22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 EKİM1996PAZAR CUMHURİYET SAYFA • • • I KULTUR 15 KUSBAKISI MEMET BAYDUR Özgür Düşünce ve EleştirTnin Sefaleti Sajın Memet Fuat, Adam Sanat'ın ekım savısında Yaşayan Kültürier baş- lıklı ılgınç yazısına. Selahattin Hilav'ın Diderot ile d'Alambert'in ünlü yapıtla- rı Ansiklopediyi tanıtan incelemesinin son satırlanv la başlamış. Sav ın Hilav 'ın yazdıklan şövle: "Önıegin Türkiye'de. özeilıkle Cıtnı/nıriyet döneminde. resmi ideoln/inin tenıeli okmık positivizmin yuni MW benimsenıniş olan Aydınlun- ma. heınenhemenboyııtlanmlanbirtcı- nesine. vani laiklığe indirgennüs; Av- limlanma nın özgürdüşünce ve eleştiri gibi öieki remel boyutlan. resmi ideolo- finin mutlak kı^ıtlumasınu ugramıştır. Halkın cuhil olduğuıuın ve bunıın biıi- cik remel nedeninin dinde aıvnmusı ge- rektiginın düşünülmesi: akıl ögretme vohıyla bılgilendinne. enıir verme ve haskı yupınu gibı tutumlurnı dugal bir davranış halinegelnıesine \ ol açmıştır. KemlNnden başkasına tahammül ede- meyen bu gcırip Aydınlanma cınlayışı; körii köriine inaııma ve savunma bakı- mıiHİan. yuni bıçim\el (formeb açıdan aralarındu iıiçbir furk bıılıınmayan. ttma körii köriine tnandıkları ve suvun- duklun vcırlıklar ve göıiişler bakınnn- dan, yuni içeriksel açıdan birbirlerin- den ayrılan 'ilericiler' ve 'gericiler' arasınılaki karşırlıgı <,ürekli ularak bes- lemiş; manevi vesiyasalalanda tam bir anlayışsızlık. imıl ve çözümsüzlük do- ğunmıştıır ve bu. Türkiye'de Aydınlan- ma nın başma gelen kiirü serüvenler- den sadece bir tanesidir." - Sayın Fuat. Sa>ın Hilav'ın yazdıkla- rına ilginç vorumlargetiriyor. Bunlardan ikisı şöyle: "Avdınlanmavı bütün boyut- Lınvlabenimsesevdik çagdaşlaşma vo- iııihhıyüzeyde kalmayan bırgelişme va- fardık. (...) Aydmlunmayı biitün boyııt- lanvla benimsesevdik. çuğdaşluşmuyı buşkularını laklit ederek değil. kendi varatıcılıgımtzla gerçekleştiriıdik. (...) Ö zaıtıan. çagdaşlaşma. istenmediğin- de çıkanp uıılacuk bir giysi gibi görün- mez. değışikliğın dışımızda değil. içi- hıizde (ilduğtı bılınırdi " • •• ; Bu görü^lere katılmamak haksızlık olur. Şapkadan önce. kafanın ıçındeki o eizemli gn madde (bevin) değişmeüy- • Şapkadan önce. kafanın içindeki o gizemli gri madde (beyin) değişmeliydi. Buysa özgür düşünce ve sonsuz eleştiriyle mümkündür ancak. Nâzım'ı hapse atıp suçsuz olduğu halde yıllarca kilit altında tutan, Sabahattin Ali'yi öldüren, aydmlarına korkudan sobalarda kitap yaktıran, lsmail Beşikçi ve benzeri aydınları sürüm sürüm süründüren, emekli generalleri büyük devlet adamı ve düşünür konumuna yerleştirip alkışlayan, Yaşar Kemal'i yargılayan, Metin Göktepe kuşağını döverek, kurşunlayarak, itip kakarak yok yerine koyan. gözü para ile dönmüş bir düzenin "bir eli Kuran'da, öbür eii bilgisayarda" duran eciş bücüş üyeleri olmazdık o zaman belki. Düşünce ve eleştiri özgürlüğünü başından benimseseydik. di. Buysa özgür düşünce ve sonsuz eleş- tiriyle mümkündür ancak. Psâzıın' ı hapse atıp suçsuz oldugu hal- de yıllarca kilit altında tutan, Sabahat- tin Ali'yi öldüren. aydınlarına korkudan sobalarda kitap yaktıran. İsnıail Beşikçi \e benzeri aydınlan sürüm sürüm sürün- düren, emekli generalleri büyük devlet adamı ve düşünür konumuna yerleştirip alkışlayan. Yaşar Kemal'i yargılayan, Metin Göktepe kuşağını döverek, kur- şunla>arak, itip kakarak yok yerine ko- yan. gözü para ile dönmüş bir düzenin "bir eli Kuran da. öbür eli bilgisayar- da "duran eciş bücüş üyeleri olmazdık o zaman belki. Düşünce \e eleştiri özgür- lüğünü başından benimseseydik. Yara- tıcılık ve eleştinnin önü bu kadar yam- yamca kesilmesevdi. bu ülkenin düşü- nürlerine. aydınlanna. yazarçizerlerine. eli kalem tutan herkese bu denli acıma- sız bir baskı uygulanmasaydı.. biz de çağdaşlaşma yolunda yüzeyde kalma- yan bir gelişme vaşardık. Öyle olmadı. Düşünenleri öldürdük. hapsettik. seslenni kıstık. Cumhurive- tin kuruluş yıllarının heyecanlı kadrola- nndan bugün başımızdaki yönetıcilere kadar geldik yetmış v ıl gibi kısa bir za- manda. Artık göğsünüzü gererek komünist. ırkçı. kafatasçı. Marksist - Leninist. fa- şist ya da yenı dünya düzenını anla>an. globalleşmevi çözümlemış bir vuppıe olduğunuzu. şeriatçı olduğımuzu. her^e- > ı söv lev ıp ıddia edebilirsıniz Kım>ele- rın kılı kıpırdamaz. Bövleee. başkaları- nın bize gıvdirdiği bir kostümü benım- seyerek "çağdaşlaştık" hep beraber. Savın Hılav 'ın. bu yazının başındakı satırlannın sonuna doğru.korkutucu. ür- perticibirsaptaması \ar. Memleketimiz- de sağcılarla solcuların büyük kısmının bir anlamda birbirlerine benzediklerini söylüyor Sayın Hılav İnanılan ve savu- nulan dünya görüşleri bir yana. ınanma ve savunma biçinıleriyle birbirlerini anımsatan insanlar. Bu saptamanın da doğru olduğunu dü- şünüvorum nicedır. Devrimci olmavı kendi kişılik sonınlanna indirgemiş bir- çok ınsan ile her nıeseleyi din ya da ırk anahtarnla çözeceğine inanan insanla- rın arasında bir akrabalık, biçimsel bir düşence bırliği olduğu ortada. Birdesan basınımızdandestekgören, özellıklebüyük kentlerde. hangı ideolo- ji\i savunursabavunsun. kişisel çıkarını her şeyin önünde gören bir kalabalığın varlığını da hesaba katmak gerekivor. On altı yıl önceki darbenin •'başarısı- nın"anahtan budurbirazda. Solun. ünı- versitelerin, düşünce \e eleştiri özgürlü- ğünün üstüne birbalyozgibi inerken bir- birine benzeyen insanların aklını karış- tırmak ve yapay düşman kamplar varat- mak. • • • Bu aklı kanşık kişilerden biri de 12 Mart öncesi Dev-Genç Genel Başkanı olmuş, Deniz Gezmiş'lerle, Mahir Ça- yan'larla Amerikan empervalizmine karşı savaştığını zannetmiş, benim yaş kuşağımdan bir "sofcu". Ertuğrul Kürk- çii'den ve çevirip Belge Yavınlanndan yayınladığı bir kitaptan söz edivorum. Hiltermann adlı Amerikalı bir zat-ı muhterem -SUahTrajısferjeri/l'luslara- rası HukukunTürkiye'de İhlali" adlı bir kitap yazıyor. Merkezi Amerika'daolan Insan Hakları Gözetleme Kurumu ya- yımlıyor. Türkiye filan umurlarında de- ğil adamlann. Maksat. her fırsatı kullanarak Orta- dogu'da Amerikan varlığını güçlü tut- mak. Buna alet olan ise eski devrimci- mız. Yeni dünya düzenı böyle işliyor \e gördüğünüz gibi globalleştikçe global- leşiyoruz. Son otuz yılı olaylann içinde yaşayan bir insanın memleketteki yan- lışlıklan ve yanılgılan eleştirmek için Amerika Birleşik Devletleri'ne gerek- sinimi olmamalıydı. Ama oluvor işte. Tutunabilmek için her rürlü desteği dü- şünmeden kucaklayan yeni bir insan ti- pi. Bu yazıyı. yine Sayın Memet Fuat"tan bir alıntıyla bitirmek istiyorum. Bir yıl kadar önce Cumhuriyet'te. bu sa> fada yayımlanan biryazısından kımi satırlar: "Mtırx ın anamalcıhk üzerine yaz- dıklanndan toplumsalcı isçilerin mi. voksa kentsoyhıların nıı daha çok vurar- landıklarını hep merah ederim. Günü- müzde sag ile solun bazt dııruınlarda iç içe geçtigigöriilüyor. Enıekçilerden. dü- zenin çilesini çekenlerden, ezilenlerden vana olanlur ile işverenlerden. düzenin kaymağını vivcnlerden. ezenlenlen va- na olanlan birbirinden ayırmakla zor- lanıvor insan. Bu arada bol bol da \alan söyle- nivor..." Omer Kavur, 'zaman'ın izini bu kez 'Akrebin Yolculuğu' ile sürüyor 6 Zaman'a karşın var olanlar Ocak ayında yanan, İtarya'nm tarihi opera bina- sı La Fenice"in restorasyonu 1999'a dek sürecek. Anka Kuşu'nu diriltme çabalan Kiiltür Servisi - Asıl sorun para değil. hiçbır •zaman da olmadı. Geçen ocak ayında yanan İtalya'nın tanhi operabinası La Fenice için mil- yonlarca liret toplandı, insanlar bu güzelim mi- rasın yok olup gitmemesi için benzeri az görü- lür bir dayanışma örneği sergilediler. Sorun. bınanın geçmışını >ansıtabılecek bir restorasyonla eski haline geri dönüp döneme- yeceği. Başka bir devişle küllerinden yeniden doğacak Anka Kuşu'nun yıne eski görkemine sahip olup olmavacağı... Anka Kuşu. butipyan- gınları daha önce de gördü. 1836 yılında yanan neo-klasik tarzın görkemli ömeklerinden biri olan tarihi tı\ atro binasından şimdiki haline dö- nüştürülen La Fenice. 1902"de aniden çöktü. Son yangmdan sonra restorasyon çalışmalan- na başlayan vetkililer çalışmalann 1999'a dek süreceğini belirtiyor. Tarihçilere göre binanın restorasyonu çok na- zik bir konu. Tcimileri orijinali Antonio Selva tarafmdan inşa edilen binanın 1937'de çağdaş birgörüntü kazandırmak amacıyla restore edil- mesini büyük bir hata olarak değerlendiriyor. Gelelim son duruma... La Fenice'in onanmı ve restorasyonu için sadece Avrupa Birliği ül- kelerinden değil. Kanada, Hong Kong. lsrail, Japonya ve Kore'den işinin ustası pek çok mü- hendis. mimar ve teknik ekip görev yapacak. Hergrup kendi listesini ve projesini oluşturup restorasyon projesi sunumunu yapacak. 1997 yılının mart ayında projeyi üstlenmeyi kimin kazandığı açıklanacak. Her takım profesv onellerden oluşmak zorun- da. Pekiva Kanada'nın mimarlan yada Japon- va'nın akustik uzmanları diğerlerinden daha iyiyse? Vetkililer. ~Ozamanişebaşlamamızne- rede>se 30 yılı bulur" yorumunu getiriyorlar. Restorasyonun en zor b'ölümünü balkon bölü- mündeki resimli duvarlann ve tavanın inşaatı oluşturuyor. En küçük artıstik bir hata bütün projeyi mah- vedebilecek olduğu için aslına sadık kalınma- sınabüvük özen göstenlecek. Proje yetkilileri, "Söz konusu olan, milimi miline her şeyi a\- m şekilde\apmak değil, gözetilmesigereken nokta aslına sadık olmakla sanatsal kaliteyi belli bir dengede tutmak" diyorlar. PUVGL DURGUN Ömer Ka\ur, altı yıl aradan sonra kamera arkasına geçtigi 'Akrebin \b\- culuğu' adlı yeni filminin çekimlen- ni, Mudurnu' Göynük'te sürdürüyor. Çekimleri ızlemek üzere Istanbul'dan 3.5 saat süren bir yolculuğun sonun- da Göynük'e ulaşıyoruz. Bolu sınırlan içindeki 4 bin nüfus- lu bu sakin kasaba. sokaklarındaki tek tük insanlan. yeşil ve sannın içi- çe geçtigi kavak ağaçlanyla sonbaha- nn hüznünü yaşıyor. Ömer Kavur ve film ekibi bizi Göynük Otel'inde karşıladıktan son- ra çekimlerin gerçekleştirileceği 'GölköyOteli'ndeki hazırlıklara baş- lıyorlar. Göv nük. kasabayı kuşbakışı gören bir tepeye inşa edilmiş, 70 küsur yıl- lık saat kulesi. daracık, insansız so- kakları. Safranbolu evlerini andıran mimariyapısı veeşsizdoğası ilezen- gin birgörsel malzeme sunuyor. 'Me- kân benim filmlerimde başrol oyun- cusu kadar önemlidir"diyen Omer Kavur'un neden Göynük'ü seçtiğmi anlamak zor değil... Fantad ya da doğu masalı tadında bir üslup Mekânın fılmlerinde başrol o\ uncu- su kadar önenıli olduğunu vurgula- van Ömer kavur, 'Akrebin \blculu- ğu'nun çekimlerini Göynük'te sür- dürüyor. Kavur, çoğumuz için alışıla gelmiş knlıplar içinde algılanan za- nıanı sorguluyor. Kasabaya saat onarmaya gelen bir saatçi ustasının ev li bir kadınla olan ilişkisini konu alan. zamanın olmadı- ğı. geçmiş ve geleceğin iç içe girdiği gerçeküstü özellikler taşıyan bır tut- kunun övküsü 'Akrebin Yolculuğu'. Kav ur'un altı yıl aradan sonra kame- ra arkasına geçtigi bir Macaristan- Türkiye ortak yapımı olan fılm, Eu- rimages ve Efes Pilsen desteğini ar- kasına almış. Macit Koperile Ömer Ka\Tjr'un or- tak senaryosundan beyazperdeye ak- tanlacak 'Akrebin Yblculuğu'nun başrol oyunculan Şahika Tekand ve Mehmet Aslantuğ. Oyuncu kadrosu- nu Tuncel Kurtiz, Macit Koper, Nü- vid Özdoğru, Arzu Kuv aş, Aytaç Ar- man, Rana Cabbar ve tabii saat ku- lesi tamamlıyor. Kavur. kasabanın simgesi haline gelen saat kulesini 'Gizli Yüz'ün ön araştırmalarında keşfetmiş. Bu araş- tırmalar sırasında yöreyi iyice tanıma olanağı bulan Ömer Kavur. 'zaman'ı konu alan bir çalışmanın içine girdı- ğinde mekânla olan bu tanışıklığın kendisine çok büyük avantajlar sun- Filmde kasabaya saat onarmaya gelen saatçi ustası nı Mehmet Aslantuğ ve ilişkiye girdiği evli kadını Şahika Tekand ovnuvor duğunu söylüyor. Saat kulesi filmin en önemli unsuru. Cumhurıyetle neredeyse aynı yaş- ta olan kule. aslında Kurtuluş Sava- şı'nı simgeleyen zaferanıtı olarak di- kilmış. sonraları saat kulesi olarak kullanılmış. Son virmi yıldır işleven saati ise birsüredirçalışmıvor. Film ekibi. sa- ati onarım için Istanbul'agöndenniş. Bö> lelikle saat onarılıp geri getirildi- ğinde. sadece filmde kullanılmakla kalmayıp kasabalının da işine yara- cak. Ancak kulenin filmdeki işlevi salt bir zaman göstergesi olmakla sınırlı değil: berabennde 'zaman'kav ramı- nın paradoksal boyutuna da gönder- mede bulunuyor. Geçimini saat ta- mirciliğiyle yani •zaman'ı onarmak- la sağlayan bir adamın zamanın unu- tulduğu bir kasabada içine düştüğü 'zamansızlık' ortamı bu paradoksal duruma işaret ediyor. "Bir fantezi ya da doğu masallan- nın tadını veren bir üslup yaratmaya çabşıyoruz" diye anlatıyor Ömer Ka- vur. 'Gizli Yüz'den bu yana izini sürdü- ğü 'zaman'ı yeniden gündeme geti- ren 'Akrebin Yolculuğu'. vönetme- nm deyişiyle 'çoğumuz için alışıla- gelmiş kalıplar içinde algılanan za- manı' sorguluyor. "Zaman asİında nedir? Akreple yelküvanın belirlediği saatler dilimi midir yoksa insan yaşamlannın için- de çok daha geniş bir yer alan bir kav - ram mıdır? Yaptığımız, zamanı alışı- lagelmiş kalıplar dışında düşünmeye çalışmak.»" Gezginci saat tamircisinin zamanötesi ö\ küsü Şahika Tekand ve Mehmet Aslan- tuğ ise bir yandan çekim hazırlıkla- nnı sürdürürken bir yandan da soru- lanmızı yanıtlamaya çalışıyorlar. Filmde. saat kulesinin sahibesi Es- ra'yı canlandıran Tekand senaryovıı 'gezginci bir saat tamircisinin zama- nötesi övküsü' diye özetliyor. Ömer Kavur'un \aşanan 'an'a ve dünyaya bakışı doğrultusunda, za- mana rağmen kalanlan ve gidenleri gündeme getirdiğini anlatan Tekand, bütün insanca duygulann zamana rağmen yaşayabileceğini belirtirken 'belki rüm bu nedenlerle bu bir inat filmi1 diyor. Tekandın 'Son yıllarda okudu- ğum en iyi senaryolardan biri* diye tanımladığı öykü. Ömer Kav ur sine- masının ayırt edilebilir özelliği olan insan-mekân-tarih-sistem ilişkilerı- ni yeniden irdeliyor. Ömer Kav\ır ile ilk kez aynı seti paylaşan oyuncu Mehmet Aslantuğ ise filmin 'zaman'a daır düşüncele- rimizi yeniden yoklarken belli kalıp- larla tanımladığımız yaşamlarımız hakkında yeterince sorgulama yap- madığımızı düşünüyor. "Bizler havatımızı irdelemek ko- nusunda biigi birikimden yoksunuz. Bunun için de zaman yeniden ve yeniden tekraıianan t»ir daire gibi bizim için". 'Sanat, sözcük oyıınıına döııüştü' Eskişehir Festivali bir dünya prömiyeriyle sona eriyor Kültür Servisi -12 ekim tari- hinde şef Naci Özgüç yöneti- minde Biikent Senfoni Örkest- rası eşliğinde Jdil Biret, Suna Kan ve SelmaGökçen'ın solist olarak katıldığı muhteşem bir konserle açılan II. Uluslararası Eskişehir Festivali. bugün bir dünya prömıverıyle sanatsever- lere veda ediyor. Kapanış konserinde ünlü şef ve besteci Betin Güneş'ın 'Kla- rinet Konçertosu". dünvada ilk kez Ensemble Mondiale Vavlı Çalgılar Orkestrası tarafından seslendirilerek dinleyicilerı farklı bir kültür yolculuğuna çı- karacak. *\\elt der Musik' ya da Mu- sicder\Velt". Müzik Dün>ası>a da Dünva Müzığı. Ensemble Mondiale'nin varoluş felsefesi- nı olu^uıruvor. Betin Güneş'in Köln Senfoni Orkestrası üyele- riyle birlikte kurduğu bu oda or- kestrasının varoluş nedeni mü- zik dünyasıvla dünya müzıkle- rini bir araya getirmek ve kay- naştırmak. Repertuvarlarında farklı ülkelerın çağdaş eserleri- ne yoğun biçimde ver vererek dinleyiciyi ve müzisyenlerı farklı kültür yolculuklanna çı- karan Ensemble Mondiale. kîa- sik bestecilerin eserlerine de ay- nı sıklıkta yer verıyor. 1996 >ılında Betin Güneş'in 'Pivano Konçertosu ' başta ol- mak üzere Aulis Sallineh v e Je- an Sibelius'un eserlerinden oiu- şan bir CD yapan Ensemble Mondiale bu akşamki progra- mında. GustavHolst'un 'St. Pa- ulSuitiOp. 29So.2', gigııe, os- tinato, intermezzo ve the darga- sonfFinale), Betin Güneş'in 'Klarinet Konçertosu (Clanstr)'. eclatant. funebre. gaiment. Bela Bartok'un Rıı- men Danslan'. ve Ferit Tü- zün'ün 'Esimiler' adlı vapıtla- nnı seslendırecek. Güneş'in 'Klarinet Konçer- tosu'nda topluluğa solist olarak Seiçuk Şahinoğlu eşlik edecek. Kültür Senisi - The Ob- ser\ er gazetesının kültür sa- nat eki The Observer Rev ı- e\\'un 13 Ekim !9<?6 tarıhh sav ısında Salnıan Rüşdi'nın "anlamsız sanat'a ılışkin bır vazısı vavımlandı. Rüşdı. çağımız sanatının Dadaızm"den bu \ ana görül- memış derecede 'anlamsız- laştığı'nı iddıa ederek pek çok sözcük ov ununa başv u- rulduğunu sövlüyor. Rüşdi ıkı örnek verıyor yazısında: Sinemalarımızda halen gös- tenmde olan 'Trainspottîng' ve yeni Broadvvay oyunla- rından '\irgil is Still the Frogboy' (Türkçeye 'Vırgıl Hâlâ Bır Kurbağaçocuk' dı- ve çevnlebılır). Ovun. ne Vlrgil'ı ne de kurbağaları anlatıvor. Başh- ğın esm kavnağı. Long Is- land'dakı duvar graffıtılerı. "Luis Bunuel. şöyle demiş" dıve başlıvor vazısına Rüş- di. "bilgisizlik.nesneleretut- kuyla bakışımızın biricik dürtüsüdür. Trainspotting'i de sırf adından ötü'rü \ere göğe sığdırama\anlar var. Anthonv Borgess'in 'Oto- matık Portakal'ını oku>an- lar ya da en azından Stanley Kubnck'in avnı adlı filmini izlevenler Borgess'in bu tu- haf ismi sıkiıkla kullanılma- >an bir halk deyiminden al- dığını tahmin edebilirler mi acaba?" "Luis Bunuel ve Salvador Dalı 1928'de sürrealizmin klasiği di.vebileceğimiz En- dülüs Köpeğ]' için birlikte kamera ardına gectiklerin- de elbette Endülüslü köpek- lerden söz etmevi düşünme- mişlerdi" dıve devaın ediyor Rüşdı. "Tıpkı Taranrino'nun Rezerv uar Köpeklen' 0bi. Ne rezerv uar ne de köpekler burada söz konusu olan.Ö>- le\sc Veni Anlaşıimazlıklar çağına hoşgeldiniz!" Ancak kimılerı bu veni duruma adapte olabılnıi^ değil. Belkı de ıçımızden bırilen Lou Reed'ın şu ünlü nasıhatını aklının bir köşesınden hıç çıkarmıyor: "*Siz siz olun şakın adı "\n- nenızın Mutfagı' olan bir verde \emek vemeve kalk- mavın. L nutmavın. sözcük- ler anlamlarından çok şe> vitirdiarnk." İzııik ıııaşrapa bugün müzayedede Kültür Servisi- Antık Eş- va Müzayede Organızas- vonları ve Ticaret Anonım Şirketi'nin 180. müzayede- si buaün saat 14.00'te Svviss^Otel Balo Salo- nu'ndagerçekleşecek. Mü- zavedede her biri eksperler- ce tıtıziikle seçılen çok de- ğerlı250esersatışasunula- cak. Bu eserlerin en önem- lılerınden biri Türkive'de ilk kez satışa sunulacak olan 16.yy. Iznık Seramık Maşrapa. Kütahyalı Ibra- hımdıveadlandınlan mavı- beyazlznikseramığı. 1495- 1525 yıllan ara^ında tarıh- lenıyor. Benzerlerı Sev res Seramık Müzesi. Londra Victona ve Al- ben .Vluseum. Topkapı Saravı Müzesi ve Sad- berk Hanım Müze- >ı'ndeveralan müzelik eser. şeffaf sır altı, bo- yun bölümünde ikı sı- ra sülüs, şışkin gövde- devse zencerek bor- 'dürleriyle sınırianmış rumili stilize bitkisel motiflerle süslenmiş. Müzayedede yer alacak diğer eserler mobilya, porselen. Os- manlı gümüşleri. toın- bak. hat ve tablo ana başlıkları altında top- lanıvor. Tablolar ağırlıklı olarak oryantal konulu olan tablolar. ünlü Rus deniz res- samı Ivan Konstantino\iç, Ayvazovski, ünlü oryanta- Jıst Richard Karİoıich Zommer, Feli.\ Ziem. Adolphe Bachnıan. Sal- vatore Galacicco v e Ama- deo Preziosi imzalı. Satışa sunulacak olan. Malta Köş- kü'nden çıkma. François Prieur Bardin imzalı 90x150 bovutlarındaki 'Tophane ve Boöaz' konu- lu tablo 1899 tanhli. Türk ressamlann tablo- lanysa Hüseyin AvniLifij, İbrahim Safi, Eşref Cren, İbrahim Çallı, Nazlı Ece- vit. Şeref Akdik ve Hoca Ali Rıza ınizalı. Özgün Av- rupa cam eşvalar arasında. ünlü cam ustası Emile Gal- le ıınzalı vazo \e 'plafoni- ere'. 'cameo teknığı" deni- len hıdroflonk asıt indirge- me yöntemı kullanılarak çok katmanlı olarak üretıl- 1111). Fransiz kökenlı mobilya- lar Barok. Rokoko ve \eo- Klasik tarzda tasarlanmış çoğunlukla altmv ıldız Mva- malı vıtnn. masa. sekreter ve oturma gruplanndan oluşuvor. İznik seramik maşrapa. Müzayedede ver alacak olan, Sev res porselen va- zo. 1872 Alman Potschap- pel damgalı av kırı formda- ki küp. Sultan Abdülhamıt tuğraîı leğen ve Jbrik. Sul- tan Abdülazız. Sultan Ab- dülmecid ve Sultan II. Mahmut tuğralı gümüş tat- lı takımları. buhurdan ve giilaptanlar da katılanları etkilevecek değerde. Kısa bir süre önce kaybettıgimiz Zeki Müren'in ressam İb- rahim Safi tarafından tu- vale aktarılan gençlik döne- mine ait bir ponresi de An- tik A.Ş.'nin 180. müzaye- desinda satışa sunuluvor. Tiyatroya genç kan Kültür Servisi - Yeni se- zon venıliklergetirdi. Bun- dan dört av önce kurulan Mimus Kültür \vSanal Olu- şumu'nun. çoğunluğu Müj- dat Gezen Tıyatro Merkezi öğrencılennden oluşan kad- rosu. WillGlicknıaa'Jostph Stein ımzah ıkı bölümiük •\avru Kuşlar'la ilk kez ız- levıcı karşisına çıktı. Eski tıyatro tutkunları Se- lahattin Düzbasan. Hilmi Kayaer s e İrfan Tahsin Sek- men'ın •bir delilik edip'. tı- yatro kurma karanyla şekil- lenen Mimus Kültür ve Sa- nat Oluşumu, ilk oyunlan- nın galasını geçen akşam Şişlı Gazanfer Özcan - Gö- nül ClküTıyatrosu'ndager- çekleştırdiler. Betül .Mardin v e Sevil L s- tel tarafından dilımıze çev- rilen '\'a>TU Kuşlar'. hıç ev - lenmemış kızkardeşiv ie ya- şayan üç çocuk annesı Peg- gy'nm yıllar sonra kendini beğenen binsını bulup ev- lenmeye karar verişıni anla- tıvor. Bu dııvgusal komedi, Peggv 'nın hapıstekı oğulla- rının kaçıp gelmesiyle hız kazanıyor. Böv lelikle Peg- gy'nın planlan. tam da 'yav- ru kuşlanna" uygun bır ba- ba bulduğuna inanmışken bu beklenmedık olav la suv a düşüvor. 'Yavru Kuşlar', daha ön- ce 19^3-7 4 sezonunda Nisa Serezli-Tolga .Askıner Tiyat- rosu'nda sahnelenmış. Bu oyunda rol alan sanatçılar- dan. Sevil Lstekin. İsnıet Ls- tekin ve Seiçuk L'luergüven de galaya katılanlar arasın- dav-dılar. Ovun sonrasında Serezli ve Aşkıner alkışlarla anıldı. Galada.Mimus Kültür ve Sanat Oluşumu kurucuları- nı, cesaretlerınden örürü kutlayan ovun vönetmenı Çetin Akcan. gençlere el \ e- rıp onları v önlendıren tıyat- roculara v e özellikle de Hal- dun Dormen'e teşekkürlerı- nı sundu. Gençlenn performansını görmek için galaya gelen ti- vatrocular arasında ,\li POv- razoğlu. Hadi Çaman, Savaş Dinçel v e Füsun Erbulak da bulunuyordu. "Yavru Kuşlar'ın vönet- menı Dormen Tıyatro- su'ndan Çetin Akcan. ovu- nun dekor v e kostümlerinıy- se Istanbul Şehir Tivatrola- n'ndan Barış Dinçel" ha- zırlamış. Çoğu Müjdat Gezen Sa- nat Merkezi 'nden çıkan ovuncular: Ceren Erginsoy, Vblkan Girgin. Murat Kıhç. Nalan Kuruçim. Alper KuL Deniz Salnıan. Birgül Sek- men. Lmit Taşdöğen. Kı- vanç Tiner ve Ozlem Tür- kad. desteklevenler bulun- dukça genç oyuncuların ti- yatroya sahıp çıkacağını ka- nıtlıyorlar. Mimus. vaş ortalaması yirmılerdedolaşan vetenek- li oyuncu kadrosuyla. son yıllarda tıvatrolanmızdaor- taya çıkan genç yetenek açı- ğını kapatmava kararlı gö- rünüyor. 'YaMu Kuşlar'. bu hafta- dan başlayarak Şışlı Gazan- fer Özcan-Gönül Llkü Tı- vatrobu'nda hafta ıçı salı ve çarşamba günleri saat 21.15'te, cumartesı günle- riyse 18.00'de ızleyenlerin karşısına çıkacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear