23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 3 HAZİRAN 1995 CUMARTESİ 12 DIZIYAZI Insanhaldarı için ortaklaşa güvence İNSAN HAKLARI VE TÜRKİYE GÜNEY DİNÇ •AİHS'yi onaylayan ülkeler, doğrudan kendileriyle ilgili bir sorun olmasa da sözleşmenin 24. maddesi uyannca bir başka devleti komisyona şikâyet edebiliyorlar. 'Ortaklaşa güvence' adı verilen devlet başvuruları, o ülkenin iç işlerine karışmak anlamına gelmiyor. AtHS"yı onaylayan ülke- ler. doğrudan doğruya ken- dileriyle ilgili bir sonırt ol- masa da sözleşmenin 24. maddesi uyannca bir başka devleti komisyona şikâyet edebiliyorlar. Butürbaşvu- nılann yapılabilmesi için yakınmacı devletin ya da onun yurttaşlannın bir za- rara uğramalan gerekmi- yor 'Ortaklaşa güvence' adı verilen devlet başvuru- lan, yakmılan ülkenin iç iş- lerine kanşmak anlamına gelmiyor. AvTupa'nın ortak kamu dûzenini oluşturmak amacıyla bir araya gelen Avrupa Konseyı üyelen, sözleşmeyi onaylamakla te- mel hak ve özgürlüklerle il- gili uygulamalannı. birbir- lerinin denetımine açmış oluyorlar. Temel amaç Av- rupa hukuk bırhğıne yönel- mek olduguna göre. sözleş- mecı devletlerin kendileri- ne de yarar sağlayan bu de- netımden yakınmamalan gerekıyor. Bir devletin kendı uyru- ğuna karşı insan haklann- dan sapması durumunda da Avrupa Konseyı üyelen. devlet başvurusu yoluyla önlem alınmasını ısteyebı- lıyorlar. Örneğin Türkıye, Batı Trakya'da yaşayan Yu- nan uyruklu Turklenn te- mel hak ve özgürlüklerinın çığnenmesi karşısında, devlet başvurusu yoluyla bu konuyu komisyon önü- ne getirme olanağına sahıp bulunuyor. Benzergirişım- ler, yabancı ışçı çahştıran Almanya ve dığer Avrupa ülkelerindeki ayınmcı ve ırkçı uygulamalara karşı da gündemegetırilebilir İnsan haklan alanında sürekli sa- vunma durumunda kalan Türkiye, ulusal kamuoyu- nun en duyarlı olduğu ko- nularda bile kapsamlı, ka- nıtlı dosyalar hazırlayarak devlet başvurusu yolunu çalıştırmakta isteksiz dav- ranıyor. Türkiye hakkında 4 başvuru •Bir devletin kendi uyruğuna karşı insan haklarından sapması durumunda da üyeler, devlet başvurusu yoluyla önlem alınmasını isteyebiliyorlar. Örneğin Türkiye, Batı Trakya'daki Türklerin sorununu, bu yolla komisyon önüne getirme olanağına sahip bulunuyor. • Ancak insan haklan alanında sürekli savunma durumunda kalan Türkiye, ulusal kamuoyunun en duyarlı olduğu konularda bile kapsamlı, kanıtlı dosyalar hazırlayarak devlet başvurusu yolunu çalıştırmakta isteksiz davranıyor. Türkiye, özeüikle 12 EyiüTden sonra yaşanan insan haklan ihlafleri nedeniyle çeşhii ülkeler tarafindan komisyona şikâyet edüdi. Avrupa Konseyi üyeleri- nın birbırlerine İcarşı yap- tıklan toplam 18 devlet baş- vunısunun 4'ü, Türkiye'ye yönelik. Ilk üç başvuru, 1974 Kıbns Çıkarması'yla bağlantılı. Komisyonun üç başvuruyu da kabul etmesi- ne karşın, Bakanlar Komi- tesi sıyasal ve askeri yönle- ri ağır basan Kıbns başvu- rulannı, Türkiye yönünden oldukça anlayışlı çözümle- re bağİadı. Bakanlar Komi- tesi'nin ılk iki dosyayı kap- sayan 20 Ocak 1979 günlü karannda. "...AİHK'nin saptadığı sözleşme ihlalleri- •e son verecek önlemlerin ılınması ve taraflann Bir- leşmiş Milktler Genel Sek- reteri'nin arabuluculuğu al- tuıda toplumlararası görüş- nelere basjamalan..." ön- görüldü. Kıbns'ın korrus- yonda kabul edilen üçüncü başvurusu, 1983 yılmdan i>eri Bakanlar Komitesi'nın jündeminde bekletiliyor. 12 Eylül ihlalleri 12 Eylül asken yönetımi, rürkiye'nm bir kez daha Vrupa Konseyı'nin gün- iemıne yerleşmesi sonucu- IU getırdı. Ölüm cezalan- ım infazı, yargıç karan ol- •nadan uzun ve denetimsiz >özaltı. işkence ve insanlık iışı uygulamalar, sıkıyöne- •im mahkemelerinin güven «rmeyen yargılamalan, avunma hakkının kısıtlan- ııası, siyasal partilenn-sen- lıkalann kapatılması. bası- ıa ve iletişim özgürlüğüne ietırilen engeller; Dani- narka, Fransa, Hollanda, Sorveç ve lsveç'in Tûrki- /e'ye yönelik devlet başvu- tisunun başiıca konulannı jıuşturdu. Komisyon, 6 Aralık 1983 duruşmada taraflan dinledikten sonra, başvuru- nun kabul edilırliğine karar verdı. Türkiye, demokratik- leşme yolunda önemlı yü- kümlülükler üstlenerek bu başvurunun dostça çözüm- lenmesini sağladı. Türkiye'nin verdiği sözler Komisyonun 7 Aralık 1985 günlü 9940-H-82 sa- yılı raporuyla da benimse- nen Türkıye'nın imza koy- duğu uzlaşma protokolüne göre şunlar yapılmalı: "- Devlet Denetieme Ku- nılu. sözleşmenin 3. madde- sine göre, Türkiye'nin üst- lendiği yükümlülüklerin ye- rine getirilrnesi açısından. özellikle askeri ve sivil ceza ve tutukevleri >e polis karakol ve merkezlerini gözetim ve denetün altında tutacakür. - Hükümet, sözleşmenin 3. maddesinijı etkin bir bJçim- de uygulanmasını sağlamak için tutuklama. koşul ve yön- temleri dahiL, aldığı önlem- ler konusunda komisyona üç rapor verecektir. Bu raporlar yalmzca bilgiverme amacına yönelik olacaktır, başka bir amaç için kullanılnıayacak- tır. Her rapordan sonra ko- misyon temsilcileri ile Tûrk hükümeti temsikileri arasın- da üç toplantı yapdacakbr. Bu toplantılarda banşçı çö- zümle ilgili her konu göriişü- lebilecek ve gerekli göriilme- si durumunda hapishaneler ve polis merkezleri birtikte ziyaret edilebilecektir. - Komisyon temsilcileri ve Türk hükümeti temsilcileri 01.02.1987 tarihine kadar or- tak bir rapor hazuiayacak- lar ve bu rapor,Avnıpa Kon- seyi üyekrine açık tutulacak- ür. -Sıkıyönetim,giderek kal- dınlacaktır. - Olağanüstü durum dola- yısıyla sözleşmenin 15. mad- desine göre getirilen kısrtla- malar, büyük ölçüde kaldı- nlmışör. Hükümet, bu konu- da meydana gelecek degişik- liklerden komisyona bilgi ve- recektir. - Hükümet, anayasa çer- çevesinde af karan ve ben- zerleri konusunda Meclis'e gerekli tasanlan sunacakür." Türkiye, demokratikleş- me ve insan haklan alanın- da 1985 yılında Avrupa Konseyi organlanna verdiği ve çok kapsamlı yükümlü- lükler içeren taahhüdünü, bugüne kadar tümüyle yeri- ne getirebilmiş degildir. Başta 1982 Anayasası ol- mak üzere, 12 Eylül cunta- sının tortulan, günümüzde de etkinlığini sürdürmekte- dir. AİHK'nin geleneğine gö- re, daha önce dostça çözü- me bağlanmış uyuşmazlık- lara benzeyen yakınmalann aynı devlete karşı ileride de yinelenmesi durumunda, yargıçlar daha katı tutumlar izleyebiliyorlar. Insan hak- lannın sürekli çiğnenmesini önlemeyi amaçlayan bu yak- laşımı doğal karşılamak gerekiyor. Yarın: özal'ın bireysel basvuru oyunu Nesîmi'yi ölüme götüren 6 sevgî' Gizemci (mutasavvıf) Türk şair Nesimi (Doğum tarihi:?-Ölümtanhi: 1412) Bağdat'ta doğdu. Yaşamı üzerine belirgin bir bilgi yok. llkeğitimini medresede yapmış. Daha sonra Fazhıl- lah Hurufi'nin çevrcsine gı- rerek bu düşünceyi, Hurufı- lığı benımsemiştır. Nesimi; ınsanı, konuşan Tann'nın sözü olarak nite- lendırir. Bir yandan da Huru- fılığin harf ve ses ilkelerine dayanarak ınsanın otuz iki harften oluşan bir bütünlük olduğunu ıleri sürer. Bu otuz iki harf, varlığın çokluğu, türlülüğü anlamına gelmez. Çünkü bunlar bir görünüştür. Tannsal birliğe vanştır. Kuran harflerle ya- zıldıgından ınsanla özdeştir. Onun bu özelliğini koruya- bılmek için de derin düşün- meye alışmak, gönülde Tan- n "dan başka varlık bulunma- dığını kavrayacak olgunluk aşamasma yükselmek gere- kir. Insanın yüzündeki yazı İnsan da evren gibi harflerden kurulu olduguna göre kendini bi- len Tann'yı, Tann'yı bılen de ken- dini bilir. Insanın yüzünde, yalnız gönül bilgisine sahip olan (âşık) kişinin okuyabileceği yazı vaıidır. Bu da 'Allah'tır. Şeriatın öngördü- ğü ibadet, insana yönelik olmahdır. Çünkü kendine tapan insan Tan- n'ya, Tann'ya tapan da kendine tapmış olur. Bu durum, insanın 'Enel Hak' (Ben Tann'yun) demesini gerekti- rir. Bu anlayış, 5 yüzyıl kadar son- TARİHTE DÜŞÜNCE "SUÇLULARI" ADNAN CEMGİL • Nesimi'ye göre insan sürekli olarak bir sevgi akımı içinde olmalı, çevresinde bulunan şeylerde Tann'yı, Tann'da da bütün şeyleri görme yeteneğini kazanmalıdır. • Bunun için ibadet gerekli degildir. Çünkü zamanında yapılmayan bir ibadet sonradan yerine getirilebilir (kaza). Oysa sevgiden yoksun bir süreyi, yeniden yaşamak olanağı yoktur. ra, Hallac-ı Mansur'un Nesimi üzerindeki etkisine kanıttır. Bu aşamaya varan insan, "Ey sevgiM. senin yüzünde Tann yüce- dir yunsı vardır, güzeDiğine vurul- manun, seni sev memin nedeni bu- dur" der. Nesimi'ye göre insan sürekli olarak bir sevgi akımı içinde olma- lı, çevresinde bulunan şeylerde Tann'yı, Tann'da da bütün şeyleri görme yeteneğini kazanmalıdır. Varlığın öğeleri harf ile sestir. Gerçek, iki Tannsal tözde gizlidir. Görünür duruma gelınce varlık tür- leri oluşur. Insanla Tann, Kuran öğelerinin özdeşlığı dolayısıyla birdir. Her harf, kendi özünde bir ses içerir Ancak harflerin değişik- liği ya da aynlığı görünüştür, ses kendısinı içeren harfin dışına çı- kınca. görünen nesne olur, varlık türü niteliği kazanır. Buna karşın Tannsal tözden baş- ka bir varlığın bulunduğu ileri sü- rülemez. Çünkü bir olanın içerdi- ği çokluk ve türlülük uyum içinde- dir. Bu uyum da birliktir. Harf, se- sin kabuğu durumundadir, ses öz- dür. En yoğun, en katı nesneden en soyut olana kadar ne varsa sesten oluşur. Ses, canlı varlıklarda ey- lem, cansızlarda gizli güç duru- mundadır. İnsan, özünü ruhun değıl, mad- denin oluşturduğu bir varlıktır. Ruh bu maddenin anlamıdır. Ses, insanda söz olarak görünüş alanı- na çıkar. Bu görünüş Tannsaldır, çünkü insan konuşması niteliğın- dedir. Insan çe\Tesinde bulunan bütün nesneleri görebılmelidir. Bu- nun için ibadet gerekli degildir. Çünkü zamanında yapılmayan bir ibadet sonradan yerine getirilebilir (kaza). Oysa sevgiden, sevgiye du- yulan eğilimden yoksun bir süreyi. yeniden yaşamak olanağı yoktur. Bundan duyulan eksiklik giderile- mez. "GeL gel, bu vana gel ki namazı- nı sonradan kılar. onıcunu sonra- dan tutabilirsin. Vbksa sev gilisiz ge- çen bir sürenin neden olduğu eksik- lik duvgusunu gideremezsin." Nesimi, yalnız tasavvuf konu- sunda değil, şiirlerin yapısındaki uyum, denlik ve coşku ile de çağ- lar boyunca etkisini sürdürdü. İnsan, Tann ve evren birliğinin sonucu, bu anlayışla da Hallac-ı Mansur gibi "Ben Tann'yım" (Enel Hak) diyen Nesimi, şiirlerin- deki düşünceleri yüzünden 'suçlu' sayıldı. Bu düşünceleri şeriata ay- kın bulunarak ölüm cezasına çarp- tınlmasına karar verildi. O dönemdeki Memluk Sultanı Ferenc'ın buyruğu ile derisi yüzülerek öldürüldü Yarın: Şeyh Bedrettin POLİTİKA VE OTESt MEHMED KEMAL Paçaları Sıvamak Var... Seçımler ufukta gorundu mu, seçmenler arasında fıkralar, öyküler, anılar anlatılmaya başlanır. Genel, ara, erken sözcükleri dilden düşmez olur. Benim gi- bi 1946'dan beri seçimlen izlemiş bir gazetecınin dağarcığında çok öykü, çok anı, çok not vardır. v Başlayalım: Samsun'un Alaçam ilçesinde aday halka seslenir "Sayın BafralılarL." "Bura Bafra değil." Lafı değiştırir. "Sayın Termeliler!.." "Bura Terme değil!.." "Pekı neresi?.." "Alaçam... Alaçam..." Aday kurşun yemiş gibi hızla kürsüden iner, ka- sabadan kaçmaya doğrulur. Köylü seçmen, oyunu kullandıktan sonra geri dö- ner: "Bey pusulamı istiyorum." "Pusula geri venlmez, hem niçın istiyorsun?" "Zarfın üstüne adresı yazmayı unutmuşum." "Hıç adres yazılır mı be adam!.." "Geçen seçimde adresi yazmadım da oylar baş- ka partiye gitti." Kürsüyü ele geçıren aday, durmadan atıp tutuyor. "Türkiye Işçi Partısi komünisttir, ona oy verme- yin!.." "Yaşa... Yaşşşşa.." "Süleyman Demirel masondur, ona oy verme- yin!" "Varol..." "Cumhuriyet Halk Partisi dinsizdir, ona oy ver- meyın!" "NuroL " Kalabalığın ıçınden biri seslenir "Pekı kıme oy verelim?" "Bana "der, "Bana..." Toz olur. 1946 seçimlennde oytama şöyteydi: Oylar açıkta atılacak, gizli sayılacaktı. 46 seçimlerine onun için ayıplıdır, derier. 1950 seçimlennde oylar gizli atıldı, açıkta sayıldı. Yalnız oylan gizli atabilmek için yeterii hücre yoktu. Oylar okulda, camide, kilisede kullanı- Iryordu. Dimitri oy atmak için camiye gitti. O sırada onu soranlar oldu. "Dimitri nerede?" "Camide..." . - . Dimitri namaza değıl, oy atmaya gitmişti. Seçimlerin de hastalığı vardır Dünya kadar para harcadığı halde, listeye bile giremeyen adaya soru- yortar. "Lanet olsun, bir daha parti mi önünden bile geçmeyeceğim." Aradan 4 yıl geçiyor, bakıyoriar ki aday gene se- çime soyunmuş. "Ne o?" diyorlar. "Ne olsun hastalık." Bir de adaylığın kontenjanı vardır. Hiç zahmet çekmeden merkezden aday çıkarırlar. Böyle biri aday olur. "Beyigönnekistiyoruz." . j, i "Beyuyuyor." .. . ' ^ _. ,. . l "Uyandınn!" '" ' ' "Olmaz!" "Biz de oy vermeyiz!" Aday kapının ardında görünur, "Ben sizin değil, Ismet Paşa'nın adayıyım" der. Kontenjandan oldu- ğunu belirtir. Bu seçimin kontenjanı kimler olacak?.. Bunda da ayn gayn var. Aday da değişti, seçmen de... Bayan başbakan ilk deneme! B U L M A C A SEDAT YÂŞAYA1V 1 2SOLJUNSAĞA: 1/Sürekli veaşın çalışmadan dogan 1 yorgunluk.2/ ? Muğla'nın bir tl- cesi... tsrail'deko- 3 operatif köyü. 3/ . Genellıkle eskı " kahvehanelerde 5 ve evlerde bulu- nan, duvarabınşik 6 tahtasedir...Kan- 7 şık renkli. 4/ Ye- mek... Türki- 8 ye'nin en güney Q noktasını oluştu- ran burun. 5/ Yivecek bula- mayan, yoksul kimse... Kü- çük bal teknesi. 6/ Dişi de- ve... Yabanıl hayvan banna- ğı. II Bir sonı sözü... Gene- lev işleten kadın. 8/ Kadın hapıshanesi. 9/ Çukur yer... Metal bilyelerin savnıbnası ılkesıne dayalı elektrikli bir oyun makınesi. YUK\RIDAN AŞAĞIYA: 1' Türkıye'ye deniz yoluyla gelen eşyanın, alıcısına teslim biçimlerinden biri. 2/Hisse, pay... Küçük tekne kaptanı. 3/Demiryolu... Evcil olmayan hayvanlann vurma ya da yakalama işi... Bir sonı eki. 4/ Mı- sır unundan yapılan yağlı bir yemek. S/Ağaç dikmek için açılan çukur... Şöhret. 61 Japon lırik dramı... Büyüklük, iri- lik bakımından şaşılacak durumda olan şey. 7/ Onem ya da değer bakımından gitgıde yükselen bir sıra basamaklann her biri... Bankada hesabı olanlara gönderilen ödeme ya da çekme mektubu. 8/ Şerit biçiminde levhalardan oluşan bir tür pencere kapama düzeni... Vilayet 9/ Umumi mağazaya bırakılan bir malı temsil eden ve onun üzerinde rehin hakkı kuran senet. soz• Fatih hıristiyanlığa davete 'hayır' demedi Refah'm fetih şariatanlığı... 9 100 bin kamu çalışanı Ankara'yı kuşatacak... Eylemler 6 Haziran'da başlıyor • 1995 Türkiye'sinde Devrimci Yol'culuk... Oğuzhan Müftüoğlu ile söyleşi 9 Kelam'mı anla(ma)dık Mir'im! Sentetik kahraman Mırkelam nereye koşuyor7 • Çingeneler sadece filmlerde mi güzeldir? 9 Solcular hep dayak mı yiyecek? 9 Gazi katliamının santklan korunuyor. • Met-Üst METO'BİYOGRAFİ'lerine devam edlyor Her cumartesı bayılerde
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear