Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1EKİM1995SAU CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
"Küreselleşme (Devlet, Sefalet, Şiddet)"başlıklı sergide 8 sanatçının şaşırtıcı yapıtlan yer alıyor
'Sefalet'e sanatsalbir bakışTANERGEZER
Devlet ve şiddetin gölgesınde ortaya
çikin sefalet.sanatçıların bakıjlanyla
Be\oğlu İmam Adnan Sokak'taki Dev-
let Han'da sereileniyor. "KüreseUeşme
(De.let Sefafct, Şkidetr adlı sergide 8
samtçının. şiddetı ve sefaleti değişık
mazemelerle işleyerek ortaya çıkardık-
lan şaşırtıcı v apıtlar yer alıyor. Küratör-
lü&inü Ali Akayın'yaptığı sergide Ah-
ma Müderrisoğlu,, BiilentŞangar, Emre
Zeytinoğlu, Gülsün Karamustafa. Hüse-
vinB. Alptekin, Michael Morris, tsmet
Doğan ve Müşerref Zeytinoğlu'nun ya-
.pıtlan yer alıyor 26 ekimde açılan sergi
25 kasıma kadar açık kalacak. Serginin
tertKİ kavramı. devletin ve şiddetın göl-
gesınde ortay a çıkan sefalet. Yer alan ya-
pıttar. devletin uyguladığ\ şiddetın ya-
nında, de\ letin dışına çtktşın şiddete dö-
nü^mesinı \e ıçimizdeki şiddete. ulus
devletin geri çekilmesiyle birlikte orta-
>açıkanduruma. sanatsal ve sezgisel bir
bakış sunuyor Farklı malzemeler kulla-
nılan v apıtîar. insanlan şiddet ve sefalet-
k yû2v üze getinyor. mantar tabancasıy-
la bışlayan oyunlann neTelere uzanabi-
leceğını düşündürüyor.
' Serginin küratörü Ali Akay. 9O'lı yıl-
lardî transnasyonellerin sonunun gelme-
si ve megalopollerdönernine gınlmesıy-
le birlikte. devletin geri çekildiğini ve
ulus devletin krizınin başgösterdiğini
söylüvor. Akay a göre bu krizle birlikte
liberal söylem ortayaçıktı \e "sosyalist"
birekonomiden sıynlıp. özgürlüklere ka-
vuşulacağı düşünüldüğü. Ama son 15
ytldı. tam aksine. büyük kentlerde zen-
ginlıkvc şiddetın bir aradayaşadığını ve
korkunç bir paradokslar dünyasında ya-
şadığımızı belırten Akay. sergide söz ko-
nusu olanın "Refah de\letinin krizini
vadsımak değiL yeni dayamşma ilişkile-
rinin araştınlmasr olduğunu söyledi.
Akay sergide, bılimsel dallann mes.ru-
luğunu yıtirmeye başladığı bir dönemde,
bu sosyolojık konulara \e gehşmelere
sanatçılann görsel olarak sezgileriyk
yaklaştıklannı. bunundeneyini yapükla-
nnı_ söyledi.
Özellikle sosyal bilimlerin kriz içinde
olduğunu ve sosyolojinin de bu krizı en
yoğun şekılde yaşadığını düşünen
Akav'a göre "Burada söz konusu olan
şev Rönesans'tan beri ezki bir üstünlük
kuran bilime karşı sezgirrin geri dönii-
şii" Akay'a göre bılım ile sezgı arasın-
dakı denge günümüzde sezgiden yana
olmav a başladı.
Dev letin ortaya çıkan bu durumda
"hem şiddeti uygulayan hem de manız
kalan" konumda olduğunu söyleyen
•Akay'a göre bu durumun nedeni. devle-
tin ideolojıkaygıtlanylabaskıcı aygrtla-
n arasındaki ikilik. Hukukıliğı ıle şidde-
ti arasındaki çelişkının devletin uygula-
dığı ve maruzkaldığı şiddetı gosterdıği-
•nı söyleyen Ali Akay, "Devtet hem gol-
•gede.hemgölgeyapıyor'*dedi. Akay dev-
letin geri çekilmesinı Türkiye'de dev leti
idare edenlerin üstlendiğıni, hükümetle-
nn dev leti kullanarak devletin dışına çık-
mava çalıştıklannı söyleyerek "Devlet
buntdaçözülmenin araeı haline«eliyor ve
kendi kendisinin ölumünü hazırüyor"
dedı
Devletin geri çekilmesine şüpheyle
bakan Akay. devletin geri çekilmesiyle
<
o
z
wa
c=
1
r
rtET
Yapıtında bir şiddet öğesi olarak silah-
lara yer veren Doğan. serginin televız-
yonda, gazetede görülmesi yenne sergi-
ye gelip doğrudan ıletişime girmesıni is-
tiyor. İnsanlarla sergi arasında bir aracın
olmasınm serginin anlamını yaraladığı-
nı söyleyen Doğan'a göre televizyon bir
iletişimsizlik nesnesi haline geldi. Doğan
televizyonu "terörisf" olaraktanımlıyor.
Ahmet Müderrisoğju
Büknt Şangar İsmet Doğan
y^üratörlüğünü Ali Akay'ın üstlendiği serginin temel kavramı,
J ^ devletin ve şiddetin gölgesınde ortaya çıkan sefalet. Sergide yer alan
JL M^ yapıtlar, devletin uyguladığı şiddetin yanmda, devletin dışına çıkışın
şiddete dönüşmesini ve içimizdeki şiddete, ulus-devletin geri çekilmesiyle
birlikte ortaya çıkan duruma, sanatsal ve sezgisel bir bakış sunuyor.
Müşerref Z^vtinoğlu
birlikte hem sanatçılann ımkânsızlıkla-
nnın ortaya çıktığmı. hem de vahşi ka-
pitalizmle yüz viize geldiğımızi söyledi
ve •'yırtık olmayanlann Danv in'in me$-
hur yasasında olduğu gibiyok oiupgide-
eekleri bir sistem kâbul editeme?" dedı.
Devletin uyguladığv şiddete karşı çıkan-
lann da şiddet uygulama yoluna gıttik-
lerinı söyleyen Akay'a göre bu durum.
büyük kentlerde sefaletin \e zenginliği-
ni ıç içe geçmesını sağladı ve insanlann
içindeki şiddetı de ortaya çıkardı. Akay.
işsizliğin tüm megalopollerin sorunu ol-
duğunu söyleyerek şiddetin sefaleti de
içinde banndırdığını belirtıyor.
Bu durumu aşmak içın kapitalist sis-
temin mantığından uzaklaşmak gerekti-
ğinı düşünen Akay'a göre sanatçtnın
önemli bir görevi var. Çünkü. sanatçı ti-
cari sistemin üretıminden çok. yaratı
mantığını ortaya koyan kişi vebubakım-
danöncübir rolü var. Ali Akay'a göre sa-
natçılarbu ımkânsızlıklar içinde kahra-
manca davranıyorlar. Sergide göriilen iş-
lerin almıp satılmadığını, tican bir ras-
yonalitesi olmadığını söyleyen Akay. bu
konuda devletin önemli bir yere sahip
olduğunu \e galenlerin yapmadığı bü-
yük işleri devletin üstlenmesi gerektiği-
nı belirtti.
Akay; sergide çözüm önermedikleri-
ni. böyle bir güçleri olmadığını söyleye-
rek bu durumun görsel deneyimini gös-
termek ıstedıklerıni anlattı. Akay'a göre
insanlann okumadığı. televizyonun ve
boyalı basinın insanlar üzerinde çok et-
kıli olduğu Türkiye'de sanatçılar. görsel
bir şekılde ortay a koyduklan eserleriy le.
durumu ifade edemeyen. karma^ık bir
şekılde ortaya koyan yazarlardan daha
şanslı durumdalar. Elbette bunun ger-
çekleşebılmesi ıçın bu tür sergılerın da-
ha halka açık yerlerde yapılabılmesi ge-
rekiyor Ali Akay'ınisebusergıyekimin
ve kaç kişinin geleceğı hakkında bir fik-
ri yok
BükntŞangar
Ahmet Müderrisoğju
sergiyi de çok fazla insanın izlemeyece-
ğini düşünüyor. Şangar. bu kavramsal
çalışmaiarı anlayabılmcsi içın insanlann
kendilerini eğitmesi gerektığini soylü-
yor ve bu konuda bilgilendinme aşama-
sının öneminı vursuluvor.
İsmet Doğan
BülentŞangar'a göre "Dc> letinçukur-
lan içinde,onungeriçekilişi sırasında içi-
mizdeki şiddet. toplumsal yaşamın çeliş-
kilerini büyiitüyor." Şangar. her an şidde-
te maruz kalabileceğımız gıbi şiddet de
uygulayabıleceğımızu bunun, içımizde
oîan bir şey olduğunu düşünüyor. Tele-
vizyon da şiddeti en çok banndıran yer-
lerden bin ve Şangar'ın yapıtındaki ıştk-
h pano. bunun yansıması
Şangar. farklı bir anlayışlan olduğunu
beürterek bunu yansitmak istedıklerinı
söylüyor ve "Yaşadığımız toplunıu yo-
nımlamamızlazmrdiyor. Sanatçının en
büyük sorununun toplumlabağlantı ku-
ramamak olduğunu düşünen Şangar. bu
Yapıtında şıddeti topluma ve içindeki
bireye yönelik sıiahlara yer veren Do-
ğan. bu durumun hem dev letin ıçini dol-
durduğunu hem de şiddetler arası çar-
pışma ortamının araçlan olduğunu düşü-
nüyor. Medyadan dolayı her şeyin gö-
rüntü haline geldığini kabul eden Do-
ğan, yapıtında da görüntülere yer ver-
miş.
Doğan, göndermeler içeren yapıtında
metinler arası bir ilişkinin söz konusu
olduğunu söylüyor. Yapıtına bir metin
olarak bakılması gerektığini düşünen
Doğan. yapıtı oluşturmak için başlan-
gıçta sezgı gerektığini. ama bir söylem
oluşturmak zorunda olduğunu ve bu söy-
leme göre ışinı düzenlemek zorunda ol-
duğunu söylüyor ve kendı söylemini
"Nominalist, rcalist, konseptualistve iro-
nik" olarak tanımlıvor ve bunlann hep-
sinin pos.tmodemı?me bir gönderme ol-
duğunu söylüyor. Doğan' ın insanlan et-
kilemek gibı bir düşüncesi de yok. Ona
göre "
k
İşin kendisi önemlL"
"Mantar tabancası oyunla başlasa da
şiddetin bir öğesi halinedönüşebilir" dü-
şüncesindeki Müderrisoğlu. yapıtında
ironik bir biçimde mantarlarayer vermiş
ama şiddet bu kadar zararsız değil. Libe-
ral ekonominin "ovunumsu'" ortamında
dev letin uyguladığı ve maruz kaldığı şid-
detı yansıtan Müderrisoğlu, yapıtının dü-
şüncesini ve durumu yansıttığı görüşün-
de. Müderrisoğlu'na göre, oyunumsu or-
tamda oyunlarbile şiddete dönüşüyor ve
bireysel şiddetin araçlan haline geliyor.
Müşerref Zeytinoğlu
" Kaptdan içeri 0ren hem yasaya kar-
şı gelecek hem de >asa onun yaşamını be-
lirieyecektir" diyen Zeytınoğlu'nun pro-
jesinin amacı Osmanlı'dan günümüze
kadar gelen kapı tutma geleneğını vur-
gulamak. Yapıtında vurgulamak istedığt
bir şeyin de Doğu Bloku'nun dagılma-
sından sonra sınırların ortadan kalktığı-
nın düşünüldüğünü, ama devletin kont-
rol mekanızmasının dışına hıçbir zaman
çıkılamayacağı olduğunu söyleyen Ze\-
tınoğlu. v apıtmda yer v erdığı mızraklar-
la Osmanlı geleneğine dönerek bir çıkış
bulunamayacağını anlatarak yapıtında
bir sirkülasyon olduğunu söylüyor ve
~Bir taraftan girerek >önlendirmeyle öte-
ki taraftan çıkılıyor" dedi.
Zeytinoğlu'na göre sanatçı da şiddete
maruz kilıyor. Yapmak istedıği çok şey
olduğunu. ama kendısıne bir kisıtlama
koyıiıak zorunda olduğunu söyleyen
Zeytinoğlu. yaptıklarının çok daha uç
boyutlannı düşünüyoT, ama bunlaradev-
letten bir kısıtlama geleceğınden emin.
Emre Zeytinoglu
Yapıtını. "Çözümsüzlügün kısırdön-
güsü hunik'r arasında sürekli yinelenir"
diyerek açıklayan Emre Zeytinoğlu'na
göre askerin mekanızma içinde çözme-
ye çalıştığı sorunlar, günlük hayata yan-
sıyor. Bu sorunlan toparlamak durumun-
da da olan asker, pisliği tekrar sistemin
içine boşaltıyor. Ve bu sürüp gidiyor.
Zeytinoğlu'na göre dev letin kendi ide-
olojisini korumak için uy guladığt şiddet
kadar, sivil toplumun uyguladığı şiddet
de var ve eşdeğer.Zeytinoğlu. askeri sa-
dece devlet olarak düşünmemek gerek-
tiğını, devlete karşı da aynt şiddette bir
şiddet uygulandığını söylüyor. Sanatçı
bu kısır döngüyü fıkirlerin asgari müş-
terekte buluşabileceği bir tartışma orta-
mıyla aşılabileceğini düşünüyor. ama
Zeytınoğlu'na göre "Türkıye'nin böyle
bir kapashesi yok".
Zeytinoglu; sergiyi. normal ınsanlara
söyleme olanağı verilmeyen sözleri.
w
ikinizin de yaptığı aynı şe>dir" dûşün-
cesinı sanatçının müdahale olmadan
açıklayabilmesi. Yani siyaset meydanın-
da olduğu gibi bunlardan bahsetmeye
kalkınca. siyasetçiler kapsamlı açıkla-
malarla meseleyi kapatamıyorlar.
ALINTILAR
6
Artık müziğmıizle
mesaj verıyoruz
MEFARET AKTAŞ
Cnlü neo-romantık pop klasığı '"Big in Ja-
pan"in pıyasava çıkışından 11 yıl sonra Alp-
havilte. Türkiye'deydı. 80'li yıllann pop pıya-
sasına hükmeden Alman grupların en önem-
lilennden olan Alphav ille, 28ekım gecesi Me-
cidıveköv Profılo Fabnkası'nda düzenlenen
bir partıde konser verdi. Bo> London'ın spon-
sorluğuvla, Truc'' organizasyon tarafından
düzenlenen konser ıçin, esas kadrosu, Mari-
an Gold. Bemhard
LlovdveRickyEcho-
lette'den kurulu
gruptan. yalnızca
grubun beyni Mari-
an Gold1stanbul'day-
dı. Alphâvılle. uzun
süredır stüdyo kayıt-
ları dışında bir araya
gelmedığınden Goİd
konsere bas gitarda
Alex Sla\ik. dav ulda
Robbie France, gitar-
da David Goodes ve
keyboardlarda Mar-
tin Lister'dan oluşan
toplama grubuyla
çıktı. "Forever Yo-
ung". "Afternoons m
l'tojMa", "Prostihıte*
ve solo albümü "So
Long Celeste"den
parçalar seslendıren
Gold, konserden ön-
ce yaptığı basın top-
lantısında "Breathta-
king Blue" albümü-
nün. canlı perfor- Ha>ranlan AlphavİHVi belderken Marian
manslar ıçın uygun Gold 'toplama kadrcrsuyla Utanbuldaydı.
olmadığını bu yüz- (Fotojiraf: DEVRİM BÂRAN)
den, kon^erlerde bu
albümden parçalar seslendırmedıklennı açık-
lamıştı. Grüp. konserde. Breathtakıng
Blue'dan (81
)) beri albüm çıkarmayan Alpha-
vil1e'm
u
Bigin Japan","Fore*er Young*. "So-
unds Like a Melody", "Ctence \Vıth Me" gibı
hitlennın yanı sıra geçen yılın sonlanna doğ-
ru çıkan ve özellikle canlı performanslar ıçın
yapılmı^ parçalardan oluşan •'Prostitute" albü-
münden de parçalar çaldı.
Grubun profesyonel performansmın yanın-
da. sahneye başındabir Türk bayTağı ile çıkan
gitarist Dav id Goodes'un, Marian Gold'un en
sevdığımparçalanmdanbin dediği "Europho-
ria"dakı solosu da partinın beklenen underg-
round havaya girmesıni sağladı. llk albûmle-
rınden bu yana. müzık yapmaktakı amaçları-
nın oldukça degıştığıne, şımdı müzik yapar-
ken aynı zamanda m?saj vermeyı de amaçla-
dıklanna dikkatçeken Marian Gold artık kav-
ram albümleri yaptıklannı. albümlerınde yer
alan parçalann az çok bırbırlenyle ılışkıh ol-
duğunu söyledi. David Bowie, Eınstrüzende
Neubauten, Massive Attack ve PM Dav.Ti din-
leyen Marian Gold'un, kendi müziğini tarif
ederken en çok kul-
landığı kelime, 'ro-
mantik"ti. Gold,
"Müziğinizi hangi
türe dah'ü ediyorsu-
nuz" sorusuna karşı-
lık, "Mfiziginıi tarif
edemem. belU bir tü-
re de sokamam, ama
tam olarak bir ben-
zerideyok" dedı. Sa-
natçı, gelen sorular
uzenne, bugünkü Al-
man müziğini de de-
ğerlendirdı. Son 3-4
yıldır ülkesınde en
çok dinlenen müzi-
gın tekno olduğunu,
ama yapılan ıllegal
teknopartılennin sü-
reklı olarak polıs ta-
rafından engellendi-
ğıni, bu yüzden, bu
müziğin uzun süre
yaşamayacağına
mandığmı söyledi.
Almanya'da yaşayan
çok sayıda Türk gen-
ci arasında en favorı
müziğin hıp hop ol-
duğunu da belırten
Manan Gold yaşadığı bölgede birçok Türk
olduğunu söyledıkten sonra "Bu yüzden hiç-
bir yerde hamburger bulamazken her yerde
kebap \i\ebiliyorsunuz" diyerek herkesı şa-
şırttı.
Alphavılle'ın. yaptığt Forever Young (84).
Afternoons ın Utopia (85), The Breathtakıng
Blue (89) ve Prostıtute (94) albümleri dışında
So Long Celeste (92) adlt bir solo albümü bu-
lunan Marian Gold'wn ünlü prodüktör Rupert
Hine ıle çalıştığı ıkıncı solo albümü de hazır
ve çok vakında piyasaya çıkacak. Alphav ille
yarın akşam da. lzmır'de bir konser verecek.
•Bedri Baykam. 'Yine
Düştük Yollara' başhkh
sergisinin K.u\ayi
Milliye resimlennin
'giriş' niteliğinde
olduğunu belirtiyor;
geçmişindeki kadınlan,
yollan ve yolculukları
birleştiriyor, ulusal
kurtuluş mücadelesinin
yenibiçtmiyle.
Yükselen radikal
milliyetçilik ve şeriat
yanhsı akımlar
karşısında artık.
saflann yollara düşerek
svklaştınlması
gerektığini düşünüyor
Baykam.
Birlnriıııize ba^Latıanyollar
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Yollara düşmüş bir Bedri Baykam. Git-
menın. uzak ve yakm çekimlen. Giden
resımler belki de. yolculuğun yalnızlı-
ğı, kararlılıgı ve rîızı. Bir de Kuvay-ı
Milliye elbette. Her resimde.heryolcu-
lukta 75 yıl öncesının renkleri, kokula-
n.
"Veni Kırvayi Milliye. topta tüfekle
değik bi/i birbirimize bağlayan vollarda
oluşuvor. Uzun süredir verdiğîm \e son
ikiyılilır hızlanan ikisavaşım var. Birin-
cisi Batılı olma>an sanatçılann evrensel
sanat platformundaki cephede gechor.
Batı'nm öııyarçılannın. sanat tekelinin
kınlması için. İkincisi.Türkive Cumhu-
riyeti'nikorumasa\aşı. Bu ikişavaşiçin-
de ujaın >ollar katedivorum. İşte sergi-
de de. Amerika ve Türkhe'de bu iki sa-
vaş için gittigim \ollann izleri var."
Baykam. yol \e Kuvayı Mılhye'vı
böyle bırleştınyor. Ya yol resımlennde-
kı yalnızlık. ya resimdekı Bedrı Bay-
kam'm yüzündekı ıssız coğrafya?
"Maymunun Resim Yapma Hakkı
adlıkitabımda Batı sanattekelininçark-
lannı anlathm. Ama ben bunlan anlat-
tım diye bu çark durmuvor. de\ inme>e
de\amediyor. Ama sanatçının.sonunda
iyilerin kazanacağına ilis.kin inancı ve
kararlılıgı var. Barı'daverilen savaş dev-
lere karşı verUhor. Noldaki yalnızlık gi-
bL Sürücünün valnı/lığının ke>ifli bir
vanı da var elbette."
Bedri Baykam'm. 23 ekım günü Zi-
raat Bankası Kültür Merkezi'nde açılan
sergisı. 11 kasıma dek göriilebilecek.
Sergide. yeni çalışmalann yanısıra Ku-
vay-ı Milliye sergısınden de çahşmalar
bulunuyor. "Yine DüştükVollara" baş-
lıklı sergsınin Kuvayi Milliye resimle-
nnin "gmş"ı niteliğinde olduğunu be-
lırten Baykam. geçmtştndekı kadınlan.
yollan ve yolculukları bırleştınyor, ulu-
sal kurtuluş mücadelesinin yeni bıçi-
mıyle. Yükselen radikal milliyetçilik v e
şeriat yanlısı akımlar karşısında artık,
saflann yollara düşerek sıklaştınlması
gerektığini düşünüyor Baykam. Fakat
y ine de. bütün bu katı gerçekler ve par-
tı mecİHi üyesı olmakîa yaşamının ka-
zandığı kamusal öneme karşm. düşleri-
nt önemsıyor. Baykam. CHP'li olmak-
la, "eğjenceli*' şeyler yapmak, sanatm \e
düşlerın >ınırlannı zorlamanın bir çelış-
kısı olmadığını da vurguluyor.
Yol, düş ve vanş
Bavkam'ın hemen her sergısınde ol-
duğu gibı bu kez de bır uvarlama var.
Rebsatn Edward Hopper"ın "'Benzin is-
tasyonu** adlı vapıtım uyarlayan Bay-
kam. yolculuk konulu resımlere bu re-
sımle başlıyor. Hemen ardından araba
tamponu takılmış. Bavkam'ın "insanı
fıtık eden resimler" olarak tanımladığı
yapıtlara geliyor sıra. Resmın ıçınden
bır Chevrolet çıkıyor bazen, bazen bır
Desoto'nun camından görüyorsunuz
yolu. Baykam, resimlerin çok ağır ol-
ması nedenıyle taşımanm güçlüğünden
söz ediyor. Yollarda kendı gözüyle çek-
tıği fotoğraflar da var. Örneğm sürücü-
nün yolboyunca gördüğü görüntü: El ve
direksiyon. Ya da yalnızlık deyince.
u
Highwa\-l St. LuisObispo-Monterey
arası" uçurumun kenannda bir mola.
Bir resimde de, uzun yol yatnızhğının
kendı yüzünde varattığı çızgılen. ızlerı
anlatıyor Baykam. Bavkam'ın resımle-
ri arasında mıni etekli kadın manken
bacaklan da var. Akşehir yolunda giden
bir at arabası da. Amerika' nın yollan da
, Amasya asfaltı da.
Baykam, evrensel sanat platformun-
da kabul görme savaşının ürünlerını
vermeye başTadığını da belirtıyor.
Tanınmış sanat tarıhçisi Edward Lucie
Smith'ın yazdığı "Art Today" adlı
kıtapta ıkı Türk ressamına yer verıl-
diğıni belirtıyor: Bedrı Baykam ve Er-
dağ Aksel. Son 35 yıllık gelışmelerı
kapsayan kitaptayer alan 500 sanatçının
adlan arasında iki Türk sanatçıya yer
venlmesını bırkazanç olarak değerien-
dıren Baykam. daha önceki kıtapların
bu denlı kapsamlı olmadığını söylüyor.
Plakalı resimler. ıçınden yol geçen
gerçekler. Bedri Baykam'ın sergısın-
de gıtmenın fosforlu renklenni. sürücü
olmanın keyıfli ve güç yalnızhğmı
göreceksinız.
TAHSIN YUCEL
Amerika Dersleri
Italo Calvirto'nun Amerika Dersleri'nin Türkçe çe-
virisi Can Yayınları'nda 1994'te yayımlandı, ben an-
cak bu yaz okuyabıldim. çünkü şöyle rahat bır döne-
mimde. tadını çıkara çıkara okumak istiyordum. Ne-
denlerim de az değıldi. Bir kez, Amenka Dersten, us-
ta bir yazann bir olgunluk dönemi denemesiydi; son-
ra, Harvard Üniversıtesı'nde, ünlü Chartes Eliot Nor-
ton Poetry Lectures çerçevesınde yapılacak konuş-
malardan oluştuğuna göre, özenle hazırlanmış olma-
sı gerekirdi; ayrıca, Calvino'nun "Gelecek bin yıl için
altı öneri" gibi ilginç bır alt başlık kullanması, sonun-
cusunu yazmaya ömrunün yetmediğı bu altı öneriden
beşınin başlıklannın (Hafıfltk, Hızlılık, Kesıniık, Goru-
nürlük, Çokluk) yazına ılişkın düşüncelerınin bir top-
lamı ya da bileşimi gibı görünmesı yapıtın çekiciliğh
ni arttırıyor, zamansız bir ölümün konuşmalann yapıl-
masını önlemiş olması da bu çekıcılığe acının keskjtv
liğını katıyordu. Ama. ne yalan söylemeli, en sonun-
da istedığım Ortamt bulup da okumaya gırişınce, ay-
nı zamanda hem lyi bir yazann iyi bır kitabını okuma-
nın hazzını duydum, hem de umduğumubulamama-
nın düş kınklıgtnı.
Hemen söyleyeyım, her şeyden once Amerika
Dersleri 'nin çevirısi yarattı bu çelişık durumu. Kıtabın
baştndan sonuna gözlemlenebilıyor. Kemal Atakay,
iyi bir çevırmen. Birkaç aksaklık bır yana, okur, doğ-
ru bir çeviri okuduğundan pek kuşku duymuyor; ge-
ne de "Bana dıl hep dıkkatsızce, rasgele bir biçimde
ve hep biraşağı yukan mantığt içinde kullanılıyormuş
gıbı geliyor ve bundan katlanılması olanaksız bir ra-
hatsıztık duyuyorum" diyen Calvino'nun yakınması-
nı haklı çıkaran bırçevın karşısında bulunduğunu dü-
şünmekten kendinı alamıyor. Örneğın şu alıntıladığı-
mız tümcede "rasgele" bır belirteç olduğunagöre, ar-
kasındangelen "...bırbiçimde"fazla; "geliyor" e "du-
yuyorum "un da "gelir" ve "duyarım" biçiminde çev-
nlmesı daha doğru olurdu. Ama en çok Atakay' ın bir-
takım yabancı sözcukleri olduğu gibi aktarmadaki ra-
hatlığı rahatsız ediyor insanr. Sanki dilimizde karşılık-
ları yokmuş ya da bır başka dılin sözcüklenyle karşı-
lanamayacak ölçüde karmaşık anlamlar ıçenyorlar-
mış ya da çoktandır dılimıze yerleşmiş sözcüklermış
gibi, "fragman" diyor, "asımetrık" diyor, "metamor-
foz"dıyor, "argüman"diyor, "mefa/or"diyor, "formas-
yon" diyor. Bu arada, "yargı'ı"yı kullanırken "mah-
kûm"u da, "uzam"\ kullanırken "mekân"\ da kutlanı-
yor; daha da şaşırtıcısı, pırıl pırıl Türkçe sözcükler
arasında "zıd", "muğlak", "tahammul", "temrin", *ni-
hai", "ait", "ifade" gibi artık benim kuşağımdan olan-
ların bile kullanmaz otduğu sözcüklere çok sık yer ve-
riyor. Bu tür sözcükler, çeviriyi ağırlaştırmaları bir ya-
na, birtakım anlam sakattıklanna da yol açıyor. Öme-
ğin "...kentleri, Kubilay Han kalelenn, fillenn; vezır-
lerın, piyonlarm satranç tahtasındakı sıyah ve beyaz
karelerüzerindekı şu ya da bu dizilimiyle temsil eder"
tümcesinde "temsil eder" yanlış bir kullanım; "Darv
te'ye günah ve erdemlerie ilgili ömeklerin ahntılan ve-
ya temsillerı görunür" tümcesındeki "temsilleri" de
öyte. "Yerden yükselmeye duyulan arzu ıle bu arzu-
dan,yoksun kalmanın yol açtığı ıstırap arasındaki bağ-
lantının antropokojık bır sabit olduğunu düşûnüyo-
rum" tümcesinde geçen "sab/f"in ne anlama geldi-
ğinı de bır türlü çıkaramadım.
Ama, öyle sanıyorum ki, çevirisi kusursuz bile ol-
sa, Amerika Dersleri bende gene beltı bir düş ktnklı-
ğı yaratirdı. Hiç kuşkusuz, güzel bir kitap, ama benim
Italo Calvino'dan beklediğim "toplam" değil. Dogru,
Esther Calvino, yazannın ölümunden sonra yayım-
lanan yapıta yazdıgt "sunuş "ta, "Büyük bır titizlikle
düzenlemış olduğu daktiloya çekilmiş metın, yazı ma-
sasının üzennde duruyordu, konferanslann her biri
saydam kapaklı dosyalara ve bu dosyalar bır bütün
olarak mukavva kapaklı bir başka dosyaya yerleşth
rilmiş, valize konmaya hazır durumdaydı" diyor; ge-
ne de, bana öyle geliyor kı, ömrü elvermiş olsayöı.
Calvino büyük bir olasılıkla canlı konuşma içinde ye-
niden bıçimlendırirdi bunlan; yazılmamış son konuş-
ma da, yazılmış olması durumunda, önceki konuş-
malann ıkide bir mukavva kapaklı dosyadan çıkanlıp
yenıden ele aiınmasını gerektirebilirdı. Ne olursa ol-
sun, konuşmalardakı alıntı bollugu, denn bir çözüm-
lemeyi zorlaştırıyor. Kimı gözlemler, örneğin Fla-
ubert'in Bouvard ıle Pecuchet si ya da Batzac'ın Bi-
linmedık Başyapıt 'ına ilişkin olanlar, yüzeysel ve ye-
tersiz. Oysa, Balzac'ın Frenhofer'inin tutumuylaCar-
lo Emilio Gadda ve Robert Musil'in tutumlan ara-
sında ılgınç koşutluklar kuaılabılirdı. Öte yandan, ko-
nuşmalara adını veren nıteliklertn her bırı, örnegın
"hafiflik", yapıt içı bir izlek mi, yapıtı yönlendtren bir
özellikmi, açıklıklabelirmiyor. Bu durumda, kendimi-
ziyalnızca "yazınsal"la da sınırlasak, "Gelecek bin yıl
ıçin altı öneri", fazla abartmalı bir alt başlık gibi gö-
rünüyor.
Söylemek bile fazla, çok güzel çok çarpıcı gozlem-
ler de var Amerika Ders/en nde. Bir kış gecesi eğer
biryolcu ve Görünmez kentler yazannın elinden çık-
mış bir kıtap okuduğumuzu sürekli duyumsuyoruz.
Örneğın Galilei, Selviati ve Sagredo'nun tutumlan
çevresinde geliştirilen düşünceler benı çok etkiledi.
Örneğin sözlü anlatı geleneğinde hız konusunda söy-
lenenler gerçekten doğru ve çarpıcı. Ama, çaktırma-
dan eleştiri tartışmalarına katılmak gibi olmasın, ba-
na oyle geliyor kı, bizım en az beş yazarımız aynı ko-
nulan yetkeyle ele alabılir, gene en az beş yazarımız
aynı düzeyde bir kitap yazabilir.
Yazmış olanlar da az değil.
Kayıp Goya tablosu hulundu
BUENOS .\1RES (AA) -Arjantınde 13 yıl önce çalınan
bir Goya tablosu. tesadüfen Buenos Aires'te rutın bir
yol denetimi sırasında ele geçirıldi. Francısco
Goya'nın 18. yüzyıl sonlannda yaptığı Dona Maria
Teresa adh tablo. 12 Kasım 1983'te Rosario
Müzesi'nden çahnmıştı.
Yapı Kredi Salı Toplantıları
Ankaraüa
Kültür Servisi - Üç yıldan bu yana İstanbul'da. iki
yıldır da İzmir'de devam eden ve artık gelenekselleşen
Yapı Kredi Salı Toplantıları. 1995-19% sezonunda
Ankara'da da başlıyor. Bugün >apılacak ılk toplantı,
TÜBİTAK salonlannda. Zafer Toprak'ın yöneteceği
ve ayda bir yapılacak toplantıların genel konusu.
"Türkiye'de Demokrasının 50 Yılı". Bugün.
"Cumhunyet \e Ulusal Kimlik' tartışmasıyla
başlayacak toplantılarda. Çok Partıli Havata Geçişin
50. Yılında Türkiye', •Lıberalızm ve Demokrasi",
"Türkiye'nin Dışa Açüması'. "Kalkınma ve
Kentleşme". "1961 Anayasası'. "Demokrasi. Temel
Hak ve Özgürlükler", "K.üreselleşme ve Avrupa
Birliği" gıbı çeşıth konular, tanhsel boyutlan ve çok
yonlü açılımlarıyla tartışılacak. Bugünkü ılk toplantıya
konuşmacı olarak Mete Tunçay. Halil Berktay ve
Cemil Koçak katılacaklar.
YeşiHerden panel
Kültür Servisi - İstanbullu yeşıllej, bugün
""K.entleşmede Değer Transferteri" adında bir panel
düzenliyor. Saat 19.00*daTarık ZaferTunaya Kültür
Merkezi'nde düzenlenecek panelı. İstanbullu
yeşıllerden Münevver Abdik yönetecek.