22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 HAZİRAN 1995 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLEREV DEVAMI 19 • Baştarafi 1. Sayfada Şişman. Saldından sonra güvenlik kuvvetlerinin taki- bi sonucu Kuzey Irak'a kac- mak isteyen teröristlerle Si- lo yaylasında çıkan çatışma- da 14 PKK'li ölü olarak ele geçirildi. "Başkale'de de, dün gece sâbaha karşı Iran'dan sızdık- lan belirtilen bir grup terö- rjst sıfır noktada bulunan Erenler Jandarma Karako- • lu'na uzun namlulu silah ve roketarlarla saldırdı. Saldın- dâ Jandarma Asteğmen Ha- Ifl Albayrak. Jandarma On- başı tsmailGüler.jandarma erier Cengiz Murat, lsmail Kandemir ile Mehmet Gö- ğebakan şehit oldu. SaJdın- da yaralanan ve kimlikleri henüz tespit edilemeyen 6 ef, Van Askeri Hastane- si'nde tedavi altına alındı. Kaçan teröristlere açılan ateş sonucu 3 terörist öldû. tçişleri Bakanı Nahit Men- teşe dün yaptığı yazılı açık- lamada, Tunceli bölgesinde yürütülen operasyonlarda 1 Ocak 1995 tarihinden itiba- ren 132 ölü, 202 sağ terörist yakalandiğını bildirdi. Ah- nan tüm önlemlere karşın "zayiatiarm meydana geldi- ğmi" belirten Menteşe, şun- lan kaydetti: "Zayiat, hiç arzu edilnıe- mekle birlikte, terörie mü- cadelenin tabiabnda olan bir gerçektir. Kaldı ki silahlı mücadeiede risk, haJiyle mevcuttur. Silahlı teroristin etkisiz kılınmasL masum va- tandaşlanmızuı korunması, güvenliğin saglanmasu dev- let otoritesinin tesis edilme- si, çoğu zaman güvenlik kuv- vetierimizin canıyla ve ka- nıyla gerçekleşmektedir. Bu- gün ulusça maruz kaldığı- ımz tehdkiin ne derece geniş boyutta oiduğunun değer- lendirilememesi nedeniyle, Silahlı Kuweder'in terörie mücadeleden çekümesi da- hi ileri sürülebilmektedir." Olağanüstü Hal Bölge Vali- liği'nce yapılan açıklamaya göre Mardin'in Nusaybin il- çesinde güvenlik kuvvetle- rince faili meçhul cinayetle- ri aydınlatmak amacıyla dü- zenlenen operasyonda, ya- sadışı Hizbullah örgütü üye- si 12 kişi yakalandı. Operas- yonlarda yakalanan Hizbul- lah üyesi 12 kişinin son üç yılda 37 öldürme eylemine katıldıklan belirtildi. Izmir ve ilçelerinde düzenlenen P- KK operasyonunda ise 13 kişi gözaltına alındı. PKK yine saldırdı GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Gazetecfler gözaltmda • Baştarafi 1. Sayfada Ismet Çalışır'ın "Islam döşmanı" olduğu gerekçe- siyle "öldürülecek ilk kişi" djye adını açıkladığı Anaya- sa Mahkemesı Başkanı Yek- ta GüngörÖzden, "Tehdffler bana vız geKr" dedi. Yanlış anlaşılmaktan üzüntü duydu- gunu ıfade eden Özden. "Ben çağdaş bir millryetçryim, la- ikligi savunuyorum. Bundan sonra da savunacağun. On- larla araıruzdaki fark bu" dı- ye konuştu. Özden şunlan söyledi: "Gerçek Müslümanlara bûyük bir sommluluk düşü- yor. Müslümanlar artık şunu görmeli: Bir kısun insanlar, ktndilerini, yaratıcı yerine, Aflah yerine koyarak insaıua- ra ömür biçiyorlar. Din adma ödûller, panüar dağıtıyorlar. Gerçek Müslümanlann bu sahtekâriara karşı çıkması la- zımdır. Bunlar dinin bütün- leştiriti yanını zedeliyor, orta- dan kâidınyoriar. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti'ne ve demokrashe de dûşnıandır. Yapmak istedikieri, demok- rasiyi. cumhuriveti ortadan kaldırmaktır. Ama ben alünı çtzerek diyorum ki demok- rasi bir yaşam biçimidir ve hiçbirözgürlükvatandanda- ha kutsal degikür. Vatanı ol- mayanın dini olmaz." Çalışır'ın Interstar ekran- lannda dile gctırdiğı itiraflar- da, gazetemız yazan Uğur Mumcu ile Prof. Dr. Muam- mer Aksoy ve Doç. Dr. Bah- riye Üçok'un öldürülmelerin- den sorumlu tuttuğu isimler- den Burhan Kavuncu'nun Is- lami Hareket örgütünün ya- ym organı olarak bilinen "Ye- niYeryüzü'' dergısinin genel yayın yönetmeni. Yusuf Ke- rimoğlu'nun da şeriatçı gö- rüşleriyle tanınan ve antiko- raünist temalı romanlar ya- zŞn "Hüsnü Aktaş" olduğu kaydedildi. Çalışır'ın itiraf- ları üzerine gözaltına alınan 3 kişi ile 4 tnterstar çalışanı- iın ilk ifadeleri Ankara Dev- lef Güvenlik Mahkemesi'nde alındı. Kavuncu'nun 1978 yilın- da ülkücü camiadan aynla- rak farklı bir çizgi izlemeye başladığı. günümüzde bir başka şeriatçı örgüt olan Isla- mi Büyük Doğu Akıncılar Cephesiyle de (İBDA-C) yakın ilişki içinde olduğu be- lirtildi. Türkistan kökenli olan Kavuncu, ûlkücüler ta- rafından "istihbarat örgütie- rine yakuı ohnak"la suçlanı- yor. Kavuncu, MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş ve BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğhınun da aralannda bulunduğu 391 sanıklı MHP ana davasında yargılandı. Kavuncu, Çalışır'ın itiraflan üzerine, Ankara DGM'nin istemiyle gözaltına alındı. Kavuncu'nun, 12 Eylül ön- cesinde, Ülkü OcakJan Istan- bul Şube Başkan Yardımcısı olduğu da saptandı. Kavun- cu'nun. Iran'lagüclübağlan- tılan bulunduğu bildirildi. Çalışır'ın "bütün cinayet- lerin yönlendiricisi" olarak suçladığı Yusuf Kerimoğ- lu'nun asıl adının "Hüsnü Aktaş," olduğu ve bu isimle antikomünist temalı roman- lar yazdığı öğrenildi. Refah Partisi'ne (RP) yakm olarak da tanınan Kerimoğlu'nun, başta "tztenim" dergisi ol- mak üzere köktendinci gö- rüşleriyle bilinen yayın or- ganlannda yazı yazdığı ifade edildi. Çalışır'ın itiraflannın ar- dından gözaltına alınan Emin Kuşdemir de Nizamı Âlem Ocaklan'nın genel başkanlığını yürütüyor. Kuşdemir, Kavuncu ile birlikte 391 sanıklı MHP ana davasında yargılandı. Çubuk doğumlu olan Kuş- demir, 12 Eylül öncesinde Ankara Abidinpaşa Mahalle- si'nin sorumlusu olarak bilı- niyordu. Eskı Ankara Ticaret Yüksek Öğretmen Okulu mezunu olduğu belirlenen Kuşdemir, şeriatçı görüşle- riyle bilinen Dergâh dergisi genel yayın yönetmenliğini de yapıyor. Kuşdemir, Kerimoğlu ile birlikte gözaltına alınarak Ankara'ya getirildi. Ülkücü kökenli olmalanna karşın Is- lami birçizgı benimseyen ki- şiler tarafından oluşturulan Nizamı Âlem Ocaklan'nın adı son olarak "Balgat Katit- amı" suçlulanndan İsa Ar- mağan'ın Almanya tarafın- dan Türkiye'ye iade edildiği günlerde duyuldu. Yürüm'e yönelik saldın- nın ardından olayı, Armağ^n tarafından kurulan "TürkUl- kücü Şeriatçı Komandolar Ordusu"nun (TLŞKO) üst- lenmesi dikkat çekmişti. Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demiral'ın talimatı üzerine siyasi polis tarafin- dan her tarafta aranan Çalı- şır'ın, 1980'li yıllarda MHP'nin bir yan kuruluşu olarak faaliyet gösteren "Tûrk Yddınm Komandola- n" adlı ülkücü bir örgütün aktif elemanı olduğu ve çok sayıda eyleme kanştığı sap- tandı. Kahramanmaraş nüfusuna kayıth olan 40 yaşındaki Ça- lışır'ın, 12 Eylül öncesinde ülkücü 30 arkadaşıyla birlik- te, "adam öldürme, fiili teh- dit ruhsatsız silah taşımak, patlay ıcı madde ünal etmek, bulundurmak, atmak ve bu suçlara başkalaruıı azmettir- mek" suçlanna kanştığı ve daha sonra yakalanıp turuk- landığı, ancak bir süre sonra cezaevinden firar ettiği, bir daha da yakalanamadığı be- lirlendi. w Çiller, ihaleye fesat kanşürdı' ANKARA (Cumhuriyet Büroso) - Ankara Cumhuri- yet Başsavcılığı, Tofaş his- selericin satışında danış- manlık yapacak fırma için düzenlenen ihalede, zarfla- nn Başbakan Tansu Çiller tarafından açılmasını "iha- leye fesat kanşunnak" ola- rak değerlendirdi. "Ihaleye fesat kansûrdık- lan" suçlamasıyla haklann- da ceza davası açılan 7 bü- rokrat. Çiller'in teklif zarf- lannın açılmadan kendisine getirilmesi talimatına uy- duklan için sanık sandalye- sine oturtuldular. Hakkında dava açılan bü- rokratiardan ihale komisyo- nu üyesi Mehmet Aydın Oz- bay, zarflann Başbakan'a ıletilrresi yönündekı talima- tı "emrivaki'* olarak değen- lendirirken, "İtiraz edecek zaman bulamadık" dedi. Skandal dosyasını kamu- oyuna açıklayan ANAP Ge- nel Başkanı Mesut Yıhnaz da 7 bürokrat hakkında da- va açılması konusunda "Savcıbğuı tespitidoğru, he- defi yanlıştır'' değerlendir- mesini yaptı. Komisyonun, ihale sonucuna ilişkin karar raporunda, "Başbakanhk makamından tekİifleri içe- ren zarflann açılmadan gön- derUmesi"" yönünde talimat geldiği belirtilerek "KOt Başkamekili Yeşilada tara- fından Başbakanhğa götü- rülen, Sayın Başbakan Tan- su Çiller tarafından açılan zarflann içindeki tekliiler incelenmiştir" denildi. • Baştarafi 1. Sayfada len Oğuz Kemal Bulut, Proje Grup Başkanı Ahmet Kürşat Yazıcıoğlu, Daire Başkanı Çelik Özgen ve Milli Pi- yango [daresi Hukuk Müşaviri Ahmet Aydın Özbay'dan oluşmaktadır. Komisyon 18 Ağustos 1993 günü toplanır. İhaleye katılan firmalann tem- silcileri çağnlır. Onlann huzurunda zarf- lar açılacak, en düşük teklifi veren fırma ihaleyi kazanacaktır. Tam zarflar açılmak üzereyken, o dö- nemde KOl'nin başkan vekilliğini yürü- ten Can Yeşilada içeri girer. Heyecan- lıdır. Başbakan'ın emrini yerine getirme- ye kararlıdır. "Arkadaştarbirdakika'der. Herkes şaşınr. Bürokratlar birbirine bakar. İhaleye katılan yabancı fırmalann yetkilileri, ko- nuyu anlamaya çalışır. Hani, tam nikâh kıyılırken, eşler "evet"\ yüksek sesle söylemek için yanşırken, arkadan biri, "Hayııır" diye bağırır ya, işte öyle bir şaşkınlık. Daha önce böyle bir şey ya- şanmamıştır. Yeşilada, durumu anlatır "Arkadaşlar, zarflan açmadan bana verin. Başbakan istiyor. Konuta götüre- ceğim..." Bürokratlar, "ık, mık" eder. Yeşilada, durumu yineler: "ArkadaşlarBaşbakan istiyor... Bu ül- kenin Başbakanıdır. Amirimiz odur." Bürokratlar, "peki" derler ama, bir şartla: Çiller Eder, Bürokrat Oder"Biz bu durumu bir tutanakla resmi kayda geçiririz. Dosyaya da koyanz." Yeşilada'nın bunları dinleyecek za- manı yoktur. Değil dosyaya koymak, Kı- zılay'da megafonla bağırsalar da aldı- racağı yoktur. İhale Komisyonu'nun 18.8.1993 ta- rih ve 6 sayılı kararında durum açıkça belirtilir: "... Kapalı zarf içindeki son tekİiflerin zarflan komisyon huzurunda adı geçen ortaklık temsilcilerine imzalatılmış ve Başbakanlık makamının talimatlan doğ- rultusunda zarflar açılmadan Başba- kanlık makamına sunulmak üzere ida- remiz Başkan Vekili Can Yeşilada'ya teslim edilmiştir..." Bürokratlar bu tutanağın altını imza- larlar ve dosyaya koyariar. Az sonra Ye- şilada geri gelir. Zarflar açılmıştır. Ko- misyon bir sonraki 7 nolu kararında du- rumu yine açıkça vurgular: "... Yeşilada tarafından Başbakanlık makamına götürülen ve Sn. Başbakan Prof. Dr. Tansu Çiller tarafından açılan zarflar içindeki tekİifleri incelemiş ve is- teklilerin teklif ettikleri danışmanlık üc- retlerinin aşağıdaki şekilde olduğu tes- pit edilmiştir..." Açılan zarflarda görülür ki tüm firma- lar birbirine çok yakın teklifler vermiştir. Bunun üzerine tümünün ortak çalışma- sı kararlaştınlır. Bu dosya 1995 yılı şubat ayında ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a ulaşır. Yılmaz, 2 Mart 1995 günü dos- yayı basına açıklar. Savcılık, Cumhuriyet'te ve diğer ga- zetelerde yayımlanan bu haberleri "ih- bar" kabul eder ve 15 martta soruştur- ma başlatır. Bütün bürokratlar ifade vermeye çağ- nlır. Olayı yukanda özetlediğimiz biçim- de anlatırlar. Savcılık soruşturmasını ta- mamlar ve iddianameyi hazırlar: "Ihale Komisyonu üyesi altı bürokrat ve Yeşilada, ihaleye fesat kanştırmışlar- dır. 2886 sayılı Devlet Ihaleleri Kanu- nu'nun 37-43. maddelerini ihlal etmiş- lerdir. Türk Ceza Kanunu'nun 366. maddesi uyannca cezalandınlmalan- na..." Dürüstlük suçu Yedi bürokratıri bir yıldan üç yıla ka- dar hapsi isteniyor. Savcılığınki adı üze- rinde bir "iddia". Kesin kararı mahkeme verecek. Bu iddia bende şu durumu çağnştırdı: Adamın biri, kahveye girip silahını çe- kiyor ve oturanlann üzerine ateş ediyor. Yedi kişi yaralanıyor. Ateş eden kişi hak- kında hiçbir soruşturma açılmıyor. Ya- ralananlara, "Niçin yaralandınız? Şart mıydı? Bunun yasak olduğunu bilmiyor musunuz?" diye hesap soruluyor. Bürokratlar, "Başbakan mı istiyor? Emri olur. Hay hay. Alın zarflan. Hazır- layın kılıflan. Nasıl istiyorsa öylesonuç- landırmaya hazınz. Biz yasalara değil, Çiller'e uymaya nazınz" deselerdi, so- run yoktu. Ama en olmayacak şeyi yapmaya kalktılar. Dürüst davranmayı denediler. Zavallı bürokratlar, dürüstlüğün suç ol- duğunu henüz öğrenememişler. Suçları: "İhaleye fesatkanştırmak." Çok doğru. Nasıl Ingiltere'nin yazıl- mamış anayasası varsa, bizim de yazıl- mamış ihale yasamız var. İhaleyi kimin kazanacağı saptanır, sonra ihale açılır. Belli ki burada da öyle olmuş. Dürüst davranıp ihaleye fesat kanştırmanın bir âlemi yoktu! Şaka bir yana, bu bürokratlardan bi- riyle konuştum. Uzun söze gerek yok, iki tümcesini aktarayım: "Olamaz, olamaz, bütün inançlanmı yeniden değeriendirmek zorunda his- sediyorum kendimi... Bu ülkede dü- rijstlük böylesine büyük bir suç mu ola- caktı?" Bir ülke düşünün. Başbakan ihale zarflarını komisyonun huzurundan isti- yor. Açıp, gerekli düzenlemeyi yapıyor. Başbakan 'a bir şey denmiyor. Böyle bir "emrivakiyle" karşı karşıya kalan bü- rokratların üç yıl hapsi isteniyor. Böyle bir ülke olur mu? AbeYes... Ee pes.. Fethııllah • Baştarafi 1. Sayfada diği gerekçesiyle açılan da- vada sanıklann avukatı Fik- ret Ilkiz, kamuoyunda Fet- hullahçılar veya Fethullah Gülen fikrini benimseyen grubun olduğunu belirterek "Şikâyetçi hocaefendi hak- kında bilinen gerçekleri yaz- mak, eleştirmek hakaret su- çu oluşturmaz" dedi. Gazetemiz Genel Yayın Koordinatörü Hikmet Çe- tinkaya'nın "Politika Gün- lüğû" köşesinde yayımla- nan "Yaşamın fçinden", "Bahri Yumuşak", "Fethul- lah Efendi", "25 Milyar Ne- rede", "Fethullahçılâr Kral- hğı", "105 OkuP, "Kur- ban", "Hedef Adam" bas lıklı yazılar nedeniyle ayn ayn davalar açılmıştı. Fethullah Gülen'in şikâ- yeti üzerine Çetinkaya, Yıl- dız ve Tayanç hakkında Gumhuriyet Savcılığı tara- fıodan açılan 8 ayn dava ls- tanbul 2. Asliye Çeza Mah- kemesi tarafından birleşti- rilmişti. Davanın 23 Mart 1995 günkü oturumunda esas hakkında görüşünü bildiren Savcı Hüseyin Giinay, sa- nıklann iki yazı nedeniyle beraatlerini isterken 6 yazı hakkında "hakaret suçunun unsurlannın oluştuğu" ge- rekçesiyle cezalandınlmala- nnı istemişti. Savcı, sanıklar hakkında TÇY'nin 480/son, 481 ve 482/son maddeleri uyannca 3 ay ile 3 yıl arasında hapis cezası verilmesi gerektiğıni ileri sürmüştü. 17 mayıs günkü oturumda ise duruş- ma, savcı değişiklıği nede- niyle dosyanın incelenip be- yanda bulunulması için 16 hazirana ertelenmişti. Tfiridye'de Nurculuk Davanın dünkü oturu- munda önceki esas hakkın- daki görüşü tekrarlayan Savcı Abdurrahman Yuan- cı sanıklann mahkûmiyeti- ni istedi. Daha sonra savun- mayapan Çetinkaya, Yıldız ve Tayanç'ın avukatı Fikret tlkiz. hazırlık soruşturması sırasında bilirkişi Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer'ın görü- şüne başvurularak raporlar alındığını hatırlattı. Dönmezer'in sanıklar le- hine bilirkişi raporu verdiği- ni belirten Ilkiz, bilirkişi ra- porlanna itibar edilmeyerek dava açıldığım söyledi. Ancak sanıklar aleyhine olan bilirkişi raporlannm id- dianamelerde yer aldığına değinen Ilkiz, hazırlık so- ruşturmasmda ızlenen yön- temin usul hukukuna aykın olduğunu öne sürdü. Izmir DGM'nin bir kara- nnı ve Yeni Yüzyıl gazete- sinin ek olarak verdiği "Türkiye'de Nurculuk" ad- lı kitabı mahkemeye delil olarak sunan Ilkiz, Ankara DGM Savcılığı'nın bir ta- kipsizlik karan ile Emniyet Genel Müdürlüğü fezleke- sinde ve bazı belgelerde Fet- hullah Gülen adının geçtiği- ni belirtti. Ilkiz, Emniyet Genel Mü- dürlüğü'nün 1989 yılında basma yaptığı bir açıklama- da yasadışı Islami örgütler içinde "Fethuüahçılar''ı 23. sırada gösterdiğini, 3. Ko- lorduKomutanlığı'nın 1987 yıhndaki raporunda da Fet- hullah Gülen'den bahsedile- rek ordunun uyanldığına değindi. Mahkeme yapılan savun- mayı. sunulan delilleri ince- leyerek karar vermek için duruşmayı 3 ağustos tarihi- ne erteledi. •4*. Kelebek'in devamı gelir. Kelebekler, ihtiyaca göre ünite ünite alınabilir. Tek kapıh bir dolap gerektiğinde bütün bir takıma (ytllar sonra bile) tamamlanabüir. Siz bir Kelebek ahn. Devamı mutlaka gelir. MUKEMMEL MOBİLYA »U'i Cenazeden önce örgüt infazı I Baştarafi 1. Sayfada sürülen bakkal Hasan Levent, dün sabah silahlı saldın sonucu öldürüldü. Çenazede konuşma ya- pan yüzü maskeli bir kişi, eylemi DHKP/G adına üstlendi. Silahlı saldın sonucu yaşamını yitiren üç kız babası Levent'in, Sibel Yalçın'ın, Mehmet Şevketpaşa Mahallesi Yıldınm Sokak'ta saklan- dığı Ha>rettin Şahin'e ait evi polise bildırdiğı için öldüriildüğü iddia edildi. Sabah saat 09.30 sıralannda Sibel Yalçın'ın ce- nazesini Adli Tıp'tan almak üzere gelen eniştesi Mustafa Karakoç, ablası Flrdevs Karakoç, teyze- si Ferize Yalçın ile avukat Ahmet Düzgün Yüksel, Emniyet yetkilileriyle bir buçuk saat görüştüler. Emniyet yetkilileri. cenazenin cemevine götürül- memesini, doğrudan mezarlığa götürülmesini is- tediler. Ancak Yalçın ailesi bu istemi reddetti. Avu- kat Ahmet Düzgün Yüksel, basına Emniyet yet- kililerinin tutumu hakkında açıklama yapacağı sı- rada cenazenin verileceği bildirildi. Saat 11.00 sı- ralannda cenaze çok sayıda polis aracından olu- şan konvoy eşliğinde Alibeyköy Gemevi önüne getirildi. Yalçın'ın toprağa verileceği Alibeyköy bölgesi başta olmak üzere Gazi Mahallesi. Ok- meydanı ve Nurtepe'de önceki geceden itibaren yoğun güvenlik önlemleri alındı. Panzer ve heli- kopterlerin de hazır bulunduğu önlemler sırasın- da çok sayıda resmi Çevik Kuvvet polisiyle bir- likte özel tim ve sivil polisler de arama yaptı. Gazi Mahallesi Gemevi, Sefaköy ve Nurtepe'de biriken gruplar otobüslerle Alibeyköy Kültür ve Gemevi'nin önüne geldiler. Alibeyköy'ün giriş ve çıkışlannı da kontrol altına alan Emniyet güçleri- nin, üç otobüsün cemevine gitmesine izin verme- diği ve otobüste bulunanlan gözaltına aldığı ileri sürüldü. Cemevi önünde toplanan kalabalık saat 13.00 sıralannda 3 bin kişiyi aştı. Yalçın'ın cena- zesi cemevinde yıkandıktan sonra yüzü açık şe- kilde DHKÇ bayrağına sanldı. Musalla taşına ko- nulan Sibel Yalçın'ın cenazesinin başında DHKC bayraklanyla yüzleri kapalı gençler nöbet tutar- ken, cemevi önündeki kalabalık da gruplar halin- de cenazenin önünden geçti. Daha sonra cenaze DHKP/Ç bayrağına sanlı tabuta konuldu ve cena- ze namazı kılındı. Bu sırada olayı görüntülemek isteyen bir grup gazetecinin üzerine çıktığı cemevine ait tek katlı bir binanın çatısı çöktü. Çatıda bulunan yaklaşık 20 gazeteci asağıya düştü. 32. Gün kameramanı Mesut Coşkun ve Kurtuluş gazetesi muhabiri Ni- hatOzcan'ın ayağı kınldı. Genazenin cemevinden çıkanlması beklenirken yüzünü kapatan bir genç, Okmeydam'ndaki eyle- mi "DHKC Ibrahim Yalçın Silahh Propaganda Birliği'nin^rçekleştirdiğini''belirtti. Genç, "Ko- mutanımızSiben'alçın'ınsığındığıe\i polise ihbar ederek ölümüne neden olan hain ihbarcı cezalan- dırünuştır. Yoldaşımızın kanı yerde kalmavacak- br. Bütün hainler ve halk düşmanlan, halkûı ada- letinden kurtulamayacaktır" dedi. Saat 13.30'da cemevinden Alibeyköy Mezarlı- ğı'na doğru yürüyüşe geçildi. Yürüyüş güzergâ- hında tüm dükkânlann kepenklerini kapattığı gö- rüldü. Dört bin kişilik grup Alibeyköy Mezarlı- ğı'na doğru harekete geçerken, yasadışı sol ör- gütler yürüyüş boyunca solgan attılar, pankart aç- tılar. Cenazeye katılanlar gnıplar halinde dağılır- larken birçok kişi gözaltına alındı. OLAYLARIN ARDEVDAKT GERÇEK • Baştarafi 1. Sayfada ma veya siyasi veya kişisel çıkaryahut nüfuz sağlama amacıyla her ne surette olursa olsun, dini veya din duygulannı yahut dince kutsal sayılan şeyleri istis- mar edemez ve kötüye kullanamaz." RP'liler, bu bölümün "din ve vicdan özgürlü- ğü'ne aykırı olduğunu ile- ri sürerek çıkanlmasını is- tiyor ve bu nedenle TV ya- yınlarından da izlendiği gi- bi TBMM Genel Kuru- lu'nda, Anayasa değişikli- ğini engellemek için kural dışı her yola başvuruyor- lar. CHP, DYP ve DSP yet- kilileri ise bu bölümün in- sanlann din ve vicdan öz- güıiüğünü kısıtlamadığını, yalnızca devletin laik ya- pısını korumaya yönelik olduğunu ısraria belirtiyor- lar. Ancak ANAP ve DYP'- deki gizli RP'liler kendi sözcülerinin değil, RP sözcülerinin dedikleri yön- de davranmayı yeğliyorlar. 12 Eylül'ün 15'inci yılın- da, hür seçimle oluşmuş bir parlamentodan, o dö- nemde Anayasa'ya sokul- muş demokrasi karşıtı hü- kümlerin çıkanlması, de- mokratıkleşme açısından vatandaşın gönlüne su serpecek bir olgunluk ve nitelikte gerçekleşmiyor. Hatta, derneklerin rahat çalışmalarını ve çalışanla- nn sendikalarda örgütlen- mesini sağlamak amacıy- la yapıldığı ileri sürülen de- ğişiklikler, 12 Eylül askeri rejiminde konulmuş kural- lann da ardına düşüyor. "Kutsal ittifak"\n laikliği yıkmak için uyguladığı "ta- kiyye", gizli oylamalarla açık seçik ortaya çıkmıştır. Olası bir referandumun "laik cumhuriyet" ilkesine aykın bir sonuç vereceği düşünülemez. Ancak, demokrasinin kalesi olduğuna inanmak istediğimiz parlamento- nun hiç olmazsa "12 Eylül Anayasası "nın daha iyi ol- duğu " izlenimini yaratma- ması, demokrasimizin ge- leceği açısından zorunlu- dur. ••• Aras KargoMan açıklama HaberMerkeri-16.6.1995 tarihli gazetemizin 3. sayfa- smda yer alan "Aras Kargo Işçisi Grevde" başlıklı haber üzerine bir açıklama yapan Aras Kargo Genel Müdürü Aslan Kut, ortada yasal bir grev olmadığını, çalışan tek bir işçinin bile bu eylemde yer almadığını ileri sürdü. Kut, şunlan söyledi: "Buey- lem Türkiye'de her şeyin mümkün oiduğunun, hatta Mşçisiz gre>* dahi \apılahile- ceğinin bir kanıüdır. Eleman- lanmızdan Ali Akso>, bu olayda yaralanmıştır. Şikâ- yetçi olan şirketimiz ve çah- şanlanmızdır." Babaların da ilgiye, sevgiye ihtiyacı vardır! 18 Haziran Babalar Günü. YKM onu mutlu edecek hediyelerle dolu. YKM, büyük mağaza. Babanız için en güzel hediyeyi. mağaza mağaza dolaşmadan YKM'de bulacaksınız. YKM'de en ünlü markalar bir arada. Üstelik uygun fiyat ve kolay ödeme koşullarıyla. YKM'ye gelin, alış- verişinizi en mükemmel şekilde, bir defada tamamlayın. Keyıfli alışverifler. YENI İKARAMÜRSEL YI1OIZ t U MÜRTİUN MAÖAZAUUUMIZ M Z A * GÜNURİ 12.OO-19.OO JUUUI AÇIKTM. İSTANBUL SULTANHAMAM - BEYOĞLU - FATİH - KADIKÖY - ÛSKÜDAR - PENDİK BÛYÜKÇEKMECE - 'ESENLER - "YALOVA - ANKARA 'KIZILAY - ULUS - İZMİR KONAK • BORNOVA - "BURSA - ADAPAZARI - İZMIT - İSKENDERUN - ANTAKYA - ADANA MERSIN - ÇORLU - 'SAMSUN - TRABZON - MALATYA - ELAZIĞ - BAUKESIR - 'AYVALIK - 'EDREMIT - GEBZE - 'ERZURUM - KIRIKKALE - GAZIANTEP - 'MANİSA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear