Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 21 EYLÛL 1995 PERŞEMBE
A HABERLER
"YıMırım diiştii: 2
;er şehit oktu
• AĞRI (AA) - AğrTnın
_ Çemçe Yaylası'nda
teröristlere yönelik
m operasyonlarını sürdüren
"'güvenlik kuvvetlerine
" yıldınm isabet etmesi
sonucu 2 er şehit oldu. 6 er
yaralandı. Çemçe
ı?Yaylası'nda arazide yemek
-'.yiyen gûvenlik
kuvvetlennin üzerine
düşen yıldınm Muharrem
Bıçakçı ve Halit Akyol adlı
erlerin yaşamını
"•.yıtirmesine yol açtı.
•. Yetkililer. yaralılann sağlık
durumlannın endışe venci
• ;olmadığını bildirdiler.
Kayıp tablolara
soruşturma
^ B ANKARA
'[(Cumhuriyet Bürosu) -
"- Kültür Bakanı Ismail Cem,
Güzel Sanatlar Genel
Müdürlüğü
sorumluluğunda çeşitli
•""birimlerde vaşanan kayıp
tablo ıddialannın
soruşturulması için Teftiş
Kurulu Başkanlığf nı
. görevlendirdi. Ismail Cem.
Istanbul Resim ve Heykel
Müzesi'nden. sergilenmek
üzere gönderilen 467
v
yapıtın durumlannın
belirlenmesi ıçın ayn bir
inceleme yapıldığını
bildirdi.
Akıntürk
yargılanıyor
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-TBMM'de 7
Ağustos 1995 günü
meydana gelen \e Plan
Bütçe Komısyonu Başkanı.
DYP Samsun Milletvekili
• llyas Aktaş ile sekreteri
Fatma Akıntürk'ün
^ yaralanmasıyla sonuçlanan
olayla ilgilı davanın
- duruşmasına. Ankara 5.
Asliye Ceza
Mahkemesi'nde dün
' , başlandı. Savcılık, Fatma
• Akıntürk hakkında
„ ruhsatsız sılah taşımak ve
j>bulundurmak suçlanndan 1
yıldan 3 yıla kadar hapis
istemiyle dava açmış.
tedbirsizlik ve dikkatsizlik
sonucu yaralama suçundan
ise takipsizlik karan
•vermişti. Mahkeme
- .başkanı. duruşmaya
-,(gelmeyen Fatma
. ^Akıntürk'ün bir sonraki
duruşmaya katılması için
duyuru yapılmasına karar
vererek duruşmayı erteledi.
Murtaza
Demir'e ceza
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu}- Ankara 2 Asliye
Ceza Mahkemesi, Sıvas
"olaylan davası ile ilgıli
verilen karar hakkında
yorumda bulunduklan
gerekçesiyle Pır Sultan
= Abdal Derneğı Genel
^ Başkanı Murtaza Demır ve
'dernek dergisinin Sorumlu
s
Yazıişleri Müdürü Metin
Kuzugüdenlioğlu'na. l'er
ay hapis, 420'şer bın lira
da para cezası verdi.
Mahkeme. hapis cezalannı
paraya çe\ irerek erteledi.
Her öğrenciye
yunt
• ANKARA (Cumhuriyet
• Bürosu) - Eğitimcıler
Derneğı (Eğıt-Der).
zorunlu eğitımin bir an
önce 8 yıla çıkanlması ve
yükseköğretim
•kurumlanna yerleştirilen
bütün öğrencilenn yurtlara
alınması için imza
kampanyası başlattı Eğit-
Der Genel Başkanı
.ı- Mustafa Gazalcı. imza
vMcampanyasının bugün
•< Milli Eğıtim Bakanlığı
- önündesaat 12.00'de
başlatılacağını belirterek
'öğrenci ve velilere
kampanyaya katılma
'' çağnsında bulundu.
TBMM,
resepsiyonsuz
açılacak
-•ANKARA
-«•XCumhuriyet Bürosu) -
'•TBMM. bu yılkı yasama
1
çalışmalanna, "hava
"' koşullarının bahçede bir
'"resepsıyon verilmesine
jjuygun olmadığı"
"!' gerekçesiyle
"resepsiyonsuz başlayacak.
î," TBMM Genel Kurulu,
ı^anayasada yapılan son
t\ değişikliklergereği, 1
i,I.ekimde saat 14.00"te
o Anıtkabir'e çelenk konarak
,-saygı duruşunda
•ı, bulunulacak ve ardından
saat 15.00'tegenel kurul
-' toplanacak. Resepsiyonsuz
, açılışa, Meclis'in bir ay
''• geç açılıyorolması ve 1
ekimde akşam saatlerinde
•' verilecek bir kokteyle hava
"'koşullarının uygun
'/•olmayacağı gerekçe
1
gösterıldi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, milli ve manevi değerlere
dayanan eğitimin ve hukuk öğreniminin muhakkak yenilenmesi gerektiğini söyledi:
EMnsel ağırbk güçleniyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Anayasa _Mahkemesi Başkanı Yekta
Güngör Özden. hukuk sısteminde çekilen
sıkıntılann temelinde, iyi hukukçu
yetiştirememe sorununun yattığını
belirterek "Hukuk öğretiminin
yenilenmesi, gözden geçirilmesi
zonınJuluğu açıkür. Hatta kaçınılmazdır"
dedi.
Türkiye'deki eğitim sisteminin. "milli ve
manevi değerler söylemi'"ne dayandığını
vurgulayan Özden. "Dinsel ağırtığın
giderek güç kazandığı bir ortam
düşündürücüdür, uzücüdür" dedi.
Düşünce
suçuna
yine ceza
• Âmâ avukat
Eşber Yağmurdereli
2014 yılına kadar
hapis yatacak.
Haber Merkezi- Sam-
sun 2. Agır Ceza Mahke-
mesi tarafından müebbet
ağır hapse çarptınlan ve
1978"den 1991 tarihine ka-
dar 13 yıl hapis yatıp şart-
lı tahlıye olan âmâ avukat
Eşber Yağmurderelı'nin
şartlı tahlıyesı kaldınldı
İnsan Hakları Derneğı Is-
tanbul Şubesi'nin mıtin-
ginde yaptığı konuşmadan
dolayı 1994 yılında Istan-
bul DGM tarafından 1 yıl
8 ay hapis cezasına çarptı-
nldığı için şartlı tahliyesi
kaldırılan Yağmurdereli, 5
Mart 2014 tarihine kadar
cezaevinde yatacak.
Istanbul DGM'nin kara-
n üzerine Eşber Yağmur-
dereli'nin dosyası, müeb-
bet hapis cezasını veren
Samsun 2. Ağır Ceza
Mahkemesi tarafından ye-
niden ele alındı. Mahke-
menın 29.5.1995 tarihinde'
verdiğı kararda şöyle de-
nildi: "Açık kimliği bulu-
nan hükümlü Mehmet
Eşber Yağmurdereli'nin
şartlı tahliye müddeti
içerisinde suç işlediği an-
laşılmakla, TCK'nin 17.
maddesi uyarınca ikinci
suç tarihi olan 8.9.1991
tarihi ile bihakkın tahli-
ye tarihi olan 5J.2014 ta-
rihleri arasındaki müd-
detin aynen çektirilmesi-
ne karar verildi."
Samsun 2. Ağır Ceza
Mahkemesı'nın karan
geçen günlerde Yağmur-
dereli'ye göndenldı.
• Özden, "Hukuksal düzenlemelerle uygulamalarda çekilen sıkıntı-
lann kaynağında, iyi hukukçu yetiştirememe olgusu yatmaktadır.
Hukuk öğretiminin yenilenmesi, gözden geçirilmesi zorunluluğu
açıktır. Hatta kaçınılmazdır" dedi.
Yekta Güngör Özden. Türkiye Felsefe
Kurumu Bülteni'ndc İsmail Demirdöven
imzasıyla yayımlanan söyleşide, hukuk,
eğitim ve medyaya ilişkin gözlemlerini.
eleştirilerini ve çözüm önerilerini anlatti.
Uzmanlık gereken birdalda yozlaşmanın
en önemli nedeninin. yeterli olmayan
görevliler ve yetkililer olduğunu savunan
Ozden, >unları söyledi "Hukuksal
düzenlemelerle uygulamalarda çekilen
sıkıntılann kaynağında, iyi hukukçu
yetiştirememe olgusu yatmaktadır. Hukuk
öğretiminin yenilenmesi, gözden
geçirilmesi zorunluluğu açıktır. Hatta
kaçınılmazdır. Eğitim yoluyla
çözümlenecek sorunlar, öncelik
taşımaktadır. Kurallar ve kurumlann
yararlı olmasL anlayiş, kavrayış
yeterliliğini gerekli kılmaktadır.
Düşünmesini öğrenmek, ivi düşünmek, iyi
yorumlamak \e etkin uygulamak,
başarının koşuludur."
"Sistem, bilimseüikten uzak"
Özden. ülkedekı eğitim politikasının
"milli ve manevi değerler" söylemıne
dayandığını savunarak sistemin, bilimsel
olmaktan çole duygusal görünümde
olduğunu söyledi. Eğitimin bilgi, bilinç.
çalışma, sorumluluk, denetim dizgesini.
yöntemın savunulacak yanı
kalmadığını \urgulayan
Özden. "ÜstelikTdinsel
ağıriığın giderek güç
kazandığı bir ortam
düşündürücüdür,
üzücüdür" dedi. Özden.
gençlere Atatürk'ün
Söylev'ini mutlaka
okumalannı önererek
açıklamalannı şöyle
sürdürdü: -Yazgıcı bir
anlayışı iterek, nitelikli
yetişmeye özen göstererek,
ahlaka \e adalete önem
\ererek. insan ve haklan
konusunda sürekli duyartı
davranarak ve kendini
yenileyerek \ ürümeli,
koşmalıdır. Türkiye'yi
Türkiye \apan ilktierin
bilincinde olmalı, ulusal
değeriere \e \arlıklara
sahip cıkmalu Atatürk'ün
Sö\le\"ini mutlaka
okumalıdır."
DSP Genel Başkanı Bülent Eeevit ile eşi Rahşan Ecevit, \azar ve yöneticilerimi/le bir süre sohbet etti. Ecevit
çeşitli konulardakigörüşlerini dile getirdi. (Fotoğraf: UGUR GÜNYÜZ)
DSP Genel Başkanı Ecevit, Cumhuriyet'i ziyaret etti
'Promosyon savaşı tehlikelT
tstanbul Haber Servisi- DSP Genel
Başkanı Bülent Ecevit, hükümetin
dış politikada '•Amerika'ya
teslımiyetçi'" bir tavır içinde
olduğunu savundu.
Başbakan Tansu Çiller'ın dış
politika "üslubunun yanlış
olduğunu" belirten Ecevit.
u
Gümrük biıüğinde oMuğu gibi
bazı şeylere önem verdiğini belli
ediyor \e pazariık şansını azaltıyor"
dedi.Genel Başkan Yardımcısı
Rahşan Ecevit Istanbul
Milletvekili Hüsamettin Özkan ve
Istanbul ll Başkanı Erdoğan
Toprak'la gazetemızi ziyaret eden
DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit,
yazar ve yöneticılerimizle bir süre
sohbet etti. çeşitli konulardaki
görüşlerini dile getirdi. Basında son
yıllarda gittikçe artan promosyon
savaşının tehlikeli boyutlara
ulaştığına dikkat çeken Bülent
Ecevit, Meclis'te grupları
bulunmadığı için konuyu
gündeme getiremedıklerinı
söyledi. Iki kutuplu dünyada
Türkiye'nin jeopolitik durumunun
azalması beklenirken daha da
artmasına dikkat çeken Ecevit,
buna karşın dış politikada
•'Amerika'ya teslimiyetçi"
bir çizgı içinde olunduğunu
söyledi.
Başbakan Tansu Çüler'in
"'dışanyla kişisel ilişkilerinin" iyi
olduğunu ve "iyi İngilizce
konuştuğunu" belirten Ecevit.
"Buna karşın sonuç sıfir" dedi.
Çiller'in dış politika "üslubunun
>anlış olduğunu" ifade eden
Ecevit. şunlan söyledi:
"Bazı şeylere önem verdiğini belli
ediyor, yakalanıyor. Gümrük biriiği.
petrol boru hattı 0bi konulan iç
politika malzemesi yapıyor.
Türkiye için önemini anlatıyor ve
pa/ariık şansını azaitıyor.
Zaafını belli ediyor. Gümrük
biriiği konusunda pazariık
konusunu hiç kullanamadı."
Türkiye"de solun içinde
bulundugu duruma da değinen
Ece\ it. "Solun yeniden
tanımlanması gerekir.
Dünya değil Türkiye açısından"
diye konuştu
'MafŞalaşan kesim'
Konuşına \apmak için
çağnldıgı yerlerde, siyasal
konulara giımediğinı ve
ulusal ve siyaset üstü
içerikte konuşmalar
yaptığını kaydeden Özden.
şöyle devam etti:
"İnsan haklan, hukuk
devleti. demokrasi. yargı
bağımsızlığı, anayasa
yargısı, Atarürk ilkeleri.
İaiklik konulannda andımın
gereğini gözeterek uvancı
konuşmalar yaptım.
Atarürk"ü ve laikliği
anlatmama
kaHanamayanlar, beni
gerçekdışı biçimde
suçladılar ve yakışıksız
biçimde eleştirdikr.
Medyanın mafyalaşan
kesimu komünist, Kürtçü ve
şeriatçı olmadığun için,
hakkımda \alan yayınlar
yaptı." Özden. kasıth
yayınlann Anayasa
Mahkemesi Başkanlığı'na
yeniden seçilmesinı
engellemek amacıyla
yapıldığını da sözlerine
ekleyerek "Beni kendi
amaçlanna engel sayanlar.
kötüleyip karalamayi
seçtiler" dedi
Ruhi Su, mezan
başmda anıldıIstanbul Haber Servisi-
Ünlü halk ozanı Ruhi Su,
ölümünün 10. yıldönümünde
düzenlenen tören ve
etkinliklerle anılıyor. Ruhi
Su için dün Zıncirlikuyu'daki
mezan başmda bir anma
töreni düzenlendi. Törene
Ruhi Su'nun eşi SıdıkaSu,
tşçı Partısi Genel Başkanı
Doğu Perinçek. şaır Ataol
Behranıoglu, şair Suna Aras,
sanatçı SadıkGürbüz, Grup
Yorum, Grup Kutupyıldızı,
Ruhi Su Dostlar ICorosu ile
çok sayıda öğrenci. sanatçı
ve aydın katıldı. Törende söz
alan Sıdıka Su. Ruhi Su'nun
müzik. sanat dünyasına,
toplumsal ve siyasal
yaşamımıza, insandan,
halktan ve emekten yana
yeni sesler getırmek için
yaşadığını söyledi. Su'nun
bir müzık adamı olmasının
yanında çağının ve ülkesinin
sorumluluğunu yüklenmiş
bir aydın olduğunu da
vurgulayan Sıdıka Su. "Ruhi
Su'yu yîtireli 10 yıl oldu. Bu
yıl aynca onun eseri olan
Ruhi .Su Dostlar Korosu'nun
da 20. yıldonünıü... Su gibi
akıp giden bu zaman dilimi
içinde onun, müziğimize ve
sanat yaşamımıza getirdiği
bakış gelişti, yay gınlastı"
dedi. Törende daha sonra söz
alan Rasih Nuri İieri de Ruhi
Su'nun her zaman halkının
yanında olan, halk müziğinin
gelişmesi için çalışan bir
sanatçı olduğunu belirttı.
Şair Ataol Behramoğlu ise
Ruhi Su'nun seçkin ve aynı
zamanda toprak kadar, su
kadar, halk kadar doğal ve
sade bir insan olduğunu
söyledi. (Fotoğraf: HÜLYA
TOPCU)
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Sahipsizliğin Yeni
Sahipleri
"Bir kentin yaşamının rüzgâra bağlı olması nere-
de görülmüştür" diyor Yatağan Belediye Başkanı
Sadi Özcan. Rüzgâr esmeyince, Yatağan'daki ter-
mik santralın bacalarından çıkan kükürt dioksit
gazlan yörede yaşayanları yoğun biçimde zehirie-
meye başlıyor. Muğla Vaüsi Lale Aytaman devreye
giriyor ve santralın bir ünitesı durduruluyor.
Asıl olay bundan sonra başlıyor._
Gazetemizin Muğla muhabiri Özcan Özgür'ün
haberinden oğreniyoruz ki, santraldan sorumlu TE-
AŞ Genel Müdürlüğü ile Valilik arasında yoğun bir
teîefon trafiği yaşanıyor. Ankara'da oturan Genel
Müdür Sayın Mustafa Turan "Ortada kaygı verici
bir durum yok... Meteorolojik bir olayla karşı karşı-
yayız" diyor. Meteorolojik olay dediği, rüzgânn es-
memesi. Rüzgâr esmeyince, kükürt dioksit gazlan,
kül ve yoğun radyasyon Yatağan halkı üzerine yo-
ğunlaşıyor.
Ancak Mustafa Bey için önemli olan üretimin
sürmesi. O, Türkiye'nin genel elektrik üretiminden
sorumlu. Aynca, bir ünitenin durdurulup açılmasıy-
la 6 milyar lira zarara uğramaktan şikâyetçi!
• • •
Olay, devlet ile özellikle yöresel toplumun çıkar-
ları arasındaki çatışmalann giderek daha çok belir-
ginleştığinin ve daha çok gündeme geldiginin açık
birörneği.
Devlet, toplumdaki etkin odaklann ekonomik,
kültürel ve siyasal çıkarlarının uzlaştığı bir örgüt.
Yani bir anlamda siyasal, ekonomik ve küttürel çı-
kar ve rant dağılımının odağı. Türkiye gibi ülkelerde
devlet örgütü, tüm ülkenin özel ve genel çıkariann-
dan iyice soyutlanabilmekte ve ülke zararına bir ör-
güte dönüşebilmekte.
Yatağan, bu konuda.tipik ömeklerden biri.
Devletin yönettığı termik santralın canlı ve cansız
bütün doğayı öldürdüğü saptanmış durumda. Ann-
dırması, pahalı diye yapılmıyor. Santral, rüzgâr es-
mediğinde Yatağan'ı aniden hasta ediyor; ancak
rüzgâr estiğınde de bütün Türkiye'yi ağır ağır öldü-
rüyor.
Devlet, Yatağan'a masraf etmeye veya santralı
kapatmaya niçin ve hangi çıkarlar adına yanaşmı-
yor? Ülkenin genel çıkariarı adına mı? Ülkenin ge-
nel çıkarlan, bölgenin ve bölge halkının gözden çı-
kartılmasını mı öngörüyor? Ulkenin genel çıkarlan
ne demek? Ülke.elektriksiz mi kalacak? (Böyle bir
şey yok tabii!) Ülkenin elektriksiz kalabileceğini
varsaysak bile, bunun bedelini Yatağan halkı niçin
ödesin? Bundan çıkarı ne?
• • •
Merkezi kararlar ve merkezi bürokratlarla, yöre-
sel yönetimlerin veya bir bölgede yaşayanlar ara-
sındaki çıkar çatışması giderek daha kaçınılmaz
oluyor.
Aslında tek örnek Yatağan değil. Bu örnekleri
her yerde yaşıyoruz.
istanbul'u ele alalım.
Su havzalarınm talan edilmesi, ormanlann yok
edilmesi, denizlerin kirlenmesi Istanbulluların bü-
yük çoğunluğunun zaranna. Istanbullu denıze gire-
miyor. Sağlıklı deniz ürünleri yiyemiyor. Susuz kalı-
yor, pis su içiyor veya temiz suya tonla para ödü-
yor.
Buna karşılık, devleti etkileyen veya devleti yö-
neten güçlerin çıkarlannın bileşkesi; denizlerin kir-
lenmesini, ormanların yok edilmesini, su havzalan-
nın peşkeş çekilmesini öngörüyor! Veya devlet de-
nen aygıtın ortak güçleri ve yöneticileri, ellerine ge-
çirdikleri ülkenin ortak kasasını, kendi çıkarlannın
öngördüğü yerlere harcıyor.
• • •
Özetle, ortada bir sahipsizlik durumu var.
Yatağan sahipsiz. Istanbul'un denizi, suyu, do-
ğası sahipsiz. Izmit Körfezi sahipsiz. Tarih ve kültür
sahipsiz. Gökova sahipsiz. Sahiller sahipsiz. Bod-
rum gibi tatil yerleri sahipsiz. Atmosfer sahipsiz.
Doğa sahipsiz. Ağaçlar, bitkiler, balıklar sahipsiz...
Toplumlar, merkezi ve yerel resmi yönetimlerin
sahipsiz bıraktıkları bütün bu alan ve konulann ye-
ni sahiplerini yaratıyor ve yaratmalıdır.
Bunlar, çeşitli göniülü örgütlerdır Sivil toplum
kuruluşlandır Başka bir adla, hükümet dışı ör-
gütlerdir.
Bu örgütler tamamen kendi alanlannın ve konu-
larının öz çıkarlannın savunucusudurlar ve üçüncü
bir güç olarak ortaya çıkmaktadırlar.
Varoluşlarını da bağımsız kimliklerine borçludur-
lar.
• • •
Sahipsizliğin bu yeni sahipleri konusunu sür-
düreceğiz...
DEP'lilerin kader duruşması
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Kapatılan
DEP'in eski
milletvekilleri Hatip
Dicle, Leyla Zana. Ahmet
Türk, Orhan Doğan. SIITI
Sakık. Selim Sadak.
Sedat Yurtdaş ve
Bağımsız Milletvekili
Mahmut Alınak ile ilgilı.
Ankara 1. No'lu Devlet
Gûvenlik Mahkemesi nin
(DGM) verdiği karann.
temyız duruşması bugün
yapılıyor. DGM'nin
karan. Yargıtay 9. Ceza
Dairesi Başkanı Demirel
Tavil ile üyeler Kenan
Güven, Meter Kaban,
Nuri Ok, Muhittin
Mıhçak. Yılmaz Turan
ve Süleyman Erkan
tarafından
değerlendirilecek.
Heyetten, DGM'nin
karanna onama çıkması
halinde, halen cezaevinde
bulunan sanıklar,
cezalannı çekmeye devam
edecekler.
NOTLAR / ORAL ÇALIŞLAR
D
YP grubunun şahinlerinden bıri-
sı olarak tanımlanan Coşkun
Kırca ile uzun bir sohbet yaptık.
Kırca'ya gümrük birliğini(GB).
Terörle Mücadele Yasası'nın
(TMY) 8. maddesini sordum. Aldığım cevap-
lar ilginçti.
Kırca, Avrupa Parlamentosu'nun çoğunlu-
ğunun Türkiye'nın GB'ye gırmesini şiddetle
arzuladığını söylüyor.
TMY'nin 8. maddesinin tamamen kaldınl-
ması yönünde bir baskıy la karşı karşıya olma-
dıklannı da sözlerine ekliyor ve sonra, ama di-
yor ve şunları anlatıyor:
-Avrupa Parlamentosu'nun GB Raportörü
tspanyol MilletvekiliCarlosCarnero'ylaiJçsa-
at görüştüm. Basında çıkanın aksine Carnero,
konuya son derece hâkim. Ciddi bir insan ve iyi
hukuk biliyor. Yanında da güçlü bir hukukçu-
lar ekibi var. Bize söylediği şu: Avrupa tnsan
Haklan Sözleşmesi'nin 10. maddesi ülke bü-
tünlüğü söz konusu olduğunda bu bütünlüğü
korumak amacıyla bazı özgüriüklere sınırla-
nıalar getirilebiür. Burada ciddi bir tehdit var-
sa bu sınııiamalar kaydmın düşükiüğünü de
unutmay alıın. Ancak bu maddenin getirdiği SH
nırlamalar,demokratik bir cumhurh etin esas-
tarına aykın olamaz diyor."
Kırca, Güneydoğu'daki savaş nedeniyle ül-
Coşkun Kırca, 8. madde ve gümrük biriiği
ke bütünlüğünün ciddi ciddi bir tehdit altında
olduğunu düşünüyor. Ancak. TMY'nin 8.
maddesinin demokratik bir cumhuriyetin esas-
lanna uygun olmadığı inancında. Kırca'yagö-
re suçla ceza arasında bir denge yok.Uygula-
nan ağır para cezalannın ve ağır hapis cezala-
nnın kabul edilemez düzeyde olduğunu vur-
guluyor.
Hele şiddeti açıkça savunmayan. bölücülü-
ğü açıkça dile getirmeyen ve kasıt içermeyen
hallerde verilen cezalan savunmak mümkün
değil diyerek DGM uygulamalarının Avru-
pa'da yarattığı rahatsızlığa dikkat çekiyor. Kır-
ca'nın. Avrupalılann Türkiye'de düşünce öz-
gürlüğü aleyhindeki uygulamalara gösterdiği
tepkiyi büyük ölçüde haklı gördüğü anlaşılı-
yor.
Kırca, bir süre önce gazetelere de yansıyan
çözüm formülünü daha da gelıştırmiş. 8. mad-
de ile ilgilı değişiklik önerisi. Alman Anaya-
sası'nın 18. maddesini temel alıyor. Bu mad-
de. ülke bütünlüğünün tehdit altında olması
halinde basın ve ifade özgürlüğüne uygulana-
cak kısıtlamalan ele alıyor. Alman Anayasa-
sı'nın 18. maddesine göre. bu hallerde uygu-
lanacak cezalar, belli hak mahrumıyetleriyle
sınırlı. Ama hapis veya para cezası yok. Örne-
ğin. bu suçları işleyenler. kamu hürriyetlerin-
den, seçılme hakkından. dernek kurma hakkın-
dan \e«hatta mülk edınme hakkından yoksun
bırakılabiliyor Kırca. Alman Anayasası'nda-
ki bu haklardan ömür boyu yasaklanmayı yu-
muşatarak 1-3 yıl sınırını getirmeyi ve mülk
edinme hakkının ortadan kaldınlmaması ge-
rektiğini öneriyor.
Bunlar, Kırca'nın önerileri. Kendi ifadesine
göre, DYP grububu öneriyi kabul edecek. Bu-
nu önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Kırca'nın görüşlerini neden bu kadar ayrın-
tılı anlattığım merakedilebilir Coşkun Kırca,
DYP grubunda.sertlıkyanlısı olarak dikkat çe-
ken ısımlerden bıri. Örneğin DEP'lilerin Vlec-
lis'tenatılmasındaaktifbırroloynamıştı. Kır-
ca. aynca Batı'nın Türkiye ile ilışkılen gelış-
tınnesınde demokratik değışımler ve insan
haklan konusundakı ısranna sert tepkıler gös-
teren şahinler kanadının etkılı bir s'özcüsü ola-
rak ön plana çıkıyordu. Şımdı Avrupa ile ilış-
kilerin gehştirilmesınde daha yumuşak bir tu-
tum ıçıne i
Bunlan
1
önemli işaretler olarak değerlendi-
rebilıriz. DYP grubunun en sert muhaliflerin-
de bile bir tavır değişıkliği olduğunu söyleye-
bilınz Siyası durum saptaması açısından he-
saba katılması gerekir.
Bir başka nokta ise özellikle basında Ba-
tı'dan gelen heyetlere karşı işkembeden atılan
suçlamalardn".
Örneğin bir günlük gazetenin bırkaç gün ön-
ce GB raportörü ile ilgilı başlığı, masamın üze-
rinde duruyor. Başlık aynen şöyle: "Gümrük
buiiğinin bilgisiz raportörü." Raportörle 3 sa-
at konuşan Kırca ise Carnero'nun bilgilı ve
konuya son derece hâkim. ciddi bir diplomat
olduğu inancında. Sızce çalakalem yazan ga-
zete mi doğru yazıyor. yoksa Kırca mı, ne der-
sinız?
Kırca'nın 8. maddenin değiştirilmesineıliş-
kın önerilerini demokrat cumhuriyet ilkelen-
ne dayandırmasını. kendi hesabıma doğru bul-
muyorum. Hakkında TMY'nin 8. maddesine
göre 2 yıl hapis ve 250 milyon lira para ceza-
sı venlmış olan ve bu kararın 4 ekimde Yargı-
tay 9 Dairesf nde ele alınacağı biryargılama-
nın muhatabı olarak bu değişiklik, benim le-
hıme bazı sonuçlardoğurabilir.
Ama. Türkiye'nin ciddi birbölünme tehdi-
ti altında olduğu tezine dayanılarak 8. madde-
nin savunulmasını kabul etmek mümkün de-
ğildir. Çünkü ortada bir bölünme tehditi yok.
Devlet içinde savaş yanlısı bazı güçlerin belki
hatalı. belkı kasıtlı sürdürdükleri ve terörü kar-
şılıklı olarak tırmandıran bir cinnet ortamı var.
Cıddı demokratik adımlarla çözülebilecek bir
sorun. ızlenen akıl almaz şiddet polıtikalany-
la çözümsüz hale getiriliyor.
Türkiye, yasalannı demokratikleştirmek ve
büyük ölçüde 12 Eylül'den miras kalan gerici
kurumlaşmayı bir an önce değiştirmek zorun-
dadır. Ülke artık bu kadar geri bir yasal siste-
mi kaldırmıyor. tşte emekçiler, işte memurlar,
ışte gençlık. kimse bu yapının böyle gitmesin-
den memnun değil.
Daha da önemli bir nokta ise, bu yasal de-
ğişiklikleri engelleyen 12 Eylulcü kafanın de-
ğışmesi veya değiştirilmesi. Özgürlük ve de-
mokrasi düşmanı bu kafa, 15 yıl içinde her şe-
yi ıçinden çıkılmaz hale getirdi. Güneydoğu'da
günde 25-30 kişinin ölümüne yol açan savaş
da. yazanı çızenı düşman gören anlayış da ay-
nı kafanın ürünü. Asıl bundan kurtulmak zo-
runday ız. Ve bunu bir an önce yapmak zorun-
dayız Her şey. her geçen gün bu kafa yüzün-
den daha da kötüye gidiyor.