23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Î3 EYLÖL1995 CUMARTESl CUMHURİYET #»• SAYFA KULTUR 15 \Bursa UluslamrasıHeykeltıraşlar SempoTyumu 'nda gerçekleştirilen yaptüar ÜÜ Füsun Onur'un heykeli: Yerdeki beton 5 metre çapmda, (Skey demir eieman ise 2 tnetre. Açıkhavaheykel PatrickRaynaud"nun neondanyapılmıs ikişefaf mezan andırançalışması tamamlanma aşamasmda. MECMİSÖNMEZ BURSA - Bursa Uludağ Üniversite- si'nin organıze ettiğı Bursa Uluslararası Heykeltıraşlar Sempozyumu'nda (BÜHS) davet edilen sanatçılann çalış- malan tamamlanmaya başladı. Les Le- vine. Günther Uecker, Yutaka Matsııza- wa, Füsun Onur, Mikc Rödemer, Yddız Tüzün, Patrick Raynaud \e Rkhard Jackson'ın katılımıyla gerçekleştirilen bu sempozyum, ülkemizde değişik yer- lerde denenen heykeltıraş sempozyum- lan ve sergikri arasında ayncalıklı bir zemine oturan yapısıyla farklı bırparan- tez açanÖzelliğe sahip. 20 ağustosta baş- layan BUHS, çalışmalannı Stuttgart'ta sürdüren heykeltıraş Yıldız Tüzün'ün, planlamayı üstlenen Avşar Kayı'nın ve Bursa Üniversitesi Eğitim Fakültesi De- kanı Prof. Dr. Ali Özçetebi' nin ortak ça- balanyla gündeme gelmiş olan bu pro- je, Avrupa'da özellikle 1970'lerden itiba- ren uygulanan etkînhklerparalelinde de- ğerlendirilecek özelliklere sahip. Bu tür projeler, birbiriyle diyalog ku- rabilecekolan sanatçjlann genellikle yaz aylannda birbölgede çahşmalan ve ger- çekleştirdikleri i$leri de buralarda sergi- leyerek çağdas sanatı geniş kitlelere ta- nttma, yayma amacını taşımaktadır. 1980'h yıHarda bu ve buna benzer orga- nizasyonlar, sanat merkezlerinin uzağın- dakı yerlerde sanatla guncel yaşamı bir araya getirmeyi amaçlayan büyük boyut- lu deneyler gerçekleştirerek oldukça farklı tartışma konulannı gündeme getir- meyi başardılar. Ulkernizde de 1990'lardan itibaren bu türetkinliklerdenendi,amagerçeğisöy- lemekgerekirse bunlardan hiçbiri BUHS kadar uluslararası katıhmcıya sahip de- ğildi. lyi niyetli, fakat amatör bir çaba- nm Türkiye'ye özgü güdüklüklerine sa- hiptiler. BUHS'nin yabancı katıhmcıla- n arasında 1985 yılında Ankara ve îstan- bul'da birer sergi açan Günther Uecker dışmda ülkemizde ilk kez bir çalışma gerçekleştiriyorlar. Bu sanatçılann çalışmaya devam ettik- leri ya da bitirdikleri işleri hakkında bil- gi vermeden önce onlann "uluslararasr sanat ortamında isim sahibi ve birçok önemlı sanat akımının birinci smıf tem- silcileri olduklannı hatırlatmayı bir mec- buriyet olarak görüyorum. Uludağ Üniversitesi Kampusudevam- h olarak eklenen binaîarla. şehir dışında kendi başına büyüyen bir özelliğe sahip. BUHS'ye katılan sanatçılann Les Levi- ne dışında hepsi, kampusun değişik bö- lümlerinde çahşmalannı sürekli olarak sergilenecek şekilde gerçekleştirdıler, gerçekleştirmeye devam edıyorlar. Bu çalışmalann üç boyutlu göresel özellik- leri onlan klasik 'heykel' kavramı için- de incelememıze engel oluyor. Bu yazı çerçevesinde böyle bir kavram tartışma- sma girilemez. ama Bursa'daki Yeni-Ob- je- Sanatı'na dek son 30 yıl içinde ulus- lararası sanat ortamınm gündemine gel- miş olan birbirinden farklı birçok akı- mın izlerini banndınyorlar. Bu açıdan bakıldığmdan hâlâ bir çag- daş sanat müzesinin olmadığı ülkemiz- de bu akımlan sadece kitaplardan, der- gilerden takip eden sanat ortamımızın faydalanabileceği, son derece bilgilendi- rici bir etkinlik karşısındayız. Ancak bu etkinliğin hak ettiği ilgiyi Istanbullu sa- natseverlerden neden görmediğini birta- rafa bırakıyorum. Enis Batur ve Ceyda Akaş gazetede 10 eylülde çıkan yazıla- nnda bu durumu ele ahyorlardı. BUHS çerçevesinde tamamlanip ser- resim diliyle yorumluyor. Sanatçmm Bursa'daki tşı, daha saldırgan bir tavır sergileyen öbür çahşmalanna göre ol- dukça ıltmlı bir karakter taşımasma rağ- men sahip olduğu resimsel dil. şiddetli renk karşıtlıklarıyla desteklenen çarpıcı bir özelliğe sahip. Sanatçının afiş pano- lannda parçalanan bir çalışmasının ben- zeri e|itim fakültesi dekanlığmda sürek- li olarak izlenebiliyor. Füsun Onur'un çalışmasının kaba is- keleti tamamlandı. Işlerinde genellikle tül, bez gibi malzemeler kullanmasma karşm sanatçı Bursa"da demir. beton ve mavi seramik boncuklardan oluşan güç- lü bir çalışma gerçekleştirdı. Onur. Bur- sa'daki camilerde ve türbelerde görülen stilize edilmiş çiçek motifıni andıran bir formu, çap» yaklaşıkolarak 5 m olanbe- ton bir podyumun üzerinde spiral for- merdanelerin de kalıplannm ahndığını ve heykelin içinde değişik yerlere konul- dugunu görüyorsunuz. Rödemer halen Chicago'da yaşayan orta kusağa ait Amerikalı bir sanatçı. Gerçekleştirdiği çalışmalannda heykel disiplinini kav- ramsal imgelerle güçlendirerek büyük boyutlu işlerinde özellikle insan-doğa' ilişkilerini ele alan bir tav<r sergiliyor. RkhardJackson(1939) özellikle Bnı- ce Naumann, Ed Kienholz gibi yaşıtı olan Amerikan sanatçılanyla kurduğu diyalog sonucunda kavramsal sanat île resim sanatınm geleneğini birleştırmeyi amaçlayan büyük boyutlu duvar resim- leriyle tanınıyor. Bursa'da sanatçı halen insaatı devam eden bir bina içine yerleş- tirdiğı araba iskeletinin arkasında dönen ve döndükçe de etrafa renkli boyalar fiş- kırtacak olan büyük bir beyaz küreyi B Mike Rödemer"m u Ağa^" isimti alüminyum dökme heykeli sanatçıvla biriikte. (Fotoğraflar: NECMl SONMEZ) UHS'ye katılan sanatçılann Les Levine dıştnda hepsi, kampusun değişik bölümlerinde çahşmalannı sürekli olarak sergilenecek şekilde gerçekkştirdiler, gerçekleştirmeye devam ediyorlar. Bu çalışmalann üç boyutlu görsel özellikleri onlan klasik 'heykel' kavramı içinde incelememıze engel oluyor, birbirinden farkh birçok akımm izlerini banndınyorlar. gilenen ilk çalışma, triandalı Les Levi- ne'in işi oldu. Halka açık alanlarda. oto- büslerde, reklampanolanndayaptığı ça- lışmalarla tanman Les Levine derinden etkileyen sözcüklerle bunlara gönderide bulunan motiflerin yer aldığı *afiş- ler'yapmaktadır. Sanatçınm Bursa"da üzerinde îngilızce ve Türkçe olarak •MaskeniDeğiştir'/BakYüzleş' sözcük- lerinin yazılı olduğu iki afış çahşması, dünyanm her yerinde olduğu gibi bura- da da iki günde parçalandı. yok edildi. Les Levine, medyanın etkilerini ya- kmdan izleyen bireyin etkisi altmda kal- dığı atmosferi çahsmalanna son derece başanlı olarak aktararak bu olgulan tü- ketim toplumunun psikolojik haritasını çizercesinebasit, ilkbakışta anlasılan bir munda tekrarlıyor. Bu beton plattbrmun hemen yanında yükselen ve aynı formun düz- ters olarak yorumlanmasından olu- şan dikey birdemir konstrüksiyon, sanat- çının işine "karşıthklann"gücünü son derece şjirsel bir dille aktanyor. Mike Rödemer"in üniversite hastanesinin önü- ne yerleştirilen 'Ağaç' isimli dökme alü- minyum heykeli. sanatçınm topladığı ağaç kabuklannın l'l oranında mulajla- nnın alınmasından sonra bir parçanın birbinne eklenmesiyle olu§turulmuş. İz- leyicinin içine girebileceği bir boşluğu olan bu heykel. bence hem dısandan hem de içeriden görülebilecek olan farklı farklı özelliklere sahip. Heykelin içine girince tıpkı ağaç kabuklan gibi Bur- sa'ya özgü tahta çatallann. kaşıklann. monte etmeyi deniyor. Bu çalışmanın önemli bir bölümü bitmiş durumda. An- cak Jackson, Amerika'ya döndüğü için işin yalnızca kaba iskeleti görülüyor. Ama inşaatın tamamlanıp mekânm ba- dana edilmesinden sonra odaya konacak olan kürenin fışkırtacağı renkler, bu ça- lışmanın oldukça ilginç bir görüntüye sahip olacağı hakkında önemli ipuçlan vermektedir. Japonya'nın önde gelen kavramsal sa- natçılanndan biri olan YukataMatsuza- wa(1922), 1960'h yıllarda gerçekleştir- diği performansa ve Fluksus eğilimli ça- lışmalanyla birbirinin devamı olan "se- rüere" dayalı çalısmalar üretmiştir. Sa- natçı Bursa da daha evvel Hamburg, Tokyo, Kopenhag gibi şehirlerde de geT- doğnı çekleştirdiği bir yer heykelini ve buna paralel olarakbir de performans çalışma- sını sergileyecek. Sanatçınm yer heyke- lini ve buna paralel olarak bir de perfor- mans çalışmasını sergileyecek. Sanatçı- nm yer heykeli "Ali hurnan-beings. let's vanish. Let's go. Let'sgo." kelimenin ya- zılı olduğu mermerbirbloktan oluşuyor. Matsuzawa daha sonra bu yer heykeliy- le biriikte diyaloga girecek olan perfor- mans çalışmasmda ise kendine özgü ola- rakgeliştirdiği Zen felsefesine dayalı bir yaklaşım geliştirecek. Mermerin ûstûne sevgisözcükleri Patrick Raynaud (1946), son yıllarda gerçekleştırdiğı neon-installationlan, ahş,ılmış.ın dışmdaki malzemelerkullan- dığı yer heykelleri ve duvar objeleriyle Fransa'nın uluslararası sanat ortamında ön plana çıkan genç sanatçılanndan bi- ri. Raynaud'nun Bursada gerçekleştirdi- ği çalışması, neon ve kanşık malzeme- lerden oluşturulmuş iki seffaf mezan an- dınyor. Sanatçı kampus kafetaryasınm girişine açtığı yanm metre derinliğinde- ki dikdörtgen iki çukuru, çaydanlık, bı- çak, çatal vb nesnelerle Dadaist bir yak- lasıma doldurduktan sonra 15 cmboyun- daki küçük neon lambalanyla yan yana yatan iki çöp adamı andıran bir şekilde çalışmasının zeminine yerlestirdi. Üze- ri kalın camla örtülecek olan bu 'açık mezartar\ Raynaud'nun değişik ışıklar altında incelediği inan manzaralannın belki de en ilginçlerinden biri. Günther Uecker (1930) çalışmalannda kullandı- ğı çivilerle ismini duyurmuş olan bir sa- natçı. Son zamanlardaÇin'de gerçekleş- tirdiği etkinlikleri ve tavandan aşağıya sarkıttığı üzeri şifresel olarak yazılarla dolu olan tuvalleriyle yeniden gündeme geldi. Uecker Buhs'a açıkhavada ger- çekleştireceği 4 metre yüksekliğindeki 'Tısch der Austreibung' / Defetme Ma- sası isimli tahta- çivi heykeliyle katıla- cak. Çalışmalan ülkemizde hemen hemen hiç tanınmayan YıMız Tüzûn, 1970 ve 80'lerde yaptığı serbest form denemele- rine dayalı soyut heykellerden sonra özellikle kahve filtreleriyle yaptığı ins- tallationlan üzerine yoğunlaştı. Tüzün sempozyumda Land-Art izini taşıyan dev boyutlu bir alan düzenlemesini çok yavaş ilerleyen bir tempoyla sürdürüyor. Kurak bir arazinin ağaç ve çimlerle ye- şillendirilmesine, birbirinin içine girmiş olan üç mermer döşeli dairenin ortasına banklar yerleştirmeye çalışan sanatçı, mermer döşeli yollann değişik bölümle- rine YunusEmre'den Goethe'ye dekbir- çok önemli sanatçınm 'sevgi' üzerine söyledikleri cümleleri, özgün dilleriyle yazacak. DÜŞÜNCEYE SAYGI MEMET FVJAT Metin Oktay Yok, yok, bir spor yazısı değil... Çok değişik bir dünyada yanlış anlaşılacak bir sö2ü düzeltme çaba- sı... ölümünün dördüncü yılında anılırken Metin Ok- tay için bir TV kanatında şöyle bir söz edildi: "Sporculuk yaşamında bir tek kez kırmızı kart gör~ müştü." O yıllarda kırmızı kartfilanyok ya, söylenmek iste- nen Metin'in yaşamında bir tek kez oyun kurallanna uymamakta oyundan atılacak kadar ileri gittiği... Bu sözün günümüzdeki ölçüyü kaçırmış futbol iz- leyicilerince yapıtacak yorumu şudur. Örnekbir spor- cu olarak övülen Metin de bilerek faul yapan biroyun- cuymuş, ama herhalde çok ustaca yapıyormuş ki yalnızca bir kez oyundan atılmış. O maçı izlemiştim Inönü Stadı'nda. Benim için unu- tulmaz bir gündü. Neler olduğunu anlatmadan önce Metin'in fauller karşısındaki tavrına değinmek iste- rim. Golcüler, ilerde oynayanlar, oyun kurucular, futbol- da en çok baskı altında tutulan, dolayısıyia da en çok faul yapılan oyunculardır. Hele oyunun gidişini her an değiştirecek kadar etkiliyseler, savunma oyuncutan onlan bezdimnek, oyundan düşürmek için sürekli fa- ul yapartar. Çoğu zaman da antrenörleri ister böyle faullü oynamalannı. Bu, futbolu çirkinleştiren, ama zayıf savunmaları güçlendiren bir taktiktir. Karşı ta- kımın en etkili oyuncusunun başına gözü kara birini dikersiniz, iter kakar, tekmeler, sınir bozucu sözler eder, adamı oynayamaz duruma getirir... Metin tam anlamıyla böyle başına gözü kara biri dikilecek oyunculardandı. Bütün takımlar onu dur- durmanın çarelerini arar, en güvendikleri, en sert adamlanna onu tutma görevini verirlerdi. Faul yapılan bir oyuncu yere düştüğü zaman şöy- le bir kafasını kaldınp bakar. Bu bazen bir diklenme, bazen bir yakınma, en azından bir meraktır. Metin ise kesinlikle dönüp bakmazdı kendisine fa- ul yapanlara, sankı bir şey olmamış gibi davranırdı. Hele faul yapıldığını belirtmek için ses çıkartmak, ha- kem görsün diye kendıni yere bırakmak gibi davra- nışlar hiç yoktu futbol anlayışında. En başanlı maçlannı Fenerbahçe'ye karşı oynadı- ğı söylenir. Kanımca, bunun nedeni, sanıldığı gibi, o maçlara çok önem vermesi değildi. Oynadıkları yer- ler bakımından Fenerbahçe'de onu tutma görevi santrhaf Naci'ye düşüyordu. Naci çok iyi bir oyun- cuydu, ulusal takımın da santrhaftydı, ama onurlu bir insandı. Metin'i futbol oyun kurallarının dışına düş- meden durdurmak ister, onun için de bir türlü başa- nlı olamazdı. Metin'e karşı en başanlı olan oyuncu ise alttaki ta- kımlardan birindeydi. Futbolun içinde dışında ne var- sa ortaya koyan ince uzun bir delikanlı... Tam bir sa- vaşçı... Özellikle mi seçilmişti, bilmiyorum, amason- radan Fenerbahçe'ye transfer edilip Galatasaray maçlannda Metin'i kilitleme görevi kendisine verilme- ye başlanmıştı. Inönü Stadı'ndaki o unutulmaz günde bu savaşçı delikanlı gene görev başındaydı. Toplu topsuz, ha- kemeçaktırmadan, ardı arkası kesilmez biryakın ça- lışmayı(!)sürdürüpgıdiyordu.Pisbirgörüntüydü.As- lında kimse hoşlanmıyordu bu davranıştan. Sonra o inanılmaz olay oldu... Kendisine faul yapanlara kafasını kaldınp baktığı- nı bile görmediğimiz Metin birden arkasına dönüp, ne hakemden, ne stadı dolduran binlerce kişiden saklamaya gerek duymadan, bu savaşçı delikanhya açıkça bir tekme attı. Hakemin ne yapacağını düşündüğüm o dakıkala- n unutamam. Bütün stat şaşkındı. Hakem iki futbol- cunun yanına geldi, deftenni çıkanp not aldı, Metin'e oyun aianının dışını gösterdı. Türkiye'nin en ağırbaşlı, en kurallara saygılı futbol- cusu oyundan atılmıştı. Hakemin karan yanlış değil- di, ama bu işin bir yerinde bir yanlış vardı. Metin taç çizgisıne doğru yürüdü kapalı tribünün Galatasaraylılaralkışlamayabaşladılar... O hiç ilgilen- meden, önüne bakarak taç çızgisi boyunca yürüdü. Orta tribünün önünden geçerken bu kez Fenerbah- çeliler alkışlamaya başladılar... Ben Beşiktaş tribü- nündeydim. Önümüzden geçerken Beşiktaşlılar da alkışlamaya başladılar... Bütün stat oyundan atılan bir oyuncuyu alkışlıyor- du. O sanki bu alkışlar kendisi için değilmiş gibi başı önünde yürüyüp gıtti... Sizce izleyiciler. hep biriikte, neyi alkışlamışlardı?.. Olabilir mi böyle bir şey?.. Kim bilir, belki de bir düş görmüşümdür... Salı Toplantıları dörtkitaptatoplandı Kültûr Servisi- Yapı Kredi Kültür Merkezi'nce düzenlenen Salı Toplantı- lan'nın, 1993-94 döneminin edebiyat- sanal, sosyal bilimler, tarih ve ilettşim alanlanna yönelik tartışmalannın kayıt- lan dört kitap halinde Yapı Kredı Kültür Merkezi Etkinlikleri 93-94 dizisinde ya- yımlandı. ICitaplar, "Anatomi Dersteri: Osmanlı Kültürû", w KarsKİan Karştya Geçerken: Sanat", "EL Dil, Göz, Kulak: İletişim tşim r , "Teorinin Aynasından Görünen Pratik: Sosyal Kfimler*'başlık- lannı taşıyor. Konulan önceden saptanan, çoğulcu bir platformda gerçekleştirilen, kaîıcılı- ğı hedeflenmiş; belleklerde yer alan so- runlardan önemli birbölümüne ışık dü- şürücü, düşünce ve ifade özgürlüğüne dayalı bir sözlü etkinlikler dizisi "Salı Toplantılan". Bu toplantılann eşgüdümünü sağla- yan ZevTtep Ögel'in yayına hazırladığı. Orhan Pamuk'tan Sarkis'e, Can Dün- dar'dan İlhan Tekeliye. İbrahim Be- til'den Doğu Perinçek'e, farkli uzman- lik ve ilgi alanlanndaki farklı görüşleri yan yana getiren Salı Toplantılan 1993- 94 ortak başhğıyla yayımlanan bu dört kitap, giderek kunımsallaşan yeni bir kültür hareketinin arsivine dört önemli belge kazandınyor. Kitaplann bölüm başhklan şöyle: Edebiyatçılar DerneğiBaşkanı Mustafa Şerif Onaran, Fuar içinyanıt alamadıklanndan yakımyor: Yaymcılar Bîrli^ aynmcıhkyapyor Kültür Servisi- Türkiye Yaymcılar Btrliği ile Edebiyatçılar Derneği arastnda. bu yıl düzenlenecek TİPı'AP Kitap Fuan konusunda anlaşmazhk çıkü. Türkiye Yaymcılar Birîiği'nin düzenledîği fuara, TYS(Türkiye Yazarlar Sendikası) katılırken, Edebiyatçılar Dernegi''nin katılıp katılmaması hâlâ kesinlik kazanmadı. Edebiyatçılar Derne|i Başkanı Mustafa Şerif Onaran,her ytl yer aldıklan îstanbul Kitap Fuan'na bu yıl da çeşitli edebiyat etkinlikleri ile katılmak için hazuiandıklannı belirtti. Onaraa, Ya>TOCÜar Birliği kendileri ile bugûne dek iletişime geçmediği için, fuarda etkinlik gösterip göstermeyeceklerinin henuz belirienemediğini söyledi. "Kitap fuarlan sadeceticari yerter değildir. Aksine, edebiyat w sanat etkinliktcrivie bir şöten halini alan mekânlardır. Biz, Edebiyatçılar Derneği olarak etkinliklerimizk fuann bu atmosferine canhkk katmak amacındayız" diyen Onaran. Yaymcılar Birliği'nin kendileri ile iletişime geçmemesmden dolayı, yapjlan çalışmalann elde kalacağına dikkat çekti. Kitap Fuan'nın daha çok, yaymcılarm sorunlannın tartışılacağı bir etkinHk halirte dönüştürülmek istendiğini söyleyen Onaran. * Yaytncüar Birliği ile Edebiyatçılar Derneği birbirryle uyum içinde olması gereken kurumlardır. Ben, yaşanan iletişim bozukluğunu bu işi düzenleyen kjşikrde görûyorum*' dedi. Onaran, bu yıl Aziz Nean'i konu alan bir etkinlik gerçekleştirmeye hazıriandıklanm ancak, Atrt Ant'm "Aziz Nean etkinliğini Yazarlar Sendikası hanrtavacak" diyerek bir tür ayınmcıhğı gündeme getirdiğini belirtti. Onaran, Edebiyatçılar Derneği'mn her türlü diyalog kurma çabasma başvurduğunu ve karşıhğında artık bir yanıt beklediğini söyledi. Yaymcılar Birliği Başkanı Atü Ant ise Edebiyatçılar DerneğTne karşı olmadıklannı. derneğin ilgili temaslan kurdugu halde kitap fuarına katıîmasında hiçbir engel olmadığını belirtti. Ant, buyılki kitap fuartmn, yaymcılık sektörünün sorunlarının tartışıldığı bir fuar olmasma gayret ettıklerinı behrterek, "ffiz nasıl Edebiyatçılar Demeği'nin düzcnkdiği bir etkiıüiğe elimize kolıunuzu saUayarak gidemezsck. Yaymcdar Birligi'nin düzeok&ği bâr fuara da birtakım ön koşuttar "erçekleşmeden katdmak mümkün değüdir" dedi. Ant. TYS ile Edebiyatçılar Derneği arasında hiçbîr aynm gözetmediklerini ve Edebiyatçıîar Derneği'ne karşı bir tavır içinde olmadtklarmı vurguladı. Edebiyatçıiar Demeği'nin gerçeklestireceği hiçbir etkiniiğe karşı olmadıkîannı beürten Ant, bu tip etkinliklerin yerinin sadece kitap fuarian oimadığmı vurguladt. Ant, "Kitap fuarian, gerçek kimlj^ne kavuşmalı, sektörün sorunlannın ele alındığı alanlar olmaiıdır"" dedi. "Dernek, tek«kinliğinin fuara kanlmak olduğunu duşünüyorsa da bu konuda biam >apahileccğimi/ seyler sınırtıdır. Çönkü Edebiyatçılar Derneği'ne wrilecek j<er ve zaman, ftıar programı çerçevesinde belirienir** dedı. Edebiyatçılar Derneği'nin fuara katılmaktaki amacmm TÜYAP'tan bağış almak olduğunu söyleyen Ant, bu konunun TÜYAP ve Edebiyatçılar Demeği arasında gelişüğini ve Yayıncılar Birtiği'ni Hgilendirmediğini de sözlerine ekledi. "Anatomi Dersleri: Osmanlı Kültürü": Osmanlı Kimliği: Osmanh'mn Bilim ve TeknolojiBirikimi; Osmanlı'daÜslup Ço- gulluğu; Osmanlı'daZanaat, Ahlak, fkti- sat tlişkisi; Osmanlı'daKültür Kurumla- n; Osmanlı Dünyasmda Inanç-Bilgi tki- lemi; Osmanlı Kavşagında Geleneklerin Kesişmesi; Osmanlı'daDil ve Edebiyat. "Karydan Karsıya Geçerken: Sanat": Sanat Eleştirisi'Sanat; Sanat/Piyasa; Sa- nat/Toplum; Sanat/Siyaset; Sanat/Göste- ri: Tuval Resmi/Enstalasyon; Gelenek ve Yenilik; KozmopolitSanat/Yerii Sanat: Mo- dern/Klasik; Kitap Tasanmı: Kitabı Tasar- lasakda mı Yazsak, Ya^ak da mı Tasarla- sak? "Teorinin Aynasından Görünen Pra- tik: Sosyal Bilimler": YüzyılBiterken Sos- yal Bilimlerde Büyük Teoriler; Iktisat Bili- miveAdil Toplum; ModerniteyleBirieşme- nin Birden Çok Yolu Olabilir mi?; Sosyal Bilimlerin Gerçekliği Kurma lddiası Ne Noktada?; Sosyal Bilimler ile Etiğin İliş- kisi Ne Noktada?; Sosyal Bilimler Doga Bilimleriyle Ne Yapıyor?; Bilimin E\ren- selliğiKültürün YerelliğineKarşı mı? (Rö- lativizm ile Oniversaltm Tartısmalart); Si- vasetçi ile Sosyal Bilimci: Çapntz Nazar- 'lar " EL DİL Göz, Kulak: İletişim işim" Ya- zılı Basın; Yarın Gazete Çıkacak mı?; Te- levizyon: Her Odada Bir Büyük Birader; Radyo: Kulaklannızı Dört Açın; Reklam: Şimdi Reklamlar; Bilgisayar: Bir Bilgisa- varın Geleceğe Ait Hatıraları; PTT: Hat- lar Karışh; Halkla llişkiler: Halka Halka llişkiler; iletişim Teorileri, Teorisyenleri: Onlar lletmişlerdi MahmutTurguTun fotoğraf sergisi ANKARA (UBA) - Mahmut Turgut'un 2. kişisel fotoğraf sergisi Ziraat Kültür Merkezi'nde açıldı. Turgut'un Doğadan Van'dan adlı fotoğraf sergisi 30 eylül tarihine kadar açık olacak. Sergi pazar \e pazartesi hariç her gün gezilebilir. Abdullah Papur'u anma gecesi Kültür Servisi- Halk Ozanlan Kültür Vaktı'nın düzenlediği, ölümünün 7. yılında Abdullah Papar'u anma gecesi, bugün saat 19.30'da Kadıköy Caferağa Spor Salonu'nda düzenlenecek. Mustafa Kul, Zülfü Livaneli. Rıdvan Budak ve Murtaza Yalçın'ın birer konuşma yapacaklan geceye, Musa Eroğlu, Seyfi Doğanay. Murtaza Yalçın, Aşık Kadir, Aysel Doğan. Ercan Papur. Hasan Papur ve Semah Ekibi katılacaklar. ÜçKadınBipÇapkın Kültür Servisi - Tıyatrokare'nin yeni oyunu Üç Kadın Bir Çapkın, 8 kasımdan ittbaren Şişli Gönül Ülkü/Gazanfer Özcan Tiyatrosu'nda sunulacak. Neil Simon'un, evlilik hayatından bıktığı için çapkınlık yapmaya karar veren ve üç kadınla aşk yaşamaya çalışan bir adamın öykûsünü anlattığı bu duygusal güldürüde Füsun Önal. Nilüfer Açıkalın. Tijen Par ve Nedim Saban rol alıyorlar. Sungun Babacan'ın çevirdiği oyunun rejısörü Tunç Yalman. Yafimalanan Anadolu sergisi KOCAELİ (AA) - Anadolu'nun çeşitli yerlerinden yurtdtşına kaçınldıktan sonra geri alınan eserlerin fotoğraflanmn yer aldığı "Yağmalanan Anadolu" adlı sergi, 29 eylül cuma günü izmıt'te açılacak. Tarihi değerlerin korunması ve yağmalanmasıntn önüne geçilebilmesi yönünde kamuovTinun bilinçlendirilmesi amacıyla düzenlenen sergide. Anadolu'nun çeşitli yerlerinden yurtdışına kaçınldıktan sonra geri getirilen 75 eserin fotoğraflan yer alacak. Izmit Sanat Sokagı'ndaki sergi. 15 ekime kadaı açık kalacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear