25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 ŞUBAT 1996 ÇARŞAMBA • • • • CUMHURfYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 ABD, Farrakhan'ı incelemeye aldı İSTANBUL / VVASHING- TON (Cumhuriyet) - ABDli Mûslüman siyahlann en bü- yük örgütlerınden "Islam Ulu- su"nun (The Natıon of Islam) iıden Louis T. Farrakhan. Is- tanbul'a yaptığı ziyareti dün tamamladı. Farrakhan'ın gezısinin fi- nansman kaynagı ve zıyaret ettiği ülkeleıdekı harcamalan ABD'li makamlarcaaraştınl- maya başlandı. Istanbul'da Büyüksehir Be- lediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan \e Refah Partısita- rafindan ağırlanan Farrakhan, dün sabah Sultanahmet Ca- mıi'nde bayram namazını kıl- dı. Farrakhan, camıde cemaate hıtaben verdığı vaazda bayra- mm tüm Islam topiumlanna mutluluk getumesinı dıledi ve Recep Tayyip Erdoğan'la yan yana namaz kıldı. Farrakhan, öğleden sonra Ortadoğu ve Afhka'dakı 18 ülkeyı kapsa- yan gezısıne birlikte çıktığı yaklaşık 45 kişılik grubuyla özel uçağına binerek Türki- ye'den aynldı. Zıyaret ettiği ülkelerde, devlet ve hiikümet başkanla- nnca kabul ediJen Farrak- han 'ın Başbakan Tansu Çü- ler'den istediği randevu red- dedildi. VVashıngton muhabirimiz Fuat Kozluklu'nun haberine göre, Farrakhan'ın gezisi sı- rasında yaptığı temaslan ABD adli makamlan tarafın- dan incelenmeye alındı. Ge- zinin, finans kaynaklan ve ya- pılan harcamalann yasalara uyup uymadığı ABD Hazine Bakanlığı Dıj Yatınmlar Kontrol Dairesi'nce araşhnlı- yor. Bu amaçla Farrakhan'a geçen hafta mektup gönderil- diği ve bır çeşit savunma is- tendiği, ancak mektuba yanıt gelmediği belirlendi. Farrak- han'a mektupta, ABD tarafin- dan kara listede olan ve çeşit- lı ambargolann uygulandığı gezi kapsamındaki söz konu- su ülkelerden herhangi bir mali yardım alıp almadığı so- ruldu. ABD, Uluslararası Acil Ekonomık Yardım Yasası cer- çevesinde "olağanüstü teh- dit" olarak belırledığı Libya ve Iran'a bir dızi yasak koy- muş durumda. Yasa, ABD'li- lerin Iran ve Lıbya'da döviz harcamalanna yasak getıriyor ve bu ülkelerin yaranna olabi- lecek her türlü para transferi- ni yasaklıyor. lıırkıye, goçu • Baştarafi 1. Sayfada landığı üç ana kuşak şöyle: - flk kuşak, ban ile güney kıy ı şeridi üzerûıde, yani Mar- mara, Ege ve Akdeniz böige- leri üzerinde (İstanbul-Adana hattı». - Ikinci kuşagı oluşturan Güneydoğu Anadolu ile Iç Anadolubölgeleri J 970-1980 yıllan arasında yoğun göç ahrken 1980-1990 yıllan ara- sında göç vermeye başladı. - Üçfincû kuşağıtemsileden Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgeleri ise tüm Türkiye'ye, özellikle batı ile güney bölge- lerine yoğun göç verdL Raporda, 1970-1990 yılla- n arasında en çok göçün "bü- vüksehir" konumunda olan Istanbul, Ankara, lzmir'e yö- neldığı kaydedildı. En çok gö- çün ise 1970-1980 yıllan ara- sında Diyarbakır, Sıvas, Kas- tamonu, 1980-1990 dönemin- de de Kars, Erzurum, Sıvas'ta yaşandığı belirtildi. Raporda, göç nedenlerinm başında nüfus artışından kay- naklanan baskının ve toprak- sızlığın geldığı kaydedilirken diğer nedenler de şöyle sıra- landı: "Toprak parçalanması, ta- nmın makineleşmesi. işsizlik, diişük \crim. düşük gelir. hay- vancılığa davalı geçimin gide- rek zoriaşması, kentteki geniş istihdam olanaklan. kentin sunduğu geniş hizmeder de- meti. kent yaşamımn insanda yararüğı sosyo-psikolojik etki, terör ve can gmenfiği eksikli- ği, siyasi nedenler (goç potiti- kasızlığı). göç sonucu sahip olunan gecekondunun imar afTına uğrayarak bir rant ara- cına dönüşmesi. göçün düşük rrskli. macera boyunı zayıf, so- nucu kâriı bir davranış olarak kabul görmesi." En çok göç alan 10 il (1970-1980) SIRA İL GÖÇEN NÜFUS y 4 5 <s 7 8 9 10 İSTANBUL ANKARA IZMtR ISPARTA KOCAELİ İÇEL URFA TRABZON GAZİANTEP YOZGAT 682511 TJ»- 358880 120729 95008 50913 48641 36926 34823 31598 31359 En çok göç veren 10 il (1970-1980) SIRA İL GÖÇEN NÜFUS 2 3 4 5 6 7 8 9 10 DlYARBAKIR SIVAS KASTAMONU ERZURUM BALIICESIR GIRESUN MUŞ SİNOP TEKİRDAĞ VAN 60687 53454 29942 29784 26060 22032 21095 20976 19700 19263 En çok göç alan 10 il (1980-1990) SIRA IL GÖÇEN NUFUS YATIRIM l 2 3 4 5 6 7 8 Q 10 İSTANBUL ANKARA İZMİR BURSA IÇEL ANTALYA KOCAELİ ADANA DENİZLİ SAKAKYA 1H35O9 343889 260842 229531 148876 147527 124824 53227 41572 39963 74213698 63971379 30812039 10858616 7039621 7587798 11879161 12583975 4505908 4556841 En çok göç veren 10 ıl (1980-1990) SIRA l 2 3 4 5 6 7 8 9 10 İL KARS ERZURUM SIVAS TRABZON AĞRJ Ş.URFA K.MARAŞ SAMSUN SİİRT GİRESUN GÖÇEN NÜFUS 202166 183567 102012 98636 95895 87140 83438 77601 66031 64072 YATIRJM 4554677 8408837^ 5876874 5958390 2668947 3974071 3889024 8061233 4073576 2893601 Not: Yatınmlar 1985-1990 yıllan arasında milyon TL olarak belirtilmiştir Meluncanların • Baştarafi 1. Sayfada nedy baskanlığındaki 18 Meluncanın 10 martta Tür- kiye'ye geleceğini söyledi. Meluncanlann "miras tu- ru"na Izmir'den başlayacak- lannı belirten Topçak, 12 martta da Çeşme'ye geçe- ceklerini kaydetti. Topçak. Meluncanlann ağırlıkta bu- lunduklan VVise'ın "kardeş şehir" ilan edildiğini hatır- latarak bu nedenle Çeşme'de bir tören düzenleneceğini, törene Wise Belediye Baş- kanı Caynor SmiuYin de ka- tılacağını söyledi. Topçak'ın verdiği bilgiye göre Meluncanlar Efes antik kenti ve diğer tarihi yerleri gezecekJer. 13 martta Bur- sa'ya geçecek olan Melun- canlar, daha sonra da Istan- bul'da Ayasofya, Yerebatan Sarayı, Sultanahmet Camii ve Süleymaniye Camii'ni zi- yaret edecekler. Meluncan- lar, 17 martta Türkiye'den aynlacaklar. ABD'de yapı- lan DNA ve kan testleri Me- iuncanlarla TürkJer arasında ciddi benzerlikleri ortaya ko- yuyor. ABD'deki Meluncan- lar arasında Akdeniz bölge- sinde yaşayan insanlara has Behçet hastalığı, Akdeniz anemisi ve Azoryan hastalı- ğı görülüyor. G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada - Kim kime teslim? Bayramlık ağzımızı açıp söylenecek çok şey var, ama... Duaıma önce müs- takbel ortaklar açısından bakalım... Erbakan ilk aşamada, Yılmaz'ın azınlık hükümeti kurmasına evet demiş- ti. Yılmaz bir süre azınlık hükümetiyle götürecek, RP dışarıdan destekleye- cek. Ardından koalisyon kurulacaktı. Erbakan, partisinin yetkili kurullarının önüne çıkıp secdeye vardığında, karşı- sında parti içi muhalefeti buldu. Geri dönüp Yılmaz'a, *'Azınlık olmaz, hemen koalisyon kuralım. Partim öyle istiyor" dedi. Tabii, burada gerçekten böyle mi ol- du, yoksa Erbakan, "Ben kabul ediyo- rum, ama parti kurmaylanm ısrar edi- yor" takıyyesi mi yaptı, saptamak güç. Sonuç olarak koalisyonda anlaşıldı. RP'nin işi de en az ANAP kadar zor. RP, tabanına şöyle seslenerek oy almıştı: "Ey seçmen, bütün partiler batıl, on- lan bırak RP'ye katıl. Adil düzen herşe- yin ilacı, bu düzen değişecek, dindiri- lecekheracı..." RP'nin "sistem partilehnden" farklı olduğunu kanıtlamak için Erbakan, li- derlerle açıkoturuma bile çıkmadı... Iktidardaki RP, bir yandan tabanını tatmin etmek, diğer yandan bu düzenin bir partisi olduğu görüntüsünü vermek ANARP'ta Kim Kime Teslim? zorunda. 1994 yerel seçimleri sonrasın- da bazı RP'liler istanbul'da belediye otobüslerini durdurup kadınlarla erkek- leri ayn ayn yolculuk yapmaya zorladı- lar. Ancak tutmadı. Benzer bir durum önümüzdeki gün- lerde de olabilir. O zaman belirleyici olan, kamuoyunun sağduyusu olacak. ANAP'ta ise genel durumu şöyle özetleyebiliriz: - Muhafazakâr kanat liberallere üs- tün geldi. ANAP içinde iki aydır, "RP ile koalis- yon olmaz" diyenlerle, "Tek seçeneği- miz RP" diyenlerin sessiz çekişmesi vardı. ÇiHer faktörü de bu duruma ek- lenince "RP'ciler" ağır bastı. RP ile koalisyonun ANAP'ı ne ölçüde etkileyeceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz. ANAP, RP'ye teslim olacak mı? RP, adil düzeni yaşama geçireceğim deyip ekonomiyi altüst edecek mi? Laikıık tehlikede mi? ANARP, çağdaşlığa darp mı? RP kabine mi kuracak, kabile mi? Bu tür geleceğe ilişkin kaygılar gün- deme geldiğinde aklıma hep şu fıkra gelir: Abuzittin, kansı Tennure'yle yolda yü- rüyor. Önünde bir muz kabuğu görü- yor. Kocaman, Anamur da değil; çikita. Görgüsüzün biri yiyip yolun ortasına at- mış. Abuzittin birden kansına sanlıp ba- ğıımaya başlamış: - Eyvaaaah Tennureee, düşeceğiz... RP içinde, laikliği din düşmanlığı, çağdaş yaşamı Batı uşaklığı gibi gören bağnaz kafalar var. Bu unsurlar iktida- rın içinde de olacak. RP'yi çağdaş Türkiye gerçeğini kabul etmeye, ANAP'ı sağlam durmaya zor- layacak olan sol partilerdir, demokratik kitle örgütleridir. Yoksa iki partinin ortaklığına bakıp, "Acaba ne yapacaklar" diye meraklan- mak, Aziz Nesin'in, "Dur bakalım ne olacak" öyküsüne benzer. 'Geyikten Öcünü Alan At' Bu bayram gününde başkente hapis olduksa, "Buyrun bundan yiyin" der gi- bi hep siyasetten söz etmenin âlemi yok. Sürekli insanlığın da âlemi yok. Bi- raz hayvanlar âlemine takılalım. La Fontaine'in "Geyikten öcünü Alan At" masalıyla bayramınızı kutlaya- lım: Eskiden atlar boyun eğmezmiş insan- lara. Bitkiyle yetinirmiş insan denen canlı da. Eşek, at ve katır yaşarlarmış ormanda. Yokmuş gem, eyer, dizgin, kolan. Bi- linmezmiş bunlar daha o zaman. Ne savaşta ne banşta, yokmuş ara- balar da... Ne düğünler ne şölenler, gö- rülmemiş böyle şeyler. Bir gün atla geyiğin arası açılmış. At geyiği kovalamış, geyik kaçınca tuta- mamış. Insanoğlundan yardım istemiş bu kez. O da atın ağzına gem vurup sırtı- na binmiş. Geyiği yakalayıp öldürene kadar hiç rahat veımemiş. At, teşekkür etmiş; "Öcümü aldım ar- tık" demiş. "Hoşça kal dönûyorum ormanlara. Eski yaşantıma..." "Hayır" demiş insan: "Bırakmam seni. Bak, benim evim daha iyi. Iş/me yanyorsun. Kal benim yanım- da. İyi bakacağım sana. Bol yiyecek var burada." Rahat hayat neye yarar? Özgürlük el- den gidince? At, aptalhk ettiğini anla- mış. Ama ahırı da çoktan yapılmış. Ölünceye kadar köle kalmış. Ve öğren- miş ki asıl akıllılık, öç almamaktaymış. Ne kadar büyük olursa olsun öç alma sevinci. Pahalıya patlar insana. Eğerel- de edilmişse özgürlük pahasına. Özgür değilsen dünyada. Hiçbir şe- yin tadı yok hayatta... OLAYLARIN ARDEVDAKI GERÇEK • Baştarafi 1. Sayfada şanmadığını görürüz. Bu açıdan baktığımızda te- rör bir "sonuç" olarak karşımıza çıkıyor. Iç göçe salt ekonomik ve kentsel sonuçlan açı- sından bakmak da ye- tersiz olur. Eğitim başlı başına bir "sosyal so- run." Büyük kentlerdeki okullarda sınıflar çok ye- tersiz kalıyorsa bunun önemli bir nedeni de iç göç. Kentlere yığılmalar, "planlıyatınm hedefleh- ni" de altüst ediyor. Bir saptamaya göre, Anadolu'da, bu yüzyılın başında Yunanistan'la gerçekleştirilen "karşılık- lı göç"ten çok daha ha- reketli birdönem yaşanı- yor. Sözcüğün tam anla- mıyla, Türkiye göçüyor. ••• DOĞANAKEV ANKARA - Türkiye, Hazar havzası petrolleri için erken üretımde Bakü- Sup- sa, ana üretimde de Bakü-Ceyhan hattı projeleri üzerinde dururken Japonya; ABD ve Çin'le birlikte birbirine rakip i- ki dev projeyle "Enerji İpek Yolu" ve "Avrasya Boru Hatü" planlannı olgun- laştırdı. Türkmenistan'dan; doğuda Çin, Japonya, Güney Kore ve Güneydoğu As- ya ülkelerine, batıda da Türkiye üzerin- den Avnıpa'ya uzanacak doğalgaz boru hattı projelerinin sadece Asya ve Uzak- doğu'ya ulaşacak bölümünün yaklaşık 8 bin kilometre uzunluğunda olması plan- landı. Birbirine önemli ölçüde koşut olan ve tarihin en büyük boru hatlannı içeren iki projeden birisinin tercih edılmesi için pa- zarlıklann sürdüğü, fızibilite çahşmala- n devam eden projelerden yeğlenecek olanın yapımının 2004 yılında tamam- lanmasının benimsendiği öğrenildi. Türkmenistan merkezli projenin, başta Japonya olmak üzere, gelişmiş Uzakdo- ğu ülkelerini enerji konusunda Ortadoğu ve Körfez ülkelerinin tekelinden kurtara- cağına dikkat çekildi. Cumhuriyet'in Japon yetkililerden al- dığı bilgilere göre 1992 yılında fîkir dü- zeyinde tartışılmaya başlanan "Enerji tpek Yolu Projesi - The Energy Silk Ro- ad", Japonya'nın ardından ilk aşamada Türkmengas Association tarafindan ele alındı. Daha sonra dünyanın en büyük kuruluşlan arasında bulunan Japon şirke- ti Mitsubishi'nin devreye girdiği projeye, sonraki aşamada Çin Pttrol ve Doğalgaz Şirketi (CNPC)dahil edildi. Türkmengas Association, Mitsubishi ve CNPC, 1992 sonunda Türkmenistan'ın başkenti Aş- kabat'ta bir araya geldiler. Türkmenis- tan'dan çıkacak doğalgaz boru hattının Özbekistan ve Kazakistan'dan geçerek Çin'in batısındaki "Talün" bölgesine u- laşması planlandı. Burada, Turfan-Hami Ipek Yolu savaşları doğalgaz yataklanndan çıkacak doğal- gazla birleştirilecek Türkmen doğalgazı- nın Çin'in merkezine kadar ulaştınlma- sı benimsendi. Çin'in içlerine sokulan boru hattının, bu bölgeden de ikincil hatlarla, Pekin, Şanghay, Fuçen ve Tenşin'den oluşan 4 eksen üzerinde dağılması kararlaştınldı. Pekin dışında kalan 3 ikincil hattın da iz- leyecek aşamada, deniz altından, ayn ay- n Güney Kore, Tayvan ve Japonya'ya uzatılması karara bağlandı. Kesinleşmeyen maliyeti 20 milyar do- lar civannda hesaplanan Türkmenistan merkezli doğalgaz boru hattının, Özbe- kistan ve Kazakistan üzerinden Çin'e ulaşacak ana bölümünün çapının 1440 milimetre (yaklaşık 1.5 metre) olacağı kaydedildi. Mitsubishi'nin 22 Haziran 1995'te res- men "The Energy Silk Road - Enerji tpek YoJu" adıyla duyurduğu projenin ön araş- tırması, yine Mitsubishi ve CNPC tara- findan üstlenildi. Teknik sorunlar üzerin- deki çalışmalann hâlâ sürdüğü, özellik- le boru hattı yapımında kullanılacak mal- zemenin nerelerden saglanacağı konu- sunda henuz uzlaşmaya vanlamadıği öğ- renildi. Binlerce kilometrelik hattın fınansman görüşmelerinde, dünyaca ünlü Amerikan Exxon firmasının da projeye ortak edil- mesi "ekonomik vcrimİUik" açısından gerekli görüldü. 1995 Eylül ayında baş- layan "sorun araşüTTna" çalışmalannın 1996 Eylül ayına kadar tamamJanması kararlaştınldı. Sorun araştırma çalışma- lannın. "kara üzerindeki boru hatlan; deniz bağlannlan; sıvılaştirma-rafineri işiemleri; verimlilik-maliyet hesaplan" olmak üzere 4 başhk altında yürütüldü- ğü büdinldı. 2000 yılında başlatılarak 4 yılda biti- rilmesi öngöriilen Enerji İpek Yolu Pro- jesi, son aşamada, şu 3 ana eksen üzerin- de planlandı: - Tamamı Türkmenistan merkezli olan eksenlerde, Iran-Türkiye üzerinden ön- görülen Avrupa bölümünün yıllık ihracat kapasitesinin 28 milyar metreküp olaca- ğı bildirildi. Avrupa hattının uzunluğu yaklaşık 4 bin kilometre olarak planlan- dı. - Afganistan-Pakistan üzerinden Um- man Denizi'ne inmesi planlanan ikinci eksenin Türkmenistan'dan çıktıktan son- ra yaklaşık 1500 kilometre uzunluğunda olması öngörüldü. - Projenin en uzun hattı olan Çin üze- rinden Japonya'ya ulaşacak ana eksen 8 bin kilometre dolayında planlandı. Türk- menistan'daki Sobietabado bölgesinden çıkarak Özbekistan-Kazakıstan-Talim yoluyla Çin'e ulaşacak hattın bu bölü- münün uzunluğunun yaklaşık 6 bin kilo- metreyi bulacağı kaydedildı. Çin'in mer- kezine yakın Santo Yanmadası'nda Le- nun bölgesinde sıvılaştırma fabrikası ku- rulacağı, doğalgazın daha sonra Güney Kore'nin Kiura ve Japonya'nın Niigata ve Tokyo kentlerine boru hatlanyla ulaş- tmlacağı bildirildi. Lenun bölgesinden Japonya'ya kadar uzanacak bölümün uzunluğunun da yaklaşık 2 bin 200 kilo- metreyi bulacağı kaydedildi. Boru hattı- nın yaklaşık 4 bin kılometresinin Kaza- kistan sının boyunca Çin'de, "Asya Oto- yolu'na paralel olarak'' döşenmesi be- nimsendi. Bu hattın yıllık doğalgaz ihra- cat kapasitesi 28 milyar metreküp olarak hesapîandı. Ikinci hat devrede Resmi düzeyde ilk kez 27 Temmuz 1995'te duyurulan ikinci doğalgaz boru hattı projesi, Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın (UNDP) ortaklaşa kurduklan ESMAP (Enerji Sektörü Yönetim-Yardım Progra- mı) ile Japon Marbeni ve Amerikan Mo- bil şırketlerinin işbirliğiyle geliştirildi. Marbeni ve Mobil'in katıldıklan ve "Av- rasya boru hatn" adı verilen projenin fi- zibilite çalışmalan geçen ağustos ayında başlatıldı. Marbenı'nin araştırma proje- sine yaklaşık 1 milyon dolar aktardığı kaydedildi. Asya'da Türkmenistan'dan Japon- ya'ya, batıda da Avnıpa'ya kadar taşına- cak doğalgaz hattının maliyeti yaklaşık 20 milyar dolar düzeyinde tahmin edildi. Guzergâh üzerinde 2 yıl araştırma yapıl- ması kararlaştınldı. 2004 yılına kadar ta- mamlanması planlanan ve tali hatlar dı- şında sadece doğu kanadmın toplarn 7 bin kilometre uzunluğunda olacağı he- saplanan boru hattı projesi gerçekleştiri- lince, Doğu Asya ülkelerinin doğalgaz gereksiniminin önemli ölçüde karşılana- bileceği bildinldi. Avrasya boru hattı pro- jesinin güzergâhı, anahatlanyla şöyle planlandı: Asya yolu: Anahat, Türkmenistan'dan çıkıp, Çin'in en büyük petrol ve doğal- gaz havzasını içeren Tibet'in kuzeyinde- ki Talim bölgesinden geçerek Şanghay bölgesine ulaşacak. Ana boru hattı bu bölgede aynlacak ve Türkmen doğalga- zı, Japonya, Güney Kore ve Güneydoğu Asya ülkelerine ayn hatlarla ulaştınla- cak. Projenin Çin'deki araştırma çalış- masına Çin Petrol ve Doğalgaz Şirketi de (CNPC) katılacak. Avrupa yolu: Türkmenistan'dan çıkıp, Türkiye kanalıyla Avnıpa'ya ulaştınla- cak. Hindistan yolu: Türkmenistan'dan çı- kıp, güneye doğru Hindistan ve Pakis- tan'a ulaşacak. Avrasya boru hattı projesinin gerçek- leştırilmesi için uluslararası düzeyde po- litika uyumu gözetilmesi ve özel finans- man kaynaklannın güçlü olması gerekti- ğine dikkat çekildi. Uyum çalışmalan- nın, Dünya Bankası önderliğinde yapıla- cağı bildirildi. Projenin 2004 yılında bi- tirilmesi planlandı. Başta Japonya olmak üzere, gelişmiş Uzakdoğu ülkelerini enerji gereksinimi konusunda Ortadoğu ve Körfez ülkeleri- nin tekelinden kurtaracağı ve çevre kirli- liği sorunu yaşayan bu bölgenin daha faz- la doğalgaza yönelmesini sağlayacağı be- lirtilen projelerin çakışması sorun yarat- tı. Hangi projeden vazgeçileceği konu- sundaki tartışma ve pazarlıklann sürdü- ğü bildirilirken şu ana sorunlara dikkat çekildi: - Japonya, ABD ve Çin şırketlerinin katıldıklan Enerji İpek Yolu Projesi ile Avrasya Boru Hattı Projesi çakışıyor. İki projeden hangisi tercih edilecek, nasıl uyum sağlanacak? - Planlanan guzergâh üzerinde bulu- nan Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızis- tan Rusya'ya ihtiyatlı yaklaşırken proje- lerin merkezinde bulunan Türkmenis- tan'ın Moskova ile yakın ilişkilen Batılı şirketleri kaygılandınyor. - Türkmenistan ile Iran'ın, Avnıpa'ya doğalgaz ihracı için proje yürüttükleri ha- berleri de Avrasya ve Enerji İpek Yolu projeleri için bir başka sorun olarak gö- rülüyor. Bayram namaana giden yurttaşlar camileri doldurdu. (UĞUR GÜNYÜZ) Çocııkların.bayram keyfî • Baştarafi 1. Sayfada tuklu ve hükümlü bulunanlara Şeker Bay- ramı nedeniyle açık görüş izni verilmeme- sini protesto etri. İstanbul'da vatandaşlann günler öncesinden başlayan bayram alışve- rişleri dün de sürdü. Mahmutpaşa, Eminö- nü ve Beyazıt'taki seyyar satıcılann tez- gâhlan dargelirli vatandaşlar tarafindan adeta istila edildi. Çocuklann bayram eğ- lencesi de her zaman olduğu gjbi lunapark- lardı. Kimi athkanncaya, kimi çarpışan arabalara binerek bayramın ve tatilin tadı- nı çıkardı. Bayrampaşa Cezaevi önünde dün sabah saatlerinde toplanan 100 kişilik bir grup, yakınlan olan terör suçundan tutukJu ve hükümlülerle açık görüş yapmak istedik- lerini belirten bir dilekçeyi cezaevi yöne- timine iletti. Göstericiler, cezaevi yöneti- cilerinin bu konuda Adalet Bakanlığı 'nm bir izni bulunmadığını bildirmeleri üzeri- ne çeşitli pankartlar açarak slogan atmaya başladılar. Güvenlik kuvvetlerinin uyan- sıyla pankartlan indiren göstericiler, daha sonra dağıldılar. Resmi kurum ve kuruluşlann bazılann- da da dün bayramlaşma törenleri düzenlen- di. Emniyet Genel Müdür Vekili Cemil Serfaadlı ve tstanbul Emniyet Müdürü Or- han Taşanlar. Bayrampaşa'daki Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'ne gelerek polis- lerin bayramlannı kutladı. Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da Şeker Bayram) dolayısıyîa çeşitli yerleri ziyaret etti. Erdo- ğan, dün ilk olarak Çocuk Meclisi'niıı üye- leriyle beraber Okmeydanrndaki Darüla- ceze"ye giderek burada kalanlann Şeker Bayramlannı kutladı. Darülaceze'den sonra Itfaiye Müdürlü- ğü ve Zabıta Müdürlüğü"nde görevli per- sonelle de bayramlaşan Tayyip Erdoğan, hallun tebriklerini ise makamında kabul etti. tstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde- ki bayramlaşmaya vatandaşlann yanı sıra, RP ilçe belediye başkanlan. teşkilat üye- leri ile çeşitli partilerden politikacı ve bü- rokratlarkatıldı. Kış aylannın gözde mekânlan Palandö- ken ve Ûludağ, Şeker Bayramı'nı fırsat bi- len yerli ve yabancı turistlerin akınına uğ- radı. Palandöken'deki Dedeman tesisleri ile şehirde bulunan otellerdeki doluluk ora- nı yüzde 100'u buldu. Dedeman Tesisleri Müdürü Eren Uluşahin, Palandöken'in bayram günü cıvıl cıvıl olduğunu, yerli tu- ristlerin yanı sıra yurtdışından da çok sa- yıda turist ağırladıklarını söyledi. Ulu- dağ'da ise ağırlığı yerli turistler oluşturdu. Siyasiler, bu kez bayram tatilini Bolu Kar- talkaya yerine Uludağ'da geçirmeyi tercih ettiler. Başbakan Tansu Çiller'in eşi Özer Uçuran Çiller ile küçük oğlu Berk Çifler, Uludağ'da tatil yapıyor. Hükümet kurma çalışmalannı sürdüren Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın da, bay- ramın 2. veya 3. günü Uludağ'a gelmesi olasıhğına karşı Grand Yazıcı Otel'de yer aynldığı belirtildi. Tatilini Uludağ'da geçi- ren siyasetçiler arasında, eski OHAL Va- lisi ve DYP Ankara Milletvekili Ünal Er- kan da bulunuyor. Ankara giivence amyor • Baştarafi 1. Sayfada tının yapımına ilişkin anlaşmaya "ana petrolün taşınması için Bakü-Cey- han'a anfta bulunulmasma yöııelik" bir madde konmasını istemesıne kar- şın, henüz uluslararası konsorsiyum- dan olumlu bir işaret alamadı. SSCB'nin 1991 yılında dağılması- nın ardından Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan gibi ülkeleri Rus- ya'nın baskısından kurtarma ve eko- nomik ilişki kurma niyetinde bulunan Batı ülkeleri, petrol ve doğalgazın çı- kanlması ve dünya pazarlanna ulaştı- nlması için devreye girdiler. Petrol ve doğalgaz pazannda çok yeni olan Tür- kiye, Orta Asya ve Kafİcas ülkeleriy- le "tarih, dil, kühür birliği''ndcn ha- reketle aktif ekonomik ve politik iliş- ki kurmaya çalıştı. Türkiye, 2000'li yıllarda Hazar havzası petrollerinin kendi toprakJan üzerinden geçerek Akdeniz'e ulastınlması hedefine yö- nelik girişimlerini sürdürüyor. Dışiş- leri Bakanlığı ve Başbakan Tansu Çil- ler'in özel danışmanı Birsel Alisbah tarafindan yürütülen girişimler dışın- da, Cumhurbaşkam Süleyman Demi- rel de bağımsız cumhuriyetlerin dev- let başkanlan ile olan ilişkilerini kul- lanmaya başladı. Demirel, özellikle Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar AJiyev ile kurduğu telefon diplomasi- si ile Türkiye 'nin görüşlerinin Azeri yetkililere ulaşmasuıı sağlıyor. Azerbaycan erken üretim petrolü- nün taşınması için seçilen güzergâh- lardan olan ve Türkiye'nin destekle- diği Bakü-Supsa hattının proje finans- manı ile ilgiîi toplantılar, yann Ba- kü'de başlayacak. Boru hattının fi- nansmanı ile ilgili anlaşmanın, 27 şu- bata kadar imzalanması gerekiyor. BÖlgedeki petrol rezervleri ve boru hatlan ile ilgili önemii noktalar şöyle sıralanıyor: - SSCB'nin 1991 yılında dağüması- nın ardından kurulan cumhuriyetler, zengin yeraltı kaynaklannı kendileri kullanmak; dünya pazarlanna taşı- mak; yeni rejûne uyum sürecinde eko- nomik gelirierirü arttırmak istediler. Özellikle Kazakiskan, .4zerbaycan ve Türkmenistan, bölgedeki petrol ve do- ğalgaz yataklanyla Körfez ülkelerinin tekeiine rakip olacak nitelikte ülkeier olarak Baa'nın ve Lzakdogu'nun ilgi- sini çektiler. Petrol ve doğalgaz fireti- mi açısından 1993 yıhnda dünyada 23. olan Kazakistan'ın 160 bölgesinde top- lanı 2.1 milyar ton petrol rezervi bu- lunduğu, Hazar Denizi'ndeki yatak- iarla birlikte bu rakanun 4.5 milyar to- na çıkacagı bildirildi. Azerbaycan'ın toplam petrol rezenlerinin 8 milyar varil kadar olduğu tahmin ediliyor. - Kazakistan, boru hattı sıkıntısı ne- deniyle sınırlı bir petrol satışı gerçek- leştirebilirken, Azerbaycan mevcut boru hatlan ve yabancı şirketlerle ya- pılan anlaşmalar sayesinde birçok projeyi olgunlaştırmaya başladı. Azerbaycan'daki ana petrol üretimi öncesinde çıkanlacak erken üretim petrolünün boru hatlanyla taşınması için 9 Ekim 1995'te Azerbaycan hü- kümeti ile yabancı şirketler konsorsi- yumu arasında yapılan toplantıda. toplam 6 milyon tonluk petrolün "iki hattan eşzamanb" taşınmasına karar verildi: Kuzey hattı olarak bilınen Ba- kü-Novorossisk ve batı hattı olan Ba- kü-Supsa hattı. Toplam uzunluğu 1346 kilometre olan Novorossisk hat- tının bir bölümünde SSCB dönemin- den kalan mevcut boru hatlan kulla- nılacağı için maliyetinin 56 milyon dolarda kalacağı belirtildi. Tamamı yeni döşenecek olan Supsa hattının maliyetinin ise yaklaşık 250 milyon dolar olacağı bildiriidi. - Türkiye Petrolleri Anoniın Ortak- bğı'ıun (TPAO) da yüzde 6.75'lik pay oranı ile ortak olduğu .Azerbaycan Uluslararası Petrol Konsorsiyumu (AIOC) icerisindeki ABDIi şirketle- rin paylannın toplamının yüzde 45'i bulması, erken üretim hafünın belir- lenmesinde ABD'nin etkili olmasuıı sağladı. ABD'nin erken üretim hattj- nın tek bonıyla taşınarak, hat üstün- deld tüm nüfuzu bir ülkeye bırakmak istememesi Supsa hattının yaşama geç- mesini sağladı. ABD'nin bu konuda desteğini alan Türkiye. Bakü-Supsa hatünı desteklediğini bildirdL - Rusya Federasyonu ve Azerbay- can, 18 ocakta imzaladıklan anlaş- mayla Bakü-Novorossisk hattının pro- jesini onadılar. Anlaşmada, boru hat- tından akıtılacak petrol için ton başı- na 15.67 dolar geçiş ücreti alınması- na karar verildi. 22 şubatta Bakü'de, Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan ve AIOC arasında yapılacak toplantılar- da, Türkiye'nin Bakü-Supsa hattının inşası için yaptığı öneri görüşülecek ve 27 şubatta karar ahnacak. Türkiye, Bakü-Supsa hattının 250 milyon do- larlık finansmanını sağlamayı; AI- OC'nin de inşaatı gerçekleştirmesini öngören bir öneri sunacak. Hattın ger- çekleşmesi için Türkiye'nin anlaşma- ya koydurmak istediği koşullar şöyle sıralanıyor -Türldye, Supsa hatünı finanse ede- cek. Ancak hattı ya bir Türk Tırması yapacak ya da Türk firmalannın ço- ğunlnkta bulunduğu bir uluslararası şirket Boru hattının yapımı için bir Türk ortakla beraber ABD'den Brown and Root, ENK.4 ile ortak ol- mak üzere de Bechtel ile İtarya'dan EN1 şirketine bağlı Saipem fırmalan- nın istekli olduğu bildirildi. - Supsa hattı, 6 milyon tonluk birka- pasiteye sahip olacak ve daha fazla petrol taşıyamayacak. Türkiye, böyle- likle hatta yapılacak ek kapasite iş- iemleri sonracmda, Bakü-Ceyhan üzerinden taşınması planlanan ana petrol hattı için başka bir seçeneğin gündeme getirilmesini önlemeye ça- lışıyor. - Türkiye, Supsa hattına gelen pet- rolün tamamını alacak. Supsa haftın- dan petrol akrana garantisi verilecek. Türkiye'nin sağlayacağı 250 milyon dolarlık kredi perrolle ödenecek. Er- ken üretim anlaşmasma, Türkiye'nin ana bedefi olan Bakü-Ceyhan hattı için de güvence anlamına gelecek bir hüküm konacak. Ancak AIOC Genel Sekreterliği, erken üretim anlaşmasın- da Bakü-Cey han hattı için güvence ve- rilemeyeceğini beürterek Türkiye'nin beklentisine karsı çıkü. - Türkiye, Bakü-Ceyhan hattını önerirken, Ajzeri petrollerinin Boğaz- lar üzerinden taşınmasının olanaksız olduğu noktasını da gündeme getirdi. Boğazlar'dan geçişin şimdiki kapasi- tesi (yılda yaklaşık 30-50 milyon ton) ile bile zaten çok yoğun olduğunu be- lirten Türkiye, Bakü-Ceyhan hattının hem Boğazlar'ın güvenliği açısından, hem de ekonomik olması nedeniyle elverişli bulundugu tezini bildirdi. Türkiye, nüfusu yaklaşık 12 milyon olan Istanbul'un hiçbir şekilde tehli- keye atılamayacağını vurgulayarak Hazar petrollerinin Akdeniz'e, boru hatlanyla Ceyhan üzerinden akıtılma- sı gerektığinin altını çizdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear