22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet İmtivaz Sahibi: B«riD Nadi Genel Yayın Yonetmenı Orhan Erinç 0 Genel Yayın Koordınatorır Hikmet Çetinkaya 9 Yaznşlerı Mudurlerı lbrahim Yıldız (Sorumlu), Dinç Ta\anç # Haber Merkezı Muduni Hakan Kara # Goreel Yonctmeıı. Fikret Eser Dı, Haberler Yıldü Ergun Balcı • Isiıhbarat Ceneiz lırıın # Ekonomı Bülent Kızanfik 9 Kültuf Handan Şenköken # Spor Abdüjkadir Vûcelman 9 Makaleler Sami Karaören 9 Da/ctımc Abdullah Vazıcı • Fotoğraf Erdoğan köscoğlu • Bılgı-Belge Edibe Buğra • Yurt Haberlen. Mehmel Faraç YaymKunılu. tiaa SdçukfBajksn), Orhan Erlnç, Okt«> Kortbökc Hikmet Çetinkaya. Şükran Soner, Ergun Bakı, DinçTayanç. lbrahim V ıldız, Orhan Bursalı, Mostafa Balba>, Hakan Kara. Ankard Temsılcısı Mnstafa Balba> # Haber Müduru Doğan Akın Atatürk Bulvan No 125, Kat 4, Bakanlıklar- Ankara Tel 4195020 (7 hat), Faks 4195027 • tzmır Temsılcısı Serdar Kızık, H Zıya BK 1352 S 2 3 Tel 4411220,Faks.4419117«AdanaTemsılcısı ÇeödYJğenoğhı, lnönüCd 119S No 1 Kafl.Tel 3522550, Faks 3522570 Mûessese Mudüriı Erol£rkut0 MEDVA C: • Yöaetım MEDYA G : 9 Koordınatör .\hmct KonılsaD 0 Kurulu Başkanı-Genel Yönetım Kurulu Muhasebe BülentYener#ldare Mûdur Gûlbin Erdnnıı Ba$kanı - Genel HüseyinGürer#lşletme Önder • Koordınatör Reha Müdür İıtön Çdik • Bılgı-Işlem Nail tnal • I}rtm«ıı • Genel Mudur Akmen • Mmahhas Bılgısayar Sıstem Mürüvet ÇBer Yardımcısı Mine Akdag uve Bor» Gönenç Yayımlayaa vt Buın: Yeni Gun Haber Ajaası, Basın \e Yayıncıllk A Ş TûriocaghCad 39J41 Cagaioglu 34334 Ist PK 246 lstanbul Tel 10 212ı M2 05 05 (20 hat) Fak« fO 212) 513 85 95 17ŞUBAT1996 Imsak: 5.25 Güneş: 6.50 Öğle: 12.25 tkindi: 15.18 Akşam 17.46 Yatsı: 19.06 MEDYACTel 514 07 53 - 513 95 80 - 513 84 60-61. Faks 5118466 Türk mürettebatm cenazeleri • İstanbul Haber Servisi - Dominik Cumhuriyeti açıkJannda dûşen Birgen Air'e ait Boeing 757 tipi yolcu uçağında bulunan 11 Türk mürettebattan yalmzca dördünûn cesedinin bulunabildigi bildinldi. Kabin amiri Ihsan Çolak, hostes Afet Aslan, teknisyenler Necdet Kürtül ve Cüneyt Aktürk'ün cenazeleri dün Türk Hava Yollan'na ait bir uçakla New York'tan Istanbul'a getirildi. Sağlık BaJonlığrndan savımma • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sağlık Bakanlığı llaç ve Eczacılık Genel Müdürü Kemalettın Akalın yaptığı açıklamada, Rahim kanseri tedavistnde kullanılan Taxol adlı ilacın fıyatının dünyadaki saüş fıyatlarının üzerinde olduğu için ruhsat başvurusunun deferlendirmeye ahnmadığınj biJdirdi. Acıbadem'de hrsızlık • İstanbul Haber Servisi- Kadıköy/Acıbadem'de ve ÖzellikJe Inta, Basın ve Çesan sıtelerinde hırsızlık olaylan giderek arüyor Konuyla ılgili olarak görüştüğümüz Acıbadem Polis Karakolu yetkilileri, kendilerine son bir aydır 15 başvuru yapıldığını belirterek, devmye görevi yapan ekıp sayısının arttınldığını belirttiler. Yetkıliler, Gayrettepe Asayiş Şubesi Hırsızlık Masası'nda bir kişinin gözaltına alındığını söyleyerek, kimliği açıklanmayan bu kişinin Acıbadem'deki bir çok eve gırerek hırsızlık yaptığının belırlendiğıni bildırdiler. Paris'te Türkevi • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Dim A.Ş. ısimli bir kuruluşun Turizm Bakanlıgı'nın destegiyle Paris'te yaptırdığı Türk evi 22 şubatta Turizm Bakanı Irfan Gürpınar tarafından açılacak. Turizm BakanhgVndan yapılan açıklamaya göre, Pans'in ünlü açık hava müzesi "Müsee de '1' Homme" içerisine 250 metrekarelik alanda kurulan Türk evinde, çağdaş müzecilik anlayışına uygun bir sunuşla Türkiye'ye ait değişik eserler ve el sanatlan ürünleri sergilenecek. 1996Nasrettin HocaYdı • ANKARA (ANKA) - Nasrettın Hoca, yıl boyunca düzenlenecek etkınliklerle uluslararası düzeyde tanütılırken, dünyanın yüzü bu yıl Nasrettin Hoca'yla gülecek. UNESCO'nun ilan ettiği "1996 Nasrettin Hoca Yılı", Kültür Bakanlığı Halk Kültürierini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü (HAGEM), Nasrettin Hoca Kültür ve Turzım Derneğı ile Devlet Tiyatrolan, Opera ve Balesi Çalışanlan Yardımlaşma Vakfi (TOBAV) işbirlğiyle gerçekleşecek. Yaşlanmayı geciktirmek o kadar da zor değil Bond i Talisa Çe\ iıi St'rv isi - l rsııla Andress. Britt Kklaııd \e Barbara Bach'ın da oınnlmacaöı gibi. bir Bond kı/ı olmak ütı,'c ' '''r s ' ' l v 'V'11 Mİdı/liüiıı /ıvkiııi tattırsa da. «ntınculuk kari\eri iı;in pck bir >f> ii'adf elmi\oı <,-ogıı /aınaıı. (ıii/cl \c alınılı o> ııncıı lalisa Soto. 19X9 \ilnida. Iimoth\ l);ıll(iıı ilı- tn ııanıış oldııüıı Ik'i'iKT (ıı Kill filmini {liişiiıııivk İVİHİ çt'ki\or: ~C)yıı:ı\iil?iki'fginı pckc.ok rol ıılın;)sına kaışın iıısanlar IHMIİ bu niıııtcrdr KÖrınek istemeu-ct'klerdi. Ik'iı artık Bond kı/ı> clıııı." Anıa lıer >e>c kaışın. Porto Kiku asıllı \ow Noık uü/cli lalisa karaıirlıkla uıluna df\anı i'diuıı: Asıl adı Mirianı olan \t' karncrine maııkın olarak l);ışla\an aym; kadııı. biıa/ ıiMiiKiılııkdcıskıi \t'akıllıca bir isiııı dt'ûişiklighle ilk tllıııi Spjke ııl Bi'iiMiııluırst ; ta(l9XS)bavolü kapnıa\ı başarnıışlı. Bu fitmin ardıııdan isc, I kciKf l<> Kill. The Maııılv) Kinss u* Doıı Jııan de Marco <;ibi \alnı/ca t^/otik bir ca/iİH' »eıvkriıın fllnıler yi'kli. 6 Aşık oL, gençÇeviri S«rvisi - Uzmanlar genç ve güzel görünmenın beş sırnnı açıkladı- lar. Bunlar sırasıyla soğuk odada uyu- mak, yemeklerden doymadan ve belir- li birkalon sayısının üzerine çıkmadan kalkmak, doğVu vitaminleri almak, ıs- tenen mesleği yapmak ve â§ık olmak- la düzenli bir cınsel yaşam. • Soğuk odada uyumak: Soğuk me- kânlarda uyuyan ınsanlann genç görii- nümlerini daha uzun süre koruduklan görülüyor. Marburg Üniversıtesi'nden birgruparaştırmacı,'odasıcaklığıl7de- rece' savını bilimsel oranlarla kanıtlı- yorlar. Sinekler üzerinde yapılan bir deneyde 18 derecede bırakılan sineğin, 28 derecede yaşayan diğer sinefin tam iki katı daha uzun yaşadığı belırleniyor. • Yemekten doymadankalkmak: Sü- rekli olarak 1500 kalorinin aJtında bes- lenen insanlarda aktif olan hücreler da- ha cabuk yenilenme sağiıyor. Yaşlılık uzmanı Prof. RayVValford'a göre bu, in- san ömrünü 120 yıla kadar uzatabılır. Bu konuda da fareler üzerinde yapılan birdeney var. Diğerlerinin yansı kadar beslenen hayvanlann çok yiyenlere gö- re neredeyse iki mislı daha fazla yaşa- dıklan belırlenmiş. Çokyaşlı insanlar- la yapılan konuşmalar sonucunda da bu tür insanlann genellikle az yiyen in- sanlar olduklan ortaya çıkıyor. • Doğru vitaminleri almak: Her yaş- ta kadınlar ve erkeklerin vücutlannda- ki hücreler içın farklı vitamin ve hor- mon gereksınimleri vardır. Özellikle hormonJann genç kalmak üzerindeki et- kisi artık tartışılmamaktadır. Büyüme Kalp hastalığına karşı lifli besin NEW YORK (AA) - ABD'de Harvard Halk Sag- lığı Okulu'nun yaptığı yenı bir araştırmada, lif yönün- den zengin besin tüketiminjn kalp hastahklannı önemli öl- çüde azaltabileceğıni ortaya koydu. The Journal of The Ame- rican Medical Associaoon'da (Amerikan Tıp Demeği der- gjsi JAMA) yayımlanan araş- tırma sonucuna göre, özellik- le kahvaltıda, bitkisel lif yö- nünden zengin kepekli ek- mek, yulaf ve diğer tahıl ürünlerinin yenmesı, koro- ner kalp hastalılan tehlikesı- ni önemli ölçüde düşürüyor. Lifli besinlerin kalp haâal- ıklannı ve krizi önleyici et- kisini ölçmek için 1986 "dan başlayarak 6 yıl yürütülen araştırmada 40-75 yaş gnıbundan 43 bin 757 kişi iz- hormonu adı verılen Somatotropın (STH), 30 yaşına kadar vücut tarafın- dan üretilmekte, üretim durduktan son- ra ise bedende yaşlanma belirtileri baş- lamaktadır. 65 yaşında bir kadına haf- tada bir yapılan büyüme hormonu iğ- nelennin bir süre sonra yağ tabakalan- nı erittiği, deriyn gerginleşnrdiğı ve kas- lan mçlendırdiği görülmüştür. • lstenilen mesieği yapmak: Neden orkestra şeflen, çobanİar ya da Fılosof- lar çok uzun yaşarlar? Neden bedenıni • Soğuk odada uyumak, yemeklerden doymadan kalkmak, doğru vitaminleri almak, istenen mesleği yapmak ve âşık olup düzenli bir cinsel yaşam sürmek, ömrü uzaüyor. satan telekızlar, olduklanndan 10 yaş daha büyük göstenrler? Psıkologlarbu- nun nedeni olarak, seçilmiş meslekle- rin insanlarda yarattığı tatmin duygu- sunu gösteriyorlar. Bu tatminin kendi yaşamını kendi belirleme duygusun- dan doğduğunu ileri sürüyoriar. Kendi seçtikleri mesleklerde çalışan insanla- nn çalışma hayatlannda ezilmedikleri- ni de vurgulayan uzmanlar, yaşamın önemli bir kesitini oluşruran iş saatle- rinin ınsarun tüm yaşamı üzerindeönem- li bir etkısı olduğunu sö> lüyorlar. • Aşık olmak ve düzenli cinsel ya- şam: 1 dakikalık bir öpüşmemn beden saglığına 50 m. yürüyüşle aynı etkiyi yaptığı öne surülüyor. Bir îngiliz araşürma grubu, bu etki- leri 10 yıllık bir inceleme sonucunda or- taya koydu. Seksin her tür lıftıngden daha etkili olduğunu savunan uzman çevreler, uyancı hormonlarla dolan be- dende nabzında 70'den 150 civanna çık- masının kan dolaşımını hızlandırarak de- rinın de genç kalmasını sağladığını vur- guluyorlar. Yukanda sayılan 5 ana unsur, genç ve güzel görünebılmenin sırlan olarak tıp çevreleri tarafından kabul ediliyor. Uz- manlar, bu ana konular çerçevesindeki aynntılan da şöyle sıralıyor • Gözter: A. C ve E vitaminleri, göz- lere gençlığın parlaklığını kazandjn- yor. Aynı vitaminlenn görme yetisini de güçlendiriyor. • Kalp: Krom ve demir eksikliği, kalp damarlannda kireçlenmelere yol açarak rahatsızlık yarahyor. Krom gi- dericı tabletlerleyaşam saati, en az 5 yıl durdurulmuş oluyor. • EUer: İnsanlann yaşlannı hemen ortaya çıkanrlar. Amerikada yapılan bir araştırmanın sonuçlanna göre, 45- 50 yaş arasında östrojen desteğ^ alan ka- dınlarda el derisi, elastikiyetini yeni- den kazanıp kınşıklıklaryüzde 40 ora- nında azalma gösteriyor. • Bacaklar: Bacak derisinin gergin- lığinı kaybetmesıne karşı uzmanlar, Bi- orin isimli vıtamini öneriyorlar. Biotin, ağırlıkla soya fasulyesinde bulunuyor. Bu vitaminin bir gramı, deri hücrelerini beslemek içın yeterli görülüyor. lstanbul Üsesrııiıı ilkokııhı dövizle eğitim verecek İstanbul Haber Servisi - tstanbul Erkek Liseliler Eği- tim Vakfı Özel Jlkokulu, 1996-1997 öğretim yılında açılacak. lstanbul Lisesi bahçesine bitişik alanda kurulan ana ve ilkokulda 534 öğrenci öğre- nim görecek. Ana sıntfina 40, ılkokul bınnci sınıfa da 78 öğrenci kura ile 2,3 ve 4. sınıflara 104'er, 5. sınıfa da 52 öğrenci sınavla alınacak. Önkayıt için başvurular 26 şubat-1 mart tarihleri arasm- da yapılacaL Önkayıt sırasın- da adaylardan üç mılyon lı- ra bağış alınacak. Ana sını- fi ve ilkokul 1. sınıf içın ku- ra çekimi 25 mayıs cumarte- si günü lstanbul Lisesi bına- sındayapılacak. Kura sonu- cunda kazananlann kesın ka- yıtlan ıse 27-28 mayıs tarih- lerinde gerçekleştırilecek. 2., 3 ,4. ve 5. sınıflann sınavı ıse 18 mayıs cumartesi günü ya- pılacak. Sınav sonucu, 22 mayısta duyurulacak. Yaklaştk 600 metrekarelik bir alanda kurulacak ana ve ilkokulun ögrencilerl ağabey ve aUalan De birükte tstan- bul Lisesi'nin bu bahçesinde dolaşacaklar. Ana sınıfına kesin kayıt yaptıracaklann 6500 Alman Markı bağış yapmalan ve 3200 Alman Markı öğrenim ücreti ödemeleri gerekiyor. Diğer sınıflara kesin kayıt yaptıracaklar ise yine 6500 Alman Markı bağış yapa- caklar ve öğrenim ücreti ola- rak da ilk yıl için 3700 Al- man Markı ödeyecekler. Ba- ğış miktan sonraki yıllarda 3500 Alman Markı olacak. İlkokul 5. sınıf öğrencile- rinden nisan ayında vakıf ta- rafından yapılacak sıralama sınavında başanlı olanlann en az 52'si, lstanbul Lisesi'ne doğrudan girme hakkjnı ka- zanacak. Diğer öğrenciler Anadolu Liseleri Sınavı'na girecekler. SEYAHATNAME YAVUZGÖR Meksika'ya gidiyoruz... V aşington'da beş yıla yaklaşıyo- rum... Artık her şeyler "tekdüze" olmuş. Bu sırada bir öneri geli- yor, yukandan... "Ankara'ya mı, başka biryere mi?" türünden. "Neresı olsa gi- dehz" dedik... Bir rüya görüyorum o sıralarda... Çok aydınlık bir gök ve bu gögün altında tropikal ağaçlar, geniş bulvarlar, fıski- yeli parklarda do/aşan çocuklar... On gün geçmiyor; Ankara'dan bir telgraf: Mexico Ciry'dekı elçıliğe atan- mışım. Hazırlık yapıyorum. vlze almak için Meksika Büyükelçiliği'ne gidiyo- rum. Bir Meksikalı bana, iyi yolculukJar diliyor. Elime bir sürü turistik broşür tut- turuyor... Sayfalan çeviriyorum ve ilk resimde, karşıma rüyamda gördüğüm bulvarlar ve mavi gök çıkıyor. Bu "D&- ja vu" dedikleri olay. "Hayırdır inşal- lah." 10 Nisan 1957 sabahı, direksiyo- na oturup bizim emektar Chevrolet'nin marşını çalıştınyorum. Bagajda iki va- liz, içeride bir kahve ter- mosu, iki karton sıga- ra... Blue Ridge dağlann- dan Virginia'ya.. Ten- nessee'ye.. Alaba- ma'ya. Bir gece "Cha- tanooga'üa kalıyorum. Çarşıda biraz dolaşıyo- rum. Siyahlann otobüs durağı kalabalık. Beyaz- lann durağı ayn. Orada da üç beş kişi bekliyor. "Oğlum! Güney'in tam ortasındasın..." diyo- rum kendi kendime. Sonra Louisiana eya- leti, etrafı bataklıklaria dolu bir şoseden gidiyor Chevrolet, bitmez tükenmez mesafeleri aşarak... Bir gece yansı vardım New Orle- ans'a... Şehir sanki yeni uyanmış gibi, ayakta idi herkes... Otelın holünde, vi- zonlu şık kadınlar, smokinli erkekler. Güney'in tatlı şivesi ile görüşüyorlar. Ertesi sabah, yine yol, yine bataklık- lar. Ve nihayet, Alkazar Sıneması'ndan tanıdığımız Texas eyaletine girdim, bir akşam üzeri. "Texas Cumhuriyeti'ne hoş geldiniz!" diyor bir tabela... Yollar genişledi. Arazi dümdüz. Benzin istas- yonundaki adamların en ufak tefeği, 1.80'nin üstünde. Kızlar da buna yakın. Hamburgerleri de bu çapta Texaslıla- nn. Dediklerini anlamak da zoriaştı. Ko- yu bir şiveleri var, anlamasanız da ku- lağa hoş geliyor. Bir gece de Houston'da yattım. Er- tesi günü, sınıra ulaşmak istiyorum. Co- tullo diye bir ufak kasabada öğle yeme- ği için bir ufak lokantaya girdim. Birisi kasada oturan, biri de servis yapan iki tane Güney güzeli "Bouthem Bell" var. Bir masada iki tane iri kıyım adam var. Bana ters ters bakıyorlar. Kız, masama uğramıyor. Anlaşıldı. Bir terslık var, ama anlamak kolay değil. Adamlardan bın dışan çıkö. Benim ara- banın plakasını inceliyor. Geri döndü ve "Bu Columbia denilen yer neresi" diye sordu. "Columbia devletinin pla- kası değil o... Sizin başkentiniz olan District of Columbia 'nın" dedik. Başı ile kızlara, "Bunayemek verin!" gibisinden bir ışaret çekti. Demek kj, zen- cı veya Meksikalı olmadığımız anlaşıl- dı da karnımız doyacak. Koca bir "ste- ak" getirdi kız... Nerelisin sen?" dedi. "Istanbulluyum." "Aydan geHyorum!" deseydim de ga- liba aynı etkiyi yapacaktı. Işifazlagizeme sokmamak için bu dört Texaslıya, durumu, kimliğimizi, nereye gittiğimizi söyledik. Steak ve misafirper- verlikleri(!) için teşekkürler edip dar bir şoseden, ver elını Rio Grande Nehri üzerindeki sınıra. Saat, akşamın 6'sı. Nehrin Amerika tarafı Laredo kasabası. Bir sürü kovboy, haydut, savaş filmleri çağnştınyor bu isim. Nehrin karşı yakası Meksika. Ora- daki kasabanın adı Nuevo Laredo. Bir köprü, iki ülkeyi birbirinden ayınyor. Ama kısa bir süre sonra, bu köprünün, Anglosakson Amerikası ile Hispano- Amerika'yı birbirinden ayırdığını ve iki tarafın ne denli değişik olduğunu gö- receğim... 23 Temmuz 1952'de, bir Italyan ge- misi ile geldiğim Birleşik Devietler'den 15 Nisan 1957'de aynlıyorum. Pasapor- tumu damgalayan Amerikalı memur, "lyi yolculuklar" diyor. Nehri geçiyo- rum. Meksika'dayım artık. Yarın: Aztekler ülkesinde ^ f evgili Taner Berksoy Cumhuri- V yet'te "DoJarla Diıiar Arasın- i J da"diyenefısbiryazıyazdı,bu konuya da esin kaynağı oldu. Osman- lı dönemının bagımsız iktidar sembol- leri "bayrak açmak, tmmıng hutbe okufmak. özel sikke basbrmak"tır. "Geçerli para birimi" her zaman ik- tıdarîn işaretidir. Biz çoktandır "do- lar"a alıştığımıza göre ekonomik ik- tidardan vazgeçmış bulunuyoruz. Ön- ceien otellerdekı "dolar baanda fi- yat" sistemi, artık çarşı pazara da gir- miş bulunuyor. "Doyçe mark" da üan- ci vatanımız Almanya yoluyla haya- tımıza gırmişti. Şimdi "dinar" da Is- lamcı kardeşlerimiz cenahından ne- den girmesin? Merak etmeyin, ona da alışılır. Yalnız bu konunun bir de "cin''le- ri var. Ortahkta cınler cırit atıyor. Bunlar, bir süre orda burda gözükü- yor, sonra bakıyorsunuz, cinler orta- dan kaybolmuş. Kimisi cin gibi çar- pıyor, kimisi cin çarpmışa dönüyor. Dolar cinleri... olann çarptığı cinlere "dolar cini" denir. Bunlar dünyayı dolar gözlüğüyle görür, her şeye, "dolar bazında" kıymet biçer- ler. "Kaç dolarhkadam?" ya da "Bun- dan benim kayıntim kaç dolar?" di- ye bakarlar. "Makro cinler" mılyon MESELA DEDİK ERDAL ATABEK Dolar cinleri... Dinar cinleri...dolarlarkonuşur, ahşlannı dolar üze- rinden hesaplarlar. Harcarken TL ver- dikleri için de her şey onlara çok ucuz gelir. Hayatlannı böyle sürdürdükleri için de "TL ile kazanıp dolar"la yaşamak zorunda kalanlara. çağa ayak uydur- masını bilememiş geri zekâlılar diye bakarlar. Gariplir ki bu küçümsedik- leri de "dolar cinlerirl ne pek hayran- dırlar. "Amanneolur.şunlarbizikla- reetsinlerde bizde beüd dolarizeolu- ruz"dıye bakınır dururlar. Bunlann içinden de "mikro dn"ler çıkıp du- rumlannı idare ederler ki boyleleri- ne "cinpirik" denir. "Makro cin"ler- den buradaki işleri pek kanştıranlar olursa fazla sıkıntıya girmeden "do- lann paravatanına tü yer, rahaüanna orada bakarlar. Asıl cinci taifesi bu "makro cin"ler olup yatınmlannı da "dolann paravatanı"na yaparlar ki başian sıkışıp tüydükleri zaman ra- hat rahat yaşasınlar. Buradaki cin çarpmış gariban da "Aman onlara bir şey oünasın,biz nasılsa idareediyoruz'' diye onlan sırtlannda taşır dururlar. Doyçe mark cinleri... u da başka bir cin takımıdır ki dolar cinleriyle"kârkardeşi'' olurlar. Dolar nasıl Amerikan âdetiyse "doyçe mark" da Alaman usulüdür. Bizim memleketevlatlart da vakti zamanında ışçıliğe gittikleri Ala- manya'da artık ış tutup kebaptan ote- le kadar her alana el attıklanndan "doyçe mark" da yabancımız sayıl- maz. ftibarda da dolardan aşaği kal- mazsa da bir türlü birinci sıraya yer- leşememiştir. "Markcinleri"Alaman- ya'da ortaya çıkıp memlekete geldik- lerinden buralarda epeyce evin, ote- lin, daha bihnem neyin temeline gir- miştir. Ama bunlann esas u makro cinleri", gene Alamanya'da türlü çe- şitli işlere girip çıktıklanndan asıl marifetlerini orada göstermektedır- ler. Bu cinlere de epeyce kişi çarpılmış- tır. Elden ne gelir ki, "cindir çarpar". Dinar cinleri... 1 imdi bir de "dinar cinleri"orta- ya çıkmaktadır. Buna da şaşma- y mak gerekir. Dolann. markın cıni olur da dinann cini olmaz mı? Memleket cinsi duramadığına göre bunlar da olacaktır. Zaten epeyce bir süredir bu cinler vatandaşın haynna çalışıp durmaktadır. Bunlann işleri- nı ötekilerden daha da iyi bildiği in- şallah kısa bir süre sonra anlaşılacak- tır. Mercümek meselesı de bu mu- amelelerin nasıl yürüdüğune iyi bir ör- nektir. Ama vatandaş "Aman iyi bir cin bulsam da çarpüsam" diye can attı- ğından "cinler"in aramızda olmama- smın yolu yoktur. Aslında Suudi Arabistan a Riyal''iy- le Amerikan "Dolar"ı canciğer kuzu sarması geçindiklerine göre bu para- lann cinleri arasında fazla bir fark olamaz. Olsa olsa kimisi soldan çar- par, kimisi sağdan çarpar, olan da çar- pılana olur. Ne yapalım, çarpılmak isteyen ol- dukça çarpan da bulunur.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear