29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 ARALIK 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR Kültür Bakanı Fikri Sağlar ve Sanat Konseyi Başkanı Hüsamettin Koçan 'Ulusal Sanat Kurumu' protokolünü imzaladılar Sanatta demokratîk ve özerk bîr yapı Kültür Ser\isi - Sanat ortamını özerk- leştirecek Ulusal Sanat Kurumu"nu oluş- turacak protokol. Kültür Bakanı Fikri Sağlar \e 38 örgutûn oluşturduğu Kuru- cu Sanat Konseyi Dönem Başkanı Hü- samettin Koçan tarafından öncekı gün, sanat kuruluşlan temsilcilennın de bu- lunduğu Topkapı Sara>ı Mecıdiye Köş- kü'ndeki toplantıda imzalandı. Sanat ortamının özerkleşmesi açısın- dan önem taşıyan toplantıda konuşan Kültür Bakanı Fikri Sağlar. kültür-de\ - let ili$kısınin bugüne dek müdahaleci bır yaklaşım çerçevesinde süregeldiğinı. devletin yalnızca altyapıyı hazırlayan bır kurum olmaktan çıkanlıp. toplumun kül- türel üretimını denetieyen, yönlendiren. yeri geldiğinde de engelleyen bır işlev le bütünleştığinı vurguladı. Bunun "grfe- neksel merkeziyetçi devlet raodelinin bir uzantısı* olduğunu belirten Sağlar: "Oy- sa içindeyaşadıgımız çağda toplumlar bu >aklaşımı çoktan aş.mışlardır. İletişim araçlannın «eliştiği. kültürel sınırlann or- tadan kalktığı. kişinin bilgi kaynaklarına dogrudan vezaman yitirmeksizin ulaştı- ğı bir dönemde,devletin müdahaleci yak- laşımı gerilemiştir'" diye konuştu. Demokratikleşmede önemli adım Dev letın kültürel alanı düzenlerken sa- nat alanında görev yapan meslek örgüt- leri ile ışbırlığine gitmesinın kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Sağlar, 1994 y 11ın- da görevden ayrılmadan önce bu anla> ı- şın bır uzantısı olarak Plastık Sanatlar Derneği ile Kültür Bakanlığı arasında imzalanan protokolü anımsatarak bugün. 1994'teoluşturulan Gırişim Komıtesi ile Kültür Bakanlığı arasında 'Ulusal Sanat Kurulu'nun oluşturulmasını öngören protokolü "•Devletin sanatı ve sanatçı so- runlannı içeriden izlemesi. onlara daha etkin katkıda bulunması anlamına gelen son dervce önemli bir giriş,im' olarak de- ğerlendırdı. Sanatsal alanın demokratikleşmesı yo- lunda en önemli dönemeçlerden binsinın daha aşıldığını belirten Sağlar. "Sosyal demokratların öteden beri savunduklan külltürel alanın özerkleşmesi, demokra- tik kültürün yaşama geçirilmesi \e de- mokrasi kültürünün güçlendirilmesi de böylelikle güçlenecekrir" dedı. Hüsamettin Koçan îse dev ietın bu pro- tokolle birlikte otorıter merkezıyetçi ko- numunu sıvil alana terk ettiğini belirte- rek bunun sanat ortamının özerkleşmesi ve demokratik ortanıa ulaşabilmek açı- sından önemli bir adım olduğunu sö> le- dı. '"Türkiye'nin gerçek çağdaş demok- rasive ulaşabilmesi için sivil toplum ör- gütlerinin yöetenler karşısında eleştirel. muhalif konumlannı güçlendinmesi gere- kiyor. Bu sağlanmazsa Türkiye'degerçek birdemokrasikurulamaz"dı\en Koçan. örgütlenme sorunun sanat alanında da yaşandığını belirterek 'Sanatçılann kit- lesel davranışlan sonınlar doğurmakta- dır. Türkiye'de her şey olumsuz giderken böyle bir girişimde bulunabilmek bizim için büyük birşans" görüşünü dile getir- dı. Toplantıda Plabtık Sanatlar Derneği Başkanı Hüsamettin Koçan. dönem baş- kanlığını TOBAV Genel Başkanı Tamer Levent'e devretti. 27-28 Mart 1995 tarihınde gerçekleş- tırılen Sanatta Özerk Yapılanma ve Ya- ratma Özgürlüğü 'Sanatçı Kurultayının bugünlere gelınmesınde önemli bır payı olduğunu anımsatan Levent. 'Türki- ye'nin bir kimlik arayışında olduğu bir dönemde. kültür alanında uzun süreler- dir veriien mücadelede gelinen son adım, kültür insanlarının yeni bir öncülük mis- yonu v ükleneceğini gösteriyor. Bu sürecin daha da gelişeceğini umuyorum" dedı. Protokolle. sanat ve sanatçı örgütle- nnce seçileeek oldn her disiplınin temsıl edileceğı. özerk bır yapıya sahip olacak Ulusal Sanat Kurumu oluşturuluyor. Ku- rulda. ayrıca Özerk Sanat Konseyi Gin- sim Kurulu Genel Sekreteri ve Dönem Başkanı ile bır Bakanlık temsıleısi yer alacak. İmzalanan protokolle süre gel- mekte olan bürokrasi merkezli kültür po- litıkalanndan ve öreütlenmelerden vaz- Bakanı Fikri Sağlar, protokolü "Devletin sanatı ve sanatçı sorunlannı içeriden izlemesi, onlara daha etkin katkıda bulunması anlamına gelen son derece önemli bir girişim" olarak değerlendirdi. Kurucu Sanat Konseyi Dönem Başkanı Hüsamettin Koçan ise devletin bu protokolle birlikte otoriter merkeziyetçi konumunu sivil alana terk ettiğini belirterek bunun sanat ortamının özerkleşmesi ve demokratik ortama ulaşabilmek açısından önemli bir adım olduğunu söyledi. geçıliyor. Bunun yennı sanat ve sanatçı örgütlerinın demokratik katılımı ile oluş- turacaklan daha dinamik bir yapı alıyor Buna göre sanat ortamı önce müzik, sı- nema. sahne sanatlan, plastık sanatlar ve yazın olmak üzere 6 ana alanda toplana- eak. her alan demokratik bir yöntemle kendi alanlanyla ilgıli Sanat Kurulu'nu oluşturacaklar. Bu kurullar kendi içlerinden seçecek- leri bir başkanın başkanlığında çalışa- caklar. Her alanın başkanlan bir bakan- lık temsilcisınin katılımıyla üst "Özerk Sanat Kurumu Kurulu'nu oluşturacak- lar; sanat ortamı ile bu kurul arasındakı ilişki. esas olarak örgütler tabanına da- yanarak çalışan ve denetlenen bir ilişki olacak. Güldiken'in 'Komedi Sineması' özel sayısı Kültür Servisi - Dort ayda bir. Iris Ya- yıncılık tarafından TurgutÇeviker'in yö- netmenliginde yayımlanan Güldiken'in Güz '95, 8. sayısı yayımlandı. "Sinemanın Vüzüncü Yılı" anıSına "Komedi SinemasTna aynlan dergının özel sayısı, 128 sayfa olarak yayımlan- dı. Dünya ve Türk sinemasında komedı olgusunu ele almaya çalışan yazılardan oluşan özel sayı. sinema meraklılanna. aydınlara ve özellikle sinema eğıtimı alangençsinemacı adaylannayararlıbır bütünlük oluşturmuş. Mızah. komedi ve sinema gıbi alanlarda incelemelerin az olduğu ülkemızde. Güldiken'ın özel sa- yısı. bir boşluğu dolduracak önemli bır ilkçalışma. Derginin bu sayısında yer alan yazılar: "Sinema" VedatTürkali; "Komik Sine- ma. Komik Seyirci" Mehmet \li Kıbç- bay: "Lumiere'nin Anımsadıkian" G«- orges Sadoul; "Marc Sennet"e Sorular" Thedor Driser; "Charlie Chaplin'e Şar- kı" Carlos Drummond de Andrade: "Şarlo'nun POrtresi" Jan Mara; "Char- lie Chaplin'den Anımsamalar" Ke\\in Bnwnlow; "Şarlo tstanbuCda" Feridun Kandemir:" Keaton >e Ögeleri n O> unu " Robert GofT: "Harold Llo>d: Açıklama- lar" M. Ciment/R. Borde"; -\lar\ Öldü Yaşasın Mar\ Biraderler" Sungu Çapan: "GrouchoPoıtresT Dranson; "TürkSi- nemasında Güldürü Rlmleri" Agah Öz- güç; "Şiirler'" Yunus Kora>; "Bülent Oran'la Komedi İ stüne" Fatma Oran: "N. Tosun, M. Sim, S. Kaner" Necati Abacı; "Bir Güldürü l stası Atıf ^ dmaz ile Söyleşi" \ecdi Sayar; "Küçük Yeşjl- çam Sözlüğü'nden" Fatih Ozgüyen: "Münir Özkul ile Güldürü Düması Lze- rine"* N'ecdi Savar: "Zeki Alasva ik Sö>- kşi" Ata> Sözer; "80'lerin \"e 90*larin Kahranıanı" INazlı Ba> ram; "TürkCan- landırmaSineması" Turgut Çev iker. Sel- çuk Demirel \e Pericoli'nin karıkatürle- rı de dergıde yer alıyor "Komedi Sineması1 " özel sayısında Charlie Chaplin'a ağırlıklı bıryeraynl- mış. KevNin Brownlow'un Chaplin fıak- kındaki anılan. Yedigun.deTgısırtde çı- kan Charlie Chaplin'ı taklıt eden bır Ma- car oyuncu hakkında Feridun Kande- mir'in yszdıgı yazı ve Carlos Drum- mond de Andrade'ııın "Halk Adamı Charlie Chaplin'e ŞarkT>ı . büyük ko- medi oyuncıibu Charlie Chaplin'e aynl- mış yazılar. Chaplın'ın yanı sıra dünya komedi sinemastnın önemli isımleri Bus- ter Keaton, Harold Llo>d. Marx Kardeş- ler hakkında yazılar da dergide yer alı- yor. Türk sinemasında komedi ve Türk komedi sınemasının önemli ısımlenyle ilgilı yazılar ve söyleşılerin de sunuldu- ğu Güldiken'de yer alan Turgut Cevi- ker'ın "\na Çizgileriyle Türk Canlan- dırma Sineması" ıncelemesi. bu alanda ülkemizde yayımlanmış ilk kapsamlı metin olma özellıüı taşıyor Çocuk Müzesî açüchKültür Servisi - Istanbul Arkeolojı Müzelen Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan "Çocuk Müzesi" önceki gun Kullür Bakanı Fikri Sağlar tarafından törenle açıldı. Kültür Bakanlığı'nın çocuklara okumayı sevdirmek ve kendilerini gelıştiımelerine yardımcı olmak amacıyla kütüphaneler açarken, onlara Türkiye'nin zenginliklerini. tanhsel mirasını yansıtan eski eserlen tanıtmak için çalışmalar içerisinde olduğunu belirten Sağlar, bu çalışmalar doğrultusunda istanbul Arkeoloji Müzelen'nde oluşturulan Çocuk Müzesi'nın çocuklara Anadolu'nun görkemli mirasını tanıtacağı ve onlarda koruma bılincı oluşturma yönünde önemli bir işlev üstleneceğini belirtti. Sağlar. konuşmasında "Geçmişini ivi bilen, bugününü degeıiendirebilen ve geleceği kucaklayacak kültürlü bir nesil. ülkemizin onuru ve umudu olacakbr" diye konuştu. Törene katılan Özel Yıldızlar llkokulu öğrencilennin konserı ve halk oyunlan ekibinin gösterisinden sonra Fıkn Sağlar, "Çocuk Müzesi"ni hizmete açtı. İlk ve ortaokul çağlarındaki çocuklara eski eserlenmizi ve bu konuda bilimsel çalışmaların yapıldığı müzeleri tanıtmak ıçın kurulan Çocuk Müzesi'ndeeskiçağ ınsanlannın günlük yaşamlanndan görünümler. değişik çağlara ait hayvan heykelcikleri ile çahşma ve vıdeoodası bulunuyor. BU AŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL Elli Yıl Nasıl da Doğruluyor Tan'ı? Tan gazetesı, 4 Aralık 1945'te iktidardaki CHP'nin örgütlediği kaba güçlerle susturuldu. Düşünme yerine buyrukları uygulamaya, tartış- ma yerine kara çalmaya, kamu yararı yerine kişi- sel çıkara. kalem yerine balyoza alıştırılmış genç- ler basımeviyle yönetim yerini yerle bır ettiler ga- zetenin. Elli yıl önce. Böylesi olayları anarken belleğini kusacak gibi oluyor insan. Savaş bitmiş, uzatmalı sıkıyönetim yerli yerinde. Biıieşmiş Milletler'ealınmışız. sınırlanmız evren- sel bildirgenin temel ilkelerine bile kapalı. Acayip bir korku dönemi bu. iktidar birden fazla parti kurulmasına izin veren yasal düzenlemeler yapmış, ama korku içinde. Demokrasiden korkuyor. Göğüslerinde "Istiklal Madalyası" taşıyan nice milletvekıli. bakan kurtuluş savaşımızın vazgeçil- mez ilkelerinden korkuyor. Başta Adnan Menderes, Emin Sazak gibi sı- nıfsal çıkarlarını çok iyı bılen toprak ağaları, "Top- rak Kanunu "ndan korkuyor. Yeniyetme burjuvazi: ışçi sınıfının öncülerinden, sendikalardan, Köy Enstıtüleri'nden korkuyor. Hukuk mantıklan tüzüklerle. yasalaria kelepçeli yargıç ve savcı, özgürlüğüne golge düşürmeyen yazardan, çizerden, düşün veedebiyatadamından korkuyor. Düşün ve edebiyatın has adamlan ülkenin gele- ceğinden korkuyor. En acısı. cumhuriyetın ikinci kuşağı sayabılece- ğimiz gençlik çoğunluğu gerçekleri aramaktan kor- kuyor. Bu acayip korku döneminde korkusuzca yayımı- nı sürdüren belkı de tek gazete Tan. Gazeteci satmaktan, kimileri vapurda, halkevin- de, kahvede okumaktan korkuyor da Sertel'ler, Boran'lar. Esat Adil'ler, Aziz Nesin'ler, Kemal Bilbaşar'lar yazmaktan korkmuyorlar. Kafalannda gerçeğin güzelliği var çünku. Cumhuriyet. yaşadıkları yarı sömürge döneminin toplumsal gizlerıni algılayarak "Neyapabiliriz" so- rusunu korkusuzca yanıtlayabılenlerin kavgaları sonucu kazanılmıştı. Tan'da birteşen yazarlar 1923'ten sonraki yapı- nın özünü belirleyen düğümlerı çözerek yeni bir savaşıma öncülük ettiler. Sabiha Sertel'in saldırıdan birkaç gün önceki yazılanndan birine uygun gördüğü başlık, bu sa- vaşımın hedefini gösterır sanıyorum: "Zincirii Hürriyet." Özgürlüğü zincirlerinden koparma istenci. Tan gazetesinin susturulmak istenmesinin asıl nedeni böyle geçmeli basın tarihine. Son yazılanndan bırinde şöyle diyordu Sabiha Sertel: "Demokrasilerde devlet, azınlıktaki güç sahiple- rıyle bu güçten yoksun olanlararasında uyum sağ- lamakla yükümlüdür. Bu nedenle yalnız siyasal partilerin örgütlenmesiniyasaklayan yasatann de- ğiştinlmesiyle çağdaş demokrasiye geçış koşulla- nnın hazırtanacağını varsaymakyanhştır. Temethak ve özgürlüklere devlet güvencesi sağlanmadıkça demokrasiden söz edilemez." (1 Aralık 1945) Telaşa neden olacak ne vardı ki bu uyarılarda? Haksız mıydı, ulusal çıkarlara ters düşen öneriler- de mi butunuyordu Sabiha Sertel. "Temel hak ve özgürlüklere yasal güvence sağ- lanmadıkça demokrasiden söz edilemez." 50 yıl geçmiş aradan. Biz "canlı tarih"\er bellekterimizi kusacak oluyo- ruz. Korku döneminin devletlileri tarihin mezarlığın- dan çıkmış gibi. Kimimiz, gene düşünmekten sanık. Kimimiz, gene izinlı özgür. Geçen 50 yıl nasıl da doğruluyor "Tan\ Doğıış Otomotiv'descmatının tüm dönemlehnden ömeklerin sergilendiği bir retrvspektifaçcm Bubi: Sanatçı olmaktah bıktım! • 'Yapıtın izleyici tarafından sanatçınm itirazına rağmen yorumlanmasına. başka bir deyişle, yaygın bir yanlış anlamanm, daha doğrusu izleyenın haksız bir kazanç talebine hep karşı çıktım. Kısaca, yapıtın yorumlanarak genişletilmesine karşıyım.* AHU ANTMEN Kafeslere adını yazdıran ressam. Sek- senlı yıllardan bu yana özellikle soyut 'görsel nesnelern le' tanınan Bubi, Mas- lak'takı Doğıış Ötomotiv 'de yer alan ret- rospektifıyle. yaklaşık 30 yıla yaytlan sanat yaşamının tüm dönemlerinden or- nekler sergıliyor. Onunla geçen yıl içinde yaptığımız bır söy leşide. 'tfim kafeslere Bubi dedirtene kadar' vazgeçmeyeceğinı söylemıştı. sa- natının belkemığini oluşturan bu görsel nesnelerden. bu retrospektıf sergi. sa- natçının uzun süredir sergilenmemış ya- pıtlanyla. son donem yaptıği "kafes dışı* çalışmalarını biraraya getiriyor Ortaya çıkan resim. yaşamı boyunca farklı tarz- larla deneyler yapmış bir ressamın, '\a- ratümamış olmanın hüznünü içinde ta- şıyan'resimlere doğru daha çok deney ler yapacağı.. - Bubi retrospektifi, seksenli y ıllardan bu yana özellikle 'kafes'leıie tanınan bir ressamın, bu kavramla hiç örtüşmeyen, çok çeşitli yapıtlannı bir araya getiriyor. Figürden soy uta bir çizgiden de söz edi- lcbilir bu süreçte. Son dönemde ise yine figüre yöneldiğiniz sö> lenebiür... Ben hiçbır zaman fıgüratif resım çız- meyi bırakmadım. Yaygın olarak Bubi ismiyle çağrışan kafeslerle birlikte sü- rekli figür çalıştım. Beni yakından tanı- yanlar, boş vakitlenmde sürekli empres- yonistpeysajlarçızdiğımibiiırler. Sergi- lediğım son örneklere gelince, bunlann özgün olmaları onların yeni bir dönem olarak (kafeslerden sonra değil. kafesler- le birlikte) sergilenmesine neden olmuş- tur. - Bu ngüratif röhefler. aslında oiduk- ça farklı duruyor sergide yer alan öteki işlere bakınca.- Bu fıgürler. aynı kafes örneğinde ol- duğu gibi, rolyef bıryapıya sahlp. İçleri naylon. kâğıt. sunger gibi çeşitli malze- melerle doldurulmuş bez fıgürler tuva- lin üstüne dikılerek önce sabitlenmiş sonra da boyanmış. Bu yönleriy le. hem heykel hem resim olma özelliğı taşıyor- lar. - Mesaj taşımakzorunda kalnıay an bir sanat y aptığınız iddiasındasınız. Oy leyse rcsnıinize salt bir mimari öğe olarak mı baknıalı? Evet, cn doğru yaklaşım. onlan birer mimari öğe olarak görmektir Yapıtın ız- leyıcı tarafından sanatçınm itirazına rağ- men yorumlanmasına. başka bır deyişle. yaygın bır yanlış anlamanın. daha doğ- rusu izleyenın haksız bır kazanç talebi- ne hep karşı çıktım. Kısaca. yapıtın yo- rumlanarak genişletilmesine karşıyım. Bana rağmen dıştan bir göz onu farklı yorumlamak istiyorsa önce ımzamı sılip kendi imzasını atmalı. Bu arada izleye- nin vehimleri. halüsinasyonlan beni hiç ilgilendirrnıyor Yant ben bir kare çızi- yorsamo sadecebirkaredir. Onundışın- da dünyayı kurtaracak gızli ışlen veya şifreleri yokrur. - Hadi kafeslerin çağnşımlanndan \az- geçtik... Ama geometrik şekillerin soyut sanatta çağnşrırdıgı olgulara bakalını... Örnegin \Nalt \\ hitman'ın da bir şiirin- de,Tann'yı bir 'kare' şekliyle betimleyi- şi... Pek çok soy ut sanatçınm işlerinde g5- rülebilen bir şeydir bu. Buradan. sizin İsa. Meryem ö/etle dini içerikli fıgüratif resimlerinizegeçelim- soyutresimk-riniz- dede böyle bir içerikten söz edilebilir mi? Evet. dını ızıbı duran bırçok resımler yaptım. Bu sergide bulunmayan. "Çar- mıhını Kuran İsa", "İhbarcı Yahuda'nın Sponsorluğunda İsa" gıbi daha birçok örnek izleyenlerde bu tip bir düşünceyi yaratması doğal. Sızin soyut diye tanımladığıntz somut resimlerımde dini bir içerikten söz et- menıız zor. Buna karşın Bubı'nın Yahu- di mistisizmi ile çok ilgilı olduğunu söy- leyebılirim Bunun dolaylı etkıleri de şüphesiz vardır. Birlikte düşünürsek bir ara Mk sık telafuz ettiğım "hiçlik" kav- ramının kaynağı "süprematistler"değil. bu kavramın asıl kaynağı olan Yahudı mistisizmi ve Kabala'dır. Yine sanatçınm yaratıcı olmadığı dü- şüncesi de aynı temellidir Bu arada ak- lıma gelmişken 1982 yılında yapmış ol- duğum fıgüratif bır resimdekı "yaratıl- mamış olmanın hüznünü hep içimde ta- şıdım"sözüsanırımsorunuzaçarpıcı bır örnek teşkil edebilir. - 1970'lerden bu yana. sanatinızın bü- tün dönemlerinden örnekler görünce, hpkı Mondrian gibi sizin de "imza res- miniz" haline gelen soyut resimleriniz- den önce romantik, sembolik örneklere rasthyoruz. Mondrian'a bir yakınık du- yuyor musunuz? Hatta sergide bir de üzerinden boyalar akıttiğınız bir 'Bubi Mondrian'ıvar._ Mondrian'ın resmine her za- man büyük bir saygı duymu- şumdur. Ama yakınlık duydu- ğum söylene- mez. Tam tersı. onunpırıllığı ba- na biraziticigel- mıştir. Bu .-.ergi- deki Mondrian kopyasının bo- yalannı diğer renk bölümlerinin üzerineişte bu yüzden akıttım. Bır yerde onu bence. yaşama ça- ğırmışoldum... - Son 20-30 yıtda sanatta soy ut-figüra- tif arasındaki çizginin kesinligini aslında yitirdiği görülüyor. Yaşadığımız dönem içinde soyut sanatçıların 'yenilik' anla- mında yapabilecekleri bir şey kaklı mı sizce? Bu ıki yönelişin de sonunun geleceği- ne inanmıyorum. Yapılacak yeni bir şey var mı sorusuna gelince. benim resimle- rim bu sorunuza yeterince yanıt vermi- yor mu? - Böyle bir retrospektif bir araya geti- rirken baktığınızda. yok etmek istediği- nizya da bilerek sergiye koymadıgınız bir dönem ya da resimler oldu mu? Doğrusunu istersenız, bır dönem de- ğil. tümünü yok etmek isterim. Sanatçı olmaktan bıktım! Gecenın geç saatlerin- de bıtirmiş olduğum bir yapıt bana ulaş- tığım en yüksek seviye gıbi gelır. Sabah- leyin uyanınca ise tam tersı. onu tekme- leyip tahrip etmek istenm. Yine de dü- şününce, sanatçı olmaktan başka ne işe yaranm sorusuna hiçbır yanıt bulamıyo- rum, doğrusu. Toshiko Yasumoto hat sepgisi • Kültür servisi -1 urkıye'de \e dünyada tek olan Türk Vakıf Hat Sanatlan Müzebi'nde. 13. Vakıf Haftası dolayisiyla yann "Toshıko Yasumoto Hat Sergisi" açılıyor. Sergi 3apon hat sanatçısının Türkıye'dekı ilk sergisi. Yasumoto'nun Çin ve Japon hattı ile yazdığı toplam 50 eserden başka sergıdekı cserler. Japon üslubunda yazılmış Çin atasözlerı. Japon ve Çin şııılenndcn oluşuyor. Sergide. ayrıca. yazı yszmakta kullanılan araçlarda sergılenecek. Çin Edebıyatı \e Tanhi profesörü olan Yasumoto. Parıs'te \e Tolouse'ta bırçok sergi açtı Verimlilik, kalite ve kültür • Kültür Servisi - Pımapen Kültürevı'nde yann saat 19.00'da xerımlılık ve kalıtenın kültürle ılışkısını ele alan bırpanel düzenlenecek. Kuruluşlardakı verımlılık ve kalite anlayışının anlatılacağı panelde. yönetımın yarattığı kuruluş kültürii ıle kültürün verimlilik ve kalıte üzerindekı rolü tartışilacak. Ne\ val Çızgenın yöneteceği panele konuşmacı olarak Doç. Dr. Handan Kepır Sinangil, Meral Toprak ve Irfan Onay katılacak. Ulusal Kısa Film ve Öykü • ANKARA (ANKA) - L lusal sinema ve kısa filmin tanıtımına öncülük etmek \e bu alanda yapılan çahşmaian Jesteklemek amacıyla 23-31 Mart 19% tanhlerı arasında Samsun'da gerçekleştınlecek " 1 Karadenız Kısa Film Festivalı' kapsamında Llusal Kısa Film Yanşması ve Ulusal Kısa Film Öykü Yarişnıası düzenlendı. Konulu, belgesel. canlandırma dallarında kısa \ ıdeo sinema filmlerını kapsayan "Ulusal Kısa Film Yanşmasına son katılma tarihi 2 Şubat 1996 olarak belırlendı. 1 Ocak 1994ten sonra yapılan fılmlerın katılabıleceği yarışmada 1 adet VHS (PALı kopya yeterlı olacak Ödüllerı. sinema ve vıdeo filmlerı ıçın ayn ayn konulu. belgesel ve canlandırma dallan olarak belırleneceği yarışmanın seçici kurulunda T\' yapımcılan Bınııur Kılınçkaya. Lütfü Özalay. senaryo yazarı Hüseyın Kuzıı. Klas TV Genel 'iayın Yönetmenı Kenan Engızlı. Sinema Dergısı Genel Yayın Yönetmenı Mehmet Acar, Akdenız Sinema Grubu üyesı Öznur Çav uşoğlu \ e sinema yazan \ecdı Sayar yer alacak Paktetan'dan Deminöz'e ödül • İSTANBLL(UBA)-Fotoğrafsanatçısı Sadık Demiröz Pakıstan'da düzenlenen uluslararası bir fotoğraf yanşmasmda "Onur Mansıyonu' kazandı. Türk fotoğraf sanatının en önemli isımlerındcn olan Sadık Demiröz. Pakıstan'da bu yıl onbinncısı düzenlenen "Pakıstan Internatıonal Salon Of Photograph VV'orld C'up 1995" yarışmasına da katıldı. Sponsorluğunu Photographıc Socıety Of Ameııka (PSA) \e Natıanol A StKiatıon For Photographıc Aıt'ın (NAPA) ortaklaşa üstlendıgı yarışmaya. "Martı ve Aılam' ısınılı çalışmasiy la katılan Demiröz. "Onur Mansıyonu" ile ödüllendirildı. . f
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear