25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET -7i- 7 MAYIS 1995 PAZAR 14 KÜLTÜR 'Hizmetçiler' ve 'Godot'yu Beklerken' bugün Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde sahneleniyor Eıı parlak amatör gösteriAYŞEGÜL \TKSEL Ankara'da bahann ılk tiyatro şenliği- ni hep ODTÜ düzenler. 1966'dan bu yana -politik orfam elverdiğince- sü- rekli olarak yapılan bu şenlik otuz yıl- lık bir binkime ulaştı. Bu yıl 21-30 ni- san tarihleri arasında yer alan Şenlik '95 bir Türkiye üniversite tiyatroları buluşması niteliği taşıyor. Bahar çiçek- len>le bezenmiş kokulu açık alanlarda. kuş sesleri eşliğinde yapılan -saatler boyu sürebılen- söyleşiler ya da oyun tartışmaları. kapalı salonda sunulan oyunlann aynlmaz bir parçası... Yüz- lerce gencin ellerinde kahve, çay ve sandviçleriyle yeşıllıkler ıçinde oluş- turduklan tiyatro forumlannı sonsuza dek izleyebilirsiniz. On altı topluluktan on dokuz oyun sunuldu bu yıl. Uyumsuz tiyatro ör- nekleri ağırlıktaydı. Bartın'dan Sam- sun'a. Bursa'dan tzmir'e pek çok ken- tin gençlerinın çalışmalannın sergilen- diği şenlikte ancak dört oyun izleyebil- dim, ama söyleşiler boyunca tüm öteki toplulukların da tiyatro adına ne çok düşünce üreftiklerinı, ne çok ürün ver- diklerini öğrendım. Söz gelimi, lstan- bul Ünıversıtesi Iktisat Sahnesi'nin, çı- kardıklan sergı ve sahnelemiş oldukla- n on dolayındakı oyunun broşürlenne verdikleri emek. çoğu toplulukların sunduklan yapımlar bağlamında yap- tıklan araştırmanın yoğunluğu bir kez daha şaşırttı beni. Profesyonel tiyatro- culann uâraş alanlannda bu kadar ilgili olup olmadıklannı kendı kendime sor- madan edemedım... ODTÜ Oyuncularfnın sundugu iki oyundan ilki Jean Genet'nin "Hizmet- çiler"i Şu anda Ankara Devlet Tiyat- rosu'nda da sunulan "Hizmetçiler"in ODTÜ yapımını Hakan Milli yönet- miş. üç kadın oyun kişisini üç erkek oynuyor. Kırmızı fon önünde boş sah- nede sergilenen oyunun tüm araç gere- cı bir salıncak. bir giysiler askısı, iki tabure vb İki hizmetçı erkek uşak kılı- ğında; yalnızca bayanı oynadıklannda kadın İcılığına gıriyorlar. Bayan ise baştan sona kadın giysileri ıçinde can- landınlıyor. Sınıf bilincinin yok olma- sıyla yüzleşilen "yokoluş"un cinsel kımliğın "yokoluş"uyla görüntülendi- ği. erkek oyuncunun kadın oyun kişisi- ni yansılarken, profesyonel sahnede görmeye alışrıgımız eşcinse! oyuncu- luk klişelerine hiç yüz vermeden. öz- gûn bir yoruma yönelmesi, kadın oyun kişisini erkek oyuncunun canlandırma- sıyla kendi kendine oluşuveren grotesk boyut... Genet tiyatrosuna denk düşen bir deneysel yaklaşım... DTCF Tiyatro Bölümü'nden üd deneme' DTCF Tiyatro Böliimü, bir ay önce Polonya'da düzenledıği "Türk Tiyatro- su Semineri" bağlamında hazırladığı otantik dramatik köylü oyunlanyla ka- tıldı şenliğe. Varşova ve Wroclaw kent- lerinde izleyicileri neşe ve şaşkınlığa boğan bu gösteri şenlikte de aynı tep- kiyle karşılandı. Açıkhavada sunulan gösteride önce bir köy dügününde er- kekler tarafından çıkarılan oyunlar, sonra da kadınlar tarafındaki oyunlar sergilendi. Tiyatro Bölümü'nün alan araştırma- ları sonunda elde edilen bu otantik oyunlarda düğünün erkekler uzamında kadın rolleri erkekler, kadınlar uzamın- da da erkek rolleri kadınlar tarafından oynanıyor. Erkekler ve kadınlann bir- birinden ayn olarak çıkardığı bu oyun- larda alışılagelmişin dışında bir açık- saçıklık ve doğal bir gülmece söz ko- nusu. Şarkı. türkü, dans, oyun ve bü- ODTÜ Oyuncuları, şenliğin ve belki de ODTÜ'de yazılan amatör tiyatro tarihinin en parlak gösterisini Bülent Acar'ın yönettiği "Godot'yu Beklerken"le oluşturdu. Yoğun, kılı kırk yaran bir metin çalışması ve aylarca süren zorlu bir sahne çalışmasının sonucunda ortaya çıkan yapımda Türkiye'de ilk kez "hareketli" bir "Godot" yorumu sunuluyor. Tıpkı Beckett'in öngördüğü gibi trajikbirfars... yük bir şakalaşma içinde yer alan bu eğlencelerin temel izleği Anadolu'nun verimliliğe yönelik ntüelleri. Tiyatro Bölümü'nün ikinci oyunu Lorca'nın kukla tıyarrosu için yazdığı ünlü "Don Cristobita Uc Dona Rosha'nın Acı Gül- dürüsü TI ydü. Nurhan Karadağ'ın yö- nettiği oyunda kuklamsı bir oyunculuk- la fars oyunculugu iç içe geçmişti. Ko- ronun balerinlerden oluştuğu bu şarkı- h-danslı-sözlü oyunda Tiyatro Bölü- mü'nün "deneysel" çalışmalarından çok, profesyonelliğe adım atmaya ha- zırlanan öğrencilerin "eğhilmiş." tavn yansıyordu. Gösterinin en parlak öğesi Nedim Yıldız'ın oyunu baştan sona kavrayan özgün müziğiydi. ODTÜ Oyunculan, şenliğin ve belki de ODTÜ'de yazılan amatör tiyatro ta- rihinin en parlak gösterisini Bülent Acar'ın yönettiği "Godot'yu Bekler- ken"le oluşturdu. Yoğun, kılı kırk ya- ran bir metin çalışması ve aylarca sü- ren zorlu bir sahne çalışmasının sonu- cunda ortaya çıkan yapımda Türki- ye'de ilk kez "harekedT bir "Godot" yorumu sunuluyor. Tıpkı Beckett'in öngördüğü gibi trajik bir fars... Oyu- nun çeşitli çevirmenlerinin ürünlerinin bir arada kotanlarak oluşturulan metin- de olağanüstü bir tiyatro Türkçesi yan- sıyor. tnsanın anlamsız tutsakhğı Dört oyun kişisi -yine Beckett'in ön- gördüğü gibi gösteri oyunculan (sirk, müzikhol) kımliği içinde-insanoğlunun yeryüzündeki anlamsız tutsaklığını, düşünsel ve dürrüsel yaklaşımlannı, Godot'yu beklerken oynadığı oyunlan, insanın sonsuz gece-gündüz döngüsü içinde, amansız bir çaresizlikle sürdür- düğü iç yaşantıyı hızlı bir güldürü kur- gusu ıçinde yoğunlaştırarak yansıtıyor. Müthiş bir doğallıkla yoğun bir teat- ralliğin iç içe geçtiği çok parlak bir yo- rum... iki saati aşan yapırru coşkuyla izler- ken bir yandan Beckett'in insanoğlu bağlamında dile getirdiği acıyı soluk soluğa yaşıyor. bir yandan da son dere- ce devingen, ustaca (Bülent Acar bir "usta" artık) kotanlmış bir tiyatro ola- yının paylaşıcısı oluyorsunuz. Türki- ye'de "Godofnun en önemli yorumla- rını sunan Muhsin Ertuğrul ve Asaf Çiyütepe'yi düşündüm hep, oyunu iz- lerken. Acar'm çalışması belki de biraz şaşırtırdı onları. Yine de büyük bir övünç duyacaklardı kuşkum yoİc... ODTÜ Oyunculan'nın "Hizmetçi- ler" ve "Godot'yu Beklerken" yapım- lannı izlemek isteyen Istanbullu tiyat- roseverler içtn tek olanak Istanbul Şe- hir Tiyatrolan'mn düzenledıği Gençlik Günleri... Her iki oyun da bugün Gençlik Gün- leri programı içinde Istanbul'da sergi- leniyor. Tüm yaşlardan tiyatro tutkun- lan. ODTÜ Şenliği'nden cömertçe bir pay almak için görün bu oyunlan... Marc Chagall'ın 1907-1922 arasındaki Rusya yıllanna ait yapıtlan Paris Modern Sanatlar Müzesi'nde sergileniyor 'Bütün yaşamım tablolarunda saldı9 Kültür Servisi- Paris Modern Sanatlar Müzesi"nde ünlü ressam Marc Cha- gallın 1907-1922 arasındaki "Rusyayıj- lan'"na ait yapıtlannı bir araya geriren bir sergi düzenlendi. Sanatçının doğduğu kent olan Vitebsk ile Paris arasında gi- dip geldiği bu on beş yılı kapsayan ser- gi. 17 eylüle kadar sürecek. 1887 > ılında doğan Chagall, çocuklu- ğunda evlerinın çatısına çıkıp, kendisıne yaşamı bo\xınca esin kaynağı olacak Vi- tebsk"e: 'hüzünlüvesevinçlikentine'ba- kardı 1931 yılında yayımlanan "Haj*- ûm" adlı anı kıtabında "Sen olmasaydın sanatçı olamazdırrT diye seslenecekti Vıtebsk'e. 1917"de ise orada bir sanat okulu kurdu. O günlenn her tarafında kilise çanlan duyulan küçük, sevimlı Vitebsk'i, savaş- tayakılıp yıkıldı. Bütün kiliselerbomba- landı. Yeni kurulan Vitebsk'in ise her- hangi bir kentten farkı yoktu. Chagall, 1922'de bir daha dönmemek üzere aynldı Vitebsk'ten. 1973'te Mos- kova'da sergi açtığında da doğduğu yer- leri ziyaret etmeyi reddetti. "Düşlerimi yıkmak için fazla yaşlnim" diyerek. Vitebsk'te Jehuda Ptnn'in resim oku- luna gitmişti sanatçı. Daha sonra da Pe- tersburg'da Zvanseva Okulu'na. Resim- lennde şatafath renklerkullanıyor. Yahu- di halk efsanelennden. özellikle de Eski Ahit'ten alınma fantastık öğeler kullanı- yordu. Kendine ait bir resim dünyası kur- mak içın var olan p>ek çok şeyden uzak- laşmıştı. Pans'tekı sergide de yer alan "N'importe ou, hors du monde" (Dönya- nın dışında herhangi bir yer) adlı tablo- sunun adı da bunu açıklıyor. Tablodaki figürün yüzünün yansı boy- nuna yapışık. diğer yansı ise havada uçu- yor. Chagall'in pek çok resminde bu tür kafası bedeninden ayn, yukanlarda ge- zinen figürlere, ya da gözleri asağıda, ağzı yukanda yüzlere rastlamak müm- kün. Sanatçının Paris'teki ilk sergileri, iz- lenimcilik sonrası sanata ait düşüncele- rin büyük ölçüde farkında olduğunu gös- teriyordu. 1910 yılında Paris'e taşınma- sından kısa bir süre sonra Kübizm'den et- kilenmeye başladı. Chagall, sürekli ken- di portresini, üstelik de öyle garip bir bi- çimde yapıyordu kı sanki gerçeküstücü- lüğün habercisiydi. Chagall'in vapıtlannda şiddete yer yoktu. Savaşın çıkması yüzünden Vi- tebsk'te kaldığında, yaralı askerlerin ve endişeli eşlerinin resimlerini yapıyordu. 1914 yılında başlayan savaş 'büyük bir serüven' olarak algılanmıştı. Ancak Cha- gall, yaklaşmakta olan kıyımın işaretle- rini taşıyan yaşlı bir Rus gazete satıcısı resmi yaptı. Savaş vüzünden birkaç yıl Paris'e dönemese de. kendı ülkesinde ürermeyi sürdürdü. Pans'teki sergi sa- natçının bu dönemde en ıyi yapıtlannı verdiğini gösteriyor. Çok çeşitli değişik alanlarda yapıtlar ortaya koyuyordu: kitap resimlemesin- den (Gogol'ün "Ölü Canlar"ı. La Fon- taine'ın masallan, Binbirgece), bale de- korlanna, seramiğe. duvarhalılanna. vit- raya (Ay Platosu Kiliesi. Metz Katedra- li, Kudüs'te Adassa Sinagogu) kadar... Bir süre de Moskova'daki Yahudi tiyat- rosunun dekorlannı gerçekleştirdi. Cha- gall, bu dekorlann Rusya 'daki kanşıklık- lar sırasında yok olmasından çok kork- tuğunu söylüyordu: "Kendunden çokşey katarak yaprığım o dekorlann sonsuza dek ortadan kalktıgını düşünmek beni üzüyordu. Ama, bu beni dört elte işime sa- nlmaktan alıkovmadı. O dekorlann ar- kasında genç bir Chagall'in bana alaycı ala> cı gülümseyip sorular sorduğunu gö- rür gibi oluyordum." Chagall'in yaşamı sürekli ülkeler ara- sında yolculuİdarlageçti. ABD'ye sığın- dığı savaş yıllannın ardından ilk kansı Bella'yı aniden yitirince Fransa'da bir yerde duramadı, sürekli şehirdeğiştirdi. 1950'de Vence'de "LaCoffine" adlı eski bir bina satın aldı. Buradan da 60Tı yıl- larda kentleşmeden rahatsız olarak ta- şındı. Öte yandan. oturduğu yola "Hen- ri Matisse Caddesi" adının verilmesin- den hoşlanmayıp oradan aynldığı da söy- leniyor. Chagall ve ikinci kansı Vava, Saint- Paul-de-Vence'de ünlü konuklara alışık bir insan topluluğuyla karşılaştılar. Sa- natçılar sık sık gelip gidiyorlardı buraya, özellikle de PaHo Picassonun varlığı Chagall'i pek de memnun etmiyordu. tki 'dev' karşılaşmamak için ellerinden ge- leni yaptyorlardı. Zaten ikisinin dünya- sının uzlaşması olanaksız görünüyordu. "Pans'te Pfcasso Müzesi gibi bir Cha- gall Müzesi kurulması için eumden gek- ni vapöm. O dönemde François Leotard Kültür Bakaru, Edouard Balladur Mali- ye Bakaru, Jacques Chırac da başbakan- dı. Gözümüze Marais'de bir otel kestir- miştik. Sonra ikridara sol geldi ve her şey kaklı" diyor Nice'deki Chagall Müze- si'nin yöneticisi Sylvie Forestier ve po- pülaritesinın ressamın entellektüel çev- relerce kabulünü engellediğini düşünü- Paris Modern Sanatlar Müzesi'nde düzerüenen ve Chagall'in Rusya MİIannaah* vapırlannı içeren sergide yer alan resimlerden biri de 'Yedi Parmakh Otoportre' (solda). Günlük yaşamdan sahneleri olağanüstü bir havada resimlerine aktaran sanatçının bu özelliğini gösteren bir başka yaprtı •Şarap Kadehti ÇiftPortre' (vanda). yor: "Aşktan söz etmeye cesaret eden bir ressam, kabul edilir gibi değJL*1 Bu yaz, 1 temmuzdan itibaren Cha- gall "in bale ile ilgili yapıtlannı ortaya çı- karan bir sergi açılacak. Özellikle 1942'de Meksika'da sahnelenen "Ale- ko"nun maketleri ve orijinal kostümleri izleyicilere sunulacak. Ote yandan, res- samı Vence'de sık sık ziyaret eden And- re Verdet de ona ait anılannı yazacak. Chagall. "Kendimdenveresmimden faz- la söz etmeyi sevmiyorum" diyordu, "tn- sanlann beni tablolanmuı içinde bulma- suıı. tanımasını tercih ediyorum, çünkü onlarla kendimi tamamen ifade ettiğimi saruyonım. Bütün yaşamun onlarda sak- h ve bu yaşam pek çok acryia dolu." S İ N E M A R E H B E R İ . . . S İ N E M A R E H B E R İ . . . S İ N E M A R E H B E R İ . . . - thtiras Rüzgarlan yön: Edward Zwick (B. Emek 293 84 39,'Ş. Kent241 62 03, E. Akmerkez 262 05 05.E. Parlıament C.C. 263 18 38. M. Mövenpick 285 06 95. B. 74 572 04 44, A. Prestıge 560 72 66. Ç. Şafak 516 26 60. K. Kadıköy 337 74 00, A. Ca- pitol 310 06 16, F. Pyramid 348 01 50, E. Apollon362 51 00) - North/ yön: Rob Reıner (Ş. Site 247 69 47. K. Reks 336 01 12. Ç. $afak 516 26 60. B Lale 249 25 24, A. G. Prestige 560 72 66, B. Incırli 572 64 39) - Sevginin Gücü/ Leon / yön: Luc Bes- son (A. Capıtol 310 06 16. O. Gazi 247 96 65. K. Süreyya 336 06 82, E. Akmerkez 282 05 05, N. AFM 230 94 37, B. Fitaş 249 01 66, M. Mövenpick 285 06 95) - Gizfi Gerçek' yön: Arne Glımcher (E. Apollon 362 51 00, B. Avşar 583 14 97. A. Capitol 310 06 16, Ş. Kent 241 62 03, E. Parlıament 257 78 20, M. Möven- pick 285 06 95, P. Oscar 390 09 69, B. Fi- taş 249 01 66, K. Ocak 336 37 71, Avcılar Standart695 36 45) - Elm Sokagı'nda Son Kabus (B. Fitas 49 01 66, H.As 247 63 15, M. Mövenpick 285 06 95, K. Moda 337 01 28, E. Akmerkez 282 05 05, A. Capitol 310 06 16) - Kika ' yön: Pedro Almodovar (B. Pera251 32 40) - Ucuz Roman / yön: Quentin Tarantino (H. As 247 63 15. B. Lale 249 25 24, B. Avşar 583 14 97, K. Hakan 337 96 37) - Nikha / yön: Luc Besson (B. Alkazar245 73 83) - Farinelli / yön: Gerard Corbiau (B. Karya 542 11 72, E. Apollon 362 52 00, K. Bahanye414 35 05) - ForrestGump/ yön: Robert Zemeckis ( B. Atlas 252 85 76, K. As 336 00 50, B. Renk 572 18 63, K. Stad 521 04 08. A. Capitol 310 06 16, Silivri Belediye 727 87 10) - Yddcdara Geçit / yön: Roland Emme- rich (Üsküdar Odeon) -AslanKral (H. As 247 63 15, K. As 336 00 50, A. Yıldız 589 61 39. B. Avşar 583 14 97, H. As247 63 15. K. Kartal 389 06 16, P Gü- ney 354 13 88, K. Özlem 529 93 28, Mal- tepeCep352 47 12, K. Feza631 16 08) - Paraât (B. Alkazar245 73 83) -Hızluzağı (Ş. Site 247 69 47) - Son Savaş yön: Steven E. deSouza ( Ç. Şafak 516 26 60, A. Yıldız 589 61 39, B. Avşar 583 14 97, Ü. Odeon 310 98 69, B. Lale 249 25 24, T. Sur 523 67 12, K. Ocak 336 37 71. Avcılar Standart 695 36 45, Ş. Novabaran 240 35 58) - Yankee Zulu (B. Incırlı 572 64 39, Ş. Site 247 69 47, Ç. Şafak 516 26 60) - O Şimdi Asker / yön: Daniel Petrie (A. Capitol 310 06 16, B. tncirli 572 64 39, K. Moda 337 01 28, E. Akmerkez 282 05 05. N. AFM 224 05 05, B. Fitas 249 93 61) KOŞEBENT ENİS BATUR Sınırötesi Salı günü, Uluslararası Montale Merkezi'nin çağn- lisı olarak gittiğim Roma'da "Modern Şiirde Gece" başlıklı bir konferans verdim. Bayram tatilinde, kon- ferans metninin ana hatlannı izleyerek, aynı başlık al- tında Türkçe bir versiyon hazırlamak istiyorum. Montale Merkezi'nde geçen yıl da bir konuşma yapmıştım. Kimilerinin sandığı gibi, 'yaşayan en bü- yük Türk şairi' olarak Italyan okuruna şişirilerek su- nulduğum için çağnldığımı düşünmüyorum. Beni ça- ğırmalannın nedeni, son üç yılda üç şiir kitabımın Ital- yancaya çevrilmiş olması. Kitaplanmdan birinin arka kapağında 'Günümüz Türk şiirinin önde gelen isim- leriarasında' yer aldığımın yazdığı doğru. Iyi de, hiç- bir kitabın arka kapağında 'günümüzün sıradan şa- irierinden biri' yazmaz zaten: Ne Italya'da ne de Tür- kiye'de. Böyte düşünen bir çevirmen o şairi çevirmez, böyle düşünen biryayıncı o şairin kitabını basmaz. Italya'da yaptığım konuşma ve söyleşilerde.Türk şiirinin güçlü temsilcilerinden söz ediyorum. Italyan edebiyat çevreleri merak ediyortar kaldı ki: Ne tür şa- irier, şiiranlayışlan olduğunu. Birtek Nâzım Hikmefi tanıyoriar, onlara Melih Cevdet ve Oktay Rrfat'tan, Can Yücel ve Küçük Iskender'den söz ettiğimde hayrflanıyorlar, bu şairlerin yaprtlanna ulaşamadıkla- n için. Bir tek şairin yaprtının çevTİImesi çoğu zaman öz- nel seçimlere, rastlantılara, şansa bağlıdır Benim Italya serüvenimde üç etmen de rol oynamıştır. Bir- kaç şairin çevrilmesi organizasyon, yatınm, politika gerektirir. Fransa'da örneğin, Italyan şiirini Italyan Kültür Bakanlığı ve bazı kuruluşlar destekledi. Aynı gelişme Japon edebiyatı için de yaşandı, gözlemlen- di. Montale Merkezi, kimi tanıyorsa onu çağınyor, eş- yanın mantığı bu. önümüzdeki salı günü, aynı bağ- lamda Yves Bonnefoy konuşacak. Merkez yöneti- cisi, Bonnefoy'nın pek çok kıtabının Italyancaya çev- rilmiş olduğunu aktardı. Günümüz Fransız şiirinin başka önemli temsilcileri de var, onlar henüz çevrilip yayımlanmamışlar. Tanınmanın tek ölçüsü var demek ki: Metinlerin, ki- taplann çevrilmesi. Şiir gibi ticari şansı az olan bir ya- zın türünün desteğe gereksinmesi vardır. Türk ede- biyatının her yazannın dış desteğe gereksinmesi var- dır aslında. Kültür Bakanlığı'nın, çeşitli kültür kuruluş- lannın, kurumlannın çevirmenlere, yabancı yayınev- lerine fon ayırmaları durumunda iş rastlantı ve şans etmenlerinin ötesine geçebilir ancak. Daha önce de değindiğimi anımsıyorum: Bir ya- bancı dilde yayımlanmak, başka yabancı dillere çev- rilip yayımlanmak konusunda da etkili oluyor. Az ta- nınan bir ülke edebiyatı, hiç tanınmayan bir yazar için doğal bir referans sistemi bu: Vıze alırken bile böyle değil mi durum? Yabancı dillere çevrilmek, tanınma sınırlannı ge- nişletmek bağlayıcı bir önem mi taşıyor şair için, ya- zar için? Bunun, öyle sanıyorum ki, yabana atılma- ması gereken getirileri oluyor. Işin 'manevi' cephesi var bir kere: Yazdıklannın başka bir dilde başka bir hayat hakkı kazanması, farklı bir okuria karşılaşma- sı açıkçası güzel bir duygu yaratıyor insanda. Duy- gudan da fazlası: önce dünyanın düşündüğünüz ka- dar dar olmadığıni, sonra da sizin bu umman kitap evreninde bir kum tanesi olduğunuzu algılamanız du- ruşunuzu etkiliyor. Ülke şiiri, edebiyatı bağlamında farklı açılımlarsöz konusu. Bir kültür ortamını el-kol hareketleriyle tarif edemezsiniz. Çeşitli yabancı dillerde Necatigil'in, Tanpınar'ın, Oğuz Atay'ın, Hulki Aktunç'un, Ce- mal Süreya'nın, Nermi Uygur'un, Salâh Birsel'in, Füruzan'ın, Ece Ayhan'ın ve başkalannın kitaplan- nın yan yana geldiğini düşünün bir de: Edebiyatımı- zın hangi çoğulluktan oluştuğunun kavranması, dün- yamızın anlaşılıriığının hangi katsayılarda kolaylaşa- cağını da gösterecektir. O zaman Cihat Burak ya da Adnan Vannca'nın resimlerinin dünya müzelerinde sergilenmesi, Necil Kâzım ya da Usmanbaş'ın bes- telerinin seslendirilip kayda alınması, Metin Erksan ya da Nesli Çölgeçen'in fılimlerinin sürekli dolaşım- da kalması da gündeme gelebılecektir. Kimbilir, belki o zaman, Türkiye, Isviçre'yi yendiğin- de daha sakin bir gece geçirebilir, ertesi sabahın manşetlerinde 'ne kadar büyük' olduğumuzu okuyup kahrolmayız, diyorum. En güçlü sınırötesi operasyon kültür kanalıyla ya- pılamaz mı? hetjşim Krtabevi'nde 'Yazar Haftalarr sürüyor • ANKARA (A-A) - tletişim Kitabevi'nin okurlann sevdikleri yazar ve şairlerin kitaplanna daha ucuzsa sahip olabilmelerini sağlamak amacıyla başlaftığı "Yazar Haftalan" sürüyor. Mayıs ayı içinde kitapseverler Gustave Flaubert, Balzac ve Victor Hugo'nun eserlerini yüzde 20 indirimli olarak alabilecekler. îletişim Kitabevi yetkililerinden edinilen bilgiye göre, 9-15 mayıs tarihleri arasında Fransız romancı "Gustave Flaubert Haftası", 16-22 mayıs tarihleri arasında "Balzac Haftası", 23- 31 mayıs tarihleri arasında "Victor Hugo Haftası" düzenlenecek. 11. GENÇLİK GÜNLERİ BUGÜN: HARBİYE MUHSİN ERTUĞRUL: 12.00 Film "Modern Zmanlar" Yönetmen: Charlie Chapttn 15.00 Söyleşi "Gençük-Scvgi'' Suna Tanaltay- Erdoğan Tanaltay 18.00 Dia Gösterisi Ismail Tütûn 19.00 Oyun "Hizmetçfler" ODTÜ Oyunculan 21.00 Oyun Godot'yu Beklerken" ODTÜ Oyunculan KADIKÖY HALDUN TANER: 15.00 Söyleşi "Leman Dergisi Söyleşi Yorgunlan" Cezmi Ersöz, Tuncay Akgün, Mehmet Çağçağ 19.00 Oyun "Kül Altındaki Kor" IÜ Işletme Fakültesi ÜSKÜDAR \fUSAHİPZADE CELAL: 19.00' Oyun "Kahraman Bakkal Süpermarkete Karsı" Doğu Akdeniz Üniversitesi FATİH REŞAT NURİ: 19.00/ Oyun "Yolumuzun Başı Nerede" Genç Anadolu Topluluğu YARIN: HARBİYE MUHSİN ERTUĞRUL: 12.00 Film "La Grande IUusion" Yönetmen: Jean Renoir 15.00 Söyleşi "Fatih Altajt Ue Teke Tek" 18.00 Dia Gösterisi Esin Uysal 19.00 Konser tstanbul Oda Korosu KADIKÖY HALDUN TANER: 15.00 Konser Reha Özkuş Gitar Üçlüsü 19.00 0>aınu Mavi" ÜSKÜDAR MUSAHİPZADE CELAL: 19.00/ Oyun "Klasik Esintiler" Tiyatro Mayıs FATİH REŞAT NURİ: 15 00 Konser Alü Nokta Körler Derneği Çoksesli Oda Korosu, Selim-Kerim Aranok İkilisi 19.00/ Oyun "Ishak" Yeni Yüksektepe Kültür Derneği Donkişot Tiyatro Grubu
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear