksek oldugunu beiirten Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr. Ejder Yılmaz. bu nedenle kişilerin, haklannı mahkemeye intikal ettirmekte zorluk çektiklerini vurguladı. Yargılama giderlerinin sigortalanmast gerektiğini beiirten Yılmaz, Türkiye'nin imzaladığı uluslararası sözleşmeler konusunda da bazı sıkıntılar yaşandığını belirtti. Devlet Istatistik Enstitüsü'nün verilerine göre mahkemelerce verilen kararlann üçte birinin üst mahkemelerce bozulduğunu. bunun da kararlann üçte birinin yanlış oldugunu gösterdiğini beiirten Yılmaz, insan haklanna saygının birgöstergesinin de, mahkemelerin kuruluş biçimi oldugunu söylüyor. Türkiye'de mahkemeler ve üst mahkemelerden oluşan iki dereceli sistemin oldugunu anlatan Yılmaz, yargının mahkemeler. ara mahkemeler ve üst mahkemeler olarak üçlü bir sisteme oturtulması gereğini vurgulayarak "süane bir adaletin gerçekleşmesi''için üç dereceli sistemin getirilmesi gerekriğini belirtti. Mahkemelerin kuruluşunun gözden geçirilmesi gerektiğini beiirten Yıimaz'a göre aksaklıklar ve çözüm önerileri şöyle: "Bir de Yargıtay, formül onama diye bir kurunı geliştirmiş. Bunun anayasaya aykın otduğunu düşünmorum. Türkiye'de mahkeme haşına vılda I000-12ÖU dava düşüvor. Bunun sonucu olarak da dava dosyaian bir taraftjn alınıp öbür tarafa kontıluyor. Bu da gecikıniş adaleti getiriyor."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear