25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 MART 1996 PERŞEMBE 14 KULTUR 'Gramofon ve Taş Plak' sergisi bugün Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi'nde açıhyor Ses ve müziğin keşifler yolcuhığııKûltür Servisi - Yapı Kredi Vedat Ne- dim Tör Müzesi'nde 21 mart günü açı- lacak olan 'Gramofon ve Taş Plak' ser- gisiyle sesin ve mûziğin keşifler yolcu- luğu başlıyor. Sergide, Edison ile başlayan fonograf, gramofon ve taş plaklann tarih içinde- ki gelişiminin yanı sıra bu aletlerin yan ürünleri olan gramofon iğneleri, orijinal kapak plaklan ve büyük şirketlerin ha- zırladığı ilan ve eser listeleriy ie keşifle- rin halk ıçindeki yankısıru gösteren fo- toğraflar da görülebilecek. Türkıye'nin en önemli özel koleksi- yonerlerinden toplanarak ortaya çıkan sergide; 70 kadar fotoğraf, gramofonun atası laterna ve çok sayıda 1900'lü yıl- lann başında yapılmış plaklar sergilene- cek. Vedat Nedim Tör Müzesi'ndeki ser- ginin yanı sıra Sermer Çifter Kütûpha- nesi'nde sergi süresince her perşembe akşamı unutulmuş taş plaklardan kolek- siyoner ve uzmanlan tarafindan dinle- tiler ve mûzik sohbetleri de düzenlene- cek. Aynca, 'Gramofon ve Taş Plak' ser- gisi kapsamında 1910-1940 yıllan ara- sında dönemin en popüler sanatçılan ta- rafından yapılmış eserlerden 'operetler, kantolar. fanteziler' ile 'hafizlar, gazel- ler, şarkılar' başlığı altında toplanan iki CD de tanıtılacak. Türkiye'deki öykflsü 10 nisana dek sürecek 'Gramofon ve Taş Plak' sergisiyle sesin ve müziğin kaydedılmesı ve tekrar dinlenebilmesi için 1878'de Amerika'da Edison ile baş- layıp Graham Bell ve Emil Berliner ile devam eden, Türkıye'de ise 1900 yılın- da Yenicamı önünde yapılan bir kayıtla başlayarak kısa sürede tûm ülkeyi etki- si altına alan bir serüveni anlatmak amaçlanıyor. Türklerin bu aygıtla tanışmalan, Ah- met Rasim Bey'in Fransızcadan çevirdi- ği 'Fonograf-Sadayı Tahrir ve Ihtiraat Eden Alet' adını taşıyan 16 sayfalık ki- tapçıkla olur. Yazar, 'fenni bir ucube' olarak andığı kitabında, kay ıt özellikleri hakkında bil- gi sunar. Tank gazetesınde 1888 yılın- da çıkan bir haberde ise gramofondan şöyİe söz edilmektedir. "Yeni fonograf— Bir adamın sesini taklit edijor. Tanesi 125 frankür." 'Gavur işi', 'dine aytarr Yûzyılın başında lstanbul'a gelen ses teknisyeni Tantris ılk gramofon kaydı- nı Yeni Cami önünde yapar.. "Ozama- na kadar piyasada bulunan yalnız Batı Avrupa repertuvarrydı. Şarkılar Fran- sızca orkestra ise Âvustnrya ağırlıklı. Şimdi ise Türkçe kavrt yapmak istryor- duk. Müzisven bulmak güç değildi ama gramofon hunisi önünde şarkı söyleye- ergjde, Edison ile başlayan fonograf, gramofon ve taş plaklann tarih içindeki gelişiminin yanı sıra bu aletlerin yan ûrünleri olan gramofon iğneleri, orijinal kapak plaklan ve büyük şirketlerin hazırladığı ilan ve eser listeleriyle keşiflerin halk içindeki yankısını gösteren fotoğraflar da görülebilecek. Türkıye'nin en önemli özel koleksiyonerlerinden toplanarak ortaya çıkan sergide; 70 kadar fotoğraf, gramofonun atası laterna ve çok sayıda 1900'lü yıllann başında yapılmış plaklar sergilenecek. cek sanatçı bulmak kolay iş değildi. Ola- yatümöyle'gavurişi', 'dineaykın'gö- züyle bakıyorlardı". Neden sonra Al- man Hastanesi'nden birdoktorun araya girmesiyle amacına ulaşır Tantrix. So- nunda her sabah seslerini kaydettirmek isteyen bir şarkıcı kalabalığı toplanır, ama kadınlara ulaşmak imkânsızdır. Kayıt yapmaya hazır Rum ve Yahudi kadınlar vardır sadece. Türk kadınla- nnın isedeğil şarkı söylemesi, yâşleri- ni bile görmek mümkün değildir. Tantrix, bir akşam fonograf satışı ya- pan birtanıdığının dükkânında ilk Türk- çe plak kayıtlannı kalabalık bir merak- lı kitlesine dinletir. •'Kalabalık arasında ilk kez sıkı sıkı- ya örtünmüş peçeli Türk hanımlan gö- riiyordum. Kocalan, Paris ve Vlyana ile sürekli ilişkileri olan. önyargısız, kiiltür- lü adamlardı. Kadınlann yalnı/ca ha>- retle açümış kocaman gözlerini görebi- liyordum. Gösterime başladım. Orria hazır bulunanlann hepsi gözlerini ben- den çevirip başlarını eğcrek dua ve ila- hileri huşu içinde dinledikr. Ama kaydın mizahi bölütnü başlayınca tüm dinleyi- cileri bir neşe, bir coşku sardı. Diikkân kahkahalarta çınladı. Öıellikle kadınlar benim variığımı tamamcn unuttular ve kikirdeyip se\inçten çığlıklar atarak gül- mekten katıldılar. Bu, Türk kadınlannı canlı olarak görüp seslerini isittigim ilk ve son ftrsattı. Şenlik ve şctaretin cansız etiket ve protokolü kendiliğinden yıkıp aşbğı bir coşkuydıı". -• Amerika'da ilk keşfinden sonra A*ru- pa'ya, oradan da Türkiye'ye gelen, in- san sesini insana duyurabilen fonograf. taş plak ve gramofonlann o dönem top- lum içinde yaptığı yankılan, dışa kapa- lı Türk kadınının sesini duyurabilmesi için önemli bir etkendir. 1908'de plak firmalarının gözde sa- natçılan Cemil Bey, Şahap Bey. Hafiz Aşir, Kemençeci Anastas, Gülistan Ha- nım, JVLme Vlctorie'dir. Ancak Türk taş plak ve gramofon tarihinin en verimli ve parlak dönemi 30'lu yıllardır. Cumhu- riyetin ilanıyla gelen yenileşme, Batılı- laşma gibi kavramlar Türk toplumunu sıkı sıkıya bağlı bulunduğu geleneksel yapısını kırmaya zorladı. O günlere ka- dar Ermeni, Rum, Çingene kadınlara özgü bir şeymiş gibi görünen sahneye çıkma, şarkı, kanto söyleme gibi işleri Türk hanımlan da yapmaya başlar. Fik- riye Hanım. sesini plaklara veren ilk Türk kadınıdır ve onun baş aktristi ol- duğu Süreyya Operet Topluluğu da Er- meni operet saltanatına son vermekte- dir. Bulunmaz bir eğlence aracı Bu arada çok önemli bir teknolojik devrim gerçekJeşmiş, elektrikli mikro- fonla kayıt çağı başlamıştır. Sahibinin Sesi 'HisMaster's Voice' firmasının tem- silcileri Istanbul'dadır. Ancak Sahibinin Sesi plak ve gramo- fonlannın simgesi olan Fox Terrier cin- si köpek resmine dairen ilgı çekici olay, Müslüman ülkelerdeki uygulamadır. Firmalar yaptıklan araştırmalarda, köpek resminin Müslüman ülkelerde saygısızlık sayılarak tepki görebileceğı sonucuna varmış, köpek yerine başı sa- nklı, fesli çocuklan koyarak sorunu da- ha çıkmadan önlemek yolunu seçerler... Gerek dışa kapalı aile yaşam biçimi ile aynı zamanda dışa dönük ve dış dün- yada olup biteni öğrenmeye meraklı Türk insanı için bulunmaz bir eglence aracı olur gramofon. Karagözden med- daha, kantodan gazele, uzun havadan valse, operetten kasap havasına kadar geniş bir talebe yanıt vermek için hazır- dır. Istanbul'da satılanplaklann türzen- ginliği şaşkınlık verecek boyuttadır: Klasik müzik plaklan. sol çalgı mü- zikleri, danslar, kantolar, uzun havalar. gazeller, dinsel müzik olarak ağıt, mer- siye, ilahi, azınlık müzikleri, Laz, Çin- gene, Arnavut, Kürt havaları. Rusça, Arapça plaklar... Bu listeden de anlaşı- labildiği gibi lstanbul'un çeşitli kültür- lerle beslenen bir müzik yaşamı vardır o günlerde. Günümüzde gramofon, fo- nograf ve taş plak artık 'antika' değeri- ne ulaşmış durumda. Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müze- sindeki sergiyle koleksiyoncuların özenle koruduğu bu 'antika eserler' me- raklısına çok ilginç ve zengin bir mal- zemc sunarak Türk taş plak tarihinin zenginliğini gözler önüne serecek. Yınıaıı şnrinm en büyük ııstalaniHİaıı biıîydi Kültür Servisi- Onlü şair Odisseus Elitis'in ölümü, Yunanistan'ı yasa boğdu. Son on yıldır kalp sorunu olan, pazar günü 85 yaşında kalp krizi geçirerek ölen Elitis'in ardından, radyo ve televizyonlar yayinlannı keserek özel programlar yayımlamaya başlarken Yunanistan Başbakanı Costas Simitis de bir açıklama yaparak "hayat, güzelük, sevgi, ışık ve Yunanistan dolu şiiıieri ülkenin dört bir yanına yayüan $air"ın ölümünden büyük üzüntü duyduğunu, bugünün Ege ve Yunanistan için bir yas günü olduğunu belirtti. Yannis Rhsos ile birlikte çağdaş Yunan şiırinin en büyük ustası sayılan Elitis'in adı 1979 yılında, "20. yüzyıl edebiyatının en yoğun ve zengin şairicrinden biri" olduğu gerekçesiyle Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldıktan sonra bütün dünyada duyulmuştu. tlk şiirlerini 1935 yılında yayımlamaya başlayan, son kıtabı ise 1995 yılında yayımlanan şair, 1911 Girit'in Kandiya kentinde doğdu. Ailesi o daha üç yaşındayken Atina'ya yerleşmiş ama Elitis, çocukluk ve gençlik yıllannda Girit ve Midilli'yle bağlannı korumuş,"Adalar demn" diye de bilinen Ege onun için tükenmez bir esin kaynağı olmuştu. Adını ilk kez, 1930'lu yıllarda, Yunan edebiyatının, Kavafis, Kazancakis ve Seferis gibi isimlerle atılımlar yaptığı, Yunan edebıyatına yeni bir yön ve hız A K I N T I Y A K A R Ş I Akıntıya karşı yüzerek Bir başka iklimde saydamlığı arayan balık Hiçbir şeye inanmayan el Ben bugün o dünkü ben değilim Bana duymayı öğretti rüzgar gülleri Geceleri eritip tersyüz ediyorum sevinçleri Bir güvercinliği açıp unutuş saçıyorum Ve çıkıp gidiyorum arka kapısından göğün Hiçbir şey söylemeden bakışlanmla Saçlanna karanfil gizleyen bir çocuk gibi. (Türkçesi: Cevat Çapan) vermeyi amaçladıklan dönemde duyuran Elitis, bu dönemde Yunan dogasından kaynaklanan coşkusunu şiire dönüştürecek en uygun tekniği gerçeküstücü ve simgecilik sonrası Fransız şairlerinın etkisinde buldu. Fakat bu etkilenmeyle birlikte onun şiirinin esin kaynağı Antik Yunan şiiri ve Ortodoks edebiyatı oldu. Bu sayede, yabancı bir tekniği ve ulusal kültür ve duyarlılığı kişisel bir biçimde birleştirmeyi başaran şair için, gerçeküstücülüğün dilde sağladığı özgürlük, ondaki biçim ve düzen kaygısını yok etmemekle birlikte çarpıcı bir imge zenginliği sağladı ve yeni sözcükler yaratmasını kolaylaştırdı. Cevat Çapan'ın Ingilizceden çevirdiği. Adam Yayınlan'ndan çıkan "Çılgın Nar Ağacı" adlı kitabının önsözünde belirttiği gibi, ilk kitabı olan "YöneKşler'' de (1940) Elitis. güleryuzlü, açık yürekli, sağlam bir şiir ortaya koydu. Bu duyarlılık ikinci kitabı olan "Birinci Günej"te de (1943) görülür. Bu kitapta, Elitis, çocukluğundan beri içine sindirdiği güneşli ve denizli görünümleri dile getirir. Onun şiirinde doğa, D.H.Lawrence'in yapıtlannda olduğu gibi, insanlar için en etkili sağlık kaynağıdır. İkinci Dünya Savaşı yıllannda ise Arnavutluk cephesinde savaşan Elitis'in şiiri, bu sarsıcı yaşantı ile karararak, ilk dönemin mutlu ve güneşli görünümleri yerine barut kokusuna yer; verdi.CAnıavutJuk Cephesinde Öten Tegmene Ağıt", 1945) Savaşın etkisi ile uzun süre şiir yazmayan Elitis. 1959'dabaşeseri sayılan "Aksion Esti"yi yayımladı. 1960 yılında Ulusal Yunan Şiir Ödülü'nü alan bu kitap, Mikis Teodorakis'in besteleriyle de çok geniş bir hayran kitlesine ulaştı. Sonraki dönemlerinde savaşın karanlık etkisini üzerinden atarak, dünyayı şiirin aydınlatıcı damlalanyla değiştirmeye çabalayan şairin bu çabası "Gökyüzü İçin AİO Artı Bir Pişmanhk" (1960), "Işık Ağacı ve On Dördüncü GüzelKk" (1971), "Konstantin Paleologos'un CHümü ve Dirilişi" (1971), "Egemen Güneş" (1971), "Monogram" (1972). "Eros'un Ro'lan" (1972), "Vılla Natacha" (1973), "Üvej Kardeşler" (1974), ve "MariaNefeü"(1978) adlı kitaplannda da görülür. Elitis'in şiirini besleyen köklerden biri doğa sevgisidir. Ancak bunun yanı sıra deneme, eleştiri, çeviri alanlannda başanlı çalışmalan olan, Picasso, Matisse, Chagall. Eluard, Breton, Char, Mkhaıu gibi sanatçılarla dostluklar kuran, saygın bir kişilik olan Elitis'in duyarlılığını ve hayal gücünü zenginleştiren bir başka kaynak da geniş kültür birikimidir. 'Salon yandı, ama urnutlanmız yanmadı' Kültür Servisi - Üsküdar'daki Odeon Sineması 'nın yeni bir tiyatro salonu ola- rak ilk kez perdelerini açacağı çarşam- ba günü, tiyatro çalışanlan başka bir amaçla; sinemada çıkan şanssız yangını ve sonrasında yapılanlan, planlananlan anlatmak için salonda toplanmışlardı. Çıkan yangında. Tiyatro Stüdyosu'nun kuruluşundan bu yana, 6 yıldır oluştur- duğu bütün teknik donanım. ışık ve ses düzeni yok olmuştu. Ama umutsuz de- ğil, dirençli ve kararlıydılar. Sanatçıla- nn ve sanatseverlerin verdiği destek de onlan mutlu etmiş, umutlandırmıştı. "Siziere bugûn seslenmemizin nedeni, çıkan yangın dola\Tsrvla bir vakınnıa de- ğil. Kesinthe uğrayan hedeflerünizin en kısa zamanda gerçekkşecegini duyur- mak istedik size" diyerek söze başladı AhmetLevendoğlu. HalukBilgjncr. "TV yatro yandı. ama umutlanmız \anma- dı"dıyordu. Zuhal Okay da böyle du- rumlann kendilerini daha fazla kamçı- ladığmı ve şımdi daha hırsla çalışacak- lannı belirtiyordu. Kendilerine salonla- nnı açan, Tiyatro Stüdyosu yaranna oyunlar sahneleyerek yardımda bulunan sanatçılara ve sanatseverlere teşekkür eden topluluk, "Histeri''adlı oyunlannın nisan başında Dormen Tiyatrosu'nda sahneleneceğini müjdeliyordu. Oyun, nisan boyunca Istanbul'da sahnelendik- ten sonra, geniş kapsamlı bir Anadolu turnesine çıkacak. Tiyatro Stüdyosu, sonraki oyunlannı ise gelecek sezonun başmdan ıtibaren. yenilenecek ve eskı- sinden daha iyi bir duruma getınlecek olan salonlannda, şu anda biryangın ye- ri olan salonlannda sahneleyecek. Bunlan amaçlıyor topluluk. Kendile- rine verilen destekler de onlara büyük güç veriyor. ŞehirTiyatrolan, şu an provalannı sa- lonlannda sürdürdükleri Kumpanya, bir gecelık gehrlenni Tiyatro Stüdyosu'na veren Studio Oyunculan, Bilsak Tiyat- ro Atölyesi, Tiyatro Tanı bunlann başın- da geliyor. Bir de dayamşma komıtesi oluşturuldu Tiyatro Stüdyosu'na yardım sağlamak için. Komıtede şu isimler yer alıvor: Ayla ve Beklan Algan. Hayati AsdyazKi, Aydın Bilgin. Sevün Cünay, Maral KıLç, Alhe l zunatağan, Necef Uğurlu ve RehaSezgin Onlarda toplan- tının hemen ardından, neler yapabile- ceklerini ve nasıl çahşacaklannı konuş- mak için salonun bir köşesinde toplan- mıştı bile. Ahmet Levendoğlu. Zuhal Olcay ve Haluk BU- giner. yananOdeonsinemasında basın toplanbsı vttpülar. (Fotoğraf: KÜBİLAY TÜNTÜL) 'Memleketiındeıı Insan Manzaralan' BEST FM'de Kültür Servisi- Nâzun Hikmet'in 'Memleken'm- den Insan Manzaralan' ad- lı yapıtı, 31 mart pazar gü- nünden başlayarak her pa- zar20.30-2 1.00 saatlen ara- sında, Adam Yayınlan'nın katkılanyla BEST FM'de yayımlanmaya başlayacak. Gazeteci-yazar Bülent Akkor'un seslendireceği 'Memleketimden tnsan Manzaralan' programının yapımcılığını BEST Pro- duction Yayıncılık AŞ adı- na Giray Güngör, yönet- menlıgini Ender Uslu. tek- nik yönetmenlığini ise Ha- kan Gündüz üstlenıyor. Programın tanıtımı amacıyla BEST FM Merkezi'nde düzenlenen toplantıda konuşan Gıray Güngör, tüm yapıtlannın Türkiye'de yayın ve temsil haklannın Anadolu Yayıncılık AŞ'ye ait olduğu Nâ- zım Hikmet'in 'Memleketimden Insan Manzaralan' adlı yapıtının BEST FM'de yayımlanabilmesi için Anadolu Yayıncılık AŞ ile Nâzım Hikmet'in varislerinin de onaylan alınarak telif anlaşması yapıldığını belirtti. Güngör, 'Türkij'e'deilk kez yapılan ve örnek olusturmasını umduğu- muz bu uygulama Ue radyomuzda çahnan şarkılann telif haklan- na duyduğumuz saygı- nın yanı sıra artık prog- ramlanmızda kullanı- lan şürterin sahiplerinin de telif haklan gözetile- cektir. Lmuyoruz, bu hareketiıniz diğer yayın organlanııa birörnekohışturur' diye ko- nuştu. Nâzım Hikmet'in 1941-47 yıllan ara- sında kaleme aldıgı, yaklaşık 500 sayfa. 18 bin dızeden oluşan 'Memleketimden Insan Manzaralan'nın yayın süresı yak- laşık yedi ayı kapsıyor. IŞILDAKVE YELPAZE ATİLLA BİRKİYE 'Şarkılarım Senindir' "Yine kendi kendime sormadan duramadım I Ni- ye seni böyle istiyorum bulamadım I Yalnızlıkzor so- kaklar çıkmaz I sensiz olmaz I Hep tekdüze her şey dümdüz I sensiz olmaz / Anlamak çözmeye yetmez I sensiz olmaz I Biraz telaşlı, huzursuz I sensiz ol- maz I Gece gelmiş, yatağım boş I sensiz olmaz I Sen uzaktasın, ben uzanmış I sensiz olmaz I Anlamak çözmeye yetmez I sensiz olmaz I Biraz Telaşlı, hu- zursuz. " lstanbul'un karanlığında bir cumartesi akşamı, hep mınldandığım bir şarkı dudaklarımın arasında, keyif- li anlara doğru yol alıyonjm. Her ne kadar yalnızlığı imliyorsa da şarkı, mutlu- luğa koşan bir çocuk gibiyim. Biliyorum sezgilerim beni yanıltmayacak. • Geçen cumartesi günü Istanbul için benzersiz bir gündü; günün önemini bilenler hep oradaydı. Zaten Cumhur Canbazoğlu da yazmamış mıydı: "Bu gece yılın en önemli konserierinden biri var" diye. Hiç de haksız sayılmazdı. Ne hikmetse son yıllarda Cemal Reşit Rey Kon- ser Salonu'na bir türiü gitmek içimden gelmiyordu; çok sevdiğim bir salon olmasına karşın... CRR Konser Salonu, görkemiyle Istanbul'a yakı- şan sanat mekânlanndan biridir. Konser dinlerken, bir bale, bir opera izlerken, sahnedeki gösterinin ya- nı sıra salonun olağanüstü atmosferi, insana do- yumsuz bir huzur yaşatır. Doğrusu bugüne kadar bu salona Bülent Ortaç- gil gibi yakışanını hiç görmedim. Ortaçgil'ın yalın bil- geliği, salonun görkemiyle uyuşuvermişti. Bu buluş- turmayı gerçekleştirenleri kutlamak gerekir. Uzun yıllardır ilk kez Bülent Ortaçgil, böylesine bir konserle hayranlannın karşısına çıkıyordu. Bülent'in hayranları, deyim yerindeyse Ortaçgil familyasın- dandır. Zaten soyadındakı "gil" ekınin de anlamı bu- dur. On yedi-on sekiz yaşımızın küskün romantızmin- den kırklı yaşlann hüznüne kadar uzanan duygusal kimliğimizin neredeyse eğrisini çizer Ortaçgil şarkı- lan. "Oyuna devam... I Biz hiç yorulmadık I Biz hiç ye- nilmedik, desem yalan! I Oyuna devam... I Biz hiç kaybolmadık I Biz hiç kaybetmedik, desem yalan!" • Sanırdım ki, konserde bizim kuşağın ve 68'lilerin ağırtığını duyacağım. Yok değıllerdi ama; gençler. hep gençler... Demek kı Bülent'in ilkeli ve kararlı tutumu ne ka- dar da yerindeymiş; Ortaçgil'in bunca yıl taviz ver- meden, bile istiye çizdiğı doğrultusu ne kadar da dogruymuş. Kendisine eşlık eden müzikçilerin, özellikle Erkan Oğur gibi bir virtüözün ve ötekılerin (Gürol Ağırbaş, Cem Aksel, Birol Ağırbaş, Ergun Pekakçan) us- talığını tüm konser boyu vurgulayan Ortaçgil, bu bir- likteliğin ne kadar keyıfli olduğunu; arkadaşlannın varlığının önemini tüm içtenliğiyle yineliyordu. Konser coşkusu baştan sona artarak sürüp gitti. Dakikalar on dakikaları, onlar da iki saati aşkın bir süreyi doldurdu. Hayranlarına kalsa, o gece Bülent'i sahneden aşağıya hiç indiımeyecek, şimdiye kadar çaldıklannın / besteledıklerınin tümünü dinleyene kadar evine göndenneyeceklerdi. Ayaktaki alkışlar, konserin bittiğini söylediğinde Cemal Reşit Rey'in incelik dolu tavanında yankıla- nıyor; sahneden dinleyicilere ulaşan kalite, sıcaklık, hüzün, ironi, sevgi, gerçek, dinleyicilerden tekrar sahneye coşku dolu hayranlık olarak geri dönüyor- du. Ortaçgil her ne kadar 'Bu son', 'Bu en son' de- mesine karşın iki kere bis'e gelmemezlik yapamıyor- du. Gençlerın çoğunluğu bence şunun göstergesiydi: Ortaçgil familyası gıderek büyüyor. Konser bir başka 'şey'i daha gösteriyordu. Ortaç- gil, "giller aılesinı fazla "ihmal" etmemeli. Ortaçgil'den bu tür konserlerin yenileri dört gözle bekleniyor. Bu konsennde olduğu gibi, her birinde, hayranlan 7'den 70'e hep orada; merdivenlerde, bal- konda, koltukta, ayakta, hep orada olacak; Bülent'in ve arkadaşlannın müziğiyle annacaklar... • Bülent Ortaçgil'in şarkılanyla yüreğimizi bir ışıltı kaplayıverdi. Onun da dediği gibi "Şarkılanm Sizindir" -bu 'Adı ybfr'un niyead/ olmasın- evet, şarkılan bizimdir... Gecenin lacivertliğinde ve kendi yalnızlığımda de- niz kıyısına doğru yol alıyordum. "Sen hep kendine önlemler aldtn I Ben kendime yasaklar koydum I Önümüzde barajlar var I Bu su hiç durmaz!" Canlandıpma dalmda ödüller İngilterenin • Kültür Servisi - 8. Ankara Uluslararası Film Festivali'nın 'Uluslararası Canlandırma Dalı'nda ödül alan fılmleri belli oldu. Ingiliz yönetmenlerin ödüllen topladığı yanşmada birincilik ödülünü Dorren Doherty-Nick Smıth'in 'The Wooden Leg' (Tahta Bacak)adlı fılmi aldı. Nick Park'm 'Close Shave' (Ucuz Kurtulduk) ikincilik, Vera Neubauer'in 'Lady of the Lake' (Göl Kadını) adlı filmi ise üçüncülük ödülüne değer görüldü. Dereceye giren filmler Çankaya Belediyesi'nce 3'er bin dolarlık para ödülü kazandı. Festivalin 'Ulusal Uzun Metraj Film'ödülleri ise bugün açıklanacak. BUGÜN SÖVLEŞİ Gazeteci Hasan Pulur'un 'Medya' konulu söyleşisi saat 18.00'de Kabataş Kültür Merkezi- Feriye, Kırmızı Salon'da izlenebilir. StNEMA Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV Bölümü'nün düzenlediğı '15. Uluslararası İstanbul Fılm Festi\aline Saygı Etkinliği' kapsamında saat 10.00'da fakültenin Acıbadem'deki binasında 'Günaydın Babil' (\lttorio-Paolo Taviani). saat 13.30'da 'Arya' (On Yönetmen On Bölüm) adlı fılmler gösterilecek. MÜZİK 'Nida Tüfekçi'yi Anma GecesT: İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuan'nın 20. kuruluş yılı nedeniyle Devlet sanatçısı Nida Tüfekçi'yi anma gecesi saat 19. 30'da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda gerçekleştirilecek. Açılış konuşmasının Prof. Ercüment Berker tarafindan yapılacağı gecede Gamze Tüfekçi bir slayt gösterisi ve dinleti sunacak. Şef Neriman Altındağ Tüfekçi yönetiminde TRT Türk Halk Müzığı Topluluğu konserinın ardından tTÜ TMDK Türk Halk Oyunlan gösterisi sunulacak. TİYATRO Tuncel Kurtiz ve oyunculan 'Son Tannça' adlı oyunu saat 19.00'da Roxy'de sahneliyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear