Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Î3 EYLÖL1995 CUMARTESl CUMHURİYET
#»•
SAYFA
KULTUR 15
\Bursa UluslamrasıHeykeltıraşlar SempoTyumu 'nda gerçekleştirilen yaptüar ÜÜ
Füsun Onur'un heykeli: Yerdeki beton 5 metre çapmda, (Skey demir eieman ise 2 tnetre.
Açıkhavaheykel
PatrickRaynaud"nun neondanyapılmıs ikişefaf mezan andırançalışması tamamlanma aşamasmda.
MECMİSÖNMEZ
BURSA - Bursa Uludağ Üniversite-
si'nin organıze ettiğı Bursa Uluslararası
Heykeltıraşlar Sempozyumu'nda
(BÜHS) davet edilen sanatçılann çalış-
malan tamamlanmaya başladı. Les Le-
vine. Günther Uecker, Yutaka Matsııza-
wa, Füsun Onur, Mikc Rödemer, Yddız
Tüzün, Patrick Raynaud \e Rkhard
Jackson'ın katılımıyla gerçekleştirilen
bu sempozyum, ülkemizde değişik yer-
lerde denenen heykeltıraş sempozyum-
lan ve sergikri arasında ayncalıklı bir
zemine oturan yapısıyla farklı bırparan-
tez açanÖzelliğe sahip. 20 ağustosta baş-
layan BUHS, çalışmalannı Stuttgart'ta
sürdüren heykeltıraş Yıldız Tüzün'ün,
planlamayı üstlenen Avşar Kayı'nın ve
Bursa Üniversitesi Eğitim Fakültesi De-
kanı Prof. Dr. Ali Özçetebi' nin ortak ça-
balanyla gündeme gelmiş olan bu pro-
je, Avrupa'da özellikle 1970'lerden itiba-
ren uygulanan etkînhklerparalelinde de-
ğerlendirilecek özelliklere sahip.
Bu tür projeler, birbiriyle diyalog ku-
rabilecekolan sanatçjlann genellikle yaz
aylannda birbölgede çahşmalan ve ger-
çekleştirdikleri i$leri de buralarda sergi-
leyerek çağdas sanatı geniş kitlelere ta-
nttma, yayma amacını taşımaktadır.
1980'h yıHarda bu ve buna benzer orga-
nizasyonlar, sanat merkezlerinin uzağın-
dakı yerlerde sanatla guncel yaşamı bir
araya getirmeyi amaçlayan büyük boyut-
lu deneyler gerçekleştirerek oldukça
farklı tartışma konulannı gündeme getir-
meyi başardılar.
Ulkernizde de 1990'lardan itibaren bu
türetkinliklerdenendi,amagerçeğisöy-
lemekgerekirse bunlardan hiçbiri BUHS
kadar uluslararası katıhmcıya sahip de-
ğildi. lyi niyetli, fakat amatör bir çaba-
nm Türkiye'ye özgü güdüklüklerine sa-
hiptiler. BUHS'nin yabancı katıhmcıla-
n arasında 1985 yılında Ankara ve îstan-
bul'da birer sergi açan Günther Uecker
dışmda ülkemizde ilk kez bir çalışma
gerçekleştiriyorlar.
Bu sanatçılann çalışmaya devam ettik-
leri ya da bitirdikleri işleri hakkında bil-
gi vermeden önce onlann "uluslararasr
sanat ortamında isim sahibi ve birçok
önemlı sanat akımının birinci smıf tem-
silcileri olduklannı hatırlatmayı bir mec-
buriyet olarak görüyorum.
Uludağ Üniversitesi Kampusudevam-
h olarak eklenen binaîarla. şehir dışında
kendi başına büyüyen bir özelliğe sahip.
BUHS'ye katılan sanatçılann Les Levi-
ne dışında hepsi, kampusun değişik bö-
lümlerinde çahşmalannı sürekli olarak
sergilenecek şekilde gerçekleştirdıler,
gerçekleştirmeye devam edıyorlar. Bu
çalışmalann üç boyutlu göresel özellik-
leri onlan klasik 'heykel' kavramı için-
de incelememıze engel oluyor. Bu yazı
çerçevesinde böyle bir kavram tartışma-
sma girilemez. ama Bursa'daki Yeni-Ob-
je- Sanatı'na dek son 30 yıl içinde ulus-
lararası sanat ortamınm gündemine gel-
miş olan birbirinden farklı birçok akı-
mın izlerini banndınyorlar.
Bu açıdan bakıldığmdan hâlâ bir çag-
daş sanat müzesinin olmadığı ülkemiz-
de bu akımlan sadece kitaplardan, der-
gilerden takip eden sanat ortamımızın
faydalanabileceği, son derece bilgilendi-
rici bir etkinlik karşısındayız. Ancak bu
etkinliğin hak ettiği ilgiyi Istanbullu sa-
natseverlerden neden görmediğini birta-
rafa bırakıyorum. Enis Batur ve Ceyda
Akaş gazetede 10 eylülde çıkan yazıla-
nnda bu durumu ele ahyorlardı.
BUHS çerçevesinde tamamlanip ser-
resim diliyle yorumluyor. Sanatçmm
Bursa'daki tşı, daha saldırgan bir tavır
sergileyen öbür çahşmalanna göre ol-
dukça ıltmlı bir karakter taşımasma rağ-
men sahip olduğu resimsel dil. şiddetli
renk karşıtlıklarıyla desteklenen çarpıcı
bir özelliğe sahip. Sanatçının afiş pano-
lannda parçalanan bir çalışmasının ben-
zeri e|itim fakültesi dekanlığmda sürek-
li olarak izlenebiliyor.
Füsun Onur'un çalışmasının kaba is-
keleti tamamlandı. Işlerinde genellikle
tül, bez gibi malzemeler kullanmasma
karşm sanatçı Bursa"da demir. beton ve
mavi seramik boncuklardan oluşan güç-
lü bir çalışma gerçekleştirdı. Onur. Bur-
sa'daki camilerde ve türbelerde görülen
stilize edilmiş çiçek motifıni andıran bir
formu, çap» yaklaşıkolarak 5 m olanbe-
ton bir podyumun üzerinde spiral for-
merdanelerin de kalıplannm ahndığını
ve heykelin içinde değişik yerlere konul-
dugunu görüyorsunuz. Rödemer halen
Chicago'da yaşayan orta kusağa ait
Amerikalı bir sanatçı. Gerçekleştirdiği
çalışmalannda heykel disiplinini kav-
ramsal imgelerle güçlendirerek büyük
boyutlu işlerinde özellikle insan-doğa'
ilişkilerini ele alan bir tav<r sergiliyor.
RkhardJackson(1939) özellikle Bnı-
ce Naumann, Ed Kienholz gibi yaşıtı
olan Amerikan sanatçılanyla kurduğu
diyalog sonucunda kavramsal sanat île
resim sanatınm geleneğini birleştırmeyi
amaçlayan büyük boyutlu duvar resim-
leriyle tanınıyor. Bursa'da sanatçı halen
insaatı devam eden bir bina içine yerleş-
tirdiğı araba iskeletinin arkasında dönen
ve döndükçe de etrafa renkli boyalar fiş-
kırtacak olan büyük bir beyaz küreyi
B
Mike Rödemer"m
u
Ağa^" isimti alüminyum dökme heykeli sanatçıvla biriikte.
(Fotoğraflar: NECMl SONMEZ)
UHS'ye katılan
sanatçılann Les
Levine dıştnda
hepsi, kampusun
değişik bölümlerinde
çahşmalannı sürekli
olarak sergilenecek
şekilde
gerçekkştirdiler,
gerçekleştirmeye
devam ediyorlar. Bu
çalışmalann üç boyutlu
görsel özellikleri onlan
klasik 'heykel' kavramı
içinde incelememıze
engel oluyor,
birbirinden farkh
birçok akımm izlerini
banndınyorlar.
gilenen ilk çalışma, triandalı Les Levi-
ne'in işi oldu. Halka açık alanlarda. oto-
büslerde, reklampanolanndayaptığı ça-
lışmalarla tanman Les Levine derinden
etkileyen sözcüklerle bunlara gönderide
bulunan motiflerin yer aldığı *afiş-
ler'yapmaktadır. Sanatçınm Bursa"da
üzerinde îngilızce ve Türkçe olarak
•MaskeniDeğiştir'/BakYüzleş' sözcük-
lerinin yazılı olduğu iki afış çahşması,
dünyanm her yerinde olduğu gibi bura-
da da iki günde parçalandı. yok edildi.
Les Levine, medyanın etkilerini ya-
kmdan izleyen bireyin etkisi altmda kal-
dığı atmosferi çahsmalanna son derece
başanlı olarak aktararak bu olgulan tü-
ketim toplumunun psikolojik haritasını
çizercesinebasit, ilkbakışta anlasılan bir
munda tekrarlıyor. Bu beton plattbrmun
hemen yanında yükselen ve aynı formun
düz- ters olarak yorumlanmasından olu-
şan dikey birdemir konstrüksiyon, sanat-
çının işine "karşıthklann"gücünü son
derece şjirsel bir dille aktanyor. Mike
Rödemer"in üniversite hastanesinin önü-
ne yerleştirilen 'Ağaç' isimli dökme alü-
minyum heykeli. sanatçınm topladığı
ağaç kabuklannın l'l oranında mulajla-
nnın alınmasından sonra bir parçanın
birbinne eklenmesiyle olu§turulmuş. İz-
leyicinin içine girebileceği bir boşluğu
olan bu heykel. bence hem dısandan hem
de içeriden görülebilecek olan farklı
farklı özelliklere sahip. Heykelin içine
girince tıpkı ağaç kabuklan gibi Bur-
sa'ya özgü tahta çatallann. kaşıklann.
monte etmeyi deniyor. Bu çalışmanın
önemli bir bölümü bitmiş durumda. An-
cak Jackson, Amerika'ya döndüğü için
işin yalnızca kaba iskeleti görülüyor.
Ama inşaatın tamamlanıp mekânm ba-
dana edilmesinden sonra odaya konacak
olan kürenin fışkırtacağı renkler, bu ça-
lışmanın oldukça ilginç bir görüntüye
sahip olacağı hakkında önemli ipuçlan
vermektedir.
Japonya'nın önde gelen kavramsal sa-
natçılanndan biri olan YukataMatsuza-
wa(1922), 1960'h yıllarda gerçekleştir-
diği performansa ve Fluksus eğilimli ça-
lışmalanyla birbirinin devamı olan "se-
rüere" dayalı çalısmalar üretmiştir. Sa-
natçı Bursa da daha evvel Hamburg,
Tokyo, Kopenhag gibi şehirlerde de geT-
doğnı
çekleştirdiği bir yer heykelini ve buna
paralel olarakbir de performans çalışma-
sını sergileyecek. Sanatçınm yer heyke-
lini ve buna paralel olarak bir de perfor-
mans çalışmasını sergileyecek. Sanatçı-
nm yer heykeli "Ali hurnan-beings. let's
vanish. Let's go. Let'sgo." kelimenin ya-
zılı olduğu mermerbirbloktan oluşuyor.
Matsuzawa daha sonra bu yer heykeliy-
le biriikte diyaloga girecek olan perfor-
mans çalışmasmda ise kendine özgü ola-
rakgeliştirdiği Zen felsefesine dayalı bir
yaklaşım geliştirecek.
Mermerin ûstûne sevgisözcükleri
Patrick Raynaud (1946), son yıllarda
gerçekleştırdiğı neon-installationlan,
ahş,ılmış.ın dışmdaki malzemelerkullan-
dığı yer heykelleri ve duvar objeleriyle
Fransa'nın uluslararası sanat ortamında
ön plana çıkan genç sanatçılanndan bi-
ri. Raynaud'nun Bursada gerçekleştirdi-
ği çalışması, neon ve kanşık malzeme-
lerden oluşturulmuş iki seffaf mezan an-
dınyor. Sanatçı kampus kafetaryasınm
girişine açtığı yanm metre derinliğinde-
ki dikdörtgen iki çukuru, çaydanlık, bı-
çak, çatal vb nesnelerle Dadaist bir yak-
lasıma doldurduktan sonra 15 cmboyun-
daki küçük neon lambalanyla yan yana
yatan iki çöp adamı andıran bir şekilde
çalışmasının zeminine yerlestirdi. Üze-
ri kalın camla örtülecek olan bu 'açık
mezartar\ Raynaud'nun değişik ışıklar
altında incelediği inan manzaralannın
belki de en ilginçlerinden biri. Günther
Uecker (1930) çalışmalannda kullandı-
ğı çivilerle ismini duyurmuş olan bir sa-
natçı. Son zamanlardaÇin'de gerçekleş-
tirdiği etkinlikleri ve tavandan aşağıya
sarkıttığı üzeri şifresel olarak yazılarla
dolu olan tuvalleriyle yeniden gündeme
geldi. Uecker Buhs'a açıkhavada ger-
çekleştireceği 4 metre yüksekliğindeki
'Tısch der Austreibung' / Defetme Ma-
sası isimli tahta- çivi heykeliyle katıla-
cak.
Çalışmalan ülkemizde hemen hemen
hiç tanınmayan YıMız Tüzûn, 1970 ve
80'lerde yaptığı serbest form denemele-
rine dayalı soyut heykellerden sonra
özellikle kahve filtreleriyle yaptığı ins-
tallationlan üzerine yoğunlaştı. Tüzün
sempozyumda Land-Art izini taşıyan
dev boyutlu bir alan düzenlemesini çok
yavaş ilerleyen bir tempoyla sürdürüyor.
Kurak bir arazinin ağaç ve çimlerle ye-
şillendirilmesine, birbirinin içine girmiş
olan üç mermer döşeli dairenin ortasına
banklar yerleştirmeye çalışan sanatçı,
mermer döşeli yollann değişik bölümle-
rine YunusEmre'den Goethe'ye dekbir-
çok önemli sanatçınm 'sevgi' üzerine
söyledikleri cümleleri, özgün dilleriyle
yazacak.
DÜŞÜNCEYE SAYGI
MEMET FVJAT
Metin Oktay
Yok, yok, bir spor yazısı değil... Çok değişik bir
dünyada yanlış anlaşılacak bir sö2ü düzeltme çaba-
sı...
ölümünün dördüncü yılında anılırken Metin Ok-
tay için bir TV kanatında şöyle bir söz edildi:
"Sporculuk yaşamında bir tek kez kırmızı kart gör~
müştü."
O yıllarda kırmızı kartfilanyok ya, söylenmek iste-
nen Metin'in yaşamında bir tek kez oyun kurallanna
uymamakta oyundan atılacak kadar ileri gittiği...
Bu sözün günümüzdeki ölçüyü kaçırmış futbol iz-
leyicilerince yapıtacak yorumu şudur. Örnekbir spor-
cu olarak övülen Metin de bilerek faul yapan biroyun-
cuymuş, ama herhalde çok ustaca yapıyormuş ki
yalnızca bir kez oyundan atılmış.
O maçı izlemiştim Inönü Stadı'nda. Benim için unu-
tulmaz bir gündü. Neler olduğunu anlatmadan önce
Metin'in fauller karşısındaki tavrına değinmek iste-
rim.
Golcüler, ilerde oynayanlar, oyun kurucular, futbol-
da en çok baskı altında tutulan, dolayısıyia da en çok
faul yapılan oyunculardır. Hele oyunun gidişini her an
değiştirecek kadar etkiliyseler, savunma oyuncutan
onlan bezdimnek, oyundan düşürmek için sürekli fa-
ul yapartar. Çoğu zaman da antrenörleri ister böyle
faullü oynamalannı. Bu, futbolu çirkinleştiren, ama
zayıf savunmaları güçlendiren bir taktiktir. Karşı ta-
kımın en etkili oyuncusunun başına gözü kara birini
dikersiniz, iter kakar, tekmeler, sınir bozucu sözler
eder, adamı oynayamaz duruma getirir...
Metin tam anlamıyla böyle başına gözü kara biri
dikilecek oyunculardandı. Bütün takımlar onu dur-
durmanın çarelerini arar, en güvendikleri, en sert
adamlanna onu tutma görevini verirlerdi.
Faul yapılan bir oyuncu yere düştüğü zaman şöy-
le bir kafasını kaldınp bakar. Bu bazen bir diklenme,
bazen bir yakınma, en azından bir meraktır.
Metin ise kesinlikle dönüp bakmazdı kendisine fa-
ul yapanlara, sankı bir şey olmamış gibi davranırdı.
Hele faul yapıldığını belirtmek için ses çıkartmak, ha-
kem görsün diye kendıni yere bırakmak gibi davra-
nışlar hiç yoktu futbol anlayışında.
En başanlı maçlannı Fenerbahçe'ye karşı oynadı-
ğı söylenir. Kanımca, bunun nedeni, sanıldığı gibi, o
maçlara çok önem vermesi değildi. Oynadıkları yer-
ler bakımından Fenerbahçe'de onu tutma görevi
santrhaf Naci'ye düşüyordu. Naci çok iyi bir oyun-
cuydu, ulusal takımın da santrhaftydı, ama onurlu bir
insandı. Metin'i futbol oyun kurallarının dışına düş-
meden durdurmak ister, onun için de bir türlü başa-
nlı olamazdı.
Metin'e karşı en başanlı olan oyuncu ise alttaki ta-
kımlardan birindeydi. Futbolun içinde dışında ne var-
sa ortaya koyan ince uzun bir delikanlı... Tam bir sa-
vaşçı... Özellikle mi seçilmişti, bilmiyorum, amason-
radan Fenerbahçe'ye transfer edilip Galatasaray
maçlannda Metin'i kilitleme görevi kendisine verilme-
ye başlanmıştı.
Inönü Stadı'ndaki o unutulmaz günde bu savaşçı
delikanlı gene görev başındaydı. Toplu topsuz, ha-
kemeçaktırmadan, ardı arkası kesilmez biryakın ça-
lışmayı(!)sürdürüpgıdiyordu.Pisbirgörüntüydü.As-
lında kimse hoşlanmıyordu bu davranıştan.
Sonra o inanılmaz olay oldu...
Kendisine faul yapanlara kafasını kaldınp baktığı-
nı bile görmediğimiz Metin birden arkasına dönüp,
ne hakemden, ne stadı dolduran binlerce kişiden
saklamaya gerek duymadan, bu savaşçı delikanhya
açıkça bir tekme attı.
Hakemin ne yapacağını düşündüğüm o dakıkala-
n unutamam. Bütün stat şaşkındı. Hakem iki futbol-
cunun yanına geldi, deftenni çıkanp not aldı, Metin'e
oyun aianının dışını gösterdı.
Türkiye'nin en ağırbaşlı, en kurallara saygılı futbol-
cusu oyundan atılmıştı. Hakemin karan yanlış değil-
di, ama bu işin bir yerinde bir yanlış vardı.
Metin taç çizgisıne doğru yürüdü kapalı tribünün
Galatasaraylılaralkışlamayabaşladılar... O hiç ilgilen-
meden, önüne bakarak taç çızgisi boyunca yürüdü.
Orta tribünün önünden geçerken bu kez Fenerbah-
çeliler alkışlamaya başladılar... Ben Beşiktaş tribü-
nündeydim. Önümüzden geçerken Beşiktaşlılar da
alkışlamaya başladılar...
Bütün stat oyundan atılan bir oyuncuyu alkışlıyor-
du.
O sanki bu alkışlar kendisi için değilmiş gibi başı
önünde yürüyüp gıtti...
Sizce izleyiciler. hep biriikte, neyi alkışlamışlardı?..
Olabilir mi böyle bir şey?..
Kim bilir, belki de bir düş görmüşümdür...
Salı Toplantıları dörtkitaptatoplandı
Kültûr Servisi- Yapı Kredi Kültür
Merkezi'nce düzenlenen Salı Toplantı-
lan'nın, 1993-94 döneminin edebiyat-
sanal, sosyal bilimler, tarih ve ilettşim
alanlanna yönelik tartışmalannın kayıt-
lan dört kitap halinde Yapı Kredı Kültür
Merkezi Etkinlikleri 93-94 dizisinde ya-
yımlandı. ICitaplar, "Anatomi Dersteri:
Osmanlı Kültürû",
w
KarsKİan Karştya
Geçerken: Sanat", "EL Dil, Göz, Kulak:
İletişim tşim
r
, "Teorinin Aynasından
Görünen Pratik: Sosyal Kfimler*'başlık-
lannı taşıyor.
Konulan önceden saptanan, çoğulcu
bir platformda gerçekleştirilen, kaîıcılı-
ğı hedeflenmiş; belleklerde yer alan so-
runlardan önemli birbölümüne ışık dü-
şürücü, düşünce ve ifade özgürlüğüne
dayalı bir sözlü etkinlikler dizisi "Salı
Toplantılan".
Bu toplantılann eşgüdümünü sağla-
yan ZevTtep Ögel'in yayına hazırladığı.
Orhan Pamuk'tan Sarkis'e, Can Dün-
dar'dan İlhan Tekeliye. İbrahim Be-
til'den Doğu Perinçek'e, farkli uzman-
lik ve ilgi alanlanndaki farklı görüşleri
yan yana getiren Salı Toplantılan 1993-
94 ortak başhğıyla yayımlanan bu dört
kitap, giderek kunımsallaşan yeni bir
kültür hareketinin arsivine dört önemli
belge kazandınyor.
Kitaplann bölüm başhklan şöyle:
Edebiyatçılar DerneğiBaşkanı Mustafa Şerif Onaran, Fuar içinyanıt alamadıklanndan yakımyor:
Yaymcılar Bîrli^ aynmcıhkyapyor
Kültür Servisi- Türkiye Yaymcılar Btrliği ile
Edebiyatçılar Derneği arastnda. bu yıl düzenlenecek
TİPı'AP Kitap Fuan konusunda anlaşmazhk çıkü.
Türkiye Yaymcılar Birîiği'nin düzenledîği fuara,
TYS(Türkiye Yazarlar Sendikası) katılırken,
Edebiyatçılar Dernegi''nin katılıp katılmaması hâlâ
kesinlik kazanmadı.
Edebiyatçılar Derne|i Başkanı Mustafa Şerif
Onaran,her ytl yer aldıklan îstanbul Kitap Fuan'na
bu yıl da çeşitli edebiyat etkinlikleri ile katılmak
için hazuiandıklannı belirtti. Onaraa, Ya>TOCÜar
Birliği kendileri ile bugûne dek iletişime geçmediği
için, fuarda etkinlik gösterip göstermeyeceklerinin
henuz belirienemediğini söyledi. "Kitap fuarlan
sadeceticari yerter değildir. Aksine, edebiyat w sanat
etkinliktcrivie bir şöten halini alan mekânlardır. Biz,
Edebiyatçılar Derneği olarak etkinliklerimizk fuann
bu atmosferine canhkk katmak amacındayız" diyen
Onaran. Yaymcılar Birliği'nin kendileri ile iletişime
geçmemesmden dolayı, yapjlan çalışmalann elde
kalacağına dikkat çekti. Kitap Fuan'nın daha çok,
yaymcılarm sorunlannın tartışılacağı bir etkinHk
halirte dönüştürülmek istendiğini söyleyen Onaran.
* Yaytncüar Birliği ile Edebiyatçılar Derneği
birbirryle uyum içinde olması gereken kurumlardır.
Ben, yaşanan iletişim bozukluğunu bu işi düzenleyen
kjşikrde görûyorum*' dedi. Onaran, bu yıl Aziz
Nean'i konu alan bir etkinlik gerçekleştirmeye
hazıriandıklanm ancak, Atrt Ant'm "Aziz Nean
etkinliğini Yazarlar Sendikası hanrtavacak" diyerek
bir tür ayınmcıhğı gündeme getirdiğini belirtti.
Onaran, Edebiyatçılar Derneği'mn her türlü diyalog
kurma çabasma başvurduğunu ve karşıhğında artık
bir yanıt beklediğini söyledi.
Yaymcılar Birliği Başkanı Atü Ant ise Edebiyatçılar
DerneğTne karşı olmadıklannı. derneğin ilgili
temaslan kurdugu halde kitap fuarına katıîmasında
hiçbir engel olmadığını belirtti. Ant, buyılki kitap
fuartmn, yaymcılık sektörünün sorunlarının
tartışıldığı bir fuar olmasma gayret ettıklerinı
behrterek, "ffiz nasıl Edebiyatçılar Demeği'nin
düzcnkdiği bir etkiıüiğe elimize kolıunuzu saUayarak
gidemezsck. Yaymcdar Birligi'nin düzeok&ği bâr
fuara da birtakım ön koşuttar "erçekleşmeden
katdmak mümkün değüdir" dedi. Ant. TYS ile
Edebiyatçılar Derneği arasında hiçbîr aynm
gözetmediklerini ve Edebiyatçıîar Derneği'ne karşı
bir tavır içinde olmadtklarmı vurguladı.
Edebiyatçıiar Demeği'nin gerçeklestireceği hiçbir
etkiniiğe karşı olmadıkîannı beürten Ant, bu tip
etkinliklerin yerinin sadece kitap fuarian oimadığmı
vurguladt. Ant, "Kitap fuarian, gerçek kimlj^ne
kavuşmalı, sektörün sorunlannın ele alındığı alanlar
olmaiıdır"" dedi. "Dernek, tek«kinliğinin fuara
kanlmak olduğunu duşünüyorsa da bu konuda
biam >apahileccğimi/ seyler sınırtıdır. Çönkü
Edebiyatçılar Derneği'ne wrilecek j<er ve zaman,
ftıar programı çerçevesinde belirienir** dedı.
Edebiyatçılar Derneği'nin fuara katılmaktaki
amacmm TÜYAP'tan bağış almak olduğunu
söyleyen Ant, bu konunun TÜYAP ve Edebiyatçılar
Demeği arasında gelişüğini ve Yayıncılar Birtiği'ni
Hgilendirmediğini de sözlerine ekledi.
"Anatomi Dersleri: Osmanlı Kültürü":
Osmanlı Kimliği: Osmanh'mn Bilim ve
TeknolojiBirikimi; Osmanlı'daÜslup Ço-
gulluğu; Osmanlı'daZanaat, Ahlak, fkti-
sat tlişkisi; Osmanlı'daKültür Kurumla-
n; Osmanlı Dünyasmda Inanç-Bilgi tki-
lemi; Osmanlı Kavşagında Geleneklerin
Kesişmesi; Osmanlı'daDil ve Edebiyat.
"Karydan Karsıya Geçerken: Sanat":
Sanat Eleştirisi'Sanat; Sanat/Piyasa; Sa-
nat/Toplum; Sanat/Siyaset; Sanat/Göste-
ri: Tuval Resmi/Enstalasyon; Gelenek ve
Yenilik; KozmopolitSanat/Yerii Sanat: Mo-
dern/Klasik; Kitap Tasanmı: Kitabı Tasar-
lasakda mı Yazsak, Ya^ak da mı Tasarla-
sak?
"Teorinin Aynasından Görünen Pra-
tik: Sosyal Bilimler": YüzyılBiterken Sos-
yal Bilimlerde Büyük Teoriler; Iktisat Bili-
miveAdil Toplum; ModerniteyleBirieşme-
nin Birden Çok Yolu Olabilir mi?; Sosyal
Bilimlerin Gerçekliği Kurma lddiası Ne
Noktada?; Sosyal Bilimler ile Etiğin İliş-
kisi Ne Noktada?; Sosyal Bilimler Doga
Bilimleriyle Ne Yapıyor?; Bilimin E\ren-
selliğiKültürün YerelliğineKarşı mı? (Rö-
lativizm ile Oniversaltm Tartısmalart); Si-
vasetçi ile Sosyal Bilimci: Çapntz Nazar-
'lar
" EL DİL Göz, Kulak: İletişim işim" Ya-
zılı Basın; Yarın Gazete Çıkacak mı?; Te-
levizyon: Her Odada Bir Büyük Birader;
Radyo: Kulaklannızı Dört Açın; Reklam:
Şimdi Reklamlar; Bilgisayar: Bir Bilgisa-
varın Geleceğe Ait Hatıraları; PTT: Hat-
lar Karışh; Halkla llişkiler: Halka Halka
llişkiler; iletişim Teorileri, Teorisyenleri:
Onlar lletmişlerdi
MahmutTurguTun fotoğraf
sergisi
ANKARA (UBA) - Mahmut Turgut'un 2. kişisel
fotoğraf sergisi Ziraat Kültür Merkezi'nde açıldı.
Turgut'un Doğadan Van'dan adlı fotoğraf sergisi 30
eylül tarihine kadar açık olacak. Sergi pazar \e
pazartesi hariç her gün gezilebilir.
Abdullah Papur'u anma gecesi
Kültür Servisi- Halk Ozanlan Kültür Vaktı'nın
düzenlediği, ölümünün 7. yılında Abdullah Papar'u
anma gecesi, bugün saat 19.30'da Kadıköy Caferağa
Spor Salonu'nda düzenlenecek.
Mustafa Kul, Zülfü Livaneli. Rıdvan Budak ve
Murtaza Yalçın'ın birer konuşma yapacaklan geceye,
Musa Eroğlu, Seyfi Doğanay. Murtaza Yalçın, Aşık
Kadir, Aysel Doğan. Ercan Papur. Hasan Papur ve
Semah Ekibi katılacaklar.
ÜçKadınBipÇapkın
Kültür Servisi - Tıyatrokare'nin yeni oyunu Üç Kadın
Bir Çapkın, 8 kasımdan ittbaren Şişli Gönül
Ülkü/Gazanfer Özcan Tiyatrosu'nda sunulacak. Neil
Simon'un, evlilik hayatından bıktığı için çapkınlık
yapmaya karar veren ve üç kadınla aşk yaşamaya
çalışan bir adamın öykûsünü anlattığı bu duygusal
güldürüde Füsun Önal. Nilüfer Açıkalın. Tijen Par ve
Nedim Saban rol alıyorlar. Sungun Babacan'ın
çevirdiği oyunun rejısörü Tunç Yalman.
Yafimalanan Anadolu sergisi
KOCAELİ (AA) - Anadolu'nun çeşitli yerlerinden
yurtdtşına kaçınldıktan sonra geri alınan eserlerin
fotoğraflanmn yer aldığı "Yağmalanan Anadolu" adlı
sergi, 29 eylül cuma günü izmıt'te açılacak. Tarihi
değerlerin korunması ve yağmalanmasıntn önüne
geçilebilmesi yönünde kamuovTinun bilinçlendirilmesi
amacıyla düzenlenen sergide. Anadolu'nun çeşitli
yerlerinden yurtdışına kaçınldıktan sonra geri getirilen
75 eserin fotoğraflan yer alacak. Izmit Sanat
Sokagı'ndaki sergi. 15 ekime kadaı açık kalacak.