25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7MAYIS1995PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Alman yazar Dietrich Gronau'nun 'Nazım Hikmet' adlı kitabı haziranda çıkıyor: Bir taşa bfle ruh verebiliyordu GAMZE VARIM " Yaşamının son anına dek şiir yazdı. Pek çok düşünce. duvgu ve izlenimi bir ara>a getirdi. Böjtece büyiik bir şiir evreni oluşturdu. Bu evreni muhteşem bir dilc dönüştürebikli. Şürierinde insanın özünü, sanatsal bir serüveni vermeye çaJıştı. Prag'dan, Avnıpalı felsefecilerden, yüreğinden, denizden, güneşten, sevgiden ve ölümden özgün bir biçemle söz ediyordu. Nâzım Hikmet'in büyüsü işte burada_" 'Mustafa kemal Atatürk ve Cumhuriyetin Doğuşu' adlı kitabı daha önce Altın Kıtaplar tarafından yayımlanan Alman yazar Dietrich Gronau, bu kez başka bir biyografiyle çıkıyor Türk okurunun karşısına. Gronau'nun 'Nâzım Hikmet'adlı kıtabı haziran ayında yine Altın Kitaplar'dan çıkıyor. Cindoruk'un davetiisi 13. TÜYAP Istanbul Kitap Fuan'na konuk olan Alman yazar, bir süre önce 23 Nisan Çocuk Şenliği'ne katılmak üzere TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un davetiisi olarak bir kez daha Tûrkiye'ye geldi Gronau, Ankara ve lstanbul'u kapsayan Türkıye ziyaretı sırasındaki ızlenimlerini aktanrken kendisini çok etkileyen bir olayı da şöyle anlatıyordu "tstanbul'da diğer konuklarla biriikte Savarona yatıyla Boğaz gezisı yaptık. Göverteye çıkıp. rüzgârdan korunmak için kendime bir siper edinmiş. Bogaz'ı izüyordum. Eski İstanbul'da hissettim kendimi. Derken Viyana valsleri çalmaya başladı. Atatürk'ün valsleri çok sevdiğiııi ve çok iyi dans ettiğini anımsadım. Birden. içeri girdigimde onu karşımda dans ederken buiacakmışım gjbi bir duyguya kapıldım" 'Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyetin Doğuşu' adlı kitabının Almanya'da ikıncı baskıyı yaptığını müjdeleyen Gronau, 'Nâzun Hikmet' adlı kitabı içın de "Bir yabancının onun hakkında kitap yazması. birçok Türk okuruna ilginç gelecektir. Kitapta bazı tarih hatalan olabiiir. Bu hiç önemli değiL Önemli olan, her okurun Fotoğraf: KAAN SAÖNA T"\ ir yabancının onun hakkında kitap r£ yazması, Türk okuruna ilginç JLJ gelecektir. Kitapta bazı tarih hatalan olabiiir. Bu hiç önernli değil. Önemli olan, her okurun Nâzım Hikmet'in yüzyılın en büyük şairi olduğunu hissetmesi. ~Tk Tazım'ın şiirlerini okumaya l\/ başladım. Bunlar, dili ustalıkla -Z. V kullanan, farklı ve derin duygulan ifade etme konusunda çok yetenekli bir adamın şiirîeriydi. Birisi edebiyatta, müzikte ya da resimde iyi bir şeyler üretmişse, yaptıklannın sizi etkileyip etkilemediğini ilk anda m mx söyleyebilirsiniz Nâzım Hikmet'in yüzyılın en büyük şairi olduğunu hissetmesi'" diyor. Gronau. bundan beş altı yıl önce Nâzım Hikmet hakkında hıçbir şey bilmıyormuş. Berlin'deki Türk akademisyen arkadaşlannm ona şairden çok söz etmeleri sonucu birdenbire Nâzım Hikmet'e ilgı duymaya başlamış: "Şiirierini okumaya başladım. Bunlar, dili ustalıkla kullanan, farklı ve derin duygulan ifade etme konusunda çok yetenekli bir adamın şiirlerivdi. Nâzım Hikmet'e birdenbire se\gi duymaya başladım. Birisi edebiyatta, müzikte ya da resimde iyi bir şeyler üretmişse, yaptıklannın sizi etkileyip etkilemediğini ilk anda söyleyebilirsiniz. Neden etkilendiğinizi ya da etkilenmediğinizi beiki daha sonra açıklayabilirsiniz". Kitabı Rovvohlt yayımladı Nâzım Hikmet hakkında kitaplar okumaya başlamış. Bu sırada Atatürk hakkında da çok şey öğrenmış. Almanya'nın en saygın yayınevlennden bın olan Rowohlt, Nâzım Hıkmefin bıyografîsini yayımlamayı kabul edince çok gururlanmış. "Bu büyük bir basanydı. Bu yayınevi, otuz yıl önce 'Rovvohlt Monographıe' dizisini başlatü. Bu diziden otuz yıl önce çıkan kitaplar bugün hâlâ bulunabiiiyor. Bu kitaplar 160-170 sayfayı aşmıyor. Ancak Almanya'da çok okunuyor." Kitabında Nâzım Hikmet'in şaır yönünü ön plana çıkarmaya çalışan Gronau. şiirlerinın ve oyunlannın çoğunun 1989'dan önce Dogu ve Batı Almanya'da yayımlandığını belirtiyor. Uzun yıllar Fransa'da eğitım gören Gronau. Nâzım Hikmet'in yapıtlannm Fransızca çevirilerinden de yararlanmış. Şaırin bırkaç yıl önce lstanbul'a gelen son eşi Vera Tuh/akova geçen yıl Semiha Berksoy'u Moskova'ya davet etmış.. Berksoy da Gronau'ya biriikte gidebileceklerini söylemiş. Berlin'de bir kütüphanede yaptığı araştırmalann kitabı yazmak için yeterli olmadığını düşünen Gronau, bu teklifî çok cazip bulmuş. Kitabı yazarken yaptığı yurtdışı yolculuklannda çok sıkı bir denerimle karşılaşmış: "Ulkeden çıkarken polis çok sıkı kontrol ediyordu. Yanunda okumam gcreken çok sayıda kitap ve günlük vardı. Her bir kitabı inceliyorlardı. Bir keresinde bir polis memuru Nâzım Hikmet'in bir zamanlar bir kongre için Berlin'e geldiğini söyledi ve kontrol etmeden geçmeme ian verdi." 'Yazdıklan has şiirdT Türk arkadaşlan Nâzım Hikmet'in Almanca'ya çevrilmeyen bazı şiirlerini çevirerek yardım etmişler ona. Amerika ve Ingiltere'de yayımlanan Türk şıirine ilişkin kitaplardan da yararlanan Gronau. bu kitabı Almanlar için yazmış: "Çünkü Türidye'de onunla ilgili çok kitap >ar; anılar, mektuplar, her türlü kitap var ama gerçek bir biyografi, yaşamındaki olaylann sırasıyla. özel vaşamryla, yapıtlanyla. şiirlerinin yorumlany la desteklenerek anlatıldığL, bürün buniann bir araya geldiği bir kitap yok. Ben bazı özel noktalan aydınlatmak istedim. Özellikle de şürlerinL." Nâzım'ın şiinnde pek çok farklı konuyu ele aldığını, çok farklı ve derin duygulan dile getirebildiğini söyleyen Gronau, kitabının bir yerinde bir başka sanatçının, bestecı Franz Schubert'ın adını anıyor: *Yaptığı bürün besteler muhteşemdi. Nâzım Hikmet de onun gibi bir taşa bik ruh verebiliyordu. Yazdıklan has şürdi.'' Gronau'nun bıyografide üzerinde durduğu konulardan bın de şairin uzun süre hapıste kalması: "Onu nereye kapatırsanız kapatın. çevresinde gördüklerini şiirlerine malzeme yapabiliyordu. Hapiste her türlü insanla karşılaşü. Ama bundan hiç rahatsız olmadı. Onun için farklı bir yaşamdı bu." 'Hoşgörüsüzlük' sergisi Yıldız Sarayı Silahhane'de Küitür Servisi - Helsmki Ymttaşlar Perneğf nio düzenlediğı "Bosna Yaşıyor: İlk Adım Tuzla" kampanyasının bir parçası olarak planlanan "Hoşgörüsüzfök" başlıklı dayanışma sergisi 16 mayısta Yıldız Sarayı Sılahhane binasında açılıyor. Sergi 28 mayısa dek her gün 10. 00-16.00 saatleri arasında ziyarete açık kalacak. Uluslararası Plastik Sanatlar Derneğı'nın kampanya çerçevesinde Helsinkı Yurttaslar Derneği ile biriikte düzenlediğı sergi için Ayşe Erkmen'den Balkan Naci .. v .„ tslknyeli'ye. lunm Erol'dan Füsun Onur'a, Orhan Taylan'dan Gütsün Karamustafa'ya yüzu aşkın sanatçı bir araya geldi. Sergıde 'Hoşgörüsüzlük' teması kapsamında oluşrurduklan resim, heykel, seramik, özgün baskı ve enstalasyon gibi değişık türde yapıtlanyla yer alan sanatçılar, sergıden elde edilecek gelınn yansını bağış olarak Bosna kampanyasına bırakacaklar. Ofset Yapımevi ve Bülent Erkmen'ın katkılanyla gerçekleştirilen sergide yer alan tüm yapıtlar Ak Sıgorta ... ^ -J- tarafından ücretsiz olarak yangın ve hırsızlık benzeri çeşitlı nsklere karşı sıgortalandı. Helsinki Yurttaşlar Dernegi'nin Aralık 94 - Mart 95 tarihlen arasında düzenlediği kampanya, savaşın yol açtığı bölünmelere karşın ulusal, dinı, kültürel ve etnik anlamda çogulcu yapısını koruyan Tuzla kentini yaşatmak ve böylelikle diğer İcentlere ömek olmak, 'etnik olarak anndınunış bölgeler'yaratma zihnı yetini çürütmek, umutlann kesildiğj bir noktada yeni bir umut ışığı yakmak amacını taşıyordu. ICampanya çerçevesinde elliyı aşkın kişı ve kurumun katkılanyla, pıyasa değeri 53.5 bin DM olan ılaç ve tıbbi malzeme, gida malzemesi, okul araç ve gereçlen. giyim eşyası, temizlik malzemelerinden oluşan 20 tonluk malzeme toplandı ve Kızılay kanalıyla Split'e ulastınldı. Yıne kampanya çerçevesinde toplanan para yardımlanyla ilaç alınarak Bosna'ya yollandı. Adam Sanat'ın mayıs sayısında Le Corbusier Kültür Servisi- Adam Sanatdergısınin mayıs sayı- sında mimar, şehirci, res- sam, heykeltıraş. halıcı, emayeci ve yazar Le Corbu- sier tanıtılıyor Gürhan Tümer yazısında Le Corbusıer'yi, "20. yüz- yılda modern mimarfağı ya- 293 89 78 (3HATI P, ;: - 11 < <: r M ı p -. F ı r D ı > r ŞEHİR TİYATROLARI 11. GENÇLIK GUNLERI a - Xfr MAYIS 199S 12 OO FfLM ~Mod«m Zamantar' Yon CtarU* ChapMn HARBIYE 15 00 SÖYLEŞI *G«nçlık S*voT Suna v« EnJo&an Tanaltay M ERTUĞRUL 18 00 OtA Ismalt TÜtun SAHNESt 1 9 00 OYUN OOTU OyufKuLaf "Hizmetçitor 21 QC OYUN OOTÜ OyunctjLart 'Godot u Befclerken' KADIKÖY H TANER SAHNESİ t CEMALREŞİTAEY KONSERSALONU •İSTANBUL BUYUKŞEHİR BELEDİYESİ i. S 15 Mayıs 199S Pazartesi Saat: 19.30 15 00 SÖYLESl T»rnan D»rgısı Soyt«şı Y C«zmı Ersoz, Tuncay Akoun. Mthmtt Ç O ç ö 19 30 OYUN istanbul Unv l»l F»tajH»şı ~Kul AJtındakı Kor' USKUOAR M CELAL SAHNESİ FAT1H R NURİ SAHNESİ 19 00 OYUN Do§u Akdenız Urnversrtesı Xahraman Bakkal Süpermarfcst» Karşr 19 OO OYUN Genç Anadolu Topluiuğu "Yolumurun Etaşı Nerede* 8 MAYIS 1995 PAZARTESI HARBIYE M ERTUĞRUL SAHNESİ 12 00 FtLM ~La Grand* Iflusıon' Yön J#an R«r>oir 15 00 5ÖY1.EŞI'Fatıh Anaylı i*T«fc*T«k* 18 00 O1A Esın üysal 19 00 KQWSER Istanbut Od» Korosu 'Y«yu» Aroyo" KAOIKOY H TANER SAHNESf USKUOAR M CELAL SAHNESt 15 00 KONSER Roha Ozkuş Gıtar Uçlu 19 00 OYUN -MAVI 19 00 OVUN Tryatro Mayts "Klssık Esmtıter" 15 00 Afttnokta Korter 0«rnejı Çok Seslı Oda Korosu FATIH R Sebm-Kerım Altınok Ikılıst NURİ S A H N E S I ı g ^ Qy\jn y e n , Yuksetctape Küttür Derne^ı Don Kışot Tryatro Grubu 'Ishak* HARSIYE 12 00 FILM "Büyuk Diktatör Yön Ch»rl*« Chapltn M ERTUĞflUL 15 00 SÛYLEŞI "Yenikapı dan GunûfTtuz»- SAHNESİ Proi Dr T Atsş S DnK«' A Tlmuçln M O«zan 17 00 HAPPENING _ _ _ _ ^ KADIKÖY H T u r e R 19 00 Yedıöoloe OyuncuUn 'Stlahçoruo GÖIgesi" USKÜDAR M CELAL SAHNESİ 19 00 OYUN Istanbul Mrah Tfyatrosu "SaÖlık Oteun" FATiH R NURİ 15 QQ QYU\ Jntkya Unv Hayrabrfu Yüksel Okuto SAHNESİ 1 9 OQ O Y U N Kayrabolu Be4edıyesı 'Mıne' HARSIYE , M ERTUÖRUL1 SAHNESİ KADIKÖY H TANER SAHNESİ USKUOAR M CELAL SAHNESİ FATIH R NURİ SAHNESİ •Romso va Jul*»t" Yön Franco Zailrmltı 15 00 KONSER 'Şan Konscn' BuMnt G 19 00 OYUN MYHLEA TV atfo Grubu T*nc«rt* 19 00 OYUN Alı Poyrazoğlu Tryatro Okulu ' 19 00 OYUN Yaşatı Sjnat Tryalmsu *Ana Hanım Kız Hanım • I I MAYIS 1995 PERSEMBE HARBIYE M ERTUÖRUL SAHNESİ 12 00 FILM Surtset Bulvarr Yön Bılly WıWer KADIKÖY H TANER SAHNESİ 19 00 OYUN tst Unv Oflrıncı Kutluf M«rMZi Ttyatro KluOu USKUDAR M CELAL SAHNESİ 19 00 OYUN Kadrfcöy Anadoiu Lteesı ~D«lı Oumrur FATIH R NURİ SAHNESİ 9 OO OYUN Alı Poyrazoğlu Tryatro Okulu •Insan Olabılmek" İstanbul Devlet Senfonı Orkestrası (Ek Program) Şef Erol Erdmç Soiıst Ze^ep Vamanturk (Pı\ano) Borusan'ın Oto'non Katkılanyla Bılet Fıvatlan 300 000-250 000 TL ***** 16 Ma>ısl99S Salı Saat: 19.S0 YAYGARA '70 MOzikal 2 BölOm ıEk Program"i Yazan Eroi Guna\ıdın Munk. Ceraal Reşıt Rev Dekor Ergun Işıldar Kostımı Ersın Olaen Muzık Dırektoru Serpıl Toparlak TOneten Halduıı Dorrnen O\nıavajılar lst_ Ünı Deviel Konsenattıvarı Tı\ atro Bolumu Bıl«Fı«tian 200000-150OOOTL ***** 17 Mavı.s 199S Çarşamba Saat: 19.30 "AKŞAM EN GÜZEL MASAJLDIR" Müzik: Göniil Paçacı Seslendırenler Serap Mutlu Mtbulut Dersaadet i Oda Muzığı Topluluğu Boğazıçı Unıversıtesı T M Ü Topluluğu Bılet Fıvatlan 150 000-100 OOOTL ***** 18 Mayıs 1995 Persembe Saat: 20,30 OTIS GRAND AıND THEİ BIG BLUES BAND Major Muzık Organızasvon İşbırlığıyle Bılet Fıyatlan 350 000-300 000 TL ' lndınmv apılmaz CRR Konser Salonu: 246 06 96-240 5012 AKM Konser Gişesi: 251 56 00 MPITOL Altunizatfe- 39119 30 / 333 Sjlonumuzun lura [naı kjdtnıelennılt ojinunnı-oğrcııu tnıcklı \t Bürakşehır Belcdn«ı mcnsupİannj •» ^0 tn r _ W kıylık gruplara "* 20 mdınm vapılmakudır UNiekiDrkerJ \\0S\ YAZAN YÖNETEN REKİN TEKSOY Y. KENAN ISIK 20 HİSHN - 22 HflTIS 6 Mayıs Cumartesı 7 Mayıs Pazar 18 Mayıs Persembe 19 Mayıs Cuma 20 Mayıs Cumartesi 21 Mayn Pazar 15 30-2! 00 15 30 15 30-21 00 15 30-21 00 15 30-21 00 15 30 BUTUN ETKİNLİKLER ÜCRETSIZDİR Kültür Sanat ilanlarınız için: 293 89 78 (3 hat) n <> u u u n n n 1 » LEONLUC BtSSON Xeoo' karaklefmı Nıkrta öakj lemt^ıkc VILKK dan esKOe'-en-i' y^ralms Luc Besson yoneoi^ı bulun l*ntçrde Jean Reno ite çahşfT^s **• hu(un «*ere de Beno çok oftjrmus Suöway Le Granrt Oteıj Nıhda JUHCI R«no nun ro< akltğı MrKercien tMMafi LEOJ a getınce Lepn *^n hcfüaı h*de^ h» kattnır Dokjnutma? 171 bıjunmaz vo rıeps*Kten B'j qt#ıe kadaı Ne* fo* dalercestıfenet !«fıl4caJ< w ıçfudur Ta Kı kucuk sevTrtı tw nz ÇOCJQU karşısjna çıkana kâüar vone»nen Luc Besson ve vazgeplmeî oyuocusu Jean Reno nayranDan rı 1*nı hesınlıfcJe kaçıfnT?yaca*fıı KÜÇÜKSAHNE - ATLAS PASAJI / BEYOĞLU TEL: 251 85 87 TAKduOtlAUNUÖI VI IÎ1ÜIUİ 'IHKATBUUUİU T.C. Kültür Bakanlığı İSTANBUL DEVLET OPERA VE BALESİ ATATÜRK KÜLTÖR MERKEZf BÜYÜK SALON G. Verdi AIDA opera 4 perde Orkestra Şefi Michel SASSON Sahneye Koyan: Yekta KARA 6 Mayıs Cumartesı saat. 15.30 18 Mayıs Persembe saaf 20 00 F. Lehar ŞEN DUL operet 3 perde Orkestra Şefi: Serdar YALÇIN Sahneye Koyan: Aydın GÛN 9 Mayıs Salı saat' 20.00 31 Mayıs Persembe saat: 20.00 C. Orff CARMINA BURANA Orkestra Şefi Serdar YALÇIN Koro ŞefıGökçen KORAY 10 Mayıs Çarşamba saat'20 00 13 Mayıs Cumartesı saat 15 30 G. Verdi NABUCCO opera 4 perde Orkestra Şefi: Michel SASSON Sahneye Koyarr Marek GRZESINSKI 11 Mayıs Persembe saat. 20 00 '16 Mayıs Salı saat: 20.00 20 Mayıs Curr.ar'esı saat 15 30 KONSER SALONU K. Ludvvig BİR TENOR ARANIYOR müzikal komedi 2 perde Sahneye Koyan Adnan BRINE Muzık Yönetmeni Serdar YALÇIN 5-12-19-26 Mayıs Cuma saat: 19 00 T. Egner KARANFİL KÖY çocuk müzikali 2 perde Sahneye Koyan Sûmeray ARIMAN Münk Yonetmenı Aydın KARL1BEL 6-13-20-27 Mayıs Cumartesı saat. 11 00 İILETLER ATATÜRK KULTUR MERKEZI GISELEKINOE SATILMAKTADIK. A.K.M. Giıe Ttl: |0212| 2S1 10 23 / 251 5» 00 |7 H<t| 2S4 ratan üç minıardan biri" olarak tanımlıyor ve asıl adı Chartes Edouard olan sanat- çının yaşamına ışık tutuyor. JVlemet Fuat da 'Herkes Ya- lan Sö>lüyorsa" başlıklı ya- zısına "Sağlıklı bilgi edinme- den nasıl düşünebilir in- san?" sorusuyla başlıyor Nermi Uygur da "Türkçe feisefe yapdabilir mi?"soru- suna yanıt anyor yazısında: "Gerçek şu: Febefe difle ya- pdır. Feisefe açısından dil ola- rak dilieri aklVüsÜü öbekle- re ayırmak: dilieri. şu dil fei- sefe yapmaya yatkındır. bu dil feisefe yapmaya yatkın değiidir, diye öbekier ayır- mak çarpık bir yorum ben- ce. Her dil felsefe\e açık. >e- ter ki feisefe \apan bulun- sun. Yeter ki kendini se\'e se- ve felsefeye veren, tüm yetki- leri ve çalışma gücüyle felse- feye sarüan; bu uğurda, di- linjlk bakışta felsefeye elve- rişsiz, kaba ve küt gelen yan- lannı gidenneyi göze alan; bu \olda çoğu kez >1ne dilin açığa çıkmamış yetenekleri- ni arayıp bulup geliştirmeyi bik fitozoflardan \oksun ol- mayaüm." Lğur Kökden'ın 'KirazZamanı". Exhvard Sa- id'in -Karanlığın Yüreği Üzerine tki Göriiş' (çe\ ıren: Ziihal Akiinal Okan), Ateş Süphandağlı nın 'Marksçı- lık ve Sanat'. Orhan Bar- las'ın 'Herkes Başkan CMa- böir' başhklı yazılan yeralı- yor. Mehmet Yaşın, 'Poetur- ka VI Avrupaiı- .Müslüman Şairter' başlıklı yazısında Lale Mûldür ve Banş Pir- hasan'ın şiirlerini eleştinr- ken; " Müslüman şairter ne demek?" ve *"Ya AvTupalı şaırler ne demek?" sorulan- na yanıt anyor. ^EleştuiGünlûğü' Fethi Naci ise 'Eleştiri Gûnlügıi'ndeki yazılannı bu ay; 'Eleştiriden, Eleştinnen- den Yana', "Tanpınar'a Gö- re 1936'da Türk Romanı' ve 'Tanpınar'a Göre Mizah' başlıklan altında toplamış. Adam Sanat'ta bu ay İs- kender Fikret Akdora, Nahit Ulvi Akgüıu Salah Birsel, Ercüment Lçan, Gülten Akın, Nihat Zi\alan, Nurer Uğurlu, Metin Demirtaş, Ye- şim Salman, Ahmet Ada, İn- ci Asena, Müslim Çelk, Hü- seyin Ferhad, Oğuzhan Akay, Suat Vardal, Adnan Azar. Ali Asker Banıt ve Okan Tarhan'ın şiıırlen yer alıyor PENALTI MEMET BAYDUR Bir Mektup Sayılan giderek azalan gerçek İstanbul beyefendi- lerinden, Iktisat Profesörü Fuat Andıç'tan çok ilginç bir mektup aldım. Sayın Andıç, daha önce de söz et- miştim, bir tarih ve edebiyat hazinesidir, ekonomi alanında uluslararası bir uzman olmasının yanı sıra Mektup, benim için hayat kadar önemli bir sorunun üstüne yazılmış. Dil üzerine. Okurlarla paylaşmak is- tedim. "Azizim Memet, Seninle fikri ve kalbî dostluğumuzun başladığın- dan bugüne kadar sık sık konuştuğumuz mevzular- dan biri, Türkdilinın bugünkü kısırlaşmış, acı hali. Ga- zetelerde ve mecmualarda neşredilen yazılar, he- rnen her muharririn kendi kendine uydurduğu, Ingi- lizce ya da Fransızcadan büyük bir cömertlikle ser- piştirdiği kelimelerie dolu. Dilimizin kaidelerini çiğ- neyerek kurulan cümleler tüylerimizi diken diken edi- yor. Bu hususta hemfıkir olduğumuzu zannediyo- rum. Yalnız bugünkü Türçenın haline sadece yenn- mek kâfi değil. Dilimizin son seksen - yüz sene içın- de büyük bir süratle değişip bugünkü halini alması- nın sebeplerini araştırmak lazım. Bu araştırma bu- günkü münevverler, yani sen ve senin neslin için bir mecburiyet. Ben dilini, Türkçeyi seven herhangi bir kimseyim. Binaenaleyh aşağıda senin nazan dıkka- tini çekmesini istediğim şahsi görüşlerim bir heze- yan olabiiir. Buna rağmen sana bu uzun mektubu yazmaktan da kendimi men edemiyorum. Bir soh- betimiz sırasında bazı fîkirierimıseninle paylaştığım- da 'Bunlan neden yazmıyorsunuz' iltifatmda bulun- muştun. İşte iltifattan doğan mazarrat. Evvela birkaç, senin tabirinle varsayımla veya 1a- raziye ile başlayalım işe. Evvela: Dil olmazsa düşün- ce olmaz. Sonra: Düşünce dil ile mahduttur. Nıha- yet: Müşterek dil, nesJlleh birbirine bağlayan birzin- cir, düşünceleri bir nesilden öbür nesile aktaran bir kanaldır. Kısacası, dil sadece bir vasıtadır. Yalnız bu vasıta son noktasına kadar kendi içinde ve kendisi- ne has bir mantıkla çalışır. Dilin yapısı, bu mantığın, dilın kendi mantığının kaidelerini çiğnemeye başla- dığı zaman düşünce kısırlaşır, piçleşir ve ancak kö- tü bir kopyacılıkla karşımıza çıkar. Eğer bu noktalar- da anlaşıyorsak oku mektubun gehsini. Osmanlı düşüncesi veya Türk düşüncesi, herme- den/yette olduğu gibi nesi/ie başlar. Aşağı yukan beş asır Türk düşüncesi şiir içine hapsedilmiş, fakat gü- zel şiir şeklinden başka bir şey olamamış bir düşün- ce. Osmanlılar Tünkçe, Arapça ve bılhassa Farsça kelimelerin halitasından (kanşımından) şiıre son de- rece müsaıt bir lısan yarattılar. O zamanın tarihi im- kânlannı nazan itibara alırsak başka türlü olmasına da imkân yoktu. Imkân yoktu çünkü Osmanlı mede- niyeti hakiki bir medeniyet olarak ancak Istanbul'un bize geçmesinden sonra şahikasına ulaşır. Birlslam devletı olarak Tün\ler Bizans tahtına, bir Hıristiyan tahtına otunjriar. Şahsiyetini konımak için, yeni bir medeniyet yaratmanın eşiğinde, yani yeni bir dü- şünce silsilesinde, Osmanlı Türkleri ihtiyacı olan ke- limeleri Rumcadan ve Latinceden alamazdı. Osman- lı düşüncesi, düşmanı olduğu birmilletin lisanından değil, dınen ortak olduğu Arapça ve Farsçadan isti- fade etmek mecburiyetinde idi. Aynca Türkler Orta Asya'dan Anadolu'ya yayılırken Iran medeniyeti ile kaynaşmamış bile olsa, tanışmıştı. Şiir lisanına Fars- ça, ilim lisanına da Arapça kolayca girdi. Osmanlı medeniyeti, düşüncesini, Türkçe karşılığı bulamadı- ğı zaman, elinı Arap ve Acem hazinelerine daldırmak sureti ile ifade eder. Yalnız yanlış anlaşılmas-n, Os- manlının dili ne Arapça, ne de Farsçadır; Osmanlı Tûrkçesidir. Beş asır gibi birmüddet içinde Osmanlı tarihinde hiç nesir yoktu demek büyük bir hata olur tabii. Ko- çi Bey'/er, Evliya Çelebi'/er, Kâtip Çelebi'/er nesir ve güzel nesir yazdılar. Fakat Osmanlı nesn hakıka- ten Tanzımat'la başlar. Şinasi'/er, Namık Kemal'/er ve sonra Ahmet Mithat Efendi'/er bizde hakiki nes- rin ilk örneklennı verdiler. Yalnız bu hususta çok dık- katli olmak lazım. Tanzimat yavaş yavaş Fransız hay- ranlığından Fransız kopyecıliğine tebeddül eder. Fransız hayranlığı bize Uçüncü Selim ile gelirzaten. Ordumuzu Fransız ordusuna benzetip, eski bir Os- manlı marşında dendiğlgibi "Alalım düşmandan es- ki yerieri" düşüncesi ile tekrar Avnjpa'da biraskeri kuvvet olmak ve imparatohuğu böylece hezimetten kurtarmak arzusu Tanzimat'ta evvela Fransız hay- ranlığına, sonra da Fransız kopyecıliğine tebeddül eder. 'Azizim' monşerolur, sabahlannız hayırtt olsun bonjur, Allahaısmariadık ise adyö. Tanzimat ve Tan- zimat sonrası, Avnjpa'da Fransa'dan başka bir memleket tanımıyordu. Ittıhat ve Terakki'nin ve bil- hassa Osmanlı Imparatorluğu'nun kanına giren En- ver Paşa'] nın Alman hayranlığına rağmen, Türidye'de Fransızcanın ve Fransız tefekkürünün tesiri, Osman- lı İmparatohuğu batıncaya kadar devam etti. Her dü- şünen, o zamanlar Tün\çeye aktarılan ve zamanımı- za kadar entelektüel diye gelen, şimdi de 'enteP di- ye ırzına geçilen kelimeyle tavsif edilen kişilerdi ve yalnız Fransızca biliyohardı. Almanca asker, Ingiliz- ce ise bahriye lisanı diye bilinir ve pek rağbet gör- mezdi. Ikinci Meşrutiyet, sanki imparatorluğun bütün me- selelerini halletmiş gibi, bir de dili sadeleştirmek sev- dasına düştü. Dili sadeleştirmek, basitleştırmek. 'Acemce isteyen Eyrana grtsın Arapça isteyen urbana gitsin Firengiler Firengistana gitsin Ki biz Türküz bize Turkî gerektir. Bunu anlamayan (...) demektir' diye bir şey söyler- dik lisede. (...) ile geçiştirdiğim kelimeyı lisede biz 'eşek' diye söyleyip dururduk. Aslı eşek değildi de şimdi ne olduğunu hatırlamıyorum. Ittihat ve Terakkı on senede imparatohuğu batır- dı, her el attığı işi yüzüne gözüne bulaştırdı ve impa- ratohukla beraberyıkıldı gitti. Osmanlı dilini 'Türkçe- leştirmek'öy/e sanıyorum ki siyasi sebeplere daya- nıyordu. Avrupa 'da kaybettiğimiz topraklan geri ala- mayacağımızı anlayan, fakat aynı zanada emperya- list bir görüş noktasını da kaybetmeyen Ittihat ve 7e- rakki, doğuya doğru yayılmak hayalini benimsemiş, pantürkizm bayrağı altında çabalamada. Pantürkizm ile sade Türkçenin silahşörüyse Ziya Gökalp. LJsan zincirinin ilk halkası kınlıyor." Sayın Andıç'ın ilginç mektubunun ilk bölümü bu ka- dar. Haftaya ikinci bölümü okuruz beraber. liberation'dan Latife Tekin'e övgü • STRASBÜRG (A^) - FransacLa yayımlanan Liberation gazetesinin edebiyat sayfasında, Latife Tekin'in Fransızcaya çevrilen "Berci Kristin Çöp Masallan" adlı romanına geniş yer verilerek Türk romanından övgüyle söz edildi. Liberation'un yorumunda, romanın İstanbul gecekondulannı büyük bir ustalık ve sanatsal yorumla anlattığı belirtilerek bu kıtabın mutlaka okunması gereken kitaplar arasında yer aldıgına işaret edildi. Gazete yorumunda Latife Tekın'ın kitabının kurgu ve anlatım dilinin özellikle çok ilginç olduğu vurgulandı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear