23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 20 MART 1996 ÇARŞAMBA 14 KÜLTÜR Değişik konularda yapıtlar üreten Fransız film yönetmeni Rene Clement, 83 yaşında öldü Kahplaıı kıran bir yöneimeııdiKültür Servisi - Fransa'nın en ünlü fîln yönetmenlerinden Rene Clement, 83 yaşını kutladığı pazar gecesi öldü. Jnstıut Des Hautes Erudes Cinematog- raphiques"ın kunıcu üyelerinden biri olan. ilk filmi "Demiryolu Savaşı"nı 1945 yilında çeken Clement'in başlica filmleri arasında "Yasak Oyunlar" (1951). "Bay Ripois" (1954), "Okya- nus'a Karşı" (1958), "Kızgın Güneş" (1959). "Sen Bir Metektin", "Paris Ya- nıyor " bulunuyor Yonetmen, 1960'lar- da "Yaşama Ze>ki", **Gün ve Saat", "AşkKafesi*. -Yağmurla Geten Adam", 1970'lerde "SisliGünler", "Devlet Yan- şı" ve "Çocuk Bakıcısı" filmlerini yo- nettı. Clement, çevırdıği filmlerle, Can- nes, Venedık, Londra, Hollywood ve Tokyo'da ödüller almıştı. 1946-54 yılla- n arasında Cannes'da aldıgı ödüllerle si- nema dünyasında önemli bir rüzgâr es- tiren Clement'e 1951 ve 52 yıllannda art arda iki kere de en iyi yabancı fılm Os- car'ı verilmişti. 1913 yilında Bordeaux'da doğan, mi- marlık eğitimi gören Clement, sinema- ya 1933 yılında JacquesTati ile birlikte çektıkleri kısa fılmlerle baslamıştı. Fransız sınemasmın eski ustalan Juli- en Dmivier'i, Jacques Feyder'i ve Mar- cel Carne'ı beğenıyordu Clement. O dö- nemde Fransa'nın etkin akımı olan Yenı Dalga hakkında ise pek olumlu düşün- müyordu. Yenı Dalga akımının tama- mıyla iflas ettiğini söyleyen Clement, şu eleştiriyi getiriyordu: "Yeni Dalga, bir yıkım hareketiydi. Sinemada çok şeyi yık- tı ama yerine yeterince şey koyamadı." fkinci Dünya Savaşı yıllannda Fransız ordusunun film servisinde çalışan, bu dönemde bir grup belgesel fîlm çeken yonetmen, kameraman, teknisyen ve editörolarak görev yaptıktan sonra sava- şın ardından çektiği, "Demiryolu Sava- şTyla büyük başan kazandı. Bu film, 1946 yılında, ilk kez düzenlenen Cannes Film Festıvali'nde büyük ödül kazandı. ^ l k fîlmi "Demiryolu Savaşı"yla 1946 / yılında, ilk kez düzenlenen Cannes A- Film Festıvali'nde büyük ödül kazanan Rene Clement, ikinci filmi "Yasak Oyunlar"la, 1951 yılında Cannes ve Venedik festivallerinin yanı sıra bir de en iyi yabancı film dalında Oscar aldı. ene Clement, 30 yılı aşan kariyeri boyunca belli bir türde yoğunlaşmamış, değişik konularda yapıtlar ortaya çıkartarak izleyenleri sürekli şaşırtmıştı. Eleştirmenlerin, yönetmenleri sınıflandınp, etiketleyip, bir tür kafa rahatlığına ulaşma huylanndan yakınan Clement, eleştirmenlere böyle bir fırsatı hiç veımemişti. "Demiryolu Savaşı", yönetmenin Dire- niş Hareketi içinde yer aldığı yıllarda, demiryolu işçilerinin Almanya'ya karşı mücadelede ne kadar önemli görevler üstlendiğini anlatan, belgesel ve kurgu- sal teknikleri bir arada kullanan, profes- yonel oyuncularla birlikte profesyonel olmayanlann da rol aldığı bir filmdi. Italyan yeni gerçekçileriyle aynı dö- nemde, yeni gerçekçi bir fılm yapan Cle- ment, bu filmin Fransa'da böyle bir akım dogurmamasını, şaka yollu, Fransızlann kendilerini tümüyle gerçekçıliğe bağla- mayacak kadar fanteziye düşkün olma- lanyla açıklıyordu. Ancak kendisi de sonraki dönemde, filmlerine belgesel ni- telikle görüntüler yerleştirse de zaman zaman, daha çok fantastik bir dünyanm içinedalmıştı. İkinci filmi "Yasak Oyunlar"la, yo- netmen "Demiryolu Savaşf'nın başan- sını da aştı ve 1951 yılında Cannes ve Ve- nedik festivallerinin yanı sıra bir de en iyi yabancı film dalında Oscar aldı. 'Yasak Oyunlar' TRT'de gösterilmemişti Rene Clement, 30 yılı aşan kariyeri boyunca belli bir türde yoğunlaşmamış, değişik konularda yapıtlar ortaya çıkar- tarak izleyenleri sürekJi şaşırtmıştı. Eleş- tirmenlerin, yönetmenleri sınıflandınp, etiketleyip. bir tür kafa rahatlığına ulaş- ma huylanndan yakınan Clement, eleş- tirmenlere böyle bir fırsatı hıç vermedi- ğini, bu yüzden onlarla arasının hep kö- tüolduğunubelirtiyordu. "Eleştirmenle- ri hep şaşırttım. Hep benden bckiedikJe- rinin tersini yaptım. Sinema, evrensel bir düdir. Çok değişik konularda, alanlarda işlev gorebilir. Çok farklı şeyler yapabilir, değişik yollar deneyebilir, her şeyi anla- tabilirsiniz. Ben hep böyle yapmayı seç- tim." Birçok edebiyat uyarlaması da ya- pan Clement, "Kızgın Güneş"ı Patricia Highsmith'ın. "Okyanusa Karşı "yı Marguerite Duras'nm. "Gervaise"i Emile Zola'nın ve "Paris Yanıyor "u Larry Collins'in romanlanndan uyarla- mıştı. Hatta "Okyanusa Karşı", Du- ras'nın ilk sinema uyarlaması olma özel- Iiğini de taşıyordu. Birçok uluslararası yapım gerçekleştiren, Jane Fonda,Char- les Bronson, Faye Dunaway gibi yıldız- larla birlikte çalışan Clement'e, 1984 yı- lında Cesar Onur Ödülü ve Akademi Ya- şam Boyu Basan Ödülü de verilmişti. Clement'in son filmi ise 1975 yılıda çektiği "Bebek BakKtsr olmuş. O za- mandan beri kamera arkasına geçme- mişti. Çocuk kaçırma üzerine bir film olan "Bebek Bakıcısı"nın başansızlığı- nı, o dönemde gazetelerde bu konuyla il- gili birçok haberçıktığı için insanlann bu tatsız olaylan bir de sinemada izlemek istememesine bağlıyordu yonetmen. Za- ten ona göre artık sinemanın "albn ça- ğı" bitmişti. Büyü gibi olan, etkisinden kurtulmanın olanaksız olduğu, haftada üç-dört kez sinemaya gidilen günler, te- levizyon ve video ile bitmişti. Artık in- sanlar sinemaya gitmiyor, film yapımı zorlaşıyordu ve onun bu koşullarda ya- pımcılarla boğuşacak gücü yoktu. Yönetmenin, en önemli filmi olarak nitelenen, Cannes, Venedik ve Ameri- ka'da ödüller kazanan filmi "Yasak Oyunlar"ın ise Türkiye için başka bir anlamı var. Bu fılm, 1989 yılında TRT'de gösterildiği gün, yansında, "Hristiyan- lık propagandasT ve "İzleykiden gekn teplti" gerekçeleriyle yayından kaldınl- mış, bu olay büyük tepkilere neden ol- muş, TRT yönetimi aleyhinde davalar açılmıştı. Onur konuğu olarak katıldığı Kahire Film Şenliği 'nde Clement bu ko- nuda Atilla Dorsay'a şunlan söylüyor- du: "Aptallığa,saçmalığakarşınediyebi- lir, ne yapabilirsiniz ki? Yine de şunu söy- lemek isterim. Dümada en çok korktu- ğum ve en çok korkulması gereken şey olarak nitelcdiğim. fanati/mdir. Bu fîî- min. hem de klasikler arasına çoktan gir- miş bir filmin yasaklanması, bir fanatizm örneğidir.. Yine de şunu eklemek iste- rim: Fırsat bulup Türkiye'ye gelemedim. Ancak çok merak ettiğim, ilk firsatta n- yaret etmek istediğun bir ülke. Uzaktan da olsa kalkındığuu, modernleştiğini, Av- rupa Topluhığu'na üye olmak istediğmi okuyorum, biliyorum. Peki ama, 'Yasak Oyunlar'ı ya da başka bir filmi, bir sanat ya da düşünce yapıtını >asakla>arak mı bu amaçlannıza ulaşacaksınız?" 8 U L U S L A R A R A S I A N K A R A F l L M F E S T l V A L Î Rosi^ımı Carmen'i ve diğeılerL CUMHUR CANBAZOĞLU Festival filmlerini bugün iki bölümde inceleyeceğiz; ilk bölüme geçen beş gün sü- resinde festivalde yer almış önemli çalışmalar koyacagız, diğenne de ilk kez gösterile- cek ünlü filmleri. Önce ilk kez gösterilecek ünlü yapım- !ara değinelim; Georges Bi- zet'nin Carmen'ini birçok yonetmen çekti. ama Fran- cesco Rosi'nin Placido Do- mingo'lu Carmen' i bir başka sevildi. Bu ilginin sırn Ro- si'nin yanına aldığı isimlerde saklı; koreograf AntonioGa- des, görüntü yönetmeni Pas- qualino de Santis, orkestra yönetmeni usta Lorin Maazel olunca çıkan iş de iyi oluyor tabii... Ankara, uluslararası piyasadan bol film toplaya- mıyor; ama getirebıldikleriyle yabancı film düzeyini \asatın üzerinde tutmayı başan- yor. Örneğin 1994'te Bertin Film Festiva- li'nde Gümüş Ayı'yla ödüllendırilmiş, ay- nca dört Cesar ödülü kazanmış Alain Res- nais'nin Sigara İçince (Smoking) ve Sigara Içmeyince (No Smoking) adlı filmleri çok iyi seçim bizce. Toplam 282 dakikalık iki fümin tamamını stüdyoda çeken Resnaıs, sigara içme kültürünü Sabrine Azema ve Pierre Arditi'nin oyunlannın üzerine yıka- rak usta. akıcı bir dille anlatıyor. Birinci fılmde temizliğe ara veren Celia Teasdale bir sigara yakınca diğer dokuz karakter bu hareket sonucunda yaşamlannı yeniden dü- zenliyor. İkinci filmde ise Celia Teasdale si- gara yakmaktan vazgeçince yine dokuz ka- rakter farklı bir yaşama başlıyor. Gerisi filmlerde.. Fransız Devrimi'nin önde gelen kahra- manlanndan Danton ile Robespierre çekiş- mesinde birinci ismin tarafında yer alarak "Danton" filmini yapan Andrej Wajda bu tercihi nedeniyle çok eleştirilmişti. Bu eleş- tiriler, ne yazık ki filmin teknik ve sanatsal 'Sekizinci Saat' BUGÜN KAVAKLIDERE- 12J0Normal İnsanlann Olağanüstü Hiçbir Şeyi Yoktur 15J0 Aşk 18J0 Yeşil Papayanın Kokusu 21.00 Profesör Hannibal MEGAPOL (Yeşü) 12.15 Sekızıncı Saat 15.15 80. Adım 18.15 Yüz Yüze 21.15 Carmen MEGAPOL (Kırmızı) 12i» Bak Adamlar Düşüyor 15JK) Danton 18.00 Smoking 21.00 No Smoking. başansını gölgede bırakacak düzeye çıktı ve 1982 yapımı Danton, sinema tarihine bir polemik filmi olarak yazıldı. Wajda'nın ne kadar objektif davTandığına Megapol Kır- mızı Salon'da saat 15.00'teki gösterimde hazır bulunarak karar verebilirsiniz. Sinemada yeni soluklar keşfetmek iste- yenler için Normal İnsanlann Olağandışı Hiçbir Şeyleri Yoktur (Yön: Laurence Fer- reir Barbosa) ve Bak Adamlar Düşüyor (Yön: Jacques Audiard) adlı iki Fransız fil- mi var programda. Festivalde tekraredilen yapımJar Yeşil Pa- payanın Kokusu (Yön: Anh Hung), Profe- sör Hannibal (Yön: Zoteın Fabri) ve Yüz Yüze (Yön: Ingmar Bergman), UhısalUzun Film Yanşması'na dahil 80. Adım ve Seki- zinci Saat, Macar Karoly Makk'ın Aşk ad- lı yapıtı günün diğer filmleri. Sekizinci Saat'te sevgilisi Sinan'ı elinde tutamayan Esra, tedavi gördüğü akıl hasta- nesinden kaçıp telefonla Sinan'ı her saat başı anyor. Her telefondan sonra dozunu arttırdığı uyku ilacıyla intihara gittiğini söy- lüyor Sinan'a. Sonunda Esra'yı bulan Sinan, bir kez da- ha genç kadını kandınnca, bizım medyayı günlerce meşgul eden penis kesme sahnesi gerçekleşiyor... 80. Adım ise Tomris Giritljoğtu'nun 12 Eylül'ün açtığı yaralan, 80 öncesi aşın po- litize olmuşlann ve uç ideolojileri savun- 'Carmen' muşlann sonra hangi noktalara geldiğıni sorguladığı önemli bir film... Kısa filmcilerden açıkotunım Kısa fılmcilerin bugün iki açıkoturumu var programda. Birincisi Alman Kültür Merkezi'nde (13.30) canlandırma filmleri üzerine, ikincisi Türk- tngiliz Derneği'nde 17.30'da başlayacak Asya - Avrupa Bıüuş- masınaDoğru. Kısa filmlerin programma kısaca göz ata- lım; Vakıfbank KonferansSalonu'nda "Ya- nşmadışı Belgesel" filmler gösteriliyor. 13.30]da başlayacak program. Işkence-Be- deni Öldürmeden Ruhu Ötdürmek (Can- berk Benli), Johnny Türk (Sena Merter), Alevfler (M. Adil Yalçın), Mizah Yolculan (Yıldınm Eskici), Müze Köşk(Harun Eryıl- maz) adlı yapıtlardan oluşuyor. Fransız Kül- tür Merkezi'nde Dünyaya Kısa Bir Bakış başlığıyla dokuz Fransız, beş Belçika filmi var. Agnes Varda'nın Jacques Demy'nin Dünyasıadlı filmi 18.30'da. Alman Kültür Merkezi'nde ise 18.00'de Götz Gnıner'le filmlerini takiben söyieşi yapılacak. Belgesel vekısa metraj ödülleri açıklandı Kültür Servisi-8. Ankara Uluslararası Film Festîvafi'nde " belgesel ve kısa metraj dallannda ödül alan yapımlar belli oldu. 'Belgesel Dalı'nda birinciliği Mihriban Tamk'ın 'Zamanın Durduğu Yer Kayaköy' adlı çalışması alırken, ikincilik ödülüne Nilgün Eroğlu Makdav'ın 'Cennete Açılan Pencere', üçüncülüğe ise luiami Aigör'ün 'Kmhepeli Kalpak' adlı çalışmalan değer görüldü. Seçici kurul, bu daldaki Özel Ödiil'ü Aydın Bulut'un 'Gazi Mahallesi' adlı belgeseline verdi. 'lOsa Metraj Film' dalında 'Deneysel VTdeo' kategorisinde Fatih Gezen'in 'Curriculum Vitae'si oy çokluğuyla birinci seçilirken, Jüri Özel Ödülü'nü 'Şimdi' adlı çalışmasıyla Ali Pekşen aldı. 'Dramatik Video Dalı'nda Gürcan Keltek'Kovboylarve Melekler' adlı çalışmasıyla birincilik ödülünü kazanırken, jüri, 16-35 mm kategorisinde ve canlandırma dalında, oy çokluğuyla ödüle değer yapıt bulamadı. Oyun yazarları, Türk tiyatrosunu tarhşıyor Kültür Servisi - 'Tiyatro Tîyatn)' dergisi, mart sayısında yayımladıgı Şakir Eczacıbaşı'nın önümüzdeki hafta kutlanacak olan 27 Mart Dünya Tiyatro Günü dolayısıyla kaleme aldığı Dünya Tiyatro Günü Bildinsi'yie kutluyor Dünya Tiyatro Günü'nü. Dergı, bu ayki dosyasını Türk Tıyatrosu'na ayırmış. Oyun yazarlan Murathan Mungan "Tıyatronun Dışında", Memet Baydur "Cam Kıngı Tiyatrosu", Ataol Behramo|lu "Tıyatroda Belgeselliğin Olanaklan", Turgay Nar "Tîyatro ve Entelektüel Ahlak" ve Refık Erduran "Oyun Vazarlıgımız Başa Bela(mı?) başlıklı yazılanyla Türk Tiyatrosu'nu tartışıyorlar bu dosyada. Özdemir Nutku, ünlü tiyatro eleştırmeni Kenneth Tynan'm anısına kaleme aldığı "Elestirmen Olmak lsteyenter" başlıklı yazısında eleştırmenliğe soyunanlan bekleyen sorumluluklan anlatırken, eleştirmenın temel eğiliminin gözlenen değil, gözlemleyen olması gerekJılığini belirtiyor. Tiyatro Tiyatro dergisinin bu ay ele aldığı bir başka konu danstıyatrolan.. "Türkiye'de Dans Tiyatrosu Tartışılıyor" başlığıyla incelenen konu üzerine Berrak Yedek, MSÜ Devlet Konservatuvan Bale Bölümü dansçılannın kurduğu Kumpanya Bale Türk topluluğunu tanıtırken, Şebnem Sehsık Aslan "Bausch, Sahnede Çığhk Atar" başlıkh yazısında dans tiyatrosu kavramının geliştiricılerinden ünlü Alman koreograf Pina Bausch ve VVuppertal Dans Tiyatrosu'nu ele alıyor. Tiyatro Tiyatro dergisi, sanatseverlerle tiyatro arasında köprü kurmak çerçevesinde bir etkınlik daha üstleniyor. Dergı. bünyesinde oluşturduğu "Tiyatro Kulübü"nün okurlanna her ay ulaştıracağı davetıyelerle tiyatro izleme ahşkanlığı ve bilinci taşıyan bir seyirci kitlesi yaratmaya çalışıyor. Yunus Koray, Suphi Kaner, Robert Graves, Kedı Cinsi; John Updike, Tahta îşi Bir Yumurta; John E. McMillin, Penelope'ye; Ferit Öngören, Aziz Nesin'le Kırk Yıl; M. Ali Kılıçbay, Marmaris'in Generali, Bodrum'un Paşası; Andr£ François, Karikatürler; Andre François, Anılar; Ben Shahn, Andre François'mn Gülüşü; Ölümle Uğili Mizahi Yazûar, Sözler; Aykut Köksal, îzcl Rozental'in Karikatürü Nerede Duruyor?; Turgay Karadağ, Karikatürler; L.R. Varchavski, Rus Karikatûr Tarihine Genel Bir Bakış; Erim Gözen, Çizgi Film Maceram; Dostlan, Sadri Alışık'ı andıKültür Servisi - Türk si- nema ve tıyatrosunun ünlü oyuncusu Sadri Abşık, ölu- münün binnci yıldönümün- de AKM'de düzenlenen bir törenle anıldı Halit Kı- vanç'ın sunduğu hüzünle neşenin iç içe yaşandığı ge- cede oyuncunun yakmlan, ış arkadaşlan ve sevenlen anılardakı duygulardaki Sadri Alışık'ı dile getirdı- ler. Ara ara Sadri Alışık da katıldı, anma gecesinc Ön- ce Türker Inanoglu'nun filmlerinden hazırladığı belgeselde, güldü, şakalaş- tı, şarkı söyledı ve izleyicı- leri o meşhur Turist Omer selamıyla selamladı. Sonra MüşfikKenter'ın seslendır- dığı şiirlerindekı duygula- nyla doldurdu salonu. Tı- yatronun duvarlanna yansı- tılarak sergılenen resimleri ise ızleyicilere Sadn Alı- şık'ın bir başka zenginliği- nı, ressamiığını tanıma ola- nağını sundu. "Sadri Alışık ağlavarak değiL, gülerek, neşelenerek amlır." Halit Kıvanç böyle anılması gerektığinr düşü- nüyordu, ünlü oyuncunun. Ancak zaman zaman özle- min gözyaşına dönüştüğü de oldu gecede. Lale Ora- loğlu, tiyatroya adım attığı ilk gün kendisıne ilk dost elını uzatan Sadri Alışık'ın insan ve oyuncu yönüne de- ğinırken gözyaşlannı tuta- madı. Mücap Ofluoghı için ise Sadn Alışık hâlâ yaşı- yordu ve onunIa ilgili anıla- rrm anlatırken. takildıkça "öyle dep miydi Sadri" şeklinde yardım aldı dos- tundan. Ofluoğlu ayrıca Küçük Sahne'de paylaştık- lan oyunlardan söz ederek "Sadri kadar mesleğini cid- diye alan çok az kişi tanı- dım"dedi. Alışık'ı "Halk- tan aidıgmı ona geri veren nirşanatçT olarak anan Sa- fa ÖnaL, diğer konuşmacı- lar gibi onun dostluğundan, sıcaklığından, güzelliğm- den ve mesleğıne gösterdi- ği saygıdan söz etti. Tunst Omer filmlennin yönetme- ni Hulki Saner, Sadn Alı- şık'la settekı neşelı anılan- nı aktaran bir konuşma ya- parak sıcak bir selam gön- derdi sanatçıya. Başbakan Mesut Yılmaz, Deviet Bakanı tmren Ay- kut, Kültür Bakanı Agâh Oktay Güner, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Gü- lay Abğ, Türkân Şoray ve EroJ Evgin'in telgraflanyla katıldıklan gecede oyuncu- ya kısa birer konuşmayla selam gönderen ıkı isim de Selim fîeri ve Sevda Ferdağ idi. Selım llen. "Türkiye'de sanatçılar sanatçılan sev- mez, ancak o sanatçılan se- ven bir sanatçı> dı" sözleriy- le, Alışık'ın sonsuz sevgi- sıne dikkat çektı. Sevda Fer- dağ ise "bir İstanbul beye- fendisi" olarak tanımladığı Alışık"la dostluğundan söz ettı. Bu arada geceye katılan Beyoğlu Beledıye Başkanı Nusret Ba\raktar, Sadri Alışık adım gönüllerde ya- şarmanın ötesinde birçaba- yı müjdeleyerek 22 mart cu- ma günü Ahududu Soka- ğı'nın adının Sadri Alışık Sokağı olarak değiştirilece- ğini söyledı. İndÇayırh'nın oyuncunun Avni Aml tara- fından bestelenmış "Mer- haba tstanbul'um" adlı şi- ırını seslendirdığı, Yavuz Özkan'm "Yengeç Sepeti" filmının çekimlerinde oluş- turduğu klıbinin gösterimi- nin yer aldığı gecenın son konuşmacısını Çolpan ll- han oldu. llhan, "Kaybettiklerimi- zi sürekli habriarsak, onla- nn varlıklannı sürdürebili- riz. Bizler hepimiz biraraya gefinceSadri her şeyi>le ara- mızda yaşadı. Onİan han- zamızda tazelersek yaşadı- ğımız hayata bir anlam ge- lecektir"sözleriyle gecenın kendısı için ne kadar önem- li olduğunu vurguladı. Sad- ri Alışık'ı anma ya da Sad- ri Alışık ile birlikte olma ge- cesine katılan isimlerden diğer bazılan ise Yavuz Öz- kan. Müjdat Gezen, Gülriz Sunıri, Metin Akpınar, Me- like Demirağ, Perihan Sa- vaş, Sibel TumagöL, lzzet Günay, Büyükşehır Beledi- yesı Başkan Vekılı AliMü- fit Gürtuna ve Hüiya Avşar idi. Yılmaz Odabaşı'dan şîir kasedi Kültür Servisi- Şaır ve yazar Yılmaz Odabaşf nın şiir kasedi. "Nice Küllerden" adıyla piyasaya çıktı. Prodüktörlüğünü Anadolu Müzik Üretim Şirketi'nin üstlendiği kasette. şairin "Siste Kalabalıklar", "Yurtsuz Şiirler", "Aynı Göğün Ezgisi". "HerÖmür Kendi Gençliğinden Vurulur" ve "Cehennem Bileti" adlı şiir kıtaplanndan seçip seslendirdiği 20 şiiri yer alıyor. Kasette Odabaşı'na Ingiltere Kralıyet Orkestrası üyelerinden Dilsat da kemanıyla eşlik ediyor. K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K K Â M İ L M AS AR ACI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear