14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 HAZİRAN 1995 CUMA 14 KULTUR SanatçL, lıer zaıııaıı potitikaıını içinde Kültür Servisi - 23. Uluslararası Istanbul Müzik Festivali çerçevesinde konserler ver- mek üzere ülkemize gelen New York Filar- moni Orkestrası'nın şefi Kurt Masur. Çıra- ğan Sarayı'nda yapılan basın toplantısında gazetecilerle bir araya geldı. Toplantıya Nevv York Filarmoni Orkestrası Başkanı Steve Sta- mas, orkestra direktörü Deborah Borda, Is- tanbul Kültür ve Sanat Vakfi müzik direktö- rü Cevza Aktüze de katıldı. "tstanbul'a Citibank'ın 20. yduu kutiama- ya geldiğimizi söylersek yalan olur. Asbnda müzikseverier için geidik" diyen Masur, düş- ledıklennden, dıledıklen hıkâyelerden sonra Istanbul'da bulunmaktan duyduklan mutlulu- ğu dile getirirken 'İstanbuT yenne kendısıne tarihi anımsatan, daha mistik çağnşımlan olan 'Constantinopotis'i kullanmayı yeğledi- ğini belirtıyordu. Masur ve New York Filar- moni, bize New York'taki müzık yaşamından yansımalar ve mutlulukJar getirmişti: "Her gün yaşamı daha güzd kılmaya çanşıyoruz. tld farklı zamanın bestecisini bir programda bir araya getirip onlann olay lara aynı biçimde ba- kışını size yansıtmaya çalışıyoruz. Beethoven, Fransız Devrimi'nden çok eıkilenmiştir. Mü- ziğinde bu etkiyi büyük oranda görmekteyiz. Şostakovıç' e gelince, o da kendi insani yakla- şımıyla yaşadığı zamanının güçlüklerini mü- zigindeyansıtmtştır. '5. Senfoni'sinde de "Be- nim dilım müziktir, mesajımı ancak müzikle iletebılinm" demenin yoJunu bulırnışrur". Masur, bu akşam verecekleri konserin programından da söz ettı: "Ozellikle savaşza- manında bestelenmis, bazı yapıtian çalmamız istendi. tlk bölümde Anton Webern'in ilkya- pıüanndan biri var. 'Im Sommenvind'. Onun hemen arkasından da Samuel Barber'm 'Se- cond Essay For Orkestra, Op. 17-Orkestra İçin 2. Deneme, Op. 1T. Barber, bunu 1942 yıhn- da bestelemiş. Her ild parçada da tarihteki korkunç olaylann yanı sıra yaşamın güzeuiği- nin şiirsel bir ifadesiyle karşüaşıyorsunuz. Programın ikincı bölümünde ıse Gustav Mahler'in 1 numaralı 'Re Majör Senfonisi' yer alıyor. Masur, bir zamanlar New York Fi- larmoni Orkestrası'nda müzik direktörlüğü yapmış olan Mahler'in, '1. Senfoni'sinı Leip- zig'de besteledığıni belirterek bestecinın ken- Sanatçı zaten her zaman, ister istemez politikanın içindedin Çünkü politika da toplumsal yaşamla toplumu anlamakla ilgili. Sanatçının politik yönü tabii ki olmalı. Ama eğer aptalsanız, müzik yapmayı bırakıp politikaya geçebilirsiniz. Kurt Masur, N«w York'taki müzik yaşamından yansımalar getirdiklerini belirterek, "Yaşamı ber gün daha gûzel kılmaya çakşryoruz" dedL (Fotoğraf: DE VRİM BARAN) disi için taşıdığı önemi dile getirdi. Masur, şu anda çok iyi durumda olduğunu ifade ettiği New York Filarmoni'yi "Benim gibi bir maestronun isteklerini yerine getire- bilecek bir orkestra'' sözleriyle tanımladı. New York Filarmonı'nin üçüncü kez tstan- bul'a gelmesine karşın. Türk müzikseverle- rin bu orkestrayı ılk kez Masur yönetiminde dinleme olanağı bulduklanna ışaret eden De- borah Borda da orkestrayla Masur arasında benzersiz bir müzik ortaklığı kurulduğunu söyledi. Borda, orkestranın, trafiğin yoğun olduğu işe gidiş gelış saatlerinde daha ucuz konserler verdiğini belirterek "Böylece New Yörklulann bu orkestrayı kendi orkestralan olarak benimsemeleri amaçlamyor" dedi. Borda, New York Filarmonı'nin yönetim ku- rulunda bulunan kırk kişinin, zamanlannı ve paralannı dünyanın en eski orkestrası için harcadıklannı vurguladı: "Bu, onlann yaşam- lannın tutkusu haline geldi." "Orkestra, konserlerinde solist kullanıyor mu" sorusuna Masur şu yanıtı verdi: "Bizim yaptığımız sanat, dinleyiciler için. Onlann so- listin parmaklanna bakarak etkilenmelerin- den çok, müziğin ruhlanna dokunmasını, nıhlannı canlandırmasını isriyoruz. İnsanla- nn konserden o müziğin tatlı bir anısıyla çık- ması bizim için çok önemü." Masur, 1960'lardan sonra yapılan müzik konusundaki görüşleri ve bu besteleri prog- ramlanna dahil edip etmedikleri yolundaki soruya karşılık da "Evet, ama hepsini çalma- mız mümkün değiL Yüzde ellioranındayerve- riyoruz" dedi. Bir keresinde Çınli bir beste- cinin Tiananmen Meydanı'ndaki kanlı olay- lar üzerine yaptığı bir besteyi seslendirdikle- rini, bu konseri 12 bin kişin izlediğıni, hatta Yevtuşenko'nun da bir şiirini okuyarak kon- sere katıldığını anlattı. Çok zeki ve iyi eğitim görmüş hanımlarla çevrelendiğini söyleyen maestro, "Çok sıkı bir ilişki var aramızda. Görûşlerimizi bir ara- yagetirerek hata yapmamaya çalışıyoruz" de- di. Maestro, acaba Türk müziği hakkında ne- ler biliyor ve Türk dinleyıciden neler bekli- yordu: "Bildiğim kadanyla sizde oldukça gü- zel bir konser salonu varmış." AKM'nın bır- kaç kez yandığını ögrenen Masur, "Demekki siz, konser salonlannızı yakmayı seviyorsu- nuz" dedi. Farklı ülkelerin dinleyicilerinden ahnacak tepkinin önceden kestinlemeyeceği- ni söyleyen Masur, bir yıl önce Tayvan'a Mo- zart ve Beethoven'ın yapıtlanyla gittiklerini, burada verdikleri konsenn büyük ilgı gördü- ğünü anlattı.Maestro, konseri, salondakilenn dışmda, dışanda kurulan ekrandan da 25 bin kişinin izlendığinı söyleyınce, aynı uygula- mamn tstanbul'da da yapılmamasına bayağı hayıflandık doğrusu. AKM'nin dışına konan bir ekranla, New York Filarmonf nın konser- lerinin binlerce Istanbullu tarafuıdan izlen- mesi sağlanamaz mıydı acaba? Mozart'ın 'Saraydan Kız Kaçırma'da Türkleri anlamaya, kendi kafasındaki Türk imajuu müziğine yansıtmaya çahştığını ifa- de eden Masur, müziği anlamaktan çok, his- setmek gerektiğını dile getirdi. Maestro, 1989 yılında demokrası yanlısı protestoculann Gewandhaus Konser Salo- nu'na girmesine izin vererek politik tartış- malann bir parçası olmuştu. Hatta Batı Al- manya'daki bazı örgütlerce desteklenen dire- niş gruplan, onun cumhurbaşkanlığı için iyi bir aday olacağmı ileri sürdüler. Masur'un, bir sanatçının polıtikayla nasıl bir ilişki içinde olabileceği yolundaki sorumuza. karşılığı şu oldu: "Sanatçı zaten her zaman, ister istemez politikanın içindedin Çünkü politika da top- İumsal yaşamla toplumu anlamakla ilgili. Sa- natçının politikyönü tabii ki oimalı. Ama eğer aptalsanız, müzik yapmayı bırakıp politikaya geçebiürsiniz'" Bütün gazetecilerin ortak dileği, Kurt Ma- sur'la söyleşi olanağı yakalayabilmekti. Sa- natçının özel görüşme tekliflerine pek sıcak bakmadığı söyleniyordu. Masur'un televiz- yonlan yazılı basına yeğlediği izlenimini edindik. Yoksa maestro da çağımızın hastalı- ğı görselliğe mi yakalamıştı? Fasonnı nm olduruıuşu, sinemaya aktarddıİSVEÇ (Cumhuriyet)-Öldürülüşünün 20. yılında Pi- er Paolo Pasoiini, güncellığini sürdürüyor. ttalyan yönet- men Marco Tullio, tanınmış meslektaşının trajik sonunu beyazperdeye yansıtırken cinayetin tek bir kişi tarafından işlenmiş olamayacağı tezini de savunuyor. lsveçli sinema yazan Peter Loewe'nin Roma'dan yazdığı ve Dagens Nyheter'in 20 haziran sayısında yayımlanan yazmın ana hatlannı veriyoruz. Italyan yönetmen Marco Tullio Giordano, üzehnde hayli tartışılacağı şimdiden belli olan filmını tamamladı. Sonbaharda gösterime girecek olan film. 20 yıl önce bir erkek fahişe tarafından öldürülen Pier Paolo Pasoiini'nin trajik sonunu işliyor. Yönetmen Giordano, bu film saye- sinde cinayetin yasal olarak yeniden gözden geçirilmesi- ni umut ediyor. Iki on yıl sonra Pasoiini adı, îtalya'da hâlâ hassas bir ko- nu. Kendisi savaş sonrası ttalyası'nın belkı de en büyük sanatçısı, en azından en çok yönlüsü. Yönetmen, tarhşma- cı, tiyatrocu, yazar, ressam, futbolcu ve şair Pasoiini, çok kişiyi etkilemeyi sürdürüyor. u SaR> ya da Sodom'un son 120 günü" fılmi, bugün bile TV'de yasak. Pasolini'nin çağdaş tüketim toplumunun ge- leceğiyle ilgili uyanlan, günümüzde bırer birer doğru çık- makta. Pasoiini, Roma yakınlannda, Ostia'dakı birotomo- bil park yerinde öldürüldüğü zaman, Berlusconi, TV im- paratorluğunun temelini bile atmamıştı. O sıralarda Paso- iini, birbirinden ateşli makalelerle televızyonun, kültürü yozlaştıran ve idealizmi yok eden faşızan bir güç olduğu- nu defalarca yazmıştı. Pasoüni - Bir İtalyan Suçn Marco Tullio Giordano, filmi için "PasoHni - Bir İtal- yan Suçu" adını uygun görmüş. Roma'da görüştüğümüz- de bize bu suçun neden tipık ttalyan özellık gösterdiğini şöyle açıkladı: - Çünkü, vunm abalıya denilerek bir lcurban bulunuyor, ancak gerçek asla günışığına çıkanlmıyor. 2 Kasım 1975 gecesi, 17 yaşındaki PinoPelosi,Pasolini'nin otomobilini sürerken yakalanıyor. Birkaç saat sonra Pasolini'nin ce- sedi Ostia'da bulunuyor. Pelosi, ilk ifadesini sonuna ka- dar değiştirmiyor. Pasolini'nin kendisine cinsel ilişki için para teklif ettiğini, Ostia'da tenha bir yere nasıl gittikleri- ni ve orada Pasolini'nin birden nasıl şiddete başvurduğu- nu anlatıyor. Pelosi kendini savunmak zorunda kalıyor ve oradan yönetmenin otomobiliyle kaçarken Pasolini'yi ez- dıginin farkına varmadığını söylüyor. Pelosi, Pasolini'nin ölümüne neden olduğunu itiraf ediyor ve 10 yıl hapis ce- zasına çarptınlıyor. Peki, ortada açık olmayan bir şey var mı? Yönetmen Giordano, Milano'da 1950'de doğmuş. Pa- soiini'nin ani ölümünden sonra kendini büyük bir boşluk içinde hissetmiş. Cinayetle ilgili malzemeleri, önyargısız toplamaya başlamış. Uç duruşmaya da gitmiş. - Pelosi'nin anlattıkJan, ilk önce bana makul geldi, di- yor. Gayet ınandıncıydı. Genç bir erkek fahişe. 50 yaşın- daki eşcinsel bir adamı öldürüyor. Sonra kafam kanşma- ya başladı. Poüsin işlediği bir dizi hatayı, dinlenilmeyen tanıklann varlığını öğrendım. Ilk yargılamada Pelosi, "di- ğer bazı kimliği beürsiz ldşflerie birlikte Pasolini'yi öJdiir- mekten" suçlu bulundu. Mahkemede de danıştayda da Pe- losi, tek başına suçlu bulundu. Çünkü başkalannın varlı- ğı kanıtlanamamıştı. Pasoiini, güçlü kuvvetli biriydi. Pe- losi, ertesi sabah yakalandığında kılık kıyafeti yerindey- di; ne yırtık filan vardı ne de kendisi biriyle kavga etmi- şe benziyordu. Adli tıptan Dr. Faustuıo Durante'nin rapo- rundan sonra tepki göstermeye karar verdim. 17 yaşında- ki bir genç, tek başına Pasolini'nin bedenini o denli feci bir şekilde parçalamış olamazdı. Hıçbir kılığında en kü- çük leke bile bulunmaidı, otopsi sırasında çekilen korkunç resimleri gördükten sonra Pelosi'nin suç işlerken yalnız olmadığına kesinlikle karar verdim. Pasolini'nin düşmanı çoktu Pasolini'nin ortadan kaldınlmasmdan çıkan olan çok ki- şi vardı. Giordano, bukişilerin adi suçlu gençler, faşistler ya da profesyonel katillerden oluşabileceğini söylüyor. Pasoiini, yaşamının son birkaç yılında çok sayıda nüfuz- lu düşman edinmışti. Bir yazısında. ülkedeki bütün polis şeflerinin yargılanmasını istemişti. Pasoiini bu kişileri, rüşvet yemekle, mafyayla işbirliği yapmakla ve çevreyi kirleten, kültürü yozlaştıran bir tüketim toplumunun teme- lini atmakla suçluyordu. "Temiz eDer" operasyonu, Paso- lini'nin ne denli haklı olduğunu gösterdi. 'Kent ve Toplumsal Tarih Müzeleri' atölye programı İtalyan yönetmen Pier Paolo Pasoiini öldürülüşünün 20. yılında trajik sonuyla yine gündemde. Giordano, filmi için yapımcı bulmakta çok güçlük çek- tiğini söylüyor. Bu nedenle elindeki malzemeyi, önce ki- taplaştınruş. Kendisi ve senaryo yazannrn herhangi bir şe- kilde etkilenmemesi için, Pelosi'yle görüşmemiş. Film, Pelosi'nin yakalanışını gösteren ve Îtalya'da yaşanan bü- yük şoku yansıtan sahnelerle başlıyor. - Filmde herhangi bir tavır almıyorum, diyor Giordano. Elimdekı belgelen sunuyorum ve karar veımeyi, izleyici- lere bırakıyorum. Filmde ve kıtabımda bütün ipuçlan ve resmi makamlann üzerinde durmadığı izler yer alıyor. En basitinden, cinayet gecesi, Pasolini'nin öldürüldüğü yerin yakınlannda 15 kişi yatmış uyuyordu. Neden bunlann yalnızca ikisi sorguya çekildi, kalanlann hepsi yaşıyor. Ne var ki onlan sorgulamak, hâkimlenn yetkisi içinde, benim değil. Filmin en önemli bölümü, Ostia'da çekilmiş. Gıor- dano, fılme girişmeden önce, o güne dek Pasolini'nin yaz- dığı her şeyi okumuş. Pasolini'nin bir şiirinde, öldürüldü- ğü yeri neredeyse aynen anlattığını okuyunca tüyleri ür- permiş. Yine de Pasoiini 'nin kendi ölümünü kendisinin ta- sarladığına inanmıyor. - Bu tez. çok yaygın durumda. Pasoiini gibi gjrişken, gö- ze çarpan bir yaşam sürdüren herkesin, birçok riski göze aldığı da açık. Sokakta bulduğu insanlar arasında tehlike- li olanlann da bulunabileceği belli. Işin tehlikeli yönünün ona çekıci gelmiş olabileceğini de bir olasılık olarak ka- bul ediyorum. Onun yapıtlan, filmleri, kitaplan, yazılan olduğu gibi değerini koruyor. Ölümüyle ilgili karanlık noktalar, bu büyük sanatçının büyüklüğüne asla gölge düşüremez. (Derleyen: Gflrhan Uçkan) Küitür Servisi- Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfi. Rockefeller Vakfi'nın desteğiyle "Kent veToplumsalTarih Müzele- ri*' başlıklı bir atölye prog- ramı düzenledi. İTÜ Vakfi Maçka Sosyal Tesisleri'nde 28 haziranda başlayacak olan toplantı üç gün süre- cek. Bınnci gün, "Kent ve Sosyal Tarih Müzelerinin Srvil Toplumdaki Rolü r ve "Müzelerde Alternatif Ya- pılanmalar" başlıklı otu- rumlar gerçekleştirilecek. Bırinci oturuma Smitshoni- an Enstitüsü Sekreter Yar- dımcısı Tom Freudenheim (Washington), Merseyside Denizcilik Müzesi Tarih Bl.Bşk. Loraine Knowles (Liverpool), Brooklyn Ta- rih Derneği Direktörü Da- vid M.Kahn (New York), Hagley Müzesi Direktörü PhiKp Scranton (Philadelp- hıa) ve Tyne and Wear Mü- zelen Direktörü David Fle- mingkatılacak. "Müzelerde Alternatif Yapüanmalar" konulu otu- rumun konuşmacılan ise Paris Beşeri Bılimler Evi'nden FrancişLevy, MI- NOM Quebec Üniversite- Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfi'nca, Rockefeller Vakfi'nın desteğiyle düzenlenen "Kent ve Toplumsal Tarih Müzeleri" başlıklı bir atölye programı, İTÜ Vakfi Maçka Sosyal Tesisleri'nde 28 haziranda başlayacak ve üç gün sürecek. sı'nden Pierre Mayrand (Montreal), Lüksemburg Kent Tarihi Müzesi'nden Marie Paule Jungbhıt, Ür- dün Müzesi'nden Nihad Shabbar, Grand Rapıds Halk Müzesı"nden TH mothy J.Chester, ODTÜ Mimarlık Fakültesi'nden Ayşen Savaş ve Boğazıçi Oniversitesi'nden Fethiye Erbay. tkinci günün ilk oturumu "Müzeterin Parasal Açıdan Kendi Kendilerine Yeterti Olma Araçlan" başhğını taşıyor. Oturumda Retail Vision Inc. Direktörü Şük- rü Aslanyürek,Vburos-Eu- taxıas Müzesi Dırektörü Dimhris Michalopoulosve Israel Müze Orünlen Ltd. Genel Müdürü Rita Gans konuşacak. Bunu izleyen "Kent ve Toplumsal Tarih Müzeleri- nin Mekansal Gereksinim- leri ye Mimari Mirasa Yeni Bir İşlev Kazandınlrnasuıın Otası Sorunlan"konulu oturumun konuşmacılan tTÜ Mimarlık Fakülte- si'nden Nezih Eldem, OD- TÜ Mimarlık Fakülte- si'nden Emre Madran, Barselona Kenti Müzesi Direktörü Antoni Nicalau-i Marti, KA-BA Eskıeser Koruma ve Değerlendirme- Mimarlık Ltd.'den AyKn Öncy Kabaoğlu, Kana- da'dan mimar Mehdi Gha- fouri, Karlovak Beledıye Müzesi'nden Nicota Alba- naze(Hırvatistan) ve St.Pe- tersburg Tarihi Devlet Mü- zesi'nden Natalia Koltomo- vaolacak. Sempozyumun son günü "Kümırel Çoğulculuğun ve Toplum Kesitlerinin Top- lumsal Tarih Müzelerine Yansıtılması"oturumuyla başlayacak. Londra Müze- si Direktörü Max Hebditch. tsrael Müzesi Baş Küratö- rü Rrvka Gönen, Amerikan Ulusal Tarih Müzesi'nden Şteven Lubar, Boğaziçi Oniversitesi'nden HaHI Berktay, Kudüs Tanhi Mü- zesi 'nden Ady SemeLAnka- ra Üniversıtesi Sıyasal Bil- giler Fakültesi'nden Gür- han Fişek'in katılacağı otu- rumun ardından "Malzeme Seçimi, Korunması. Resto- rasyonu ve Sergilenmesin- de Yeni Yaklaşunlar: Ku- ram ve Uygulama"başlıklı son oturum gerçekleştirile- cek. Bu bölümde de konuş- macı olarak Yıldız Ünıver- sitesi'nden Tomur Atagök, Iskoçya Kraliyet Müze- si'nden Jennifer Scarce (Edinburg), Istanbul Oni- versitesi'nden Sühendan Kumcujstanbul Oniversi- tesi'nden Tülay Artan ve Paris Para Müzesi'nden M.Desnier bulunacak. Sempozyum, Tarih Vakfi Yönetim Kurulu Başkanı bhan Tekeü'nin yönetece- ğı "Gelecek Onyülarda Kent ve Toplumsal Tarih Müzeleri Bağtamında Bek- lentüer" konulu tartışmay- la sona erecek. Kııdsi Ergüner'den Kutiar cmısına hoşgörü konseri Kültür Servisi- Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salonu, önceki alcşam. farklı dinlerin müzikle kucaklaşmasma sahne oldu. Kudsi Erguner'in müzik yönetmenliğini üstlendiği "Tarih Boyu Hoşgörü'" konseri, 'hoşgörüsüzhığün' kurbanı olan Onat Kutiar'ın anısına ithaf edilmişti. Sahnenin biryanında Müslüman, diğer yanında Rum ve Ermeni cemaatlerinin temsilcileri yerlerini alarak ara vermeden bir buçuk saat boyunca dini müziklerinden ömekler verdiler. Istanbul gibi gizemli bir kentin dini hayatı Baba Hamparsum'un, Itn'nin. z^aharya'nın, Angelini'nin, Ismail Dede'nın, Tamburi Ishak'ın. Musi'nin ruhundan çıkan Rast, Uşşak, Hüseyni, Segâh, Hicaz gibi Doğu'nun en etkili makamlanyla bestelenmiş llahı'lerle yansıtıldı. "Dini hayatın en canb ve etkili konusu olan müzikteki ortak ze\ kin bir dinleti olarak sunulması, çogu kez düşünüldüğü gibi dini farkhhklann. günümüzün her hassas insanının susadığı 'hoşgörü'ye engel olmadığının en güzel kanıüdır" dıyen Kudsi Erguner ise neyıyle sankı dinler arasında bir köprü kuruyordu. Konser sanatçılann hep birlikte seslendirdikleri, Yunus Emre'nin "Şol cennetin ırmaklan akar Allah deyu deyu" diye başlayan ilahisiyle son buldu. Sayan'm yaJNtiarı • Kültür Servisi - Hakan ' Ulu ve Itri Topluluğu, bugün bir konser verecek. Tanburi Erol Sayan'm yapıtlannı seslendirecek olan sanatçılann konseri saat 20.30'da ENKA Rönesans Galeri Bar'da izlenebilir. (Bestekâr Hacı Faik Bey Sok. No.3 Balmumcu - 274 09 67) . BB(SAV etkinlikleri • Kültür Servisi- BEKSAV'dabuhaftabir konser ve bir oyun yer alıyor. Grup Kutupyıldızı'nın konseri yann saat 19.00'da, KAY- DER Tiyatro Grubu'nun oyunu da pazar günü saat 17.00'de izlenebilir. 'Azizname' Berlin'de • Kültür Servisi - Aziz Nesin'in taşlama ve öykülerinden Yücel Erten'in uyarlayarak sahneye koyduğu 'Azizname 95', yann Berlin Türk Tiyatrosu tarafından sahneleniyor. Uluslararası bir tiyatro kenti olan Berlin'de on bir yıldır Türkçe tiyatro yapan Tiyatrom, 'Azizname' ile Aziz Nesin'in 80. yaşını da kutluyor. AltmMuflon sonuçlandı • Kültür Servisi - Kıbns Türk Kankatürcüler Derneği ile Magosa Belediyesi'nin düzenlediği 1995 AltınMuflon Karikatür Yanşması sonuçlandı. Bınnciliği Doğan Arslan, ikinciliği Abdülkadir Uslu ve üçüncülüğü Cemal Tunceri'nin kazandığı yanşmada Sezer Odabaşıoğlu Türkiye ' Kankatürcüler _ * Derneği'nin, Figen Ozmen de Kıbns Türk Kankatürcüler Derneği'nin özel ödülünü aldı. Mftefanfm DavuıTu sağfık kontPoMinde • FLORANSA (AFP)Mikelanj'uı ünlü heykelı 'Davud', bakıma guiyor. Rönesans sanatının en önemli ömeklerinden biri olan 'Davud', eylül ayından itibaren kapsamh bir şekilde incelenecek ve onanma tabi tutulacak. Sanat yapıtlan sorumlusu Cristana Acidini, check- up'ın bir süre önce planlandığıru ve heykeli ziyaret eden turist sayısının onanmı zorunlu kıldığım belirtti. İBianSelçuk, Saraybahçe Kitap Fuarı'nda • KOCAELİ (AA)- Izmit Saraybahçe Belediyesi'nin düzenlediği '1. Khap Fuan' sürüyor. Etkinlik kapsamında, bugün Hasan Kıyafet'in' Eğitim ve Demokrasi' konulu söyleşisinin ardından Gülsüm Akyüz, Osman Şahin, Yıldız Cıbıloğlu, Tevfık Taş, Hayri Hayrioğlu ve Fahrettin Çiloğlu bir imza gününe katılacaklar. Fuar, yann tlhan Selçuk ve Turhan Selçuk'un katılacağı 'Insan Ölünceye Kadar Hem Öğretmen Hem de Öğrencidir' konulu söyleşiyle sona erecek. Onivepsite' tartışılıyor • ANKARA (ANKA> Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), 'üniversite' konusunu çeşitli yönleriyle ele alan dizi konferanslannı sürdürüyor. Bugün, TÜBlTAK Feza Gürsoy Konferans Salonu'nda Pjof. Dr. Kemal Pak, 'Üniversitelerde Akademık Yükseltilmeler' konulu bir konferans verecek. Konferansrn ardından düzenlenen ve Prof. Dr. Kemal Pak'm yöneteceği panele, Boğaziçi Oniversitesi'nden Prof. Dr. Ömür Akyüz, Ege Üniversitesi'nden Prof. Dr. Cumhur Ertekin ve Bilkent Üniversitesi'nden Prof. Dr. Metin Heper katılıyorlar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear