23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 NİSAN 1995 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 ALLEGRO EVtNtLYASOĞLU Yıırtdışındaki sanatçımn ildleıııi FaalSay Yurtdışındaki saııatçılanıııız Gecen hafta Tahsin Yficd'ın "İçimizdeki .Mozart" başlığı altında bu sayfada yayımlanan yazısı yurtdışın- da yaşayan sanatçılann ıkilemıni yeniden gündeme ge- tırdı. Pıyanıst Fazıl Say'ın Sayın Gamze Varun ile bir söyleşısı, Sayın Tahsin Yücel'ı doğal olarak düşündür- müş. Halen Berlin'de çalışmalannı sûrdüren Fazıl Say, Türkiye'ye yerleşraek konusunda 'Refah gelirse pani- ği'ıçmde: "Once Türidye'nin düriüge çıkmasını bekk- mem lazım. Durum zaten kanşık bunun içine sanatçı ola- rak girmek enayk* kendi haklannı kavbetmekdemek" şeklınde bır saptama yaparak Tahsin Yücel'm dedıği gi- bı *Kendi koşullanna uyulmasını istemiş Fazıl Say'ın sa- natçı etkinliğini sonınsuz toplumlarda sürdürmeyi yeğ- lemiş ounası belki sa>gıya değer kişisel bir seçim, ama örnek bir seçim değil" diyor Tahsin Yücel. Aslında bır Türk'e değil, New York'ta yaşayan bir Italyan sanatçıya, Kanada'da yaşayan bir tsraılli'ye ya da Londra'ya yaşayan bir Fransız'a aynı soruyu sorsa- nız o da artık sanatın ortak dilinden eline geçen fırsat- lan dünyanın değişik sanat ortamlannda değerlendir- mek geregmden söz edecektir. Yurtiçinden bakınca uygar ülkelerde yaşayan sanat- çılanmızın kavgasız, sonınsuz bir düzen seçtiklerinı düşûnenler çoğunluktadır. Hele Fazıl Say gıbi dobra dobra toplumsal kargaşa ile değıl, katıksız sanatla uğ- raşmayı yeğ tuttuğımu açıklayanlar çıkınca biraz da ra- hatsız oluruz. Oysa adı geçen sanat merkezlerinde burs ya da çalışma olanağı bulan müzisyenler her an ıçin bü- yük biryanş ıçinde acımasız koşullarda disıplıne uyum sağlamak zorundalar. Kuşkusuz sanatsal dûzeylenni de bu savaşım ile koruyorlar. Fazıl Say (1970) Ankara ve tstanbul'daki konserle- riyle çok müzıkseveri etkiledi. Önümüzdeki cumartesi günü de Ankara Festivali kapsammda bir resital vere- cek. Bıletler çoktan tükenmış. Ödülleri, tekniği ile ki- şıliğıni bırleştırmesı ve değişik kıvılcum ile kendıne özgü bir sanatçı. Belkı yurda dönmek konusunda biraz snop davran- mış. Madalyonun.dığer yüzü Fazıl Say ya da dış ülke- lerde parlayan diğer sanatçılanmız acaba Türkiye'ye gelıp de devlet memuru olduklannda ne kadar yararlı ve başanlı olabihrler? Yıne 'snop' olarak nıtelenebilir ama Fazıl Say'ın dedıği "Temekte bir şeylere karşı $a- vaş vermek lazım Id o da çok yükseklerde konsantras- yon gereksinimi duyan sanatçılar için ölüm demek. Mozart mı calacak yoksa bu adamlarta mı uğraşacak, bir şey uğnına kavga mı verecek?" Ne yazık kı ûlkemız- de sanatçının bır dolu bûrokratık engelle uğraşması gerekmektedir. Ankara'daki yoğun müzik günlerinın uzantısını Istan- bul'da da yaşamak mutlulu- ğuna ulaşıyoruz. Ömeğin geçen hafta Gü- rer Aykal yönetiminde din- lediğimiz Bilkent Anadolu Festivali kapsamındaki bir konserin yanı sıra, Ankara Festivali'nin önemli bir ko- nuğu olan Cappella Sistina Korosu'nun da nisan sonun- da tstanbul'da bir konser ve- receğini öğrendik. Vati- kan'daki ünlü St. Sistina Chapel'in korosu olan toplu- luğu dinlemek için Anka- ra'ya gitmeyi planlayan mü- zikseverlerbuhaberesevine- cekler. Capella Sistina Koro- B O I ^ , uiudararası Akademik Senfoni Orkestrası'nın konserini Gürer Aykal vönettL su nun konsen Sevda Cenap 95 - 233 02 05 nolu telefonlara baş- vurulabilir.) Bilkent Uluslararası Akademik Senfoni Orkestrasrnm Cemal Reşid Rey Salonu'ndaki konserini Gürer Aykal yönetti. Ke- mancı Anrje Weithaas solist olarak And Müzik Vakfi'nın düzenlediği 2. Ankara Uluslararası Müzik Fes- tivali kapsamında 28 Nisan 1995 Cuma gecesi saat 20.30'da Aya Iri- ni'de yer alacak ve bir bağış karşılı- ğı dinlenebilecek. (Bilgi için 247 52 katıldı. Kemanın çalgı olarak pınl pınl ışığını yansıtan konçertosuna 1966 doğumlu Doğu Alman köken- li sanatçı VVeithaas, derin ve soylu bir yorum getirdigi kadar teknığini ve aklmı kullanmasını bilen bir ki- şilik sergiledi. Gürer Aykal yönetimindeki orkestra ise büyük fortelerdeki becerisi, tüm yayh çalgılann ses bir- likteliği, solistlerinin titiz yo- rumu ile gerek Şostakoviç'in Festival Uvertürü'nde gerek Sibelius konçertosunun eşli- ğinde gerekse Çaykovski 'nın 4. senfonisinde son derece etkileyiciydi. Ne de olsa üyelerinin bir- çoğu Moskova Konservatu- van mezunu, aynca aralann- da başkemancı kimliğinde yedi-sekiz sanatçı var! Uma- nz bu orkestra hiçbir zaman disiplinini yitirmesin ve nite- liğini korusun. Topluluğun yüz kişiye yakın üyesinin kalp atışı Gürer Aykal'ın ken- di kalbinde atıyordu. Şef Aykal bir bakıyorsunuz 22 kemancı aynı an- da piccola flüt ya da sekizinci çel- list oluvermiş. Gerçek bir sihirlı değnek gibi orkestrasma ve de din- leyicisine elektrik dağıtıyordu. Ozdil, Aydın ve OztoprakYurtdışmda etkinliğini sûrdüren ve zaman zaman ülkemizdeki kon- serleriyle düzeylerini sergıleyen sa- natçılanmızdan pek çoğu aldıkJan eleştirileri ve kendi konser izlenim- lerinı ve yaşadıklan çevrenin çalış- ma temposunu sık sık yazıp anlatır- lar. Bu nedenle onlann yurtiçi - yurt- dışı ikilemini yakından izleyebil- mekteyim. Hemen son haberlere gözatalım. Besteci SıdıkaÖzdilden pıyanıst Ozgür Aydın'dan ve banton Sedat Öztoprak'tan mektuplar gel- miş. Ozdiller'in amacı Londra'da yaşamını sûrdüren Sı- dıka Özdil (1960), bu kış Avustur- ya hükümetinin çağnlısı olarak Uluslararası Çağdaş Besteciler sem- pozyumuna katılmış. Eşliksiz ke- man için yazdığı bır yapıtı bu çer- çevede seslendirilip radyoda yayım- lanmış ve tartışılmış Aynca arp için yazdığı Aganta Burina Burinata Hollandalı arpçı Godalie ve Schrama tarafından CD yapılmış, Aaron Shortndlt Ameri- kalı piyanistin ısmarladığı ve Bü- yük Britanya Sanatçılar Konsü- lü'nün destekiediği piyano konçer- tosu bitmek üzere. Yine kısa bir sü- re önce Global Mass adlı son çalış- malardan biri kız kardeşi lnci Ozdil yönetiminde Hollanda'da seslendı- rilmiş. Sanatçının yurtdışı etkinliklerin- den sonra yurt içindeki çalışmalan şöyle: Orkestra şefî olan kız karde- şi lnci Özdil ile şu sıralarda Kültür Bakanlığı'na bağlı Antahya Sinfo- SıdıkaÖzdfl nietta'sının kuruluşunu gerçekleşti- riyorlar Ozdiller'in amacı Türki- ye'de Uk kez çağdaş yapırlan yorum- layacak çağdaş dü/e\de, çağdaş bir orkestra topluluğu kurmak." Genç piyanıst Ozgür Aydın halen Hannover'de kendisinı yanşmalara hazırlayan ünlü bir pedagog ile Kammerling ile çalışmakta. Günü- müzde bir müzisyenin parlaması için yanşmalar kazanması gerekı- yor Yanşmalarda kendini denetleye- bilmesi, yoğunlaşabilme yeteneği ve bu yolda yürümenin tutkusunu sergilemesi gerek. Özgür, 1994'te Dublin'deki yanşmada ilk 12 kişi arasında yeralmış; Ekim 1994'te NVeimar'da yapılan Liszt yanşma- sında yan-Fınale kalmıştı. Mart 1995'te Göttingen'de yapılan 3. Uluslararası Chopin piyano yanş- masında ise En tyi Chopin Etüdleri Özgür Aydın Yorumcusu başlıklı özel ödüle değer bulunmuş.. özgür Aydm'ı 18Mayıs tarihinde, Gürer Aykal yönetimin- deki CBSO eşliğinde Liszt'in 1. pi- yano konçertosunu seslendirirken dinleyebilirsiniz. Aynca 22 Ma- yıs'ta CSO salonunda bir resital ve- recek. Oztoprak'ın başansı Banton Sedat Oztoprak bir kaç yıl önce Avrupa'da adını Belvedere Şan Yanşması'nda ikincilik derece- si ile duyurmuştu. O günden sonra türlü teklifleraldı. Önceleri Istanbul operasından aynlmadı, ancak yazla- n ve ara mevsimlerde Avrupa'da bir- kaç rol üstlendi. Son yıl içinde Dort- mund operasındaki konuk sanatçı rollenyle "akıcı, parlak ve güclü bir ses" olarak nıtelendirildi. Ozellikle Ocak 1995'te oynadığı Rigoletto ro- lüyle büyük övgülerderledi. Öztop- Sedat Oztoprak rak'ın sonuçtaki görkemli final sah- nesi, günlerce yerel basında anlatıl- dı. Her zaman dediğimiz gibi sanat- çılanmız nice büyük elçinin başara- mayacağı kadar Türk adını sınırla- nmız dışında duyuruyorlar. Onlann bu etkinlikleri sürdürebilmesi, sa- natın nabzını ellerinde tutabilmesi de yurt dışındakı iiışkilcnne bağlı. Haftanın bırkaç günü dinleyebildik- leri ünlü sanatçılar birer laboratuvar çalışması onlar için. Çevrelerinde kendi düzeylerinde insan bulabilmeleri ve onlarla sa- natsal alışverişe girebilmeleri esin kaynaklannı oluşturuyor. Uygar ül- kelerin eğitim ve uygulama sistem- lerini öğrenip Türkiye'de de vere- cekleri konserlerle, yetıştirecekleri öğrencilerle yeni bir çevre yaratma- lan yeni kuşaklan yüreklendinnele- ri gerekiyor. DUŞUNCEYE SAYGI MEMED FUAT Magazin "Magazjn" sözcüğü artk Sözlük'teki anlamıyla kulla- nılmryor. Örnekse gazetelerin magazin sayfalanndan- söz ediyoruz, ya da "magazin dergisi" diyoruz. Oysa Sözlük'teki tanım şöyle: , Magazin a. Ing. < Ar. Çogunluğu ilgilendirecek, çe- şitli konulardan söz eden bol resimlı dergı. ' Bu tanım çerçevesınde gazetelerin magazin sayfala- nndan söz ederneyecegimiz gibi "magazin dergisi'öe- yincede °dergi dergisı"demış duruz. Yanındaki kısalt-' malar sözcüğün ad olduğunu, dilimize Ingılizceden, in- gilizceye de Arapçadan geçtigini belirtiyor. Webster's sözlüğüne bakıyorum, "Magazine" diye yazılan sözcüğün beş ayn anlamı var. Onlar da aralann-, da kuçük aynmlaria bölününce bu sayı onaçıkmış. Dör-; düncü tanım şöyle: 4. Çeşttli yazılar, öyküler, şiirter vb. içeren bir süreli ya-, yın. Sözcük Arapçadan KaJyancaya, eski Fransızcayoluy-, la magasin olarak Fransızcaya, Fransızcadan da Ingi-,' lizceye geçmış. Arapçası makhzan'm çoğulu olan mak- hazin imiş. Fransızca-Türkçe sözlükte ise Tahsin Sa-' raç, kullanılışlannı da örnekleyerek "magasin "e beş ay-. n karşıhk veriyor: 1. Ambar. 2. Depo. 3. Dükkân, mağaza. 4. (Silahlar-1 da) Fişek haznesı. 5. (Mecaz) Dağarak. Görüldüğü gibi bır süreli yayından söz yok. Ama bi- raz aşağıda "magazine"var, onun Türkçedeki karşılığı ise "magazin."Anlaşılan "magasin" Fransızcadan Ingi- lizceye geçip "çeşitli yazılar, öyküler, şiirter vb. içeren bir süreliyayın"'anlamını yüklenınce "magazine" olarak geri dönüp yeni bir sözcük olmuş. Sözcükler yalan söylemiyorsa durum böyie. Bugün yaşayan Ingilizcede, Fransızcada neler oldu- ğunu bilmiyorum, amaTürkçede "magaz/n "denınce ar- tık aklımıza bır dergı gelmiyor, "çogunluğu ilgilendire- cek çeşitli konulan yüzeyden ele alarak ışleyen bol re- simli bir yayın" geliyor. Onun ıçin de hiç yadırgamadan gazetelerin magazin sayfalanndan söz edıyor, bu tür dergilere de "magazin dergisi" diyoruz. Nerden çıktı şimdi bütün bunlar? Yazın dergıcıliğımızde yıllardır magazin anlayışı çer- çevesinde birtakım uygulamalar deneniyordu. Tasanm-' cı elinden çıkma sayfa düzenlemeten, süslemeler, resim-' ler, yazartann, şaırienn degışik ortamlarda sınema artist- leri gibi çekılmiş fotoğraflan vb... ' Son aylarda ise gerçek bır magazin sanat dergisi ola- rak tasarianıp yayimlanmaya başlanan "Negatif\e, si- 1 nema ya da müzik gıbı çogunluğu ilgilendiren sanatla-' nn yanı sıra yazına da bayağı ağıriıklı bir yer verildiğini görüyoruz. Aslında bızım ulkemizde yazın çogunluğu il- gilendiren bir sanat değil... Bu biliniyor, ama kımi yayımalar magazin anlayişıyla, magazin yöntemleriyie yazını da çogunluğu ilgılendiren- bir sanatmış gıbi ele alarak yaygınlaştırmak ıstıyoriar. Ne' kadar başanlı olduklannı bilemem. En azından yazarta- nn hiç değilse o dergileri okuyanlarca tanınmalannı, ya- ni bellı bir yayılmayı sağlıyoriardır. Bu arada ışın bir de olumsuz yanı van Konulann yü- zeyden ele alınıp işlenmesi, magazin anlayışıyla yapılan reklamlar, ilgi çekmek ıçin kullanılan dedıkodu nrtelikli bil- giler yazın dünyasının değer yargılannı etkıleyerek kimi sanatçılann gereksiz ışlerie uğraşmalanna, şınnlıklere, şaklabanlıklara sapmalanna yol açıyor. "Yazann ortaya koyduğu yapıtın tek sözcüğü bile de- ğiştirilmıyor, değişiklıkyainız sunuluşta" diye düşünebi- lirsinız. Ornekse bir öyku güzel bir sayfa düzenıyle, iyi se- • çilmiş harfler, temiz bır baskıyla, resimlenerek yayımla- nırsa bir köşesıne yazarı tanrtan bir fotoğraf, kısa bılgiter konulursa, bunun zaran değıl, elbette yaran olur. Ama magazin yayımcılığı bununla yetinmez, okuru çekecek yazın dışı şeyler ıster, dedikodular, kavgalar, sa- taşmalar... Sonunda bir bakarsınız her şey yüzeyselleşmış, sız de bu yüzeydeki alışvenşten hoşlanırolmuşsunuz... Sanat- çı etkilenmezse sorun yok. Ortaya koyduğu yaprt ha ağırbaşlı dergilerde okura sunulmuş, ha magazin der- gilerinde, bir şey değişmez... Hemingvvay o tür dergilerin yıkjızı gibiydi. Konuşma- lan, oykulen.avcı fotoğraflan biryana, ünlüIhtiyarAdam ve Deniz adlı kısa romanı bütünüyle ilk olarak bir ma- gazin dergısinde yayimlanmıştı. Ama hersanatçı öyte-t sine güçlü olmuyor, biraz ilgı gördü mü, magazinciler- • den çok magazinci kesilip uçup gidiyor... I I . t . ,, 1- I . . . , . , . I I . » , , , k l r • , .. , , k I I I K I D I YASAN/\N BASKI DONI Wll S*n»ryo . Yapun • YOnedm BABAM ASKERDE ZuU C«ıor - R)«un D~»trJ - YoMrain Alıaya UMITT VEREN YEM YÛNETMEN UMUT VEREN TB41 SENAR1O TA2AJU BBUJN F1LM FESTtVAU PANOR.\MA bilbnt KIMO?HAZ ERAYDA KUMPANYA SAHNESİ ^ Eski Ç«$me Sok 12 Tanabaşı Taksm(S2l2)235 54 57 Kjnut B*ar*J. nın kaknanyla) RENT OYUNCULARI ENTCRHWKBUH**«^llC»l*>:35 nE.EWOUlW:(B132CKS9-2«73S NİSAN 1995 OYUN DÜZENİ mnrnntu 21 ^ ^ 22 Nisan 1 wWW5r)esıl5 00 23Nıson)995P(narl5 00 \L\NM\ MiUNE OYUN GUNURI 28N«onl995Cuma2100 29N,sanlW5CumartHi 15OO 30Nisanl995Po2orl500 KARTALSANAT İŞLİGİ TIYATROSU Bertolt Brecht İHSAN' İN EVRELERİFjtfıAlmöz DÛ2Bnev«ı SmtıatÖzcsi vamlen ÇetnEti 16ve19NbanSaat:20J0 Katal HasanAlı Yûcel Kütür Metfcezı Tel 353 37 78 | JEAN-PIERRE MARIELLE • RICHARD BOHRINCER EMMANUELLE SEIGNER BİI8 VB |BUf*a« Beyoğlu FTfAŞ (2490166) 1200-1415-1630-1845-2115 B*«köy INCBU (57264 39) 1100-13 00-15 00-17 00-19 00-21 30 HDIIekTurker..üiâttoAyna R0SA MJXI!MHIJU(J YAZAN ı RIKİN TIKSOY YÖNETEN t Y. KINAN IŞIK 20 NİSflH • 22 HfTIS T ı l m 17 OTUH Perjembe : Cumo : 21.00 Cumortesi: 15.30-21.00 Pozor : 15.30 KÜÇÛKSAHNE - ATLAS PASAJI / BEYOĞLU n i : 2 5 1 85 87 T.C. KOLTOI IAKANUİI VI LİIİHJ 'IMKATiaUUUİU S a b a n c ıiC e n t e r Hacı Ömer Salonu 4. Levent îstanbul î Akbank Oda Orkestrası K o nser i 2 Mayıs 1995 şef: I.Ionescu Galati 3 Mayıs 1995 Şef: r>oç.Yusuf G. Aksöz Solist: Idil Biret•Devlet Sanatçısl" NEVİD KODALLl T e l l ı T u r n a S u ı n W. AMADEÜS MOZART P i y a n o K o n ç e r t o s u N o 1 " K V 4 ^ 3 S o l M a | ö r F. SCHUBERT S e n f o n i N o 5 Si b e m o l M a | o r 2 Mayıs 1995 Salı, Saat:19.00 / 3 May» 1995 Çarşamba, Saat:19.00 Bıletler 100 000 TL dır Atltûric Kültür Merkezı, Akbank Nıjanlaşı %e Suadıve şukdefl ile Aksanat'ta satışa sunulnıuştur Akkart £xtra ve J Kart sahlplerı % 50 u^dırımh bıietlerını >ukarıda belırtılen Akbank fubelerinden ve Alcsanat'tan alabılırler Yerler numarastzdır AKBANK Sanatın, Sanatçının Yanında ŞEHIR TIYATROLARI | HARBIYE M U H S I N ERTUGRUL SAHNESI (240 77 2C tl.ÇocukJ«nliği (22-23/Nsan Saa 11.00) (24-25/Nisan Saat 15.00) EtkinlikJer Ücreordr GUNGOR DILMEN CANLI MAYMUN LOKANTASI Y(>JETEN AÜTAYGUN (19-20-21-22-23 Nisan) HARBIYE CEP TIYATROSU ( 2-10 77 20 FERENC KARINTHY PEYNİRÜ YUMURTA YÖNETEN: CAN DOĞAN (18 Nisan Saat 18.00-20.30/20-21 Nisan Saat 15.00) KADIKOY HALDUN TANER SAHNESI (349 04 63) MEMET BAYDUR TENSİNG YOMETEN ÇETİN İPEKKAYA (19-20-21-22-23 Nisan) n.ÇocukŞenliti (22-23 Nisan Saat: 11.00) (24-25 Nisan Saat: 15.00) EtkinlikJer Ücretszdr USKUDAR MUSAHIPZADE CELAL SAHNESI (333 03 97 NIKOLAY GOGOL PALTO YONETEN BAŞARSABUNCU (19-20-21-22-23 Nisan) F A T I H REŞAT NURI SAHNESI (526 53 80) H.ÇocukŞenlıği (22-23 Noan Saat. 11.00) (24-25 Noan Saat. 15.00) EtkjnfikJer Ücretsızdir HALPUN TANER GÖZLERİHİ KAPARIM VAZİFEMİ YAPARIM YONETEN SAVAŞDINÇEL (19-20-21-22-23 Nisan) H.ÇocukŞeıtliği (22-23 Nisan Saat: 11.00) (24-25 NsanSaat: 15.00) Etkmlıkder Ucretstzdr G A Z I O S M A N P A S A S A H N E S I ( 5 7 8 6 0 6 7 ) A. TURAN OFLAZOĞLU CEM SULTAN YÖNETEN ENGİNULUDAĞ (19-20-21-22-23 Nisan) H.ÇocukŞenliği (22-23 Nisan Saat. 11.00) (24-25 Nısan Saat: 15.00) Etlanlıkler Ücretsrzdır Turne Dolayısıyla Son 2 Hafta Ferhan Şensoy'un ŞU GOCOL DELİSİ Derya Baykal Şensoy Sol. 21 00 Ferhan Şensoy'un I Fet+ian Şensoy ÜÇ KURŞUNLUK OPERA FERHANGİ ŞEYLEfl '»>^»C«>C«n« 2100/Caata IS K/Tmr 1SJ&I l B k l k k l l Çarjombo 21 00 1 Satıs Yerlei: SES-1SS5 OrtaojL, TEBESSÜM î Tebessum yeşlı tnr adamm gençteşme hevesıyte kendnden çok daha genç ve gûzel bır kadma umutsuzca aşık olmasırı aniatıyor Blm yaşlı profesörûn doklorjndan Honcı bır kalp knzı geçırme olaahğını duymas^la başiıyot Ancak Prof doktonjnun ve kansının ö^Otlenne kulak venp kpşesme çekıleceğı yerde 25 yaşınoak! çekcı Odıle e aşık otı^ Gunlenntn sayıiı olduguna ınanan Prof Odıte n r bır lebesutnüyle dünyevı zevklenn ve olası bır kalp krızınm peştnden çılginca bır serûveoe yönehr Ama buîun bunlar Prof u ökJurmez Tam tersne adela yenıden dogan Prof asıl tehlıfcenın düzenlı bır yaşam olduguna karar venr i, FICTION * • Ucuz Roman Kültür Sanat ilanlarınız için: 293 89 78 (3 hat) <» < i < > n u u <> n s u n s <> u u Tarantıno, 30'lı ve 40lı yıllarda popüler olan heyecan vencı suç öykulerını konu alan, ucuz baskılı, olağanustü çızımlerle dolu 'Black Mask" dergısınden etkılenmış Taranbno bu esın sayesmde 3 öykü yazmış llkı True Romance ıkmcısı Rezervuar Köpeklerı ve son darakda Ucuz Roman -Yeni yetme ıkı hırsız olan Honey ve i ( Pumpkın ıçkı dükkanlarını soymanın artık rısklı olduğuna ve başka bır yol butmak gerektıgıne kararvenrter Bırgün komşu cafede kahvaltı ederken burayı soymaya karar verırler Cafeye gelen pekçok ınsan, i l pekçok cûzdan demektır Bu arada yeraltı dünyasının ıkı adamı amator bır grup dolandıncının elındekı gızemlı sıyah çantayı almakla gorevlıdır TAHSİN ÜNÛVAR OUARTET Caflh Hüdk Ifta OMf •*•«: MOmOil. u u u u u u u u u <> n ROXY PARTİLERİ Ghif HteU : 300000 TI_ » yabana ıçio tHti OROUESTA RANDY GRUP ELEMAMLARI Ro«t» AJL CMtaaKSl OanngoCuıı<)ivOKAL « U O M ( S t OamngDCun); VÇKM. n'Sı Oanngo Cum) ALTO SAX bııımıl»- ü ı ı l ı n ;St Oan>igoCuıı)rENORSAX Ony H ı o ı l ı m ı (Oraçac HOI Ann) I TROMPET Curaçao Hol Anll) CONGA- • l o M | « ı (Curaçao m« Ann) 8CNGO TA»«0S* wU L M M ^ A 3 D 2 Trompcı ROXYPARTY Gn;B.let 3OO0OTL İlk Yabana ıçkı dahıl
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear