23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11 HAZİRAN 1995 PAZAR 8 PAZAR KONUGU UNUŞ TürkiyeaeyaşayanErmeni toplumu, bu ülke nüjusunu oluşturan mozayiğin birparçası. Osmanlı 'mn son döneminde, 1915 'teyaşanan tatsız olaylar ve arkasından gelen tehcir öncesi 'millet-i sadıka' olarak bilinen Ermeniler, sonradan hodandı, gözden düştü. Bugün sayılan 60 ile 100 bin dvannda tahmin ediliyor. Türk Ermenileri yarın îstanbul, Kumkapı daki Patrikhanelerinin kuruluşunun 534. yıldönümünü kutlayaccûdar. Bu yıldönümü, pek çok sorunun gölgesi altında önemli ölçüde buruk duygularla kutlanacak. Türkiye 'de yaşayan Ermeni cemaatinin sorunlannı, yaşadıklan gerçekleri, Patrikhane 'nin tarihçesini bir din bilgini ve arkeolog olan Ermeni Patrik Vekili Başpiskopos Mesmp Mutajyan 'la konuştuk -ML. ıur ORTREMESROP MUTAFYAN 1956 Istanbul doğumlu. Lise öğrerdminin bir bölümünü Îstanbul daki Ingiliz Erkek Lisesi, bir bölümünü de Almanya da Amerikan Koleji'ndeyaptı. Ön lisansçalışmalannı ABD 'de Memphis Üniversitesi 'nde, yüksek lisans çalışmalannı da Kudüs tbrani Üniversitesi'nde tamamladı. Uzmanlık konulan kHiselemmsı ve dinlerarası teoloji ile arkeoloji. 1977'de rahipliğe kabul edüdL 1986 da piskopos oldu. Aynı tarihten beri Ermeni Patrikhanesi Kiliselerarası Patrik Vekiligörevini yürütüyor. 1993 başında Başpiskopos mertebesine yükseltildi. 'Milliyetçilik,ırkçıhk değildir'LEVLA TAVŞANOĞLU - ErmeniPatrikhanesi Osmanlı 'da hangidönem- de kuruldu? Bize tarihçesini anlaür mısınız? MUTAFYAN-IstanbuI'da Ermeni cemaati 5. yüz- yıldan ıribaren vardı. Fatih Suitan Mehmetın îstan- bul'u fethinden önce, Bizans döneminde özellikle Pera yöresinde Istanbul'daki Ermeni cemaati biraz büyüdü. Fatih'in fethinden hemen önce de Istan- bul'daki Ermeni cemaati Bursa'daki Başpiskopos Havaginı'in riyaseti altındaydı. Fatih lstanbul'u fet- hettikten sonra cemaat Bursa'ya bağlı kalmakta de- vam etti. 1461 'de Fatih, önceden tanıdığı Başpisko- pos'u lstanbul'a davet ederek kendisine Patriklik unvanını verdi. Fermanlarda görülecegi gibi Îstan- bul Rum Patriği'nin Osmanlı'daki Rum cemaati üze- rindeki nüfuzu neyse aynı nüfuzu Ermeni Patriği'ne tanıdı. Böylece îstanbul patrikliklerinin sayısı ikiye yûkseldi. Fatih'in bundanbirkaç amacı vardı. Fatih, ülkedeki Hıristiyanlann başlıca iki mezhebe bağlı olduklannı anlamıştı. Hem devlet işlerini kolaylaş- tırmak, hem de Doğu Ortodoks kiliselerine bir mer- kez yaratmak için bu patrikliği tesis etti. Şehre Rum- larla Türklerin yanı sıra başka unsurlan da getire- rek bir nüfus dengesi kurdu, hem de Kınm'dan ve Anadolu'nun diğer yörelerinden; Ermenileri göçe zorlayarak lstanbul'a getirerek bunlan şehrin altı kapısına yerleştirdi. Bu da Fatih'in Ermeni halkına duyduğu güvenin bir belirtisiydi. Bu yüzden de Er- menilere îstanbul'da ilk olarak "alö cemaat" denil- di. Bu cemaatin ülkedeki bütün öteki Ermeni top- lumlann merkezi durumuna gelmesi, Fatih Suitan Mehmet'in 1461 'de Patrikhane'yi kurmasıyla baş- ladı. - Ermeni Patrikhanesi 'nin ilkyeri neresiydi? MUTAFYAN- İlk olarak Samatya'da bugûnkü Surp Kevork Kilisesi'nin bulunduğu yerde faaliye- te geçmiş. Adı Sulu Manastın'ymış. Burası Rum- lardan alınıp Ermenilere devredilmiş. 1641'de de Samatya'dan Kumkapı'ya gelmiş. - Ogünden beri aynı bina mı? MUTAFYAN- Aynı bina değil. Kilise de ayru de- gil. Çünkü Kumkapı'tun başından birkaç büyûk yan- gın geçmiş. En son 19. yûzyılda Kumkapı'daki pat- riklik kilisesi inşa edilrniş. Patrikhane binası ise ah- şap olduğu ve birçok kez yangın geçirdiği için en son 1913'te bugünkü haliyle yeniden inşa edılmiş. O tarihten beri de bina belli başlı bir onanmdan geç- miş değil. Sadece beş-altı yılda bir boyanıyor. Bina, ne kadar iyi bakılsa da durumu pek iyi değil. Ona- nm gûçlükleri, statü sorunu var. Binanın kırne aıt ol- duğu sorunu da var. - Peki, bina kime ait? MUTAFYAN- Maalesef Türkiye Cumhuriye- ti'nde patriklikler tûzelkişiliğe sahip olmadıklan için patrikhane binasınuı tapusu patrikhanenin üze- rine değil. Bunun tapusu mahalli bir kilise vakfının yönetim kurulu üzerine. Patrikhane'yi nereye koya- caklannı bilmedikleri için Kumkapı'daki Ermeni Kilisesi Vakfi'na bağlamışlar. - Bu, ne zaman olmuş? MUTAFYAN- 1930'larda olmuş. Ancak bu, sta- tüde bir belirsizlik, hatta yanlışhktir. Çünkü patrik- hane, kilise hukukunda her zaman kiliseler üstüdür: bir mahalli kilisenin yönetim kuruluna bağlanamaz. Bir hiyerarşı merkezidir. Patrikhane binasının duru- mu bizi gerçekten düşündûren bir durum. - Patrikhane binası, tümüyle ahşap olması nede- niyle gördüğüm kadanyla yangın tehlikesine çok açık. Bunu neden hiç tepeden tırnağa onartmadı- nız? MUTAFYAN- Evet. Yangın tehlikesine çok açık. Üstelik, gerekli güvenlik önlemleri de var diyeme- yiz. Çünkü bugün artık Türkiye'de 'Ermeni' sözcü- ğü bir küfür haline gelmişken sigorta şirketleri Pat- rikhane'yi sigortalamıyor. Herhangi birpolitik olay- da zarar görebilir kaygısı yüzünden Patrikhane bi- nasını sigortalattırmak mümkün olmadı. Ya da "Ya- panz" diyenler o kadar astronomik fiyatlar istiyor- lar ki bu para bizim bütçemizin yansını geçer. Oy- sa bu binaya doğrudan sahip çıkılması gerekiyor. Ben her zaman söylüyorum. Burası sadece Batı Er- meni kültür merkezi değil, bir Osmanlı kültür mer- kezidir. Bu görüşümü her zaman yineleyerek söy- lüyorum. Patrikhane binasının çevresinde eskiden yeşil alanlar vardı. Fakat çarpık kentleşme sonucu burası boğuldu. - tl Özei Idaresi bu yeşil alanı nasıl alabildi? MUTAFYAN- JCamulaştırarak. Birinci Dünya Sa- vaşı öncesi bu yeşil alan Kudüs Patrikliği üzerine ta- pulu olduğu için kamulaştınldığı yıllarda herhalde sahipsiz olarak görünüyordu. Osmanlı döneminde Kudüs Patrikliğılstanbul Patrikliği'nebağlıydı. Do- ğal olarak da bu alanın daha sonra Îs- tanbul Parrikliği'ne verilmesi gereki- yordu. Ama herhalde hem Patrikhane sekretaryasının ihmali yüzünden, hem de bazı ilgili kuruluşlann önemseme- mesi sonucu bu devir gerçekleşmedi. O bina yapılirken bir de yeraltından arkeolojik eserler, Bizans saraıcı çık- tı. O zaman Hürriyet gazetesi bunu ha- ber yaparak "Kültûr cinayeti" başlı- ğıyla verdi. Ama faydası olmadı. Il- ginç olan yanı da o binanın hemen kar- şısında barakalar vardı. Bunlan yıkıp yerine yeşil alan yaptılar. Bizim yanı- mızdaki yeşil alana da o çirkın binanın yapılmasına göz yumdular. Bu da plansız, çarpık kentleşmenin bir sonu- cu. Burası aynı zamanda bir tarih mer- kezi. Bu durumu tarihe vurulan bir darbe olarak görüyorum. - Bu yüzyılm başında, Osmanlı 'mn son döneminde tatsız olaylar yaşandu Bugün, Türkiye'deki Ermeni toplumu bu tatsız olayların uzantılarmdan hâ- lâetküeniyormu?Demin "Bugün Tür- kiye de Ermeni sözcüğü bir küfür haline gelmişken" dediniz... Bundan neyi kastettiniz? MUTAFYAN- Evet. Anadoluya yaptığım son gezileFde, Akdeniz bölgesinde olsun, Iç Anadolu'da olsun, değişik yörelere gittığim za- man bu sözleri kendı kulaklanmla duydum. Oralar- da insanlar birbirlerine kızdıklan zaman, "Ermeni misin nesin?" diyorlar. Ermeni sözcüğünü bir küfür gibi kullanıyorlar. Tabii bunun da nedeni Türki- ye'de nereden geldiği belirsiz genel bir Ermeni aleyhtan propaganda oluşu. Bugün ben genç bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bir kavram kargaşası yaşandığını sanıyorum. Ömeğin, Türki- ye'de milliyetçilik ve ırkçıhk birbirine kanştunlıyor. Milliyetçilik Türkiye'yi sevmekse, Türk ulusunu sevmekse. Türk müziğini dinlemek. Türk yemekle- rini yemekse, Türk kültürüne sahip çıkrnaksa ve Türkiye'de yaşayan halklann bütünlüğünden söz et- mekse ben bir Türk milliyetçisiyim. Ama Türkçü- lük, "Dünyadaki bütün öbür ırklardan biz daha soy- luyuz" demekse ve ~Hatta Amerika'daki Kızılderi- liler bile Türktûr*' demekse bu milliyetçilik değil, ırkçılıktır. Bu tabii hangi gözlükle baktığınıza bağ- lıdır. Türk-Ermeni konusuna da ulussever bir biçim- de mi, yoksa ırkçılıkla mı yaklaşıldığında tereddüt- lerim var. 1915'ten önce, son Osmanlı-Rus Sava- şı' ndan Birinci Dünya Savaşı' na kadar ve ondan he- men sonra 1920'lere kadar Türklerle Ermeni ler ara- sında sorunlar olmuştur. Hiç kimse, "Olmamışbr" diyemez. Ama bugün biz o sorunlann esin olmama- lıyız. Bütün taraflarmedenicesaretgöstermelilerve 1915'te olan olaylarda yaşamını yitiren herkesin anı- sına dikilmiş bir anıta herkes gidip çiçekler koyabil- meli. Sonra da birbirlerine saniıp öpüşebilmeliler. O günkü olaylann hesabını bugünkü halklar vere- mez. Çünkü bir siyasi parti bazı planlan doğnıltu- sunda adımlar atabilir. Bir devletin bazı politik pro- jeleri olabilir ve bunlan gerçekleştirebilir. Ama bir millet, bir halk ne kadar o devletin, ya da o siyasi partinin attığı adımlardan tarihi anlamda etkilense de bundan bütün bir halk ya da bir millet sorumlu tutulamaz. Bugün Türkiye Cumhuriyeti devleti ba- zı kararlar alabilir. Bir siyasi partinin bazı projele- ri, planlan olabilir. Ancak bütün Türk milletijbun- dan etkilense de bundan herkes sorumlu değildir. Hem ahlak, hem vicdan, hem de rnantık zaten bunu rmeni sözcüğünü bir küfür gibi kullamyorlar. Türkiye'de milliyetçilik ve ırkçıhk birbirine kanştınlıyor. Milliyetçilik Türkiye'yi sevmekse, Türk ulusunu sevmekse, Türk kültürüne sahip çıkmaksa ve Türkiye'de yaşayan halklann bütünlüğünden söz etmekse ben bir Türk milliyetçisiyim. Ama Türkçülük, "Dünyadaki bütün öbür ırklardan biz daha soyluyuz" demekse ve "Hatta Amerika'daki Kızılderililer bile Türktür" demekse bu milliyetçilik değil ırkçılıktır. emreder. Bir zümrenin, bir partinin yaptıklanndan bütün bir millet sorumlu tutulamaz. Ama biz bugün hâlâ, "Hayır,sorumluduriar" diyorsak o zaman hiç- bir şekilde uygar ülkeler düzeyine yükselemeyiz. Tarihten ders ahp yenilenme yoluna girme yerine, eski, tarih içinde gömülüp kalınz. Bu açıdan kendi- mizi kurtarabilmeli, kalıplaşmış düşünce kafesleri- nin içinden çtkarabilmeliyiz. Ben bir Türk Ermeni- si olarak bir şey sövlerken, u Başka Ermenüer nedi- yecek?" diye korkmamalıyım. Bir Türk dostum da u Bu böyledir. Ben bundan dışan çıkamam, sapa- mam" dememelidır. Düşündûklerimızi söylemeye cesaret edemiyorsak ileriye bakmaya da hakkımız olmayacaktır. Hep eskide yaşayacağız. - Bu bağlamda sormak istediğim bir soru var. Bir gazeteci arkadaşımızla yaptığınız konuşmanızda mealen, "Yüzyüın başında o olaylaryüzünden bütün Ermeni soyu mücrim muamelesi mi görecek? Ben bir Türk Ermenisi, yahut bir Ermeni Türkü olarak statü- rniin Lozan Antlaşması 'yla saptanmasından rahatsız- hk duyuyorum. Yani Lozan olmasaydı ben burada ol- mayacakmıydım ? Burası vatanım olmayacak mıydı? " dediniz. Lozan 'a neden karşı çıkıyorsunuz? MUTAFYAN- Bunlar tabii mealen, söyledikleri- min tamamı değil de özeti. Seksen yıl önce Türki- ye'de değişik akımlar vardı. Türkiye'de Osmanlı şe- riatçılar, halifeciler vardı. Bunlar hatta Osmanlıhğı, şeriatçılığı ve halifeciliği korumak için tngiliz man- dasını bile kabul edecek duruma gelmişlerdi. Ittihat- çılar vardı; az da olsa sosyalistler vardı; değişik ta- rikatlar ve cemaatler vardı. Bunlar hiçbir şekilde de homojen değillerdi. Sonra da bunlardan bırisi galip geldi ve bizim resmi tarihimiz de buna göre yazıl- dı. Bugünkü Türk halkı bu gruplardan herhangi bi- risinin 80 yıl önceki kararlannın yükümlülüğünü taşımaz. Aynı şekilde Ermenilerin içinde Daşnaklar vardı; demokratlar vardı; daha fazla Osmanlıcı olan muhafazakâr Patrikhane vardı. Yani Ermeniler için- de de değişik akımlar bulunuyordu. Bugün Türki- ye'de yaşayan Ermeni toplumu, hatta genelde dün- yadaki Ermeni toplumu o zamanki Ermeni akımla- nndan herhangi birinin attığı adımlardan genel ola- rak sorumlu değildir. Bugünkü Türkiye Cumhuriye- ti devleti 80 yıl önceki düşüncelerden, planlardan bence sorumlu değildir. Bugünkü Türk devletinin attığı adım- lardan bugün Türkiye Cumhuriye- ti'nde yaşayan insanlar sorumlu değil- dir. Bugünkü Ermenistan Cumhuriye- ti, Daşnak Partisi'nin, Ermeni devrim- cilerinin ya da Birinci Ermeni Cumhu- riyeti 'nin politikalannı benimser ya da benimsemez. Bugün bütün dünyadaki Ermeniler ve Ermenistan'da yaşayan Ermenilerin tümü bundan sorumlu tu- tulamaz. - İstanbulErmenicesibütün dünya- da konuşulan Ermenicenin en ince lehçesi olarak bilinir. Oysa Istan- bul'daki Ermeni okulları öğretmen bulamıyor. Uygulanan öğretim kural- larıyüzünden yeni kuşak Ermeni va- tandaşlaranadillerinıyarımyamalak öğrenebiliyorlar. !öw soruna nasıl bir çözüm getirilebiUr? MUTAFYAN- Îstanbul Ermenicesi doğrudan devletle Patrikhane arasın- daki iyi ilişkilerin bir sonucudur. Ka- tolik misyonerler 9. ya da 10. yüzyıl- dan itibaren Anadolu'ya geldiler. Bu- radaki Hıristiyan halklan Katolikleş- tirrneye çahştılar. Bu arada Katolik Ki- lisesi Ermeni dilini de ele aldı; iyi bir gramer yaz- maya kalkıştılar. Bu da ltalya'da yapıldı. Katoliklik böylece yavaş yavaş yayılmaya başladı. Bu durum hem devleti, hem Patrikhane'yi rahat- sız etti. Bitlis'ten gelen Obannes Goktt 18. yüzyıl- da Patrik olduğu zaman devletten gördüğü tam hi- mayeyle Anadolu'daki değişik Ermeni lehçelerini bir Batı lehçesi gramerinde birleştirdi. Böylece Ba- tı Ermenicesi tam devlet himayesinde lstanbul'da yeşermeye başladı. Ne yazık ki îstanbul Ermenice- si son 50-60 yıl içinde büyük bir düşüş göstermeye başladı. Bu düşüş özellikle bugün had safhadadır. Çünkü öğretmen yetişmiyor. Azınlık Ermeni okul- lannda çocuklara Ermeniceyi öğretemiyoruz. Çün- kü Batı Ermenicesini iyi bilen öğreönenlerimizyok. Bunun için birfakülte, bilimsel biryaklaşım lazım. Batı Ermenicesi ve edebiyatına özellikle Kültür Ba- kanlığı'nm sahip çıkmasi gerekiyor.- Bir de Erme- nivakıfları sorunu var. 1936'da vakıflardan alınan beyannatnelere dayanüarak mal tespitiyapıldu Bu- güne kadar da bu beyannatnelerden yola çıküarak vakıflannyeni maUar ve mülkler edinmeleri engel- lendL Sizce bu uygulamanmyaratağı sorunlar na- sü çözülebilir? MUTAFYAN-Bugünkü demokratik, çağdaş, çogul- cu Türkiye'de cami vakıflanyla kilise vakıflan eşit de- ğildir. Müslüman vakfi, camı vakfi mal alabilir, mal satabılır ya da bu vakfa miras bırakılabilir. Ama Hı- ristiyan vakıflan aynı statüye tabi değildir. 1936'yaka- dar bu vakıflar ne mal edinmişlerse ancak onlan ko- ruyabüirler. Ancak diyorum, çünkü bunlann da geniş- letilebilmesi, rahatça onanlabilmesı hemen hemen mümkün degil. Sadece boya, badana gibi çok küçük onanmlara izin veriliyor. Her yerde yeni camiler ya- pılabildiği halde. her yerde Kuran kurslan açılabildi- ği halde zaten küçücük kalmış Hıristiyan cemaati şeh- rin bir yöresinde biraz genışlemışse burada küçük bir şapel, küçük bir kilise bile yapabilme olanağından yoksundur. Dinler arası dıyalogdan, Hoşgörü Yı- lı'ndan söz ediyoruz, fakat öte yandan Hıristiyan ve Müslüman Türk vatandaşlara bu açıdan sahip çıkmı- yoruz. - Bir sorun da Ermenistan 'da Dünya Ermenileri Başpatriği (Gatolikos) seçiminde yaşandu Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana dört kez Baş- patrik seçimiyapıldı. Bugüne kadar da Türldye'den seçime ruhanilerin katılmasına izin verilmesine kar- şın sivil delegelerin katümalanna izin çıkmadi. Sizce bunun nedeni nedir? MUTAFYAN- Bunun nedeni her şeye politik göz- lükle bakılması, her konununpolitizeedilmesi.Erivan yakınındaki Eçtniyazüı'de bulunan Ermeni Başpatrik- liğı Ermenistan Patrikliği değıldir. Bunun adı üzerin- dedır. Dünya Ermenileri Başpatnkliği'dir. Çünkü Kay- seri 'de büyüyüp Kaysen'de okuyan Aziz Krikor4. yüz- yılın başında Eçmiyazın'de ilk olarak Ermeni Kilise- si 'ni resmen bugünkü hiyerarşik sistemiyle kurmuş. Buradakı Ermeniler de dahil olmak üzere, bütün dün- yadaki Ermeniler 2001 yılında bu olayın 1700. yıldö- nümünü kutlayacaklar. Bu, hiçbir siyasal anlamı olma- yan, sırurlarla ilgisi olmayan, bütün dünyada yaşayan Ermenilerin inançlannı ilgilendiren birdurumdur. Tür- kiye'deki Ermeni Patrikliği de Kudüs'teki Patriklik de kendi içişlerinde tam anlarnıyla özerktir. Ancak bütün dünyanın tanıdığı Ermeni Kilisesi'nin bir parçası ol- duğunu da hiç kimse inkâr edemez.Öyle ki Türkiye'de- ki Ermeni Patriği'ni sadece Türkiye'deki Ermeniler, Kudüs'teki Patriği de sadece Kudüs'teki Ermeniler se- çer. Ancak Eçmiyazin'deki Patrik bütün dünya Erme- nilerinin ruhani lideri olduğuna göre bütün dünyada- ki Ermeniler bu seçime katılma hakkına sahiptirler. Bu yıl nisanda yapılan seçimlerde Başpatrik 1. Karekin seçildiğınde bütün dünya ülkelerinde yaşayan Erme- ni temsılciler Eçmiyazin'deydi. 400 kişilik kilise ge- nel kurulunu oluşturdular. Ama bu genel kuruida sa- dece Irak ve Türkiye'den sivıl temsilciler bulunama- dı.- 534. yüdönümüyle ilgili bir mesahnız var mı? MUTAFYAN- Tüm dünyadaki Ermeniler, az önce de söylediğim gibi bugünkü Ermeni Kilisesi'nin 1700. yıldönümünü 2001 yılında kutlayacak. Mezhebin ku- rucusu ilk Başpatrik Aziz Gregor Lusaroviç Kayseri Kapadokya'da büyüdüğü ve egitim gördüğü ıçın bu kutlamalarla tüm Hınstiyan âlemi Türkiye'yle ilgıle- necek. Güzel yurdumuzu dinsel, etnik ve kültûrel ço- ğulculuğuyla tanıtabilme açısından son derece önem- li bir fırsattır bu. Türk Ermeni cemaatine ve Türki- ye'nin tanıtımıyla görevli devlet büyüklerimizin yaka- laması ve değerlendirmesi gereken bir vaka. Çok gü- zel şeyler yapılabilir. Bizim, Türkiye Ermenileri Pat- rikliği'nin 534. yıldönümüne gelince.. 55O'ye doğru hızla ilerlerken Fatih Suitan Mehmet Han'ı ve ilk pat- riğimiz Hovagim'i rahmetle anıyorum. Geçmişteki tüm Müslüman ve Hıristiyan devlet ve din büyükleri- mizi, özellikle birlikteliğe, dostluğa, hoşgörü ve sev- giye hizmet edenlerin manevi huzurunda samimiyet- le eğiliyor ve onlann yolunda yürüyelim diyorum. BUYRUN SEKS TURİZMİNE! TURİZM BAKANLIĞI'NDAN "ÇOK ÖZEL" PROJE... BACASIZ SANAYİE SEKS NASIL ŞIRINGA EDİLECEK? BAKANLIĞIN GİZLİ RAPORLARINDA NELER VAR? STREEP BARLAR, SEX SHOP'LAR VE İŞLEVSELLEŞTİRİLMİŞ GENELEVLER NASIL KURULACAK? HANGİ TURİSTİK İL VE İLÇELER SEKS TURİZMİNDEN NASİBİNİ ALACAK? DEVLETİN YARATTIĞI PARANOYA: İKİ YIL SONRA HER YER KARANLIK... TÜRKİYE'NİN ENERJİSİ NE KADAR? 2010 YILINA KADAR YETERLI ELEKTRİĞİMİZ VAR MI? AMERİKAN BÜYÜKELÇİSİ VE İŞADAMLARININ ENERJİ SIKINTISI NEREDEN KAYNAKLANIYOR? BU KEZ ÇOK CİDDİ! DEVLET İSTANBUL'A EL KOYUYOR... YEDİNCİ BEŞ YILLIK KALKINMA PLANI İSTANBUL'UN KADERİNİ HÜKÜMETİN ELLERİNE BIRAKIYOR. KENT POLİSİ, İÇME SUYU HAVZALAR1NIN KORUNMASI, TRAFİK, KİRLİLIK VE BİRÇOK KONU ARTIK ATANMIŞLARIN DENETİMİNDE OLACAK... KIBRISTA YENİ BİR ÇIBAN BAŞI: EKAS! LAĞVEDİLEN FAŞIST EOKA TERÖR ÖRGUTUNÜN YERİNE YENİSİ KURULDU... • RPU KAGlTHANF HfLFDI'lT.SINDE NT1ER OLLTOR-' BA^KAN VF ADVML\RI SIR\T KOI'RISUNDF • D'lT \T. CHP KENDILFRIN1 KLTLLTOR. VF.RF1 MI\I .SFCIM VDNI ÇL\RI. KOALİSYON ORTAK1ARI\A PARTİ TABANLAR1NDA NF. KADAR PRİM V APTIRDP \OKTA, CHP \T n\V TABAMMN NABZIN'I T l T n ' tLAN TÜRKİYE ÇtMSE-İŞ SENDİKASI GENEL BAŞKANLIĞI'NDAN ANKARA 27-28 Mayıs 1995 tarihlerinde aktedilen sendikamız 14. olağan genel kuru- lunda zorunlu organlara seçilenlerin adı soyadı. meslek ve sanatlan ile ikAmet- gâhlan aşağıda açıklanmıştır. Genel kurulumuzda rûzûğümüzün 4/0,8,14,17,20/ 20,22/1 -dJII- 1^8,40,41,47/ e,56. maddeleri değiştirilmiştir. Adresimiz Necatibey Caddesi No.20/11-12 Yenişehir-Ankara'dır. Keyfiyet 2821 sayılı kanun geregince ilan olunur. Tamer Eralan Mehmet Selçuk Genel Başkan Genel Sekreter Türkiye Çünse-lş Sendikası'nın 27-28 Mayıs 1995 tarihlerinde yapılan 14. o- lağan genel kurulunda sendika organlanna seçilen üyelerin kimlik çizelgesi: Ikametgâbı: Turgut Reis Cad 29'5 Anıttepe-Ankara HaAiye Mah Dıkmen Cad.228-230/11 Dıkmen-Ankaıa Hanımeli Sok.15 Savcı Apt Kat.5 Yeaışehir-Ankara Hanımeli Sok. No.15 Savcı Apt Kat5 Yenişehir-Ankara HanuneU Sok. No.15 Savcı Apt. Kat5 Yenişehir-Ankara 3. Cad. Kentbırlik Yapı Koop. 12/1 Batıkent-Ankara Çimento Fabnkası Lojmanı Çiftlik-Ankara Fatih Mah. Velioğlu CaA Hançer Sok. No. 36 Bağcılar-lstanbul Osmangazı' Mah. Bağlum Cad. 102 Keçıören-Ankara Pirebi Mah. Pirebi Cad Altan Sitesi 59/3 Konya Mehtap K.onut Koop. B Blok Kat.3/9 Yenışehir-Mardin Paşaçayır Mah. Kars Yenikent Mah. Murat Karayalçm Cad. 90 Evler E Blok 5/7 Derince/lzmit Adı Soyadı: Tamer Eralan Mehmet Selçuk Şaban Çakmak ŞerefTatar ErdemTalu Gûndoğdu Elüstün Rahmı Coşgun Remzi Demir Yapuk Uludağ Lokman Saglam Zeynettin Aras Hanın Yavuz Şahın Baykal Görevi: Genel Başkan Genel Sekreter Genel Mali Sek. Genel Egitim Sek. Genel Teşkilallan- ma SeKreteri Genel Denetleme Kurulu Oyesi Genel Denetleme Kurulu Oyesi Genel Denetleme Kurulu Oyesi Genel Disiplin Kurulu Üyesi Genel Disiplin Kurulu üyesi Genel Disîplın Kurulu Oyesi Genel Disiplin Kurulu Oyesi Genel Disiplin Kurulu Üyesi Meslek ve Sanatı: Şoför Sürveyan Ustabaşı Elektronikçi Kantıncı Pazarlamacı Şoför Mak. Bakım Mak. Bakım Puantör Farin Değ.Yrd. Pişirici Yrd Operatör ŞIRKETLERIN ALH AYLIK KAR TAHMİNLERİ OİB BAJKANI UFUK SOYLEMEZ: "ÖZELLE$TİRME İDARESİ MERAMINI ANLATACAK" • JAPONLAR İMKBTİ TANIDI ^ PARA^IZ A2ŞA SORUN DEĞİL, ŞİMDİ KREDfYlf TAT1L ZAMANI • YENİ EKONOMİK VE SOSYAL KONSfY SORUNLU DOGDU DOSYA: İHRACATA TEŞVÎK YAĞMURU J \•JJV U
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear