Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 19MAY1S1995CUMA
12 DİZtYAZI
Reçeteçok,amailaçyoktstanbul"un sorunlan bü-
yüdükçe, çözüm önerileri
çeşıtlı kesimlerde tartışıla-
rak gündemden inmiyor.
Her Başbakan, göreve
gelişinde îstanbul'a neşter
vurmayı vaat ediyor. An-
cak kangren olmuş sorun-
lar karşısında çaresiz kalı-
yor.
Mecliste kimbilir kaç
kez tstanbul sorunlan için
komisyon oluşturuldu?
Bunlann sayısmı artık ha-
tırlayan bile yok.
Valiler, raporlar hazırlar-
lar. Ankara'ya gönderirler.
TÜSlAD'ı, TMMOB, Mi-
marlar Odalan kamuoyuna
çözüm önerirler.
Her seçimde, belediye
başkan adaylan. tstanbul'u
nasıl kurtaracaklannı anla-
tır dururlar... Ama her şe-
yin başı paradır, at atabildi-
ğin kadar...
"İstanbul nasıl kurtulur"
sorusuna yanıt aramak için
eski SHP Genel Başkanı ve
Başbakan Yardımcısı Mu-
rat Karayalçm'la konuştuk.
Çünkü. o bir kent mühendi-
si sayılabilir.
'Kent vergisi'
önerisl
Karayalçın. hükümette
görevde bulunduğu sırada
'kent vergisi' önerisini sü-
rekli gündeme getirdi.
Yüksek Planlama Kuru-
lu'nda da tartışılan projeye
göre başta Istanbul olmak
üzere büyük kentlere göçün
önlenmesi için kent mer-
kezlerinde belediye meclis-
lerince belli bir oranda artış
yapılabilecekti. Bu oran.
her ilin durumuna göre de-
ğişik olabilecekti. Karayal-
çın'a göre büyük kentlerde
yaşamanın bir bedeli olma-
lıydı. Bu bedel mal ve hiz-
met alımlannm kırsal yöre-
lere oranla daha pahalı ol-
masıydı. Ancak bu yolla
göçe dur denebilecek hem
de yerel yönetimlere önem-
li oranda maddi kaynak
sağlanacaktı. Elde edilecek
gelirin bir bölümü de geri
kalmış yörelerin yerel yö-
netimlerine kaynak olarak
aktanlacaktı.
tnsanlara "Büyük kentiere getaıeyin"
demenin mümkün olmadığım. her şey-
den önce anayasanın buna engel oluş-
turdugunu anımsatan Karayalçın, vergi
reformuyla göçün büyük ölçüde önle-
nebileceğini savunuyordu.
TÜSİAD ise 1992 yılında hazırladığı
bir raporla "tstanbuî'u ancak özerkU-
ğin kurtarabileceğini''savunuyordu. Ye-
nıden yapılanma öneren TÜStAD, kır-
sal bölgelerde seçilmiş vali ve özerk il
yönetim kurullan, kentsel bölgelerde
ıse merkezi hükümetin görevlenni de
üstlenmiş belediyelerin yetkıli kılınma-
sı gerektiğini belirtiyordu. Rapora göre
yerel yönetimler, merkezi hükümetçe
ancak icraatlannın hukuka uygunluğu
açısından denetlenmeliydi. Hiyerarşi
de ancak yerel yönetim organlarının
kendi arasmda gerçekleşmeliydi.
Pemirel devrede
Istanbul'un artan sorunlan karşısın-
da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel
de devreye girdi. Demirel, geçen yılın
son aylannda 30 maddelik bir talimat-
name hazırlayarak hükümetten Istan-
bul'u 2000'li yıllara taşıyacak "makro
plan"m derhal devreye girmesini iste-
di. Demirerin ilgili bakanlıklara ulaşrı-
nlan tstanbul'la ilgili direktiflerinden
bazılan şunlar
- 10 milyon nüfusa erişen lstan-
bul'un en güvenilir şehir olma özelligi
devam ettirilmeli, ilçe sayısı idari ihti-
yaçlara göre arttınlarak devletin etkin-
liği sağlamnalıdır.
- lstanbul halkının evine ve işine ra-
• Istanbul'un büyüyen sorunlan yıllardan beri
tartışılıyor. Her seçimde belediye başkan adaylan kenti
nasıl kurtaracaklannı anlatıyor. Her Başbakan, göreve
gelişinde îstanbul'a neşter vurmayı vaat ediyor. Ancak
kangren olmuş sorunlara bugüne dek bir çözüm
bulunmuş değil.
• Murat Karayalçın, hükümette görevde bulunduğu
sırada 'kent vergisi' önerisini sürekli gündeme getirdi.
Karayalçın'a göre büyük kentlerde yaşamanın bir
bedeli olmalıydı. Ancak bu yolla göçe dur denebilecek
hem de yerel yönetimlere önemli oranda maddi kaynak
sağlanacaktı.
Istanbul'un sorunlanm saptamak ve insanlann uygar bir düzen içinde yaşamasını sağlamak amacıyla 1993 yılı Ocak ayın-
da kurulan Meclis Araştırma Komisyonu raporuna göre yeşil alan oranı Londra'da yüzde 60, Berlin'de yüzde 20 düzey-
lerindeyken Istanbul'da bu oran yüzde 2'nin bile altanda kalıyor.
hat gidebilmelerini temin etmek için
gerekli altyapı geliştirilmeli. Mevcut
Trafik Yasası ile Büyükşehir Belediye
Yasası gözden geçirilerek etkin trafik
kontrol mekanızması kurulmalıdır.
- Atatürk Havalimanı'run kapasitesi-
nin arttınlması için gerekli yatınmlar
süratle başlamalıdır.
- Istanbul'un Anadolu yakasında ye-
ni bir havaalanı yapımı programlanma-
lıdır.
- Atatürk Havalimanı'nın bitişiğinde
ele alınan Dünya Ticaret Merkezi ta-
- Tekirdağ limanı büyütülerek etra-
fında serbest bir bölge oluşrurulmalı-
dır.
- Mevcut su miktan, yeraltı sulan ve
Isrranca'dan getirilecek sularla takviye
edilmelidir.
- Kalitesiz kömür kullanımı önlen-
meli, dogalgaz kullanımı yaygınlaştı-
nlmalıdır.
- Yeni kongre sarayı ve otel projeleri
ile bunlara ilişkin alt yapı projeleri ta-
mamlanmalıdır.
tstanbul'un sorunlanm saptamak ve
Komisyon raporunda, Istanbul'da ke-
sinlikle imar afFı getirilmemesi, gece-
kondu ve kaçak inşaat yapılmaması,
bunlann önlenmesi için hapis de dahil
olmak üzere ağır cezalar getirilmesi
teklifleri yer aldı. Komisyonun raporu-
na göre yeşil saha oranı Londra'da yüz-
de 60, Berlin'de yüzde 20 düzeylerin-
deyken İstanbul'da bu oran yüzde 2'nın
bile altında kalıyordu.
1992 yılında lstanbul'da 12 bin ka-
çak gecekondu saptandığı ve bunlann
500'ünün yıkıldığı belirtilirken bugün
İstanbul'da yaşayanlann doğum yerlerine
göre sıralamasında ilk beş il ve sayısal
büyüklükleri Kaynak: DİE
1950
Kastamonu
31.509
Rize
24.183
Trabzon
20.144
Bursa
18.241
Erzincan
18.069
1980
Sıvas
206.820
Kastamonu
156.931
Giresun
134.903
Trabzon
106.289
Erzincan
106.244
1985
Sıvas
253.817
Kastamonu
189.452
Giresun
169.650
Kars
153.216
Trabzon
129.323
1990
Sıvas
317.081
Kastamonu
222.335
Kars
214.065
Giresun
210.528
Trabzon
175.616
•TÜSİAD 1992 yılında hazırladığı
bir raporla "Istanbul'u ancak
özerkliğin kurtarabileceğini"
savunarak yeniden yapılanma önerdi.
Cumhurbaşkanı Demirel de
1994'ün son aylarında
30 maddelik bir talimatname
hazırlayarak hükümetten, Istanbul'u
2000'li yıllara taşıyacak
"makro plan"ın derhal devreye
sokulmasını istedi.
mamlanmalıdır.
- Olimpiyat 2004 oyunlannın istan-
bul'da olması için yeni bir kampanya
başlatılmahdır.
- Istanbul'un doğu-batı karayolu
bağlantısı için üçüncü boğaz geçişi ve
çevre yollan şimdiden süratle projelen-
dirilmelidir.
insanlann uygar bir düzen içinde yaşa-
masını sağlamak amacıyla 1993 yılı
Ocak ayında Meclis Araştırma Komis-
yonu kuruldu. DYP Samsun Milletve-
kili Ali Eser'in başkanlığını yaptığı ko-
misyon, 1.5 yıllık bir araştırmadan
sonra çakşmalannı tamamladı ve rapo-
runu Meclis'e sundu.
gecekondu sayısınm 280 bine ulaştığı
ve lstanbul nüfusunun yüzde 62.5"inin
gecekonduda yaşadığı ifade edildi.
Buna karşı raporda "imar uzmanlık
mahkemeleri" ve "imar polisi"nin ku-
rulması ve bu tür suçlarda suçüstü
mahkemelerine göre kovuşturma yapıl-
ması, davalarda "ihtiyati tedbir" uygu-
lamasmın kaldınlması yö-
nünde yasal düzenleme ya-
pılması talep edildi. Rapor-
da ayrıca, Boğaziçi İmar
Kanunu'nun tam korumayı
sağlayacak şekilde değişri-
rilmesi, yeni bir Boğaziçi
imar zabıtasımn kurulması,
ön görünüm bölgesinde bu-
lunan özel arazilerin takas
yoluyla kamulaştınlması is-
tenirken Adalar için de tam
korumayı sağlayacak yasal
düzenleme yapılması ge-
rektiği vurgulandı.
Bütün bu araştırmalara
ve raporlara karşın seçim
dönemlerinde siyasi otori-
tenin devreden çıkması ve
"gecekondu affi"nı günde-
me getirmesi şehirdeki ka-
çak yapılaşmaya hız kattı.
Başbakan Tansu Çiller'in
geçen seçimlerde verdiği
söz uyannca, sayısı unutu-
lan bir af yasalanna bir ye-
nisi daha eklenmek ısteni-
yor. Bu tasanya göre Hazi-
ne arazileri üzerindeki ge-
cekondular, bedeli peşin ya
da taksitle ödenmek üzere
sahiplerine verilecek.
Bu af bir cinayet değıl
mi? Mafyaya yeni bir rant
sağlamayacak mı?
1994 yerel seçimlerinde
yapılan kaçak binaların
yalnızca 750'si saptandı.
Boğaziçi tmar Müdürlüğü
yetkilileriyse, kaçak yapıla-
rın tamamının tespitinin
zor olduğunu belirterek
1984-1994 yıllan arasında
Boğaz'da öngörünüm ala-
nında yapılan kaçak inşaat
sayısını 15 bin olarak açık-
ladılar.
Kaçak yapılaşma İstan-
bul'da oldukça fazlayken
dar gelirli vatandaşlara ko-
nut yapmakla yükümlü
Emlak Bankası ve şehirci-
lıkten sorumlu Devlet Ba-
kanlığı ne yapıyor diye ba-
kıldığında da ortaya çarpıcı
bir başka gerçek çıkıyor.
Emlak Bankası'nın
görevi ne?
Nurettin Sözen'e göre ilk
defa DYP-SHP koalisyon
hükümetı döneminde konut
sorununun görüldüğü işa-
retleri ortaya çıktı. Işte Sö-
zen'in anlattıklan:
"Koalisyon, bir devlet bakanlığının
kent ve konut bakanlığı olması kararını
aldı. Bu, devletin ilk defa 'Ben bu mese-
leyi gördüm, bu meseleyle uğraşacak
bir birim oluşrurdum' demesi anlamına
geliyor. Ve çok küçük bir sebeple, utaıu-
lacak bir sebeple ild bakanlığın hem de
aynı partinin ild bakanı arasında tller
Bankası'nın verilmesini çözemedikleri
için iiç yıldır bu bakanlık kurulamadı.
Koalisyon protokolünde yer alryor, ama
iiç yıldan beri bu bakanlık fiili görev
yapmıyor."
Ya Emlak Bankası? Söylenceye göre
Emlak Bankası, Ataköy ko'nutlannı
Demokrat Partili parlamenterler için
kurmuş. 1960 ihtilali olmasaymış bu-
gün Ataköy'de DP'liler oturacakmış.
Söylence bu, ama işin gerçeği de pek
farklı değil. Sözü yine Sözen'e vere-
lim:
"Konut ihtiyacı olanlar için ev yap-
makla yükümlü Emlak Bankasu Bah-
çeşehir'de duUeks yapıyor. Bunlan 10
milyara, 20 mihara satıyoriar. Yaıulnu-
yorsam Tekirdag'a doğru giderken yaz-
lık yapıyorlar. Korkunç bir şey. Emlak
Bankası, yazhk yapan yap-işietçüer gi-
bi. Vllla yapryor. Olmaz böyle bir şey.
tsmi üzerinde Emlak BankasL Tek ne-
deni, konut yapmaktır ve kentleşmeden
dola>ı konut yapmaktır. Yeni ailelere,
genç ailelere, fakir ailelere ve göçle ge-
lenlere ev yapmaktır. Ama hayır, dub-
leks yapıyor."
Yarın: lstanbul için model
arayışları
Çiller, Refah Partisrııi ııasıl iktidara getirecek?
ATtLLAÖZTÜRK
Ulnslamrası tlişfdler ve
Kamu Yönetim Uzmanı
-1-
Başbakan Çiller'in ABD'ye
son iki gidişte "Ben gidersem
Refah gelir, onun için bana sahip
çıkm", "Refah tek başına iktida-
ra gelirse ordu müdahale eder"
gibi sözler söylediği iddia edil-
mektedir. Bu açıklama Türki-
ye'de hayli tepki uyandırdı.
RP, radikal sağda yer alan ve
iktidara geldiğinde "Şeriat Dü-
zeni"ni getireceğini belirten ve
bunu "Adil Düzen"programı ile
açıklayan bir partidir. RP'nin
varlığı demokrasinın gereğidir.
1950'lerden itıbaren Türkı-
ye'yi yöneten merkez sağdaki
DP.AP, 12 Eylül askeri yöneti-
mi, ANAP ve DYP (DYP-SHP
ve DYP-CHP koalisyonu dahil
olmak üzere) hükümetleri; dinci
ve tarikatçı gruplann oylannı al-
mak ve mevcut oy potansiyelini
muhafaza etmek için laik devlet
sisteminden taviz vermeyi de-
ğişmeyen bir politıka haline ge-
tirdiler.
Çiller'in Başbakanlığı döne-
minde ise dinci ve tarikatçı ör-
gütlerle işbirliği genişletilerek
tarikat liderleriyle başbakan ve
bakan düzeyinde göriişmeler ya-
pılarak ve ortak kararlar alına-
rak sürdürülmektedir. Bu des-
tek, dinci ve tarikatçı güçler ta-
rafından bilinçli olarak kullanıl-
mak suretiyle, şeriat düzeni iste-
yen insanlann çoğalmasına,
devlet yönetiminde köşe başlan-
nı tutmalanna yol açmaktadır.
Böylece laik devlet sistemini
korumayla, yaşatmayla ve de-
mokratık-hukuk devletinin ge-
lişmesi ve yerleşmesi için gerek-
sinim duyulan yasalann parla-
mentodan çıkanlmasını, sağ
partiler üzerinde etkıli olmak
suretiyle engellemektedirler.
1994-95 öğretim yılı başlan-
gıcında imam-hatip lisesi sayısı;
393'ü genel, 55"i Anadolu, 2'si
süper ve 4'ü de çok programlı
olmak üzere toplam 454'e yük-
selmiştir. Öğrenci sayısı ise or-
taokul bölümünde 302.547. lise-
lerde 173.628 olmak üzere top-
lam 476.175'tir. 1993-94 öğTe-
tım döneminde resmen iki
ımam-hatip lisesi açılmış görün-
mesine rağmen, artan imam-ha-
tip lisesi öğrenci sayısı 30.175
kişidir. Bu artış, diğer liselerde-
ki arhşın çok üzerindedir.
12 yıl fiilen Başbakanlık ya-
pan Süleyman Demirel zamanın-
da toplam 372 imam-hatip lisesi
açılmak suretiyle rekor kınlmış-
tır. Tansu Çiller'in başbakanlığı
döneminde ise 28'i Anadolu li-
sesi, 4'ü çok programlı, 2'si ise
süper olmak üzere toplam 65
imam-hatip lisesi birimi açıl-
mıştır. Ayda açılan imam-hatip
okul miktan ortalama 3'tür.
1993 yılında Diyanet lşleri
Başkanlığı'na bağlı Kuran kursu
sayısı 4557, okuyan öğrenci sa-
yısı ise 400.000'dir. Dinci-tari-
katçı vakıflarca açılan Kuran
kursu sayısının 10 binin üzerin-
de olduğu tahmin edilmekte, an-
cak buralarda eğitilen kesin oğ-
renci sayısı ise bilinmemektedir.
Toplam din eğitimi gören insan
sayısı (Imam-Hatip + Kuran
kursu + ilahiyat fakülteleri)
1.500.000 civanndadır.
Fakir çocuklar
Din okullannda eğitilen öğ-
rencilerin sosyal yapısı incelen-
dığinde genellikle köy-kasaba
kökenli fakir aile çocukları ol-
duğu ve bunlann ancak yüzde
30-35'inin Diyanet lşleri Baş-
kanlığı kadrolannda görev al-
dıkları, geriye kalan yüzde
65'inin ise üniversitelerin çeşitlı
fakültelerine gitmek istediği ve
bunun büyük oranda gerçekleş-
tiği bilinmektedir. Din eğitimi
gören kişiler siyasi ideoloji açı-
sından incelendığinde bu insan-
lann kendisine din eğitimi ola-
nağı sağlayan merkez sağ parti-
ler (ANAP-DYP) yerine radikal
sağ partileri, özellikle RP'yi ter-
cih ettiklerini görmekteyiz.
RP'nin yönetici ve militanlan-
nın çoğunun imam-hatip ve Ku-
ran kursu kökenli olması bir
rastlanhdan ziyade bir gerçektir.
Merkez sağ partiler ve özellikle
Çiller, açtıkları imam-hatip
okullan, Kuran kurslan ve Di-
yanet lşleri Başkanlığı teşkılatı-
nın RP'nin ideoloji okulu halin-
de çalıştıklannın farkında mı-
dır?
Aynca, merkez sağ partilerin
oy uğruna, imam-hatip okulu
mezunlanna harp okullan hariç
üniversitelerin bütün bölümleri-
ne girme hakkı tanıması ve bu-
radan mezun olanlann özellikle
ANAP hükümetleri döneminde
devletin çeşitlı kademelerinde
görev almalan ve DYP-SHP ko-
alisyonu döneminde de yerlerini
korumalan: dinci-tarikatçı grup-
lann devlet yönetiminde etkin
rol almalarına ve gerici-dinci
baskı politikalannın büyümesi-
ne neden olmuştur.
Deviet tarikatçı işgalinde
Artık devlet kadrolarındaki
Atatürkçü bürokratlann yerini;
dinci-tankatçı vali, genel mü-
dürler, daire başkanlan. emniyet
müdürleri, doktor ve okul yöne-
ticileri alrruş ve iktidarlar değiş-
se dahı bunlar yerlerini koru-
maktadırlar. Bugün bir genel de-
ğerlendirme yapılırsa; MEB'lığı
ve tçişleri BakanlıkJan yüzde 70
dincilerin, yüzde 25 ülkücülenn,
Çevre Bakanlığı tarikatçılann,
Sağlık Bakanlığı ülkücülerin,
Tarım ve Orman bakanlıklan
dincilerin kontrolünde bulun-
maktadır. MEB teşkilatında li-
beral görüşlü bir DYP'li bulmak
dahi olası değildir. Diyanet lşle-
ri Başkanlığı'nın merkez ve taş-
ra teşkilatı ise laik devlet siste-
mini yıkmaya çalışan ve RP için
milıtan gibi çalışan kişilerle dol-
durulmuştur.
Parlamentoda DYP ve ANAP
içerisinde yer alan 70 civannda
dinci-tarikatçı parlamenter, tari-
katlann istekleri doğrultusunda
kendi gruplannı ve liderlerini
etkileyerek anayasa değişikliği,
demokratikleşme, Terörle Mü-
cadele Yasası (TMY), adalet re-
formu ve gümrük birliğine giriş
için gerekli olan yasal mevzuat
düzenlemesine karşı çıkmakta-
ir.
1991 yılında kurulan DYP-
SHP, DYP-CHP koalisyon pro-
tokollerinde yer alan anayasa
değişikliği, demokratikleşme
programı. adalet reformu, Gü-
neydoğu Anadolu ile ilgili sos-
yal ve ekonomik program, me-
mur sendikalannın kurulması,
sosyal hayatla ilgili yasal düzen-
leme ve seçim kanunu. DYP ve
ANAP içindeki dinci-tarikatçı
parlamenterlerin direnmesi so-
nucu şimdiye kadar gerçekleşti-
rilememiştir. Gümrük birliğine
girişle ilgili oylamamn yapılma-
sına 5-6 ay. genel seçimlere 1.5
yıldan kısa bir süre kalmış ol-
masına karşm, bunlann gerçek-
leştirilmesi için parlamentoda
bir çaba da görülmemektedir.
SÜRECEK
ANKARA... ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Gecikmeden
Gaziosmanpaşa'da görkemli bir işhanı, ikinci ka-
tında Avrupa Birliği Temsılcisi Büyükelçi Michael
Lake oturuyor, kocaman salonlar, güzel bir teras,
önünde iki minare, arasında batan güneşin koyu
pembeliği. Avrupa Günü'nü kutluyor konutlar, ya-
bancı diplomatlar, her daldan Türkler, kimi politika-
cılar, örneğin CHP'Iİ Murat Karayalçın, ANAP'lı
Bülent Akarcalı, ANAP Genel Başkanı Mesut Yıl-
maz, başka milletvekilleri de var ama bakanlar
yok. Başkent partilerinde iç politika ağır basıyor
uzun süredır. Salonlarda ve terasta dalgalanan ka-
labalık da iç politikaya yönelik konuşmalar yapıyor.
Avrupa ve Türkiye ilişkilerine dönük öyküler ve
espriler gündeme geliyor. Şaşılası olaylar yaşanı-
yor ilişkilerimizde. Acaba duydunuz mu, Fransa'ya
gitmek için vize isteyen bir işadamı vergi kayıt nu-
marasını bildirmek zorunda! Fransa bilmek istiyor,
vergisini veriyor mu, vermiyor mu, nedeni vergi ko-
nusunda Maliye Bakanlığı'na destek olmak değil
elbet! Naylon şirket kurup işadamı kimliğiyle vize
için başvuranları denetlemek istiyorlar! Oysa Avru-
pa ülkelerinden ülkemize gelenler şoförlük ehliye-
tiyle sınırdan geçebıliyor. Biz gümrük duvariannı
aşmaya çalışırken, bizim sınırlar ne kolay aşılabili-
yor! Inanılır gibi değil ama yaşayanlar anlatıyor.
Teras söyleşileri ezan sesiyle kesildi birden. Kimi
konuklar espri yaptı. Büyükelçi Michael Lake de
ezan okuyor mu acaba, günde beş kez dinleyerek
ezberlemiş olmalı, dıyorlar. Bence yanlış bir sanı.
Büyükelçi Lake sessizliği seviyor, bu işhanına taşı-
nırken günde beş kez ezan dinleyeceğini de dü-
şünmemış anlaşılan. Yeni Zelandalı. gazeteci kö-
kenli büyükelçinin Dışişlen Bakanlığımıza da baş-
vurduğunu anlattı bir diplomat dostum. Bir büyü-
kelçi olarak hayli cesur bir girişim, ama ezan sesini
yavaşlatmaya kimin gücü yeter! Tatil köylerinde de
aynı şey yaşanıyor yaz aylarında. Yükselticilerle
çok uzaklara ulaşıyor ezanlar, kimi zaman da gö-
bek havalarıyla karışarak ilginç bir müzik oluşturu-
yor. Derken Sayın Cumhurbaşkanı'na yöneliyor te-
ras söyleşileri. Neşe Karayalçın'ı tepkisi nedeniy-
le kutlayanlar var, kadınlar da erkekler de. Olay
hayli şaşırtıcı gerçekten, Cumhurbaşkanı, yanında
Meclis Başkanı ve eşi de var, Varsak Belediye
Başkanı ve iki eşine el öptürüyor. Devlet Bakanı
Aysel Baykal bu konuda ne düşünüyor acaba?
Kadın hakları, özgürlükleri yolunda bir savaşımla
ters düşüyor bu tablo. Daha ne terslikler yaşıyoruz
her gün!
Kaç yaşıma geldim, nerdeyse gidiyorum, şaşır-
maktan gerı kalmıyorum hâlâ!
Şaşılası olaylar yaşıyoruz gerçekten. Cumhur-
başkanlığı süs değil, diyor Sayın Demirel, doğru
bir söz, ama Sayın Demirel'e, bu sözü söylemek
değil, görevının süs olmadığını kanıtlamak daha
çok yakışır değil mi? Kimi politikacıları dinlerken
kulaklarından utanıyor insan, neler söylüyoriar bir-
birlerine.. yetişen kuşakları, çocuklarımızı bu söz-
lerle mi eğiteceğiz? Muhalefet liderinin sözleri ya
da iktidar başının sözleri eş düzeyde çoğu kez, şık
giysileri, Amerikan şapkaları olabilir ama, kimi ko-
nularda şık değiller. eş düzeydeler.. örneğin zaman
kavramında... ANAP başkanının hiçbır toplantıya
zamanında geldiği görülmedi şimdiye dek. DYP li-
deri de gecikmede rekor kırar her zaman. Istan-
bul'un çağdaş borsa salonunun açarken çağın
borsa rekorunu kırması da son örnek. Borsa beyin
cerrahlığı türü bir olay, bir an gecikmeyi affetmiyor,
ama başbakanın geç gelişi nedeniyle yarım gün
geç açılarak bir dünya rekoru kınhyor ülkemizde.
Kıran da ekonomi profesörü...
Fizik profesörleri de tersine. Erdal Inönü her
yerde zamanında yer alır. Dışişlen Bakanlığı'nda
da saat gibi işliyor protokol görevleri^ Dışişlen ko-.
nutu en kalabalık akşamı Büyükelçi Özdem San-
berk ve eşine veda amacıyla düzenlenen resmi
kabulde yaşadı sanırım. Dış kapıya kadar uzayan
bir kuyruk oluşturdu konuklar. Toplumun her kesi-
minden yüzlerce kişi, hava serin olunca teraslar da
açılmadı, salonlara sığmadı, güçlükle soluk aldı.
Kalabalıkta boşluklar da var elbet, yorumlar da
yapılıyor, ama asıl yorumu zaman yapacak bence.
Sayın Inönü olayların içinde mi, dışında mı karar
veremiyor insan. Bir gün vereceğiz elbet. Zaman-
lamayı iyi bilir Erdal Bey.
Yazımı güzel şeyler yazarak bitirmek ıstiyorum
ama kolay değil. Avrupa Günü'nde Fehmi lşıklar*ı
gördüm. CHP kurultayına umutla bakıyor, iyi bir
kadroyla iyi bir yol alınacağına inanıyor. Murat Ka-
rayalçın da her zamanki gibi iyimser ve gülümser,
dergiciliğe başlayarak kolları sıvıyor kurultaya doğ-
ru, 3D yeniden yayımlanıyor. Dışişleri Konutu'nda
da Onur Kumbaracıbaşı ve Hikmet Çetin ile ko-
nuştum bir aralık. Ikisı de neşeli ve iyimser görü-
nüyor. Kuşkusuz öyle görünmek zonjndalar. Politi-
ka karamsarlığı affetmez değil mi? Gecikmeyi de.
19 Mayıs öncesinde bir başkent akşamında bu
gerçeği daha derınden hissediyorum. Atatürk ve
arkadaşlannın yollannda hiç geç kalmadıklarını dü-
şünüyorum. Kesin karar veriyor, gecikmeden uy-
guluyorlar. Ya sonrakiler, bugünküler, bizler görev-
lerimizi gecikmeden yapıyor muyuz? Atatürk'ün
önünde başımız dik mi eğik mi? Dikse daha çok
dikilmek, eğikse dikleşmek gerekiyor gecikmeden.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDA.N
SAĞA:
1/Aşın ölçüde tıt-
reme ve çırpınma.
2/ Gece yapılan
sınema ya da ti-
yatro gösterısı...
Islamlıktan önce
Kâbe'de duran üç
puttan bırı. 3/
Kıbns'ta bir kent.
4/ Maksat... Kü-
çük erkek kardeş.
5/ Salatası ve ru-
letiünlüdür... Ak-
denız Bölge-
sı'nde bir akarsu. 6/ Tılkı in-
liğinde bir yaban hayvanı. 7/
Nevşehir'in bir ılçesi... Rüt-
besiz asker. 8/ Sahip... Karı-
şık renkli. 9/ Adana yöresin-
de ünlü bir antik kent.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bir limandaki gemı kala-
balığı. 2/ Kenar süsü... Yar-
dımcı. 3/ Askerlein bellenne
bağladıklan ya da göğüsleri-
ne çaprazlama taktıklan ka-
yış. 4/Kastamonu'nun bir ilçesı... Ekın biçıldıkten sonra
toprakta kalan köklü sap. 5/ "Sanır hal ile âyet yazıl-
mış rûy-i şemşire" (Nedim)... Tırsi balığına venlen bir baş-
ka ad. 61 Enis Batur'un bir şıır kitabı. 7/ lmkân... Evrensel
alıcı olan kan grubu. 8/ Tekkelerde yapılan ayin ve devran-
larda usulüneuygun ilahı okuyan kımse... Bir göz rengi. 9/
Tantal elementinin simgesi... Terazıyi denklemek ıçın ha-
fıf gelen kefeye konulan ağırlık.