23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11 HAZİRAN 1995 PAZAR -ft r»- OLAYLAR VE GORUŞLER M Yılında Fuzûlî... NURER UĞURL VI yuzyıl zın büyuk bın de. tartışmasız. fiMır Fuzûfi, butun bır omür aşkı, mey dekı hoş- luk, neydekı boşluk gıbı gormüştür O, aşkta kendını ateşböceğıne benzetmıştır Nasıl kı bocek, ateşı görunce, kendını o ateşe atıp yanmak ısterse, âşık da aşka kendısını öylesıne atıp yanmalıdır, dıye- rek, aşka, şım susleyen, bezeyen bır İco- nu olduğu ıçm değıl. yureğının, aklının, gıderek varlığımn gerçek amacı ve anla- mı olduğu ıçın yakJaşmıştır Onun ıçın Divan şaırienmız ıçınde aşka en msancıl özü ve bıçımı veren, onu, yaşamanın ka- ranlığını yok eden tek ışık, tek coşku ola- rak goren ve buna ınanan gazel yazanlar ıçmde Fuzûfi ön sıralarda yer alır Divan şıınmızde aşk, çokça ışlenmış bır konudur Böylesıne çokça ışlenmış bır konuda güzel olanı bulmak ve yaka- lamak kolay bır zanaat olmasa gerek Ama Fuzûlî,bu hıç de kolay olmayan za- naatı, büyuk bır ustalıkla yakalamış, ölumsuz güzellığe dönuşturmuş, butun etkınhğıyle ortaya koymuştur Bu kadar çokça ışlenmış bır konuda gerçek şım yakalamak ve ortaya koymak zor bır ış- tır Ne var kı, Fuzûfi, bu zor ışı, kendıne özgu buyuk bır ustalılda başarmıştır Bundan olsa gerek, onun aşk anlayışı ve a yaklaşımı otekı Divan şaırlenmız- den çok başka olmuşrur Nedır Fuzûfi'nın aşkı ya da aşk anla- yışı9 Buna, kısaca şudur demek. gerçekten çok zordur Denebılır kı, Fuzûfi'nın aşkı ya da aşk anlayışı, hem çağdaşı, hem de kendınden sonra gelen Divan ve Tekke şaırlenmızın aşk anlayışından çok ayn, çok başkadır Divan şaırlennuz ıçınde, sofi'lenn aşk anlayışını ayn tutarsak, aş- ka en ınsancıl, en duygusal yaklaşan Fu- zûfi'dır Onun aşk anlayışı. ne sofîlenn anladığı anlamda Tann aşkı, ne de halk âşıklannın sozunu ettıklen bedensel (cıs- mam) bır aşktır Çunku Fuzûfi, aşka, aşk olduğu ıçın yaklaşmış, aşka, aşk olduğu ıçm âşık olmuş bır şaırdır "Aşka aşk ol- duğu için âşık" sozu, bır tekerleme bır oyun gıbı gelebılır Ama Fuzûfi'nın aşkı- na ve aşk anlayışına bakıldığında, bu aşk, davranışı, gıyımı, kuşamı. susü ve güzel- lığıyle var olan bır nesneye, bır karşı cıns bedene bırcanayonelıktır Bır başka de- yışle bu aşk, oz ve bıçımolarak ınsancıl- dır Yanı güzel bır kıza, bır kadma duyu- lan, beslenen bır sevgıdır Çünkü aşk, Fu- zûfi ıçın soyut bır kavram olmaktan çık- mış, bır çeşıt ete kerruğe bunınmuştur Gerçekte Fuzûfi, âşık olmadan yapa- mayan, yaşayamayan bır şaırdır Onun bu derdının bır çaresı yoktur Vardır, o da, bu yolda can v ermektır "_Ah ne olurdu bin canım olsaydı da, her biriyle bin kere sana fedâ olsa> dım." "Aşk derdınin devâsı kabil-i dermân değü / Terk-i cân deıier bu derdin mute- berdermanma" dıyen Fuzûfi,canana ka- vuşmak, onunla canı cana katmak ıste- mez Ona gore vuslat (sevgılıye kavuş- ma), âşıkı aşktan uzaklaştınr Bır başka deyışle vasl (ulaşmak) gerçek aşkın olu- müdür Böylebıraşk anlayışı ve duşüncesı gü- nümüz ınsanına aykın, ters gelebılır Çünkü o. vuslaün olmadığı bır aşkı, aşk olarak goremez, düşunemez Gerçekte bıreysel bır duygu, ıkı karşı cıns arasında yapısal bır çekım olan aşk, çağımız ınsanı ıçın soyutun somutlanma- sı, gıderek bedensel ısteğın sıcak bır se\ - gı yakınlaşmasıyla noktalanmasıdır Böyle bır aşk, doğanın değışmez yasası- na da yatkın ve uygundur Ama Fuzû- IFnın aşk anlayışında boyle bır aşka yer yoktur Çunkü Fuzûfi'nın aşkında âşık, sevgılısının ardında koşmalıdır, ona ka- vuşmak ıçın yanmalı, çıle çekmelıdır ve kavuşma olanağı belınnce de kaçmalı- dır Vksldan âşıkı müstağni eyier bir visâl Âşıka mâşuktan her dem bu ıstığna ne- dir Dogrusu Fuzûfi'nın "Leyla ile Mec- nûn" mesnev îsı de boyle bır aşk oykusü- dur Mesnevîde Mecnûn mahlasıylaşıır- ler söyleyen Kays'la (bırçok ınceleme \e araştırmada Kays'ın gerçek bır kışı oldu- ğu söylenmektedır) Leylâ adında güzel Arap kızı arasında geçen. sonu aynlıkla bıten bır aşk seruvenı anlatılmaktadır Fuzûlî de bır gazelınde Mecnûn'un ken- dısı olduğunu açıkça belırtmış, şunlan soylemıştır Bende Mecnûn'dan fuzûn âşıkfak isti- dadıvar Âşık-ı sâdık menem Mecnûn'un an- cak adı var "Leylâ ile Mecnûn" söylencesı, ölüm- suz aşklann oykusudur Bu soylentı Do- ğu edebıyatının, özellıkle Önasya top- lumlannın geçmışı çok eskılere (ılkçağa) uzanan klasık ve İınk konulanndan bın- dır Ama FuzûITnın "Leylâ ile Mec- nûnw u, bu konuyu ışleyen otekı mesne- vîler ıçınde en guzelı en etkını ve en yay- gın olanıdır Gerçekte lınk bır aşk hıkâ- yesı olan bu konu, bırçok Arap, Fars ve Türk şaın tarafindan ışlenmıştır Bu se- ruven, Fuzûfi'nın mesnev îsınde dort bın beyte yakındır Şaınn bu olümsuz yapı- tını bızım ılk romanı'mız sayan araştır- macılar çoğunluktadır Ana konusu aşk olan "Leylâ ile Mec- nûn" efsanesıne Fuzûlî, guçlu bır lınzm katmıştır Aşk acısı ıçtenlıkle ışlenmıştır Mesnev ide madtfi aşk, bır anlamda ma- neviaşkadönuşmuştur Aşk, dennlık, ıç- tenlık kazanan lınk bır hava ıçıne gırmış- tır Fuzûlî 'nın bu çok guzel, olümsuz mesnevîsı, kendınden sonra gelen bırçok Divan ve Tekke şaınmızı de etkısı altın- da bırakmıştır Denebılır kı, bu mesnevı Fuzûfi'nın olduğu kadar, Divan edebıya- tımızın da olümsuz şıır anıtlanndan bın- dır Fuzûfi'ye gore yaşam geçıcı, ömur ıse, bu buyük ve sonsuz evrende çok kısadır O, bu acı gerçekte, ınsanı dünyada aşk- tan başka hıçbır şeyın kolay kolay mut- lu-mutsuz kılamayacağına ınanmış bır şaır olarak, bu duşuncesını bır felsefe bı- çımınde ormuş, bunu en ılen, en uç nok- talara goturerek. Üm kesbiyle rûtbe-i riTat Arzû-yu muhâl imiş ancak Aşk imiş her ne v âr âlemde Üm bır kryl u kaal ınnş ancak demıştır Çünkü Fuzûfi,olünceye kadar yureğınden ve sanatından aşkın sıcaklı- ğını ve tazelığını çıkarmamış bır şaırdır Fuzûfi, torunlan olduktan, "Leylâ fle Mecnûn" mesnev îsını yazdıktan, tanın- mış bır şaır olarak bılındıkten sonra da. aşk konusunda rahat durmamış. gördüğü guzellerden baç almaktan çekmmemıştır Tanhçı AhdTnın tezkıresınde FuzûlFyle ılgılı anlattığı bır hıkâyeyı, bız de bura- da, "Fuzûfi'nin güncel önemi"ne bır kar- şılık olur duşuncesıyle aynen vermek ıs- tenz "Fuzûfi, bır gun bır güzele - Fuzûfi seni seviyor!_ demış O da şu karşılığı vermış - Zaten bu edepsizliklerinden dotayı lâ- kabı Fuzûlı'dır ya!_" Bir Hüseyin Çölgeçen vardı... M. SADIK ASLANKARA 1 961 Anayasasfnın getırdığı öz- gurlukçu ortam, oğretmenlen de etkılemıştı Yenıden dıkmış- tı oğretmenler başlannı Ba- şöğretmenlen Atatürk'ün ve otekılenn, Mustafa Necatf nın, SafTet Ankan'ın, Hasan Âli'nın, Ton- guç'un yanı sıra yenıden kavgaya gınş- mışlerdı sankı aydınlanma yolunda Ye- kınmışler, ozgurlukten, bağımsızlıktan yana tum yurtta sürdurulen uyanışın on- culen olmuşlardı bır açıdan Bu oğretmenlerden bın de Hüseyin Çölgeçen'dı o yıllarda 1966-67'de tanı- dımonu Denizti'deTÖS(TürkiyeÖğret- menler Sendikası) Şube Başkanı'ydı Kendı halınde. sessız ınsandı Ama aynı zamanda ılkelı, kararlıydı da 1 Kanncayı ezmekten urken bır yapısı vardı doğru, ama bır cehennem topu gıbıydı aynı za- manda haksızlıklara karşı Mılh Eğıtım Bakanı AP'lı (AdaletPar- tisi) Ühami Ertem'ın bır Denızlı zıyare- tınde, ılın eğıtımle ılgılı sorunlan konu- js>unda, bakanın da yer alacağı bır toplan- tı yapılması kararlaştınlmış olmalıvdı Konuşmacılann arasında Huseyın Çöl- geçen de vardı doğal olarak. Ama o, ele aldığı konulardakı goruşlennı sakınma- dan. çekınmeden dıle getınyor, bakan karşısında konuşuyorum dıye kıvnlıp bü- kulmuyordu öyle Toplantının yapıldığı Denızlı KJZ Mes- lek Lısesı Salonu tıklım tıklımdı Tum konuklar, can kulağıyla Çölgeçen'ı dın- lıyordu O ıse Turkıye ıçrn yaşamsal ko- nulara değınıyordu konuşmasında Ne olduysa, ışte tam o sırada olu Bakanın sesı tum salonu kaplayıverdı bırden "Sen ne biçım ogrermensm' Karşında ba- kan var. Bır bakanın karşısında bov le mi konuşulur?" Bır an ıçın salon donmuştu sankı Çıt çıkmıyordu Herkesın gözu Hüseyin Çölgeçen'm uzenndeydı şımdı Öyle ya, ne yapacaktı acaba Çölgeçen 9 O, ıstıfını bozmamıştı Çok nazik, ne kı olağanusru kararlı bır tonlamayla şu ya- nıtı vermıştı bakana "Ben, görevi 'fîkn hur, vıcdanı hur, ırfanı hur' insanlar ye- tiştkmekoian bir mesleğin üyesi>1m. Ger- çekleri sovlemeyip başka turlu davran- saydım, ışte asıl o zaman yanlış yapmış olurdum!" Bır an ıçın salonda, bır ampul gıbı ası- lı kalmıştı bu söz Ardından, kuplere bın- mış bır tavırla sesmı yukseltmıştı bakan "Şimdi seni bakanhk emrine alınm!" Olacak şey değıldı üç yuz kadar konu- ğun önünde tehdıtler savuruyordu bakan "Ne söylememi beknyorsunuz efendim?" Hüseyin Çölgeçen, bunu alttan almak ıçm soylemıyordu, tersıne bırgerçeğı dı- le getinyorduo' "Evet, seni bakanhk em- rine ahyorum!" demıştı bakan, dayana- mayıp Çolgeçen'den önce Veli Caner atılmıştı öteden "Haksızlıkyapılıyorsa- yın bakanım!" Bakan, bu kez de, bugun aramızda olmayan Velı Caner'e donmuş- tu "Madem öyle, seni de bakanhk emri- ne aküm!"Bır başka koşeden Mehmet AM Öztiırk atılmıştı "Beni de alın sa>in bakanım!" Bakan, ona da aynı yanıtı v er- mıştı Vermıştı vermesıne ya, bır elekt- nklenme başlamıştı öğretmenler arasın- da Mısır patlarcasına, "Beni de ahn!" demek ıçın bellı kı sıraya gırmıştı oğret- menler Daha once zaten bırkaç kez sür- gune gondenlmış olan Ayni Aytan, Emin Aytan, Yusuf Korkut ılk sıradaydılar Bakan o kuçucuk salonda, mıtolojık bıryıgıtlık, doğruluk ve erdemlılıkle kar- şılanmıştı hıç uymadığı bıçımde Bunu göğusleyebılmek, bu "kendini arafat te- pesinde" gören, "sultanvarî davranış" ıçındekı bakan ıçm de arrık olanaksız ol- malıydı(*) Kaçmak kurtuluş olacaktı bu yüzden Kalabalığı yara yara, afur tafur aynldığını anımsıyorum salondan Tabıı korumalannın çabasıyla Ama o, bır "mecBs-i dilârâ"yı hak ettığını duşunmuş olacaktı kı, o gece Pamukkale'de onuru- na venlen eğlenceye katılmıştı bu olayın ardından Sonralan Mahmut MakaL "Zulüm Makinesi" [1969), Muammer Aksov ıse "Devrimd Oğretmenler Kryımı ve Muca- detesi"(1975) adlı yapıtlannda sozede- ceklerdı bu olaydan, değışık bıçımler- de Muammer Aksoy, olaylan yennde ız- lemek uzere Denızh'ye de gelmıştı Bır ara Aksoy'la Çölgeçen'm baş başa venp goruştukJennı bugun gıbı anımsıyorum Danıştay'm yürutmeyı durdurma kara- n uygulanmadığı ıçın, bakanhk emnnde olduğu donemde çok sıkıntılarçektı Çöl- geçen Eşı ve ıkı kızı da yaşıyordu bu sı- kmtılan onunla bırlıkte Ama sonuçta bır kultur emekçısıydı o Ingılızce öğretme- nıydı MichaelHarrington'danbırçevın yapmıştı yaşadığı onca sıkıntıya karşın Ustelık bu çevınsı yajımlanmıştı da "Amerika'daki Sefatet" (Habora Yayın- lan, 1969) Sonra doğuda, bır küçücük kasabada askerlık görevını tamamladı Soluk ol- madan daha, 12 Mart ındı tepesıne Pek çok aydını nasıl örseledıyse, onu da savurdu bır yerlere Son olarak o sıralar göruşmuştük onunla Ardından aılesıyle bırlıkte Almanya'ya yerleştığını, edıtor- luğe başlayıp Ortadoğu Yaymevi'nı kur- duğunu oğrendım Ve bırkaç ay önce Cumhunyet'te yayımlanan olüm ılanı onca yıl sonra bır tokat gıbı yüzume ın- dı 26 Ocak 1995'te yıtırmıştık Çöl- geçen'ı Yakıcı,artıkgıdenlemezbıroz- lemdı o benım ıçın'Muammer Aksoy gıbı aydınlanmacılara, Hüseyin Çöl- geçen gıbı kıvılcımlara dayanamayan or- taçağ kalındsı kafalann, ınsanlığı ortaçağ karanlığına bır daha gen goture- meyeceğını kavraması çok mu zor der- sınız 9 Yıtırdığımız bu değerler, onlara da yaramıyor 1 Ah, bunu bılebılseler PENCERE Atatürkçülüğe Sığınıp Kemalistlere Vurmak.. Sonu "ızm" dıye bıten sozcukler pek çoktur Kapıta- lızm, sosyalızm, Marksızm, Panıslamızm, Panıslavızm, Panturkızm, kubızm, modemızm, postmodernızm, Ma- oızm, lıberalızm, entuvısyonızm, Budızm, Golızm, futu- nzm, Panhelenızm, globalızm Say sayabıldığınce Ikı kez komunızmden yargılandım, ne savcı ne de yar- gıçlar komunızmı yeterınce bılıyorlardı Yine de aklandım Sovyetler çokup dağılınca komunızm suç otmaktan çıktı. Bugun Kemalızm suç. Hayır, yasalarda suç değıl; ama şenatçılar, Kürtçüler, Osmanhcılar, Kemalıstlen çığ çığ yıyecekler Bugun Tur- kıye'de hedef tahtası Kemalıstlerdır, vur abalıya gıdıyor Kım bu Kemalıstler'' • Benım ılk aklıma gelen Kemalıst, Ismet Paşa!.. Ata- türk'un sılah arkadaşı, fikır arkadaşı, can yoldaşı1 Tur- kıye Cumhunyetı'nı bırlıkte kurmadılar mı? . Ismet Paşa Kemalıst olmalı Yanı Ataturkçu Pekı, Celal Bayar, Kemalıst değıl mıydı'' Ya Menderes?.. Refik Korattan?.. Suleyman Demı- rel?.. Tansu Çıller, Mesut Yılmaz?.. Hıkmet Çetın?.. Bulent Ecevıt Ataturkçu değıl mû Bu ışte bır ış var Ismet Paşa, demokrasıyı bu ulkeye getıren adam, çok partılı rejıme kapıyı açan, ılk serbest seçımı yapan laık cumhunyet rejımının kurucusu Ama Kemalıst Yanı Ataturkçu • Ya Necmetbn Hoca?.. Erbakan ne dıyor "Atatürk sağ olsaydı, bızım partıye gırerdı " Kenan Evren, Kemalıst değıl mı? Bugun bıle Ataturk dıyor da başka şey demıyor Pekı, Turgut Ozal'a ne buyrulur^ Eğer Kemalıst de- ğılse Kenan Evren'ın hızmetınde ne ışı vardı'' Laık dev- letın cumhurbaşkanı değıl mıydı"7 Ah, bu yolda Tansu Hanım nasıl unutulur"7 Bayan Başbakanımız nasıl Ataturkçu olmaz'? Ya Osmanlı entellen'' Bakmayın Ataturk'un mezardakı kemıklennı kemırme- ye çalıştıklarına şenatçılara, Kurtçuleregozkırptıklanna, Ortadoğu'da egemenleşen emperyalızmın ruzgâr horo- zu gıbı horozlandıklanna 1 TUSİAD Ataturkçuyse bızım Osmanlı entellen de Ataturkçu 1 Vehbı Bey, Sakıp Bey Ataturkçu olduklanna gore bızım doneklere laf duşmez • Türkıye'de bır ortaoyunu geçerlı!.. Kavuklu ile pışekâ- n da bellı 1 Çok satışlı gazete 29 Ekım, 30 Ağustos, 19 Mayısta Ataturk posten dağrtıyor . Iç sayfalarında, koşesınde bucağında Kemalistlere veryansın edıyor Takıyye mı yapıyor? Gazete Ataturkçu Ama Kemalıstler'e duşman! Nedır bu oyun? Ataturkçuluk pazarlaması yaparak halkı aldattıktan sonra Kemalızme ve Kemalistlere saldırmak gunun mo- dasına donuştu Hıle-ı şenye bızım geleneğımıze yuvalandığından kul- lan kullanabıkjığınce. , TOPRAKBANK 3. KURULUŞ YILDÖNÜMÜNÜ KUTLUYOR! ŞUBE B m a u Ş t a 1 r u I 1 ı m ü Ş Ş u t b e r e i 1 1 e e r , r ! Çp TOPRAKBANK^^^^ " B a n k o c ı l ı ğ ı n V e r i m l i T o p r a ğ ı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear