25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12 MAYIS 1996 PAZAR HABERLER Selîm Edes 'Civangate skandalının ardındaki gerçeği dile getirirken özal dönemini de anlattı -2- Randevulan Ozallar ayarladıFIAT KOZLL KLl Selım Edes. Engın Civan'a riişvet ola- rak \ erdiği 5 milyon dolan geri almak içın Özallar'dan yardım istemişti. Olayların seyri belki kendisinin de istemediğı bo- yutlara varmiştı. Türkıye'yı sarsan 'Ci- vangate' skandalında hâlâ giz perdesı aralanmamış bırçok yön bulunmakta. Edes'le bunlan konu^urken. açık açık söy lenıesedebazı ıpuçlannı veriyor. Se- lim Edes'e "yardımlarını'" mafyayı işin içine >okmakla bırakmayıp. randevuları bileayarlayan Özailar'ın "rüşvet ~ten ha- berdarolmamalan birçok ki^ıy i şaşırtmış- tı. Edes'e bu soruyu sorduğumuzda. Sem- ra Özal'ın tavırlannın "rüş\etibildiğini" gösterdığını anlatıyor. - .Sizin sorununuzun halledilmesi için l'ğur Çakıcı'nın de\re\e girmesini Zey nep Özal mı sağladı?.. EDES-Herhaldeyanı... Ben jrtıklıan- gisınin tam sağladığını bılmıyorum. ama ben l ğurÇakıcı'y la da Alaattin Çakıcı'y la da nuıhatap olmadım. Benım Özallar'dan talebinı. Engın'in üzerinde olan etkileri- ni kLillanıp bana olan borcunu ödemesı- ni sağlamalarıydı. - Pekj, ÇakıcıJar'la bağlantı kurdukJa- nnı, devreye soktuklarıııı fark ettiğiniz- de eğer rahatsız olduy sanız geri ni> e dön- mediniz? EDES-Randevulan almı^larartık, ora- ya bu sefer gitmemek olmaz yani Ben defaatle benim işımi halledın dı>orum, hangi nıetot oldugunu onlara şey etıııe- dı'm kı.. - Ci\an'ın a\ukatı İhsan Coşkun'un ayarladığı söy Jenen bir rande* u için AJa- attin Çakıcı ile Londra'ya gittiniz mi? Dündar Kılıç. bu görüşmede Zeynep Özal'ın da bulunduğunu söyledi. EDES - Hay ır görüşmedım. Hayatım- da görnıcdim \e konu^madım... O En- gin'le onlar arasinda olan hadiseler. Ben o konıışmalann ne ıçındey ım. ııe... Son- radan öğreniyorum... Birgiin birsaatlık bir tuplantı oİdu topu topu. Onu da Özal- larönceden organıze etmi^Ier. ben onun jçingıtmemezlikedcmcdim Eşımgıtme falan dedi. ama gitmemezlik olur nıu de- dim... Bir kere randevu alınmiş. gitme- mezlik olmaz. her şey tersine döner bu sefer. - Nasıl yani... Sizin milyarlannız \ar \e rande\ u\ a gidiyorsunuz, nıafy a ik- alacak- verecek tahsilatınızı hallettirmek için. EDES - Dündar K.ıln;"ın e\ inde yapı- lıyor bu toplantı... Mılyarlarım falan da yok yanı Hepsini götürdü i^te bunlar. -Ögiinkü konumunuzu söylüyorum... EDES- Vok... Hepsi gitmiş elımden. Benım ışrearsamın üzerine oturup para- yı ödemediler yanı... 120 milyon dolan ödemediler. biitün hadıse ondan çıktı.. -Özallarsizin "rıcanız" üzerineişina- sıl halledeceklerini sö> lemediler mi? EDES - Bir gün dedıler kı. ~Ha.. sen bu Engin'deki paranı istiyordun değil mi? Bizhalledi>oruzonu"de<iıler Nasıl lıal- ledıyoiMinuz dedım'.' - kim dedi? EDES-Zeynep.. Annesi de \ardı ta- biı... ~\asıl halledeceksiniz" dedım? lş- te bizim Ahmet'in bö> le bir konıısu var- dı. Kanal 6'nın makinelerine haciz mi ko>u\orlarmiş. kapatıvorlarmıvnıı^ne... Övlebir 5 milyon dolarlık bir konu... Bu- nu dedi. bunu çok güzel hallettik biz de- di. Nasıl hallertiniz dedım iş.i... Senınki- nı de hallettik dedi. Eee.. pazartesi günü Dündar Kıüç'a gideeeksin dedi... Bana deseydi ki seninkini de bu şekilde halle- w w o zallar'dan talebim, Engin'in üzerinde olan etkilerini kullanıp bana olan borcunu ödemesini sağlamalarıydı. Randevulan almışlar artık. oraya bu sefer gitmemek olmaz yani. Ben defaatle benim işimi halledin diyorum, hangi metot oldugunu onlara şey etmedim ki... debilıriz de^e\di. ">ok" dı\ecektim... "Hallettik. pazartesi günü Dündar Kı- lıç'agideceksin"dı\or. Şinıdı DündarKı- lıç'taıı da randev u\ u alıyorlar. benim ora- > a gitmemem söz konıısu olamaz artık o noktadan M3nra. -Ö>lemi? EDES-Ga>et tabiı... Ozaman her şey benım üzerime ters döner. Bu sefer En- gin Ci\an orasa gidecek. *İştebakbugel- medi" dıjecek. Ne bilev im. kimbilır ne diyecek. Her.dakıkaşalan sövlüyoradam- lar zaten. - Yalnızca bu ka\gıyla mı gittiniz? EDES-Tabıi... Çünkü orada çok önem- lı nokta o 'Aslında ö\le bir alacağı vok da onun için gelmedi" der Ne bıle\inı Engin orada bir ^e\ sovle>ebılır. Bır>ey söyler... Onun ıvin orada muhatapolmak mecburi\etınde\dınıben... Ama 'bume- totla halİedeceğiz. ne dersin' dtırunıu ol- madı "Pazartesi günü saat 12.00'de Dündar Kılıç'ın e\ inde raııde\ un \ar" Gittim .. Semra ÖzaL rüş\eti biliyor muydu? - Ci\an'la aranızdaki sorunu Turgut Özal'a hiç açmış mı\dınız? EDES-Oınııı bu ışle hiç ilgisi olma- dı. Turgut Özal'ın ne bılgİM \ardı. ne de ilüisi... Ben sadece Semra Hanım'a an- lattını. O da~Halk"deri/" falan deyip bu tiir çözümle ortaya çıktı... - Engin Chan'ın sizden rüş\et aldığını du\duğunda Semra Ö/al hiç şaşırmadı mı? EDES-Hayır. - Biliyor gibi mi da\ randı >ani? EDES-E\et. . - Ci\an'ın \urulduğunu ne zaman \e neredeöörendiniz. Yanınızda kimler\ar- dı' EDES - Kızım-Ehf eeM* lwbcr verdı. Gazeteci AltemurKıJıç'ıı>ev»mk;iHiktwv lokantayagitmiştik. E%ım. bacanağım fı- lan da \ardı. Hayret ertım >ahu O kadar hayret ertım ki... Dündar Kılıç'ın e\ inde kısa bir konu^- ma sonra.sinda. Kılıc. "Fazlabirşe» »a- pamam. Engin kabul etmi>or. İstersen sen ayrıP dedi. bana. Ya^lı bir ınsan telkıniydi yaptığı. 01- madı. Kalktık gittik biz Sonra saat 6 gi- bi bana telefon etti Telcfon numaranı onda vok ama. nasıl bııldu bılmivorum. benı aradı. ""BenEngin'ledahavonrako- nuşfunı. hailettim bu işi. 72 saate kadar, yani üç güne kadar bu parayı öde>ecek" dedi. Bu konu^madan bir iki .vı.ıt gcçtı. Engin suruldu. - Hiç düşünmediniz mi Kılıç nereden buldu telefon numaranı/ı? EDES-\allabilemı\orum. Hadiscbir "Birgündediler ki, "Ha.. sen bu Engin'deki paranı istiyordun değil mi? Biz hallediyonız onu" dediler. •NasıJ halletlivorsunuz?" dedim. 7je\ nep... Annesi de vardı tabii... Nasıl halledeceksiniz?' dedim. "İşte bizim Ahmet'in böyle bir konusu vardı. Kanal 6'nın makinelerine haciz mi koyuyoriarmış, kapatıvorlar mıvmışne... Ö>le bir 5 milyon dolarlık bir konu...' Bunu dedi. 'Bunu ok güzel hallettik Diz" dedi. *\'asıl hallertiniz?' dedim işi... 'Seninkini de hallettik'dedi. 'Eee.. pazartesi günü Dündar Kılıç'a gideceksin' dedi..." hav li benim dısjmda ccreyan etti. Olayın bütün resimlerini bir araya toplamam. Da\ut \'ıldız'la eezaevinden mahkeme- vegidıpgelirken konuşmalar falan... Me- sela o Dav ut fev kalade efendi bir adam- dı janı... Hiç tahmin etmeyeceğiniz ka- dar bö> le dürüst. şey bir adamdı. - Olavf du>duğunuzda ne hissettiniz? EDES- Bu i>ten başjndan ben rahat- Mzolmu^tum. Böyle bir ıijin ıçinegirmek beni rahatM/etmişti. Kivealamet olma- dığı bcllısdı •; -^ç - Sizi nasjl etkilfdi bu ola>... , 1 EDES-Ruhı çökiintüsü \ar tabii ki... - Turgut Özal dışında Özal ailesinden hangisini daha i> i tanırdınız? EDES-Semra Hnnınıı da. Ahmet'i de tanırdım. Zeyncp'ı de tanırdım. ama o ka- dartanmıazdım. UğurÇakıcı onun arka- da^ıynıış. - Peki Uğur'u tanımıyordunuzda kızn nız EliPin düğününde bulunması nasıl oluyor? EDES-Uğur Kılıç bizim kız tarafı di- \elim ı^te. kız tarafının davetlisi olarak gelmedi. Elıf en ııfak bırşekilde ne tanı- vor ve o şekilde empoze etmeye çalıştı- İar(Özallar).. -Siz L'ğur(, akıc! ik> birkaç kez tek-fon- da görüştünüz \e l'ğur Çakıcı da eşinden aldığı bir ismi \ermiş: Tev fik Ağansoy... Sonra telefon trafiği \e 16eylül cuma gü- nü a\ukatNida Ergenç'inbürosundasiz, CKan'ınortağıokJuğuABC MenkulKn- metler AŞ^'önetim Kurulu Başkanı A\u- kat Ergun Çakır \e Te\fîk Ağansov. An- cak Ci\an \e a\ukatı rande\uya gelme- miş.Ci>an'ına\ukatı İh.san Coşkun ile.\la- attin Çakıcı'nın "mutemedı" Te»fik.Ağan- soy buluşmuş. Chan bu buluşmada da >ok- muş. Akşanı Ci\an'lı buluşma gerçekle- şiyor ve Civan "Benım Ede^ e borcum yok " demiş. Chan pazaıiık sonucu Lond- ra'ya gidip Alaattin'le buluşabileceğini belirtmiş. Sonra Engin Ci\an, siz, Avu- kat N'ida Ergenç. Civan'ın davısı emekli Başkomiser Sa\a> Karakaya. Ci\an'ın ortağı olduğu ABC Vlenkul Kıvmetler AŞ \ önetinı Kurulu Başkanı Avukat Er- gun Çakır, Dündar Kılıç'ın bürosunda buluştunuz... EDES - Ben bir av ukatın yanında gö- ruşmek istedım. Bunlan Zev nep'e anlat- tım. Çünkü her şeyı o organıze edivor- du. Avukat Nida'nın ofisindeki toplan- tıya Engin gelmedi. Onun üzerine Dün- dar Kılıç'ınev inde buluşuluvor. Kıhç'ın Selimpaşa'daki vazlık evinde buluştuk. Gittik. Diindar Kılıç. "Anlatın şu işi. Ba- na hatırlı birisi filan. o Semra Özal tabii, smledFdedi. Dündar Kılıç. fe\ kalade kı- bar biri. "Birlikfe çok umur gördünüz** filan dedi. Yani birlikte ı>i günleriniz. dostluklarınız oldu dedi. Anlatın bana dedi. Ben dedim ki benim arsay ı Emlak Ban- kası aldı. Onlarpara.sinı ödemeyinceben çok müşkül durumlara dü^tüm. Binler- ceçalışanı olan biriydim dedim. Benan- lattım yani... Bu arsanın parasını alama- yınca ben de mecbur kaldım dedim. En- gin Civan bendcn borç i.stedi. Ben de kendisine \erdim dedim. Trakva'da arsa alacağım. paraya ıhtivacım \ardedi. - Siz onun rüşvet istediğini anlamadı- nız mı? EDES-Artık adını ne koyarsanız ko- yun. Müşkül duruma dü^müş^ün. - Sizden bugüne kadar değil 3.5 milyon dolar, bir mihon dolar dahi borç isteyen oldu mu? KısacaSL istenilenin rüş\et ol- dugunu anlamadınız mı? EDES-Olmadı tabii. Anlamayacak ne var. rüşvet istiyoraçıkçası... Binlerceça- lışanım var. Ortada 120 milyon dolar söz konusu. Dile kolay... Bu konuşma oldu- ğunda. Engin'den ben bu parayı nasıl is- Tedim diye soruldu. Evvela işimizi yapmadı dedim. Yapma- masının sebebi de kendisine (Engin "e) ya- pılan birtakım politik ikbal teklitlen. He- def Özal aslında Bu hemencecik aslın- da o kendisine yapılan teklıtiere u>du. o kadar kaypak hareketlerle '••> - Kinıdtn gelhvrdu bn tekliflefc/" fc EDES - Söyiemeyeyirn kımden geldi- ğinı... - Şimdi Türkiye'de iki kanat var... Tek- lifi yapan kim? EDES-Ce\apvermeye>ırn... ANAP'ın kendi içinden geldı teklif Özal'a karşı olanlar. Neyse. arsa parası ödenmedi, mahvolduk. Benim 30-35 milyon civannda bor- cum var. Alacağım ise 120 milvon dolar. Birkaç sene sonra dediler ki. "Senin bor- cun 140 milyon dolara çıktı." Alacak hâ- lâ 120 milyon dolar. Böyle bir şey olur mu yanı?. Bu zaman kesitinde ben dört misli ala- caklıvım. Aradan iki üç sene geçiyor. ona faiz uyguluyorlar. Öbürüne uygula- mıyorlar. Şimdi sen borçlusun diyorlar. SÜRECEK 'Beni kullanarak Özal'a darbe vurmak istediler'• • des. Civan skandalının perde arkasın- m . da birçok sivasi çıkar çatışmasının da m-^ bulunduğunu aniatıvor. Engin Cıvan'a m j ~si>asiikbar vaadininvanı sırakendi- _ A _ M « # sine vurulacak bir darbevle Turgut Özal'ın da çökertılmek istendığini ileri sürüvor. - Özal'a darbe v uracak denli etkiniz nereden ka>- naklanıyordu?.. Dostluğunuz dışında bir işle\iniz mi vardı ki?.. EDES-Özallarla çok şakındık tabii. yanı. Be- nım çökertilmemle denılecekti ki. "Bakın Özal'ın en vakın arkadaşı göçtü. vapavalnız kaldı..." \ey se. bazı ^e\ lerbıtti. ben Engin'e İıâlâ bılernıvorumne- den o parayı ödeyemedığinı dedım... Arsaparası öden- medi. sen benden bu borçlan da aldın. lade et bun- lan dedım. "Ha\ır~dedi. Yök mok falan dedi. Onun da benim de arkadaşım olan birtakım dostları ara- ya koydum. Gene netice alamadım. İşte ondan son- ra avukata başvurdum. Avukat. ben. Engin Civan. ortağı Ergun Çakır ve ben bir arava geldik. Orada "Aldım bupara\ıama\erme>eceğim" dedi. Benim av ukat da. "Daha fazla bir şe\ vapmak mümkün de- giPdedi. Ondan sonra ben Özallar'a gittim. Dedım kı. "Ben her türlü yolu denedim. Paramı vermiyor. Bu herifi bumva siz şe\ ettiniz. Etkinizi kullanın..." - Peki toplantıda Coşkun'un size "mutlaka bir \~, vaptırdın kı o da parayı vermek ıstemiyor"dediği toplantı\a dönersek... EDES - Engin o sırada "Peki, madem ben bu pa- ravı aldım. Bunun kavıtları var mı? Muhasebeciyi çağıralım" dedi. Ben de, "Ö>le şeyin ka>ıdı mı olur"dedim. Öy le birsöy ledim kı. UğurÇakıcı onu "peze\enk" dıye değiştırdı. O kadar kişının ıçinde bırdefa pezcvenk tabırını kullanmam. L'lan demi- >imdır belkı. Böyle bir ^eyın belgcM olur mu ulan diye... - Rüş\etin belgesi vAmsu değil mi? EDES - Olur muyahu.. - Nlerol şifresiy le Ci\an"ın İsviçre'de parası oldu- ğu sö\ lendi... EDES-O şıfreyle hesabı ve küllıyetlı mıktarda parası oldugunu. o dönemde ortağı olan Ergım Ça- kır söy ledi. Çünkü onlar benim ılk av ukatımla ko- nuştuğum dönemde ortaktılar. ABC dıye bir menkul kıvmetler >ırketinin orta- ğıydılar. Ergun.otoplantıydCivan'ı nıüdafaaetmek için gelmı^tı. Civan. benden parayı aldığını \e ver- meyeeeğinı söylediğınde. Ergun (akır böyle bir şe- yi tahmin etmediğinden olacak. kıpkırmızı oldu. Aradan bir süre geçtikten sonra dındum kı. kaıılı bıçaklı olmuşlar. O toplantıya Engin geldığı za- man. benden daha fazla. Çakır'ın mevcudıyetinden çekiniyordu. Benden on üzerinden 2 çekındiyse. Çakır'la arasındaki durum birbırlerını gırtlaklaya- cak vaziyetteydiler. Pezevenk lafı da Ergun Ça- kır'dan çıktı aslında. O Enuin'ın herşeyinı biliyor- du. - Engin Ci\an, "Selim Edes bazı ınsanlara borç- lu. Beni öldürmek isteyen görünürdeki şahıs Selim Edes. tezgâhlayan Alaattin Çakıcı. Selim Edes be- ni batıran sensin" diyor. Çok mu borcunuz \ardı? EDES-Benşahıslara falan borçludeğildim. Ban- kalara borcum vardı. Bankalara zaten şirket borç- luvdu. MIKRO DIIVÇ TAYANÇ Abiyoyo... Eski bir Amerikan halk ezgisi dinliyorum. Ezgi- nin adı 'Abiyoyo'l Hani 'meraklısı çıkarsa' diye öyküsünü özetle- yeyim diyorum... Efendim; Abiyoyo. memleketin birinin başına sarılmış bir bela... Ne zaman karnı acıksa ya da sırf 'çeşnı olsun' niyetine bir şeyler atıştırmak istese, dağların oralarda bir yerdeki ininden çıkıyor, koca gövdesinin gölgesinı memleketin birinin üzerine dü- şürüp dev adımlarıyla yeri göğü sarsa sarsa arz-ı endam ediyor... Artık kısmetine kim düşmüşse mi- deşine indiriveriyor. Öykü bu ya, günün birinde bu memleketin biri- ne bir baba-oğul çıkageliyor. Baba yaşlı bir sihir- baz, oğlan fırlama bir cingöz... Babanın hüneri, elindekı değnekte... Kıme. neyeçevirip 'zip'dese, anında yok ediyor, Baba-oğulun geldikleri gün, sabahın köründe gene 'mahut' gölge, memleketin bırin/n üzerine dü- şüyor, gene duyuluyor 'malurn' ayak seslerı ve ge- ne insanlar haykırmaya başlıyor hep bir ağızdan: "Abiyoyo gelıyor, Abiyoyo.,." Durumu görüp kavrayan baba-oğul. bir bakışta anlaşıyorlar. Sıhirbaz baba diyor ki: "Oğlum, sen şu Abiyoyo 'yu bir iyiyorup yere yığ. Ben de sihir- li değneğimle dokunup yok edeyim..." Fırlama cingöz başlıyor Abıyoyo'nun çevresin- de fır dönup 'Abı-yo-yo, A-b-ı-yo-yo' makamın- dan türkü çığırmaya... Abiyoyo, bir durup şöyle din- liyor, sonra hoşuna gitmişçesinetempotutup baş- lıyor dans etmeye ve o korkunç sesiyle bögürme- ye. Hep birlikte dönüp duruyorlar bir süre: 'A-bi- yo-yo, Abiyoyo...' Sonunda dev Abiyoyo, dans edip tepinmekten bitap, yere yığılıyor. Yığılınca da baba, değneğiyle "Ne sihirdir ne keramet" deyip işıni bitınyor... • Yaaa.-işt© bufnin gibi bir şey Abıyoyo'nun şar- kısı... Haaa, Abiyoyo yok edilince n'olmuş? N'olacak, herhalde o memleketin birinin insan- ları el çırpıp baba-oğulun eteklerine kapanmış ve de "Dileyin bızden ne dılersenız" demişlerdir... Eee, sonra ne olmuş olabilir? N'olacak. baba-oğulun istediği de devlete baş olmaksa, Abıyoyo'nun yerinı almakta ve memle- ketin birinin halkının canına okumaya koyulmak- ta gecikmemişlerdır! Bu çeşitlemeyi beğenmediysenız. şuna ne bu- yurursunuz? Aslında ölmemiş olan Abiyoyo. biraz kendini to- parlayınca, baba-oğulla önce iş. sonra da el birli- ği edip birlık ve beraberlik içinde halkın çanına ot ,. tıkamaya oturmuşlardır! Bunu da mı beğenmeyen var? N'olacak, şu ölümlü dünyada oldürmekle Abi- yoyo tükenecek değil ya! Bir başka Abiyoyo dağ- dan inip bağdakileri kovmuş ve de Abiyoyoluğu- nu eylemeye başlamıştırü! Saçmalık türetmekle zaman tükenmez. Ama bir başka memleketin birinde halk, Hanım Sultan gibi. Hoca Efendi gibi. karayobaz sürüleri gibi, sol liderleri (!) gibi. devrimci ayaklı sol yobaz- largibi. efendicağzımasöyleyeyim Bezdirenlergi- bı, Civanmertlergıbı. hanlarhamamlar, villalaryat- lar gibi son derece ciddı ve önemli sorunlarla uğ- raşarak yaşamsa/'zamanınınyitırılmesinegözyu- muyorsa, biz yazar taifesınin bu kadarcık saçma- lamasının sözü mü olur).1 ! Ana fıkir: Abıyoyolar'ın tukenmediği memleke- tin birilerınde. halk ne idüğü belirsiz sihirbazlan bekleyeceğıne. bırleşerek Abiyoyolarla savaş- mazsa. Yaşasın Abıyoyolar! Ana fikrin ana fikri: Hep beraber 'A-bi-yo-yo, A-bi-yo-yo.' Özal karizmasının sınırı... Edes-Özal dostluğunun bitişi... Turgut ölünce güçleri bitti' Tevkifevleri Genel Müdürü ''Onüiîiüze geleııi cezae\ine doldıırııııı§ıız' Selim Edes. "Semra Özal sarhoş olur mu> du" sorusunu "\ooo. sarhoş olmazdı. amaiçki>ise\er. Çoksever. Sar- hoş olduklannı «örmedinı" sozleriv le yanıtlıvor. elim Edes. 11 ekimde Şiş- li Savcılığı'naverdiği ıfa- dede Dündar Kılıç'ı Sem- ra Özal'ın aradığını söy- lemışti. O güne kadar sus- masının ardında hıçbir beklentısi ol- madığını ilerı sürüyor. Peki Özal- lar'ın giicü neydı? Kendisini hapis- ten kunarabilıHer mıydi'.' Edes. bu so- ruya ilginç bir yanıt venyor: "Turgut Özal ölünce güçleri bitti." - Özallar bu işi bir şekilde hallede- biJirler diye mi sustunuz? Güçleri \ar- dır falan diye umdunuz mu? EDES - Ne güçleri olacak. Zaten Turgut Özal çoktan olmüş... Turgut Özal öldükten sonra Özallar bitti di- ye tahmin ediyorum... - Semra Özal evinde 25 tane tele- fon bulunduğunu, eşiniz Semra Edes'in eve sık sık gidip geldiğini. bu telefonlardan Dündar Kılıç'ın aran- mış olabileceğini söylcmişn'... EDES-Ama PTT kanalıyla yapı- lan tespıtte 30 kere telefon edildiğı sap- tandı. Benım eşım gıdıponların ev ın- den 30 kere telefon mu etti vani. . -Semra Özal. sa\cılıkta>erdiği ifa- dede sizin çok içki içtiğinizi. içtiğiniz zaman da kendini/i hijmediğinizi be- lirtip, böyle bir durunıda Engin Ci- van'a rüşvet verdiğinizi söy lenıişti... EDES- Içerım tabii. Ama benım içki ıçtiğımi bılıyorsa o da o sırada içıyor demektir yanı... Sarhoş falan daolmazdım... Herkesin ıçtigı kadar ıçerım... - Peki nasıl oldu da bitti bu dostlu- ğunuz? EDES- Geçmişe bakmak istemı- yorum artık. - Merul şifreli hesap, İsv içre'de ES- KA'nın işlerini yapan akrabanız l>ık- tor Erol Özgen'e ait bir hesap değil mi? EDES- H ıç ondan >ey ım yok. Çün- kü Engin'le Erol'un çok yakınlığı vardı. S'anı Erol'un mudur. Engin'in rnıdir? Erol, Engin'e mı açtı' Büyiik bir ihtımalle oyle olmuştıır... -Oğlunuz Kemal Edes'in hesapla- n olduğu konusu~. EDES-Ben zaten i>adamıy ım. Be- nım de olur. oğlumun da olur. Ama Engin Civan'ın durumu öyle mi? Dev let memuru olarak bütün malını beyan etmek durumıındadır. - Özal ailesi sizin iş hayatınızda bir- takım öncelikler elde etmenize hiç mi yardımcı olmadı. de^reye girmedi? EDES-Hayır, hay ırhiçbir zaman... Mjhkemekayıtlarındada vardır. Ben hiç kredi falan almadım. Benim 120 m ı ly on dolar alacağım varken bu du- rııma düştüm... - Eşinizin Paparya \akffyla ilişkJ- leri. sizin Ö/allar'la biriikte tatil fa- lan yapmanız... EDES- Hep sonra onlar. Bu Türk Kadınını Güçlendirme Vakfi. Papat- ya adını sonradan taktılar. Kendi ar- zusuvlagitti. bir faydam olurdıye. Yıl- larca Hakkârisi'nden bilmem nereye kadar doğum kontrolü için koşturdu. Yurtdışında çalışnıaları oldu. Benim cşim çok uğraştı. didindi. Onun sa- deee v erdiği hizmet ve katkısj vardır. Benım onlardan ne menfaatim ola- cak... Benim öy le bir şeye ihtiyacım yoktu ki zaten. Ama o vakıfta duru- mu kullanıp istismar etmeye çalışan- lar da olmuştur çok. Oldu da nıte- kim... Ama kesinlikie benım eşim \eya benim öyle bir şey yapmamsöz konusu değil. Yani bizden çıkmıştır. bizebırşey girmemiştır. - ANAP >erel yönetimlere gelince- ye kadar 4 şirketiniz v ardı. Sayılan 1987'del3'e çıkıyor. EDES - Olabilir. Işler büy iiyor. -SHP'li yönetimlerle aldığınız işler tek tek iptal edildi- EDES - Y'ooo. Zaten bıtirmiştım ben... tstanbul'da Dalyan'dan Malte- pe'yekadarolansahilyolunumuvaf- fakiyetle bitirdik. Ondan sonra Tar- labaşı yolu. Onu da ısrarla yaptık. Parayla pulla yapılacak bir iş değil Çıplak arazide verilen fıyat ney >e ay- nı fıyatı verdiler. Bir metreküp haf- riyat çıplak arazide 100 lıraysa.. or- da. Tarlaba^ı'nda da lOOlira... Baş- ka da benim şeylc. belediyey le iptal edilmesi söz konusu bir işim yoktu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Ceza ve Te\kife\leri Genel Müdürlüğü Tetkik Hakimi \ ılmaz Sağlam Türkıye'de cezaevı enflasyonu yaşandığını. hükümlülerin devlete maliyetlerının hesaplandığı Avrupa'da kısa süreli cezalara çarptırılanların cezaev ine konmadığını söy ledı "Herkesi cezae\ ine doldurmuşu/" dıyen Sağlam. bazı ılçe cezaev lerindeki personel sayısının hükümlü sayısından fazla olduğuna dikkat çekti. Sağlam. cezaev i sayısını arttırarak toplumsal sorunların çözülebileceğı diişiincesinin Türkiye'de egemen oldugunu v urgularken. "Cezae\ lerinin, ıslah çalışmalarında başanlı olduğu kuşkuludur" dedi. Sağlam. "Türkhe'de İnfaz Hukuku \e Sistemi" konulıı konferansta yaptığı konuşmada. organıze sııçlann dava yerinın dev let güvenlik mahkemelerı olmadığını belırttı Organize suçlarla mücadelenin önemli bir konu oldugunu kaydeden Sağlam. "Türkiye'de suçların nedenleri >erine sonuçları üzerinde duruluyor"görüşünü dile getırdı. Sağlam. mafya sorununun çözümününün cezaev lerinde ya da yargı organlannda aranmasının yanlı^ oldugunu sa\ unarak. kamu organlarının üzerine dü-jen görev i yeterince yerıne getıremedığıni sövledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear