25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 20ŞUBAT1996SALI 8 DIŞ HABERLER Türkiye, PKK lideri Öcalan'm iadesi ve silah yüklü TIR'lar için Suriye'den yanıt bekliyor am terör sonılamıa sessizSERKANDEMİRTAŞ ANKARA - Suriye. Türkiye'nin 23 ocakta verdıği "PKK lkterini bir an önce yakalayarak iade edin" içerüdi resmi is- teme henüz bır yanıt vermedi. Daha önce yaptığı açıklamalarda PKK lıderi Abdul- lah Ocalan'ın loprakJannda bannmadığı- ru belirterek terör örgütüne herhangi bir destek sağlamadığını savunan Şam yöne- timi, lran'dan yola çıktıktan sonra Suri- ye'ye giderken Türkiye'de yakalanan si- lah yüklü 6 TIR kamyonu konusundaki Ankara'nın bılgı ıstemine de henüz yanıt göndermedı. Türkiye, ABD'nin inisiyatifinde sür- dürülen Ortadoğu banş süreci görüşme- lerinde Suriye 'nin teröre verdiği destek- ten vazgeçirilmesi ıçin daha yoğun baskı yapılmasını istedi. VVashington ve Tel- Aviv de, Suriye ile bir banş anlaşmasının imzalanması için Şam'm sadece Hizbul- lah veya Hamas değil PKK'ye sağladığı desteğe de son vermesi gerektiğini bildir- diler. Suriye'nin teröre verdiği desteğin dışında, iki ülke arasındaki en önemli di- ğer sorunlann "Hatay ve su"konulan ol- duğu belirtildi. Hatay SOrunu. Fransa, 1936 eylü- lünde Suriye'ye ve 1936 kasımında da Lübnan'a bağımsızlık verdi. Suriye ile Fransa arasında ittifak kuran 1936 eylül anlaşmasında, Iskenderun Sancağı (Ha- tay) hakkında hiçbir hüküm yoktu. Yani Fransa, Suriye'den çekilirken sancak üze- rindeki yetkilerini Şam yönetimine dev- retti. Türk hükümeti bu durumu kabul et- medi. 9 Ekim 1936'da Fransa'ya verdiği resmi bir notada, Suriye'ye yapıldığı gibı Iskenderun Sancağı 'na da bağımsızlık ve- rilmesını istedi. Türkiye, Fransa'nın, ko- nunun Milletler Cemiyeti 'ne gönderilme- si önerisini kabul etti. Milletler Cemiyeti konuya 14 Aralık 1936'dan itibaren el koydu. Tartışmalardan sonra ve özellikle Ingiltere'nin de arabuluculuğu ile konsey, 27 Ocak 1937'de sancak için bir statü ka- bul etti. Böylece Iskenderun Sancağı, içiş- lennde tamamen bağımsız, dışişlerinde Suriye'ye bağlı, kendine özgü bir anaya- sa ile idare edilen "ayn bir varhk" oldu. Sancağın bir Fransız aracılığıyla, Millet- ler Cemiyeti'nin gözetimi altında olması- na karar verildi. Bundan sonra sancak "Hatay" adını aldı. Türkiye ile Fransaara- sında Hatay'ın toprak bütünlüğünü ortak garanti altına alan anlaşma imzalandı. Ha- tay Anayasası'nın 29 Kasım 1937'de yü- rürlüğe girmesi ve hemen seçimlerin ya- pılması öngörüldü. Fakat olumsuz koşul- lar içinde seçimler yapılamadı. 1938 ma- yısı başından itibaren seçmen listelennin hazırlanmasma başlandı. 1938 ağustos ayında yapılan meclis seçimlennde Türk- ler, 40 milletvekılliğinden 22'sini kazan- dılar. Meclis. 2 Eylül 1938'de ilk toplan- tısını yaptı ve bağımsız devlet için "Ha- tay Cumhuriyeti" adını kabul etti. Hatay devletiyle Türkiye arasında yakın ilişkiler kuruldu. Hatay yöneticileri devamlı ola- rak Türkiye'ye katılmak isteginde bulun- dular. Türkiye de bu isteğe sempati ile baktı. Ancak 29 Mayıs 1937 anlaşması ile Hatay, Türkiye ile Fransa'nın ortak ga- rantisi altında bulunuyordu. Bu nedenle Hataylılar'ın anavatana katılma ıstekleri iki devlet arasında yeniden sorun oldu. Fransa Türkiye'nin ve Hataylılar'ın istek- lenni kabul etmek zorunda kaldı. 23 Ha- ziran 1939'da iki devlet arasında yapılan bir anlaşmayla Fransa, Hatay'ın Türki- ye'ye kanlmasını kabul etti. Buna karşı- lık Türkiye de Suriye'nin bağımsızlık ve toprak bütünlüğüne saygı gösterecekti. ABD,Kıbns ieiıı atakta^REŞATAKAR LEFKOŞA - Ege'de Kardak krizinin devam etme- si ve en ufak bir çatışmanın aynı anda Kjbns'a da yansıması endişesinde bulunan ABD, yeni bir giri- şim başlattı. Türkiye-Yunanistan ve Kıbns'ın da da- hil olduğu Güney Avrupa Masası sorumlusu Carey Cavanaugh'ı adaya gönderen ABD, taraflar arasın- da yeni bir diyalog başlatmayı amaçlıyor. Cavanaugh. dün Rum Yönetimi Başkanı Giafkos Klerides ve K.KTC Cumhurfoaşkanı Rauf Denktaş'la ayn ayn göriişerek sorunun çözümü için iki lider arasında yeni bir zirve olasılığını araştırdı. Kjbns sonınunun banşçı yollarlaçözümlenebilmesi için iki liderin daha fazla zaman harcamadan bir araya gel- mesi gerektiğine inanan ABD yetkilisi, "Liderlere herhangi bir beige sıuıdunuz mu" şeklındekı sorula- ra "Kesinlikle hayır" yanıtını verdi. Kıbns 'ta 4 gün süreyle temaslarda bulunacak olan ABD Güney Avrupa Masası Sorumlusu, sadece li- derlerle değil, her iki toplumun da çeşitli kesimler- le temaslarda bulunacağını açikladı. Carey Scavana- ugh, dün Denktaş'la yaptığı görüşmeden hemen son- ra ABD Büyükelçısi'nin Lefkoşa'nın Türk kesimin- de kiraladıgı evde Türk gazetecileriyle bir araya gel- di. Cavanaugh, bu toplantıda görüş açıklamaktan çok çözüm ve son siyasi gelişmeler hakkında fikır top- lamaya çalıştı. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Ric- hard Holbrooke'un Ankara-Atina ve Lefkoşa ziya- retlerinin Türk-Yunan ilişkiierindeki gerginlık ne- deniyle ertelenmesini bir talihsizlik olarak nitelen- diren ABD yetkilileri, Kıbns'ta iki toplum arasında- ki görüşmeleri yeniden başlatmak için AB ile uyum içerisinde çalıştıklannı gizlemiyorlar. ABD yetkili- leri, AB'daki görüşün de "önce çözüm, sonra Kıb- ns'ın iki toplumlu AB üyeUğT şeklinde olduğunu saklamıyorlar. Denktaşile Klerides'in bir araya gel- mesi gerektiğine inanan ABD yetkilileri, "Zirve için gerekli her şeyin masada olduğu " görüşünü koruyor. Türk-Yunan sorunları Fransa'dan Türkiye'ye destek PARİS (AA) - Fransa, Ankara'ya, "Türk-Yu- nan sorunlarının Ankara-Avrupa Birliği ilişkile- rini olumsuz etkilemesini kabul etmeyeceği" me- sajı verdi. Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardım- cısı Deniz Baykal, dün akşam, Fransa Dışişleri Ba- kanı Herve de Charret ile görüştü. Fransa Dışiş- leri Bakanlığı'nda gerçekJeşen ve bir saat süren gö- rüşmede De Charret'in, "Türkiye'nin Akdeniz böl- gesi güvenliği ve dengesi için son derece önemli bir ülke olduğunu vurguladı- ğj" öğrenildi. Edinilenbil- giye göre, De Charret görüş- mede, "Türk-Yunan sorun- larının Ankara-AB ilişkile- rini olumsuz etkilemesini kabul edemeyiz, buna izin vermeyiz" şeklinde konuştu. Fransız Bakan aynca, Türk- Yunan sorunlannın diyalog yoluyla çözümünden yana olduklannı belirterek, "Bu ko'nuda Fransa ve AB ola- rak üstlerine düşen bir so- rumluluk varsa, yerine ge- tirmeye hazır olduklannı" ifadeetti. Dışişleri Bakanı ve Başba- kan Yardımcısı Baykal ise gö- rüşmeden sonra yaptığı açık- lamada, De Charret ile Türk- Avrupa Birliği ilişkileri ve tkizce Adacıklan kriziyle il- gili Türkiye'nin tutumunu ele aldıklannı belirterek, "Verimli bir görüşme oldu'' dedi. Fransa'nın, Türkiye'nin (Ege'de olası yeni krizlerin engellenmesine yönelik bir anlayış ortamının doğması) isteğini memnuniyetle karşı- ladığını vurgulayan Baykal, "Fransa için sorunlann di- yalog ve müzakereler yo- luyla çözümü büyük önem taşıyor. Umarım bu konu- da somut ilerlemeler olur" seklinde konuştu. Baykal, Fransa'nın "Gümrük Birliği mekanizmasının aksaksız işlemesi" şeklindeki görüşü- nü de memnuniyetle karşıla- dığmı ifade etti. Baykal bu görüşmenin ar- dından. Roma'ya uçtu. Bay- kal, bugün Roma'da AB Dö- nem Başkanı ftalya'nın Dı- şişleri Bakanı Suzanna Ag- nelli ile görüşecek. Baykal Roma temaslannı tamamla- dıktan sonra bu akşam Tür- kiye'ye dönecek. 'Genç kızbaşı' StPetersburg'da Russkiy Müzesi'nin açüışına 'Genç Kız Başı' adlı tablosuyla kablan Alman sanatçı Gotfrid Heinwin, eserini müzeye bağışladı. Müzeyi gezen bir poILs 'Genç Kız Başı'nın etkisinden kurtulamanıış olacak ki resmin önüne takıhp katanış. A Çı 0 A V Y A \\ I GöRÜŞ/ Temmuzda Hatay Türkiye sınırlan içine katıldı. Suriye, bu karan hiçbir zaman ka- bul etmedi. Hatay'ı haritalarda kendi top- rağı olarak göstermeye devam etti. 35 yülık su sonınu Sll SOriinU: Türkiye-Suriye arasın- daki su sorunu. Keban Barajı'nın yapım çalışmalan zamanında başladı. Fırat neh- ri kıyıdaşlan olan Suriye ve Irak, Türki- ye'nin Fırat ve Dicle üzennde yapmış ol- duğu bütün su tesislenne şiddetle karşı çıktılar. Suriye ve Irak, barajlann su mık- tannı azaltacağı gerekçesiyle yapılan iti- razlar kapsamında, 1960 ve 1970'lerde Keban ve Karakaya barajlanndan kendi- lerinin zarar göreceğini belirtüler. Aynca Suriye, Türkiye'ye, Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Hukuk Komisyo- nu'nun (UHK) henüz bağlayıcı nitelik lca- zanmamış taslak maddelerde yer alan hü- kümleri ileri sürerek ilgili ülkelerin bir su yolu üzerinde yapmayı planladıklan su te- sisleri hakkında belirli bir süre.önceden birbirlerini bilgılendirme kuralına uyma- dığı yolunda suçlamalar yöneltti. Suriye, Türkiye'nin yaptığı barajlara yönelik iti- razlardan en önemlisini, Atatürk Bara- jı'nın ilkdolumaşamasısırasındagerçek- leştirdi. Barajın dolum aşamasında bir ay süreyle su tutulması. özellikle Arap çev- relerinde "kasıtiı olarak su bırakılmıyor" yorumlanna neden oldu. Türkiye, 1987 yılında iki ülke arasında yapılan bir pro- tokolle Sunye'ye saniyede 500 metreküp su bırakmayı garanti etti. İki ülke arasın- da son dönemlerde su sorununu tırmandı- ran olay Türkiye'nin Güneydoğu Anado- lu Projesı (GAP) kapsamında Fırat üzerin- de Birecık Barajf nı inşa etmesiyle başla- dı. Suriye, aralık ayı içinde verdiği nota ile Türkiye'nin Fırat'a daha çok su bırakma- sı gerektiğini ve nehır sulannı kirlettiğı iddiasını gündeme getirdı. llu ülke arasuı- dakı bır su sorununun da Hatay sorunu ile ilgili olan Ası nehn olduğu belirtildi. Su- riye'nin, Hatay'ı kendi toprağı olarak ka- bul ettiği ıçin Ası sulannın yüzde 90'ını kendi topraklan içinde kullandıgı belir- lendı. Türkiye, Fırat ve Dıcle sulan konu- sunda bir çözüm ıçin "üç aşamab plan" adı altında bır öneri getırdi. Sunye, bu öneriyı görüşmeyı de kabul etmedi. Su so- rununu uluslararası platforma taşımayı is- teyen Suriye, Arap Birliği'nin gündemi- ne suyu soktu. Arap Birliği, aralık ayında toplantıda, Türkıye'yi uyararak Suriye ve Irak'a daha fazla su bırakması gerektiği- ni bıldirdı. Bunun üzerine Türkiye. Arap Birligi'ni "muhatap"almadığını bildırdi. Irak ve Suriye 10 şubatta Şam "da bır ara- ya gelerek Türkiye'ye karşı "ortak tavn-" almaya çalıştıiar. Şam'dan PKK'ye tam destek Terör SOrunU: Türkiye-Suriye ara- sındaki cıddi sorunlardan birinın de Şam'ın PKK'ye destek vermesi olduğu kaydedildi. Suriye'nin, Hizbullah ve Ha- mas gibi şeriatçı terör örgütlerine de des- tek verdiği ve ABD'nin "teröre destek ve- ren ülkeier" Iistesinde olduğu belirtildi. PKK, 1980'li yıllann başından bu yana Şam'da ve Suriye denetimindeki Bekaa Vadisi'nde üstlendı. PKK'nın lideri Ab- duDah Ocalan'ın ve üst düzey yöneticile- rinin de Şam'da oturdugu, Suriye yetkili- leri ile ılişki kurduklan basına yansıdı. Türkiye, son olarak 23 ocakta Suriye'ye verdiği bir nota ile Öcalan'ı resmen iade edilmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye, 1992'de Ortadoğu banş görüşmelenne ka- tılma karan alan Suriye'ye "teröre verdi- ği desteği kesmesi" yönünde ABD ve Is- rail nezdındeki girişimlerine hız verdi. Türkıye, su ve terör konusunun birbiriyle ilişkilendinlemeyeceğini belirtırken, Dı- şişleri Bakanı Deniz Baykal, "Teröre bu- laşan eDer, suyla yıkanmaz" demişti. BM-IRAK GÖRÜŞMELERİ Irak petrolü için anlaşma yok FUAT KOZLUKLU NEVVYORK-BMİlelrak arasında Nevv York'ta devam eden kontrollü petrol satışıy- la ilgili görüşmelerin dün so- na eren ilk bölümünde. mü- zakerelerin teknik konulara yönelik olduğu, sonuca yö- nelik hiçbir karar ahnmadı- ğı açıklandı. Petrol satışına ilişkın kebin karann, BM Güvenlik Konseyı ile istişa- relerden sonra verileceği bil- dirildi. Müzakerelerin ilk bölümünün tamamlanma- sından sonra, iki heyete baş- kanlık eden Abdülamir Aİ- Anbari ve BM Genel Sekre- ter Yardımcısı Hans CoreU. "müzakerelerin teknik ko- nulan kapsadığını, si\ asi ka- rann üstkri tarafindan veri- leceğini'' belirtmekle yetin- diler. Al-Anbari, Bağdat'a dö- nerek ve Saddanı Hüseyin'e vanlan sonuç hakkında bil- gi vereceğı. Hans Corell'in ise Genel Sekreter Butros Gali'yi bilgilendireceği öğ- renildi. BM Genel Sekreter Yardımcısı Hans Corell, ga- zetecilere açıklamada bulu- nurken hiçbir konuda aynn- tılı açıklama yapmadı Yap- tıklan işin "sadece toprağı hazırlamak" olduğunu ifa- de eden Genel Sekreter Yar- dımcısı, "Basın, 'Taraflar arasında anlaşma oldu' diye yazarsa, bu dognı olur mu" şeklindeki bir soruva. "Doğ- ru ounaz. Çünkü ortada bir anlaşma var ya da yok diye- mem. Bize veriien görev an- laşmaya varmak değil, top- rağı haarlamaktj" cevabını verdi. Müzakereleri "oiumlu ve israii iş göriişmesir olarak nitele- yen Hans Corell, ele alman konular arasında petrol satı- şı, elde edilecek paranın emanet hesabına alınması, gıda maddesi ve ilaç satın alınması ve bunlann dağıtı- mı gibi "teknik hususlann" bulunduğunu bıldirdii. Ge- nel Sekreter Yardımcısı, gö- rüşmeler sırasında petrolün yandan fazlasının Türkiye üzerinden akıtılması konusu üzerinde de durduklannı, ancak bunun önemli bir ko- nu oluşturmadığını sözleri- ne ekledi. Corell, yeni gö- rüşme yapılıp yapılmayaca- ğına da siyasi mercilerin ka- rar vereceğinı, bunun, Nevv York pazarlığında ulaşılan noktanın Bağdat ve BM'de değerlendirilmesınden sonra ortays çıkacağinı kaydetti. BM Güvenlik Konseyi, 14 Nisan 1995'te 986 sayılı ka- rarla, Bağdat hükümetının, 6 aylık birsüre içinde 2 milyar dolar tutannda petrol satma- sma izin verilmesini öngör- müştü. Karara göre satıştan sağlanacak gelirin yüzde 30'u BM Tazminat Fonu'na, yüzde 15'i (130-150 milyon dolar tutannda) Kuzeyl- rak'ta yaşayan çoğunluğu Kürt olan sivil halkın ıhti- yaçlannın karşılanmasma aynlacak. Yüzde 5'i ise BM'nin bu amaçla yapacağı masralar için harcanacak. Geri kalan yüzde 60'lık ge- lirle de Irak halkının ihtiya- cı olan gıda ve ilaç alınacak. BM Güvenlik Konseyi, Irak'ın ihraç edeceği petro- lün enaz yüzde 61 'inin Ker- kük-Yumurtalık petrol boru hattından akıtılmasınıda ön- görüyor. FKÖ merkezine giriş yasaklandıDış Haberler Scrvisi - Is- raıl, konuk yabancı bakanla- nn Filistın Kurtuluş Örgü- tü'nün (FKÖ) Doğu Ku- düs'deki siyasi merkezını zi- yaret etmelerini yasaklayaca- ğını bildirdi. Iç Güvenlik Bakanı Moşe Şahal,yasaklamanın lsraıl'in Filistinliler'in Doğu Ku- düs'de diplomatik faaliyet göstermelerini yasaklayan politika ile uygunluk içinde olduğunu söyledı. Şahal, Israil televızyonuna yaptığı açıklamada "Yaban- ci bakanlann Doğu Evı 'ni zi- yaretini yasaklıyoruz" dedı lsrail, FKÖ karargâhı Doğu Evi'ni, Filistinliler'in baş- kentleri olarak gördükleri Doğu Kudüs'de Arap ege- menliğinin kurulması çaba- lannın en belirgin göstergesi olarak görüyor. "Bizim rutumurnuz açık. Kudüs, lsrail egemeıüiği at- bnda birleşmiştir ve tsrail'in başkenti olacakbr" dıyen Şa- hal, Kudüs'ün nihai statüsü konusundaki görüşmelerle ilgili olarak da"FKO'yeher- hangi bir şev vermck zorun- da olduğiımuzu sanmıyo- rum. Vermck zorunda oldu- ğumuz, herhangi bir yerde vazmıyor. Bizim tutumumuz budur"dedı. El-Haül'de çatışma Bah Şeria'dakı El-Halil kentinde lsrail askerleri ile Filistinliler arasında çatışma meydana geldiği bildirildı. Görgü tanıkJarı, çatışma- nın lsrail askerlennin arala- nnda anlaşmazlık bulunan Filistınli ailelere müdahale etmesiyle başladığını kaydet- tiler. Görgü tanıklan, lsrail askerlennin Filistinlilerin üzerine göz yaşarhcı bomba attıklannı, en az 60 Filistin- linin solunum zorluğu nede- niyle hastaneye kaldınldığı- nı söylediler. Dr. HASAN DİLAN (Sivaset bılimci) İLHAN SELÇUK YAPITLARI duvannüsfândeta tilki DUJUNUYORUM OYLEYSE VURUN 23. BASI 120.000 TL GÖRÜUMÜŞTÜR 8. BASI 100.000 TL AÖLAMAK GÜLMEK 10. BASI 120.000 TL DUVARIN ÜSTÜNDEKI TİLKİ 3. BASI 230.000 TL JAPON GÜLÜ 7. BASI 120.000 TL ZİVERBEY KÖJKÜ 13. BASI 100.000 TL YÜZBAJI SELAHAnİN'İN R0MANI (İKİ CİLT) 6. BASI 320.000 TL Ingiliz îşçi Partisi ve 'Yeni SoPYeni Sol, ingılız lşçi Partisı Labo- ur'ın lıden Tony Bbirtarafından savu- nulan partı görüşlendir. 'Yeni Sol' fikırlenn ne olduğuna değinmeden önce kısaca Labour'm konumu ve ideolojık altyapısı üzerin- de durmakta fayda görüyorum. Çün- kü tüm sosyal demokrat partileri aynı potada eritme hastalıgından belki kur- tulmuş olabılıriz. lngiİLZ lşçi Partisi 'Labour', Kıta Avrupası'ndan farkJı Anglo-Sakson degerler üzenne oturmuş siyasal par- tı olup kendine özgün model oluştur- muştur. Bilindiği gibi lngiltere'de sosyalist hareketın gelişmesı ışçilenn sendika örgütlenmesiyle başlamıştır. Kaçınıl- maz olarak sendikalann kurulması hızlı sanayileşmenin sonucu olmuş- tur. Bu örgütlenmeyle beraber lşçi Par- tısi (Labour Party) ortaya çıkmıştır. Mücadelenin başından ben siyasi bırortaklık ilişkisi süregelmiştir. Ingi- lız sosyalizminin ıyi anlaşılabılmesı ıçin sendika ve parti ilişkilerine bera- ber yaklaşmakta fayda vardır. 1868 yılındaişçi sendikası 'Trades- Union' (TUC) ortaya çıkarken teme- linde doktrinden yoksun 'Lonca (Gu- ıld)Sosyal Hareketi'ni beraberinde ge- tirmiştır. Ortaçağ korporasyonlanna kadar dayanır. sosyal örgütlenme bi- çımidir; değişık meslek gruplannın bir arada toplandığı 'dayanışma' birim- lendir. ldeolojik yanı olmayan, yalnızca pragrnatik yanı ağır basan bu hareket bugüne dek Labour'a yön vermıştir. 1883 yılında kurulan 'Fabıan Soci- ety'nın (1) amacı ise TUC'a sızıp ele geçırmek. siyasal partıleşme sürecinı başlatmaktır. Fabıan sosyal hareketi ise Lonca'nın tersine ideolojık yanı ağır basan sosyalist ve reformıst eği- limlı gruptur. Marksi7m nasıl sosya- list bır doktrin olarak ortaya çıkmış ve şekillenmişse Fabian de aynı şekilde bır doktrin olarak Ingiliz sosyalızmı- ne yaşam vermıştir. J.Stuart Mill, W.S. Jevons, Rus- kin'in savunduğu sosyalizm anlayı- şıyla, Bentham'ın savunduğu 'fayda- cı sosyalizm' birleştınlerek derneğın adını aldığı Romalı General Fabıus Cunctator'un 'en ıyi zamanı kollama' sıyasetiyle bır sentez oluşturması so- nucu Fabian doktrinı ortaya çıkmıştır. Faydacı sosyalizm; en iyi zamanı kollama siyaseti; TUC'un süregelen pragmatik reformculuğuyla bütünle- şince Labour'ın ideolojık altyapısı oluşmuş, parti doktnıu olarak karşımı- za çıkmıştır. Fabian'ın 1906"da TUC'a egemen olmasıyla 'Labour Party' resmen ku- rulmuştur. Fabian sosyalizmi, ışçi sınıftnın ta- rihi belirleyici rolüne yani determinız- mine karşı çıkarken bunun yenne 'sosyal transformasyonun reformlar- la etap etap zamanı en ı>i şekilde kul- lanarak gerçekleşeceğını kabul edı- yordu. Sosyal transformasyonun te- melindeyse 'Darvvtn'in Sosyal Evnm' kanunu yatmaktaydı. Fabıancı ente- lektüeller işçi smıfını devnmcı sınıf olarak görmeme fikırierinı Labour'a daaşılıyorlardı. Labour, Ingiliz toplu- mundakı tüm değerlerin işçi sınıfı ta- rafindan yaratılması ilkesıne karşı çı- karken toplumsal degerlenn doğal ev- rim sonucu olarak oluştuguna, bunla- nn devlet aracılığıyla topluma yeniden verilmesinin kaçınılmaz olduğunu sa- vunuyordu. Işte Tony Blair, bu bağlamda Labo- ur'ın yeni politikasını tanımlarken ifa- de etmeye çalıştığımız ıdeolojik altya- pısmın üstüne 'Yeni Sol' fikirlennı şe- killendınyordu. Şimdi kısaca Tony Blair'ın 'Yeni Sol' programma yer verelım: "Munafazakârlar döneminden sü- regelen ekonomik resesyoa,fiyatarüş- lannı, çalışma vasamındaki iflaslan ve vannmlann durmasını beraberinde geürnıiştir. İlk yapıiacak iş ekonomik istikran, denge>i sağlamaktır. Ekono- mik konjonktürdeki bütün dalgalan- malan yok etmek mümkün değikür, ama ekonomidcki dengesizliğin riskle- rini >üWk enflasvonu azaltarak. ya- tınmlardaki fınans malhetlerini dü- şürerek, bınük yabnmlan daha çeld- cihalegctirçbiliriz." Ekonomıdeki büyüme hız trendini orta vadelı hedef olarak belirlıyoruz. Düşük ve dengeli enflasyon ise kesin hedefimizdir. Mali polıtıkalara gelince: 'Kamu yannmı için borç al, tüketim ıçin as- la' kaidesine sıkı sıkıya bağlı kalaca- ğız. Kamu borçlannın milli gelıre ora- nıru işçi hükümeti sabit tutacaktır. Giderek önem kazanan. açık ve so- rumlu şekilde fonksiyonlannı yenne getırebilmesı ıçin Merkez Bankası'nı (Bank of England) reforme edeceğiz. Bankaya daha çok operasyonel so- rumluluk venrken kayıtlannı da ınce- lemeye alacağız. Hedefimız daha 'açık ekonomi" sağlamaktır. Bntanya'nın açık ekono- mıye kesın bağhlıgı, taahhüdü olma- lıdır. Ticarettekı duvarlardan kaçın- mak ve dahilı yatınmlara hoşgeldın demeliyiz. 'Açık Ticaret' sistemı, tü- keticılere açık kazançlar ve perfor- mans arttıncı dürtülü iş imkânı sağla- yacaktır. Britanya pazannda adıl, dü- rüst rekabete dıkkat ederken ihracat yapan Britanyalı şırketJere de adıl ba- şan şansı dıleyecegiz. Avrupa Birli- ği 'nde, 'açık rekabet' için bulunan bir- çok engelleri kaldıracağız. Eğitimi geliştınp reforme edeceğiz. Dünya zorlaştıkça Britanya daha ka- bilıyetlı, zekı olmalıdır. Çünkıi düşük beceriklilik rekabete engel oluyor. Bri- tanya dünya işgücü beceriklilik sırala- masında yirmıdördüncüdür. Düşük becenklılik, şırketlen yatınmdan tam kâr etmeye engel oluyor; çalışanlan değişikliİden kabul etmeye isteksiz yapıyor. Okul ve ünıversıtelenmızde, eğitimde ılerleme sağlamak için aci- len efor harcamamız gerekiyor. Genç ınsanlan, çalışma yaşamına geçış ıçin gereken mesleki beceriklilikle donat- mak ıçin programlar yapmalıyız. Sosyal konuyu imzalayacağız. Bu tartışma konusunu iş dünyası ihtilaflı buluyor. Britanya için 'sosyal konuyu' ımzalamak ıyi olacaktu-. Bntanya'nın rekabetçıliğine zarar vermeyecektır. 'Sosyal Konu' sosyal ve istihdam ko- nulannı içeren ve bunlarla ilgili kaıde ve vollardır. fşçı hükümeti asgan ücreti getire- cektir. lşçi ücretlennin belli bır seviye altına düşmemesi için taban oluştura- caktır. (2) tkı partinin egemen olduğu siyasal sıstemde. tşçı Partisi onaltı yıllık mu- halefetten sonra ıktidar mücadelesıne 'Yenı Sol' programıyla hazırlanırken ideolojık yanı gözükmeyen, yalnızca 'pragmatik' yanı ağır basan reformla- rını tutarlı biçımde uygulamayı savun- maktadır. Fabıan doktnnınin Labo- ur'daki egemenliğı ise gözlenmekte- dır. Sınırlı zamanı en ıyi şekilde kulla- narak Bntanya topluma 'faydacı sos- yalizm' anlayışını sunan parti, 'yeni sol' programında AB'yedestek verir- ken tam entegrasyonu da hedeflemek- tedır. (1) 1883 yılında Londra'da Edvvard R. Pease tarafindan Fabıan Society kurul- muştur. demek üyeleri arasında B.Shaw, H.G.Wellsgıbı yazarlarve Sıdney Webb, Beatnce Webb, O.Lodge gibi ıktısatçılar vardır (2) The World in 1996 'A Labour Britaın's promise', s. 53 Tercümede mümkün olabıldiğince aslına sadık kal- maya çalıştık.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear