Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
3 HAZİRAM 1995 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 19
AVRUPA'DAN
• Baştarafi 10. Sayfada
Ermenistan sadece elektriğe değil, dış yardıma da
kavuşmak üzere. Amerikan Yönetimi'nin bastırmasıy-
la Türkiye, hava koridorunu açtı. Bu koridordan Erme-
nistan'a gidecek her türlü "yardım"ın Türkiye üzerin-
den denetimsiz geçmesi için ince ayarlamalar yapılı-
yor.
' Türkiye'nin Ermenistan'a hava koridorunu açması,
15 yıl önceki bir olayı hatırtatmıyor mu? Yunanistan,
1974 Kıbns Harekâtı yüzünden NATO'nun askeri ka-
nadından geri çekilmişti. Ama 1980'de geri dönmek is-
tedi. Türkiye itiraz edebilirdi. Yunanistan'la çözülme-
den duran bir sürü soruna somut çözümlerde direte-
bilirdi. Ama Amerikan Yönetimi -bugünkü gibi- bastır-
dı. 12 Eytül'ün paşalan evet dediler. Yunanistan, hiç-
bir taviz vermeden, hatta bize tepeden bakarak NA-
TO'ya geri döndü. Şimdi 12 mil kılıcını tepemizde sal-
hyor.
Dağlık Karabağ ve Azerbaycan işgali konulannda
Ermenistan'ı sıkıştırmadan hava koridorunu açıver-
jnek, içinden geçecek yardımı görmezlikten gelmek,
15 yıl önceki aczin hâlâ sürdüğünün kanıtı değil mi?
ARAYIŞ
• Baştarafi 3. Sayfada
televizyonlarda değil, derslerimizde görmek istiyorvz"
diyorlar. Onlar da çok haklı. Dersleri bir biçimde yürü-
tüyoruz ama... Işte "Aması da var..."
'( Dr. Turhan Bozkurt ve Hüsnü Terek'in korkusun-
dan Altın Kitaplar'ın önünden geçemez oldum. Liseler
için "Cumhuriyet Tarihi" nerede diye soruyorlar. Onlar
beni üzmeyecek kadar nazik ve ince, ama ben böyle-
sine önemli bir şeyi geciktirmenin ciddi sıkıntılannı ya-
şıyorum.
Ve bu arada Uluslararası Bilgi Üniversitesi'nin hazır-
lıklan da ilerliyor. Umanm bu sene önkayıtla öğrenci ala-
bijeceğiz. ISIS, Milli Eğitim Bakanhğı'na bağlıydı. Artık
YÖK'e bağlanryoruz. Bakalım neler yaşayacağız, ne-
ler göreceğiz. "Hayıriısı olsun" diyelim...
Ve tüm bu yoğunluk içinde başka şeyleri de ihmal
ediyoruz elbette. Annem şikâyetçi, canım yeğenim
Emre şikâyetçi, ailemin diğer fertleri şikâyetçi, kimi
dostlanm şikâyetçi. Şikâyetlerin ardı arkası kesilmi-
yor...
Hiç gönüllü olmadığım bir tempoya girdi yaşamım.
Bazen kendi kendime "Nereyegidiyorsun, neyapıyor-
sun" diye soruyorum. Yeni yayınlan izlemekte zorlanı-
yorum. Kendime zaman ayıramıyorum. Beşiktaş'ın
maçlanna bile gidemiyorum...
Ama kaçacak yerim de yok. Istesem de, istemesem
de bir "misyona" sıvanmış durumdayım. Belli bir "dü-
şüncenin bedelini" ödemekteyim. Gönüllü olmam ya
da olmamam hiçbir şeyi değiştirmiyor...
Mafya suçlarınalağın tamamlanmak ûzere ol-
duğunu belirttiler.
Taslağa göre TCY'nin 313
ve 314. maddeleri üzerinde,
hem içerik hem de öngörülen
ceza oranlan üzerinde önem-
li değişiklikler yapılıyor. Tas-
lakta. mafya ile mücadelede,
emniypt içinde özel birimlerin
de kurulması ve t>u birimde
görev yapacak olan güvenlik
güçlerinin özel eğitime tabi
tutulması planlanıyor.
TC Y" nin 313. maddesinde,
cürüm ışlemek için teşekkül
oluşturan kişilere 2 yıldan 5
yıla kadar hapıs venleceği be-
lırtılırken, bu suçlann DGM
kapsamına sokulması halin-
de. cezanın üst sının 15 yıla
kadar çıkabılecek. Aynca te-
şekkülün halk arasında kor-
ku. endişe veya panik yarat-
ması halinde. cezanın üst sı-
nın daha artmış olacak. Te-
şekkülün yönetıcıleri, yanı
halk arasında "mafya babala-
n" diye nıtelenen kişilere ve-
nlecek ceza da buna göre üç-
te birden yanya kadar arttınl-
mış olacak.
B Baştarafi 1. Sayfada
evindcn dışanya çıkamaz oJ-
du. Bu konuda bir tedbir
aknınası lazundLŞimdi böy-
le bir yasanın hazırianması
çok yararlı olur" dedi.
Demiral, bu tür suçlan işle-
yenlerinlıalen TCY'nin "cü-
rfim işlemek için teşekküJ
meydanagetirme'' kapsamm-
daki 313 ve 314. maddelerine
göre yaıgılandığım, ancak ce-
za hadlerinin çok düşük oldu-
ğunu, bunun günün koşullan-
na göre düzenlenmesi gerek-
tiğıni ıfade ettı. Demiral, bu
suçlann DGM'nin kapsamı-
na sokulması halinde, tıpkı
Terörle Mücadele Yasa-
sı'nda (TMY) olduğu gıbi.
gözaltı süresinin 15 güne çı-
kacağını ve gerekirse daha da
uzayabileceğini, soruştunna-
lann gizli yapılacağını, gözal-
tındaki ifade sırasında avukat
bulundurulamayacağını söy-
ledi.
Içişleri Bakanlığı yetkilile-
ri, mafya ıle mücadele konu-
sunda hazırlanmakla olan tas-
Ankara-Moskova
casus bunahmı
Dış Haberler Servisi - Rus-
ya "Çeçenya'dacasushıkfaali-
yederi yürüttüğünü" iddia et-
tıği Türkiye'yi protesto etti.
Ankara, Moskova'nın protes-
tosunu geri çevirdi.
Rusya Dışışleri Bakanlı-
ğı'ndan önceki gün yapılan
açıklamaya göre Türkiye'nin
Moskova Büyükelçisi Bilgin
Unan'a Mosİova'nm protes-
tosu salı günüsözlü olarak ile-
tıldi.
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü
Grigory Kansin önceki gün
gazetecikre yaptığı açıklama-
da KGB'nin •nırasçısı Rusya
Federal Gizli Servisi'nin savaş
bölgesinde casusluk yaptığını
iddia ettiklen tshak Kasap i-
simli bir Tüıi vatandaşrnı ya-
kaladklannı »öyledi.
' KLarasin, Kasap" ın sorgusu
sırasında Çeçenya'daki göre-
vini tiraf etığım ve Anka-
ra'dali bazı üs dûzey gizli ser-
vis görevlilerin isimleri ile
mart ayında Jeçenya Devlet
Başkını Catar Dudayev ıle
görüşen Türk ıstihbaratından
bir kışinın adını verdiğıni ıleri
sürdü.
Türkiye'nin Moskova Bü-
yükelçisi Unan ise Dışişleri
Bakanlığı'ndaki yetkılilerle
salı günü yaptığı görüşmede
casusluk ıddialarmı kesin bir
dille reddederken tshak Kasap
isirrüi Türk vatandaşının dev-
let memuru olmadığım, Kaf-
kas-Çeçen Dayanışma Komi-
tesi adlı Türkiye'de faaliyet
gösteren yasal derneğin üyesi
olduğunu söyledi.
Karasm ise önceki gün yap-
tığı açıklamada bu bilginin
ınandıncı olmadığım savunur-
ken "Kafkas-Çeçen Dayanış-
ma KomitesL Dudayev aynlık-
çılannı destekleyen terörist bir
öfTgüttür" ıddiasında bulundu.
Kafkas-Çeçen Dayanışma
Komitesi'nden yapılan açıkla-
mada ise kendi üyelerinın Çe-
çenya'da tutuklandıklan doğ-
rulanırken bu üyelerin casus
olduğuna ilişkın suçlamalar
kesın bır dille reddedıldı.
G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY
I Baştarafi 1. Sayfada
yazılı olmayan yasalanmız gelişiyor.
Diyelim ki yüklü bir miktarda alacağı-
nız var. Tahsil edemiyorsunuz. Eskiden,
hacizdi, icraydı, mahkeme karanydı bir
sürü şeyle uğraşıyordunuz. Şimdi kolay,
anlaşın senet mafyasıyla, paranızı bir-
kaç saatte kurtarsın. Mafyada "üçkâğıt"
yok. Hakkı neyse o kadarını alır, eline
geçeni de bilirsin. Oysa mahkemeye
gitsen, ne harcayacağın belli değil, ara-
dan aylar geçecek, paranın değeri dü-
Demokratik Mafya Cumhuriyeti...
Diyelim ki çok sıkıştınız, paraya ge-
reksinmeniz var. Arayın zengin bir işa-
damını, durumu "izah" edin. Size bir
çanta yollasın. Yollamıyor mu?
Kolay...
Adamlannızı yollayın, ayaklannda bir-
kaç havalandınma deliği açsınlar. Son-
ra isterse vermesin.
Diyelim ki kiracınızla sorununuz var.
Kirayı düzenli ödemiyor, istediğiniz öl-
çüde arttırmıyor. Bir akşamüstü eve gi-
rerken basın kurşunu. Bilsin haddini.
Öldürmek yok ama. O, gerekirse son-
ra. Amaç sorunun çözümlenmesi...
Diyelim ki devletten kredi alamıyorsu-
nuz. Daha önce birkaç kamu bankası-
nın kasasını boşaltmışsınız. Iktidara ya-
kın bir ortak bulun. Iktidar ona, o size.
Ödemeniz gerekmez. Başlangıçta bı-
raz itibar yitirir gibi olursunuz, ama al-
dırmayın. Türkiye'de itibar tulumbaya
su dökmek gibıdir. Biraz kaybedersiniz,
ama kolu çektikçe itibarınız artar. Tak-
tığmız borç milyan aştı mı, devlet pro-
tokolüne bile girersiniz.
Diyelim ki yukanda sözünü ettiğimiz
düzende bir aksama oldu. Kendini bil-
mezler hakkınızda soruşturma açtılar.
Utanmadan sıkılmadan araştırma yap-
tılar ve "suçlu" bulundunuz. istanbul
Atatürk Havalimant'ndan törenle Avru-
pa'ya ya da Amerika'ya uçun. Bir süre
dinlenmek üzere yurtdışında kalacağı-
nızı açıklayın. Yurtdışında yalnız kal-
maktan korkmayın. Orada pek çok es-
ki dost bulacaksınız. Artık anılannızı an-
latırsınız: "Hiç unutmuyonım, sene bil-
mem kaç. Iki ihale kapatacağız. Iş bal-
lı. Birkaç kendini bilmez de teklif verme-
ye kalktı. Baktım, biri ciddi. Işi kopara-
cak. Önce muhatap olmak istemedim.
Seçim kampanyasında birkaç milyar
harcadığım bakanlardan birine söyle-
dim. 'Ayakbağı olmasın, kendisini seve-
rim, çoluk çocuğu var. Halel gelsin is-
temem' dedim. Bakan harbi çocukmuş,
işi çözdü..."
Diyelim ki arsa kapatacaksınız, affe-
dersiniz satın alacaksınız. Iman olma-
yan ya da yeşil alan olarak ayrılmış yer-
leri tercih edin. Bu aşamadan sonraki iş-
lemleri yaptınrken uygulanacak ilke şu-
dur:
"Satın alınamayacak belediye baş-
kanı yoktur. Satın alınamayanın işi "
Diyelim ki bankayla, şununla bunun-
la uğraşmadan "hemen" ve "nakit" pa-
raya sahip olmak istiyorsunuz. Devlete
satacak bir şeyiniz yok mu? Değerinin
on katına, yüz katına ne tutturabilirse-
niz satın. Satacak bir şeyiniz yoksa o-
nun da yasası, affedersiniz kolayı var.
Değersiz bır arsa satın alın, onu bir dev-
let kurumuna birkaç yüz katına satın. Ne
kredi batağıyla uğraşırsınız ne basınla...
Diyelim kı bütün işler sarpa sardı, her
şeyi silahla halletmek gerekiyor. Bunu
da bütün "adreslere" duyurmak istiyor-
sunuz. Bir özel televizyon kanalına çı-
kın, mesajlarınızı verin:
"Istanbul'un şu şu şu semtleri bir haf-
ta içinde cesetle dolacak. Öbür hafta
da Kuşadası'nın Güvercinada bölü-
münde bazı icraatlanmız olacak. Bili-
ne..."
Diyelim ki bu kurulu düzeni bozacak
"yasa" diye bir şey hazıriamaya kalktı-
lar. Gerçi Meclis toplanıp onu yasalaş-
tırmaz ama, siz yine de önleminizi alın.
Hemen hangi bakanlık yasa hazırlığına
girişmişse, 40-50 kadar otomobil alıp
hediye edin. Bunu medyaya da duyu-
run. Hem havanız olur hem helvanız...
Devlet nerede?
Örnekler uzatılabilir, ama burada ke-
selim.
Bütün bunlardan sonra bir de olma-
dık kişiler kalkıp soruyorlar:
- Devlet nerede?
Siz bu yapıyı kurmanın kolay olduğu-
nu mu sanıyorsunuz? Hâkimiyet kayıt-
sız şartsız milletin değil mi? Eee, o za-
man?
Millet sorunlan pratik bir biçimde çö-
züyorsa size ne oluyor?
Yeri gelmişken dünkü yazımdaki bir
hatayı da düzelteyim. Kilis ve Inebolu
belediye başkanlarının trafik kazasında
öldüğünü yazmıştım. Inebolu doğru, a-
ma Kilis'in MHP'Iİ belediye başkanı yi-
ne MHP'lilerce vurulmuştu. Yani kendi
işlerini kendileri halletmişti.
Devlet katındaki yöneticilerimizin de
mafyayla bağlantılı olduğunu düşün-
mek çok yanlış olur. Buna dense den-
se "işbiriiği" denir.
Diyelim ki dağbaşında... affedersiniz
istanbul'da bir cinayet işlendi. Emniyet
müdürü tabii ki televizyona çıkıp çağn
yapacak:
"Alaattin Bey, rica ediyonım. Katil
efendiyi getirin. Ne ifade vermek isti-
yorsa yazıp eline verin. Birkaç ay misa-
firimiz olsun..."
Bunda kızacak ne var? Adam göre-
vini yapıyor.
Insanlann kendi sorunlarını kendileri-
nin çözmesini sağlayan yöneticilerimiz
bu başanlannın karşılığını elbette alma-
lıdır. Yazının başında belirttiğimiz gibi
sistem giderek yerine oturuyor. Ancak
önümüzdeki dönem, Meclis'in, dolayı-
sıyla hükümetin daha verimli olması için
milletvekili seçilme ve başbakan olabil-
me koşullarında küçük rötuşlar gerekli.
Örneğin, şu maddeler mutlaka eklen-
meli:
- Mafyayla sürtüşmemiş olmak (lliş-
kilerin iyi olması tercih nedenidir).
- Devlet bankalarına olan borcunu
ödeme suçu işlememiş olmak.
- Herhangi bir olumsuz durumda
yurtdışına gidebilecek olanaklara sahip
bulunmak.
- Devlet olanaklarından yararianma-
sı için yeterince akrabaya ve dosta sa-
hip olmak (Bunu daha önceki koltuklar-
da yaptığını belgeiemesi tercih nedeni-
dir).
- Herdili konuşabilen, Tann ile iletişim
kurabilen ve her şeyi kendine yon-
tabilen bir eşe sahip olmak...
Nâzım Hikıııet hâlâ yıırttaş değil
• Baştarafi /. Sayfada
manın iktidannın aldığı. ciddi bir gerekçe-
ye dayanmayan bir kararla Türk vatandaş-
lığından çıkanldığı anımsatıldı.
Kültür Bakanı Karakaş. 10-15 haziran
günleri düzenlenecek "2. Aspendos Opera
ve Bale Festrvali'"ne ılışkin dün basın toplan-
tısı düzenledı.
Toplantı öncesinde. opera ve bale sanat-
çılan, festivalin açılışında gösterilecek "Ai-
da" adlı oyunu sergilediler. Bakan Karakaş,
festivale büyük ilgi beklediklerini kayde-
derek çoksesli düşünen toplumun yaratıl-
ması, insanlann özgürleşmesi, tabulann or-
tadan kalkmasi ve fanatizmin yıkılmasında
sanatın ve sanatçının öncülüğünün yadsına-
mayacağını vurguladı.
Karakaş, Nâzım Hikmet'in itibannın ia-
de edilmesi için, vatandaşlıktan çıkanlma-
sına neden olan 27 Mayıs 1951 tanhli Ba-
kanlar Kurulu karann;n iptali için Başba-
kanhğa başvurduğunu açıkladı. Bu haksız
kararın kaldınlması gerektiğini vurgulayan
Karakaş, eski karan yürûrlükten kaldıran
yeni bir Bakanlar Kurulu karannın yeterlı
olduğunu söyledi. Karakaş. "Bu karar. gü-
nümüz dünyasında ve toplumumuzda orta-
ya çıkan yenioluşumlara bağlı birçok neden-
den ötürii çağın gerisindc kalınıştır. Gerek
uluslararası çevreler gerekse toplumumu-
/un çok büyük bir kesimL bu karann değiş-
tirilmesini istcmekte ve bekJemektedir" di-
ye konuştu.
Nâzım Hikmet'in vatandaşlıktan çıkanl-
masının da hukuka aykın olduğunu kayde-
den Karakaş, karann, 1312 say ılı Vatandaş-
lık Yasası'nın "vatandaşbktan çıkarmaya
ilişkin koşulu yerine getirilmeden oluştunı-
larak" hukuka aykın bir temelc oturtuldu-
ğunu savundu.
Karakaş, Celal Bayar ve Adnan Mende-
res'in itibarlannıniadeedildiğini anımsata-
rak şu açıklamayı yaptı:
"Günümüzde ortadan kalkmış bir suçun
gerekçesine dayanan. soyut suç genekçele-
ri\ k hazırlanmış karann daha fa/la yiiriir-
lükte kalması yanlıştır. Bu karar. bir yargı
hükmü dc değildir. Kamu \icdanım rahat-
sız etmektedir. Bugün farklı siyasi kesimler-
ce de Nânm Hikmet'in büyük bir Türk şa-
iri olduğu kabul edilmektedir. Bu hüyük şa-
ir hakkındaki olumsu/ karann kaldınlma-
su yeni bir banş ortamına çok ihtiyac duy an
toplumumuz için önemli bir aşama oluştu-
racaktır."
Karakaş, bakanlığın Nâzım Hikmet'in
mezannı Türkiye'ye getireceği yolundaki
haberlerin de doğru olmadığım belirterek
mezann getirilmesinin vârislerin istemi
üzerine gerçekleştirilebıleceğini söyledi.
Karakaş. "Eğer, Nâzım Hikmet'in vârislerû
mezann getirilmesi için bi/den yardım ister-
lerse elimi/den geleni yapanz. Ybksa bakan-
lığın ya da başka bir kurum ve kişinin me-
zan getirme konusunda yetkisi yok. Bu hem
geleneğe hem de yasalara aykın. Bunu ysA-
nızca ailesi yapabüir" diye konuştu.
Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı ta-
rafından ünlü şairi yitirişimizin 32. yıldö-
nümünde yapılan açıklamada, dünyanin her
yerinde "büyük Türk şairi" olarak tanınan
Nâzım Hikmet'in, yıllarönce, o zamanın ik-
tidannın aldığı, ciddi bir gerekçeye dayan-
mayan bir kararla Türk vatandaşlığından çı-
kanldığı anımsatıldı.
Vakfın açıklamasında şu görüşlere yer
verildi:
"3 Haziran 1995 günü, büyük şairimiz
Nânm Hikmet'iyitirişimizin32 nciyıldönü-
müdür. Dünyanın her yanında 'büyük Türk
saın' olarak tanınan ve büinen Nâzım Hik-
met, yıllar önce, o zamanın iktidannın aldı-
ğı, ciddi bir gerekçeyle davanmavan, tama-
men haksız bir kararla Türk yurttaşljgından
çıkanlmıştır. Yurduna ve halkına bağtılık \e
sevgisini her vesile ile açıklayan şiirierinde
yurt hasnetini en güzel, en duy gulu dizeleriy-
İe dile getiren büyük ozanımız. ne yazık ki
bu haksız karar nedeniyle y urdundan uzak-
ta yaşama veda etmiş ve İcendi toprağında
bir köy mezaıiığında gömülmek şeklindeki
vasiyeti bile yerine getiriJememiştir.
Şimdi iüümünün 32'nci y ılında onun adı-
nı taşıyan kuruluş olarak Nâzun Hikmet'i
yurttaşlık hakkından yoksun bırakan bu
haksız ve acımasız karann kaMınhnasını
hü kümetten bir kez daha taiep ediyoruz. Bu
konuda geçen yıllarda Vakıf olarak yapüğı-
mız çağnya yüz bin kişi imzalanyla kaüla-
rak hükümeti bu ayıbı ortadan kaldırmaya
davet etmiştir. Bu haksıziığı giderecek işle-
min çok yalın bir işlem olduğunu. 1951'de
yay ımlanan yurttaşlıktan çıkarma kararna-
mesini, hükümetin yeni birJtararla iptal et-
tiğini bildirmesinin. bu haksıziığı düzettme-.
je yeteceğini bir kez daha anımsatıyoruz.
Ölümünün 32'nci yıldönümünde vaktiyle
işlenmiş bu büyük ayıbın düzeitihnesi ile bü-
yük şairimize karşı ulusça uzun bir süreden
beri taşıdığımız bir borcu yerine getinmiş
olacağımız inancındayiz."
Rıdvan Karakoç'ıın aüesi de devleti suçluyor
YASEMİN KOYinrÜRK
Gözaltında kayıp iddiasıy-
la aranırken Beykoz Buzha-
ne Köyü yakınlannda işken-
ceyle öldürülmüş olarak bu-
lunan ve aynı akıbete uğra-
yan Hasan Ocak gibi Altın-
şehir Kimsesızler Mezarlı-
ğı'na gömüldüğü anlaşılan
Rıdvan Karakoç'un ailesi,
polisi suçladı. Rıdvan Kara-
koç'un kardeşi Hasan Kara-
koç, ağabeyinin "PKK'ye
yardım ve yataklık yaptığı"
gerekçesiyle polis tarafından
arandığını ve bu nedenle de
güvenlik güçlerince gözaltı-
na alınarak öldürüldüğünü
öne sürdü. Ağabeyinin Ha-
san Ocak'la aynı akıbete uğ-
radığını ve yoğun işkenceler-
den sonra ip ya da telle boğu-
larak öldürüldüğünü vurgu-
layan Karakoç, olayın peşini
bırakmayacakJannı belirte-
rek, uluslararası kuruluşlara
başvuracakJannı söyledi.
Bölücü örgüt üyesi oldu-
ğu gerekçesiyle hakkında gı-
yabi tutuklama karan olan ve
aranırken işkenceyle öldü- ^
l <
'
v a n
Karakoç'un ailesi, olaym peşini bırakmayacaklannı söyledi. (Fotoğraf: UĞUR GÜNYÜZ)
rülmüş olarak bulunan Rıdvan Karakoç'un
ailesi, çocuklannın öldürülmesınden devle-
ti sorumlu tuttu. Olaym gelişimi hakkında
bilgi veren Hasan Karakoç, polis tarafın-
dan arandığı için eve gelemeyen ağabeyi-
nin, kendilerini düzenli olarak telefonla ara-
di. Ağabeyinden gelen telefonlann 20 Şu-
bat 1995 tarihinden itibaren kesildiğini ve
bir daha da kendisinden haber alamadıkla-
nnı vurgulayan Karakoç, bu tarihten sonra
polisten gelen tehditlerin de sona erdiğine
dikkat çekti.
dığını söyledi. Bu süreç içerisinde polis ta- Bunun oldukça düşündürücü olduğunu
rafından süreklı olarak tehdit edildiklerini dile getiren Karakoç, bunu üzerine Rıdvan
anlatan Karakoç. "•Evegelen potisler bizden Karakoç'u gözaltında kayıp iddiasıyla ara-
ağabeyimizi bulmamızı isriyorlardı. Bize maya başladıklannı söyledi.
'Rıdvan Karakoç'u bulun. yoksa hepinizi Geçen pazartesi gününe kadararama ça-
ıçentıkanz'gibitehditierdebulundular"'de- lışmalannadevamettiklerinibelirten Hasan
Karakoç. ağabeyinin öldürülerek kimsesiz-
ler mezarlığına gömüldüğünü öğrendikle-
rinde ise şok olduklannı vurguladı. Ağabe-
yinin cesedinin 2 Mart 1995 tarihinde Bey-
koz Buzhane Köyü yakınlanndaki orman-
lık bir alanda köylüler tarafından bulundu-
ğunu anlatan Karakoç "Ağabeyimin, savcı-
lık ve Adli Tıp Kurumu'nca gerekli işlemler
yapıldıktan sonra kimsesızler mezarlığına
gömüldüğünü biz geçen pazartesi günü öğ-
rendik. Parmak izinden kimlik tespiti yapıl-
masına ve adresimiz bilinmesine rağmen po-
Yalova, Karabük ve Kilis Gözaltında kayıplar çığ gibi arüyor
lis, olayı bize değil de Ağn'da-
ki akrabalanmıza haber ve-
riyor. Onlar da bize. Bizce
pob's, olayın ortaya çıkmasn
nı istemediği için böyle yap-
tı" diye konuştu.
Ağabeyinin politik bir in-
san olduğu için güvenlik
güçlerince gözaltına alına-
rak işkenceyle öldürüldüğü-
nü öne süren Karakoç, cese-
din, Hasan Ocak'ın cesedi-
nin atıldığı Beykoz Buzhane
Köyü yakınlanndaki orman-
lık alanda bulunmasının en
büyük gösterge olduğunu
belirtti. Adli Tıp raporlanna
göre ağabeyinin de Hasan O-
cak gibi yoğun işkenceler-
den sonra ip ya da telle bo-
ğularak öldürüldüğünü ve
aynı mezarlığa gömüldüğü-
nü ifade eden Karakoç, "Bu
olay tamamen siyasidir. Ağa-
beyimin öldürülmesinden
polis, devlet ve arkasuıdaki
karaniık güçier sorumlu-
dur"dedi.
Olayın peşini bırakmaya-
caklannı, sorumlulann yar-
gı önüne çıkması için bütün
yasal yollan deneyecekleri-
ni vurgulayan Karakoç, aynı
zamanda uluslararası kuruluşlara da başvu-
racaklannı dile getirdi.
Bu tür cinayetlerin işlenmemesi için her-
kesi duyarlı olmaya çağıran Karakoç şöyle
dedi:
"Türkiye'de düşünen, şerefiyle yaşamak
isteyen ve halkına karşı vicdani sorumlulu-
ğunu yerine getirmeye çalışan insanlar teker
teker öldürülüyor. Bu gidişle Türkiye'de
onuruyla yaşayan serefli insan kahnayacak.
Duyariı olan herkesi buna dur demeye ça-
ğmyonız."
OLAYLARIN
ARDINDAKT
GERÇEK
• Baştarafi 1. Sayfada
deki terör ve aşırı dinciliği
aktif olarak destekliyor. Bu
gelişmeler Türkiye 'nin bü-
tünlüğüne yönelik tehdit-
leri oluşturuyor" sapta-
ması bizi şaşırtmadı.
Bu gerçek pek çok kez
yazılıyor, çiziliyor, yineleni-
yor.
Ne var ki bizim için en
büyük tehlike dışardan
gelmiyor, kendi içimizden
kaynaklanıyor.
Bu gerçeği görmenin
zamanı gelmiş de geçmiş-
tir.
Türkiye, darmadağınık
biryönetimin ardından sü-
rükleniyor.
Büyük Millet Meclisi ül-
kenin durumunun farkın-
da mıdır?.. Dışardan bir
bakışla, ne hükümetin ye-
terince bilinçli olduğu ileri
sürülebilir ne de parla-
mentonun işin ciddiyetini
kavradığı söylenebilir.
Cumhurbaşkanı Demi-
rel, "tehdit"\ dile getirdiği
zaman eleştiriler ve saldı-
nlarla karşılaştı.
Bu gerçeği ABD yöneti-
minin dile getirmesi kar-
şısında ne demeli?..
•••
İTÜ'de
polis
havaya
ateş açtı
tstanbul Haber Servisi -
istanbul Teknik Üniversite-
si'nde (İTÜ) düzenlenen
"Yeni Bir Türkü" adlı kon-
serler zinciri etkinliğine, po-
lis dün de izin vermedi. En-
gelleme üzerine başlayan
olaylarda polis havaya ateş
açtı. Beş öğrencinin yaralan-
dığı olay sonrasında bazı öğ-
renciler gözaltına alındı.
Önceki gün, üniversitede
"Hasan Ocak" anısına gös-
teri yapacağı iddiasıyla et-
kinliği engelleyen polisler,
dün de üniversite bahçesin-
;
de toplanan öğrencileri da-
ğıttı. Dünkü etkinlik öncesi
üniversite bahçesinde çok
sayıda sivil polis gören öğ-
renciler, "Polis dışan, eğitim
içeri" sloganı attılar. Çoğu
sivillerden oluşan emniyet
görevlileri, öğrencileri cop-
larla dağıttı. Bu sırada, bir-
çok öğrencinin gözaltına
alındığı bildirildi.
Öte yandan, UBA'nın ha-
berine göre Topkapfdaki
Atatürk Öğrenci Sitesi
önünde dün öğle saatlennde
meydana gelen olayda, Mar-
mara Üniversitesi Eğitim Fa-
kültesi öğrencisi Abuzer Ya-
vuz'un, sivil polis olduklan
öne sürülen kişilerce durdu-
rulmak istendiği, ancak
Abuzer'in kaçması üzerine
ateş açan polisler tarafından
yaralı olarak yakalandığı be-
lirtildi. Haberde aynca gör-
gü tanıklannın ifadelerine de
yer verilerek, sivillerin Abu-
zer Yavuz'a 9 el ateş ettiği ve
Yavuz'un bacağından vurul-
duğu iddia edildi.
Çeliktepe'de
yangm: 2
çocuk öldü
• tstanbul Haber Servisi -
Çeliktepe Talatpaşa
Caddesi Dutluk Sokak
üzerindeki ahşap
gecekonduda, dün akşam
saat 21.30 sıralannda
yangın çıktı. ltfaiye
ekipleri tarafından bir saat
içerisinde söndürülen
yangında, iki çocuk
yaşamını yitirdi. Yaralanan
bir kişi ise Şişli Etfal
Hastanesi'ne kaldınlarak
tedaviye alındı. Yaşamını
yitiren çocukjardan birinin
2 yaşındaki Öznur
Çubukçu olduğu bildirildi.
• Atştarof. 1. Sayfada
a" lcınulanrda uyardı. ANAP,
TBîvMGerelKurulu'ndades-
tek >erdiği Vtki Yasası konu-
suı»ch tutumdeğiştirerek, iptal
îsteniyle A:ayasa Mahkeme-
si'rmc başvuma karan aldı.
. HOcümete KHK ile yeni il ve
iiçe Uırma olaıağı sağlayan Yet-
ki "Vısası'nıı TBMM Başkanı
Hûsanettin Ondoruk tarafından
1.5 jûn gecikneyle Çankaya'ya
gön»<srilmesOYP'de gerilim ya-
rattı. Cindonıc'a yakın kaynak-
lar, h\r gecikne söz konusu ol-
tnadğını ve lormal prosedürün
işles<iği görışünü savunurken
ağır rafik, D'r
P'lileri rahatsız et-
ti. D " P Gene Başkan Yardımcı-
sı Llrahim Vtşar Dedelek yasa
Köşk'e gönderilmeden yaptıgı
açıklamada, Cindoruk'u. sürecı
yavaşlatmakla suçladı. Cindoruk
ile DYP'liler arasında yapılan gö-
rüşmelerin ardından, Yetki Yasa-
sı öğle saatlerine doğru Demı-
rel'in onayına sunuldu. Hükü-
meti uyaran Demirel, dün akşam
şu açıklamayı yaptı:
"Türidye'nin kJari taksimao-
nın yeniden gözden geçirilmesi ve
yeni il ve ilçeler kunılmasının bir
ihtiyaç halinegeldiği herkesçe ka-
bul edilmektedir. Devletimizin
daha iyi işlemesi \e \atandaşian-
mızın devletle münasebetlcrini
daha kolay lıkla sürdürebilmeleri
bunu gerektirmektedir. Yeni il ve
ilçeler kunılurken itina ile hare-
ket edilmesi, acete ile yanlışlıklar
yapılmanıasu yeni hoşnutsuziuk-
lar doğmasının mutlaka önlen-
mesi laamdır."
Yetki Yasası, Resmi Gazete'-
nin mükerrer sayısında yayım-
landı.
Demirel'in Yetki Yasası'nı in-
celediği sıralarda il yapılacak il-
çeler konusundakı kararnamele-
n hazıriamaya başlayan hükü-
met, il sayısının ilk aşamada 79'a
çıkanlmasını benimsedi. Yapılan
çalışmalann ardından Kilıs, Ya-
lova ve Karabük'ün ıl yapılması-
na ilişkin kararname hazırlandı.
Yetki Yasası'nın onaylanması-
nın ardından il yapılacak ılçele-
re bilgi veren DYP kurmaylan,
Kilis'in plaka numarasının "79"
olacağını söyledıler.
• Baştarafi 1. Sayfada
şinin gözaltında kaybedildiği belirtilirken,
sadece 1995 yılında ve sadece İstanbul'da
75 günde 103 kişi kimsesizler mezarlığı-
na gömüldü. Edinilenbilgileregöre 1994-
1995 yıllan arasında ise yuzdeöO'ı, "nor-
mal olmayan" ölüm raporu bulunan 396
kişi de sessiz sedasız toprağa verildi.
Türkiye'de özellikle 12 Eylül 1980 tan-
hinden sonra 412 kişinin güvenlik güçlenn-
ce gözaltında kaybedildiği iddia edılıyor.
İnsan Haklan Derneği (IHD), Insan Haİcla-
n Vakfı (İHV) ve çeşitlı kıtle örgütlerinin
yaptıklan araştırmalara göre en çok gözal-
tında kayıp, 299 kişiyle 1994 yılında mey-
dana geldi. 1995 yılının ılk ayında ise 27 ki-
şinin kaybedildiği öne sürüldü.
Türkiye'dekı insan haklanyla ilgili örgüt-
ler tarafından yurtdışındakı örgütlere de
gönderilen bilgilere göre gözaltında kayıp-
lann büyük çoğunluğu "güvenlik güçlerin-
ce" yalanlanırken, Olağanüstü Hal Bölge
Valıliği sınırlan ıçındekı ıllerden 60'a ya-
kın insandan da yıllardır haber alınamadı-
ğı belirtildi. Özellikle 12 Mart 1995 günü
Gaziosmanpaşa Gazı Mahallesi'nde mey-
dana gelen 33 kişinin öldüğü olaylardan
sonra 21 Mart 1995 günü polis tarafından
gözaltına alındığı savlanan Hasan Ocak,
"cesedi bulunan kayıplar" kervanına katıl-
dı. Ocak'ın ailesi, çocuklannın 21 Mart
1995 günü İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne
bağlı ekiplerce gözaltına alındığını ve gö-
zaltında kaybedilmek ıstendiğıni savladı.
Ancak Emniyet yetkilileri ısrarla. Ocak'ı
kendılerinin gözaltına almadığını açıkladı-
lar. Sonunda. bir ihbar üzerine Ocak'ın ce-
sedinin, 28 gün Adli Tıp Morgu'nda bek-
letıldıkten sonra. parmak izleri alınmasına
ve Emniyet bırımlennce daha önceden alın-
mış parmak izleri bulunmasına karşın kım-
lik tespiti yapılmadan ve ailesine haber ve-
rilmeden Altınşehir Kimsesizler Mezarlı-
ğı'nda toprağa verildıği ortaya çıktı.
Ocak'ın ardından, bu kez. yıne gözaltın-
da kayıp savıyla ailesi tarafından aranan
Rıdvan Karakoç'un cesedi bulundu. Ben-
zerlik şaşırtıcıydı. Ocak ve Karakoç'un, bu
kadar rastlantılarla dolu benzer ölümleri ve
gömülmeleri. gözaltında kayıp savlannın
ardından bu kez "Kimsesizler mezarlığına
gömülenler kimler?" sorusunu getirdi gün-
deme. Konuya, İnsan Haklanndan Sorum-
lu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu el koy-
du ilk kez. Güneydoğu Anadolu Bölge-
sı'nde seçim gezisinde bulunan Hacaloğlu,
"Dosyayı inceliyoruz. Geniş bir açıklama ya-
pacağız" dedi. Ancak Adlı Tıp Kurumu yet-
kılılen dosyadaki 293 kımsesiz cesetten
yüzde 60'ının normal olmayan yollardan
öldüğünün belırlendiğini açıkladılar.
Karakoç'un ölümü yeni bir gerçeği daha
gözler önüne serdi. Oğullannın cesedinin
gömüldüğü mezan bulmak için İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdür-
lüğü'ne giden Karakoç'lar ve basın men-
suplan, son 75 gün içinde 103 kişinin, kim-
sesizler mezarlığına sessiz sedasız gömül-
düğünü öğrendiler. Belgelere göre bunlar-
dan 6'sı bebekti. Geri kalan insanlar arasın-
da yaşlı genç her yaş grubu vardı. Kimdi
bunlar? Sadece İstanbul'da 75 günde 103 ki-
şi ölüyor ya da öldürülüyor ve sahipsiz ol-
duklan gerekçesiyle toprağa veriliyordu.
Ancak en ilginç olanı ise sahipsiz cesetler
konusunda yetkililerin yetkisızlığiydı. Ne
polis, ne savcılıklar ne Adlı Tıp Kurumu ne
de Mezarlıklar Müdürlüğü, sahipsiz ceset-
lenn kimlik tespiti ve aileye gömülmeden
önce haber verilmesi konusunda yetkili de-
ğildiler. Her binm ya da kurum görevini ye-
rine getiriyor ve sonunda ceset toprağa ve-
riliyordu.