25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 ŞÜBAT1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Tûrk-îş'e bağlı 26 sendika, bu yıl içinde bağımsız olarak toplusözleşmeye oturacak 350 bin işçi sözieşme bekfiyor ANKARA (AA) - Türk-îş'e baglı 26 sendika. bu yıJ içinde, üyesi bulunan toplam 350 bin 209 işçi adına toplu iş sözleşmesi göriişmelerinde bulunacak. Bayram MeraJ. bu yıl toplu iş sözleşmeleri bulunan sendıkalann toplu iş sözleşme görüşmelerini daha önce aldıklan karar doğrultusunda, kendi başlanna bağımsız olarak yûrütecekJerini bildirerek sözleşmelerin tıkanması durumunda Tûrk-lş'ın devreye gireceğini, sözleşmeleri bağıtlamak için uğraş vereceğini söyledi. Toplu iş sözleşmesi görüşmelerini yürütecek sendikalara, Türk-İş'in maddi ve manevi her türlü katkıyı sağlayacağtna dikkati çeken Bayram Meral, "Son yaptlan zamlarla işçinin satın alma gücünde yüzde 50'tere varan bir geriieme oldu. Toplusözleşme • Türk-Iş Genel Başkanı Bayram Meral, "Son yapılan zamlarla işçinin satm alma gücünde yüzde 50'lere varan bir geriieme oldu. Toplusözleşme göriişmelerinde reel satm alma gücü mutlaka yakalanmalıdır. Sendikalanmız, bu düşünce ile toplu iş sözleşme masasında mücadele edecektir" dedi. görüşmelerinde reel saün alma gücü mutlaka sakalanmalıdır. Sendikalanmız, bu düşünce ile toplu iş sözleşme masasında mücadele edecektir" dedi. Türk-tş tarafından bu yıl içinde yürütülecek toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde, ağırlık, özel sektörde bulunuyor. Toplusözleşme bekleyen 350 bin 209 ışçiden 245 bin 942'si özel sektörde çalışırken 104 bin 267'si kamu sektöründe çalışıyor. Grev yasağı kapsamında bulunan 44 bin 743 işçinin büyük çoğunluğunu, belediyelerde çalışanlar oluşturuyor. Özel sektör sözleşmelerinin yürürlük tarihi, genelde ocak ayı olurken kamudaki toplu iş sözleşmeleri ise l martta başhyor. Belediye-lş Sendikası. Ankara, lstanbul, İzmir, Adana büyükşehir belediyeleri ile EGO, lETT, IZTU, ASKİ gibi işyerlerinde çalısan toplam 96 bin 918 işçi adına, toplu iş sözleşmesi görüşmelerini yürütecek. Türk Metal Sendikası, MESS (Madeni Eşya Sanayi lşverenleri Sendikası) ile toplam 91 bin 184, Teksif Sendikası da Tekstil İşverenleri Sendikası ile 60 bin 28 işçi adına toplusözleşme masasına oturarak üye işçilere yeni haklar sağlamak için mücadele verecek. BASİSEN Sendikası da başta Türkiye İş Bankası olmak üzere, çeşitli banka ve sigorta şirketlerinde çalısan 20 bin işçi adına, toplu iş sözleşme görüşmelerinde bulunacak. Ocak ayında süresi biten toplu iş sözleşmeleri kapsamında bulunan özel sektör işyerlerinde Petrol-lş, Tek Gıda- Iş, Teksif ve Çimse-lş sendikalan toplu iş sözleşme göriişmelerine başladılar. Bu yıl içinde 350 bin 209 işçi adına toplu iş sözleşme görüşmelerini yürütecek sendikalar ve işçi sayılan şöyle: Tanm-lş: 15, Türkiye Maden- Iş: 4 bin 356, Petrol-İş: 7 bin 803, Tek Gıda-İş: 9 bin 24, Teksif: 60 bin 28, Ağaç-lş: 1483, Deri-lş: 217, Selüloz- Iş: 2 bin 157, Basın-Iş: 80, Basisen: 20 bin 913, Çimse-lş: 8 bin 552, Kristal- Iş: 290, Türk Metal: 91 Bin 184, Yol- Iş: 11 bin 275, Tes-Iş: 9 bin 991, Tez Koop-lş: 10 bin 773, Koop-lş: Bin 610, TÜMTIS: Bin 139, Demiryol-fş: 400, Denizciler: 988, Hava-lş: 5, Sağlık-lş: 301, Toleyis: 7 bin 264, Harb-Jş: 2 bin 145, TGS: 420, Belediye-Iş:96bin819. Alibeyköy'de bir kıraathaneye, Gazi Mahallesi'nde bir pastaneye saldınldı Saldırgan linçten zor kurtuldu• Alibeyköy'de Alevilerin gittiği bir kıraathaneye dün saat 13.00 sıralannda silahlı saldında bulunuldu. 3 kişinin yaralandığı olayda saldırganlardan biri yurttaşlar tarafından yakalandı. Yılmaz Ermiş isimli saldırganı polise vermek istemeyen yurttaşlar, uzun bir süre kıraathanede tuttu. Gazi Mahallesi'ndede bir pastaneye silahlı, taşlı ve sopalı saldında bulunuldu. Güvenlik kuvvetleri olayla ilgili olarak 30 kişiyi gözaltma aldı. tstanbul Haber Servisi - Alibeyköy Bı- nevler'de Alevilenn gittiği Karadenız Kıra- atfaanesi'ne dûzenlenen silahlı saldında üç kişi yaralandı. Semt sakinleri olay sırasm- da saldırganlardan birisıni yakaladılar. Ola- yın siyasi olduğunu belırterek galeyana ge- len yurttaşlar, saldırganı uzun süre polise teslim etmeyerek saldınnm yapıldıgı kıra- athanede tuttular. Gazıosmanpaşa Gazi Ma- hallesi 'nde bir pastane beş kışihk silahlı bir grup, tarafından tarandı. Alibeyköy Bınevler Gülbahar Mahalle- si'nde bulunan ve çoğunlukla Alevilenn git- tiği Karadeniz Kıraathanesi'ne dün saat 13.00 sıralannda silahlı 8-10 kişilik bir grup saldında bulundu. Edmilen bılgiye göre sal- dırganlar içeride bulunan Şişli Belediyesi çalışanı, korsan taksi şoforlûğü yapan Ra- mazan Türkay (32)adlı kişiyi biçakladılar Saldırganlar daha sonra çıkarken kıraatha- neye rastgele ateş ettıler. Bu sırada Feva Kı- nlyıl (42) ile Hasan Atilla (28) yaralandı. Olaydan sonra kaçmaya çalısan saldır- ganlarla kıraathanede bulunanlar ve sılah seslenni duyarak müdahale eden yurttaşlar arasında kovalamaca başladı. Bu kovalama- cada semt sakinlen. saldırganlardan 19-20 yaşlanndakı Yılmaz Ermiş i yakaladılar, dı- ğer saldırganlar ise 34 DSP 71 ve plakası ol- mayan bir otomobile binerek kaçtılar. Ola- yın duyulmasmdan sonra tûm mahalle hal- kı sokaklara dökülerek protesto göstensı yaptı. Bir süre kıraathanede bekletilen sal- dırgan Yılmaz Ermiş, güvenlik güçleri ta- rafından güçlükJe çıkanldı. Kıraathanenin önünde toplanan halk, Alevi yurttaşlann geldiği kıraathaneye üçûncü kez saldınldı- ğını söyleyerek olayı 'siyasT olarak nıtele- di. Görgü tanıklan, saldırganlann Yeşilpı- nar'da oturan ve Aievileri tehdit eden ülkü- cüler olduğunu öne sürerken, bazı tanıklar Ramazan Türkay'ın olaydan bir saat önce otomobiliyle saldırganlardan binnin araba- sına çarptığını ve bir süre tartıştığını belirt- tiler. Türkay'la tartışan kışının daha sonra Yeşilpınar'daki arkadaşlannı toplayarak kı- raathaneye geldiğinı ilen süren görgü tanı- gı, şunlan söyledi: "Ramazan'la araba yü- zünden tartışnuşlar. Saldırgan, Ramazan'ı kahveye kadar idemiş ve arkadaşlannı top- layarak buraya gelmiş. Zaten kahveye girer girmez Ramazan'ı göstererek "Işte o' dedi- ler. Biz de sivil potis olduklannı sandıgımız İÇİD bir tepkide bulumnadık. Ramazan'ı dövdüler ve küfür ederek dısan çıktjlar. Bu arada halkı da korkutmak için rastgele ateş açblar. Yoldan geçen bir taksiyi durdurdu- lar. Şotörünü döverek arabaıİan aralar ve kaçûlar. Biz saldırganlardan bir tanesiniya- kalamayı başardık." Halk tarafından yakalanan saldırgan Yıl- Aübeyköy'de Karadeniz Kıraathanesi'ne dün silahlı 8-10 kişilik bir grup saldında bulundu. Üç kişinin çeşitli yerterinden yara- landığı olayda saldırganlardan Yümaz Ermiş, mahalle sakinleri tarafından yakalandı. (Fotoğraf: KUBİLAY TÜNTÜL) maz Ermiş, "Ramazan Türkay bizim arka- daşımızia tarbşnuş, onun için buraya gei- dik" diye konuşurken, Karadeniz Kıraatha- nesi'nin sahıbi Mehmet Karadeniz, 8 veya 10 kişinin kıraathaneye gelerek taksi şofö- rü Ramazan Türkay'ı sorduklannı belirtti. Karadeniz şöyle de\am etti: "Ramazan Türkav arkadaşlanyla masa- da oyun oynuyordu. Saldırganlar, oolann yanına gRUnce silahlannı ve bıcaklannı çek- tiler. Olay sırasında saldırganlardan birini yakalamay ı başardık. Biz, gelen bu kişilerin ülkücü olduklannı sanıyonız." Kıraathanedekılenn tartakladığı Yılmaz Ermiş ile olay sırasında yaralananlar SSK Eyüp Hastanesı'ne kaldınldı. Gazi Ma- hallesi Fevzi Çakmak Caddesi üzerindeki Özer Pastanesi'ne de saat 21.00 sıralannda gelen maskeli ve silahlı beş kişi, pastaneyi uzun namlulu otomatik silahlarla taradıktan sonra pastaneyi taş ve sopalarla tahrib ettı. Saldırganlar ara sokaklara dağılarak kaçtı. Saldın sırasında pastanenın boş olması ne- denıyle can kaybı olmazken maddi hasar meydana geldi. Olayın ardından çevredekı kahvehane vepastanelen kontrol altına alan polis 30 kişiyi gözaltına aldı. Helikopter kazası Şehit astsubaya askeri tören tstanbul Haber Servisi -Marma- ris Aksaz Denız Üssü liman sıha- sında meydana gelen helikopter kazasında şehıt olan Denız Astsu- bay Üstçavuş Ali Ihsan Çakmak ıçın dün Beykoz Kurtarma Grup Komutanlığı'nda askeri tören dü- zenlendı. Kurtarma ve Sualtı Ko- mutanı Albay Bülentlnoğlu, tören- de yaptı|ı konuşmada, kazadan do- layı duyduğu üzüntüyü ifade ede- rek "Bu arkadaşlarunızuı çok az kimseye nasip olan böyle bir mer- tebeye ulaşmalan, en büyük teselli kaynağunız olmaktadır" dedi. Saygı duruşuyla başlayan tören- de, şehıt Deniz Astsubay Üstçavuş Ali Ihsan Çakmak'ın özgeçmişı okundu. Kurtarma ve Sualtı Ko- mutanı Albay Bülent Inoğlu. kaza- dan duyduğu üzüntüyü belırterek şöyle devam ettı: "Bu eüm ka/aso- nucu. heükopterde bulunan 6 SAT komandomuz kurtanlırkm, henüz mesleklerinin bahannda olan. ateş gibi, gözüpek. viğit Deniz Kıdemli l'steğmen Bülent l sta, Deniz Ast- subay Başçavuş Ahmet Toprakka- nşturan. Deniz Astsubay Kıdemli Üstçavuş Ahmet Selçuk. Deniz .Ast- subay Üstçavuş Ali Ihsan Çakmak, Deniz Astsubay L'stçavuşAykutTe- tik, mertebelerin en güzeline erişe- rek şehitolmuşlardır. Tehükeieri hi- çe sa\an. ölüme meydan okuyan kahramanSAT komandoarkadas- lanmız, her zaman bizimle. içimiz- de, kalbimizde yaşayacaklanur." SAT komandolannın Ikızceada- cıklan knzınde adacıklara çıktıkla- nnı hatırlatan Albay Inoğlu, SAT komandolanna hitaben şöyle dedi: "Ikizce adacıklan krizindeçapı kü- çük ama neticesi çok büyük bir ha- rekâö sizden beklenen başanyla gerçekleştirdini/- Banşın kurulma- sındaki katkınız çok bü> ük olmuş- tur. Bir ke/ daha > üce milktimizin teveccühüne mazhar oJdunuz. Ça- pı küçük. önemi büyük İkizce ada- cıklan krizindt hak ve menfaatieri korumak için bölgede bulunan ve eğitûn esnasında nıüessir bir kaza sonucu şehitlik mertebesine erişen 5 korkusuz yiğit SAT komando- mu/dan dördünü iki gün önce bu- rada yapılan törenle, milletimizin kalbine gömerek,ebediyete uğurla- dık. Ancak diğer SAT komandosu olan Ali lbsan Çakmak'tan yoksun olarak yaptığımız törende artan acımız, değerii e\ladımızın naaşı- nın bulunmasıyia, bugün bir nebze de olsa hafiflemiş bulunuyor." Törene, şehıt astsubayın eşı NOüferÇakmak. kızı Cerem Çak- mak veyakınlan ile Donanma Ko- mutanı Oramıral Salim Dervişoğlu, Kuzey Deniz Saha Komutanı Ko- ramırai tlhami Erdil, lstanbul Boğaz Komutanı Tümamiral Erol Adayener, yüksek riitbeh subaylar ve SAT komandolan katıldı. Denız Astsubay Cstçavuş Ali Ihsan Çak- mak'ın cenazesı. Sehmiye Camıı'nde kılınan öğle namazın- dan sonra Edirnekapı Denız Şehit- lıği'nde toprağa verildi. HAFTAIABAKIŞ AHMET TANER KlgLALI •Çağdaş' ANAP, Modenn' RP (!) Bu yazı çıktığında dunjm ne olur bilmem; ama iç siyasetimiz, TV'lerdeki pembe dizilere döndü. On beş gün yurtdışına gidip geliyorum; değişen bir şey yok. Bıraktığınız yerden devam ediyorsunuz. Karl Marx, işçi sınıfının diktatörlüğünü öngör- müştü. Lenin bunun yerine, işçi sınıfının partisi- nin diktatörlüğünü koydu. Stalin de işçi sınıfı adı- na tek kişinin diktatörlüğünü kurdu. Ve Sovyet sistemi, kendi sonunaadım adım yü- rüdü... Demokrasi, halkın etkin katılımını öngören bir yönetım biçimidir. 12 Eylül, bunu "halksızpartiler" yönetimine dönüştüren temelleri artı. Rahmetli Ozal'la birlikte, halkın değil, önderin seçtiği mil- letvekilleri dönemi başladı. Son seçimlerle birlik- te de, halkaz demokrasi "partisiz demokrasi" ol- du. Ben yurtdışına giderken, "önderler demokrasi- si" vardı. Dönüp geldim ki o da Hacivat-Karagöz oyu- nuna dönüşmüş... Ama iki "lidercik" arasındaki maskaralık, artık kimseyi güldürmüyor. • • • Şu sözler kime ait? "Inanıyorum ki eğer Refah bir kaza eseri iktidar olsa, hattaiktidarortağıolsa Türkiye, bugünküdu- rumunu bile arayacaktır." "Bu kadro işbaşında olduğu sürece, Refah ile ne birişbirliğine gideriz ne de böyle birişbihiğiiçin masaya otunınız." "Iran devhmini övenlerle koalisyonyapamayız." Bu sözler, ANAP'ın genel başkanına ait... Son yıllann ANAP'ı -TBMM'de de yerel yönetim- lerde de- zaman zaman RP'nin kuyruğu gibiydi... RP ile MHP arasındaki bir çizgide olan BBP ile se- çim işbirliği yapan Sayın Yılmaz -bu sayede ittiği oylarta- Sayın Çiller'ı kurtaran kişi olmuştu... RP ile son dans ise ANAP'ın "hazin" intihandır. ANAP, tek kişinin "alet"\ olarak kuaılmuştu. Şim- di ise tek kişinin elinde kınk dökük bir "oyuncak" haline dönüştü... • • • Kimi bilim kadını, kimi bilim adamı... Kimisi de gazeteci-yazar. TV ekranlannda ıkınıp sıkınıyorlar. RP'nin nasıl da "modem" bir parti olduğunu veTürkiye'yi na- sıl daha "hür" ve "modem" yapacağını anlatma- ya çabalıyorlar. Atatürk'ün kurduğu parti nasıl "modernleşme- ci" ise RP de öyle imiş. Asker-sivil bürokratlar, aydınlar ve onlarla görüş birliği yapan sermaye çevreleri artık tıkanmışlar. Şimdi bu "merkez"e karşı; dinciierin de içinde ol- duğu "çewe", ilerici bir güç olarak çatışmaya gir- miş... Yönüne önem vermeden her değişmeyi "dev- rim" sananlar, birzamanlarözal'ı "en büyükdev- rimci" ılan etmişlerdi. Bilgisayarkullanma ile "mo- dern"liği eş sayanlar da şimdi RP'yi cumhuriyet- çilere yutturma çabasındalar. RP'nin düzeni, çok daha "hür" olacakmış! Çok övdükleri iran devrimindeki gibi mi? Akıt- tıkları paraların önemli bir kaynağını oluşturan Su- udi Arabistan'daki gibi mi? Türkiye'nin dört bir yanındaki binlerce RP'li be- lediye meclisi ya da il genel meclisi üyesinden "bir tekinin dahi" kadın olmamasındaki gibi mi? Ge- nel seçimlerde, RP listelerinde tek bir kadın ada- yın bile bulunmamasındaki gibi mi? "Islam OrtakPazarı"nı, "IslamNATO'sunu"ku- rup hiçbiri demokratik olmayan ülkelerin arasına hapsederek mi Türkiye'yi daha "hür" yapacak- lar? Yoksa onlann "hüm'yet" anlayışlan, Erbakan'la- nn, Mercümek'lerin paraya gömülmelerini sağla- yan bir "hürlük ile mi sınırlı? • • • Yapılanlar, yann yapılacaklann göstergesidir. Zeynep Oral, yeni "ilerici" partimizin "modem" zihniyetini şöyle özetlemiş: "Çıplak insan heykeli görünce 'Ben böyle sana- tın içine tükürürüm'; Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın bütçesinde kısıntı yapmak isteyin- ce 'Cumhurbaşkanı da zurna dinlemeyiversin'; Devlet Balesi'nin ödeneğine 'Kızlann bacak ara- lanna bakmak için bunca paraya yazık' diyerek ne- zih (!) eleştin'ler getiren birzihniyet..." Bu zihniyeti "ehlileştirme"n\n yolu, devleti ona teslim etmek değildir; demokrasiyi, özgürlüğü, çağdaşlığı, kendinden farklı olana saygıyı içine sindiremezse iktidara hiçbirzaman ulaşamıayaca- ğını ona anlatmaktır! Son yanm yüzyılın cumhuriyet tarihindeki tüm aymazlıklara ve ihanetlere karşın; halkın yüzde 80'inin kendisinden yana değil, kendisine karşı ol- duğunu, her fırsatta ona hatırlatmaktır! IstaııİHil\Ia 10 bin tescilli dilenci var HÜLYATOPCU İsanbul Büyükşehir Belediyesi'ne baglı Dilenci Toplama ve S«k Merke/i"ne kayıth 10 bin 34 dilenci var. Onlara hemen hemen her yerde rastlamanız olanaklı. Cami avlu- sunda, kalabalık caddelerde, trafik ışıklannda, hastane kapılannda ya da türbe önlennde... ".\Ilah nzası'' diye başlayan, "Çocuğuma bir ek- mek parast" diye devam eden ya- kanşlar ve avuç açan eller... Her yere yayılmış olsalar da son yıllarda nüfus patlaması yaşayan lstanbul, dilenciler içm bir cennet. tstanbul Büyükşehir Belediyesi 'ne bağlı Dilenci Toplama ve Sevk Merkezi'ne kayıtlı 10 bin 34 dilenci bulunuyor. Kayıth ol- mayanlann sayısı ise kesin olarak bilinmıyor. lstan- bul'un farklı semtlerindeki dılencılerin toplandığı mer- kezde 11 zabıta memuru ça- lışıyor. Merkeze getirilen di- lencilerden sağlam olanlan Cumhuriyet SavcılığVna sev- kediliyor, sakat olanlar ise serbest bırakılıyor. Merkeze getırilenlerın üzennden çıkan paralar burada sayılıyor, an- cak dılencinin üzerinden ne kadar para çıkarsa çıksın ancak 185 bın lıra ceza kesilebiliyor. 12 saat merkezde bekletilen dilencılere pa- ralan zabıt karşıUğı tekrar geri ve- riliyor. lstanbul 'da geçen yıl yapılan de- netımlerde yakalanan bın 48 dilen- cinin üzerinden çıkan para 255 mil- yon lira. Dilenci sayısına bakıldı- ğında düşük görünen bu miktar as- lında az değil. Çünkü diienciler üzerlerinde yalnızca günlük kazan- dıklan paralan bulunduruyorlar. Dilenci Toplama ve Sevk Amiri Hasan BiHr, merkeze getirilen di- lencilenntamamını tanıyor. Sokak- lardan toplanan dilencilerin mer- kezde bekletildiğinı ancak bırakıl- dıktan sonra tekrar aynı ışı yapnğı- nı vurgulayan Bilir. "Merkezde di- lencileri bu işi yapmaktan vazgeçf- recekbir çalışma şu an yapılmıyor" dıyor. Ekonomık durumu ıyı olan dilencilerin yeterlı para kazandık- tan sonra bu işi bırakamadığını da vurgulayan Hasan Bilir, "Ekono- miksıkınü yüzünden dilenenler na- dirdir. Biz nke zenginin buradan çocuklan tarafından alındığmı an- cak tekrar dilendiğini gördük" dı- yor. Dilencilerin ramazan ayında günde ortalama 2 milyon lira para kazanabildiğini söyleyen Bılır, di- lenciliğin zaman içinde değışime uğradığını anlatıyor. Eskıden şebe- ke şeklinde çahşan dilencilerin gü- nümüzde bireysel olarak çalışmayı tercih ettifını belırten Bılır. "Baş- kalanna çalışmak istemiyorlar" dı- yor. Merkezde bulunan dilencile- rin hemen hemen tamamı ihtiyaç- lan olduğu için dilendıklerini belir- tiyorlar. Czerinden 3 nıilyon 500 bin lıra para çıkan 60 yaşındakı Remzi Engin,kendisine bakan kim- se olmadığı için dilendiğıni söyler- ken. 70 yaşındaki Mustafa Ceren kanser olan eşinin tedavısı içm haf- tada iki gün dilendiğini belirtiyor. Günde 200-300 bin lira kazandığı- nı sav-unan Ceren, bu miktann çok olmadığını belirtiyor. 2 yıldır dı- lencilik yapan 36 yaşmdaki Recep Karaca ise cebınden çıkardığı "Yüzde 60 işgöremez" raporunu göstenyor. Uzun süre iş aradığım ancak bulamadığmı belırten Kara- ca. işyerlerinın sakat ışçı çalıştır- mak istememesınden yakınıyor. Dilencıliği hırsızlığa tercih ettığinı Toplayıp bekletmek çözüm değil Dilenci Toplama ve Sevk Merkezi'nde dilencileri bu işi yapmaktan caydıncı bir çalışma yürütülmesi gerektiğini söyleyen söyleyen Prof. Dr. Ozcan Köknel, buraya getirilen kişilerin farklı özellikleri olduguna dikkat çekti. Bazı dilencilerin sakat olduklan, bazılannın Anadolu'dan gelip ortada kaldıklan, bazılann ise bu işi yapmaya zorlandıklan için dilendiğini belirten Köknel, "Böyle bir merkeze getirilen dilenciler grup grup aynlmalı. Kimin ne için dilendiği tespit cdilmeli. Gruplama sonrasında uygun çözüm yoUan üretümeli" dedi. İş bulamadığı için dilenen kişilere iş sağlayacak bir çahşma merkezi düzenlenebileceğini belirten Köknel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dilenciler arasında uyuşturucu kullanan, alkol alan ya da akıl hastası olan kişiler olabilir. Yani dilencilerin her birinin bireysel özellikleri var. Tedaviye gereksinim duvanlara tedavi olana|ı sağlanmalıdır. Yoksa insanlan bir yere toplayıp bekletmek çözüm değil." söyleyen Karaca, "îstemekayıp de- ğil ki" dıyor. Türkiye'de torpıli ol- mayan hıç kimsenın iş bulamaya- cağını savunan Karaca, dilenciliğin hiç de kolay bir iş olmadığını vur- guluyor. Balat'ta trafik ışıklannın bulunduğu yerde dilendiğini söyle- yen Karaca, "Kimseye AUah nzası için para demiyonım. İyi günler d- yonım veren veriyor. Dil yilanı de- liğinden çıkanr. Konuşmasıru bile- ceksin" diye konuşuyor. Dılencılik yaptığı süre içerisinde bir gün bile sokakta yatmadığmı ya da aç kalmadığını söyleyen Kara- ca. dilenerek otel parasını ra- hatlıkla çıkarabildığını belirti- yor. Sohbetımiz sırasında mer- kezde bulunan zabıta memur- lanna da öğüt veren Karaca şöyle konuşuyor' "Çabşacağ^m da ne olacak? Devlet size ne veriyor biliyo- rum. Zabıta olacağûıa polis oL Hiç değilse amnda mersedesin olur, dairen olur. Artık piyasa serbest Herkes istediğini alıp, satıyor. Zabıta kanşabiliyor mu, hayır. Dcvlet gücünün yet- tiğinin su-tına biniyor."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear