Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 23 HAZİRAN 1995 CUMA
HABERLER
TCffden panel
• ANKARA (ANKA) -
Tûrkiye Gazeteciler
Sendikası (TGS) Ankara
Şubesi tarafından
düzenlenen "Basında
Sendikal Örgütlenme ve
Yeni Hedefler'" konulu
panel, 25 haziranda
gerçekleştirilecek. TGS
Ankara Şubesi tarafından 25
haziranda Türk-lş Genei
Merkez Kongre Salonu'nda
gerçeldeştirilecek olan
panele eski TGS Genel
Başkanı ve Cumhuriyet
Gazetesi Genel Yayın
Yönetmeni Orhan Erinç,
Ankara Gazeteciler
Cemiyeti Başkanı Nazmi
Bilgin, Istanbul Üniversitesi
tktisat Fakültesi tş Hukuku
Anabilim Dalı Başkanı
Prof.Dr. Metin Kutal ve eski
Türk-lş Genel Başkan
Danışmanı Avukat Önder
Aker konuşmacı olarak
katılacaklar.
Başbakanhk'ta
atama
• ANKARA (ANKA)-
Başbakanlık'ta açık bulunan
mûsteşar yardımcılığı
görevine. Turizm Bakanlığı
Mûsteşar Yardımcısı E.
Nedim Öztûrk atandı. Bu
arada. Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı 'nca
yapılan atamayla da Eribank
Yönetim Kurulu'nda açık
bulunan üyeliğe Prof.
Kemal Çevik getirildi.
Eymür dosyası
savcılıkta
• ANKARA (AA)-Milli
lstihbarat Teşkilatı (MİT)
Daire başkanlanndan
Mehmet Eymür'iin oğlu
Mazhar Alp Eymür
tarafmdan öldürülen Nuri
Şahin Hasırcıoğlu'nun ailesi
tarafından sanık Eymür
aleyhine açılan 550 milyon
liralık tazminat davasına
devam edildi. Taraf
avukatlannın karşılıklı
olarak dilekçelerinin
okunmasının ardından,
mahkeme başkanı. Ankara
Cumhuriyet
Başsavcılığı'ndan yazı
gönderildiğini söyledi.
Astsubayölü
bıriundu
• Istanbul Haber Servisi -
Gaziosmanpaşa ormanlık
alanda, Nizamettin Ulu (39)
adındaki astsubay başçavuş
başına tek kurşun sıkılarak
öldürüldü. 66. Zırhlı Tugay 2.
Mekanize Tabur Komu-
tanlığı'nda görevli Başçavuş
Ulu'nun cesedi yakınında da
bir adet 7.65 mm. çapında boş
kovan ele geçirildi. Yetkililer,
olayla ilgili olarak Astsubay
Kıdemli Çavuş Fikret San ile
bir ay önce terhis olan er
Oğuz Kaya'nın gözaltına
alındığını kaydettiler.
fetanbuf'da
operasyon
• tstanbul Haber Servisi -
Istanbul Terörle Mücadele
Şube Müdürlüğü'nden dün
yapılan açıklamada, 13-21
haziran tarihleri arasında
Topkapı bölgesinde yapılan
operasyonlarda, DHKP-C
üyesi olduğu öne süriilen
Semra Polat, Alaattin
Gündoğdu, lsmet Sinag ve
Zeynel Aygün adlı dört
kişinin yakalandığı
belirtildı. Yapılan
operasyonlarda, aynca 3
adet Kalaşnikof tüfek, 4
adet tabanca ele geçirildiği
bildirildi.
Traflk kazası: 1
ölii, 1 yaralı
• tstanbul Haber Servisi --
Istanbul Kadıköy
Kızıltoprak Cemil Topuzlu
Caddesi'nde dün meydana
gelen trafik kazası sonucu
bir kişi öldü, bir kişi de ağır
yaralandı. Burkay Ontürk'
ün sürdüğü 34 AIN 48
plakalı araç, yolda
yürümekte olan Mustafa ve
Nurten Aktürk'e çarptı.
Mustafa Aktürk olay
yerinde can verirken, eşi
Nurten Aktürk ise
Haydarpaşa Numune
Hastanesi'nde tedavi altına
alındı.
Kilyos'ta 5 kişi
boğuldu
• İstanbul Haber Servisi -
Istanbul Kilyos Tatlısu
mevkiinde, önceki gün
serinlemek için denize giren
beş kişi boğuldu. Öğlen
sıralannda arkadaşlanyla
denize giren topluluktan
RecepGüler(18), Erkan
Tuncer (17), Murat Ankan
(16), Mustafa Cinci (15) ve
Ahrnet Sanöz (16) adlı
gençler kurtulamayarak
boğuldular. Boğulanlardan
Mustafa Cinci' nin
cesedının bulunduğu,
diğerlerinin bulunmasına
çaîışıldığı belirtildı.
DYP-CHP yine ters düştü
DYP'li Başkan Ismail Köse'nin görüşleri doğrultusünda, kusuru
bulunduğu ileri süriilen polisi aklayan rapora, CHP muhalefet şerhi koydu
• îsmail Köse'nin
kaleme aldığı raporda,
gerçek suçlulann
gizlenmeye
çalışıldığını ileri süren
CHP'liler, muhalefet
yazılannda, Istanbul
Emniyet Müdürü
Necdet Menzir'in
görevden alınmasını ve
olaylarda kusuru
bulunan polisler
hakkında adli ve idari
soruşturma açılmasını
istediler.
DÜRDANE KOCAOĞLU
ANKARA - Istanbul'un
Gaziosmanpaşa ve Ümrani-
ye ilçelerinde meydana ge-
len olaylan araştırmak üzere
kurulan TBMM Araştırma
Komisyonu'nun tamamla-
nan raporu, iktidar ortaklan
DYP ve CHP'yi bir kez daha
karşı karşıya getirdi. Komis-
yonun DYP'li Başkanı İsma-
il Köse'nin görüşleri doğrul-
tusünda polisi aklayan rapo-
ra CHP'den muhalefet şerhi
konularak "Pblis müdahele
etti,ölii sayıs 20 kat arrü" gö-
rüşü savunuldu.
DYPErzurum Milletveki-
li tsmail Köse olayda kusur-
lan bulunduğu savlanan Is-
tanbul Valisi Hayri Kozakçı-
oğlu, tstanbul Emniyet Mü-
dürü Necdet Menzir ve poli-
sin, görevlerini eksiksiz ola-
rak yerine getirdiği görüşü-
nün yer almasına CHP'den
itiraz geldi.
'Menzir görevden
alınsın'
Komisyonun CHP'li üye-
len Salman Kaya ve Mehmet
Sevigen tarafından hazırlanan muhalefet
yazısında, tstanbul Emniyet Müdürü Nec-
det Menzir'in görevden alınması, sorumlu
polisler hakkında soruşturma başlatılması
istendi. Muhalefet yazısında "Emniyetgüç-
leri, karşısındaki topluluğu hasım gibi gör-
müş ve bu tavnvla ola> lann büyümesine y-
ol açmısör. Polis müdahale erti, ölii sayısı 20
kattan fazla arto'
1
görüşü dile getirildi.
Kaya ve Sevigen, muhalefet yazılannda,
raporun gerçekleri çarpıttığını ileri siire-
rek, polisi ağır bir dille suçladılar. tki mil-
letvekili, ortak kaleme aldıklan muhalefet
yazısında, "Üzükrek belirtelim Id, rapor-
da dfle getirilenler üe bizirn bizzat tanık ol-
duklannuz arasında çelişkiler vardır" de-
diler. Yazıda. tanıkhğınabaşvurulan insan-
lann anlatımlannın gerçekleri yansıttığı
vurgulandı.
TBMM Arasürma Komisyonu'nun CHP'li üyeleri Salman Kaya ve Mehmet Sevigen, tstanbul Emniyet Müdü-
rü Necdet Menzir'in görevden alınması, sorumlu polisler hakkında soruşturma başlatılmasını istediler.
önünde bekleyen halkın ce-
naze törenine getirilmesi için
ara sokaklardan karakola
doğru yönelmişken. tam bu
sırada polis halkın üzerine
yeni bir saldın başlatmıştır.
304MOO polis, tarama biçi-
minde ateş ederek, halkı ko-
valamaya başlamıştır. Bu ko-
valamanın ardından iki pan-
zer, İsmetpaşa Caddesi'nde
iki kez aşağı-y ukan hızla ge-
lip gitmek suretiyle çevreye
ateş açmış, olaylar ve ölii sa-
yısı bundan sonra tümüyle
büyümüştür. Komisyon ra-
poru diye sunulan raporda,
ne yazık ki bu geiişmeierden
söz edilmemektedir."
'Polis, Umraniye'de de
taradı'
Muhalefet yazısında, 15
mart çarşamba günü Ümra-
niye'de meydana gelen olay-
lar sırasında da, Gaziosman-
paşa'dakine benzer bir geliş-
me olduğuna dikkat çekile-
rek. "Kitie dağılmak üzere
iken, hatta dağılnıaya başla-
nuşken polisin halkın üzerine
ateş açması üzerine 4 insanı-
mız ölmüş ve onlarca kişi de
yaralannnşür" denildi.
Yazıda, emniyet güçleri
arasındaki "tehlikeli kadro-
lasma"ya dikkat çekilerek,
" Emniyet güçlerinin, çeşitli
olaylarda parmaklanyla
kurtbaşı işareti yaptığı söyie-
nen kişilerden oluşması, em-
niyet güçleri arasındaki teh-
likeli bir kadrolaşmanın var-
lığını göstermektedir ki. bu
haldcki güvenlik güçlerinin,
önemli toplumsal olaylarda
y atışüncı olmasını beklemek
hayal olur" ifadelerine yer
verildi.
Tanık anlatımlanna dayanan CHP millet-
vekılleri, "kah\ehanelerin taranması üze-
rine, maç izleyenlerin, infiale kapılarak so-
kağa döküldüğü. >aklaşık 40-50 dakika po-
lisin kahve tarayanlara müdahalesi beklen-
dikten sonra karakola yüründüğü, bu >ü-
rüyüşün giderek polise karşı tepki halini al-
dığı ve bu arada polisin kalabalığı hasım gi-
bi gören tavuianyla olaylann büyüdüğü-
nü" kaydettiler. Muhalefet yazısında, "her
şeye rağmen", 12 mart pazar günü saat
20.45 'te başlayan infıalin 13 mart pazarte-
si sabaha karşı saat 03.00-04.00 sıralann-
da yahşmaya yüz tuttuğu ve toplananlann
büyük çoğunluğunun dağıldığı belirtildı.
CHP milletvekilleri, rapora ekledikleri
muhalefet şerhinde şu görüşe yer verdiler:
"Kanımızca, cemevi önünde 300-400 ki-
şilik bir grup kaknğında gereekfcştirilen po-
lis müdahalesi. olaylan tırnıandıran temel
faktör olmuştur. Ölay hemen bütünüyle
sönme ve kapanma eğilimi gösterdiğinde,
olayın sona ermesi istenmiyormuşçasına,
bir srvil ekip,ceme\i önünde dağılma duru-
munda olan gnıbu tarayarak, olaylann ye-
niden ale\ lenmesine neden olmuştur.O ana
kadar can kavbı, yalnızca kah\chane taran-
masında öldürülen bir kişiden ibaretken,
polisin kalabalığı taraması iki kişinin ölme-
sine. iki kişinin de ağır yaralanmasına yol
açmıştır. Ölii sayısı daha fazla beklenirken,
iki kişinin öMiiğü ve cena/clcrinin verilece-
ğinin açıklanması 13 mart pazartesi günü
saat 12.00\>e doğru yeniden sakinleşme egi-
liminin doğmasına yol açmıştır. Olav lar tek-
rar \aoşma sürecine 0rmiştir. Ancak. bir
yandan cenaze için kortej haarlanırken, bir
yandan da oJuşturulan bir heyet, karakol
CHP milletvekilleri, raporda gerçek suç-
lulann gizlenmeye çalışıldığını ileri sürdü-
ler. Salman Kaya ve Mehmet Sevigen, mu-
halefet yazılannda, ilk ateşi açanlarla son
olaylan çıkardığı söylenen örgütler arasın-
da ilişki olduğunun ileri sürüldüğüne dik-
kat çekerek, "Madem bö\le>dL olaylardan
sonra çok sayıda kişi gözaltına alındu hatta
bazılan tcllc boğulup öldürüldü. Buna rağ-
men neden ilk taramayı yapanlara ulaşıla-
madı? Açık ki, bu iddia gerçek suçlulan giz-
lemeye yöneUktir" dediler.
Kaya ve Sevigen, olaylann büyümesine
neden olan polisler hakkında hıçbir soruş-
turma başlatılmamış olmasının, devlete
olan güveni sarstığı ve bu kişilerin devlet-
çe korunduğu izlenimi verdiğini kay-
dederek, sorumlular hakkında derhal idari
ve adli soruşturma başlatılmasını istediler.
Avukatlardan
polise protesto
tstanbul Haber Servisi -
tstanbul Barosu'na bağlı bir
grup avukat. Halkın Hukuk
Bürosu avukatlanndan Ah-
met Düzgün Yüksd'ın bir
soruşturma nedenıyle gö-
zaltına alınmasını protesto
ederek "Avukatı polis degiL
savcı sorgular. Biz DCM
Savcısı'na, durumu protes-
to cttiğimtfl belirten bir di-
lekçe verecegiz" dedi.
Aralannda Halkın Hu-
kuk Bürosu avukatlan ıle
ÇHD üyelen ve Sibel Yal-
çm'ın ablası ve eniştesinin
de bulunduğu bir grup, dün
Sultanahmet Adliyesi'nde
basm açıklaması yaptı. Hal-
kın Hulcuk Bürosu avukat-
lanndan Ahmet Düzgün
Yüksel'in 20 Haziran 1995
tarihınde saat 23.00 sırala-
nnda müvekkilı Sebahat
Varol ile birlikte gözaltına
alındığını bildiren avukat-
lar, yaşammdan endişe duy-
duklannı söylediler. Emni-
yetin Yüksel'in gözaltına
alındığını önce kabul etme-
dığinı öne süren avukatlar,
şunlan söylediler:
"Ahmet Düzgün Yûksd,
özellikle yargısız infazdava-
lanna girmekteydi. Bu ne-
denle birçok kez polis tara-
fından gözaltına alındı. teh-
dit edildL 22 haziranda da i-
kiyargtsız infaz davasma ka-
ülacakn. Bunlardan biri
Perpa, digeri Burhan Rem-
zı Kafadenk'in öldürülme-
si olayı idi. Bunlardan birin-
de iki emnrvet amiri sorgu-
lanacakn. fld duruşmanın
bemen öncesinde gözaluna
alınması dikkat çekkL" Si-
bel Yalçın'ın eniştesı Mus-
tafa Karakoç, Yüksel'in Si-
bel Yalçın'ın avukatı oldu-
ğu için gözaltına alınmış
olabileceğini söyledi.
Öğretim üyelerîne siyaset yasak
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - TBMM Ge-
nel Kurulu'nda, anayasanın
68. maddesinin değiştiril-
mesine ilişkin 7. madde gö-
rüşülürken verilen, öğretim
üyelerinin siyaset yapmala-
nna ilişkin değişiklik önergesi, açık
oylamada kabul edilirken gizli oyla-
mada 231 ret, 149 kabul oyu alarak
reddedildi.
Aynı madde üzerindeki 2 ayn öner-
genin daha reddedilmesinin ardından,
madde oya sunuldu ve öğretim üyele-
rine siyaset yapmayı, siyasi partilere
bağış ve yardım aİmayı yasaklayan,
ancak siyasi partilere üye olma yaşı-
nı 18'e indiren 7. madde de 229 ka-
bul, 164 ret oyu alarak reddedildi.
ANAP Grup Başkanvekili Hasan
Korkmazcan,bu konudaki mutabaka-
tın DYP tarafından bozulduğunu,
RP'nin de bunun üzerine kürsüde
açıkladığı desteğini çektiğini söyledi.
Genel kurulda RP'nin, "siyasi par-
tilerin programlan ile rüzüklcrinin. la-
ik cumhuriyet ibaresi yerine, inanç ser-
bestisi ve ibadet özgürlüğüne aykın
olamayacağı'1
ibaresinin konmasını
önermesı, CHP Tunceli Milletvekili
• Öğretim üyelerinin siyaset yapmalanna
olanak sağlayan değişiklik önergesi, TBMM
Genel Kurulu'nda açık oylamada kabul
edilirken gizli oylamada 231 ret, 149 kabul
oyu alarak reddedildi
TBMM Başkanvekili KamerGenç'in
tepkisine yol açtı. Genç, "Laik cıun-
huriyeti kaldırmak istiyorlar. Buöner-
ge de onun açık kanıtı*"derkcn önerge,
ezici bir çoğunlukla reddedildi. RP'li
Hüseyin Erdal, CHP'nin 60 ihtilalin-
den sonra suçsuz insanlann CHP'lile-
rin şikâyetleri üzerine hapislere atıldı-
ğını ileri sürdü. RP tstanbul Milletve-
kili Ali Oğuz da tek parti döneminde
camilerin yakılıp yıkıldığını, arpa de-
posu olarak kullanıldığını herkesin
bildiğini öne sürdü. CHP Grup Baş-
kanvekili Abdülkadir Ateş, de bu sa-
taşmalara yanıt verirken "Eğer Ata-
türk' ün kurduğu CHP veonun önder-
Bğindegerçekleştirilen bir kurtuluş sa-
vaşı olmasay du acaba siz bu kürsüden
sakalınızı uzata uzata konuşabilir miy-
diniz?" dedi.
Madde üzerinde yapılan görüşme-
lerin ardından, RP ve CHP'nin öner-
geleri ile aynı içerikteki ANAP'm öğ-
retim üyelerine siyasi partile-
re katılabilme ve parti organ-
lannda görev alabilmelerine
ilişkin değişiklik önergesi,
DYP'nin blok olarak karşı oy
kullanmasına karşın, ANAP,
CHP, RP, DSP ve MHP'li
milletvekillerin oylanyla kabul edildi.
Genel kurulda yapılan açık oylama-
larda aynca, yükseköğretim öğrenci-
lerinin siyasi partilere kaölabilmele-
rinin sınırlandınlabileceğine ilişkin
ibarenin çıkanlması ve siyasi partile-
rin yardım alabilmelerine ilişkin 2 ay-
n önerge daha kabul edildi. Ancak,
gerçekleştirilen gizli oylamada her 3
önerge de reddedildi. 7. madde üze-
rindeki önergelerin reddedilmesininin
ardından, maddenin gizli oylaması ya-
pıldı. TBMM Genel Kurulu'nda yurt-
dışındaki yurttaşlann oy kullanabil-
mesi ve seçme yaşının 18'e indirilme-
sine ilişkin anayasa değişikligi kabul
edildi. Anayasanın 67. maddesini de-
ğiştiren önerinin gizli oylamasına 401
milletvekili katıldı. Öneriye, 280 mil-
letvekili "kabul", 112 milletvekili de
tt
ret" oyu kullandı. 7 milletvekilinin
çekimser kaldığı oylamada, 2 oy ge-
çersiz kaldı.
BIRBAKIMA
SERVER TANİLLİ
Molla Sırat
"7982 Anayasası" denen metne ne denli karşı ol-
duğumu hatırlatmaya gerek yok. Karşı olmak ne ke-
lime, düpedüz "Anayasa değildir bu; olsa olsa bir
kışla talimnamesi, bir polis tüzüğüdür" deyip dam-
galamışımdır. Silahlı bir eşkıya çetesinin iktidan ba-
sıp, sonra da kendisine hizmet arzetmeye amade tiy-
nette bir devşirme takımına talimat vererek düzen-
lettiği bir metne anayasa demem ben.
Ne içeriğiyle öyledir ne de biçimiyle.
Halka da, düpedüz "ikrah" yoluya, yani korkuta-
rak kabul ettirilmiştir.
O yılan yaşadık ve gördük bunları...
Ne düşerdi bugünkü Parlamento'ya?
1991 yılındaki ilk genel seçimlerin arkasından, 12.
Eylül faşizminin, bu, çağımıza da tarihimize de ya-*
kışmayan belgesini batıl ilan ederek oturup adam gi-
bi bir anayasa yapmak değil mi?
Ve arkasından da bütün bir "12 Eylül hukuku"nır
çöp sepetine atıp demokratik bir düzen kurmak. Bit-
medi: Bütün bunları toplumumuzun başına örenleri
derhal yargılayıp cezalandırmak!
Hiçbiri olmadı bunlann.
Olmadı da ne söz, kaç yıldır "demokratikleşme
önlemleri" diye bir öykü sürdürüldü. Sonunda, ana-
yasa denen metnin -o da bir parça!- kirini pasını si-
lecek bir değişiklikler paketinin, bir iki haftadan be-
ri Meclis'te başına gelenleri hep beraber gördük;
görmediklerimiz varsa onlara da tanık olacağız.
Işin acı yanı, söz konusu degişikliklerin varolanın
da gerisinde kalma gibi bir tehlike belirirken, düpe-
düz laik cumhuriyeti halkın oylamasına sunmanın
kapısı açılmak istenmiştir.
Ne, korkuyor muyuz böyle bir oylamadan? -
Hayır!
Ama bu tür bir öneri, üstelik çağdışı bir düzen adı-
na, halkın vicdanıylaoynamayı siyasetinin temeli ya-«
pıp çıkmış karanlık güçlerden geliyorsa, bize de, ne"
oluyor ne bitiyor diye oturup düşünmek gerekiyor.j
Söz konusu anayasa değişiklikleri ile ilgili gelişme--
lerin sağladığı en büyük yarar budur. »
Laik cumhuriyetin yeminli düşmanlan apaçık or-
tadadır şimdi.
Şeksiz ve şüphesiz!
Bugün ilk yapılması gereken de şudur sanıyoruz:
Hayır, kısmi bir anayasa değişikligi ile yetinemeyiz;
yeni, yepyeni bir anayasa yapmanın hazırlıklanna
hemen başlamalıyız. Bugünkü parlamentonun çatı-
sı altında "aklı başında olan insanlar" derhal hare-
kete geçerek, asıl bunu gündeme getirmelidirler; bu,
bizi "7982 Anayasası"denen metinden kurtarmanın
yolunu açacağı gibi, demokrasimizın gelecegi için de
yeni ufuklar gösterecektir. Bugünkü Meclis'in çatısı
altında böylesi onurlu bir hedefe vanlamaz da refe-
randuma gitme zorunluluğu ortaya çıkarsa, sonun-
da yürürlükteki metne bir tür "meşruiyet" kazandı-
racak olan derme çatma değişiklikler değil, insanla-
nmıza ve çağımıza yakışır bir anayasa metni hakkın-
da halkın düşüncesine başvurulmuş olur.
Aslında, böyle bir metin de vardır ortada. "
80'li yılların başında yeni bir anayasaya gitme söz '
konusu olduğunda, Ankara Sıyasal Bilgiler Fakülte-,
si ile Hukuk Fakültesi'nın ilgili öğretim üyeleri, 1982?
yılında, bir Gerekçeli Anayasa Önerisi'nde bulun- •
muşlardı. O öneriyi yapanlar arasında, Bahri Savcı
Hoca'nın, Mümtaz Soysalın, rahmetli Münci Ka-
pani'nin adlann»z*<retmek, çalışmanın ciddiliği hak-t
kında yeterli bir fikir verir kanısındayız.
Bu eser, bugün de ideal niteliktedir ülkemiz için. -
Basınımzda -Oktay Akbal başta olmak üzere- bir'
iki saygın kalemden gelen yeni bir anayasa önerisi-
ne, böylece somut bir öneri ile katılmış bulunuyorum
bende.
Meclis'in sağduyulu insanlan harekete geçiniz!
Sonunda, belki halkın önüne çıkmak gibi bir sü-
reç başlayacak, korkmayınız bundan da!
Refah Partisi'negelince... Bu parti, kendi yazgısı-
nı kendi elleriyle örmeye başlamıstır artık; onunla
dirsek temasına geçecek her güç, olsa olsa bu yaz-
gıyı paylaşacak. Tarihin tekerliğini tersine çevirme-
ye kalkanlara, hiç de "ruz-u mahşer"e kalmadan
toplumun vereceği bir yanıt vardır, verilecek bu.
Demokrasiye evet, ama laik cumhuriyeti yıkmaya,
hayır! -- -7 «
(şrtiyor musun hey Molla Sırat?
TÜSIAD Başkanı Komili:
Demokrosi istemek
vatan hainliği değildir
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Sanayıci ve lşa-
damlan Derneğı (TÜSİAD) Başkanı Halis Komili, siyasi-
lere "Her türlü demokrasi talebini, vatan hainliğiyle özdeş-
leştirnıejTn''uyansında bulundu.
Komili. TÜSlAD'm aylık yayın organı Görüş dergisin- •
de "Demokrasi, Gümriik Birliği ve Garip Bir tttifak" baş-
lıklı yazısında yaptığı değerlendırmede, gümriik birliğine
girme sürecinde bulunan Türkıye'de demokratikleşme ko-,
nusunda acil adımlar atılması gerektiğıni kaydetti. Komili,
yasızında şu görüşlen dıle getirdi: -
"Gerek Avrupa'da gerekse Türkıye'de demokratikleşme
konusunu tek sorun etraftnda ele alanlar. onu şu veya bu ya-
sa maddesinin değişmesine indirgeyenler, sadeceterörlebağ--
lannlı konular üzerinde dikkaüeri toplayanlar, gerçek de-'.
mokratik değişimin gereklerinin yeterince kavranmasuu,
bilerek ya da bibneyerek engeUJyorlar."
.ONUK YAZAR Doç.Dr. YILDIZ SERTEL
Dünya ölçüsünde, tarihin bir kronoloji, geç-
miş olaylann hikâyesi gibi yazılmasına son ve-
rildi. Artık "kraDann, padtsahlaruı tarihi"1
_va-
zılmıyor. Hanlann. hakanîann, padişahlann
isimlerini; muharebelerin, zaferlerin tarihlerini
birbirinin arkasına dizen tarihlere "tarih" den-
miyor. Tarihi bilim adamlannın yazması, bun-
lardan birtakım verileri inceleyerek; imparator-
luklann çöküşü. devrimler, sosyal-ekonomik bu-
nalımlargibi olaylann nedenlerinin izah edilme-
si gerekiyor. Yani olaylan sıralayan tarihten, ana-
lizini yapan tarihe geçiliyor. Fransız tarihçisı
Fernand Braudel'in açtığı yeni çağda, aynı za-
manda çok yönlülüğe, tarihin yazılışında ekono-
mik, sosyal, siyasal gelişmelerin bir arada veril-
mesine gayret ediliyor.
Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vak-
fi'nın tertip ettiği kongrelerde yapılan tartışma-
lar, yeni bir tarih görüşünün oluşmasına önem-
li bir katkıda bulunuyor. 8-10 haziran arasında
Boğaziçi Üniversitesi'nde yapılan kongrede,
"Tarih Eğitimi ve Tarihte Öteki'' sorununu ele
aldık, Halil Berktay bunu şöyle açıkladı: "Tarih,
bir milletin tarihi gibi yanldığı \-akit o milletten
otanayanlar 'ötekiler' ve hatta düşman olarak
ele alımyor. Bu da halklar arasında düşmanbk-
lar yaranlmasma veya geliştirilnıesinc yol açıvor.
Oysa, kaçuulmaztarihi düşmanhklaryoktur. Ta-
rih, insanhk tarihi olarak yazılmalı, tarih kitap-
lannda milletler arasında düşmanhk yaratacak
sözcükkrden kaçınılmalıdır."
Stefanos Pesmeoğlu, tarihin tek görüş açısın-
dan, örneğın Avrupa'yı merkez olarak ele alma-
sından yakındı. Tarihi düşmanlıklann bu biçim
yanaşımlan körüklediğini belirtti. Görüldüğü
Bir kongrenin düşündürdükleri...
gibi, kongrenin temel hedefı tarihin halklar ara-
sında düşmanhk değil. dostluk ve banş sağlama-
sıydı. Bunun dayolu, tarihin "mflli tarihler" ola-
rak yazılmamasıydı. Bozkurt Gmcnç hu konu-
yu şöyle açıkladı: "Fransız devriminden beri
(1789) bir mflli varlık sorunu ortaya çıkn. Bu var-
hk mÛli diL etnik \ c kültürel beraberiikte aran-
dı. Kurulan milli devlerJer tarafindan y azılan mü-
htarihkr halklarakabulettirildi. Devletlerhalk-
lara kim olduklannı söylemeye başladılar. Milli
açidan yazılan tarihler. çoğu kez milli düşman-
lıklara dayandu tarihi düşmanhklar kaçınıhnaz
farz edildL Sürekli olarak bu biçim yazılan tarih-
ler medyayı da etkiledL"
Kongrede, değişik konuşmalarda. değişik
yönleriyle ele alınan bu görüşün, tarihin yazılı-
şı ve günümüzün sonınlanna; özellikle milli çe-
lişmelere çare araması açısından, önemi küçüm-
senemez.
Ders Idtaplarmm eteşfjrisi
Osmanlı Imparatorluğunda ve cumhuriyet
döneminde mıllı kimlık sorununu, Bilimler Aka-
demisi üyesi Çağlar Keyder ele aldı. Bunun bir
'mit' olduğıınu söylemesi tabii ki dikkati çekti.
Keyder'e göre Türk milli devleti Türklere ait ol-
mayan topraklar üzerinde kurulmuştu. Osman-
lı toplum yapısından cumhuriyete geçiş anı ol-
du ve bu modernleşmenin öncüleri gayrimüslim-
lerdi. Kurulan yeni devlet eskisinden daha mut-
lakiyetçiydi. Kurduğu idarenin temelini sağlam-
laştırmak için millıyetçi propagandaya başvur-
du. Türk mılliyetçiliğinin mevcut kültürle bir
bağlantısı yoktu. Anadolu"da bir etnik birlik de
yoktu. Milliyetçilik sert programlarla, tepeden
inme propagandalarla halka kabul ettirildi. Her
ne kadar, kongrenin tam anlamda bilimsel olmak
iddiası yoktuysa da, bu kadar gerceklere uyma-
yan bir açıklamayı tepkiyle karşılamamak olası
değildi. Sayın Keyder'in, Türk milliyetçiliğinin,
imparatorluğun yıkılış döneminde, Türk kımli-
ğinin aranması sonucu doğduğunu ve tttihat ve
Terakki hareketı içinde, orduda hızla güçlenmiş
olduğunu bilmemesi mümkün mü? Mütareke
döneminde yapılan Sultanahmet mitingi ve hal-
kın da katılmasıyla yapılan Milli Kurtuluş Sa-
vaşı sırasında milli duygulann güçlendiği nasıl
inkâr edilebilir. Bir tarihi süreç içinde gelişen
milliyetçıliğin tepeden zorla kabul ettirildiği na-
sıl söylenebılir? Cıddi araştırmalar. modernleş-
meyi sadecegayrimüslim buriuvaziye mal etme-
nin de yanlış olduğunu gösteriyor. 19. yüzyıl so-
nunda, Selanik, Istanbul ve îzmir'de pek çok
Türk tüccar ve ekibinin modernleşmekte oldu-
ğunu, Batılılaşma hareketinin başında da Türk
aydınlannın bulunduğunu gösteriyor. Tarihin ya-
zılışı hakkında olumlu teoriler çok iyi, ama bu
kadar nakıs bilgiyle tarih üzerine yorum yapıla-
mayacağı da açık.
Tarih eğitiminin, okullara sunulan tarih kitap-
lannın, gerek Yunanistan'da gerekse Türkiye'de
dersliklerin etno-sentrik esaslara dayandınlma-
sı eleştirildi. Türk dersliklerinin eleştirisini ya-
pan Fransız dil uzmanı EtienneCoupeaın, bu ki-
taplann yazıhşında iki ana çizgi görüldüğünü
söyledi: Türk milliyetçiliği ve Türk-lslam sen-
tezi. Ortaokullarda okutulan tarih kitaplanna
şöyle bir bakınca, ona hak vermek gerekiyor.
Zira bugünkü kitaplar, bizim Atatürk dönemin-
de okuduğumuz kitaplardan çok farklı. Örneğin
Doç. DT. Refik Turan ile Nevin Ergezeri'nin
"Orta 1 İçin G«nel Tarih" kitabında. Kaşgarh
Mahmud'un şu sözlerini görüyoruz:
Sonuç
"Yüce tannnuı devlet güneşini Türk burçla-
nnda doğdurmuş olduğunu ve onlann yurtlan
üzerinde dünyaııın bütün dairelerini döndürmüş
bulunduğunu gördüm. Tann onlara Türk adını
verdi ve onlan yeryüzüne hâkim kıldı..r Aynı
kitapta ilkçağda' Orta Asya'nın geniş bozkırla-
nna hâkim olan Türklerin, göçlerle dünyanın
çeşitli yerlerine ulaşıp hâkim olduklannı; Asya,
AfVika, Avrupa kıtalannda devletler kurduklan-
nı okuyoruz. Bazı kitaplarda "Sümerlerin" Türk
gösterildiği de bir gerçek. Yaratılan büyük ve üs-
tün Türk imajı, insana bazen Hhler'in, "Ahnan-
ya her şeyin üstünde* sözünü hatırlatıyor.
Etienne Coupeaux, çocuklanmıza nasıl bir ta-
rih okutulduğunu anlatmakla bizi ikaz etmiş ol-
du. Ancak Atatürk milliyetçiliği ve Atatürk dö-
neminde yazılan kitaplarla bugünküler arasında-
ki fark belirtilmeliydi. Kurtuluş Savaşı'nı izle-
yen yıllarda, antiemperyalist bir politika güdü-
lüyor, bunun yanında bütün komşulanmızla
dostluklar kuruluyor, ırkçı, yayılmacı milliyet-.'
çilikten uzak duruluyordu. Tarih kitaplannda,"'
bir üstün Türk imajı yaratılmıyordu. Büyük dev-
letlerin, yıkılan Osmanlı Imparatorluğu'nun top-
raklannı bölüşmek istediği, bu hedefle Yunan-'
lılan Türk topraklanna sürdükleri anlatılıyor,'
ancak misakı milli sınırlan içinde bir bağımsız'
Türk devleti kurulduktan sonra bütün bu devlet-..
lerle dostluklar kuruiduğu belirtiliyordu. Kong-
rede bu farkın belirtilmemesi bireksiklikti. Eti- -
enne Coupeaux'ya göre 1931-1993 arasında
Türkleryazdıklan kitaplarda Araplar, Rumlar ve^
Ermenilerle ya bütünleşmiş, ya da onlan düşman
göstermişlerdir. Bunun nedeni, Anadolu tarihi-i
nin hem Türklerin. hem Rumlann, hem de Er-",
menilerin tarihi olmasıdır. Bundan ötürü de Türk ;
topraklannda tek bir milli varlık gösterilmesi >
güçleşmiştir. Burada da sanki Keyder'inkine ya- ,
kın bir görüş var. Yani Anadolu sadece Türkle-,
rin değil gibi. Inşallah bu benim kuruntumdur.
Türkiye E. T. Tarih Vakfi geçen yıl da böyle ;
bir kongre örgütlemiş, orada da Sina Akşin, Or- '
han Koloğlu gibi aydınlanmız ilgınç tebliğler,'
vermişlerdi. Bu tartışmalann çok büyük yaran ,
oiduğundan hiç şüphe yok. Özellikle tarih İcitap-
lanmızın nasıl yazıldığına gerçekten dikkat et-
mek gerekiyor. Tarihler, bütün dünyada bir top-
lum veya uygarlığı merkez alarak yazılıyor. Ba-'
nşçı tarih görüşünü evrenselleştirmek herhalde
çok faydalı olacak. Ancak birtakım olumsuz çı- '
kışlarla sorular ve kuşkular yaratmamaya da dik- '
kat etmeli. Tarih Vakfı'na bu faydalı çalışmala-
nnda başanlar dilemek gerek. ı