23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1TEMMUZ1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Anayasa Mahkemesi, yap-işlet-devret modeliyle yapılacak projeler için hükümete 'imtiyaz' zorunluluğu getirdi Projeler Daınştay'a gidiyorESRAYENER ANKARA - Anayasa Mahkemesi'nin, büyük altyapı prpjelerinın yap-işlet-dev- ret modehyle yapılmasını düzenleyen ya- samnbu modeldeki anlaşmalann "imtiyaz -sayılmayacağııu"' öngören hükmünü iptal etraesıyle. hükümet. büyük projeler için Danıştay'abaşvurrnak zorunda kaldı. Bu- na göre Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan- lıgı; ıhale ılanlan verilen 4 termik santral île ihalesi yapılmış. ımza aşamasına geli- nen 5 ve değerlendirme aşamasında bulu- nan 17 hidroelektrik santrah için, Bayın- dırlık ve tskan Bakanlıgı da, Çanakkale Bogazı köprüsü ve tzmit Körfezi geçiş projelerini yap-işlet-devret modeliyle ger- çekJestebilmek için Danıştay'a gidecek. •.- Anayasa Mahkemesi, önceki gün, "Ba- • Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanhğı, ihale ilanlan verilen 4 termik santral ile ihalesi yapılmış, imza aşamasına gelinen 5 ve değerlendirme aşamasında bulunan 17 hidroelektrik santrah için Danıştay'a imtiyaz başvurusunda bulunacak. Bayındırhk ve Iskan Bakanhğı da, yap-işlet-devret modeliyle gerçekleştirilecek Çanakkale Boğazı köprüsü ve Izmir Körfezi geçiş projeleri için Danıştay'a gidecek. a Yatmm ve HizmetJerin Yap-tşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptınlması Hak- landaki Vasa":un. "imtiyaz teşkiletıneye- cek nitelikte sözkşme yapılmasr başjıklı hükmünü ıptal etti. Anayasa Mahkemesi'nin, Bayındırhk ve Iskan Bakanlığı'ndan temmuz ayında istifa eden CHP Gaziantep Milletvekili Mustafa Yılmaz ve CHP Ankara Millet- vekili Mümtaz Soysal tarafından 90 im- zayla yapılan "iptaTbaşvurusunun kabul edilmesiyle, Başbakan Tansu ÇUler'in. büyük projelen yap-işlet-devret modeliy- le gerçekleştirme programı suya düştü. Anayasa Mahkemesi aynca, yasadaki, yap-işlet-devret modeliv le yapılacak pro- jelerdeki sözleşmelerin özel hukuk kural- lanna tabi olmasını öngören hükmünü de iptal etti. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanhğı ta- rafindan, Danıştay'a imtiyaz kapsamında olup olmadıgı yönünde başvuruda bulu- nulması gereken projeler şöyle: thaieye çıkan termik santrallar: Afşin- Elbistan B termik santrah projesi, Konya Boyabat ve Tufan termik santrallan pro- jeleri, Tekirdağ Saray termik santralı pro- jesi. tmza aşamasında olan hidroelektrik santrallan:Yamula Hidroelektrik santrah projesi. Bayram hidroelektrik santralı pro- jesi, Afyon-Dinar hidroelektrik santralı projesi, Muğla-Fethiye hidroelektrik sant- ralı projesi, Kahramanmaraş-sualtı hidro- elektrik santralı projesi. Değerlendirme aşamasında bulunan hidroelektrik santrallan projeleri: Adana Yedigöze \e Beyabat hidroelektrik sant- rallan, Içel-Lamas hidroelektrik santrah, Bolu Düzce ve Aksu hidroelektrik santra- lı, Antalya Beşkonaklar, Sinan ve Alara- han hidroelektrik santrallan, Gönen hid- roelektrik santrah. Finike hidroelektrik santrah, Çıldır 2 hidroelektrik santralı, tçel Lamas hidroelektrik santralı, Aksu hidroelektrik santrah, Elazığ Nazar 1-2 hirdoelektrik santrallan. Bayındırhk ve Iskan Bakanhğı da, yap- işlet devTet modeliyle gerçekleştirmeyi programladığı Çanakkale Boğazı köprü- sü projesi ıle tzmit Körfezi geçiş projesi olarak adlandınlan 50 kilometrelik oto- yol yapım ihalesi için önce Danıştay'a, sözleşmelerin imtiyaz kapsamında olup olmadıgı yönünde başvuruda bulunacak. Ogretim uyelerinden uyarı 'Anayasa değişmeli 9 • Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği'nce yapılan açıklamada, Türkiye'nin yanm yüzyıllık demokratikleşme çabası önünde bir _engel diye nitelediği 1982 Anayasası'nda kapsamlı değişiklikler yapılmasının, yaşamsal gereklilik olduğu vurgulandı. İstanbul Haber Servisi - Üniversıte Öğretim Üyele- ri Derneği ve Mustafa Ke- mal Derneği, TBMM'yi anayasa değişikliği konu- sunda 'ciddi' olunması için uyardı. Üniversite Öğretim Üye- ' 1eri Derneği Yönetim Ku- • rulu adına bir açıklama ya- pan Prof. Burhan Şenata- lar,Türkiye'nin yanm yüz- yıllık demokratikleşme ça- bası önünde bir engel diye nitelediği 1982 Anayasa- sı'nda kapsamlı değişiklik- - ler yapılmasının, yaşamsal -gereklilik olduğunu vurgu- ladı. TBMM'nin gündeme .aldığı 21 maddeye ilişkin değişikliklerin yeterli ol- mamakla birlıkte 'olumlu başlangıç' sayılabıleceğıne işaret eden Şenatalar. deği- şiklik görüşmeleri sırasın- -da yaşananlann Türki- -ye'nin geleceği ve TB- MM'nin saygınlığı açısın- dan kaygı verdiğini belirt- ti. Şenatalar. bütün partile- rin değişiklik için anlaşa- mamalan halinde mevcut önergeleri destekleyebile- ceklerini anımsattığı açık- lamasında şu görüşleri sa- vundu: "Anayasa değişikliği oy- lamaiannı çıkmaza sokan 24. maddcnin ise gündem dışında tutulraasınu de- mokratikleşme süreci açı- smdan zorunlu görüyoruz. Oylamalann son aşama- sında özellikle kamu çab- şanlannın sendikal haklara kavuşmalan, seçme ve se- çilme vaşının düşürülmesi, üniversite öğretim üyeleri- ne \e öğrencilerine siyasete katılma yasağının kaldınl- ması gibi değişikliklerin onaylanmasını gerekli gö- rüyoruz. Bu maddeleri, de- mokratik hak ve özgüriük- lerin genişletilmesi ve siya- sete katılımın > a> gınlaşOnl- ması açılanndan fevkalade önemli bulduğumuzu vur- guluyoruz." Mustafa Kemal Derneği Genel Başkanı Kamran Baran da yaptığı açıklama- da, Türkiye'nin diğer Müs- lüman ülkelerle karşılaştı- nldığında önemli ve model ülke olarak belirmesinin, cumhuriyeti kuranlann a- maç ve hedefierinin başa- nya ulaştığının gpstergesi olduğunu belirtti. Uzun yıllardır değişik odaklann cumhuiyeti yıkmak, de- mokratik ve laik nitelikle- rini ortadan kaldırmak için çaba harcadığına işaret e- den Baran, anayasanm 24. maddesinin değiştirilmek istenmesinin de laik cum- huriyeti yıkma düşüncesi- nin yeni bir ifade biçimi ol- duğunu savundu. Bu çaba- lara katkıda bulunan lider ve partilerin, çabalann ba- şanya ulaşması halinde or- taya çıkan enkazın altında kalacağına dikkat çeken Baran, "Laiklikdedemok- rasinindin ve vicdan özgür- lüğünün güvencesi olması gibi, bu hukuk sisteminin temel güvencelerindendir" dedı. Sabanci ve Komili îşadamlan erken iseçime karşı • TÜSİAD Başkanı Halis Komili, seçim ya da herhangi bir gerekçe ile izlenen 'popülist politkaların bedelinin tahmin edilemeyecek kadar ağır* Dİabileceğini söylerken Sakıp Sabancı, 'İki de bir seçim yapıp aylar ve yıllan tavizle geçirerek bunuı sonucunda problem doğurmasınlar" dedi. Haber Merkezi - Ko- alisyon hükûmetinin son günlerde yaşadığı sarsıntı- lar sonunda ortaya çıkan firker seçim olasılığı, işa- 4amlınnı erken seçime £arşı olduklannı vurgula- •yan içıklamalar yapmaya yönetti. • Deıizli Sanayiciler, Baniacılar ve îşadamlan Derreği'nin davethsi ola- rak lenizli'yegiden Halis Konrifi,Türkiye'nin iyi de- iğerleıdirildığı takdirde ge- lecel yüzyıldagelişmiş ül- Jceleı arasında yer alacağı- iu bKİirtertk "Türkije bu potaısiyel \e dinamiklere s a h l | bir ülke" dedi. Klımili. konuşmasını çöy 1: sürdürdü "Seçim ya öa fcnşka birgerekçey le ya- pıla ı populist politikalann bec»4i, tahnıin edilemeye- cek. ladaraprolabilir.Gü- veımi baktıgmu/ bu gelece- ğe «laşabilnıekteki tek SH kıımtmı/. bifiünün çalkan- tüı sJanıu sılinıen geçebil- me^cir. Cu mhurhet tarihi- niım « ağır trizini yaşadık- tar»>onra bugiin gelinen no Aoda karanız bir denge oliM<naya hışbdı. tstikra- stz reteıt fıktörler henüz beBriraf MÜmedi. Bu fak- töı—Jri beruraf edecek ya- pısal önlemlerin devreye sokukağına dair işaretler halen ortada yok." Sabancı'nın sozleri Sabancı Şirketler Gru- bu'na bağh BEKSA fabri- kasmda düzenlenen ağaç dikme törenine katılan Sa- bancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sa- bancı, burada gazetecilerin sorulannı yanıtlarken bir soru üzerine sık sık seçim yapılmasını sert bir dille eleştirdi. Sık yapılan se- çimlerin büyük problemle- re neden olduğunu belirten Sabancı, "Polirtkacılann oy hesaplan olacaktır, ama bunu yaparken milleti de düşünmekzorundadırlar" dedi. Sabancı. konuya iliş- kin olarak şunlan söyledi: "Türkiye'de ikide bir se- çim yapıp aylar \e yıllan ta- viderie geçirerek bunun so- nucunda problemler do- ğurmasınlar. Ekonomi ku- railan bir yana aülırsa bu- nun sonucunda büyük proMemkr çıkacaktır. Al- lah bizi bu problemlerden korusun. Aynca mümkün olduğunca seçimleri birbir- leriyle birleştirsinler. Son- ra da aş ve iş vererek 60 mil- yonu düşünsünler." Karamürsel direniyor KARAMÜRSEL (Cumhuriyet) - Karamürsel'ın 3 beldesi ve 13 köyünün yeni il olan Yalova'ya bağlanması, yaklaşık 5 bin kişinin katıldığı "Karamürsel'i köy ohnaktan kurtaralım" mitıngı ve yürüyüşüyle protesto edılerek karann geri alınması istendi. 8 kişının başlattığı ölüm orucu onuncu gününü doldururken Karamürsel Esnaf Kefalet Kooperatifı Başkanı Tank Bağdat, "Karamürselliler, asil ve onurlu mücadelerini asla bırakmavacaklardır. Bu konuda blöf >apmıyoruz. Gerekirse gidip Yalova smınndaki Topcular'da kendimizi yakacağız" dedi. llhan Çınar Alanı'nında yaklaşık 30 dakika süren protestonun ardmdan Karamürselliler. Cumhuriyet Caddesi'nden yürüyürek E-130 Karayolu üzerindeki Karamürsel Alp Türbesi'nde 8 gündür ölüm orucunda bulunan hemşenlerine destek verdiler. Sloganlar atan Karamürselliler, burada oturma eylemi de yaparak E-130 Karayolu'nu 1 saat trafiğe kapathlar. Daha sonra Karamürsel-lzmit Karayolu'nda Gölcük yönüne yürüyüş yapan topluluk, bu yolu da Karamürsel çıkışında bir saat süreyle trafığe kapattı. Yolun trafiğe kapanması nedeniyle uzun araç konvoylan oluştu. llçede 17.00-19.00 saatleri arasında tüm esnaf kepenklerini kapattı. Yaklaşık 3 saat süren miting ve protesto gösterileri olaystz bıtti. Karamürsellilerin bu tepkileri sürerken Beledıye Başkanı Ozcan Ozatgın başkanhğındaki bır heyet, tçişleri Bakanhğı'nın davetı üzenne görüşmeler yapmak üzere önceki gün Ankara'ya gıttı. Görüşmeler hakkında bilgı veren Özcan Özalgm, Karamürserin haklıhğının kabul edıldığıni. sınır yanhşhğının düzeltılmesı ıçın yeni düzenlemelere gıdileceğinın bıldinldiğini belirtti. "Sosyal Demokrasi ve Türkiye Gerçeği" konulu panel, Aliağa AKM'de yapıldı 'KemaÜzm. Islam dünyasının onuru9 MERİHAK ALtAĞA - Gazetemiz yazan İl- hanSelçuk. Türkiye'deki sosyal de- mokratlann, sosyalistlerin ve de- mokratlann "ülkesinin parçalanma tehdidi altında olduğunu görmek" zorunda olduğunu belırterek "Tür- kiye'de biz sosyal demokrasiyi ko- nuşuyoruz. Ama Türki\e gündemi- nin birinci maddesinde etnik çatış- nıalar. şeriatçılık-laiklik sorunu > ar. Türkiye'deki sosyal demokratlann görevinin ne kadar ağır olduğu or- tada" dedi. 6. Aliağa Emek Şenlikleri kapsa- mında "Sosyal Demokrasi veTürki- ye Gerçeği" konulu panel, Aliağa Atatürk Kültür Merkezi'nde yapıl- dı. Anıl Çeçen'in yönettiği panele gazetemiz yazarlan llhan Selçuk, Prof. Dr. Yakup Kepenek, Prof.Dr. Alpaslan Işıkh ve ressam Bedri Ba\- kam katıldı. Sosyal demokrasi ve Türkiye ger- çeğinin tartışıldığı panelde tlhan Selçuk, insanlann her dönemde ba- zı fikirlerin peşine düştüğünü belir- terek. "Biz mi yanhş görüyonız. oU mayacak bir fikrin mi peşindeyiz? İnsan obnayacak denen her şeyi yap- mıştır. İnsan. ne düşünmüşse yap- mış. Madem ki sosyalizm insanm ak- • 6. Aliağa Emek Şenlikleri kapsamında yapılan ve Anıî Çeçen'in yönettiği panele, gazetemiz yazarlan tlhan Selçuk, Prof. Dr. Yakup Kepenek, Prof. Dr. Alpaslan Işıklı ve ressam Bedri Baykam katıldı. llhan Selçuk, panelde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin Kemalizmle birlikte aydınlanma sürecine girdiğini belirterek "Kemalizm, Islam dünyasında yaşanan bir onurdur. Bu onuru bırakmayız" dedi. lına düştü,'Sosyalizmi kuracağım' edilmek isteniyor. Kemalizm, İslam dedi, kuracakür" diye konuştu. Sosyal demokrasiyle sosyalizm arasında süreklı bir gel-git olduğu- nu belirten Selçuk, Tansu Çiller'in Özelleştirme Yasası'nı çıkarması- nın ardından "Son sosyalist devleti yıkük'" dediğini anımsattı ve şunla- n söyledi: "Ama ortağı sosyal demokrat bir partiydi; bu devlet. sosyalist değil- dir. Devleti tanımlamak lazım. Tefe- cilerin, rantiyecilerin devletidir bu._ Devlet, vergi çıkaracağına Hazine bonosu çıkanyor. Vergiyi işçiden. memurdan alıyor. Bu de^let ve bu si- j'asi iktidar zengini seviyor. Devlet, Hazine bonosunu çıkanyor; bunla- n kim alıyor? Zenginler. Devlet, Ha- zine bonolannı üst üste çıkanyor: sürekli faize dolannor: Türkiye'nin, dış dünyanın zengininin faizine do- lanıyor ve dibe batıyor." Türkiye'nin Kemalizmle birlikte aydınlanma sürecine girdiğini be- lirten Selçuk, kul döneminin kapa- tıldığmı belirterek "Bu tarih inkar dün>^sında\^şanan bironurdur. Bu onuru bırakmayız" dedi. Bazı çevrelerin emperyalizmin demode olduğunu ve artık ortadan kalktığmı savunduğunu belirten Selçuk, Amerika'nın Ortadoğu'da- ki petrol için bu bölgede nasıl üslen- diğini anlatarak şunlan söyledi: "Bal gibi emperyalizm var işte. Türkiye'de sosyal demokrasinin ku- ruluşu, emperyalizme savaş olarak ortaya çıktı... Hiç künse Batının avukatlıgını yapmasın. Türkiye'nin sosyal demokraa. sosyalisti, demok- rati ülkesinin parçalanmak tehdidi altında olduğunu görmek zorunda. Türkiye'de sosyal demokrasiyi biz konuşuyoruz. Ama Türkiye'nin gündeminin birinci maddesinde et- nik çatışmalar, şeriatçıltk-laiklik so- ru nu \-ar. Türkiye'de sos>al demok- ratlann görevinin ne kadar ağır ol- duğunu görüyoruz. Şimdi sosyal de- mokratlar umutsuz okiuklan bir sü- reci yaşıvor. Ama sosyal demokrasi- yi de, sosyalizmi de kuracağız" diye konuştu. Yakup Kepenek de sermayenin ulusalhğının bulunmadığmı belirte- rek "Son 15 yılhk gelişmeler buna açıklık kazandırdL Iretinı \apma- yan, çivi çakmayan sermayenin hiç- bir ulusallığı yoktur. Türkiye'de emeğin programında olması gere- ken, devletin yeniden emekçiler için yapılaşTnasını sağlamaktır. Yani dev- letin iç \apısının demokratikleşme- si, devletin emek yararuıa dengeye getirilmesi lazım" dedi. Prof. Dr. Alpaslan Işıklı, Batı sos- yal demokratlannın emperyalizmle banşık olduğunu vurgulayarak "Türkiye'de gerçekten sosyal de- mokrasi olsaydı, çok farklı şeyler olurdu. Kapitalizmin temeli. herke- sin kendi çıkannı düşünmesidir. İş- çiler kendi çıkariannı düşünürse bu başka bir şey olur^dedi. Sanatçı Bedri Baykam da anti- Kemalistlerin, ikinci cumhuriyetçi- lerin ve şeriatçılann ortak hedefi- nin "KemanzmibatHTnak" olduğu- nu belirtti. Sol partilerin üçe bölünmesinin ardından laıklik ilkesinin yeterince savunulamadığını belirten Bedri Baykam, şeriatçılara karşı sosyal demokratlann tek bir parti altında toplanmasınm kaçınılmaz olduğunu vurguladı. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ licaret ve Düşünce Ozgurlugu Okulun yan kapısında karşılaştık. "Gözûnüz aydın Hocam" dedi. "çıkardılar beni gazeteden." "Size meheldir" dedim, "üzüleceğimi sanma. "Ama doğrusu pek de memnuniyetle karşılanacak bir du- rum değildi bu. "Nasıl oldu?" diye sordum. Anlattı. Haftanın belirli günlerinde yazdığı köşe için gönder- diği bir yazı, gazetenin bir başka köşesine, daha doğ- rusu bölümüne konmuş. Ve "artık yazı göndemıe" demişler... Aradan iki hafta geçti. "Belki düzeltirter" diye bek- ledim, ama çrt yok. Anlaşılan düşünce özgürlüğünün ve insan haklannın şampıyonluğunu yapan bu gaze- tenin yöneticisi durumunda olan arkadaşlar, bu "ka- rarlanndan" geri dönmüyortar. Aynı şekilde bu gazetenin "süperilerici've "demok- rat" köşe yazarlan da durumu içlerine sindirdiler ki, on- lann da çrtı çıkmıyor. Oysaki bu yazar arkadaşlanm da- ha bir süre önce, benzer bir durumu "şeref ve haysi- yet sorunu"yapmışlar, yeri göğü birbirine katmışlar- dı. Bugün o gazetede yazan bir yazar, bir başka gaze- tedeki işine son verilince "düşünce kurbanı" ya da "düşünce özgürtüğü şampiyonu " ilan edilmişti. Arka- daşının böyle "onur kıncı" bir biçimde işten çıkartıl- masını "içine sindiremeyen" bir başka yazar, durumu anlı-şanlı bir biçimde açıklayarak gazetesinden istifa etmişti. Şimdi ikisi de aynı gazetede yazıyorlar. Ve gene aynı gazetede yazan bir başka yazar arka- daşımız, özel bir televizyondaki haber programında bu "mağduriarı" konuşturmuş ve düşünce özgürlügüne yapılan bu saldın protesto edilerek "gözyaşartıcı" ko- nuşmalaryapılmıştı. Gene aynı gazetenin birkaç baş- ka yazan da aynı toplantıya katılmışlar ve öbür gaze- teyi ve o gazetenin "düşünce özgürlügüne" saygı duymayan patronunu kınamışlardı. Bu işte reklam kokusu sezdiğim için, o günlerde bir yazı yazmış ve "Daha önce benzer biçimlerde horta- nan insanlara sahip çıkmadınız. Şimdi eğer düşünce özgürlüğünü ticaret metaı ve reklam aracı olarak kul- lanıyorsanız çok ayıp ediyorsunuz" demiştim. Bunu da sineye çekmişlerdi elbette. Ama şimdi durum çok daha vahim ve dramatik. Po- lemik olmadıgı için bu ismi vermemde sakınca yok; Eser Karakaş, eski yaşanandan çok daha ağır ve onur kıncı bir muameleye layık görülmüş durumda. Fakat daha birkaç ay önce buna benzer bir davranı- şı "Türk basını"ve "düşünce özgürlüğüne"karşı yapı- lan ağır bir saldın olarak değerlendıren ve "bilgiç bil- giç ahkâm kesen"kim\ "demokrasi şampiyonlan" bu kez "dutyemiş bülbül" gibiler, ya da üç maymunu oy- nuyorlar: "Duymadım,görmedim,söylemedim..."H\ç yakışmıyor... Okul kapısında "Neden atmışlarseni?" diye sordu- ğumda, "6//m/yorum"demişti, "galiba birazsolda ol- duğumu düşünüyoriarmış..." Öğrencılığinde bile sol gruplara karşı mesafeli duran bır öğretim üyesini "sol- cu" olarak değerlendirmek, bu süper demokratlara özge bir anlayış... Kimileri de "Emiryukandan gelmiş" diyorlar. Olabi- lir. Başka gazetelerin patronlarının yukandan bu tür emir göndermelerini "gazetecilik namusuyla" bağ- daştıramayan kimi muhteremler, emir kendi patronla- rından gelince bunu kendi gazetecilik namuslanyta pekala bağdaştırabiliyorlar. Artık o nasıl bir namussa:.. Burada iâîm vermîyorum. Zira hem bu meseteyttSr "isim meselesi" olarak görmüyorum, hem de potemik konusu yapmak istemiyorum. Mesele bir "ilke" me- selesi. Kaldı ki bu insanlardan bir bölümü çok sevdi- ğım insanlar, arkadaşlanm. Ve böyle birtavnn aleti ol- malan beni daha çok üzüyor. Ne demiş şair: "Yağmur gibi taşlar yağar üstüme I llle dostun attığı gül yare- lerbeni..." Aynı günlerde Cağaloğlu'nda üç genç kız çevirdi yo- lumu. "Hocam" dediler, "Ankara'daki memur sendi- kası eylemimizi yansıtmayan yazılı basını protesto edeceğiz ve belirli gazeteleri okumayacağız. "Doğru- su onlann da çok umurundaydı. Memur sendikalan- nın reklam potansiyeli nedir ki? Ne kadar reklam ge- tirirler. Kaldı ki kendi sendikalanna üye olamayan ve sahip çıkamayan insanlar, sizin sendikal haklannızla uğraşsalar ne olur, uğraşmasalar ne olur... Bu konudaki en anlamlı yaklaşımı bizim Ercan Yay- lalı yaptı. "Sizyanlış düşünüyorsunuz" dedi. "8u ga- zeteler ticarethanedir ve buralarda ticaret yaşamının kurallan geçeriidir. Düşünce özgüriüğü falan laftır. önemli olan satmak ve çok satmaktr. Ve bunun için her türtü yol mubahtır. Siz bu gazeteleri Cumhuriyet gibi sandığınız içi yanılıyorsunuz." Galiba doğru. Onun için de Cumhuriyet çok oku- nuyor ama az satılıyor. Biz kafayı değıştiremeyeceği- mize göre, acaba Cumhuriyet bizi değiştirse daha mı iyi olur? Fakat Cumhuriyet okurunun kafası da bizimki gibi. Daha önce yapılan bir degişiklikte tiraj otuz binlere düşmüştü. Millet o "partak"isimleri Cumhuriyet'teya- dırgamıştı... Galiba en doğrusu "hak bildiğimiz" yolda devam et- mek. O dostlanmız da utançlanyla başbaşa kalsınlar... istanbul Su Kongresi sonuç bildirgesinde kaynaklarm insan eliyle kirletildiğine dikkat çekildi havzalannda yapılaşma önlenmelT tstanbul Haber Servisi - 21-23 Haziran 1995 tarihle- ri arasında düzenlenen İstan- bul Su Kongresi '95 Sonuç Bildirgesi yayımlandı. Bil- dirgede kentin su kaynakla- nnın insan eliyle ciddi ölçü- lerde kirletildiği belirtildi. Kaçak yapılaşmanın acil olarak önüne geçilmesi ge- rektiğine karar verilen bildir- gede, su havzalannın korun- mamasının kentin su soru- nunun kurtanlamayacak bo- yutlarda büyümesine neden olduğu gerçeği bir kez daha vurgulandı. İstanbul Su Kongresi So- nuç Bildirgesi şöyle: - İstanbul'a şu anda verttmekte olan su, bin yıl önce kişi başına verilen sudan daha fazla değildir. - İstanbul "un su potansiyelini oluştu- ran 2 bin 323 metrekarelik yağış havza- sı lstanbul'un su gereksinimini karşıla- mada yeterli değildir. Bu havzalann ko- runmaması ise durumu her gün daha da kötüleştirmektedir. -Çevre Bakanhğı tarafından hanrlan- mış, İSKİ Mayıs "95 Genel Kurulu'nda görüşülmüş \e sürdürülebilir kalkınma boyutunda sunulan hmvalann ekonomik korunmasmı amaçlayan yönetmeiik,ger- çekte havzalardaki kaçak yapılaşmayt ya- Su kirliliği Bakanlar Kurulu gündemine alındı lstanbul'un sorunu, yerel yönetimi aştıİstanbul Haber Servisi- Bayındırlık ve Iskân Bakanı Erman Şahin, tstanbul'daki su sorununu Bakanlar Kurulu'na götüreceğinı söyledi. Erman Şahin, su havzalannın yaşamsal önemi olduğunu belirterek "Su havzalannda kaçak yapılara müsaade edildiği sürece temizlenmesi mümkün değildir. Devlet Su İskri'ndcn su havzalanndaki bu tecavüzlerin önleomesi icin ne yapdması gerekryorsa, eiimi/deki yasal imkânlar neyse onlann kııllanılnıasını isteyeceğbn" dedi. Bayındırhk Bakanlığı'nda DSf'nin çok önemli çalışmalan olduğunu söyleyen Şahin, "tstanbul ölçeğinde su mesetesine, su havzalanndaki yasaklamaJar, yıkımlar ve ügili yasalaria bu konuda daha köklü tcdhirler, değişikler konusunda çahşmalar yajHyoruz" dedi. Istanbul'da daha çok ihmallerle bu noktaya gelindiğini belirten Şahin, bütün ilgililerin, valinin, hükümetin, belediyelerin. Çevre Bakanı ve Bayındırhk Bakanı'ıun duraksamadan karar alıp uygulaması gerektiğini bildirdi. Şahin, su havzalannı korumak, çizgilerini çizmek görevinin belediyelerde olduğuna dikkat çekerek belediyelerin, "Sorun bizi aştı. Ankara devreye girsin" yaklaşımını ise "Öncelikle kaçak yapdaşmayı önteyebilirler. Süratie şu noktadan itibaren el koymak gereldyor. Derhal harekete geçeKm. Bu nedenle de bu sorunu fç^toi Bakanhğı'na ve Bakanlar Kuruiu'na götüreceğinı'' dedi. sallaşüracak ve bağh olarak göçü teşvik edecekbiryönetmeiik olarak ele alınmış- ür. - İSKİ tarafından planlanan havzalar- da kuşak oluşturma girişimi, havzalann yapılaşmaya açılması için atılacak bir adım olarak değerlendirilmiştir. - Havzalann ağaçlandınlmasında bi- limscl yöntemlcrin uygulanmadığı belir- lenmiş, su tutmayan iğne yapraklı ağaç- lar yerine. su tutmaya elverişli geniş yap- raklı ağaçlarla havzalann ağaçlandınl- masuım gereğine işaret edilmiştir. - istanbul yeraltı suyu kaynaklan rast- gele yapılan sondajlarla rasyonel (akıl- cı) olmayan bir şekilde tüketilmektedir. - Mevcut 20 bin artezyen kuyusunun yüzde 75'i denetim dışı ve kaçak olarak işletilmektedir. Bu kuyular denetim altı- na alınmah ve rastgele tüketimin önüne geçilmelidir. - Olağanüstü bır durumda. örneğin bir savaş sırasında, açık su rezervleri çok kı- sa sürede kullanılamaz duruma gelece- ğinden. stratejik önemi bulunan yeraltı sulan korunmalıdır. - Rastgele tüketim nedeniyle kirienen ve kuruyan yeraltı su haznelerinin ko- runması sağlanmalı ve bu su hazneleri yeniden besknmeüdir. - Su sağlama tahminleri yanhş ve bi- limsel verilere dayanmamakta, beş yılda yüzde yüz sapma göstermektedir. Bu du- rum sorunun çözümünü olanaksız kıl- maktadır. - İstanbul'un 12 milyon nüfusu olduğu öngöriiunesine karşı n tSKt servis bölge- sinde 8 mihon nüfus bulunmaktad:r. İS- Kİ, şu anda günde bir milyon 570 bin metreküp su verdiğini ileri sürdüğüne ve bu suyun yüzde 48'i kaçak su olarak de- ğeriendiriİdiğme göre tstanbul'da Idşî ba- şına günde yaklaşık 100 litre su düşmek- tedir. Bu miktar, İSKİ'nin abonelerine taahhüt ettigi günde 250 litre suyun yüz- de 40'ına denk düşmekte ve İSKİ taahhüdünü yerine ge- tirmemektedir. - Kaçak su miktan. günde yaklaşık 750 bin metreküp- tür. Bu suyun tüketici fıya- tıyla bedeli ise günde 27 mil- yar lira mertebesindedir. Bu suyun bedeli de tüketici tara- fından ödendiğinden, sonuç- ta bu büyük bir haksızhktır. - Kayıp suda en önemli et- ken. şebeke kacağı ve çaiın- madır. Çalınma ve kaçaklar önlenmeiidir. - Şebeke kaçağının en önemli nedeni, servis bölge- lerinin kanşmış olması ne- deniyle basınç regülasyonu- nun yapılamamasıdır. Su basınç seviye- leri, servis bölgeleri aynlarak 5 servis bölgesine göre düzenlenmelidir. -İSKİ'nin en önemli gideri enerjidir. Bir metreküp su üretimi için harcanan enerji ise yaklaşık 0.5 kvvh'dir. Buna gö- re su satış fîyatı maliyetinin çok üstünde- dir ve bu durum kötü işletmeciliğin ma- liyetinin halka ödettirilmesi olarak de- ğerlendirilmiştir. - Vanalann regülasyon sistemleri ku- rularak bilgısayarla denetlenmeli ve den- geli su dağıtımı sağlanmahdır. - Şebeke suyunda fazla klor kullanınu, beyin hastalıklanna neden olmaktadır. . t ,._
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear