23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 SUBAT 1995 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Hadi Çaman Tiyatrosu, Bora Ayanoğlu'nun 'Çiçekli Saksı Sokağı'nı sahneliyor Her şeyin başı sevgî olıuıca..•ASUMARO Bır sokak duşunun Rengâ- renk boyalı eskı ahşap evler omuz omuza vermış Pencere- lerde saksılar, duvarlan örten sarmaşıklar, kapılann üzerlenn- de nazar boncuidan, at nallan Sokağın ınsanlan da evlen gıbı yan yana, ıç ıçe, sevgıyle kenet- lenmış Bınnırı derdı olunca hepsı bırden canla başla koşu- yor 1995 yılında Istanbul'da böyle bır sokak var nu° "Evet, günümüzde böyle bir sokak. bo> le bir mahalleburada, bu sahnede var. İsteyenler bura- ya gelip gorebilirler" dıyor "Çi- çekii Saksı Sokağı"nın yazan Bora Ayanoğlu Çıçeklı Saksı Sokağı, beton yığını arasına sı- kışmiş, koşede bucakta nasıl ol- duysa bozulmadan kalmış bır mahalle Hadı Çaman Tıyatro- su'nun sahnesınde her akşam ız- leyıcılerle kucaklasan 17 kışı yaşıyor bu mahallede Bır de bu mahalleyı buraya kuran yonet- menlen Tolga Aşkınervarelbet- te Aşkıner şu anda rahatsızlığı nedenıyle Londra'da Bora Ayanoğlu. böyle bırmü- zıkal yazmayı on yıldan ben ıs- tıyormuş Ama çalışmalanna beş yıl önce başlamış, sureklı değışıklıkler yapıp yeruden yaz- mış Bu müzıkalı yazarken şu an eksıklığı duyulan, yok olma- ya yuz tutmuş ınsanı değerlen ortaya çıkarmayı amaçlamış "Bu muzikal bir guldurü, ama istedim Id insanlar hem eğlen- sinler hem duşünsünler ve bu- radan çıkarken arûk unutmaya başladıklan insani duygulan, sevgi yumağjnı iıç beş saatiiğine de olsa birlikte evlerine taşısuı- lar." Oyunun admdakı çıçek, saflı- ğı sımgelıyor \vanoğlu ıçın "Çiçekli Saksı Sokağı'nın insan- lan da sokağın adı gıbi saf \e te- miz insanlar. Bu kadar ınsanlık dışı birtakım şev lenn olduğu bu donemde bizun sokağımızın in- sanlan birbırterine sıcak sevgrv- le bagü, dostluk, arkadaşlık ve kardeşlik kavramlannı bızim çocukluğumuzda gorduğumüz Koreografısi Gülen Andak tarafindan gerçekleştirilen Çiçekli Saksı Sokağı'nın dekor ve kostumleri ise Osman Şengezer'e ait • Oyunun metnını ve muzıklennı yazan Bora Ayanoğlu, aynca kasap rolunu de ustlenmış Berben Oğuz Oktay'ın, sevımlı runst George'u Ozgur Ozgul'ün, evın kızı Fılız'ı Ebru Ayyıldız'ın, oğlu Ömer'ı Mesut Akusta'mn, mahallerun çopçatanı Hüsnıye'yı de Meral Küçükerol'un canlandırdığı oyunda aynca Volkan Saraçoğlu, Gulay Tekay, Gungor Varlı, Alper Erze, Okay Şenol, Melda Katalan ve Evren Atasoy rol alıyorlar.Goksel Kortay Bora \\anoğlu Hadi Çaman Osman Şengezer gibi son derece laik, demokrarik bir çerçevede sergUıvorlar." Metnı >azdıktan sonra sıra muzıklenne gelmış Yazdığı yaklaşık ellı adet muzıkten yır- mı tanesını seçmış Ayanoğlu ve boylece Çıçeklı Saksı Sokağı çıkmış ortaya Oyunda ara ara "Damdaki Kemancı"yı anımsa- tan verler var Ozellıkle gırış şarkısı, ve Adam Be>'in kansı- na "Beni seviyor musun" dıye sorduğu sahnede Bora Ayanoğ- lu, bunu şoyle açıklıyor "Elbet- te, birçok muzikalin, birçok ti- yatro eserinin içine girdim,onla- n araşhrdım, birçok oyundan ve mu/ıkalden de etkilendim, Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerekyok." Olaylar daha çok marangoz Adam Bey, kansı Zehra Hanun ve ıkı çocuklannın çevresınde gelışıyor Ekonomık durumlan çok ıyı olmamasına karşm ha- yatlanndan hoşnut, aralannda son derece demokratık ıhşkıler olan bu aılenın babasını, Hadi Çaman canlandınyor "Adam, tipik bir Tflrk aile babası. Biz hep şükretmesini bilen bir mil- letizdir. 'Allah bu gunumuzü BERLtN'DE HEÎNRtCH ZİLLE FOTOĞRAF SERGÎSt: Fotoğraflarla geçmiş zamana yolculuk!GÜNERYÜREKLİK BERLtN - Belgesel turde sıyah-beyaz fotoğraflar, gnnın yuzbınlerce nûansıyla ınsanı kendı ıçıne oylesıne çeker kı, bır anda kendı mekânınızdan aynlır, geçen zamanın peşıne takılırsınız ÜnlüAlman grafıken ve ressamı Heinrich Zille de( 1858-1924) bu yuzyıl başmda çektığı fotoğraflarla bızı boyle bır yolculuğa çıkanyor Zılle'nın sıyah-beyaz 200 kadar fotoğrafını ıçeren sergısı geçen gunlerde Almanya'nın tanhı bınalanndan Marnn Gropıus Bau'da açıldı Belgesel fotoğraflarda. Berlın'dekı lunaparklan, pazarian. bır ayakkabıcı dûkkânını, kenar mahallelen, el arabalannı, oyun oynayan fakır çocuklan, tombul zengın çocuklannı, arka avlulan, pazarda dedıkodu yapan kadmlan kısacası hayatla bağlantısı olan her şeyı göruyoruz Zılle o zaman yaygın olan bır guzellık anlayışıyla hayata uzaktan bakmıyor Yanı natürmort manzara fotoğraflan çekmıyor Durağan fotoğraflar değıl, Zılle'nın fotoğraflan Hareket eden, bugun hâlâ bıze o zamanın toplumsal yasamını anlatan fotoğraflar Ele geçırdığı, o zaman >enı olan ve pek tutulmayan 9xl2'lık portatıf kamerasıyla ınsanlann arasına gırmış Hıç estetık kaygı duşünmeden neyı yakaladıysa çekmış Ama gelışıguzel değıl kuşkusuz, hayat bulduğu her şeyı çekmış Deklanşöre bastığıanda 1897 ıle 1902 arasındakı zamanı durdurmus- dondurmuş ve bıze, bu gunümüze taşımış 1929 yılında 71 yaşında ıken Berlın'de Sophıe Charlotten Str'dekı evınde öldû Heınncb Zılle Ama fotoğraflanyla belgeledığı tanh hâlâ yaşıyor Tanhle birlikte Chariottenburg ılçesı de yaşıyor Çunkü Zılle Chariottenburg ılçesınde otururdu ve fotoğraf çekmek ıçın öyle özel gezılere çıkmazdı Evının yolunda, komşu arsada dıkkaünı çeken her şeyı, hemen 9xl2'hk portatıf makınesını çıkanr çekerdı Soylendığıne göre, ılk gazetecı fotoğrafçılığını gelıştırenlerden bınymış Heınnch Zılle Ona "modemizmin fotoğrafçtsı" denıyor ve sergı de bu adla surüyor aratmasın'deriz. Biraz o tarz bir adam. Ama şöyle bir aydın yanı var,çocuklannıçoközgur bırak- mış, Bir tek şeye, sevgiye inaıu- yorveevlihktedesevgininherşe- yin başı olduğunu duşunüvor. Çocuklanndan gelebılecek, onun da doğru olduğuna ınan- dığı her türiü surpnze açık. Ka- 0 değil, baskıcı değü ve sevgî do- lu. Yani benim karaktenme de çokuygun." Adam Bey ve kansı gerçek- ten de bırtakım sürpnzlerle kar- şılaşıyorlar Bırguntumparası- nı Sultanahmet'te çaldırmış bır Avustralyalı genç 'Tann misafi- ri' stfatıyla gelıp yerleşıyor ev- lenne Ve tum aılenın, tüm ma- hallenm, en çok da evın kızı FV Kz'uı kalbmı fethedıyor Gençlenn en buyuk destekçı- sı ıse evın annesı Zehra, yanı Göksei Kortay oluyor Oyunun toplumumuzda artık önemsen- meyen 'hoşgöni, sevgi, saygı, dostluk, komşuluk, iyi niyet ko- nuksevertik" gıbı kav ramlan anımsatan 'oostaljik, sevunli, şj- rin, şıkır şıkır* bır oyun olduğu- nu soyleyen Kortay, üstlendığı anne rolunu şöyle anlatıyor "6- tanbul'un Süle>mani>e gibi Kuzguncuk gibi Eyüp gibi bir semtinde yaşayan, birbüierine çok bap, derli toplu bir ailenin annesini ovııu.vorum. Bu anne baba kendileri pek okuyama- mtşlar ama şimdi çocuklannı okutmak istiyortar, modem dü- şüncetere uzak kalmıyorlar. \n- ne de çok hoşgorulû, yumuşak, çocuklanna, kocasına diışkim, onlan nıutlu etmck için sürekli çalışan bir hanun." Göksei Kortay, oyunda bır de gıttıkçe bozulan Türkçeyı güzel bır bıçımde kullanmaya özen gösterdıklennı belırtıyor Yenı yetısen gençlenn Tûrkçe)'i 100- 200 sözcük ıçınde konuşmala- nndan yakınan sanatçı. "Eski- den bir Istanbul Turkçesi vardı ve İstanbul'un sandalcısı, mana- vı, balıkçısı bile boyle konuşur- du. 'Efendım'siz konuşmazdı, insanlann birbirine 'efendım' demeteri avıp günah bir şe> de- ğü, çok guzel bîr şey" dıyor Her şeyın hoşgorûyle halle- dıldığı Çıçeklı Saksı Soka- ğı'nda bır gun küçük bır tatsız- hk çıkıyor Mahallenın kasabı- nın oğluyla berbenn kızı bırbır- lertne âşık oluyorlar ve kız ba- bası buna şıddetle karşı çıkıyor Burada da devreye bır zamanlar mahalledekı hemen hemen her- kesı okutmuş olan emekJı oğ- retmen gınyor Bu rolu üstlenen tsmail Hak- kı Şen, öğretmenın mahallenın 'regülatörü' görevını ustlendı- ğını soyluyor "Kavgalan önle- meye çalışan, kötüleri i\üiğ€, iyi- leri mumkün olduğu kadar da- ha iyrve, daha güzele goturmeye çalışan bir adam" Televızyonda pek çok 'ma- halle' dızısı olduğu ıçın bıraz zorlandığını, onlardan farklı bır şey yapmaya çalıştığını söylü- yor Osman Şengezer "Bir eski evter. eski mahalleler kolajı ya- palım ıstedım. \yn ayn evler de- ğil de bır eskı mahallede ne var- sa; cumbalar, borular, ziller, ka- pı tabelalan.saksılar, nazar bon- cuklan, pencereler çeşit çeşit, hepsı birbinnın içine geçrvor, ev- ler ovle, insanlar oyle, Bır de ta- bii muzikal olduğu ıçın gerçek- çilikten uzak, biraz fantezive ya- kın, biraz renkli, çunku neşeli bir komedi bu. Yerei motifler var muzıkte, onlan da dekorda uv- guladık." Olcay Sezen'in 'Evren ve Doğa Takılan' adlı sergisi cumartesiye dek Ayşe Takı Galerisi'nde Esın kaynağı doğa olan talkılarKfiltür Senisi - Yakanızda kuçuk bır kuş, bır balık, ya da kulaklannızda bulutlar taşımak ıster mısınız9 Okay Sezen sıze bu olanağı tanıyor Se- zen'in Ayşe Takı Galensf nde açtığı "Evren ve DoğaTakılan''adlı sergısınde, gökyüzu, yıldızlar, ay, bulutlar, kuslar, kar tanelen, gok taşlan, bö- cekler kolvelenn, küpelenn, yüzûklenn, ığnele- nn uzenne yerleşmış Amatamdoğadabulunduk- lan gıbı değıl, bıraz naıf, çocuksu çızgıler taşıyor- lar Bu. 1989 yılından ben takı yapan Olcay Se- zen'in ılk sergısı "Bir tema bulmadan bir sergi- ye hazuianmak istemedim" dıvor Sezen "Buna 'Evren ve Doğa Takılan adını verdım " Olcay Sezen'in guzel sanatlarla ılgısı ünıversı- tede lngılız Fılolojısı okurken ek olarak okudu- ğu Sanat Tanhı ıle sınırlı Ama eskıden ben bır el becensı olduğunu belırtıyor Takı yapma ıste- ğını ılk kez 1970 yılında duymuş ıçınde Amen- kan Basın Ateşelığı'nde çalışırken ış ıçın gıttığı Amenka'da bır doktorun takı yapan eşı ıle tanış- mış "Saşırmıstım. içimde takılan sanki hep er- kek yapar gibi bir his vardı. Çok heveslendim, ben de takı kursuna gitsem diye duşundum ama bu- roda çahşıyordum tabii, sabah 8akşam 5. Hiç vak- tim yoktu." Bu ısteğını hayata geçırmesı ancak emeklı ol- duktan sonra mümkün olmuş 88 yılında gazete- de "Ayşe Takı Galerisi açıkta, ders verilir" dıye okumuş \e hemen galennın kapısını çalmış "Yanhşhk olmuş, aslında ders filan vermiyorlar- mış. 'Lutfen venrsenız habenm olsun ben de ge- le\ım dedım. \ma benim gibi böyle 40-50 Idşi da- ha gehnce. \v şe de ders vermeyi kabul etmiş. Böy- lece bız derse başladık. Hepsi de 25-30 > aşlannda hanımlar. \yşe ucretsiz vapıyordu bunu çunku 3 ay burada kalıp gidecekti. 'Malzeme ve aletler eksilmesın, herkes gelıp çalışabılır' diyordu." 1987'den beri takı yapan Olcay Sezen'in ük sergisi. (Fotoğraf KAAN S ^ĞANAK) Olcay Sezen ve dığer ögrencıler üç ay boyun- ca haftâda bır gun kursa gıtmışler, ama Ayşe gı- dınce bmse gelmemeye başlamış Bır tek Sezen hem oraya gıtmeye, hem de evde çahşmaya de- vam etmış Boylece Ayşe 6-7 ay sonra geldığın- de devam eden tek kışı Olcay Sezen'mış Bugune kadar evdekı atolyesınde çalışmalan- nı sûrduren sanatçı, geçen yıl bır rahatsızlık ge- çırdığı ıçın ancak bu yıl sergı açabılmış Gümüş- ten başka malzeme kullanmayan Olcay Sezen, bır takıyı nasıl yaptığını şoyle anlatıyor "Önce ne vapacağıma karar veriyorum. Ö)le alıp eiine yapmak olmuyor. Sonra çizdyorum ve ozel tıum- dan model yapıyorum. Bunun çok muntazam ol- ması lazım, sonra dokumcuve verip çarşıda dok- rûrüyorum. Mum yerine metaDe de çahşüabüir ama ben mumu tercih edrvorum çünku onlar tok oluyor. Metalle çahşıianlar ince oluyor, ben bu*az ele gelsin istiyorum." Duzenlı olarak her gûn bellı bır sûre ayırmasa da oldukça sıkı çalışıyor Olcay Sezen Tabıı ola- naklannın elverdığı olçude "Bazıgünbeşsaatça- bşnorum, bazı gun iki saat çahşıyorum, baa gün hiç çahşmadığun da oluvor. Çunkü ben evüyim, bir eşim var evde. Ben saatime de hâkim değUinı. Ama benim için ön planda olan çaltşma tabii, bir arkadaşımla randevum varsa, randevumu başka gune erteliyorum çalışmak için. Ciddiye almadan olmuyor vani. Hobi bile olsa ki hobi degil artık. Uç senedir »atıvorum, burada bir standun var.'' Kazandığı para ancak malıyetı karşılamaya ye- öyor Bununla yıne malzeme aldığını soylüjor Sezen "Özellikle malzemeçok pahalı çünku hem mum, hem dökümcunun kullandığı alçu hepsi it- hal. Kuüandığımı/ aletler de öyle. Gümuşün fiva- tı da son iki yıldır altın gibi sürekli artrvor. Biz de çarşıdakıler gıbı bir yuzükten bin tane uretmiyo- ruz, en fazla beş-alti tane yaprvnruz." Fazla »uslu takılaryapmaktan hoşlanmıyor Ol- cay Sezen Özellikle Ayşe'nın takılannı gördük- ten sonra eskı Osmanlı takılannın yenne sade ve modern olanlan tercih etmeye başlamış Kımse- den etkılenmemek ıçın takı dûkkânlanna bakma- dığını belırtıyor "Onun yerineresim.kumaş, mü- ze, antika, bunlardan esinlenip bir şe> ler yapma- M duşundum. Yoksa Kapalı Çarşı'da ustalann en âlâsı var,en gûzelini v'apıyor.Onlann taküdiniyap- manın anlamı yok. Kendi fonnumu kendim ÇH karmak istedim. Bir konu buiunca onun muhte- Kfşekillerini doşûnebutyorsunuz.Bulut,beş alü çe- şit düşünebihyorsunuz, birkaç çeşit kuş, balık ya- pabih'yorsunuz.'" Sanatçı, takı yapmayı öğrenmek ıçın pek fazla yer olmamasından da y akınıyor Başlangıçta kat- kı olsun dıye Kapalı Çarşı 'da bır ıkı yere devam etrruş Ancak orada bır şey öğrenemedığını soy- lüyor "Orada çok büyük ustalar var. Ama oğret- meshıi bilmiyoıiar. Çunku onlar çok kuçuk yasta başlryorlar, yalnız bir tarafuu öğreniyor, bir müd- det sonra başka tarafinı bu isin. Bir de tabii oğret- me yonû var bunun, belli bır kultur seviyesi lazım insanın öğretebilmesi için. Veya on sene devamlı çarşıya gjdeceksiniz." Olcay Sezen mart ayında Ayşe Takı Galen- sı'nde açılacak kursta birkaç başka sanatçı ıle bir- likte takı kurslan vermeye başlayacak Bır şeyler uretmekten büyuk zevk alan sanatçı, "Keşke da- ha genç bir yaşta bu işe baslavabilseydim" dtyor BUAŞAMADA ŞUKRAN KURDAKUL Bu Bizim İlhan Berk Ikı İlhan Berk kıtabı çıkageidı Kanatlı At, Inferno "Bız de vanz! " dıye sıtem eder gıbı gozlennızı arayan yazılar, soyleşılerle ınsanı şıırın ötesıne goturen krtaplar Şıınn otesı, llhan'ın meraklan, sabn, delışmenlığı, alış- kanlıklanyla kurduğu ulke demektır Çoklanyla birlikte surduaır yasamını bu ulkede, ama başkentte kendısı vardır 194O'lı yıllarda Ses ve Servet-ı Fünûn-Uyanış dergıle- nnden tanıdığım şıırtutkununun değışe butunleşe getırdı- ğı adamı tanımlamaya ıkı sözcuk yeter sanıyorum İlhan Berk Sankı, başka şaırler olmasa elı kalem tutmayacakmış ız- lenımını bırakan adam1 Onlaria birlikte ama onlara karşın Yetıştiğım yıllar belleğımın kuytulanna yerleşen uç dört dızesını anımsıyorum llhan'ın "Sen Pans sokaklannın ressamı Utnllo Ben kuçük bır asmanın susledığı bu dar sokağı sevıyo- rum Gökyüzü dıye el kadar bır bulut parçası uzanır Hıçbır şey yokken yaşama arzusu venr ınsana " Galata sabahçı kahvelennın Istanbulu'ndan eskı Cene- vız mahallelerının soluk kesen sokaklanna -gunlerce ışba- şı yapar gıbı- gıde gele neyı anyordu İlhan. Tanhı mı? Bugunde yaşamakta olanı mı? Şıırını mı • • • Şaınn saklı tuttuğu bınncıl gereksınım ozgurluk Demokrasının dıllerden duşurulmedığı kapıtalıst ulkeler- de de ozguriuk savaşımı verdı şa/rier Vaktıyle demokratık merkezıyetçılığe selam durulduğu ulkelerde de Şıınn duşunden uzak kalmışlar kavrayamazlar bu ozgur- luğun anlamını, vazgeçılmezlığını Bu gıbı, yaratmanın ınsana yaraşırlığını algılayamayan- lann sonu yasakçılığa, buyurganlığa donuşur Yasakçılığın sonu da baskıya, zulme • • • 1940'lardan bu yana şıır ne verdı İlhan Berk'e Yasamını Nelen aldı şıır İlhan Berk'ten Sıkıntıyı, gorerek bakmanın ustalığını, delışmenlığı, ol- mazsa olmaz âşık adamlığı İlhan Berk denızlennı Dargınlığını Kural tanımazlığını. Başkaldınsını Memet Fuat çok öncelen "Sankı şıınn kırk turtu yazıla- cağını kanıtlamak ıçın gelmış " demıştı İlhan ıçın. Kendısı de dıyor kı "Şıırde en büyük tehlıke, ıhtıyarşıırdeyatar Şııre en ters duşen budur çunku Hayata adım uyduramamaktır bu da Hayatın olmadığını soylemektır Doğal olarak ıhtıyar doğ- muştur böyle bır şıır Benim bır hastalığım var, genç şıın görürum " (Kanatlı At, sf 49) Selam yenne Naili'nın ıkı dızesını gondermek istiyorum İlhan'a "Mestâne nükûş-ı suver-ı âleme baktık Herbınnı bırözge temâşâ ıle geçtık " Karataş'tan "Sevda Şiirteri" • Kûltur Servisi- Mıthat Guçlu Karataş'ın Erkan Oğur'ım muzığı eşlığınde Nâzım Hıkmet'ın şıırlennı okuduğu "Sevda Şıırlen 1" adlı kasetı çıktı "Sevda Şıırlen 1", on kasetten oluşacak bır dızının ılk çahşması Karataş, 1970 Kars doğumlu genç bır seslendırme sanatçısı Shovv Radyo da bakanların ve sanatçılann konuk edıldığı "Sızın Sesınız" programını hazırlayıp sunan Karataş, bu arada ılk TV programı olan "Ister lnan Ister lnanma"vı tasarladı. programın roportaj sunuculuğunu ve danışmanlığını ûstlendı. Şu anda radyoda "Şıır Vardıyası" adlı programı hazırlayıp sunan Mıthat Güçlu Karataş, kaset çalışmasından payına dusen gelın Çocuk Esırgeme Kurumu'na bırakıyor Varoş Dergisi'nm gecikmeli sayısı • Kürtûr Servisi- Varoş Dergısf nın venı sayısı, "Duduğümûzu Ruzgâra Astık" başlıklı sunuşla açılıyor Dergıde Hakan Şeocak'ın "Akrebe Yaşama Hakkı", Sarper Orkun'un "Sanata Evet'e Daır", Gökhan Cengızhan'ın "Populer Edebıyat Tanhı", Emır Alı Yağan'ın "Ölümün ldeolojık Okımalan" ve Sonay Yılmaz'ın "Mûslûman Mahallesınde Salyangoz Satan Bır Dada'cı M Z Taşkın" başlıklı yazılanyla, Felıx Grande Soyleşısı "Kapımı Şııre Açık Tutanm, Geldığınde De Kapatınm lçenden"m yanı sıra, Omer Gencer, An Demırcı. tbrahım Baştuğ, Gunhan Burak, R Brautıgann, lljas Tunç, Zahrad, tsmail Lutfü, Gökhan Çengızhan, Sabahattın Yalkın, VV'Stafford, Fernıh Tunç ve Tahır Abacı'nın şıırlen yer alıvor Dergıde Nılbanu Engındenız, W Burroughs. Ozcan Karabulut, Yeşım Eyuboğlu ve Özer Elrugay 'ın da oykulen bulunuyor Zümrüt Radou'dan 'Kümbetler' • Kûltur Servisi - Zumrut Y Radou, altıncı kışısel sergısını, perşembe günu Ekol Sanat Galensı'nde açıyor Sergıde, sanatçuıın genış bır zaman dılımıne tanhlenmış pek çok yapıtı yeralıjor Radou'nun vazgeçemedığı 'Hoyukler' temasımn farklı kumaşlar. saz, gol yosunu gıbı malzemelerle zengınleştınlmış önıeklennın yanı sıra, son donem çalışmalanndan olan 'Kümbetler' de sergılenıyor Sanatçı, tanhı kumbet formunu asıl kullanım amacından uzakJaştırarak onlan, geçmışın değerlennı kubbelenn altında korumakla gorevlendınyor "Yapıtlanma yukledığım bu fantastık rrusyon, gerçekte bu gorev ı tam olarak yenne getıremeyenlere sonu gelmeyecek hatırlatmalanmdan bındır" dıyen Radou, uç boyutlu bu vapıtlanna Pır-ı Duhteran, Radkan, Mama Hatun Kümbetı gıbı- Anadolu ve Önasya'da bulunan kumbetlenn ısımlennı vermış Sergı, 21 mart tanhıne kadar açık kalacak Yapı Kredi Yaymlarr'ndan yaramaz çocuklara masallar • Kültıir Servisi - Fransız şaır Jacques Prevert'm "Yaramaz Çocuklara Masallar". Yapı Kredı Yayınlan'nın Doğan Kardeş Kıtaplığı'ndan çıktı Sıradan ınsanlarla çocuklann duygulannın aktanldığı kıtabı Turkçeye Samıh Rıfat kazandırdı Jacques Prevert, canlılann bırbınnı smırlamasına, bırbınne hâkım olmasına. hele yok etmesıne doğuştan karşı olan bın sıfatıyla, çocuksu bır dılle, dıyeceklennı çocuklara söylüyor Prevert, anlattığı masallarda, aslında ınsanlann ıkıyüzlülüğumı sergılıyor Hayvanlar kendı hallennde, kendı alemlennde mutlu yaşarken bütun sorunlar uısanlar ışuı ıçıne kanşmasıyla başlıyor
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear