25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 MART 1996 PERŞEMBE 12 HABERLER Küreselleşmenin başkenti Davos'ta enflasyonla savaş ve tasarruflın erdemleri onaylandı 'Katil kapitalizm'ingeleceği• 1995 Aralık aymda Fransa'da patlak veren işçi hareketleri, "alarm çanı" yerine geçmiştir. Davos forumunun kurucusu Profesör Klaus Schwab, "Küreselleşme son derecede kritik bir e\Teye girmiştir. Sert önlemlere dönüş gereği giderek artmaktadır. Küreselleşme, birçok sayıda ülkenin ekonomisine ve siyasal istikranna büyük zararlar vermiştir" demektedir. IGNACIO RAMONET Le Monde Diplomatique gazetesi başyazan 7 970'ten bu yana her yıl, kış ortasında, gezegenin belli başlı sorumluluklan -devlet başkanlan, uluslararası büyûk kuruluşlann yöneticileri- ekonomi, serbest mübadele ve küreselleşme konulanndakı gelişmeleri saptamak için tsviçre'nin küçük kenti Davos'ta bir araya gelırler. Dünyanın yeni efendilerinin buluşma yeri olan Davos ekonomık forumu, yadsınmaz biçimde hiperliberalizmin merkezi, küreselleşmenin başkenti, "tek düşüncenin" önde gelen odağı haline gelmiştir. 2 bin "küresel Hder", bu yıl da şaşmaz bir alışkanlıkla, enflasyonla • savaşılması, bütçe açıklannın kapatılması, kısıtlayıcı para politikalannın sürdürülmesi, emeğin esnekliğinin cesaretlendirilmesi, koruyucu-devletın parçalanması ve serbest mübadelenin teşvik edilmesinin geregıni onaylamışlardır. Tasarrufiın erdemJeri Bu "sevimH prensler**, dünyaya aydınlık bir gelecek vaat etmişler. ülkelerin dünya ticaretine artan biçimde katılmalan, hükümetlerin açıklan, harcamalan ve vergileri aşağıya çekme yolunda caba göstermeleri ile övünmüşler, Fransa'da 1995'in Aralık ayında işçi ve öğretmenJerin başlatûgı grevier, ülkede yaşamı aJrtist etti. özelleştirmeleri alkışlayıp tasarruflın erdemlerinin altını çızrnişlerdir. Onlara göre artık politik ya da ekonomik bir alternatif yoktur, Intemet destekli pazar tarafından sahiplenilen gezegen, bir bakıma, sanki "tarihin sonunu" yaşamaktadır. Rekabet onlann gözünde tek "devindirici" güçrür: "Örneğin, ister bir kişi, ister bir kuruluş ya da bir ülkc olsun -diyc acıklamaktadır Nestle'nin patronu Helmut Maucher- bu dünyada hayatta kalabilmek için önemli olan komşusundan daha fa/Ja rekabet gücüne sahip olmakür." Veyl bu çizgiyi izlemeyen hükümetiere: "Çazar, onlan anında cezaJandıracaktır -dfye uyanyor Bundesnak'ın başkanı Hans Tietmcyer- çünkii polirikacdar bundan böyle finansaJ pazann denetimi altindadır." Fransız "İşçi Gücü" (Force Ouvriere) sendikasının genel sekreteri Marc Blondel ın de saptadığı gibi "kamu gücü, en iyimser bakışla. kuruluşlann taşeronu durumundadır. Hiikümet eden "pazardır". Hiikümet ise yöneticidir." Zafer çığlıklan da eksik olmamıştır. Microsoft'un patronu BiHGates, "Amerika Birleşik Devletleri'nin üstünlüğü artacaktır: Yeni teknolojiler Amerikandır, pazann patlamasından en çok biz çıkar sağlayacağız" demektedir. Eski Fransız Başbakanı Rayinond Barre ise. "Dünya, uzun erimli bir gelişme sürecine girmiştir. Sermaye, bundan böyle gezegenin rümüne yayümıştır" diye şaktmaktadir. Alarm çanlan Ne var kı bu seçkın bilmışler topluluğunda ilk kez bir kuşkunun, giderek bir endişenin varlığı açıkça duyumsanmış, iyimserhk dönemının sona erdiği ortaya çıkmıştır. Bu konuda 1995 Aralık ayında Fransa'da patlak veren işçi hareketleri, "alarm çanı" yerine geçmiştir.Davos forumunun kurucusu Profesör Klaus Schwab, ilk uyanyı bizzat formüle etmıştir: "KüreseUeşme son derecede kritik bir evreye girmiştir. Sert önlemlere dönüş gereği giderek artmaktadır. KüreseUeşme çok sayıda ülkenin ekonomisi ve siyasal istikranna önemli zararlar vermiştir." Başka uzmanlar daha da kötümserdir. Ömeğin, Harvard Business Revıew'in eski yöneticisi ve "The VVorld Class"(Dünya Sınıfı) adlı eserin yazan Rosabcth M'oss Kanter. 'Ücretlilerin ne/dinde güven varatılmamalu. YereJ topluluklann kentlerin ve bölgelerin kürescUeşmeden yarar saglayabilmeleri için kuruluşlar arasında işbirliğinin örgüttenmesi gerekmektedir. Aksi halde tkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana benzeri görünmeyen sosyal patlamalara tanık olunacaktir" demektedir. Önde gelen enerji kuruluşlanndan Asea Brovvn Boveri'nin (ABB) alarm çığlıklan atan patronu Percy Barnevik'in büyük korkusu da aynıdır "Eğer şirketler yoksulluğun ve işsizliğin önünü kesmezlerse, varîıklılarla muhtaçlar arasında gerilim artacak, terorizm ve şiddet yayguıiaşacakür." Bu endışe liberalizme en yatkın çe\Telere de yayılmaktadır. ABD demokrat senatörü Bill Bradley'e göre, halihazir rekabet ateşi, iş güvensizliği ve ücret düşüklüğü yüzünden "Amerikan orta sınrfi giderek kötüleşen bir biçimde yaşamakta, yaşam düzeylerini korumak için daha fazJa çalışmak zorunda kalmaktadır." KüreseUeşmenin bedeli Biraz da bu nedenle Amerikan haftalık dergisi Newsweek, tek başlanna 363 bin ücretlinin işine son veren on iki büyük patronu çarmıha gererken "kiUercapitalizm"'i (katil kapitalizm) suçlamakta tereddüt etmemiştir. "Bir zamanlar toplu işten çıkarmalar ayıp sayılır, yüzkarası bir davTaıuş olarak görülürdü. Bugün işten çıkarmalann sayıian artükça borsanın yüzü gülmektedir", diyen aynı dergi de şiddetli bir güce başvurma dönemine dönüşten endişe duymaktadır.u Küreselleşme, sanayi demokrasilerimizde yoksullaşmış ve umudunu yitirmiş bir alt-sınıf yaratmak üzeredir." Bunu söyleyen kım? Öfkeli bir sendikacı mı? Eskil bir Marksist mi? Hayır. Bunu günümüz Amerikan Çalışma Bakanı Robert Reich söylemektedir. Amenkan Çalışma Bakanı ücretlilenn sayılannda indirim yaparak yurttaşlık görevlerine aykın hareket eden şirketlenn cezalandınlmasını ve ek bir vergı ödemeye mecbur edilmesıni talep ermiştir. Aklı selim kazanacak mıdır? Sosyal gelişme olmadan tatmin edici birgelışmenın olamayacağı sonunda kabul edilecek mıdır 0 Sağlam bir ekonomi, yıkılmış bir toplumun üzerine nasıl bina edilebilir? Ingiliz patronlar, ekonominin gelişmesi için ücretlerin arttınlması gerektiğini savunuyor: Ücret-fîyat bağı yeniden sağlanmalı JEAN-GABRIEL FREDET Le Nouvel Observateur "Ücretleri arttiratan!" Bunu söyleyenin Fransa'nın en güçlü sol sendika birliği CGT'nin Genel Sekreteri Louis Vlannet olduğunu sanıyorsanız, fena halde yanılıyorsunuz. Bu slogan, kısa bir süre önce Ingiliz Sanayi Konfederasyonu'nun (TÜSlAD'tn karşılığı) muhafazakâr başkanı Adair Turner tarafından ortaya atılmıştır. Turner, daha da etkili olması için bu çağnyı geçen ocak sonu Londra'da toplanan büyük Ingiliz gruplannın ücret politikalan sorumlulan önünde yapmıştı. Asgari ücret olgusunun bulunmadığı ultraliberal bir ülkede ortaya atılan bu düşüncenin gerekçeleri ise beton gibi sağlam. "Son üç yüda" diye açıkhyordu Turner, "tngfltere, ücretlerk' fîyatlar arasında bağı koparmışür. Bu olağanüstü durum. ulusal gelir içinde ücretlerin düşmesine yol açmıştır. Şimdi bunun tam tersini yapmak gerekmektedir." Pekı ama bu nasıl yapılacaktır? Ücretlilerin şirketiere katdum Ekonominin uzun erimli gelişmesi ücretlerdeki reel artıştan geçmektedir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken. bunun enflasyonun alevlenmesine ve L Adair Turner ngiliz Sanayi Konfederasyonu'na göre, bordro artık işin düşmanı değil. Britanya'nın ultraliberalleri için bu görüş gerçek bir devrim sayılıyor. Ancak Fransa'da patronlar ve hiikümet aksi görüşte kararlı görünüyor. kuruluşlann rekabet gücünü ortadan kaldıracak maliyet başıboşluğuna yol açmadan yapılmasıdır. Ne var ki bu, oldukça cesaret isteyen bir girişimdir. Adair Tumer, böylece, esnekliğin kötü yanına sırtını çevirerek -hisse dağıtımı ya da kâr payı yoluyla- ücretlilerin şirketiere güçlü bir biçimde katılımını hedefiemektedir. Bütün bunlan laftan ibaret saymak, kuşkusuz mümkün. Ama Ingiliz Sendikalar Birliği TUC'un genel sekreteri ve aynı zamanda hükümetin muhatabı Monks, Turner tarafından ortaya atılan "yeni görüşe" destek vermiş ve "Ingiliz patronlan böylece motive edilmiş ve iyi fiyat ödenmiş bir emeğin işlerin yûrümesi için en iyi harcı oluşturduğu gerçegini kabul etmektedir" demiştir. Patron örgütünün sosyal işler sorumlusu ve sozü edilen kültürel devrimin ilham kaynağı John Crittland'a göre, "Ekonomide esneklik ve verimülik kuşkusuz son derecede önemli olgulardır. Ama ücretler talebin başuca uyancısu geüşmenin yakıtıdır. Oysa rekabet uğruna ulusal gelirde ücretlerin payı giderek düşmektedir (1991'de yüzde 66.5,1994'te yüzde 625)." Başka bir deyişle işçilerin ve orta sınıfin geliri gerilemiştir. Oysa piyasalann canlt olduğu yıllarda böyle bir olguya hiç rastlanmamıştır. Üstelik bu değişim salt adaletsiz değil, aynı zamanda da tehlikelidir. Yeniden bir gerileme-deflasyon'a dönüşülmesini engellemek için eğilimin tersine çevrilmesi, ücretliler için bir "arü" kaynağın ortaya konulması gerekmektedir. Reel değer olarak ücretlenn uzun vadede artışi ekonominin hedefleri arasındadır. Ne varkı Cnttland'ın bu hedefe vanlması için koyduğu süre bu konuda herhangi bir iyimserliğe ızın vermiyor. Crittland'ın kişi başına reel ücret artışının 20-25 yıl içinde ikiye katlanması önerisıni, düş kınklığı yaratsa da, yine ılginç saymak mümkün. Katıiımcı ekonomiye destek Enflasyonun denetimden çıkması nasıl önlenebilecektir? "Ücret artışlannı kuruluşlar bazında kişiselleştirip geniş bir görüş alam elde etmek ve fiyat artışlannın ne yoldan olursa olsun otomatiğe bağlı hareketini engellemekle bu pekâlâ mümkündür. Aynı şey ekipler bazında da yapılmalı, ücret Tekçıkaryol: BanşasanlmakHÜSEYtV BAŞ - w ~ -w-AMAS'ın < 'dmselfanatizmşerbetiy- M M Je"uyuşturup "ayaklı bombaya" dö- ^ ^ ^ J nüştürdüğü çocuk yaştaki "kamika- ^^^^J ze"lerinin art arda giriştikleri katli- m m amJaria altmış masum insanın ölü- JL. -^L~ müne, yüzden fazlasının yaralanma- sma yol açmalan; onca emekle sağlanan banş süreci- ni bir kez daha ciddi bir biçimde tehlikeye attığı bir sı- rada devreye giren "Banş YapKilan"zirvesiyle son anda direkten dönmüş görünmektedir. Son çırpınışla- n simgeleyen kamikazeler, Japonya'yı yenilgiden kur- taramamıştı. HAMAS'ın cennet vaadiyle kandırdığı lslamcı kamikazeleriyle, Israil'deki fanatikJerin ve çevredeki despot rejimlerin ekmeğine yağ sürmekten öte bir başan elde etmeleri mümkün değildir. Batıdan ve doğrudan çok sayıda ülke liderinin ka- tıhmıyla Şarm El Şeyh'de düzenlenen zirvede, tsrail ile Filistin arasındaki banş sürecinin Filistinlilerin içinde bulunduğu acil ekonomik ihtiyaçlara öncelik ta- nınarak destekJenmesi, dahası ikili işbirlikleri yoluy- la bölgede ve uluslararası alanda terörün kaynaklan- nm kurutulması karar alrına alınmıştır. Zirveye katı- lan ülkeler, otuz gün içinde hazırlayacaklan bir kara- n katıiımcı ülkelere sunacaklardır. Teröre destek veren ülkeler Şarm El Şeyh fonımunda alman kararlann hangi ül- keleri hedeflediği kimsenin saklısı değil. Bu ülkeler foruma katılmayı reddederek, kimliklerini belirtmiş- lerdir. lran, Suriye, Libya, Sudan ve kimi şeriatçı ve despot şeyhliklerin Israil'le Filistin arasındaki banş sü- recini engelleyerek Filistin'de fslami bir düzen kurul- masmı amaçlayan HAMAS'a gizli-açık çok yönlü destek verdiklerini sağır sultan bile bijmektedir. Üs- telik bu, somut kanıtlanyla ortadadır. Ömeğin bir sü- re önce Saraybosna'da bazı Iranh fanatik dinciler ey- leme hazırlandıklan bir sırada silahlanyla birlikte ya- kayı ele vermişlerdir. Bu ülkenin çatişmanm başından bu yana Bosna'da bir "tslam cumhuriyetPkurulması için lslamcı kesimlere, silah dahil her türlü yardımda bulunduğu yine herkes tarafından bilinen bir gerçek- tir. Iran'ın Türkiye'de de benzer faaliyetler sürdürdü- ğü konusunda da önemli ipuçlan olduğu resmi ma- kamlarca ileri sürülmektedir. Dünyanın çeşitli ülkelerinde kanlı eylemlere imza atan lslamcı fanatikJere her türlü maddi ve siyasal des- tek veren ülkelerin saptanmasını öngören zirve kara- nnın, daha sonra girişilmesi beklenen ve "kmama- dan", etkjsi denenmiş "ambargo"ya uzanan "yaptı- nmlar" konusunda özellikle Batılılar arasında derin görüş aynlıklannın bulunması, sözü edilen kararlann uygulanmasının sanıldığı kadar kolay olmayacağını ortaya koymaktadır. Ömeğin lran ve Suriye ile önem- li ekonomik rlişilere sahip Fransa ve Almanya, gide- rek tüm Avrupa Birliği, bu ülkelerle "eleştireldiyalog- dan"yana olduklannı açıklamışlardır. Bunun anlamı açıktır. Batı Avrupa, bölgeyi ve dünyayı tehdit eden fanatik teröre karşı bile olsa önemli tecimsel çıkarla- nndan kolay kolay vazgeçmeyecekler, iş yaptınmlara gelince, "ipe un sermeye" çalışacakJardır. Fransa ve Almanya gibi ülkelerin Körfez savaşı öncesinde ve sı- rasında Irak'la alışverişlerini sürdürdükleri, hatta Sad- dam'ın güçlü annadasının oluşmasmda belirleyici rol oynadıklan henüz belleklerden silinmemiştir. Zehırii gaz üreten teknolojileri Irak'a Alman firmalan tara- fından sağlandığı da yine kimsenin sakJısı değildir. KJ- saca, önemli tecimsel çıkarlar söz konusu olduğunda. anh şanlı insan haklan savunucusu büyük dev letler, za- man zaman bu onursuz politikalan benimsemekte sa- kınca gönnemektedirler. İsrail ektiğini biçiyör Üstelik işin içinde siyaset gereği girişilen bazı ay- mazlıklar da vardır. Örneğin Tel-Avi\ "in Arafafın li- derliğindeki Filistin kurtuluş cephesini zayıflatmak için şu ya da bu biçimde HAMAS'a destek verdiğin- den söz edilmektedir. Bazı çevrelere göre İsrail, şim- di ektiğini biçmektedir. Rabin'in öldürülmesinin ar- dında aşın fanatikJerin etkin olduğu gizli servislerin bulunduğu kuşkulan da yok değildir. Daha açık bir de- yişle banşa tehdit salt lslamcı fanatiklerden gelme- mektedir. Ama her şeye karşın çıkış yolu, her iki taraf için de banşa sanlmaktan geçmektedir. Ancak bu ko- nuda her iki tarafa da önemli görevler düşmektedir, Zirvede vanlan uluslararası destek, banş sürecine ye- ni bir ivme kazandıracaktır. Süreç, ne denli haklı bahanelere dayandınlırsa da- yandınlsın, savsaklanmamalıdır. Filistin devletının tam olarak kurulmasına ilişkin sürece hız kazandırmak banşın en güçlü teminatıdır. Fransız Cumhurbaşkanı JacquesChirac'ın da önemle altını çizdiği gibi, önce- likJer arasında öncelik, Filistin halkının ekonomik ola- rak ayağa kaldınlmasıdır. Ne var ki bu, Amerika ve Batı Avrupa Birliği başta olmak üzere banştan yana tüm ülkelerin Filistin halkına acıl, yoğun, kapsamlı ve süreldi bir ekonomik yardımı ne ölçüde gerçekleşti- rebileceklerine bağlıdır. artışlannın performansla olan bağı korunmahdır." Buradaki "felsefe" açık: ücret skalası ve "merdivenindeki" katı tutum kınlmalıdır. Ingiliz şirketlerinin üçte biri şimdiden vergi yetkilıleri tarafından da onaylanan, finansal bir avantajın yanı sıra değerlerin tanınmasına da yol açan bir katılım sistemini hayatageçirmiştir. ingiltz patronlannın birdenbire, yakında John Major'un muhafazakâr iktidannın yerini alması beklenen işçi Partısi Başkanı Tony Blair'in ıstediği "katıiımcı ekonomi"ye sahip çıkmalan, çoklan için şaşırtıcı olmuştur. Ama patronlar bunu şöyle yanıtlıyorlar: Bu düşünce İşçi Partisi'ne özgü değildir. Biz her zaman "ücretfilere kârdan pay verihnesinden yana olduk". Enflasyonu dizginlenmış, Avrupa'nın en az vergi yüküne sahip ülkeleri arasında yer almasından kaynaklanan ucuz emek sayesinde Ingiltere, işsizliği eritmek için esnekliği ve geçici işi son kertesine kadar kullanmıştır. 29 aydan bu yana iş talebı kesintisiz gerilemektedir (Fransa'daki yüzde 11.8"e karşılık yüzde 7.9). Aynca sanayideki verimlilik Almanya ve ABD'ye oranla iki katı daha fazla hızda artmaktadır Aldaır Tumer. Thatcherizmin on altı yıldan bu yana tarihe gömdüğü talebi, ücretlerin arttınlması yoluyla yeniden canlandınnaya çalışıyor. Ne ölçüde başanh olacağını zaman gösterecek. Denetimli ücret arüşı Fransa'daki dunım, bundan pek farklı değil. Ücretlerin arttınlması neredeyse ulusal bir slogan. Sosyalistler, "öcretterde denetimli" bir artışı " savunuyorlar. Eski Başbakan Edouard Balladur'un ise "alım gûcünün" arttınlmasmdan yana olduğu biliniyor. Konunun uzmanlanndan Fransız Ekonomik Konjonkrürler Gözlemevi'nin (OFCE) Başkanı Paul Fitoussi'yc göre. "kamu harcamalan kaldıracıyla piyasanın hareketlendirilmesi mümkün değil. Özel sektörde ücretlerin arttınlması denenmeüdir. 1997'den itibaren de aynı şey devlet sektöründe yapılmalıdır." Neden olmasın? Ücretlereki küçük bir artışm bile Fransız işçisine yardımcı olacağından kuşku vok. Ancak Fransız TÜSİAD'ı (CNPF)'buna karşı çıkmaktadır. Fransız patronlanna göre böyle bir girişim şiretlerin kârlannı silip süpürmekJe kalmayacak, etkisi de hemen sıfır düzeyinde olacaktır. Ücretliler tüketim yerine tasarrufa devam edeceklerdir. Hükümet de aynı fikirde görünmektedir. Çalışma Bakanı Jacques Barrot, "Evet, ücret bordrosu işin düşmanı değildir" görüşünü savunmakta, ama, Başkan Chirac'ın da altını çizdiği gibi, "Tüketimin düşmanı issizliktir" de demektedir. Tüketimi arttırmak için küçük önlemlerle yetinen Başbakan Juppe'nin ise bu konuda dişe dokunur bir şeyler yapması uzak bir ihtimal olarak görünmektedir. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇt Kurtuluş Savaşı Anıları... TÜYAP Izmır Kıtap Şenfiğı'nde, Erdoğan Sorguç, ba- bası Ibrahim Ethem Sorguç'un, Kurtuluş Savaşı Ânıla- n'nı armağan etti. Kıtap öyle sardı kı eiımden bırakama- dım. Başucu kitabım oldu. Yedek Pıyade Teğmen Ibrahim Ethern, kısa günlük notlarla, Kurtuluş Savaşı'nın günce- sini tutmuş. Yer yer şiirsel bir anlatımı var. Babasının anılannı yayımlayan Erdoğan Sorguç ile ağa- beysi Orhan Sorguç, Konya lısesinden arkadaşlanm. Or- han, sınıf arkadaşım, Erdoğan, ondan iki yaş daha küçük. Onlar, Antalyalı, ama Konya'da okuduklan için kendileri- nı Konyalı sayarlar. Ibrahim Ethem, önce Fılıstin'e göndenlır, öğrenimi ya- nm bırakılarak. Öğretmen okulu son sınjfından alınıp gö- türülmüştür. Birinci Dünya Savaşı'nda, Filistin cephesin- deki serüveni tutsaklıkla sonuçlanır. Iskenderıye'de, ingı- lizlerin elindedır. Tutsaklık bittikten sonra Istanbul'a götü- rülüp, terhis edilirler. Ibrahim Ethem, 26 Ağustos 1921 'de deftenne düştüğü güncesınde, bir yerde şöyle der: "Arkadaşlanmızın pek çoğu meydanı harpte bugün kahramanlar gibi çarpışmaktadıriar. Biz burada (Antal- ya'da) beş on kişi kalmıştık. Fakat biz de bugün hareket ediyoruz. Sakarya Muharebesinde zabitan zayıatı (ölümü) fevka- lade bir raddeye (çizgıye) geldığınden ordudaki bu boş- luğu doldurmak için bılumum ihtiyat zabıtanının (yedek subaytannınj suratle cepheye sevklen Müdafaai Milliye Vekaletınden (MilliSavunma Bakanlığı'ndan) ehemmıyet- le askeriikşubelehne emredilmış olduğundan, bıze de şu- beden birkaç gün evvel dertıal hareket etmemız için emir venldı. Cepheye gıdeceğımden son derece memnunum. Bü- tün düşüncelenm cepheye ve muharebeyeaıt. Turitün bu ebedi düşmanı ile çarpışacağımdan dolayı duyduğum gururu hiçbir vakit tarifedemeyeceğim. Birkaç gün evvelşubemizden emrialıralmaz derhalkâ- tip olarak çalışmakta olduğum evkaf müdühyetine gide- rek orduya iltıhak edeceğimi bildirmış, halihazır maaşımı alarak hareket hazırlıklanna baş/amıştım... "Ibrahim Et- hem'in güncesinden kimilerı şöyle: 23 Eylül 1337 (1921) Sivrihisar - Yağmur öğleye ka- dar devam etti. Yağmuraltmda bir yürüyüşle saat dörtalaf- rangada (16.00) Sıvrihısar'ı ışgal ettik. Fırka mızıkası bı- zim taburun önünde idı. Halk şehnn hancinde bizı karşı- ladı ve şıddetle alkışladılar. Sivnhısar gayet dik ve yalçın bir dağın eteğinde ve önü genış bir ova. Şehrin en güzel evleri Ermenılerde imış. Ha- len Ermenı namına kımse kaJmamış. Biz de onlann evle- rine yerteştık. Fakat ne cam var, ne de çerçeve. Sabaha kadar gece üşudük. 24 Eylül 1337 (1921) Cumartesi - Duşman şehırde tahribat yaprnamış. Turk köylennı Yunanlılara yaktırmak maddesınden hüküm gıymiş binsi bugün öğle üzen çar- şıda asılarak idam edildi. Nöbetçi zabıtıyım. Ağabeyime ve arkadaşlara mektup yazdım. 25 Eylül 1337 Pazar - Kaldığımız evın açık pencerele- rine çuval gerdık ve gecemızı gayet rahat geçırdik. Alayı- mız bugün ilk defa talime çıktı. 26 Ağustos 1338 (1922) Cumartesi - Taarruz Sabaleyin 5.15'te topçulanmız ateşe başladılar. Taarruz ilerlıyor. Şımdıye kadar her tarafta şiddetli pıyade ve top- çu muharebesı var. Etrafımıza pek çok top mermtsı düş- tü. Top seslerınden kulaklanm fenalaştı. Pek şiddetli top- çu ateşı altında 3. Taburumuz ile 10. Alay kahramanca bir hücumla duşmana saldırdılar. Şımdı vakıt ıkındiye yakın. 3. Tabur daha evvel zaptertığı Kuçük Kalecık'te sebat edı- yor. 10. Alay da Poyralı'yı ışgalden sonra ılen harekâtına devam ederek tepelerı aştı görmuyoruz. Muharebe akşa- ma kadar bütün şıddetı ile devam etti. Bugün Tezeklı Yay- lası'na vakı olan hücumlanmızla 8. Fırkanın Kurtkaya'ya taarruzu akim kaldı (sonuçsuz kaldı). -* -• ' 26-27 Ağustos - Gece Santepe'nın Küçük Kalecik'e müteveccih (dönük) olan boğazı kapama vazifesını aldım. Muharebe fasıla ile ge- ce her tarafta devam etti. Pek çok serseri kurşun geldı. Dünkü 1. ve 2. bölüğün taarruzunda Yuzbaşı Irifan Efen- di ile Mülazım (teğmen) Kemal Efendi yaralıdır. Bizim bir yaralımız var. Efraddan da (erlerden de) yırmıye yakın ya- ralı ve şehit vardır. 8. Fırka akşamdan sonra Kurtkaya'ya 136. Alay ile bir- likte yine taarruz yaptı ise de muvaffak olamadt. 27 Ağustos 1338 Pazar Güneş doğduktan sonra Niyazi'den mektup aldım. Her tarafta şiddetli muharebeler oluyor. Sabah yine bomba gü- rültülerı arasında Kurtkaya sukut etti (düştü). Şiddetli top- çu ateşi altında etrafımızdaki tepeler kıt'alanmız tarafın- dan zaptedıldı. Öğleden sonra hareket ettık. BataryaJan- mızın yanından geçerek Tezekli yaylada ordugâh kurduk. Düşman burada külliyetlı (çok) mıktarda sılah bomba ve eşya bırakarak kaçmış. Dört cebel (dağ) topu ile dört adet de makınalı tüfek var. Bir tane silah aldım. Etraftaki tepe- ler şehitlerımiz ve düşman olulenyle dolu. Pek fecı ölüler gördüm. Düşman siperlennı gezdik. Afyonkarahisar'da yangın var. Düşman her tarafta perişan edıldığinden "ıle- ri"emrinı aldık. Afyonkarahısar'ın garp şımalındekı (kuzey batısındaki) tepelerde bulunan askerimizin ve bızım me- serretimize payan yoktur (sevıncımiz sonsuzdur)... Piyade Teğmen Ibrahim Ethem Sorguç'un yapıtı için oğlu Erdoğan Sorguç'a başvurulabilır. (Telefonu: 0 232 421 43 67) Kitabı geçen yıl gören, okuyan Metin Toker, Milliyet'te 24-25 Aralık 1995'te iki güzel yazı yazmış. Baş- ka yazılar da çıkmış. Okunacak bir yapıt... • • • Vedat Dalokay ı. eşı Ayçeıle oğullan Banş'ı beş yıl ön- ce bugun bırtrafik kazasında yrtirmiştik. Öksüz kalan Ba- iamir, Hakan, Sibel, Gözde ye uzun yaşam dilıyorum. BULMACA SEDAT YAŞAYAM 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA: 1/ Işsız güçsüz gezmek. 2/ Tavır, davranış... Un. et vebamyaıleyapı- lan bir yemeİc. 3/ "' aldı özge âteşimizden şerâb ü gül/Peymâne söylesm bunu gül- zâr söylesin" (Yahya Kemal)... Kiraya venlerek gelir getırenmülk. 4/ Güneyden esen yel... Küçük erkek " _ kardeş. 5/ Hayvanlara vuru- lan damga... Budun ön kıs- mından elde edilen dana etı. 6/ Dolma yapmak için hazır- lanan kanşım... Ekmek ufağı. 7/ Halk dilinde eski ayakka- bıya verilen ad... Karşı cms- ten btrine ilgi göstererek gön- lünü kazanmaya çalışma. 8/ Düzenli olarak ekim yapılan arazi... Atasözlerine dayanan didaktik Çin şiıri. 9/ Yumur- ta biçiminde yapılan ve sekız deliğı olan üflemeli bir çalgı. YUKARIDAN AŞAĞFYA: 1/Kent dışında, başta eğıtım olmak üzere özel amaçlar için kunılan yerleşme birimleri; kampus. 2/Eskı Yunan mimar- lığında müzık ve tiyatro gösterilerinin sunulduğu yapı... Yankı. 3/Güney Afnka Cumhunyetı'nın para bırimi... Ya- banıl ıncır ağacına ve bu ağaçlarda döllenmeyi sağlayan si- neğe venlen ad. 4/tskambilde ikıliden altılıya kadar olan kâ- ğıtîar. 5/Su... Başlıca içeceğımız... Fazlaj'ağmur nedeniy- le tahıllarda göriilen sürme hastalığı. 6/ Ustün bir yetkınin gücünü simgeleyen değnek... Satrançta bırtaş.. Birbağlaç. II Yerfıstığı. 8/Judo ve karatedeki en üst derecelere verilen ad... Kapalı ve dört tekerlekli bir at arabası. 9/Genellikle Uzakdoğu ülkelerinde B vıtamıni eksıklığinden doğan bir hastalık.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear