23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 MART 1995 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR L5 Grek ve Roma sikkeleri Kültür Servisi - Yapı Kre- di, Vedat Nedim Tör Müzesi koleksıyonlannı kataloglar halinde yayımlamaya devam ediyor. Daha önce mûzede bulunan ışleme koleksiyonu. madeni eserler. kumaş kolek- siyonlan etnoğrafîk eser gru- bunda, Osmanlı madeni para- lan. tlhanlı ve Moğol sikkele- ri de nümizmatik gruptan ka- talog kitaplar halinde yayım- lanmış. araştırmacı ve kolek- siyonerler tarafından ilgi gör- müştü. Yapı Kredi'nın 50. yı- lı nedeniyle müzenin ağırlık noktasını oluşturan ve sayıla- n 55 bine kadar ulaşan antik para koleksiyon- lannın Grek ve Roma d ö n e m i , Doç. Oğuz Tekin tara- fından de- taylı bir şe- kilde kitap haline getirildi. Katalogda "nümismatik" denilen eski para bilimini öğ- renmek isteyenler için bir gi- riş bölümü yer alıyor. Bu bö- lümde sikke metali, basım teknikleri, sikkelerin üzerin- de yer alan işaretler ve devlet- lere göre sikkelerin grup tanı- tımı.sıkkebasılanbölgelerve şehirler haritada gösteriliyor. Sikkelerin tek tek tanıtıldı- ğı katalog kısmında ele alınan her paranın tarihı, üzerindeki yazısı. resmi. basım yen öl- çülen detaylı bırşekilde anla- tılıyor. Kitabın son kısmında da sikkelerin fotoğraflannın bulunduğu levhalar yer alıyor. Grek Roma dönemine ait bın sikkenin ön ve arka yüzü ol- mak üzere iki bin dianın yer aldığı kitap 350 sayfa. birinci hamur kâğıda basılmış. Kita- bın satış fıyatı iki milyon beş yûz bin TL. arî aşk hikâyesiSUNGUÇAPAN "Gölge Topraklanda- Shadowlands" yoğun duygu bombardımanı yapan, yaş- İıca bir çiftın kahramanı olduğu, lngiliz sinemasının seçkin damgasını taşıyan, ustalık gösterisine çıkmış, zengin bir oyuncu kadrosuyla göz alan ve mendil ıs- latan türden. aydın işi, zevkli ve düzeyli bir "aşk hikâyesi" çeşitlemesi. I950'li yıllarda gerçekten yaşanmış bir öyküden yola çıkan Wöliam Nicholson'ın kendi oyununa dayanarak yazdığı senaryo. say- gın sanat otoritesi. Oxford'da lngiliz di- li ve edebiyatı profesörü. şair, dinsel de- nemeler ve çocuk kitaplan yazan C. S. Lewis'le (Anthony Hopkins), New York- lu şair Joy Gresham'ın (Debra Winger), mektuplaşmayla yazışarak başlayan mutluluklar, acılar, bastınlmış duygular. ölümlerle yaşanan, büyûk beraberlikleri üstûne odaklanıyor. Yakın çevresi tarafindan Jack adıyla çağnlan, "soylu aşk"hakkında araştırma yazılan da kâleme alan, belli bir seçkin entelektûel ortamda yer alarak Oxford'da ders vermek, yazmak ve düşünmek ara- sında sınırlandınlmış. rutin bir aydın ya- şamını sürdüren, genelde "kafası, yüre- ğtai basürmış" edebiyat profesörü C. S. Lewis'in dramatik yaşamöyküsü, daha önceleri de Gandhi. ChurchiII ya da Chaptin gibi yüzyılımızı dennlemesine etkilemiş büyük adamlara ilişkin. büyûk üstün yapımlar çekmeyi ahşkanlık halı- ne getirmiş "Sir" Rkhard Attenboro- ugh'a belli ki çekici gelmiş. Ilkelennden ödün vermez, coşku ve heyecandan uzak, biraz tekdüze bir yaşama talim eden, "Chtfbrd senyörü'", yaşlıca aydın C. S. Lewıs"in, alışkanlıklanndan hiç sapma- yan, kendinden emin yaşamına, dünya görüşü, tarzı ve enerjisiyle değişim geti- riyor, "mutluluğun da acının da ödenme- sigereken bir bedetiok)uğunun" bilincin- deki. sözünü sakınmaz. girgin. ateşli Amerikalı kadın şair Joy Gresham. 1950"lerin kasvetli fngilteresi'nin bazı kesin kurallara bağlı, akademik ortamı- nın ağırbaşlı atmosferinde, ögretim gö- revlisı ağabeyiyle birlikte, sakın ve din- gin bir hayat süren C. S. "Jack"Lewis, yazıştığı. alkolikyazarkocasını terkedip iki çocuğunu büyürmek uğmna mücade- le veren "güçlü kadın" Joy'un gözünde, tam bir "edebi kahraman"dır. vıllardır Gölge Topraklarda (Shadovvlands) Yönetmen: Richard Attenborough/ Senaryo: William Nicholson/ Kamera: Roger Pratt/ Müzik: George Fenton/ Oyuncular: Anthony Hopkins, Debra Winger, Edvvard Bardwicke, John Wood, Michael Denison, Joseph Mazzello, Peter Firth/ 1994 Ing.-ABD (WB-Film Pop) Maslak Mövenpick, Beyoğlu Filaş... Debra VVinger, Anthony Hopklns'in usta munculuğuna a\ak uydunıyor. yazdığı eserleriyle, 1950'den itibaren "Mektuplarla süren ilişkiyi bir de yazan ziyaret edip tanryarak geliştirmek isteyen kadın. Jack'in kitaplanna tutkun oğtuy- la biriite kalkıp Londra'ya yoUanryor ve tanışryoıiar 1952'de. Önceleri, tanınmış bir yazarla gedikli hayran okuru arasın- dakinden farksız, mesafeli tanışıkhklan, giderek yakınlaşıyor ve ateş bacayı san- yor. Oxford sosyetesinde söylentilere yol açan, tantanalı bir aşka dönüşen, şaşkin- hk uyandıncı bu ilişkL lannı gediğine otur- tan, açık sözlü, adma uygun bir şeldide ya- şama sevinciyle dopdolu Joy'un, Ox- fbrd'un geleneksel katı kurallanna uyum sağlayamamasına ve zaman zaman yap- tıgı fe\ ri çıkışlanna karşın e\ lilikle sonuç- lanıyor. Aralannda 18 yaş bulunan, fark- b kişilik ve kültürtefden gelen çiflimizm, genelde kendiieri gibiolmalaruıa pek izin verilmeyen, disiplinli ve kuralcı bir or- tamda önlcrine çıkan yığmla çelişkiyi gö- ğüsleyerek 'yüzyıhn en büyük aşklann- dan biri'nı yaşadıklan film. kanserle ge- len dramatik fİnaliyle seyircinin gözyaş- lannı tutamadığı, yoğun bir duygusallı- ğa bürünüyor. Ahşılmış çay içip kitap okuyan tngiliz aydımnın, görkemli kır manzaralanna salınışın olgun ve dul temsilcisi Jack, Joy'un ölümünü 'Keder de Tann'nın bir armağanıdırî'diyerek mütevekkilce karşılıyor... vs. vs... Yönetmen Attenborough 'un duygusal ve entelektûel bakımdan geleneksel tutu- culuğu eleştirdiği fılmin anlatımı, hare- ketsiz kameraya ve uzun planlara daya- nan, akademik, ağır, özenli ve sade sine- masının uzantısı. Genelde duygusuz olduğu, duygulan- nı doğrudan dogruya dile geriremeyen birtakım karakterlerin öykûlerine yönel- diği, hırs, arzu ve coşkulann doyurucu bir şekildeanlatamadığı öteden beri ileri sü- rülen lngiliz sinemasında, şimdiye dek duygusallığıyla sivrilen, en "Akdenizü" ve sıcak yönetmeni sayılan Attenboro- ugh un. mendil tüketimine epeyi katkı- da bulunduğu "Gölge Topraklarda"sı, ıl- gisız kalmamayan, sağlam kurulmuş bir aşk hikâyesi. Joy'un hayatına girmesryle "vicdanı- nın sesine daha fazla kulak vcrmeyv" baş- layarak gerçek duygulannı keşfeden, ta- nınmış yazarC. S. Levvis rolündeki Ant- hony Hopkins'ın oynnu, bu usta aktörü "Günden KalanJar", "Howards End" gi- bi akademik sinemanın doruğu niteliğin- deki kimi filmlerden ya da "Kuzulann Sessizliği'' gibi dehsetengiz Amerikan ya- pımlanndan tanıyanlar için yine birinci sınıf bir perförmans. Debra VVinger'ın da Hopkins'e ayak uydurduğu fılmin bir başka ilginçliği de çoğu sahnede Oxford'un tarihi mekân ve yapılanndan dekor olarak yararlanılma- sı, Magdalen College'ı, Sheldonian The- atre'ı ya da Duke Humphrey kütûphane- si gibi. "Asüacaksan İngüizipi\1easıl'' öz- deyişindeki gibi bizce de melodram sey- redeceksen tngilizvari olsun dıyerek me- raklısına salık verebileceğimiz "Gölge Topraklarda"ya yollananlara. bir başka naçızane öğüdümüz de kesinlikle kâğıt mendil tedarik etmeleri olacak... Marcello Mastroianni ile Sophie Loren 18 yıl aradan sonra Altman'ın filminde yeniden birlikte 'Her zaman 50 yaşında olmak isterdim'Kültür Servisi - Robert Ah- man'ın Fransa'da gösterime gi- ren "Ha2irGi}Tnı''(Pret-aPQrter) adlı fılminde efsanevi1>ir KûJuş- ma gerçekleşiyor: Sinemanın en önemlı çiftlennden Sophia Lo- ren ve Marcello Mastroianni 18 yıl aradan sonra bu filmde yeni- den kamera karşısına çıkıyorlar. Altman'ın moda dünyasını ir- delediği bu filme nostaljik tatlar getiren çift, böylece gençlere de oyunculuk dersi vermiş oluyor bir anlamda. Usta oyuncu Mast- roianni ile Le Figaro gazetesinde yapılan söyleşiden bölümler su- nuyoruz: - Moda dünyasını tanıyor mu- sunuz? Hayır. Kadın kılığına gire- mem! Ben hıçbir zaman moday- la ilgılenmedim! Yalnızca araba galerilen ılgimi cekti bugüne dek. - Robert \kman'ın esprili dün- yasuıa kendinia yakın hissediyor musunuz? Onunla ılk kez çalışıyonım. Ama çektiği filmieri çok iyi bili- yorum. espri yetenegine de hay- ranım. Yaşam üzerine her şeyi ol- dukça başanlı bir biçımde espri haline getiriyor. Onunla, 1970 yı- lında Cannes Film Festivali'nde tanışmıştım. Ben de o yıl Ettora Scola'nın "Kıskançlık Draraı" adlı fılminde canlandırdığım rol- le bir ödül kazanmıştım. Altman. beni oteiine çağırdı ve birlikte şampanya içtik. Aradan 25 yıl geçtıkten sonra yeniden aklına beni aramak geldi herhalde! - Altman, sette nasıl çalışıvor? Başrol oyuncusu olmamasına karşın insan kendini başrolde gi- bi hissediyor. Filme başlamadan önce tüm oyunculan evine çağır- dı ve "Her zaman çok dikkatti olun ve canlandırdığımz Idşiiik- ten kopmayın. Çünkü ben yaph- ğım bazı pİanlan size söylemem. Uç tane kamera kuflanınm ve ûzerinizde hangi kameranm ol- duğunu asla bilemezsiniz. Her za- man tetikte olmak zonındası- mz!" dedı. Bu. oldukça heyecan- lı bir oyundu! - Sophia Loren'in striptiz yap- öğı sahnede siz uynyakalıyorsu- nuz... L'yumamz için Robert Alt- man size ilaç verdi mi? Robert Altman, Sophia ve ba- na birlikte oynadığımız filmler- den bir sahne canlandırmamızın Marcello Mastroianni, Sophie Loren'le kırk yıllık çok güçlü ve duygusal arkadaşhklan olduğunu söylüyor. iyi olacağını söyledi. Biz de VTt- torade Sica'nın "Dün,Bugün ve Yann Striptiz" adlı fılminde ka- rar kıldık. Aradan tam 32 yıl geç- mesine karşın Sophia da öneriyi hemen kabul etti. Ve bana güven vermek için, "Korkma,hiçsonuı değil. Ben çıplakken giysryle gö- ründüğümden daha da güzel gö- rünürüm" dedı. - Bu sahne sizi düşkmknğma uğrattımı? Hayır. kesinlikle. Bu sahneyi canlandınrken çok eğlendik. Ta- bii Jd, ben dün de uyumamıştım, bugün de uyumadım, yann da uyumayacağım! - Sophia Loren'le birlikte kaç film çevirdiniz? Onıkı - tlk karşdaşmamzı hanrhyor musunuz? 1955 yılıydı. Zaten bu karşı- laşmadan sonra drfsinemanın bu- güne dek gördüğu en iyi ikili ol- duk. - Ona âşık ounadnuz mı? Hayır. Birbirimızi çok seviyo- ruz. Âma aramızdakinin tutkiıiu bır aşk olduğu söylenemez. Kırk yıldır süren çok güçlü ve duygu- sal bir arkadaşjık söz konusu. Çünkü hiçbir zaman sonuna ka- dar gitmedik! - O gûnlere yeniden dönmek heyecan verici miydi? kesinlikle. evet. Sanki Sophia ile birbirimizden hıç aynlmamış gıbiydik. Bu biraz bisiklete bin- meye benziyor. Bisiklete binme- yı iyi bilen bin. yıllarca bisikle- te binmese de, aradan yıllar geç- tikten sonra bıle zorluİc çekmez. - Lzerinizdeki 'Latin âşığı' inıajınızı silmek için sürekli uğ- raş veriyorsunuz... Artık bu yalanlandı. Ben ba- şından beri bu yakıştırmaya kar- şı çıktım. Feilini'nin "Dolce Vı- ta"sından sonra, bana hep baştan çıkancı roller teklif ettiler. Bo- lognini nın, iktıdarsız bir adamı anlattığı "Güzel Antonk)*'sunda rol aldım. Ardından boynuzlu, eşcinsel ve hamile ... Hiçbir za- man kadınlan baştan çıkaran ma- ço bir erkeği canlandırmadım be- yazperdede. Genelde hep tam tersi oldu) - '"Hazır Giyim"de gizemn bir Rtts terziyi canlandınyorsunuz. Rusya'da da bu kadar popüler misiniz? Evet. Sophia Loren'le birlikte çevirdigimız filmler sayesinde Rusya'da da tanınıyorum. Ruslar için ben bir zamanlann Gregory Peck, Clark Gabie ve Marion Brando'suydum. Çünkü o za- manlar Amerikan sineması Rus- ya'ya giremiyordu Bu yüzden de sosyal sorunlan yansıtan ya da topîumsal komedilergerçekleşti- ren Italyan sineması oldukça gündemdeydi. Aradan yıllargeç- tikten sonraNUdtaMikhalkov'un "Siyah Gözter" adlı filminde rol aldım. Gorbaçov benden yaşa- möykümü istedi. Gururum ok- şandı! Ama filmin yapımcısı ol- dukça öfkeliydi ona karşı. Çün- kü Gorbaçov onun altın kalemi- ni almış. Rusya'da Kızıl Mey- dan'da çekim yaparken Ruslar, 'o'lan 'a' diye okuduklanndan, beni görünce "MarceDa,Marcel- la" diye bağınyorlardı. - Günümüz sineması üzerine ne düşünüyorsunuz? Artık iyi çok sayıda nitelikJi film çekihniyor. Genelde cinsel öyküler anlatılıyor fılmlerde. Bu filmler fazla uvancı da olmuyor aslında. - Açıksaçık sahnelerde uynyor musunuz? Tabii ki! Erotik bir şey olmu- yor bu sahnelerde. Gençken sık sık sinemaya giderdim. Ve doğal olarak da etkilenirdim. - Ya tetevizyon? Yalnızca hayvanlar üzerine çe- kilen belgeselleri izliyorum. - Sizi üzen şeyler var mı? Evet, yalnızca bir tane. O da yaşlanmak. Her zaman 50 yaşın- da olmak isterdim. Benim için bu en güzel yaş. Dünya Kadınlar Günü'nde üç sergi Kültür Servisi - Dünya Kadınlar Günü'nü kutlamak üzere Türk Kadınlar Birliği tştanbul tl Merkezi ile Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzecilik Anabilim Dah'nm ortaklaşa gerçekleştirdikleri 'tzter', Kültür Bakanlığrnın düzenlediği "Çaglar B<nu Anadolu'da Kadın' başlıklı sergıler ve bu sergilenn kapsaminda da 'Çağdaşlaşma Yolunda Kadın: Jlkkrden Bir Kesit'başlıklı bir sergi gerçekleştırilecek. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü"nde açılacak sergiler. 24 marta dek Yıldız Teknik Üniversitesi Y. Sabancı Sanat Merkezi'nde izlenebilecek. 'Izler' başlıklı sergi için kadın, kimlik ve kültür konulannda çalışan kadın sanatçılara çağn yapılmış. Sergi, okunmaz bir yazıtın belki de sırlannın açıklanmasının duyarlı, duygulu, nesnel bir araştırması olarak ortaya konmuş. Böylece kimlik, kişilik ve kültür hakkında çalışma yapmış santaçılarla ortak bir sergi yapma gereği kendiliğinden biçim kazanmış. Türk kimliğinin politik ve sosyo-kültürel bağlamda tartışıldığı bir ortamda bu Çalışma kadın duyarlığıyla geçmişe bir ithafi, bir saygıyı sunuyor. Sanatçılann araştırmalanyla yarattıklan işlerde bilgi ve duygular geçmişi tekrar canlandınrken tarih yeniden kurgulanıyor. Önümüze yazılması, konuşulması ve bilinmesi gereken bazı kişilikien koyuyor. Hak Arpaooğln. kendi yaşıtlanndan duyarlı bır insan ılişkileri uzmanına, Işıl Alatlı'ya; Canan BevkaL ılk Türk profesyonel kadın ressam ve ögretim üyesi Mihri (Müşfîk) Hanım'a; Tomur Atagök, yine cumhımyetın ilk yıllanndan bir sanatçıya, Mihri (Müşfık) hanımın yeğeni Hale AsaTa; Şükriye Dikmen. sanatçı Aliye Berger'e; Candeger Furtun, seramikçi Füreya Koral'a; Nur Koçak, sinemanın devlennden Cahide Sonku'ya; Füsun Onur, Atatürk'ün annesi Zûbeyde Hanım'a; IşıkTüzüner. yazar ve devTİmci bir kişilığe, HalkJe Edip Adrvar'a; Hale Tenger. haiktan bir kadına, N'edime Sara'ya; Gübün Karanmstafa, Osmanİı kadınlanna ıthaf ettikleri birer işle bu sergiyi oluşturuyorlar. 'Karikatür'de 'Medyanın Gucıı mu Gücün Medyasımı?' Kfiitür Servisi - Aylık mızah dergisı Karikatür'ün mart sayı- sı çıktı. Derginin son sayısın- da, Hasan Uysal' ın "Medyanın Gücü mü, Gücün Medyası mı", Sabit Fikri nın "GeneOikle Görmezden Gefinen Mizah Va- zarlan". Bülent Okutanm "Kleptoman sanatçdar", Ruhi Tek'ın "Şur", Selim Usln'nun "Devleti Ögrenmenin YollarT, YenerÇakmak'ın "TürkBası- nında Ilk Müstakil Mizah Ga- zetesi 'Diyojen*" ve "Hiçbir Şeyden ÇekmediSanattanÇek- tiği Kadar-",A.Mümtaz tdil'in "Oysa Ben Böyie Bir Emir Ver- medim"başlıklı yazılan yer alı- yor. Dergide Hkabi Demird. Erol Anar, Erol Özdemir, Ahmet Önel, An Şur, Mehmet AK Türkmen,Alper Susuzlu. Cum- hur Gazioglu. Hakan Şengün, Ohannes ŞaşkaL Murat Özme- nek, Ruhi Tek, Kemal Hayıt Oğuz Gürel. Ismet Lokman, MuratSayın, Muhammed Şen- göz, Altan Ozesldci. Metin Pe- ker. Seçkin Temur, Mustafa Bil- gin, Mürteza Albavrak, Hatay Dumlupınar, Erdoğan Başol. Serdar Kutça, Ahmet Erkanh. Metin Peker ve Kadir Cen- giz'ın kankarürlennin yanı sıra 1915 yılında Romanya'da do- ğan Andre François'nm dört kankatürüne yer venliyor. tkin- ci Dünya Savaşı'ndan sonra Fransa'da ve en önemlileri Punch ve New Yorker olmak üzere Fransa dışında yayımla- nan dergilere karikatürler çi- zen, çağdaş grafik çalışmalan, dergiler için kapak tasanmlan, tıyatro ve bale dekorlan yapan François, grafıker, ressara. gra- vür sanatçısı ve heykeltraş ola- rak da tanınıyor. Dergide ayn- ca haberler ve "Çamur At, tzi Kabın" bölümleri de bulu- nuyor. Kantürk'ten yeni bir şiir kitabı: 'Siyah Eşya' KüMr Servisi-1991 yılında yayımlaanan ilk kittabı "Ilk Gibi Son" ille Behçe Necaigil Şiir Ödülü'ne değer görüllen İurgay Kantürk'ün ikinci şiir kitabı "Siyah Eşya", Telos Ya- yıncıık'ınTelos Şiirdizisinden çıktı. Şairin son dönem ürünl- lerini içeren kitap iki bölüm- den oluşuyor: "Siyah Eşya" ve "Yap! Boz!" 20'ye yakın şiirin ilk kez yaymlandığı ki- tapa şairin 30 şiiri yer alıyor. Turgay Kanûrk'ün 116 dize- den oluşan Siyah Eşya adlı uzun şiirinin tamamı da ilk kez bu kitapta yayımlanıyor. PENALTI MEMET BAYDUR Hepsini Okudunuz mu? Umberto Eco'nun yeni bir kitabı yayımlandı Ingilizce. Çeviri yeni ama, içindeki yazılar Eco'nun 1959-1961 yılla- n arasında bir yazın dergisı olan II Verri'de, Minimal Gün- lük başlığı altında yazdıklan. Italyanca'da kitap halinde, ön- ce 1963 yılında basılmış. Sonraları, 1975 yılında bir baş- ka Minimal Günlük daha basılmış. Bu ikinci kitap geçen yıl Yanlış Okumalar adıyla Ingilizce yayımlanmıştı. Şimdi elimdeki kitapsa "Bir Salmonla Yolculuğa Çıkmak" baş- lığı altında ilk kitabın çevirisi. Eco'nun roman yazan, köşe yazan kimliği her zaman ironiyi, kara mizahı, trajikomik ola- nı eğlendirici bir biçimde banndınr içinde. Oysa bilim ada- mı kimliğiyle yazdığı öbür yaprtlannda, örnegin Okuyucu- nun Rolû ya da Semioloji ve Dil Felsefesi'nde ya da Yb- rumlamanın Sınırlan'nda doğal olarak daha çetin ceviz, daha karmaşık yöntemleri kurcalayan ve sıradan okur ta- rafından ilk anda tadına vanlması güç olan bir bilim yaza- n çıkar karşımıza. Bir Salmonla Nasıl Yolculuğa Çıkılır (başlığın tam çevi- risi böyle) son derece keyifle okunan, okurken insanı gü- lümseten değil güldüren, cin gibi bir yazann modern dün- ya ile acı tatlı dalga geçişi. Kitapta yazann önsözü dahil 42 yazı var. Kimilerinin başlıklan, içerik üstüne bir fikir ve- riyor bence. Sürücü Ehliyeti Nasıl Değiştirilir? Uçaklarda Nasıl Yemek Yenir? Gümrüklerden Nasıl Geçilir? Futbol Konuşmamak Nasıl Başanlır? Ismini ÇıkaramadığımızTa- nıdık Yüzlere Nasıl Davranılır? Dondurma Nasıl Yenir? Evi- nizdeki Kitaplığı Nasıl Izah Edersiniz? Nasıl Malta Şöval- yesi Olunur? Fax Aleti Nasıl Kullanılmaz? Hayvanlardan Nasıl Sözedilir? Nasıl Kızıldericilik Oynanır? Rlmin Pornog- rafik Olduğu Nasıl Anlaşılır? Bulaşıcı Hastalıklardan Nasıl Korunur? Bölüm başlıklannın sonuna soru işaretlerini ne- den ekledim bilmiyorum. Çünkü Eco sormuyor, bütün bunlara gerçek bir lokman hekim edasıyla yanrt veriyor. Kitabın unutulmaz güzellikteki yazılanndan biri:Ewn/zde- ki Kitaplığı Nasıl Izah Edersiniz. Kısaca şöyle yazmış Um- berto Eco: Benim durumumdaki insanlara sürekli sorulan banal bir soru da (benim durumumda, yani evinde büyük bir kitaplık olan, aslında bütün evini kitaplığa dönüştürmüş kişilerin durumunda olan kişiler için) eve giren kişinin hep ama hep sorduğu sorudur. "Ne çok kitap! Bunlann hep- sini okudunuz mu?" önceleri bu soruyu soran kişilerin okumakla, kitaplarta pek ilgilenmeyen kişiler olduklannı düşünürdüm. Hani evlerinde beş tane polisiye, set de bir taksitfe alınmış çocuk ansiklopedisinden başka bir şey bulundurmayan insanlar sorar bu soruyu sanırdım. Za- manla bunun pek de böyle olmadığını, bu soruyu soran- lann arasında kuşkusuz okur-yazar olarak nitelenebilecek kişilerin olduğunu da gördüm. Birçok insan bir kitaplığı yal- nızca okunmuş kitaplann sıralandığı, depolandığı bir yer olarak görüyor ne yazık. Kitaplığın bir yazar ya da herhan- gi bir aydın için, canlı bir çalışma aleti olabileceğı, yaşa- yan ve sürekli bakılması gereken bir olgu olduğu akılları- na gelmiyor bile. Eskiden ne zaman bu soruyla karşılaş- sam en ciddi suratımla dalga geçmeye başlardım: "Hiç- birini okumadım henüz. Okusam neden burada, raflarda saklayayım ki?" Bu biraz tehlikeli bir yanıt, çünkü okuduk- lanmı nereye koyuyorum diye merak edenler çıktı: "Ne çok kitap! Bunlann hepsini okudunuz mu " sorusuna verilen en müthiş yanrt Roberto Leydi'nin hep verdiği yanıttır: "Bun- lar okuduklanmın küçük bir kısmı efendim." Bense şim- dilik bir başka dalgacı yanıtla idare ediyorum vaziyeti: "Ha- yır, bunlar bu ay sonuna kadar okumam gerekenler. öbür kitaplanmofiste tutuyorum." Eco'nun Minima! Günlük'ler rini içeren bu iki kitabı, Yanlış Okumalar ve Bir Salmonla Nasıl Yolculuğa Çıkılır, dilerim yakın zamanda Türkçe'ye çevrilir. okuruyla buluşur. Trende, otobüste, motelde, lokantada, yatakta okumak için beş kitap almıştım yanıma. Hepsini okuyup döndüm yolculuktan; baktım kitaplar birikmiş yine okumadığım! Eh, bu hafta sonu üç beş yüz kitap okuyacak halim yok ya, James Keiman adındaki Iskoçyalı roman yazannın ne- fis bir romanını okurum ben de ne yapalım? Ne kadar geç olmuştu, ne kadar adlı bir başeser bu. Sonra Kafka'nın Günlük'ünü okuyacağım yeniden. Sahi. Kafka dedim de.. sizce bir kuş mudur Kafka, yoksa bir insan mı? Stockholm'da Bergman semineri • STOCKHOLM (Cumhurhet)- Isveçli ünlü yönetmen ve tiyatrocu Ingmar Bergman'ı konu edinen araştırmacılar 11-12 mart tarihlerinde gerçekleşririlecek bir seminerde bir araya gelecekler. Seminerin konusu "Ingmar Bergman'ın sinema ve tiyatro dünyasını birarada götüımesi"'. Seminere Bergman'ın Agneta Ekmanner, Max von Sydovv gibi oyunculan da katılarak. usta yönetmenle çalışmanın nasıl bir şey olduğunu anlatacaklar. Ekmanner, Bergman'ın geçen hafta Stockholm'daki Dram Tiyatrosu'nda sahneye koyduğu "Molier" piyesinde önemli bir role sahip. Seminerde, Bergman şu başhklar altında incelenecek: "Bergman filmieri lsveç'te ve dünyada nasıl karşılandı?", "'Beyaz perdede ve sahnede soyut tipoloji". "Anı kitaplannda ve sinemada metafor olarak tiyatro", "Bergman'da film ve tiyatro ilişkisi". Tiyatro profesörü Margareta NVirmark, Bergman seminerine büyük ilgi olduğunu, çoğu genç çok sayıda araştırmacının başvurduğunu söyledi. Hep Çocuk Bir Bayram' • Kültür Servisi- Mask-Kara Sanat Atölyesi. bugün Eyüp Çocuk Esirgeme Kurumu'nda "Her Çocuk Bir Bayram" başlığı altında çeşitli gösteriler gerçekleştirecek. Bugün 11.00-13.00 saatleri arasında yapılacak gösterilerde, müziklerini Ali Altaylı'nın yaptığı. Kemal Kahraman ve Nuri Çakıcf nın oynadıklan "Didişen Ikili'" ve Gökhan Bulut'un sergileyeceği birpantomim gösterisi yer alıyor. Remzi KökJü ve öğnencilepinden 'el yapımı kâğıt uygulamalan' sergisi • Kültür Servisi - Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik ve Cam Ana Sanat Dah'nda 1985 yılından beri cam uzmanı olarak görev yapmakta olan Remzı Köklü, 93 yılının nisan ayında öğrencileriyle birlikte gerçekleştirdiği el yapımı kağıt uygulamalannı salı gününden itibaren Aksanat Kültür Merkezi'nin resim atölyesinde sergileyecek. Bu uygulamalar sırasında öğrencileri Esin Oğuz, Bahar Onlû, Ali Gez ve Yahya Bahçetepe'den oluşan grup. bir yandan pratik yaparken, bır yandan da uygulamalar konusunda izleyicileri bilgilendirmişlerdi. Sergi 25 marta dek izlenebilecek. Köklü, aynı zamanda her perşembe günü "El Yapımı Kâfıt ve Baskı Teknikleri"ni uygulamalı olarak göstereceği etkinlikleri çeşitli başhklar altında düzenleyecek. Köklü'nün gerçekleştireceği ilk etkinliğin adı "Çer ve Çöpten Kâğıt". Remzi Köklü, 1960-76 yıllan arası 12 yıl boyunca Almanya, Avrupa ve tskandinav ülkelerinde etütler, atölyeler yaptı, sergiler açtı. Action ve Happeningler dizisi düzenledi, yapıtlan Alman televizyonlarında gösterildi. 1973'te Almanya'nm en iyi sanat baskılan yapan basımevinin makinistleri arasında bulundu. Aynı yıl 256 seçkin sanatçı arasında onur sanatçısı olarak katıldığı "I. Bildende Kunst Baden Württenberg"' sergisinde, Almanya ARD Televizyonu tarafindan yılın en iyi sanatçısı seçilirken, televizyonun ricası üzerine Aksiyon düzenledi. 1967-69 yıllan arasında Türkiye Şişe ve Gam Fabrikalan A.Ş. Genel Müdürlüğü dizayn uzmanlığı görevinde "Ilk Çağdaş Türk Cam Sergisi"ni gerçekleştirdi. I980'de herkese açık "Studio Print Art" özgün baskı atölyesini kurup, natûrel el yapımı resim kâğıdını baskı teknilderiyle uygulayıp geliştirdi. 1983 yılında Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü'nün çağnsı üzerine eğitim ve kâr amaçlı bir cam atölyesi kurup 2 yıl işletti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear