Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 23 HAZİRAN 1995 CUMA
14 KULTUR
SanatçL, lıer zaıııaıı potitikaıını içinde
Kültür Servisi - 23. Uluslararası Istanbul
Müzik Festivali çerçevesinde konserler ver-
mek üzere ülkemize gelen New York Filar-
moni Orkestrası'nın şefi Kurt Masur. Çıra-
ğan Sarayı'nda yapılan basın toplantısında
gazetecilerle bir araya geldı. Toplantıya Nevv
York Filarmoni Orkestrası Başkanı Steve Sta-
mas, orkestra direktörü Deborah Borda, Is-
tanbul Kültür ve Sanat Vakfi müzik direktö-
rü Cevza Aktüze de katıldı.
"tstanbul'a Citibank'ın 20. yduu kutiama-
ya geldiğimizi söylersek yalan olur. Asbnda
müzikseverier için geidik" diyen Masur, düş-
ledıklennden, dıledıklen hıkâyelerden sonra
Istanbul'da bulunmaktan duyduklan mutlulu-
ğu dile getirirken 'İstanbuT yenne kendısıne
tarihi anımsatan, daha mistik çağnşımlan
olan 'Constantinopotis'i kullanmayı yeğledi-
ğini belirtıyordu. Masur ve New York Filar-
moni, bize New York'taki müzık yaşamından
yansımalar ve mutlulukJar getirmişti: "Her
gün yaşamı daha güzd kılmaya çanşıyoruz. tld
farklı zamanın bestecisini bir programda bir
araya getirip onlann olay lara aynı biçimde ba-
kışını size yansıtmaya çalışıyoruz. Beethoven,
Fransız Devrimi'nden çok eıkilenmiştir. Mü-
ziğinde bu etkiyi büyük oranda görmekteyiz.
Şostakovıç' e gelince, o da kendi insani yakla-
şımıyla yaşadığı zamanının güçlüklerini mü-
zigindeyansıtmtştır. '5. Senfoni'sinde de "Be-
nim dilım müziktir, mesajımı ancak müzikle
iletebılinm" demenin yoJunu bulırnışrur".
Masur, bu akşam verecekleri konserin
programından da söz ettı: "Ozellikle savaşza-
manında bestelenmis, bazı yapıtian çalmamız
istendi. tlk bölümde Anton Webern'in ilkya-
pıüanndan biri var. 'Im Sommenvind'. Onun
hemen arkasından da Samuel Barber'm 'Se-
cond Essay For Orkestra, Op. 17-Orkestra İçin
2. Deneme, Op. 1T. Barber, bunu 1942 yıhn-
da bestelemiş. Her ild parçada da tarihteki
korkunç olaylann yanı sıra yaşamın güzeuiği-
nin şiirsel bir ifadesiyle karşüaşıyorsunuz.
Programın ikincı bölümünde ıse Gustav
Mahler'in 1 numaralı 'Re Majör Senfonisi'
yer alıyor. Masur, bir zamanlar New York Fi-
larmoni Orkestrası'nda müzik direktörlüğü
yapmış olan Mahler'in, '1. Senfoni'sinı Leip-
zig'de besteledığıni belirterek bestecinın ken-
Sanatçı zaten her
zaman, ister
istemez
politikanın
içindedin Çünkü
politika da
toplumsal
yaşamla toplumu
anlamakla ilgili.
Sanatçının politik
yönü tabii ki
olmalı. Ama eğer
aptalsanız, müzik
yapmayı bırakıp
politikaya
geçebilirsiniz. Kurt Masur, N«w York'taki müzik yaşamından yansımalar getirdiklerini belirterek, "Yaşamı
ber gün daha gûzel kılmaya çakşryoruz" dedL (Fotoğraf: DE VRİM BARAN)
disi için taşıdığı önemi dile getirdi.
Masur, şu anda çok iyi durumda olduğunu
ifade ettiği New York Filarmoni'yi "Benim
gibi bir maestronun isteklerini yerine getire-
bilecek bir orkestra'' sözleriyle tanımladı.
New York Filarmonı'nin üçüncü kez tstan-
bul'a gelmesine karşın. Türk müzikseverle-
rin bu orkestrayı ılk kez Masur yönetiminde
dinleme olanağı bulduklanna ışaret eden De-
borah Borda da orkestrayla Masur arasında
benzersiz bir müzik ortaklığı kurulduğunu
söyledi. Borda, orkestranın, trafiğin yoğun
olduğu işe gidiş gelış saatlerinde daha ucuz
konserler verdiğini belirterek "Böylece New
Yörklulann bu orkestrayı kendi orkestralan
olarak benimsemeleri amaçlamyor" dedi.
Borda, New York Filarmonı'nin yönetim ku-
rulunda bulunan kırk kişinin, zamanlannı ve
paralannı dünyanın en eski orkestrası için
harcadıklannı vurguladı: "Bu, onlann yaşam-
lannın tutkusu haline geldi."
"Orkestra, konserlerinde solist kullanıyor
mu" sorusuna Masur şu yanıtı verdi: "Bizim
yaptığımız sanat, dinleyiciler için. Onlann so-
listin parmaklanna bakarak etkilenmelerin-
den çok, müziğin ruhlanna dokunmasını,
nıhlannı canlandırmasını isriyoruz. İnsanla-
nn konserden o müziğin tatlı bir anısıyla çık-
ması bizim için çok önemü."
Masur, 1960'lardan sonra yapılan müzik
konusundaki görüşleri ve bu besteleri prog-
ramlanna dahil edip etmedikleri yolundaki
soruya karşılık da "Evet, ama hepsini çalma-
mız mümkün değiL Yüzde ellioranındayerve-
riyoruz" dedi. Bir keresinde Çınli bir beste-
cinin Tiananmen Meydanı'ndaki kanlı olay-
lar üzerine yaptığı bir besteyi seslendirdikle-
rini, bu konseri 12 bin kişin izlediğıni, hatta
Yevtuşenko'nun da bir şiirini okuyarak kon-
sere katıldığını anlattı.
Çok zeki ve iyi eğitim görmüş hanımlarla
çevrelendiğini söyleyen maestro, "Çok sıkı
bir ilişki var aramızda. Görûşlerimizi bir ara-
yagetirerek hata yapmamaya çalışıyoruz" de-
di.
Maestro, acaba Türk müziği hakkında ne-
ler biliyor ve Türk dinleyıciden neler bekli-
yordu: "Bildiğim kadanyla sizde oldukça gü-
zel bir konser salonu varmış." AKM'nın bır-
kaç kez yandığını ögrenen Masur, "Demekki
siz, konser salonlannızı yakmayı seviyorsu-
nuz" dedi. Farklı ülkelerin dinleyicilerinden
ahnacak tepkinin önceden kestinlemeyeceği-
ni söyleyen Masur, bir yıl önce Tayvan'a Mo-
zart ve Beethoven'ın yapıtlanyla gittiklerini,
burada verdikleri konsenn büyük ilgı gördü-
ğünü anlattı.Maestro, konseri, salondakilenn
dışmda, dışanda kurulan ekrandan da 25 bin
kişinin izlendığinı söyleyınce, aynı uygula-
mamn tstanbul'da da yapılmamasına bayağı
hayıflandık doğrusu. AKM'nin dışına konan
bir ekranla, New York Filarmonf nın konser-
lerinin binlerce Istanbullu tarafuıdan izlen-
mesi sağlanamaz mıydı acaba?
Mozart'ın 'Saraydan Kız Kaçırma'da
Türkleri anlamaya, kendi kafasındaki Türk
imajuu müziğine yansıtmaya çahştığını ifa-
de eden Masur, müziği anlamaktan çok, his-
setmek gerektiğını dile getirdi.
Maestro, 1989 yılında demokrası yanlısı
protestoculann Gewandhaus Konser Salo-
nu'na girmesine izin vererek politik tartış-
malann bir parçası olmuştu. Hatta Batı Al-
manya'daki bazı örgütlerce desteklenen dire-
niş gruplan, onun cumhurbaşkanlığı için iyi
bir aday olacağmı ileri sürdüler. Masur'un, bir
sanatçının polıtikayla nasıl bir ilişki içinde
olabileceği yolundaki sorumuza. karşılığı şu
oldu: "Sanatçı zaten her zaman, ister istemez
politikanın içindedin Çünkü politika da top-
İumsal yaşamla toplumu anlamakla ilgili. Sa-
natçının politikyönü tabii ki oimalı. Ama eğer
aptalsanız, müzik yapmayı bırakıp politikaya
geçebiürsiniz'"
Bütün gazetecilerin ortak dileği, Kurt Ma-
sur'la söyleşi olanağı yakalayabilmekti. Sa-
natçının özel görüşme tekliflerine pek sıcak
bakmadığı söyleniyordu. Masur'un televiz-
yonlan yazılı basına yeğlediği izlenimini
edindik. Yoksa maestro da çağımızın hastalı-
ğı görselliğe mi yakalamıştı?
Fasonnı nm olduruıuşu,
sinemaya aktarddıİSVEÇ (Cumhuriyet)-Öldürülüşünün 20. yılında Pi-
er Paolo Pasoiini, güncellığini sürdürüyor. ttalyan yönet-
men Marco Tullio, tanınmış meslektaşının trajik sonunu
beyazperdeye yansıtırken cinayetin tek bir kişi tarafından
işlenmiş olamayacağı tezini de savunuyor. lsveçli sinema
yazan Peter Loewe'nin Roma'dan yazdığı ve Dagens
Nyheter'in 20 haziran sayısında yayımlanan yazmın ana
hatlannı veriyoruz.
Italyan yönetmen Marco Tullio Giordano, üzehnde
hayli tartışılacağı şimdiden belli olan filmını tamamladı.
Sonbaharda gösterime girecek olan film. 20 yıl önce bir
erkek fahişe tarafından öldürülen Pier Paolo Pasoiini'nin
trajik sonunu işliyor. Yönetmen Giordano, bu film saye-
sinde cinayetin yasal olarak yeniden gözden geçirilmesi-
ni umut ediyor.
Iki on yıl sonra Pasoiini adı, îtalya'da hâlâ hassas bir ko-
nu. Kendisi savaş sonrası ttalyası'nın belkı de en büyük
sanatçısı, en azından en çok yönlüsü. Yönetmen, tarhşma-
cı, tiyatrocu, yazar, ressam, futbolcu ve şair Pasoiini, çok
kişiyi etkilemeyi sürdürüyor.
u
SaR> ya da Sodom'un son 120 günü" fılmi, bugün bile
TV'de yasak. Pasolini'nin çağdaş tüketim toplumunun ge-
leceğiyle ilgili uyanlan, günümüzde bırer birer doğru çık-
makta. Pasoiini, Roma yakınlannda, Ostia'dakı birotomo-
bil park yerinde öldürüldüğü zaman, Berlusconi, TV im-
paratorluğunun temelini bile atmamıştı. O sıralarda Paso-
iini, birbirinden ateşli makalelerle televızyonun, kültürü
yozlaştıran ve idealizmi yok eden faşızan bir güç olduğu-
nu defalarca yazmıştı.
Pasoüni - Bir İtalyan Suçn
Marco Tullio Giordano, filmi için "PasoHni - Bir İtal-
yan Suçu" adını uygun görmüş. Roma'da görüştüğümüz-
de bize bu suçun neden tipık ttalyan özellık gösterdiğini
şöyle açıkladı:
- Çünkü, vunm abalıya denilerek bir lcurban bulunuyor,
ancak gerçek asla günışığına çıkanlmıyor. 2 Kasım 1975
gecesi, 17 yaşındaki PinoPelosi,Pasolini'nin otomobilini
sürerken yakalanıyor. Birkaç saat sonra Pasolini'nin ce-
sedi Ostia'da bulunuyor. Pelosi, ilk ifadesini sonuna ka-
dar değiştirmiyor. Pasolini'nin kendisine cinsel ilişki için
para teklif ettiğini, Ostia'da tenha bir yere nasıl gittikleri-
ni ve orada Pasolini'nin birden nasıl şiddete başvurduğu-
nu anlatıyor. Pelosi kendini savunmak zorunda kalıyor ve
oradan yönetmenin otomobiliyle kaçarken Pasolini'yi ez-
dıginin farkına varmadığını söylüyor. Pelosi, Pasolini'nin
ölümüne neden olduğunu itiraf ediyor ve 10 yıl hapis ce-
zasına çarptınlıyor. Peki, ortada açık olmayan bir şey var
mı? Yönetmen Giordano, Milano'da 1950'de doğmuş. Pa-
soiini'nin ani ölümünden sonra kendini büyük bir boşluk
içinde hissetmiş. Cinayetle ilgili malzemeleri, önyargısız
toplamaya başlamış. Uç duruşmaya da gitmiş.
- Pelosi'nin anlattıkJan, ilk önce bana makul geldi, di-
yor. Gayet ınandıncıydı. Genç bir erkek fahişe. 50 yaşın-
daki eşcinsel bir adamı öldürüyor. Sonra kafam kanşma-
ya başladı. Poüsin işlediği bir dizi hatayı, dinlenilmeyen
tanıklann varlığını öğrendım. Ilk yargılamada Pelosi, "di-
ğer bazı kimliği beürsiz ldşflerie birlikte Pasolini'yi öJdiir-
mekten" suçlu bulundu. Mahkemede de danıştayda da Pe-
losi, tek başına suçlu bulundu. Çünkü başkalannın varlı-
ğı kanıtlanamamıştı. Pasoiini, güçlü kuvvetli biriydi. Pe-
losi, ertesi sabah yakalandığında kılık kıyafeti yerindey-
di; ne yırtık filan vardı ne de kendisi biriyle kavga etmi-
şe benziyordu. Adli tıptan Dr. Faustuıo Durante'nin rapo-
rundan sonra tepki göstermeye karar verdim. 17 yaşında-
ki bir genç, tek başına Pasolini'nin bedenini o denli feci
bir şekilde parçalamış olamazdı. Hıçbir kılığında en kü-
çük leke bile bulunmaidı, otopsi sırasında çekilen korkunç
resimleri gördükten sonra Pelosi'nin suç işlerken yalnız
olmadığına kesinlikle karar verdim.
Pasolini'nin düşmanı çoktu
Pasolini'nin ortadan kaldınlmasmdan çıkan olan çok ki-
şi vardı. Giordano, bukişilerin adi suçlu gençler, faşistler
ya da profesyonel katillerden oluşabileceğini söylüyor.
Pasoiini, yaşamının son birkaç yılında çok sayıda nüfuz-
lu düşman edinmışti. Bir yazısında. ülkedeki bütün polis
şeflerinin yargılanmasını istemişti. Pasoiini bu kişileri,
rüşvet yemekle, mafyayla işbirliği yapmakla ve çevreyi
kirleten, kültürü yozlaştıran bir tüketim toplumunun teme-
lini atmakla suçluyordu. "Temiz eDer" operasyonu, Paso-
lini'nin ne denli haklı olduğunu gösterdi.
'Kent ve Toplumsal Tarih
Müzeleri' atölye programı
İtalyan yönetmen Pier Paolo Pasoiini öldürülüşünün
20. yılında trajik sonuyla yine gündemde.
Giordano, filmi için yapımcı bulmakta çok güçlük çek-
tiğini söylüyor. Bu nedenle elindeki malzemeyi, önce ki-
taplaştınruş. Kendisi ve senaryo yazannrn herhangi bir şe-
kilde etkilenmemesi için, Pelosi'yle görüşmemiş. Film,
Pelosi'nin yakalanışını gösteren ve Îtalya'da yaşanan bü-
yük şoku yansıtan sahnelerle başlıyor.
- Filmde herhangi bir tavır almıyorum, diyor Giordano.
Elimdekı belgelen sunuyorum ve karar veımeyi, izleyici-
lere bırakıyorum. Filmde ve kıtabımda bütün ipuçlan ve
resmi makamlann üzerinde durmadığı izler yer alıyor. En
basitinden, cinayet gecesi, Pasolini'nin öldürüldüğü yerin
yakınlannda 15 kişi yatmış uyuyordu. Neden bunlann
yalnızca ikisi sorguya çekildi, kalanlann hepsi yaşıyor. Ne
var ki onlan sorgulamak, hâkimlenn yetkisi içinde, benim
değil. Filmin en önemli bölümü, Ostia'da çekilmiş. Gıor-
dano, fılme girişmeden önce, o güne dek Pasolini'nin yaz-
dığı her şeyi okumuş. Pasolini'nin bir şiirinde, öldürüldü-
ğü yeri neredeyse aynen anlattığını okuyunca tüyleri ür-
permiş. Yine de Pasoiini 'nin kendi ölümünü kendisinin ta-
sarladığına inanmıyor.
- Bu tez. çok yaygın durumda. Pasoiini gibi gjrişken, gö-
ze çarpan bir yaşam sürdüren herkesin, birçok riski göze
aldığı da açık. Sokakta bulduğu insanlar arasında tehlike-
li olanlann da bulunabileceği belli. Işin tehlikeli yönünün
ona çekıci gelmiş olabileceğini de bir olasılık olarak ka-
bul ediyorum. Onun yapıtlan, filmleri, kitaplan, yazılan
olduğu gibi değerini koruyor. Ölümüyle ilgili karanlık
noktalar, bu büyük sanatçının büyüklüğüne asla gölge
düşüremez.
(Derleyen: Gflrhan Uçkan)
Küitür Servisi- Türkiye
Ekonomik ve Toplumsal
Tarih Vakfi. Rockefeller
Vakfi'nın desteğiyle "Kent
veToplumsalTarih Müzele-
ri*' başlıklı bir atölye prog-
ramı düzenledi. İTÜ Vakfi
Maçka Sosyal Tesisleri'nde
28 haziranda başlayacak
olan toplantı üç gün süre-
cek.
Bınnci gün, "Kent ve
Sosyal Tarih Müzelerinin
Srvil Toplumdaki Rolü
r
ve
"Müzelerde Alternatif Ya-
pılanmalar" başlıklı otu-
rumlar gerçekleştirilecek.
Bırinci oturuma Smitshoni-
an Enstitüsü Sekreter Yar-
dımcısı Tom Freudenheim
(Washington), Merseyside
Denizcilik Müzesi Tarih
Bl.Bşk. Loraine Knowles
(Liverpool), Brooklyn Ta-
rih Derneği Direktörü Da-
vid M.Kahn (New York),
Hagley Müzesi Direktörü
PhiKp Scranton (Philadelp-
hıa) ve Tyne and Wear Mü-
zelen Direktörü David Fle-
mingkatılacak.
"Müzelerde Alternatif
Yapüanmalar" konulu otu-
rumun konuşmacılan ise
Paris Beşeri Bılimler
Evi'nden FrancişLevy, MI-
NOM Quebec Üniversite-
Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih
Vakfi'nca, Rockefeller Vakfi'nın
desteğiyle düzenlenen "Kent ve
Toplumsal Tarih Müzeleri" başlıklı bir
atölye programı, İTÜ Vakfi Maçka
Sosyal Tesisleri'nde 28 haziranda
başlayacak ve üç gün sürecek.
sı'nden Pierre Mayrand
(Montreal), Lüksemburg
Kent Tarihi Müzesi'nden
Marie Paule Jungbhıt, Ür-
dün Müzesi'nden Nihad
Shabbar, Grand Rapıds
Halk Müzesı"nden TH
mothy J.Chester, ODTÜ
Mimarlık Fakültesi'nden
Ayşen Savaş ve Boğazıçi
Oniversitesi'nden Fethiye
Erbay.
tkinci günün ilk oturumu
"Müzeterin Parasal Açıdan
Kendi Kendilerine Yeterti
Olma Araçlan" başhğını
taşıyor. Oturumda Retail
Vision Inc. Direktörü Şük-
rü Aslanyürek,Vburos-Eu-
taxıas Müzesi Dırektörü
Dimhris Michalopoulosve
Israel Müze Orünlen Ltd.
Genel Müdürü Rita Gans
konuşacak.
Bunu izleyen "Kent ve
Toplumsal Tarih Müzeleri-
nin Mekansal Gereksinim-
leri ye Mimari Mirasa Yeni
Bir İşlev Kazandınlrnasuıın
Otası Sorunlan"konulu
oturumun konuşmacılan
tTÜ Mimarlık Fakülte-
si'nden Nezih Eldem, OD-
TÜ Mimarlık Fakülte-
si'nden Emre Madran,
Barselona Kenti Müzesi
Direktörü Antoni Nicalau-i
Marti, KA-BA Eskıeser
Koruma ve Değerlendirme-
Mimarlık Ltd.'den AyKn
Öncy Kabaoğlu, Kana-
da'dan mimar Mehdi Gha-
fouri, Karlovak Beledıye
Müzesi'nden Nicota Alba-
naze(Hırvatistan) ve St.Pe-
tersburg Tarihi Devlet Mü-
zesi'nden Natalia Koltomo-
vaolacak.
Sempozyumun son günü
"Kümırel Çoğulculuğun ve
Toplum Kesitlerinin Top-
lumsal Tarih Müzelerine
Yansıtılması"oturumuyla
başlayacak. Londra Müze-
si Direktörü Max Hebditch.
tsrael Müzesi Baş Küratö-
rü Rrvka Gönen, Amerikan
Ulusal Tarih Müzesi'nden
Şteven Lubar, Boğaziçi
Oniversitesi'nden HaHI
Berktay, Kudüs Tanhi Mü-
zesi 'nden Ady SemeLAnka-
ra Üniversıtesi Sıyasal Bil-
giler Fakültesi'nden Gür-
han Fişek'in katılacağı otu-
rumun ardından "Malzeme
Seçimi, Korunması. Resto-
rasyonu ve Sergilenmesin-
de Yeni Yaklaşunlar: Ku-
ram ve Uygulama"başlıklı
son oturum gerçekleştirile-
cek.
Bu bölümde de konuş-
macı olarak Yıldız Ünıver-
sitesi'nden Tomur Atagök,
Iskoçya Kraliyet Müze-
si'nden Jennifer Scarce
(Edinburg), Istanbul Oni-
versitesi'nden Sühendan
Kumcujstanbul Oniversi-
tesi'nden Tülay Artan ve
Paris Para Müzesi'nden
M.Desnier bulunacak.
Sempozyum, Tarih Vakfi
Yönetim Kurulu Başkanı
bhan Tekeü'nin yönetece-
ğı "Gelecek Onyülarda
Kent ve Toplumsal Tarih
Müzeleri Bağtamında Bek-
lentüer" konulu tartışmay-
la sona erecek.
Kııdsi
Ergüner'den
Kutiar cmısına
hoşgörü konseri
Kültür Servisi- Atatürk Kültür Merkezi
Büyük Salonu, önceki alcşam. farklı
dinlerin müzikle kucaklaşmasma sahne
oldu. Kudsi Erguner'in müzik
yönetmenliğini üstlendiği "Tarih Boyu
Hoşgörü'" konseri, 'hoşgörüsüzhığün'
kurbanı olan Onat Kutiar'ın anısına ithaf
edilmişti. Sahnenin biryanında Müslüman,
diğer yanında Rum ve Ermeni
cemaatlerinin temsilcileri yerlerini alarak
ara vermeden bir buçuk saat boyunca dini
müziklerinden ömekler verdiler. Istanbul
gibi gizemli bir kentin dini hayatı Baba
Hamparsum'un, Itn'nin. z^aharya'nın,
Angelini'nin, Ismail Dede'nın, Tamburi
Ishak'ın. Musi'nin ruhundan çıkan Rast,
Uşşak, Hüseyni, Segâh, Hicaz gibi
Doğu'nun en etkili makamlanyla
bestelenmiş llahı'lerle yansıtıldı. "Dini
hayatın en canb ve etkili konusu olan
müzikteki ortak ze\ kin bir dinleti olarak
sunulması, çogu kez düşünüldüğü gibi dini
farkhhklann. günümüzün her hassas
insanının susadığı 'hoşgörü'ye engel
olmadığının en güzel kanıüdır" dıyen Kudsi
Erguner ise neyıyle sankı dinler arasında bir
köprü kuruyordu. Konser sanatçılann hep
birlikte seslendirdikleri, Yunus Emre'nin
"Şol cennetin ırmaklan akar Allah deyu
deyu" diye başlayan ilahisiyle son buldu.
Sayan'm
yaJNtiarı
• Kültür Servisi - Hakan '
Ulu ve Itri Topluluğu,
bugün bir konser verecek.
Tanburi Erol Sayan'm
yapıtlannı seslendirecek
olan sanatçılann konseri
saat 20.30'da ENKA
Rönesans Galeri Bar'da
izlenebilir. (Bestekâr Hacı
Faik Bey Sok. No.3
Balmumcu - 274 09 67) .
BB(SAV
etkinlikleri
• Kültür Servisi-
BEKSAV'dabuhaftabir
konser ve bir oyun yer
alıyor. Grup
Kutupyıldızı'nın konseri
yann saat 19.00'da, KAY-
DER Tiyatro Grubu'nun
oyunu da pazar günü saat
17.00'de izlenebilir.
'Azizname'
Berlin'de
• Kültür Servisi - Aziz
Nesin'in taşlama ve
öykülerinden Yücel
Erten'in uyarlayarak
sahneye koyduğu
'Azizname 95', yann
Berlin Türk Tiyatrosu
tarafından sahneleniyor.
Uluslararası bir tiyatro
kenti olan Berlin'de on bir
yıldır Türkçe tiyatro yapan
Tiyatrom, 'Azizname' ile
Aziz Nesin'in 80. yaşını
da kutluyor.
AltmMuflon
sonuçlandı
• Kültür Servisi - Kıbns
Türk Kankatürcüler
Derneği ile Magosa
Belediyesi'nin düzenlediği
1995 AltınMuflon
Karikatür Yanşması
sonuçlandı. Bınnciliği
Doğan Arslan, ikinciliği
Abdülkadir Uslu ve
üçüncülüğü Cemal
Tunceri'nin kazandığı
yanşmada Sezer
Odabaşıoğlu Türkiye '
Kankatürcüler _ *
Derneği'nin, Figen Ozmen
de Kıbns Türk
Kankatürcüler
Derneği'nin özel ödülünü
aldı.
Mftefanfm
DavuıTu sağfık
kontPoMinde
• FLORANSA
(AFP)Mikelanj'uı ünlü
heykelı 'Davud', bakıma
guiyor. Rönesans sanatının
en önemli ömeklerinden
biri olan 'Davud', eylül
ayından itibaren kapsamh
bir şekilde incelenecek ve
onanma tabi tutulacak.
Sanat yapıtlan sorumlusu
Cristana Acidini, check-
up'ın bir süre önce
planlandığıru ve heykeli
ziyaret eden turist
sayısının onanmı zorunlu
kıldığım belirtti.
İBianSelçuk,
Saraybahçe
Kitap Fuarı'nda
• KOCAELİ (AA)- Izmit
Saraybahçe Belediyesi'nin
düzenlediği '1. Khap
Fuan' sürüyor. Etkinlik
kapsamında, bugün Hasan
Kıyafet'in' Eğitim ve
Demokrasi' konulu
söyleşisinin ardından
Gülsüm Akyüz, Osman
Şahin, Yıldız Cıbıloğlu,
Tevfık Taş, Hayri
Hayrioğlu ve Fahrettin
Çiloğlu bir imza gününe
katılacaklar. Fuar, yann
tlhan Selçuk ve Turhan
Selçuk'un katılacağı
'Insan Ölünceye Kadar
Hem Öğretmen Hem de
Öğrencidir' konulu
söyleşiyle sona erecek.
Onivepsite'
tartışılıyor
• ANKARA (ANKA>
Türkiye Bilimler
Akademisi (TÜBA),
'üniversite' konusunu
çeşitli yönleriyle ele alan
dizi konferanslannı
sürdürüyor. Bugün,
TÜBlTAK Feza Gürsoy
Konferans Salonu'nda
Pjof. Dr. Kemal Pak,
'Üniversitelerde
Akademık
Yükseltilmeler'
konulu bir konferans
verecek. Konferansrn
ardından düzenlenen ve
Prof. Dr. Kemal Pak'm
yöneteceği panele,
Boğaziçi
Oniversitesi'nden Prof.
Dr. Ömür Akyüz, Ege
Üniversitesi'nden Prof.
Dr. Cumhur Ertekin ve
Bilkent Üniversitesi'nden
Prof. Dr. Metin Heper
katılıyorlar.