23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16ŞUBAT1996CUMA 14 KULTUR 50. yılını bu akşam kutlayan İDSO; salonsuzluk, parasızlık, kadrosuzluk gibi sorunlarla boğuşarak müzik yapıyor Bu orkestraya bir salon gerekiyor! AHUANTMEN Beethoven'ın Egmont uvertûrünün Is- tanbul'un mıizik geçmişınde önemli bir yeri var. 50 yıl öncesine dönmemiz ge- rek: İstanbul Devlet Senfoni Orkestra- sı'nın. tstanbul Şehir Orkestrası olarak Cemal Reşit Rey yönetiminde Beyoğ- lu'ndaki Saray Sineması'nda verdiği ilk konserinde, programda Egmont uvertü- rü vardı. İstanbul Devlet Senfoni Orkest- rası, bu akşam 50. yılını kutlarken yine seslendirecek Egmont'u. Orkestrada, 50 yıl öncesinde çalmış müzisyenler, eski yerlerini alacaklar bir kere daha. Istan- bul'un hâlâ tek senfoni orkestrası olan İDSO. aralannda orkestramn geleneksel hafla sonu konserlerinin 50 yıllık sadık dinleyicilerinin de bulunacağı müzikse- verlerle bugünü 1945-46 sezonundaki o ilk konser gününe dönüştürecekler. Yıldönümleri. hep sevinçli olmaz. ts- tanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın 50 yıldır hâlâ İstanbul'un "tek ve rakipsiz" orkestrası olması sevindirici midir? Bir de 50 yıl öncesine dönüp bu orkestramn kurulduğu dönem içindeki koşullara bakmak gerekli. Müzik eleştırmenimız E>in İryasoğlu'nun yazdığı gibi. "50 yıl önce İstanbul'da bir senfoni orkestrasmın kuruiuşu bir anlamda toplumsal bir sim- gedir". 50 yıl sonra, 1996 yılı Türkiye- si'nde ise, örneğin birCumhurbaşkanlı- ğı Senfoni Orkestrası'nı 'gereklT gör- mek bir yana. "Cumhurbaşkanı da zur- na dinlemeyiversin" gibi düzeysiz bir bi- çimde eleştıren bir parti, iktidar ortağı ol- maya hazırlanıyor. Bunlar bir yana, aşa- ğı yukan tüm radyo kanallan popüler müzik yayını yaparken. TRT 3 'ün klasik müziğe aynlmasına kimi aydınlann bile tepki gösterdiği göz önünde bulunduru- lursa, istanbul Devlet Senfoni Orkestra- sı'nın 50. yıldönümünü kutluyor olma- sı, gerçekten sevindirici. Dünyanın önde gelen orkestralanndan New York Filarmoni'nin 154 yıllıkgeç- mişiyle karşılaştınldığında genç bile sa- yılabilecek İstanbul Devlet Senfoni Or- kestrası'nın 50 yıllık geçmişi yine de bir orkestranın 'köİdü'sayılabilmesi için ye- terli bir süre. Tabii orkestralann kalite- sini yıllarla ölçmek. kuşkusuz yanlış olur. istanbul Devlet Senfoni Orkestra- sı, özellikle Türkiye'nin koşullan nede- niyle, kımi yönlerden az beslenmış, ayakta kalabilmek için olağanüstü çaba harcamış, sonunda koşullara kendince uyum sağlamış bir kurum. 50 yılda, di- yelim Avrupa'da bir orkestramn 150 yıl- da bile yaşamayacağı kadar çok sorunla boğuşmuş ve belki bunun sonucu 50 ko- ca yıldan beklendiği ölçüde 'oturmuş' bir kurum değil, İstanbul Senfoni. Temd sorun, salonsuzluk Oturmuşluktan söz açılmışken, İstan- bul Devlet Senfoni Orkestrası'nın her- halde herkesin artık haberdar olduğu başlıca bir sorunu var ki bu da senfo- ninin zaten orurmakta olduğu binada, ya- ni Atatürk Kültür Merkezi'nde, ev sahi- bi sendromu yaşayan dertli kiracılar gi- bi yaşamak zorunda bırakılması. 50 yıl- dır süregelen salon sorunu. Bu sorun, Atatürk Kültür Merkezi'ni paylaşan İs- tanbul Devlet Opera ve Balesi ile İstan- bul Devlet Tiyatrosu için de geçerli. An- cak senfoni orkestrasının kendi salonu- na kavuşturulması, AKM'deki salonun aslında senfoni orkestrasına teknik an- lamda (ömeğın akustiği çok körü) uygun olmayışı açısından çok önemli ve çok acil. Salon sorununun başka bir boyutu, orkestramn yeterli prova yapma olanak- lannın kısıtlı olması. Atatürk Kültür Merkezi'nin büyük salonu sabahlan operanın provalanna. salı. çarşamba, perşembe akşamlan ve cumartesi öğle- den sonralan operanın temsillerine. pa- zar günü de tiyatronun kullammına ay- nlmış olduğu için, senfoni orkestrası an- cak genel provasınj konser vereceği sa- londa yapabiliyor. Bu sıkışıkhk, kimi za- man orkestra şefleri tarafından gerekli görülen ikinci bir provayı kaçınılmaz olarak engelliyor. Atatürk Kültür Merke- zi'nin çeşitli bakanlıklann özel etkinlik- lerini de sırtlamak zorunda kalması da ayn bir trafik yaratıyor. Senfoni orkest- rasının bu gibi nedenlerle kimi zaman- yeterli prova yapamadan temsile çıkmak zorunda kalması, Kafka'vari bir atmos- ferin koridorlannda yürümekte olduğu- muzu anımsatıyor. Eskiytm aletier yenilenemiyor İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, el- li yıldır hiçaksarmadan verdiği hafta so- nu konserlerini büyük ekonomik güç- lükler içinde sürdürüyor. Kültür Bakan- lığı'na bağlı olan kurum, "binde beşlik" bütçesiyle verebıleceği konserlerin en iyisini veriyor. Orkestranın en büyük so- runlanndan biri, müzik aletlerinin çok pahalı olması nedeniyle. eskiyenlenn ye- nilenememesi. "Bir fagot dört milyar li- ra" diyor. İstanbul Devlet Senfoni Or- kestrası Müdürü Türkmen Güner: "Mü- zisyen bunu kendi cebinden alamıyor. Devletin alması gerekiyor, devlet de bu parayı vermiyor. Vaktiyle alınmış demir- baş sazlan çalıyor kimi müzisyenler, ki- mileri de kendi ak'tleriyle çalıyorlar." İstanbul Devlet Senfoni Orkestra- sı'nın en büyük desteği, orkestranın sponsorlarlailişkisini sağlayan Filarmo- ni Derneği. Derneğin katkılannı, senfo- ninin yönetim kurıılu üyelerinden Aydın Büke anlatıyor: "ÖzeUikle 5 Nisan Ka- rarlarf ndan sonra, Filarmoni Derne- ği'nin çok büyük maddi desteğiyle ayak- ta duruyoruz. Dernekten aldığımıy borç- lan geri ödesek bile, Rlarmoni Derneği sayesinde gelen yahancı müzisyenlerin paralan anında ödeniyor. Bunlar. diinya koşullanna göre düşük de olsa, bizfrn için büyük paralar. Filarmoni Derneği"nden a\ans olarak bu paralan alabiUyoruz. Doğrusu, Filarmoni Derneği obnasa, ÖzeUikle iki üç yıldır scnfoninin konser- leri bu düzeyde olama/dı. Derneğe ne ka- dar çok \ardım sağlanırsa, İstanbul Dev- let Senfoni Orkestrası konserlerinin nite- liği de o ölçüde yükseüyor." 20 hafta yabancı şefle 600 abonmanlı hafta sonu konserle- rinde, İstanbul Devlet Senfoni Orkestra- sı tüm sıkıntılara karşın kaliteli birprog- ram sunmaya gayret gösteriyor. Yılın yaklaşık 20 haftasında yabancı şefle. 15- 16 haftası da yabancı solistle temsil ve- riyor orkestra. Yabancı konuklar. farklı bir soluk getinyor orkestraya. Hafta so- Sorun kanun, yönetmelikvegelenelder 25 yıldır çeşitli aralıklarla Türkıye'ye gelen ve İstanbul'un yanı sıra Ankara ve Izmir'deki senfoni orkestralanna da emek veren Polonyalı şef Tadeusz Strugala, "Beni dışandan biri gibi görmeyin" diyor: "Tûrkiye'deki orkestralann gidişan ko- nusunda ben de sonımluluğu paylaşıyo- rum." İDSO'nun 50. yıl konserlerini yö- neten Strugala, sorulanmızı yanıtladı: - Türkiye'ye geldiğiniz 25 yıllık süre içinde orkestralann gelişimüıi nasıl görü- yorsunuz? Bu süre içinde Türkiye'de yönettiğim bütün orkestralar için kesinlilde iyiye gi- dış var diyebilırim. Orkestralann bugün- kü durumu. 25 yıl öncesinden kesinlikle daha iyi. Bir kere. orkestralara yeni alı- nan elemanlar, yerine geldikleri eleman- lardan her zaman için daha nitelildı olu- yor, daha iyı yetişmiş geliyoriar. Gönül is- terdi ki bu gelişim biraz daha hızlı olsun. Ama Türkiye'deki bırtakım yönetmelik- lerin, kanunlann bu durumu etkilediğini biliyorum. -istanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nı dünya orkestralan arasında bir kategori- ye koymak zorunda kalsanız. nereye ko- yardıiıız? Ben sanatta kategorizasyona hiçbir za- man olumlu bakmıyorum. Önemli olan. her orkestranın farklı bir tını çıkarması- dır ve o orkestramn çıkarabileceğı en iyi tınıyı her defasmda yakalayabilmektir. New York Filarmoni Orkestrası'nın İs- tanbul Devlet Senfoni Orkestrası 'ndan çok daha iyi olduğu söylenebilır kolay- lıkla; ama aynı şekilde, İDSO'nun da Af- rika'daki bir senfoni orkestrası ndan daha iyi olduğu söylenebilir. Ama bunlar, hiç- bir şeye dayanmadan söylenen sözler. Dedığım gibi, önemli olan her orkestra- nın çıkarabileceği en iyi tınıyı yakalaya- bilmek. Ama bir de şunu söyleyim: Tür- kiye'deki orkestralarda en iyi çalanlarla, yurtdışındaki orkestralarda çalan iyi Türk müzisyenlerini bir araya getirip bir or- kestra kursak ben o orkestrayı rahatlıkla dünyanın en iyi orkestralan kategorisine koyanm. - Türkiye'deki orkestralann en büyük eksikliğJ sizce nedir? Türkiye'deki orkestralarda yerleşmiş bir gelenek var... Yeni alman müzisyen- ler, çok iyi de olsalar, kendilerinı daha çok gösterebılecekleri yerlere gelebılmek için çok uzun süre beklemek zorunda ka- lıyorlar. Oysa insan gençken heyecanh olur, kendini göstermek ister ve gençle- re bu olanağın sağlanması gerekir. Ben hep şöyle düşünmüşümdün Vehudi Me- nuhin gibi bir müzisyen benim orkest- ramda çalmak isteseydi yeni girdi diye o kadar yetenekli bir müzisyeni ben en ar- ka sıralara mı oturtacaktım? lnsanlar gençken, eğer o kadar iyi çalıyorlarsa, belli bir pozisyon için müracaat edip onun smavma girmeliler, hak ettikleri ye- re gelmeleri engellenmemeli. - Türkiye'nin devlet sanatçılan konu- sunda ne düşünüyorsunuz? Türkiye'nin İdil Biret, Verda Erman, Pekineller, Hüseyin Sermetgibi gerçekten çok yetenekli solistlen var. Bunlar dün- yanın her yerinde iyı müzisyen sayılır. Ama bir de başka sanatçılar var ki onlar, devlet sanatçısı olmalanna karşın onlann Türkiye içinde bile çalmalan pek iyı de- ğil! Solıst olarak dünyaya tanıtabılecek düzeyde değil. Her ülkede solistlenn dü- zeyi farklıdır. Ama Türkiye'de bu müzis- yenlere böylebırunvan \erildiği için her- kesin onlardan beklentisi daha farklı oluyor. - Peki ya dinleyki açısından bir fark görüyor musunuz 25 yılda? Türkiye'de dınleyici açısından çeşitli dönemler oluyor. Sözgelimi bu ara Istan- bul'un yanı sıra Ankara ve lzmir'de de hafta sonu konserlerinde eskisine oranla daha az genç dınleyici görüyorum. Ama bu bir dalga gıbidir, gidip gelir. Yalnız. Türkiye'deki orkestralann da artık rek- lam yapması gerektiğini düşünüyorum. Bilgi çağındayız ve insanlann ilgisini çekebilmek için onlan bilgılendirmek gerekiyor. Amenka'da örneğin, çok iyi orkestralar olmasına karşın, medyayı en çok kuilanan yine onlar. Bir de daha çok turne yapılması gerekiyor kanımca. Tadeusz Strugala / stanbul De\let Senfoni Orkestrası, Atatürk Kültür Merkezi'nde bu akşam saat 19.00'da, yann sabah saat 11.00'de vereceği konserlerle 50. yılını kutluyor. Ünlü Polonyalı şef Tadeusz Strugala'nın yöneteceği, solist olarak Aytül Büyüksaraç, Işın Güyer, Süha Yıldız ve Ayhan Baran'ın yanı sıra Kültür Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu'nun katılacağı konserlerde, Cemal Reşit Rey'in 'Enstantaneler'i ve Beethoven'ın Egmont uvertürüyle 'Dokuzuncu Senfoni 'si seslendirilecek. nu konserlerini kaçırmayan bir dınleyi- ciye göre, "yabancı şef geküği zaman, sanki farklı bir orkestra çalıyor". Prog- ram. uluslararası müzik gündeminı izli- yor. Sözgelimi. 100. ölüm yıldönümü nedeniyle bu yıl tüm dünyada yeniden gündeme gelen ve Wagner'e olan hay- ranlığı nedeniyle ateşli tartışmalara ne- den olan Anton Bruckner, İDSO'nun 8- 9 mart konserlerinde anılacak. Bu kon- serden bir hafta sonra, Şostakoviç ın 90. doğum yılı nedeniyle bir anma konseri daha var. SayguıTa ytiksek teBf İDSO'nun programı da aslında ekono- mik koşullardan nasibini alıyor. Öme- ğin çağdaş bestecilere yeterince yer ve- rilememesi, temelde telif haklanna öde- necek bütçenin kısıtlı olmasıyla ilgilı. Telif Haklan Yasası'na göre ölümünün üzerinden yeterince süre geçmeyen ya da yaşayan bestecilerin telif haklan yüik- sek. Bir de ilginç bir çelişki: tstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, ünlü besteci- miz Ahmed Adnan Saygun'u seslendire- bilmek için, Amenka'ya telif hakkı öde- mek zorunda kalıyor! "Bu nasıl bir akıl ve manrıktır bilmiyorum" diyor İDSO Müdürü Güner. "Biz kolaylıkla Adnan Saygun çalanuyoruz, çünkü telif hakkı Amerikalılardâ. Devletin yetiştirdigi bir sanatçı, devletin imkânlanyla Adnan Saygun olmuş, ama yayın hakkını Ame- rika'ya satıyor ve bir Türk orkestrası onun eserini çalmakiçin Amenka'ya pa- ra ödemek zorunda." Dolayısıyla İstan- bul Devlet Senfoni Orkestrası, "eJinde- ki notalaria yetinmeye çalışryor". 50>TİdatekCD Olanaklar böylesi kısıtlı olmasa, eili yıldır Istanbul'un kültür yaşamınm vaz- geçilmez bir parçası olan İstanbul Dev- let Senfoni Orkestrası'nın 50. yıldönümü hakkında yazılan bir yazı bu denli asık suratlı olmazdı belki. İDSO MüdürüGü- ner'den hayal kurmasını rica ediyoruz. Olanaklar daha farklı olsaydı ne yapmak isterdi1 "CD yapmak isterdik" diyor. "Bütün köklü orkestralar kendi CD'le- riniçıkanyorlar." tstanbul Devlet Senfo- ni Orkestrası'nın 50 yıllık geçmişinde, tek bir CD var. Aydın Büke. firmalann Uluslararası tstanbul Müzik Festivali'ne sağladığı desteği. bu festival için "dinJeyki yetiş- tiren" kuruma. İDSO'ya da vermelerini diliyor. "Fırmalar, festivalin altyapısuu oluşturan ve İstanbul kültür hayatını yıl boyu canlı tutan orkestraya de destek ver- melL İDSO, 50 yıldır vılda 30 konser ver- mese bu istek ve kapasite olmaz. Biz 50 yıldır her hafta sonu, ama iyi ama körü bu konserleri binbir zorlukla sürdürdü- ğümüz için bugün festival yapılabilecek bir İstanbul halkı oluştu." 30 mart-14 nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek 15. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde 160'a yakın fîlm gösterilecek Lstaıd>ııl Fihıı Festi\aM^ııiıı Kültür Servisi - İstanbul Film Festivali programı açıklandı. 30 mart - 14 nisan ta- rihleri arasında düzenlenecek 15. festival- de beş kıtadan yaklaşık 160 film gösterile- cek. Dünya sinemasının geniş bir panora- masım gözler önüne serecek festivalde. si- nema tarihinden değişik ömekler ve usta- lann elinden çıkmış sinema klasikleri izle- yiciyle buluşacak. 16 bölümden oluşan fes- tival film gösterileri Emek, Alkazar, Frtas- ve Reks sinemalannda yapılacak. Festivalde bu yıl "Sinema Onur Ödülü" Türkân Şoray a. "Yaşam Boyu Onur Ödü- lü" RobertVVİse' a verilecek. Festivalin büt- çesinin yüzde 80'i sponsorlar tarafından karşılaruyor. 15. festivale. Emlak Bankasu DBM, The Marmara Oteti,Renaultv e DHL kurumsal sponsor olarak destek verecekler. Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet. Sabah ve YeniYüzyılgazetelerinin basın sponsorlan olduklan festivalin bölüm sponsorlan ıse Gdn. Renauh, Procter and Gamble, Yapı Kredi, Elida Faberge, Çanakkale Seramik ve Kalebodur ile Dr. Nejat Eczacıbaşı Vak- fi. Festivalin en büyük sponsoru ise İstan- bul Menkul Kıymeoer Borsası Program: Festivalin bu yılki özel tema- sı "Sanat ve Sanatçı''. Yazın, riyatro, dans. müzik. sinema, plastik sanatlar ve benzeri alanlarda sanat ve sanatçının dünyasını iş- leyen filmler, uluslararası yanşmada ve ya- nşmaya katılmayan fılmlerin yer aldığı "Sanaüarve Sinema" bölümünde izleyici- ye sunulacak. Festivalde, 160'a yakın film 16 bölümde sunulacak izleyiciye. lluslararasıyanşma: Uluslararası Yanş- ma'da "sanat vesanatçı"mn dünyasını işle- yen 10 fîlm yanşacak. Uluslararası yanş- mada Türkiye'yi NihatDurak'ın "Yaban" adlı filmi temsil edecek. Sanatlar ve Sinema: Bu bölümde, yine yazın, tiyatro, müzik, dans gibi sanat dal- lannda sanat ve sanatçının dünyasıru işle- yen, ama yönetmenlerinin tercihiyle ulus- lararası yanşmaya katılmayan filmler yer alacak. Bu bölümde üçü belgesel olmak uzere yedi film gösterilecek. Bu filmler ara- sında Louis Malle'ın son fılmi "Vanya 42. Caddede" ve NikitaMikhalkov un *Anna: 6-18" adlı filmleri de bulunuyor. Sinema Sinemaya BakıyonSinemaya katkıda bulunmuş ustalann, yönetmen ve oyoınculann yaşamlanna göz atan belge- sellerden oluşan bu bölümde Jean Renoir, Orson Welles, Jean Seberg ve Yümaz Gü- ney gibi ustalan yakından tanıyacağız. Edebiyattan Beyazperdeye: Edebiyat ya- pıtlannın sinemaya aktanldığı bu bölümde Çehov'dan Hamsun'a uzanan geniş bir yel- paze içinde yapılan sekiz edebiyat uyarla- ması yer alacak. DünyaSinemalanndaYüz Yıl: Ingiliz si- nema kurumu BFI'nin hazırladığı, Scorse- se, Frears, Mikhalkov, Godard gibi ustala- nn derlediği belgesellerde çeşitli ülkelerin sinemalannın tanhi yansıtılıyor. Bu bölüm- de yer alan filmler video kasetlerden büyük ekrana yansıtılarak sunulacak izleyiciye. Sinemanın Yüz Yıh 2: Sinemanm yüzün- cü yılı kutlamalannın ikinci bölümünde "MetropoBs", "Muhteşem Ambersonlar". "Gündüz GüzeH", "Serseri .4şıklar"gibi filmlerin de aralannda bulunduğu, sinema tarihine geçmiş 15 film sinemaseverlere su- nulacak. Anısına/Jean Renoir: Bu yıl, sınemamn büyük ustalanna aynlıruş bu bölümde emp- resyonızmle realizmi birleştiren sinemasıy- la, Fransız sinemasının usta ismi Jean Re- noir'ın 7 fılmi yer alıyor. 1934-1952 yılla- n arasındaki dönemi kapsayan filmler ara- sında "Büyük Aldanış". "Oyunun Kuralı" gibi iki başyapıt da bulunuyor. Ustalara Saygı: Bu geleneksel bölümde yaşayan ünlü yönetmenlerin bazılarımn seçkin yapıtlan tanıtılıyor. Bu yılın ustala- n Claude ChabroL Jûn Jarmusch. Stanley Kvvan ve Robert W'ise. Dünya Sinemasının Genç Yıldızlan: Onat Kutlar'ın anısına aynlmış bu bölüm- M, sanat ve sanatçıde genç yönetmenlerden bazılannın en ye- ni ve ödüllü yapıtlanyla tanıyacağız. Dünya Festivallerinden: Cannes, Beriin, San Sebastian. Lücarmı. Venedik, Montre- al ve Tokyo gibi önemli festivallerin seçkin yapıtlannın yanı sıra, Antonioni, Rohmer, Tavemier,Wajdagibi ustalann son çalışma- lannın da bulunduğu 23 film yer alıyor. Avrupa Festivallerinin En tyileri: Bu bö- lümde Avrupa' nın dört ülkesinde uiusai ya- nşmalarda birinci gelen filmler tanıtılı- yor. Bu filmler: "ÇocukhıkSenfonim"(Erik Clausen), "Uç Nokta" (Peter Gothar), "Pe- pe ve Fifi" fDan Pita) \ e "Bahçe" (Martin Sulik) l zakdoğu Rüzgârlan: Son yıllarda dün- ya sinemasında kendine saygın bir yer edi- nen Uzakdoğu sınemasından 10 film sunu- luyorbu bölümde. Şu C'inscllik Denen Gizera: Bu bölümde yer alan 9 film. farklı çağdaş toplumlarda cınselliğin rolünü irdeliyor. Bu kapsamda, tsviçre'den Güney Kore'ye, Kanada'dan Tayvan'a uzanan ve daha çok sıradışı iliş- kilere eğilen çarpıcı filmler gösterilecek. Çocuklann Düşleri: Alman sinemasının önemli kuruluşu DEFA'nm çocuk filmi seçkilcnnden oluşan bu bölümde yer alan filmler 10-14 yaş grubunu seslcniyor. Ço- cuklann Düşlen filmlen cumartesi-pazar gürderi gösterilecek. BirÜlke-BirSinenıa/Macaristan: Her yıl bir ülkenin sinemasını tarutmayı hedefleyen bu bölüm, 9O'lı yıllardan 7 yapıtla Macar sinemasını sunuyor izleyiciye. Ulusal Yanşma: Bu bölümde 1995 ve 1996 yapımı 9 film. Dr. Nejat Kczacıbaşı Vakfi, \ ıhn En t\i Türk Filmi ve En İyi Yö- netmen ödülleri için yanşacak. Ulusal Jü- n'yı Oğuz Onaran. Mahinur Ergun. Keri- manLlusov. Ümitl nal\ç L'ğurVardan'ın oluşnırduğu yanşmaya "İstanbul Kanada- nmın Altında" (Mustafa .\ltıoklar), "Bö- cek"(€mit Elçi). "Özlem...Düne_. Bugü- ne-^'anna" (Tülay Eratalay). "Aşk Ötüm- den Soguktur" (Canan Gerede), "80. Adım" (Tomris Giritlioğlu), "Sekizinci Sa- at" (Cemal Gözütok), "Sokaktaki Adam" (Bikîet tlhan), "Bir Kadının AnatomisT (Ya- vuz Ozkan) w "Soğuk Geceler" (Kadir Sö- ıen) katılıyor. Başanlı bulunan yönetmen ve yapımcıya birer plaketle birlikte 400 mil- yon TL ödül verilecek. Yanşma Dışı: Türk sinemasınm 1995- 1996'dakı yapıtlanndan üçü yanşma dışı olarak izleyiciye sunulacak. Bunlar, Tülay Eratalay'ın festivalde yer alan ikinci filmi "Düş, Gerçek, Bir De Sinema" v c Sinema Vakfı'nın yapımlan "Aşk Lzerine Söyien- memiş Her Şey" ılc "Yerçekimli .Aşklar". Yılmaz Odabaşı'dan beş kitap Kültür Servisi - Doruk ^ayınevi, şair ve yazar Yılmaz Odabaşı'nın toplam 16 kıtaptan oluşacak toplu eserlerinin yayınına başladı. îlk aşamada üç adedi yenibasım olmak üzere 5 kitap yayımlayan Doruk Yayınevi, 16 kitabın yayınını 1996 sonuna kadar tamamlayacak. Yılmaz Odabaşı'nın piyasaya sunulan ilk beş kitabı şöyle: "Siste Kalabalıklar" (şiir), "Her Ömür Kendi Gençliğinden Vurulur" (şiir), "Çocuklar ve Adresler".(hikâye) "Sevginin Herkesten Şikâyeti Var" (yazılar), "Bütün Kanamalar Umuttan"(Haymana Cezaevi günlükleri). Göçebe'de şiir üzerine yazılar Kültür Servisi - 1995 yılı içinde üç kitap olarak yayımlanan Göçebe, 1996'nın ilk kitabı ile okurlannın karşısında. Göçebe, bu sayısında şiir ve şiirin kuramsal yanına ilişkin yazılara önemli ölçülerde yer veriyor. Göçebe'de şairler ırasında ilgiyle karşılanacak iki önemli yazı var. Bunlardan birincisı Hasan Öztoprak'ın kaleme aldığı "Adorno, Yan Entelektüeller ve Türk Şiiri" başlıklı yazı. Esas olarak şiiri "kuşaklar"la sınıflandırma çabalanna karşı bireysel var olmayı savunan bu yazıda yazar, "Türk şiirini kuşaklarla bütünleştirme" çabalannı "yeteneksiz şairlerin ve kolaycı eleştirmenlerin çabalan" olarak tanımlıyor. Osman Çakmakçı'nın "Bozkırdan Işaretler" başlıklı yazısında ise Çakmakçı, kendi şiiri özelinde yeni bir şiir tarifine girişmiş gözüküyor. Enver Topaloğlu, "Yabancıyız, Yeniyız, Oyle Kalacağız" başlıklı yazısında "Günümüzde yazılmakta olan şiirin sahiden bir yeniliği var mıdır" sorusuna yanıt anyor. Haydar Engülen'in Sami Baydar'ın şiiri üzerine yaptığı bir konuşmanın metninin de yer aldığı Göçebe'nin diğer yazılan ise şöyle: Selahattin Özpalabıyıklılar, "Kuzu, Kaplan ve Gül"; lrfan Yıldız '"Bir Yeryüzü Şairi ya da Birader Yesenin"; A. Rimbaud "Verlaine'e tki Mektup". İstanbul'dan Nepal'e" dia gösterisi Kültür Servisi - Geçen yılın eylül-ekim aylannda Fotoğrafevi'nin, Iran. Pakıstan, Hindistan güzergâhıyla karayolundan Nepal'e düzenlediği geziye bir grup fotoğraf sanatçısıyla birlikte katılan Tahsin Aydoğmuş dün akşam, bu serüven dolu yolculuk süresince çektiği fotoğraflan "Istanbul'dan Nepal'e" adlı bır dia göstensiyle sundu sanatseverlerin beğenisine. Yapılan gösterinin ayn bir anlamı vardı: Bu gösteri. fotoğraf uğruna yaşamını yitirmiş sanatçılann anısına düzenlenmişti. Kısa bır süre önce fotoğraf çekiminden dönerken trafik canavanna kurban verdiğimiz 13 gençle Sami Güner, Gökhan Yalta ilk akla gelenleri bu sanatçılann. Aydoğmuş. fotoğraf objesini salt gerçeklik olarak alımlamamış, onun saf ve yalın bir transkripsiyonunu da sunmadı izleyenlere. Barthes'ın deyışiyle "zorlu çelişkiden yola çıkarak" ona kendi dünya görüşünün, ıdeolojisının damgasını vurarak bizi, gezdiği, gördüğü ülkelerin yaşam biçimleri ve kültürlen vb. hakkında bilgilendırdi, düşündürdü, söyleyecek sözü olan, mesaj verebılen, bugüne değin aldığı ödülleri hak eden bir sanatçımız olduğunu bir kezdaha kanıtladı. Demokrasi Mücadelesinde Gazetecilik' paneli Kültür Servisi -" Basm Üzerindeki Engellemeler ve Demokrasi Mücadelesinde Gazetecilik' konulu panel pazar günü saat 16.00'da Okmeydanı Halk Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilecek. Panele Kurtuluş gazetesi, Murat lnceoğlu (ÇGD), Ahmet Şık (Yeni Yüzyıl), Z. Abidin Kızılyaprak (Demokrasi), Özcan Bilir (Evrensel) katılacak. Panelin ardından Grup Yorum bir konser verecek. Şehir liyatroları'ndan yeni çocuk oyunıı Kültür Servisi - İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolan Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde cumartesi gününden başlayarak 'Kral'a Oyun" adlı çocuk oyunu sahneleniyor. Arslan Kacar'ın yazıp yönettiği 'Kral'a O>'un'. ormanda yaşayan hay\anlann dünyasından yola çıkarak insanlann dünyasına çocuğun penceresinden bakıyor.Dostluk, bilgisi ve becerisi olmayanlann iktidar hırsı, okuma sevgisi ve paylaşmanm öneminin anlatıldığı 'Kral'a Oyun'un sahne tasanmı Aysen Aktengiz, giysi tasanmı Canan Göknil, müziği Hakan Elbir tarafından gerçekleştiriliyor. K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K K Â M Î L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear