Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 30 MAY1S1995SALI
10 DIZIYAZI
Demokrasi içinde kalkınmaEkim 1962'deYÖNdergı-
sınde çıkan bır yazısında
Doç. Dr. İdris Küçükömer
"sosyal adaletT
" kavramının
Türk polıtıkasına girişini
şöyle anlatıyor: " ...Bir ülke
getişmişde oİsa, orada stnıflar
arasındaki gelir farkını belli
suuflar aley hine arttıran. enf-
lasyonlu. gelişigüzel kalkın-
ma. sosyal sorunlar yaratir.
Bu sorunlar. sosyal ve dolay ı-
sıyla politik dengesizliğe se-
bep olur Türkiye'de gelenek-
çiler eüyle ve DP aracıhğıyla
yürühılen benzer politika.
dengesizfik yaratmıştır. İşte
bu gerçek, 'sosyal adalet'
içinde kalkınma amacını
Türk politikasına getiraıiş-
tir."
1963 yılında yayımlanan
Birinci Beş Yıllık Kalkınma
Planı'nın, -kalkınma politi-
kasının". sosyal hedeflen
açıklayan bölümünde şöyle
deniyor: "İktisadikalkınma-
mız, sosyal adalet ilkeleriyle
bağdaştırılarak ahenkli bir
gerçekleştirilme yoJuna gidi-
lecektir." Aynı belgede. "sos-
yal adalet içinde kalkınma*'
kavramı şöyle ızah ediliyor
"İktisadi kalkınma ile geüşti-
rilen kaynaklann yurt refa-
hının arttınlmasında kullanı-
larak halkın yeterli bir yaşa-
nıa düzeyine ulaştırılması;
sosyal gmenlik. adil bir gelir
dağılımı ve kelimenin en genis,
anlamıy la > urt ölçüsünde bir
fırsat eşitliği." Mıllı Bırlık
Komitesi'nin daha 1961'de
çıkardığı vergi kanunuyla ge-
lir dağılımında bir dengesağ-
lamaya çalıştığını anlatmış-
tık. Büyük toprak sahipleri-
nin vergi muafiyetini kaldı-
ran bu kanun, aynı zamanda
küçük ve orta tanmsal işlet-
meleri vergiden muaf tutarak
orta ve küçük köylüyü koru-
yordu. Uygulanamayan bu
kanun, 27 Mayısçılann ılke-
lerinı belırtmek açısından il-
gınçti. Kalkınma için yapıla-
cak yatınmlann yüksek ge-
lirlilerden alınacak vergiler-
le sağlanması öngörülüyor-
du
Planlı kalkınma
1962'de kurulan Devlet
Planlama Teşkilatı. üniversi-
te profesörlerinin ve bazı ya-
bancı uzmanlann katkısıyla
"Birinci Beş Yıllık Kalkınma
Planınr hazırladı. Planın ik-
tisadi hedefler bölümünde belirtıldiğine
göre, planlı bır kalkınma yolunun seçil-
mesinin nedeni, "Kaynaklann belli har-
camalara tahsisinde pi> asa ekonomisinin
her zaman gerçekleştiremeyeceği denge-
yi kurmakn." lç ve dış taleplerin tespıti
ıçin araştırmalar yapılmış. yatınmlann
sektörlerarasında dağılımı ve üretim he-
defleri. bu tahminlere göre ayarlanmıştı.
Plan. sanayı yatınmlannın aıttınlma-
sını kararlaştırmış. fakat somut üretim
hedeflen teşpit etmemişti.
Özellıkle. özel teşebbüsü bu konuda
tamamen serbest bırakıyordu. Planda fi-
yat politıkası yoluyla iç fıyatlarda den-
geyi sağlamak. para emisyonlanna git-
meden, ıç kaynakları seferber ederek ya-
tınm oranlannı yükseltme esası kabul
edilmışti. "Fiyat kontroUerinden müm-
Milli Birtik Komitesi, 1961 'de çıkardığı vergi kanunuyla gelir dağılımında bir denge sağlamaya ça-
lışmış ve yapılacak yatınmlann yüksek gelirlilerden alınacak vergilerle sağlanmasını öngörmüştü.
• Mıllı Birlik
Komitesi içinde en
büyük fikir
tartışmalarından biri
şuydu: Kalkınma
parlamenter
demokrasi sistemi
içinde mi yapılmalı,
yoksa askeri bir
diktatörlükle mi
gerçekleştirilmeli?
Hatta bu tartışma
27 Mayısçıları ikiye
bölmüştü.
• Milli Birlikçilerden
bazılarına göre
siyasi partîler,
büyük iş çevreleri
ile büyük toprak
sahiplerinin elinde
birer araç haline
gelmişti. Türkiye'nin
koşullarında
parlamenter yolla,
bu güçlerin
direnişini kırmak,
reformlan
gerçekleştirmek
olası değildi.
• Bu görüş, 27
Mayısçıların öteki
grupları tarafından
desteklenmedi.
"Demokratik yolla
kalkınma" tezini
savunanlara göre,
bu tehlikeyi
önlemenin tek yolu,
anayasanın
sağladığı
demokratik hak ve
özgürlükleri, her ne
pahasına olursa
olsun savunmak ve
korumaktı.
kün olduğu kadarkaçınılacakve kamu fi-
yatlannın tespitinde. malhetler göz önün-
de tutularak piyasa fîyatlanyla paraleüi-
ğin sağlanmasına çahşılacakn. Planlama
uzmanlan üzerinde, M. Keynes'in yanın-
da Arthur Lewıs. G. Myrdal gibi merke-
n bir planla kalkınma yolunu salık \eren
iktisatçılann da etki yaptığı görülüyor. Bu
iktisatçılara göre,geri kalmış bir ülkenin,
devlet miidahalesi olmadan, fertlerin ya-
tınm ve tüketimi tamamen serbest bir
mekanizma içinde kullanmalanna ola-
nak yoktur. Bu ülkelerin önünde tarun-
da \erimliliği arttırmak, köyden şehre
akan fazla işgücünü istihdam. çok düşük
olan tasarmflann yükseltilmesi gibi so-
runlar \ardır. Biitün bu sorunlann dev-
let müdahalesi olmadan ve planlı bir sis-
teme gidilmeden çözülmesi olası değildir.
27 Mayısçüann pianlı kalkınma hedefle-
riyle bu görüşler arasuıda bir paralellik
vardır.
Demokrasi tartışmaları
Hükümet darbesinden sonra Milli Bir-
lik Komitesi içinde en büyük fikir tartış-
malanndan biri de şuydu: Kalkınma par-
lamenter demokrasi sistemi içinde mi ya-
pılmalı, yoksa askeri bir diktatörlükle mı
gerçekleştirilmeli? Hatta bu tartışma 27
Mayısçıları ikiye bölmüştü. Milli Birlik-
çilerden bazılannın, 21 Mayıs 1963"te,
Talat Aydemir'in başkanlığında ikinci bır
hükümet darbesi hazırlayan bazı ordu
mensuplannın ve diğer bazı aydınlann
fikrince. parlamentoyu dağıtmak ve ge-
rekli reformlan bır askeri hükümetin ıda-
resinde gerçekleştirmek gerekliydi. Çün-
kü. onlarca siyasi partiler, büyük iş çev -
releri ile büyük toprak sahiplerinin elin-
de birer araç haline gelmişti. Türkiye'nin
koşullannda parlamenter yolla, bu güç-
lenn direnişini kırmak, reformlan ger-
çekleştirmek olası değildi.
Özellikle orduda bir hayli desteklenen
bu görüş, 27 Mayısçılann öteki gnıplan
tarafından desteklenmedi. Bu nedenle de.
sosyal reformlan parlamenter yolla ger-
çekleştirmek ilkesi egemen oldu. Gerek
CHPçe\relerinde(gününiktidarpartisi).
gerek üniversite çevrelerinde, gerekse
demokratik basında, "demokrasi içinde
planlı kaJkınma" fikn üzerinde duruldu.
Bu fikn savunanlar, siyasal demokrası-
nin ancak, -iktisadi demokrasinin" ger-
çekleşmesiyle. yani sosyal adalet içinde
kalkınmayla gerçekleşebıle-
ceği fikrindeydiler. Prof.İs-
met Giritli şöyle diyordu:
"Çağımızdaki kurtuluş hare-
ketlerinin amacı. bağımsıziık-
larla beraber belli bir sosyal
düzeye, ekonomik refaha, si-
yasal özgürlüğe ve güvene
ulaşmaknr. Demokrasi böyle
bir temel üzerinde gerçekle-
şecektir."
İki tehlike
Bu görüşte olanlardemok-
rasinın önünde ıkı tehlike gö-
rüyorlardı: 1 Cok partili sis-
tem içinde, siyasal partilerin
fedakârlık isteyen uzun va-
deli yatınmlardan kaçmala-
n. gerekli reformlan gerçek-
leştırmeyecekleri gerekçe-
siyle. partileri ve parlamento-
yu ortadan kaldırmak ıste-
yenler. Talat Aydemirgibi. 2.
27 Mayıs'ta bir darbe yemiş
olan iş çevrelennin; reform-
lan, ilerici fikir akımlannı
önlemek için bir diktatörlüğe
gitmeleri.
"Demokratik yolla kalkın-
ma" tezini savunan 27 Ma-
yısçılara göre, bu iki tehlike-
yi önlemenin tek yolu, anaya-
sanın sağladığı demokratik
hak \e özgürlükleri. her ne
pahasına olursa olsun savun-
mak ve korumaktı. Bu görii-
şü CHP'nin bir kanadı da
destekliyordu. Bülent Ecevit
şöyle diyordu: "Türkiye'nin
bugün içinde bulunduğu du-
ruma bakarak, demokrasiyi
üstümüzden atılması gereken
bir yük sayanlann da; sosyal
adalet kaygusunu şimdilik bir
tarafa bırakıp, çalışanlan ez-
mek, sömürmek ve gelir da-
ğıhşındaki dengesizliği arttır-
mak pahasına da olsa, serma-
ye birikimini hızlandırmayı
düşünenlerin de haksız ol-
duklan, yanıldıklan kanısın-
dayım."
Kaynaklar
1. Doç. Dr. İdris Küçükö-
mer, Planlama Trajedisi mı? Uzmanlann
Planı Sosyalist mi? Yön. 10 Ekim 1962.
2. Keynes, J. Maynard: "İstihdam, fa-
iz ve Para Üzerine Genel Teori".
3 Kalkınma Planı. Bırınci Beş Yıl,
Ankara 1963.
4. lsmet Giritli (Prof.) "27 Mayıstan
İkinci Cumhuriyet'e", 1961.
5. lsmet Gıntlı (Prof) "Kalkınma ve
Türkıye, Istanbul", 1962.
6. Bülent Ecevit, "Türkiye'nin tktisa-
di Kalkınması'nda Sosyal Adalet ve De-
mokratik Devletçilik". Sosyal Siyaset
Konferanslan, Ist. Üniversitesi, tktisat ve
tçtimaıyat Enstitüsü, Istanbul 1963.
Yarın: 27 Mayıs'ın
CHP'ye etkileri
Asılsız iddialar gündemi saptırdı1960 ihtilalini bir şeye
benzetmek gerekırse. eski
Roma'da ilk Hınstıyanlann
arenalarda arslanlara parça-
lattınlmalan sonucu, zevk-
ten çılgına dönen Romalı
aristokratlann bu vahşet kar-
şısında duyduklan heyecan
gibi idi. Olay ne idi.' Kısaca-
sı bir siyasi partinin seçimle-
ri kazanıp iktıdara gelmesın-
den sonra, izlediği antide-
mokratik politika idi. Bu po-
İitıka sonucu öien kalan ol-
muş muydu? lanıtı hayırdı.
Çünkü. komıteye gelen ih-
id
• Komiteye gelen ıhbarlar arasında,
iktıdann bir bölüm genci öldürüp,
barlar arasında.'iktFdann bir cesetlerinin Ankara-Konya yolu
bölüm gencı öldürüp. ceset- asfaltının altına gömüldüğü^ bır bölümünün
aSn.nn
alnna
agömmdüğüU d e
Et Balık Kurumu'ndaki kıyma
bir bölümünün de. Et Balık makinelerinden geçırildiği iddiası vardı.
•Bu komiteye gelen asılsız yalanlardan
biriydi. Milli Birlik Komitesi emriyle
Ankara-Konya yolu asfaltı kazılmış, değil
ceset bulmak, bir kemiğe bile rastlanmamıştı.
vardı.
Kıymanın niteliği
Ihtilalin ilk Basın Yayın
Genel Müdürü Kurmay Albay Ertuğrul
Alatlı bır basın toplantısında durumun
böyle olduğunu açıklıyordu. Muzıp bir
Ingiliz gazetecısi ise söylenenlere inan-
mamış olacak kı.^Albayım, öldürülen
gençlerin etleri ince makine ile mi, yoksa
kalınla mı çekildi" şeklindeki sorusuna
Genel Müdür Alatlı gayet ciddi olarak,
"Daha onu tespit edemedik" diye yanıt
verince. basın toplantısını izleyen gaze-
teciler arasında gülüşmeler olmuştu.
Işin garibi. Devlet Başkanı Cemal
Gürsel de, gazetecilerle yaptığı bir soh-
bette. Ertuğrul Alatlı'nın açıklamasını
tekrarladıktan sonra. arkasında duran Ba-
sın Yayın Genel Müdürüne "Öyledeğil
mi Ertuğrul? Sen de böyle dememiş miy-
din" demek suretiyle. aslı olmayan ola-
yı tekrar gündeme getirmişti.
Bu arada Milli Birlik Komitesi emriy-
le Ankara-Konya yolu asfaltı da kazılmış,
değil ceset bulmak, bir kemiğe bile rast-
DP iktidan dönemindebir grup gencin öldürülüp etlerinin kjynıa makinelerinden geçir-
ildiği iddiasuu Cemal Gürsel bile gündeme getirmişti.
lanmamıştı.
Vatan satılmış mıydı? Bunun yanıtı da
olumsuzdu. Demokrat Parti itdidan ve
onun başı Celal Bayar'ın Kars ve Arda-
han'ı 108 milyon dolara Sovyetler'e peş-
keş çektiği iddialan da gazetelere man-
şet olmuştu. Aslında böyle bir şey yok-
tu. Vatana ihanet gibi bir gıdişat var mıy-
dı? Buna da hayır diyeceğim. Yalnız ir-
tica konusunda Demokrat Parti'nin taviz
verdiği bir gerçektı. Ancak, 1960'tanön-
ce verilen taviz ile ondan sonra verilen ta-
vizler kıyaslandığında, Demokrat Parti
iktidannın zemzem ile yıkandığı ortaya
çıkıyordu.
Komitenin sözcüsü olarak biröneride
bulunmuştum. Yeni anayasa hazırlanır-
ken, ezanın Türkçe okunmasını içeren
bir maddenin yasada yer alması uyansın-
da bulundum. Kendilerine, "Sizin hiçbir
siyasi cndişenizyok. Oy kaybetme gibi bir
proMeminiz de bulunmadiğına göre, Ata-
türk'ün kurduğu düzeni yeniden ihya
edin. Değiştirilmesini zor bir duruma ge-
tirin ki, sizden sonra gelecekler, ezanı ye-
niden Türkçe'den Arapça'ya çevireme-
sinler" dedim. Ne Milli Birlik Komitesi
ne de Kurucu Meclis Anayasa Komisyo-
nu bunun üzerinde durdu. Bundan şu an-
laşılıyordu:
Atatürk ilkelerine bağlılıktan ödün
vermediğini söyleyen, Silahlı Ku\n
vet-
ler'in temsilcileri olduklannı iddia eden-
ler dahi. zamanı gelince irticaya taviz
vermekten kendilerini kurtaramıyorlardı.
O halde ihtilal niçin yapılmıştı? 1960
ihtilali iktidar kavgasından kaynaklanı-
yordu. Demokrat Parti, eline geçen fırsa-
tı başkalanna de\Tetmek istemiyordu.
Bunun için her türlü yasadışı hareketi ge-
çerli sayıyor ve bu tutumunu haklı çıkart-
mak amacıyla da anayasaya aykın yasa-
lar çıkartarak, hata üzerine hata yapıyor-
du. Demokrat Parti'nin bu tutumuna kar-
şı CHP de boş durmuyordu. Daha doğ-
rusu iktidara gelmek ıçin yasal yol var-
ken, ıhtilalin tohumlannı atıyordu Bu
amaçla üniversiteler, toplum. basın, or-
du içten içe organize ediliyordu. Demok-
rat Parti iktidan da, bunun farkında ol-
duğundan. Cumhuriyet Halk Partisi'ni
suçüstü yakalamayı planlıyordu.
Dış güçlerin etkisi var mıydı sorusuna
şu yanıtı vereceğim:
1959 yılı Ekim ayı sonunda Başbakan
Menderes, Dışişleri Bakani Fatin Rüştü
Zorlu ve Maliye BakanıHasan Polatkan
NATO toplantısı ıçin Washington'a gel-
mişlerdi. Zorlu ıleyaptığımbirkonuşma-
da. Dışişleri Bakanı, Amerika'nın Türki-
ye'ye karşı takındığı tavırdan şikâyetçi
olduğunu belirterek şunları söylüyor-
du: "Amerika'nın kaprislerinden bıktım.
Adamlar bizi peyk ülkeymişiz gibi görü-
yorlar. Ben onlara Türkiye'nin ne oldu-
ğunu göstereceğim. Adnan Bey "i Mosko-
\a'ya davet ettirmek için giri-
şimlerde bulundum. 1960
\ğustosu"nda bu ziyaret ger-
çeldeşecek."
Olay lar Başbakan Adnan
Menderes'ın Moskova'ya
gitmesine izin vermedi.
Amerikan Büyükelçıhği'nin
ıhtilalden haben olmadığını
açıklamasına ragmen. CIA
bu konuya hıç değınmedi.
Oysa CIA, ıhtilalin olacağını
çok önceden biliyordu. Bu
yüzden. Ankara 'daki istasyo-
nunu yeni elemanlarla tak\ i-
ye ermişti. ClA'nın durup du-
nırken böyle bir yola gitme-
sininbiranlamı vardı. Bu ye-
ni grup ihtilalden sonra da,
uzun süre Ankara7
da kaldı.
MBICyegöreCIÂ
MBK, ClA'nın Ankara'da
kümelenmesinin nedenlerin-
den birini de, askeri kanatla
içli dışlı olması iddiasının
tam tersini içeren olaylara
bağlıyordu. Milli Birlik Komitesi üyele-
ri, ihtilalden önce bu durumun farkına
\ardiklanni belirterek şu iddiayı öne sü-
rüyorlardı:
"DP iktidan ihtilal yapdacağındanha-
berdardı. Bu yüzden, ihtilalin vıırucu gü-
cü olan Harp Okulu öğrencilerini ız-
mir'deki kampa göndermeve zorluyor-
lardı. Böylece iktidar, ihtilal yapacak ki-
şilerin eüerindeki en önemli kozu saf dışı
bırakacaktı. Geri kalan birliklerle ihtilal-
cilerin yapacaklan girişimler, Ankara'da-
ki tepeden omağa en modern silahlaria
donabJmış Jandarma alavı ve polis gücü
ile basünlacaktı. Daha olmazsa. NATO
üyesi ülkelerden, özellikle Amerika'dan
yardım istenecekti. Bu amaçla da CIA
kullanılacaktı. Bize göre, ClA'nın De-
mokrat Parti üst kademelerine sunduğu
plan bu idi."
SÜRECEK
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EICVIEKÇI
Köprülerin Altından
Geçen Sular... ;
27 Mayıs'ın 35. yıldönümünde, emekli Kurmay Albay
Ertuğrul Alatlı, 25 Mayıs 1981 de Cemal Madanoğ-
lu'na y.azdığı mektupla, Madanoğlu'nun yanrtını gön-
derdi. Önce, Alatlı'nın mektubu:
"Paşam,
27 Mayıs'ı, tüm sorumluluğunu üstlenerek SlZbaş-
lattmız.
Harekât, SİZ'ın komutanızda başanya ulaştı.
Dağılan Emır ve Komuta Zinciri'ni, Kuvvet Komutan-
lıkları düzeyıne kadar, yeniden onaran SlZ'sınız.
Komutayı; Harekât'ın başlatılmasında hiçbir katkısı
ve sorumluluğu bulunmadığı halde, mensup olduğu-
nuz Kara Kuvvetleh'nin Komutanı'na, Ordu'nun bü-
tünlüğü ve disiplini adına, SİZ devir ve teslım ettiniz.
Türk Demokrasisı'ni, sapık emelleriyönüne şürükle-
yip, yok etmek isteyenleri SİZ etkisiz hale getirdiniz.
Çok Partili Parlamenter Demokrasi Düzeni, SlZ'in
sayenizde, tekrar işlerliğe kavuşabildi.
Önünüze serilen tüm nimetleri, elinizin tersiyle, SİZ
ittiniz.
Hakkınızdaki tezviratın yol açtığı tüm çağdışı baskı-
lara, başınızı bır milimetre dahi eğmeden, SİZ karşı
koydunuz.
Bugün, 27Mayıs'ın 21. senesı dolarken, tevazu için-
de sürdüregeldiğiniz yaşamınızın, arzuladığınız kadar
ve arzuladığınız biçimde sürmesıni, yüksek nitelikleri-
nızın önünde, bır kez daha hayranlıkla eğilerek diler,
saygılanmı sunarım efendım.
Ertuğrul Alatlı, E. Kurmay Albay, 27 Mayıs Rlancıla-
nndan birisı."
Emekli Korgeneral Cemal Madanoğlu'nun 8 Hazi-
ran 1981 günlü yanıtı ise şöyle:
"Azizim Ertuğoıl,
Mektubunu aldım, bu kadar koltuklanmı kabartma;
27 Mayıs günlerinde tanışmış olmamamız büyük bir
şanssızlık.
Milli Bırlikçıler'ın ışlerine gelmedim. Ne Köksal (Os-
man) ne hiçbirısı, başlangıçta Gürsel (Cemal) bile be-
nım içtenliğımden çekindiler, benden kurtulmaya bile
çalıştılar; nedeni de çok basit; çekememezlikle, kıs-
kançlıkla, olur da hepsinı topahanm korkusuyla bana
karşı pek sakıngan davrandılar. Ben, yan zor, güç gös-
tererek, yan aralanndaki karşıtlıklardan yararlanarak
doğru bildiğimi götürebileceğim yere kadar götürdüm.
Neyse bunlar çok geride kaldı.
Çok sonra, bır gün ben, Sezai Okan, Ekrem Acu-
ner, Ankara Gan'nın lokantasında biryemekyemıştik.
Açuner, bır iki kadeh yuvarlayınca dilini tutamamış,
şöyle demişti:
- Seni nasıl yıktığımızı bilir mısin? Subaylara 'Mada-
noğlu, Menderes7n asılmasını istemiyor!' diye yazdık
ve sen açıkta kaldın.
Yirmi yıldır nerede 27 Mayıs'tan söz açılsa, herkes
benisuçlar; 'Yapamadın'c/e/; 'GürseTinyerinegeçecek-
tin' der, 'Şunu yapacaktm' der, 'Şunu edecektin'der;
böyle bir süru eleştihnin arasında, senin gibi durumu
gerçekçi bir gözle gören, tanımlayan çıkar da, böyle ıç-
ten bir mektupla beni kutlarsa. ona karşı ne kadar se-
vindiğimi, ne kadar yürek dolusu 'sağol
1
dedığimı bil-
meni ısterim.
Sana şunu soracaktım: 1 Eylül 1960'ta Afet Inan'/n
evınde yapılan protokolde Inönü 'nün imzası var mı idi,
yoksa bu protokol sözlü bir anlaşma mıydı?
Bu yıl sıcaklar geciktı, daha denize yeni yeni girme-
ye başladık. Siz de boğazda çilenizi dolduruyorsunuz.
Uh/iye 'yle ben hepinızin gözlerinden öperiz."
Cemal Madanoğlu'nun Alatlı'ya mektubunda adı ge-
çen Ekrem AcunePi aradım. Kendisiyle ilgıli otarak ge-
çenlere ne dıyeceğini sordum. Şu karşılığı verdi:
- öyle bir şey olmadı. Biz üçümüz böyle bir yemek
filan da yemedık. Bir gün odasına, Komutanlık odası-
na girdim, orada şöyle bir konuşma geçti; dedim ki:
"Sen, Adalet Partisi'nin -o zamanki Adalet Partisi'nin-
bu anayasada öngörülen reformlan yapacağını, mem-
lekete büyük bir hizmet vereceğim tahmin ediyor mu-
sun?": "Hem de nasıl? Hem de nasıl, hem de nasıl?"
filan dedi. "Unutma bu sözunü, bakalım, öyle mi ola-
cak?" dedim. Bu konuşma geçtı. Ondan sonra, ken-
disi, bizi toparlamaya fîlan kalktı, onda da muvaffakola-
mayınca, istifa etti (MBK üyelıginden) gitti!
- Sizi de topartamak ıstedi mi?
- Evet evet evet. Askeri bırlikler, onun verdiği emre
uymadı. Bunlar biraz çirkın şeyler de pek söylemek is-
temiyorum!
Ertuğrul Alatlı'ya, Cemal Madanoğlu'nun sorduğu
soruyu, ben de sordum. O protokolde, lsmet Paşa'nın
imzası var mıydı, yok muydu? Şu yanıtı verdi:
- Bu protokolde iki taraf vardır: Bir tarafta, lsmet Pa-
şa, öteki tarafta Ekrem Acuner, Fikret Kuytak, Refet
Aksoyoğlu var. Bir protokol imzalanmıştır. Bu proto-
kolde, (2 7 Mayıs devriminin ertesinde) normal duruma
geçtiğimiz vakit, Inönü cumhurbaşkanlığına adaylığını
koymayacak, başkasını da desteklemeyecek. Bunun
işareti var anayasada. Anayasaya, siyasal partilerin
cumhurbaşkanı adayı gösteremeyeceği tümcesi kon-
du. Oylama da "gizlı" yapılacaktı. (Amaç, Gürsel'in
cumhunbaşkanı seçilmesinı sağlamaktı.) Bu protoko-
lün imzası sırasında, 14'lerin darbeyapacaklan olayı or-
taya çıktı... 141er Gürsel'ı de kandırmışlardı. Gürsel'i,
14'lerden çekmek için bu protokolyapıldı.
O günlerden bugünlere köprülerin attından çok su-
lar geçti!
* • •
Doğan Kasaroğlu Istanbul'da öldü: dün Ankara'da
toprağa verildi. Basın Sitesi'nden bir cenaze daha çık-
tı! Gönjşlerimız uyuşmasa da bırbirimizı hiç kırmadık.
Eşim Aldoğan la birlikte eşıne. çocuklarına, yakınlan-
na başsağhgı dıledik!
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4SOLDAN SAĞA:
1 / Yenmeye elve-
nşli bır mantar tü-
rü. 2 / tyı huylu
kımse... Dar\eka-
lınca tahta. 3 / Ko-
nut kapılannda
menteşe ve kılıdin
takıldıgı düşey ko-
numdakı kalın par-
ça... "Benzın. ma-
zot" anlamında ar-
go sözcük 4 / Ha-
bercı... Renyum
elementınınsimge-
sı. 5/Birkışınin ya
da toplumun yaşamındakı yü-
ce bır olayı anmak iizere yazı-
lan lınkşiırtürü... Se\gideal-
datma. 6/ İçinde anason. sakız
gibi kokulu maddeler olma-
yan üzüm rakısı... Katma, ek-
leme. 7/Düğün ya da bayram-
larda gıyılen elbıse. 8/ Bır du-
\ardaki taşya da tuğla sırası...
Uygun, tıpatıp gelen, 9/ De-
nızcilikte "temız. düzgün.
derlı toplu" anlamında kulla-
nılan sözcük... Takımlar grubu.
YUICARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Osmanlı devletinde Rumeh'dekı büyük toprak sahıpleri-
ne venlen unvan. 2/Bır tümceyi oluşturan bınmleTden herbı-
n... Kireçlı bölgelerde oluşan doğal kuyu. 3/ Sancı... Oğul.
evlat. 4/Başlangıcı olmayan. . Çelıkçomak oyununa ve bu
oyunda kullanılan değnege venlen ad. 5/Gelin ya da sünnet
alayının önünde taşınan, üzerı çeşıtlı süslerle bezeli ağaç da-
lı. 6/ Yabancı... Evde kalmış kız. II Adale... Bır yerden baş-
ka bır yere tabima. 8/ Bır madde üzennde yapılan kımyasal
işlemler sonucu elde edılen bır başka madde... Matematikte
kullanılan sabit bır sayı. 9/ Tıpta damara sokulan ınce boru.