23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19MAFTT 1995PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 14. yaşma basan Uluslararası îstanbul Film Festivali'nin yönetmeni Hülya Uçansu: 'Btrydm en iyİ7Ürisirbizde ? C U M H U R CANBAZOĞLU Uzun yıllardır Uluslararası tstanbul Film Festivali yöneticiliğini yûklenen Hülya Uçansu 'yla her festival öncesi geleneksel hale gelen söyleşiyi yaptık. Uçansu'dan l-16nisan tarihlerinde düzenlenecek festivalin bu yıl yapacağı yeniliklen ve geçmışın bir değerlendırmesini aldık. - tstanbul Festivali'nin nisan ayını seçmesinde büvük festivallerle tarih çakışmasını önletne gibi bir düşünce var mı? 1983 yılında Sinema Günleri'nı Îstanbul Festivali çerçevesinde hazıran-temmuz aylannda yapmıştık. Ancak programlar çakışınca sinemaya yeni bir tarih arandı. Nisanda, piyasa fîlmleri ölü mevsime giriyordu. Festivalle sinema sezonu uzatılabilirdi. Eylüle de alabılîrdık. ancak A kategorisine giren üç büyük festival eylüle rastlıyordu. Bu nedenlerle nisanı seçtik. Nisan kabul gördü ve sevıldi. - Bu yıl sinema salonu seçiminde bazı yenilikier var. Emek ve Reks gibi iki 'geleneksel' salonun yanına F'rtaş'ın üç salonu eklendi. Sakmtar hangi Ö4çüte göre saptanıyor? Emek ve Reks sınemalanndan daha işin başmdan beri memnunuz. Atlas'ta projeksiyon ve makinist •sorunlan yasadık. Bu yıl küçülelim dedık ve programın bir bölümünü Fitaş gibi bir kompleksin içınde toplamayı düşündük. Böylelikle izleyiciye bir bina içinde diğer filme ulaşma kolaylığı sağlanacak. Böyle bir uygulamayı deniyoruz, olmazsa başka yollar arayabıliriz. Uçansu, İstanbul Film Festivali'nin son yıUarda en zengin uluslararası jurileri topladığını beHrtiyor (Fotoğraf: EDİBE BUĞRA) alındı Türkiye'de. Fakat zamanla festivallerin sayılan arttıkça dağitıcılar filmlcrini kıralamaya başladılar. Üç gösterim için 250-300 dolar istiyorlar, tüm masraflar da bize ait. Bazılan da para almıyorlar ama festivale davetli gelip pazan tanımak istiyorlar. Bu yıl yaklaşık otuz filme kira ödüyoruz. - İstanbul Fcstfvali, Türk filmlerini yabancı alıcıya ulaştıran bir market olmayı düşünüyor mu? Bir festival kültürel amaçlıdır. ikinci aşamada market de açılabilir. Ancak Hollywood'un dûnyayı saran - Pek i>i bilet fiyatlannı saptarken neleri göz önüne alrvorsunuz? Bıİet polıtıkamız baştan beri yükü seyircının üzenne bindirmeme yönünde. Bu yıl tam bileti 150 bin, öğrencıyı de 100 bin lira yaptık. Fiyatlan da piyasaya bakarak saptadık. Zaten bütçemizde bilet gelirleri yüzde 35-40 dolayında. Kültür Bakanlıgı'nın yardımı yüzde 6; geri kalan yüzde 60 da özel sektörden geliyor. - Festivalin seyirci kaybetmesinde, birînci vizyon Amerikan fiunlerinin eskisi gibi festhal >erine günü güniine gösterime sokulmasının rolü var mı? Sinema Günleri'nin basladığı yıllarda Sinematek kapatılmıştı. festival kaliteli nim arayanlara bir vaha işlevi gördü. Kanımca, bu ilgiyi gördükten sonra ABD şirketleri İstanbul'da büro açtı. Hollyvvood'un yeni yapımlan neredeyse Avrupa'dan da önce gösterime çıkmaya başladı. Istanbullu ızleyicinin psikolojık anlamda sinema açlığı gidenldi. Bizim bilet satışlanmız 100 bin lıra ile 110 bine oturdu. Ancak geçen yıl, önce 27 Mart seç.imlerinin şokuyla, ardından 5 Nisan K.ararlan'nın getirdiği devalüasyonun ve enflasyonun etkisıyle 110 binden 85 bine düştük. Bu yıl için lOObini hedefliyoruz. - Festival kaça mal oluyor? Kültür merkezlerinin getirdiği filmler dışında elinize ulaşan filmlere para ödüyor musunuz? Festıvallere filmler genellikle parasız gönderilir. çünkü festival kültür amaçlıdır, diğer yandan yapımcının da filminı tanıtmasına imkân verir. Örneğm geçen yıl Ang Lee'nin Düğün V'emeği, festivalde gösterildıkten sonra satın dağıtım gücü ortada, diğer yanda Cannes ve Berlin'deki market de çok güçlü. Bu nedenle uluslararası pazarda fazla şansınız yok. Biz yabancı yapımcılarla Türk yapımcılan , karşılaştınyoruz. Aslında gönül isterdi ki Türk cumhuriyetleri filmlerinin dünyaya açılan penceresi bu festival oisun. Fakat ne yazık ki temas edilecek kurumlan yok. - Siz sinemaseveriere hangi fîlmleri izlemelerini öneriyorsunuz? Talep sonucu ortaya çıkan çok bölümümüz var. Demek ki her beklentiye seslenecek fiim bulunuyor programda. Ama bence genç kuşak klasiklerin hepsıni görsün. bir daha yakalayamazlar çünkü. Ustalardan görmedikleri varsa görsünler. - Kimleri misafir edeceksiniz buyıl? Alçakgönüllü olmayalım, tstanbul Festivali son yıllarda çokparlakjürilertopluyor. Bu yıl jüri başkanımız Japon sinemasının yaşayan en büyük ustalanndan Nagisa Oshiıpa Fransa'yı Cbude Miller temsil edecek. Desperately Seeking Susan'ın (Çılgın Madonna) yönetmeni Susan Siedebnan, Nikita Mikhalkov'un Siyah Gözler'inde köpekli kadını oynayan Rus oyuncu Elena Safanova ve yaşayan en önemli Hıntlı yönetmen Mrinal Sen varjüride. Aynca Portekız'den Salvato Menezes ile Türkiye'den senaryo ve öykü yazan Feride Çiçekoğhı da jüri üyelerimiz. Açılışa West Side Story'nin yönetmeni Robert Wise katılacak. Bu yılın yıldızı ise EttoreScola olacak. Kesınlikle abartmıyorum, bu yılın en parlak festival jürisi, İstanbul'da. Türk filmleri Toplu gösteri Ömer Ka\ ur'u/ı•Anayurt OteH' adlı filmi\leaçıldı. Grenoble'de Türk sineması toplu gösterisi MEHMETBASUTÇU PARİS - Fransa"nın Grenob- le kentinde, 2 mart'5 mayıs tarih- leri arasmda, 29 filmden oluşan Türk sineması toplu gösterisi dü- zenlenmekte, Kültür Bakanlığı- mız'la Grenoble Sınemateki arasındakı ışbirlığinın ürünü olan bu toplu gösteri, Ömer Ka- vur* ui "Anayurt OtetT (1986) adlı fılmıyle yapıldı, açılış ge- cesine katılan Ömer Kavur, 200 kişilk salonu dolduran seyircile- rin sorulannı yanıtlayarak, Türk smenası konusunda bilgi verdi. Toolu gösteriyle ilgili olarak basılın 20 sayfalık broşürün gi- rişindeki kısa önsözde, Grenob- le Shemateki Sorumlusu Mk- hel Varken, şu bilgilen vermek- te: * HenriLanglois 1973 yılında, Parfc'te, Chafllot Sinema Müze- si'niı kurulduğu sırada. Fran- sa'dLs ilk kez yirmi Türk filmin- den oluşan bir program düzen- lenmşti. Bu Türk sinemasının kesfVdi ve çok başanlı bir toplu göstai olmuştu (_.) Bugün, Tür- kiye Cumhuriyeti Kültür Bakan- uğTruı katkılanyla gerçekleştir- diğiniz bu toplu gösterideki film- lerûayansı, ilk kez Fransız sine- mastverler önüne geimekte ve 1973ten bu yana Fransa'da ilk kez hı kadar geniş bir toplu gös- teri riizenlemektedir_" S^cız hafta boyunca. perşem- be -v: cuma akşamlan, her biri bir k z gösterilecek olan 29 Türk fılrn. gösterim sırasına göre şu listei oluşturuyor: "Anayurt O t e * ÖmerKavur; 1986", "Ge- olculuğu- Ömer Kavur, "Mine- Atıf Yılmaz, 19X7*; "Gramafon Avrat- Yusuf KuM-enli, 1987"; "Selvi Boyium Al Vazmalım- Anf Yıİmaz 197""; "Selamsız Bandosu- Nes- liÇvçecen, 1987"; "Züğürt Aga- NeslÇölgeçeıı, 1985"; "HerŞe- ye»ğmen- Orhan Oğuz, 1987"; "Dmersen Islık Çal- Orhan Oğm, 1992"; "Dolunay- Şahin Ka»un, 1987"; "Av Zamanı- ErcBfl Kıral 1987"; "Iki Kadın- Yavuz Özkan, 1992"; "Ateş Üs- tünde Yüriimek- Yavuz Ozkan, 1991"; "Dennan- Şerif Gören, 1982"; "Amerikalı- Şerif Gören, 1993"; "Lçurtnıayı V^ırmasuı- lar- Tunç Başaran^ 1989"; "Sis- Zülfü Li\anelL 1988^; u Zıkkı- nun Kökü- Mcmduh L'o, 1993"; "Uzlaşma- Oğuzhan Tercan, 1992"; "Pehlivan- Zeki Ökten, 1984"; "Fahriye Abla- Yavuz Turgul, 1984"; "Yolcu- Başar Sabuncu, 1993"; "Berlin In Ber- lin- Sinan Çetin, 1993"; "Kur- şun Adres Sormaz- Bilge Oigaç, 1993"; "Mavi Sürgün- Erden Kıral, 1993"; "Camdan Kalp- Fehmi Yaşar, 1990"; "Aşk-ı Meranu- Haht Refıg, 1973"; "BezBebek-Engin Ayça, 1987"; "Muhsin Bey- Yavuz Turgul, 1987". Almanlar tabloları geri istiyor Sayaş ganimeti tablolar Puşkin Müzesı'nde sergileniyor Kültür Servisi- Moskova'daki Puşkin Muzesı, Cranach, El Gre- co, Goya, Manet ve Renoirve di- ğer izlenimci ressamlann 63 tab- losunu San Petersburg'daki Her- mitage Müzesı'nin elinden ala- rak sergilemeye başladı. Kızıl Ordu'nun savaş sırasında ele geçirdiği ganimetlerin sergi- leneceği haberi üzerine , dünya çapında birçok dergı. mart ayı so- nunda Hermitage'da açılacak ser- ginin beklentısıyle reprodüksi- yonlan yayımlamaya başlamış; yayıncılar da konuyla ilgili paha- lı kitaplar hazırlamışlardı. Du- rum boyleyken Puşkin müzesi- nın kımseye haber vermeden ya- pıtlan sergilemesi, herkesi çok şaşırttı. The European Magaziııe'de çı- kan birhaberde, yıllardırtablola- n geri alabilmek için Rusiar'la görüşmeler yapan Alman yetkı- lilerin, Puşkin Müzesi'nin her- hangi bir açıklama yapmaksızın sergi açmasına öfke duyduklan belirtiliyor. Iki hafta öncesıne kadar, Puş- kin Müzesi, tablolar hakkında hiçbir bilgilen olmadığını belirt- miş; Almanlar da durumu, büyü- kelçıleri görüşmeye davet edildi- ğinde öğrenmışlerdi. Moskova'daki Alman büyü- kelçılığındcn Rainhold Frickhin- ger, " Rus>a kendine ak tablola- nn büyük bir bölümünü Alman- ya'dan geri aldı. Şimdi de kural- lara uymak ve Aimanya'ya ait olanlan geri vermek zonında. Hermitage müzesi, bize önceden haber vererek daha olumlu bir yaklaşım göstermişti. Bu da bi- zim, tablolann kökenlerini belir- leyip sahiplerine haber verebil- memizi sağladı. Ama Puşkin mü- zesinin haber vermeden sergi aç- ması; bazı tablolann doğru adla- 7. Ankara Uluslararası Film Festivali'nde Bugün ce M. Mastroianni, Kıskançhk Dramı'nda. Kavaklıdere Sinema- sı: 'Yabancı' (12.15), 'Tatü Tuziu'( 15.00), 'ZeytinükJerin İçinden' (19.00), Bengi- su'/*Londra'(21.30) Megapol Sineması: 'Dost Kazıgı' (12.15), 'Kıskançhk Dra- mı' (15.00), Gece, Melek ve Bızim Çocuklar. (17.00) Ulusal Uzun Film Ya- nşması Seçiciler Kurulu Özel Ödülü (19.00), Ulusal Uzun Film Yanşması EnIyiFilm(21.30) Fransız Kültür Merkezi: 'Yaşasın Kı- sa Film- Avustralya' (12.00), 'Yaşasm Kısa Film- Almanya' (14.30), 'Yaşasm Kısa Film-1spanya' (17.00) Alman Kültür Merkezi: Ulusal Kısa Film Yanşması, Ulusal Belgesel Film Yanşması, Uluslararası Canlandırma Filmleri Yanşması Ödül Alan Filmler (12.00). T.C.ZİraatBankası Kültür Mer- kezi: 'Çözülmeler'(13.00, 16.00). Ç/ŞarkHayat BAYMED 3. FOTOĞRAF YARIŞMASI Bİrinci İkinci Üçüncû Siyah/Beyaz 40.000.000 25.000.000 15.000.000 Negatif 40.000.000 25.000.000 15.000.000 Saydam 40.000.000 25.000.000 15.000.000 "Su" konulu yanşmaya katılacak sanatçılann, eserlerini 31 Mart 1995 Cuma akşamına kadar teslim etmeleri gerekmektedir. Seçici Kural: Eran Mck(FoloğrafSanatçisı) • lüccf ytun tRAYMED Başhrml • Berk .tak iRetiam Fotogmfçm) • Can .\uklı (Sabab Gazetea Ya\m Koardmalörül • >akır Eczacıba^ı IFutogmfSanalfisı} • An Gubr IFcHugmfSanatçBi) • Eren Gu\"oıcr (Mıllıvet Gazeten Yazı tşlen Stımmlu Mûdürû) • Doç Sabıt Kalfagıl (MS l FoKyfimfAıuı 'iamıtnalı Öfrelm C'KSI) • Izzet Kenbar IFoloğrafSanalÇKil ' \t Keraal Olgaç fjart Hayal SıgorUı 4 Ş Genel Müdürûı • Dofcın Salmış (Hümyel Gazelesı <*>ntmlii Wuiuni > • Mehmet ^ Jsın t Itlaı, [\>rf>ısj Genet Vflvm Müdünı' Şark füvjt Sıgoıu - ş Bağlarbaşı KiMklı Qddcsı No 9 Altumzade K1180 l«anbul Fonn Itmin EdilebüecekâHer BAYMED Mecıdıyekoy Kulıur Merkezi Kal 6 No 112 Mecıdıyekoy-istanbul Tel (0212) 288 9O"2-73U12'den) tstanbul Ankara, Izmır ve Eskısehır'de bulunan llelışım Fiküllelen Bflgi Wn: (0216) 343 76 49 - 266 67 66 nm bulacak zaman bik tanuna- dVdiyor. Almanlar, sergiye "Tnice Sa- ved" (tki Kez Kurtardmış) adı- nın verilmesınden de rahatsızlık duyuyorlar. Tablolann Alman- ya'dan "kurtanldıktan" sonra, Rusya'da geçirdikleri restoras- yon nedeniyle böyle isimlendiri- len sergi, Sovyet ordulannm Ai- manya'ya karşı kazandığı zaferin 50. yılı kutlamalan kapsamında yer alıyor. "Yapıtiaruı bu kadar uzun za- mandır climizdt oimasından ötü- rü, asla suçluluk duymadun"di- yor Puşkin Müzesi müdürü Iri- na Antonova, "Tam tcrsinc, gu- rurdu>~uyorum.'\aprtlaneliıniz- de tutarak insanlann şimdi onla- n görebilmelerini sağladık. Mü- zede, restorasyon adına >aptlan her şey, tabiolann değerinin ko- runmasına yardımcı oldu." Antonova, yapıtlann geri ve- rilmesini istemiyor- "Faşistier.bi- zim sanat yapıdanmızı yok eder- ken Sovyet birlikleri, bu tablolan kurtardL Bunun karşıhğını alma- mız gerektiğine inanıyorum." Diğer sergiler sırada Hermitage Müzesi'nın müdür yardımcısı VTadimir Matveyev, sergilenecek olan 74 tablonun, Alm^nya'dan götürülen ve yıl- lardır saklanan yapıtlann yataız- ca bir bölümü olduğunu kabul ediyor. Antonova "nın tahminle- rine göre, "Twice Saved" sergi- si, Puşkin Müzesi'nde bulunan savaş ganimetlerinin altıda biri- ni oluşturuyor. Sonbaharda da başka yapıtlardan oluşan sergile- rin açılması tasarlanıyor. SchB- emann'ın Truva'dan çıkardığı hazineler de ocak 1996'da sergi- lenecek... Tablolann birçogu, savaş su^- sında Siemens, Gerstenberg ve Koehler aılelerinin özel koleksi- yonlanyla Gotha ve Bremen'de- ki yerel müzelerde bulunuyordu. Frickhinger, "Çok sayıda tab- lo, sözgeümi Cranach'ınkiler, bu kasabalar için son derece önem- li; çünkü büyük olasıhklaoralar- daki tek sanat \apın bu tablolar- dı. Bu tablolar, o kültürün bir parçası ve müzeler, tablolan geri alana kadar rahat cdemevecek" diyor. Rusya, tablolann bir kısmını, büyük yaygara kopararak 1960'larda Dogu Aimanya'ya geri vermiş, ama yine de önem- li bazı tablolan elinde tutmuştu. 1990 yılında, Almanya ve Sov- yetler Birliği, savaş sırasında ya- sadışı yollardan ele geçirdikleri sanat yapıtlanm bırbirlerine tes- lim etmek konusunda uzlaşmış- lardı. Ama Hermitage ve Puşkin Müzesi yetkilileri bu anlaşma- nın Sovyetler Bırliğı'nın yıkıl- masıyla ortadan kalktığını belir- tiyorlar. Bu arada, Almanya ile Rusya arasında tablolann kime ait oldu- ğu yolundaki anlaşmazlık çö- zümlenmeden, yapıtlann Rusya dışında sergilenmesine de ola- naksız gözüyle bakılıyor. PENALT1 MEMET BAYDUR Aydınlıktan Karanlığa Johann VVolfgang von Goethe'nin "Renklerin Kuramı" adlı kitabından söz etmek, resim sanatından, ressamlar- dan, Bonnard ile Kandinski den, Matisse ile Roth- ko'dan, büyük usta Nuri lyem ile genç usta AJi Ersen'den söz açacaktım bu pazar. Yazı makinesinin önüne oturmadan az önce geldi ha- ber. Alevi yurttaşlara saldırılar. Cinayetler. Polisin halka ateş açması. Ölümler. Sokağa çıkma yasağı. Faşizm pazarlanıyor. Bir kez daha. Bir kez daha geriye doğru çağ athyoruz. Aynı oyunun dördüncü perdesi acı- masızca yineleniyor. Bu acı günlerde işi yazı yazmak olan bir insanın, yazdıklannı okuyanlara Goethe'den, Matis- se'den, Nuri lyem'den söz etmeye hakkı var mıdır? öte yandan bütün bu acılar, bu güzel insanlann işleri görülme- sin, kimse onlardan söz etmesin, unutulsunlar diye yığıl- mıyor mu üstümüze? Edip Cansever'in olağanustü gü- zellikteki şiiri geliyor aklıma: Ne gelir elimizden insan olmaktan başka. Şu dizeler de aynı şiirden: "Korkunçtur korkunç! •.. Diyerek: ben kimim, kime anlatıyorum, neyi anlattyorum aynca Neyim ben, bu olanlarne, ya kimdir tüketenisteklerimi Tüketen kim." • Renk dediğimiz olgunun gizemi, çağlar boyunca birçok aydının ilgisini çekmiştir. Aristo'dan, Grimaldi'ye. New- ton'dan, Goethe'ye, Hegel'den Schopenhauer'e kadar birçok kişinin aklını kurcalamıştır renk. Gerçekten bir sorundur mavi ile yeşili örneğin ya da tu- runcuyla kırmızıyı ayıranın ne olduğu. Mavi nedir, yeşil ne- dir? Aristo renk kavramı üstüne düşünüp gözlem yapar- ken birsonuca vanr. Ona göre gün ışığı altında, gün ışığı- nın yansıttığı yerlerde her şey kendi olduğundan daha göl- geli, biraz daha koyudur. Renk olgusu eşyanın doğal ışı- ğına az biraz gölge düşürür sanki. Renkleri mümkün kılan da bu gölgelenme ışlemidir. Bu düşünceden yola çıkarak Aristo renk fenomenini aydınlıktan karanlığa doğru bir de- ğişim olarak açıklar. Bir bakıma doğrudur bu. Arişto'ya göre renk "siyah ile beyazın" kanşımının üst üste binmesi, birbirine müdaha- le etmesinden başka bir şey değildir. Her şey, bütün renk- ler, siyah ile beyazın bileşiminden ya da aynşmasından do- ğar bu görüşe göre. Yerçekimini keşfeden Nevvton'un zamanında da bu gö- rüşün doğruluğu kabul ediliyordu. On yedinci yüzyılın baş- lannda bazı kişiler bu kuramın doğruluğunu sorgulamaya başladılar. Çıkış noktalan, bana sorarsanız enfesti. Sabun köpüğünün üstündeki baloncukların rengi, ışığa ve onla- ra baktığımız açığa göre değişıyordu! Bu sabun köpükle- rinin üstündeki zar, bütün renkleri içeriyor ve bizonlara ba- karken yer değiştirirsek, onlarda utanmadan renk değiş- tiriyordu. Üstelik gün ışığının yoğunluğu ve hangi yönden geldiği de önemli bir belirleyiciydi. Nevvton, 1665 yılında güneş ışığının bir prizma ile kınlıp kjrmızıdan turuncuya, sandan yeşile, maviden mora değişebileceğini kanıtladı. Böylece Aristo'nun kuramı geçersiz oluyordu. Renk, eş- yadan kaynaklanmtyordu. Renk, ışığın malıydı. Işığın dal- gaboyu yapısı rengi beliriiyordu. Renk bilmecesinin anah- tanysa fLzik bilimindeydi. • Renk olgusunun yalnızca ve yalnızca tşığın malı olduğu inancı, Nevvton'un keşfine ve onun takipçisi olan başka fi- zikçilerin desteğine rağmen birisi bu kuramın doğruluğun- dan ya da kesinliğinden kuşku duyuyordu: Newton'un kendisi. Opticks adlı eserinde ışınım ya da ışınlann renk- siz olduğunu yazmıştı. Nevvton, renklerin ışınım ya da ışın- lann yarattığı bir duyum olduğuna inanıyordu. Renklerin bir duyum sonucu olduğu GrimakJi tarafmdan da Nevv- ton'un keşfini yaptığı yıl, öne sürülmüştü. Newton'un izin- den gidenler iki bilim adamının birieştikleri bu noktayı ça- bucak unuttular. Johann VVolfgang von Goethe ise 1749-1832 yıllan ara- sında yaşamış bir büyük yazar. Şair. Tıyatro yönetmeni. Güzel sanatlar öğrencisi. Yıllannı vermiş renk olgusunu in- celemeye. Sonunda ortaya "Renklerin Kuramı" adlı dev yapıt çıkmış. İşin bence hoş tarafı, Goethe'nin renk kura- mının baştan sona yanlış olması! Goethe'ye göre renk ko- nusunda Aristo haklıdır. Yeni fizik hakkında olumsuz dü- şünceleri vardır, çünkü bu konuda bilgisi yoktur. Goethe, kendi zamanının fizikçilerini eleştireceğine, onlarla aynı fi- kırleri paylaşmayan Nevvton'u eleştirtr. 1810 yılında yayım- lanır kitap ve fızik bilimcileri önemsemezler. Oysa bugün bile okunuyor bu kitap büyük bir keyifle. Renk fenomeniy- le düşünselliği yan yana getiren ve devrim sonrası Avru- pa'sının hayat tadını veren bir yapıt. Aynca hangi madde- lerden nasıl ve hangi renklerin elde edileceği konusunda enfes bir kılavuz. Yazıldıktan 186 yıl sonra bu kitabı okumak çocuksu bir keyif veriyor insana. Üzümün yeşiline, kirazın kırmızısına, kayısının kendine ait rengine başka gözle bakmamızı sağ- layan bir iş. Karanlılcta okunmuyor doğal olarak. Nazmi Ziya'nın resim sergisi surüyor • Kültür Servisi -Türk resim sanatının en önemli sanatçılanndan bin olan Nazmi Ziya'nın, torunu Mustafa Nazmi Yüce taranndan ortaya çıkanlan çalışmalan, Eylül Sanat Galerisi'nde sergileniyor. 1881 'de İstanbul'da doğan sanatçı, 1902'de girdiği Sanayi-i Nefise Mektebi'nde Warnia ve Salvatore Valery'yle çalıştı. Resim sanatıyla ilgili ilk bilgilerini amcası Bınbaşı Hasip ile Hoca Ali Rıza'dan alan Nazmi Ziya, önceleri Signac, Sisley ve Monet'nin etkisinde kaldı. 1908-1913 yıllan arasmda Paris'te Marcel Bachet, Royer ve Carmon atölyelerinde tekniğinı geliştiren sanatçı, 1913 yılında İstanbul'a döndükten sonra Sanayi-ı Nefise Mektebi'nde müdürlük ve Güzel Sanatlar Akademisi'nde öğretim üyeliği yaptı. Nazmi Ziya'nın resim sergisi, sanatçının yağlı ve suluboya tablolanyla desenlerinden oluşuyor. Birçoğu ilk kez sergilenen yapttlar, 1 nisana kadar görülebilir. (231 68 46) Resim ve Heykel Müzesrnde iki söyteşi • Kültür Ser>isi-Resim ve Heykel Müzeleri Dernegi, müzelerin tstanbul'a yakışır çağdaş bir hale getirilebilmesi için birtakım etkinlikler düzenliyor. Pazartesi günü saat 14.00'de Resim ve Heykel Müzesi Şeker Ahmet Paşa Salonu'nda "istanbul Mimarisi" konulu çay sohbetinin ardındanjüksek mimar Murat Atabarut'un hazırladığı "İki Köşkün Oyküsü" başlıklı sohbet gerçekleştirilecek. 'Yedi hlim' depgisinin mart sayısı çrttı I Kültür Servisi -Ayhk kültür, sanat ve edebiyat dergisi Yedi tklim'in mart sayısı çıktı. Dergide Muhsin Macit, Ramazan Çiftlikçi, Adnan Karaismailoğlu, Ahmed Mahmud Mübarek, Kamil Aydoğan, Ali Haydar Haksal, Kemalettin Çalık, Adonis, Cemalüttin Latiç, Saffet Sariç, Rahim Acar. Albert Zimmermann. Michael Mann, AIexandre Popoviç, Fuat Yöndemli, Ali Göçer, Yakup Şafak ve Emira Morina'nın yazı, şiir ve öyküleri bulunuyor. Hasan Aycın'ın karikatürünün de yer aldığı dergide, Türkiye Diyanet Vakfi'nca yayımlanan üç kitap tanıtıhyor. Bilkent Festivali'nde Bugün Bolşoy Tiyatrosu Solistleıi'Bilkent Sinfonietta eşIiginde/Şef Irakli Caureli, Teymuraz Ququşvili tenor. Liana Kahnahalklze- soprano/( Bizet, Verdi, Puccini, Gounod, Donizetti, Verdi, Mascag- ni, Rossini, Puccini, Kossini 16.00'da Bilkent K.onser Salonu'nda)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear