22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 EKİM 1995 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 ALLEGRO EVtN İI.YASOĞLI Otantikten gününıüze müzikFolkiorumuza sahip çıkamadıgımızdan. özgün deyişin. otantik okuyuşun giderek yok o'ıduğundan yakınırken karşıma Türk halk müziği başlıklı. beş. CD"lik bir demet çıktı Yapı \e Kredi Bankası yayımlamış.: Neriman Altındağ Tüfekçi'nin yönetim ve sclistliği. Bekir Sıtkı Sezgin'in danış- manlı*ı ile kayda alınmış. Halk müziğinln usul \e icra özelliğine baglı, her yörenin kendme özgü deyışinı otantik olarak koru- yan bır demet. Âli Ekber Çiçekin okudu- gu "Haydar.Haydar" adlı Erzincan türkü- sündesanatçınınbağlamasıbaşlıbaşınabir ustalık örneğı. Neriman Tüfekçi'nin pırıl pınl yoru- munda kimbilir neler var öğrenilecek? Kendısını kutladığımda. halk müziginin özden uzaklastırıldığından. halk müzikçi- si adı altındaki icracılann artık kontrol al- tına alınamaz olduğundan yakınıyordu. "Halk müziğini çokseslendirmek için çok derin bilgi gerek. Armoni büen. orkestras- yondan anlayan yapsın bu işi. En yakın çev- remizdahi birs)Tithesizeraiıpçokseslendir- meye. popülernıü/ik haünegetirmeye kalk- tı folklonımuzu. Kendi öğrencilerimiz, ken- di arkadaşlanmız. dostlanmız \apiyoriar bu işi. Nasıi da kulak tırmalıyor arnıoni- ler!" 21 ekim günkü Cumhuriyet'te çıkan Fa- tih Kısaparmak'ın sözlenne değınmeliyız. "Boy sırasına göre dizümiş korolar oima- malı bizim \itrinimiz" diyor. "Vurttan Ses- ler anlayışı halk müziğimizi en az kırk yıl halkıngerisindebırakü"diyerek Türk Mü- ziği Konservaruvan'nda bu ışın bıliminın yapildığını savunuyor. "ArOk dejeneras- yonun yerinirejenerasyonaldı" şeklinde bir saptama yapıyor Kısaparmak. Korola- nn asla uygun icra olmadığı. o kalabalıkta üslup farkına egilmenin olanaksızlığı bir gerçek. Ancak yenilik getirecek sanatçıla- nn da otantik bir kaynağa gereksinimleri yok mu? Kendi yöntemleri her neyse. ye- nı bir ses getırmeleri için el altında sağlık- lı bir başvuru kaynağı olarak tüm genç sa- natçılara önce bu özgün seslen dinlemele- rıni öğütleriz. Nerıman Tüfekçi radyoda kaydı olan en eski derlemelerin de gün yü- züne çıkmasınt dıliyor ve "Muharrem Er- taş gibi üslubu koruvan mahalli sanatçıla- nn sesleri de birer kaynak olarak CD'kre ahnmair diyor. Öyle ya madem yenilikle- re soyunuyoruz. kopyalardan. taklitlerden yola çıkacağımıza işin aslını inceleyerek ilerlesek. daha sağlıklı olmaz mı? Polonyalı şef TadeuszStrugala,yıllardır orkestralarınııza büyük emek \ermı^ bir sanatçı Bu yıl lstanbul DevletSenfoni Or- kestrası'nı 8 kez yönetecek olması toplu- luk adına büyük kazanç. Strugala konser- lennden ılkı geçen hafta sonu kemancı L'lf Hoelscher ve çellist Daniel Grosgurin so- listlığinde \erildi. Brahms'ın keman ve çello için ıkili konçertosunda iki solıst ara- sında daha şiirsel bir söyleşi. orkestradan da daha zanf bır eşlik beklenebilirdı. Llvi Cemal Erkinin çok iyi tanıdığımız Kö- çekçe'sine Strugala biraz daha değışık bir yorum getirmiş. zilleri yüksek tutarak eser- rürk halk müziği başlıklı beş CD'lik demet, Neriman Altındağ Tüfekçi'nin yönetim ve solistliği, Bekir Sıtkı Sezgin'in danışmanlığı ile kayda alınmış. Bu CD'ler, halk müziğinin usul ve icra özelliğine baglı, her yörenin kendine özgü deyişini otantik olarak koruyor. dekı "köçek" betimlemesinı öne çıkart- mıştı. Zıllerin sürekli bas niteliğındeki do- kusu üstünde değişjk yörelerin kendine öz- gü folklorık renkleri teker teker ayrımsan- mıyordu. Bır bakıma. alışageldıgimız "çok-foHvtorik" anlayıştan soyutlanmış bir yorumdu. Konserin en can alıcı yapıtı ise ilk kez dinlediğimiz Polonyalı besteci Andrzej Panufnik'in 1963'teyazdığı Kut- sal Senfoni'sı oldu. Çağımızın bu önemli bestecisini orkestramıza kazandırdığı için Strugala'ya teşekkürler. Senfonia Sacra. Post-romantik bir anlatımla Orta A\rupa geleneğini işlemişbiryapıt. Başta trompet- ler olmak üzere tüm üfleme çalgılan, vur- maları ve yaylıları ayrı ayrı çalıştıran. her birinin renk özelliğiniayn konumlardaöne çtkartan vesesdinamiğindeki abartılı fark- larla bu özelliği sergileyen bir çalışma. Atatürk Kültür Merkezi üst fuayesinde cuma konserlerinden 45 dakika önce bir söyleşi dizisi başlatıldı. Fikir. orkestrayö- netim kurulu üyesi Aydın Büke'nin idi. Danışmanlığmı ve zaman zaman söyleşi- leri yönlendirmeyi de ben üstlendim. İlk söyieşimiz oldukça hareketli geçti. Yeni mevsime genel bir göz atarken. dinlevici- nin dilek ve düşünceleri de gündeme gel- di. Orkestranın hep aynı yapıtlan çaldığın- dan yakınanlar vardı. Yeni eserler. çağdaş besteler de duymak istiyorlardı. Hatta U İDSO bizi 19. yüzyila mahkûm ediyor" şeklinde biryakınma da duyduk. Oysa bir başka sav. alışılmadık çağdaş yapıtlardan çok. klasikleşmiş eserlerin sürekli çalın- ması gereğiydi. Böylece bu konuya yeni ilgi duyaniaraönemli bireğitim sunulmuş oiuyordu. Orkestra yönetimi ise nota ge- tirtme ve telif ödeme sorunları nedeniyle çağdaş eserlerin çalınmasının çok güç ol- duğunu. aynı güçlügün Türk bestecileri için de geçerli olduğunu söylüyordu. Bir dinleyici. programların artık bir kitapçık şeklinde. daha kapsamlı basılmasını öner- di. Birdigeri. konservatuvarlardan mezun olan gençler işsiz dolaşırken yeni kurulan oda orkestralannın hep aynı kişilerden. yine İDSOüyelerindenoluşmasınadikka- ti çekti. Genel olarak mevsime bakınca orkestranın kendini riske atmayan bir program hazırladığı. üyelerin kapasitesi- ni ve parasal durumu zorlamayan bir prog- ram düzenlediği görülüvor. Bu kısacık toplantıdaki izlenimler ise dinleyicilerin biraz daha yenilik ve heyecan beklentisi içinde olduklan yolunda. Ü Ü Bilinmeyen kuşak... 'X' kuşağı... MUR.4T SES LLNZ - Geçen hafta. yazılanm- daki konularla ilgili bazı aynntıla- rı ele alacagım demiştim. Çeşitli bağlamlarda değindigim **X kuşa- ğı" konusuna girelim isterseniz bu kez... Yaşamının büyük bir kısmını Vancouver'dageçirmişolan. 1961 doğumiu. Kanadalı yazar Douglas Couptand. "Geneation X; Tales for an AeceleratedCulture'"(X Kuşa- ğı; Hızlandınlmış Bir Kültür İçin Oyküler) adlı kitabı ile bu kavra- mı yaygın bir şekilde gündeme ge- tirmişti. Adı geçen kuşak. Savaş öncesi - savaş sonrası kuşağı ya da 68 kuşağı gibi bir bütün olarak ta- nımlanamadığından. bireylerin özelliklen bir dizi ortak noktayla açıklanmaya çalışılıyor. Ana nite- lik olan 'belirsizlik' de 'X' harfiy- le simgeleniyor. tlginç olabilecek ortak noktala- nn bir bölümü şöyle: Bir tfir "yalnızlık kültürü'nün varüğı... Kendi başına olabilmek için her türlü zaran göze alabilme. bu arada uzunca süreli köklü iliş- kilerden dahi vazgeçebilme olgu- su. Genellikle köksüz ve sözümona kariyersıçramalan yaptıgınayada yapabileceğine inanan "marka- man" (narkoman gibi. ama mar- ka-altı olmuş) bir gençlik kesimi- nin başta ana-baba olmak üzere herrüryakınlığı. dostlugu 'harca- yabüecek'niteliği. Özellikle gençken, parasal gii- venceler umulan. ciddi (!) bir ka- riyerin peşinde. sanatsal-kültürel etkinliklerden uzak \e iyice kopuk bir yaşam sürdürme. gençliklerin- de bu işlerle uğraşanlara acıma (!) duygulan: genellikle otuzlu yaş- larda da kaybolmuş kendi gençli- ginin ardından sızlanma... Toplumbilimcilercebudönemi. komik saç biçimleri ve giysiler ta- kip ediyor. başka deyişle dikkat edilmezse çoluga çocuğa maskara olmak da var işin içinde. Hiçbiryönününyaşamageçiril- mediği bir sadelik. yalınlık kan- dırmacası. Yalnızca barda baygın. gizemli (!) bakışlarla \ e özeliikle o günler- de moda olan. fiyatı önemli olma- yan (!) içkiler eşliğinde. bol lafla uygulanıyor. Son dereee kısa dö- nemleri içeren bir nostaljinin \ar- lığı... "Aman Tannm. geçen hafta diinya, her şey ne güzeldi!.." sız- lanması gibi. Zaman zaman yanmyamalak bir yaşam görüşünden inciler saç- mak... Burada yaşamın herhangi bir parçasını alıp kısmen anlaşıl- mış bir "*pop kültürü** temelinde inciler saçınak. "Vurdumuçokse- \iyorum, bizde de CD-ROM'lar olsun diyoruiTi..." Ya da "Yeni po- pu dinledikçe, yurdumun ne ka- dar ilerlediğini görüyorum..." ben- zeri inciler. Ben, kışisel olarak "fark etmez, fark etmez. bu araba da buraya park etmez"ezgileri> le "döviz temelinde konuşmalarla \e alışverişlerie" kalkınma ekonomi- si arasındaki olumlu (!) ilişkiyi. daha doğrusu nasıl böyle bir akıi yürütüldüğünü. hâlâ çözemedim. Boşluk içinde yaşamaktan kay nak- laııan bir 'kişisel tabu yaratma" eğilimi... Dinsel ya da kültürel açı- dan konumlarını çözüınleyeme- yenlerin. yaşamlan için garip tabu- larüretmeleriolgusu. Aşın örnek- lerdc "cinlerdcn, perilerden. fal- lardan >ardım beklemeye" değin varabilecek bu tutum. genelde "Ben yerli sigara içmem" ya da "*Gi> indin mi... marka giyeceksin" ııibi söylemlerle başlarmış. aman dikkat!"!! Sürdüriilen yaşam biçimiy le gi- derek za> ıfla>an,güç kay beden bir ilişkinin varlığı... Az da olsa bir kurtulma unıudıınıın \arlığını bel- li edcn birolgu bu. "Paramınazol- duğu dönemlerde daha mulluy- dum, çevremdc az ama. beni st'ven birileri vardı galiba" diye bir şey- lerin zaman zaman akla gelmesi. Seçmen olarak sözümona "tavır ko>ma.J Seçinılere. zorlanıa ol- madıkça katılmayarak yürürlükte- ki politik diizene sözümona karşı gelme. "meydanıdahabetergeliş- melere boş bırakma" türünde bir tutum içinde olma \ e böylece uzun dönemde geri tepebılecek geliş- melere olanak sağlama... İsterseniz X kuşağını burada noktalayahm ve diğer bir konuya geçelim. "Synthesizer tarihi"ni ve "tek- nolojinin demokratikleşmesi olgu- su"nu irdelemeye çalıştığım ya- zımdan sonra gelen mektuplann çoğunda. bü> ük usta Theremin'le ve sazı ile ilgili ek bilgiler isten- mişti. Theremin. 1895 St. Petersburg doğumiu bir fizık ve çello ustası... 192ü'li yıllarda. radyosunuonanr- ken bir rastlantı sonucu sonradan Theremimo.\ dive adlandınlan müzik aletini bulmuş. Bu sazın en büyük özelliği. "eldeğdirilmeden, dokunmadan çalınabilen tek saz olması" Ana gövdeye. iki metal antenyerleştirilmiş vetınılar. elle- rinantenlereyaklaştınlıpuzaklaş- tırılması ileeldeediliyor. Antenle- rin bin. sesin nota yüksekliğini sağlarken diğeri. çıkan sesin gücü- nü kontrol ediyor. Son derecede gizemli bir tınısı olan Theremin- vox"tan. adı geçen yazımda da an- lattığım gibi Beach Boys, Good Mbrations adlı parçasında. l950"li yılların kurgubilim filmleri ya- pımcılan. film müziklerinde (The Da> The Earth Stood Still, The Thing). Hitchcockda örneğin Gre- gory Peck'in başrolünü oynadığı 'Spellbound'da yararlanmış. The- remin ile ilgili eklemek istedikle- rim şimdilik bu kadar... llerideki yazılanmdan birinde. "sy nthesizer çalanlann pirlerinden biri" olan bu ustadan degişik bir baglamda söz edeceğim. ORTAOYUNCULAR 4 KASIM'DAN BAŞLIYARAK Ferhan Şensoy FELEK BİR GÜN SALAKKEN Cumartesi-Pazar 15.30/Cumartesi 21.00/Pazar 18.30 Ferhan Şensoy FERHANGİ ŞEYLER Cuma 21.00 Bilet Satıs ftrleri: SES-1885 Ortaoyuncular V : 25118 65-66 KKKORAMA laksim-Ruanei.Akmfkez.CARSI Maslak-Bak.rkoy-CapHol M ı m u ^ UGUR YUCEL "Azınhkta kaldık" 20 EKlM'den itibaren her ÇARŞAMBA- PERŞEMBE- CUMA- C.TESİ Gösteri 21.30'da başlar. ESKİ YEŞİL Abdülhakhomrt Cadâesi No: 61 falimhane-İstanbul Telefon: 254 35 09 - 255 20 20 s CEMAL REŞİTREY KONSER SALONU İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ZS Ekim 199S Çarsamba Saat : 19.30 TÜMATA fTiirk Musıkisini Araştırma ve Tanıtma Grubu) Bılel Fiyatlan: 30O.00O-2OO.O0O TL ***** 26 Ekim 199S Perşembe Saat: 19.30 JOE LOVANO Bilet Fiyatlan: 600 000-500.000 TL ***** 30 Ekim 199S Pararfpsi Saat : 19.^0 (OPERA) SANAT GAt E » I S I 3'lü Grup Sergisi CAN GÖKNİL NİYAZİ TOPTOPRAK BERNA TÜREMEN 23 Ekim 1 Kasım '95 Hariciy* Konağı Sk. Saği* Apt No: 1 Takam Tel: 0212-20 92 02 Ulis'in Bakışı Kuşkusuz sinema sanatı adına sezonun en önem^ filmı ve gerçek bır başyapit Karakterler deko" gûrüntüier çok etkileyci Ve mutlaka ızlenmesı ge r eken bir fılm A 35 ynlltk bır ayrılıktan sonra. efsa- nevi Manakia Kardeşler ûzerine bir belgesel yapmak için Yunanıstan a dörmüşîDr Manakıa Kar- daşter ulusa1 ve etnik çatışmalan hıçe sayarak, sıradan ınsanian (özellikle zanaatkarlan) çekmek içm Balkar^ar da dolaşmtşlarüır A , Manakia'lam çekttğ' henOz develope eaılmemış üç rnakara fıl- mın Saraybosna Film Arşıvi nde bulunduğunu haber alır ve şehi'dekı savaşa adırmadan. oraya gitmeye karar verır Yolda çeşıtlı ınsanlara rastlar Bu arada. 17 yıldı' görmedığı kızkardeşinı arayan yaşl' Dir kadınır Arnavuiiuk sırınnc geçmesıne yardım eder UZAKDOĞU KÜLTÜR MERKEZİ •JAPONCA KURSLARI JAPONCA ÖĞRETMENLER . EŞLİĞİFiDE AUDIO-ULUSAL DESTEKLİ 12 RİŞİLİR SINIFLAR • DOKÜMAT1TER VE SİTtEMA CLUB • SERGİLER VE UZAKDOĞU, ÜLKELERİ EL SANATLARI KURSLARI İSTANBUL ŞeNtrrnjhtartMy Cod. No: 26 D:2 Talmhcyıe/Iakim Tel: 256 55 25 Fax: 256 55 25 ANKARA: Alaçom Sk. No:33/5 A. Ayrana/Ankara Tel: 427 74 55 Faoc 426 31 58 ÇAĞDAŞ TÜRK SANATINDA RESİM VE KAVRAMSAL EĞİLİMLER II Çağdaş 38 Sanatçı 2 - 30 Kasım 1995 DÜZENLfYEN: YAHŞİ BARAZ KOÇ ÜNİVERSİTESİ Çayır Cad. istınye Tel: (0212) 277 57 57 PAUL BADURA-SKODA "Piyano ResitaJi" Mozart, Haydn, Beethoven, Schubert Bilet Fiyatlan: 500 000-400 000 TL ***** 31 Ekim 1995 Salı Saat: 19.30 ANKARA DEVLET TÜRK HALK MÜZİĞİ KOROSU Şef: Mehmet Avni Özbek Bilet Fiyatlan: 30O.OOO-2OO 000 TL CRR Konser Salonu: 232 98 30-231 54 98 (Rezerroonbnnz k*ui «a.r) AKM Konser Gisesi: 251 56 00 AKMERKEZ Danışma 282 01 70 CAP1T0L AJtunizade: 391 19 30 / 333 Sılmumımııı lura frva ladeoelernde (*rnmHwŞ,fna eım-kL \r Bliyiikjdnr BetaUjes menaıphrM % 50. aı n 30 fcsik pupbra * 20 tndmıı «pıkrakOiif BU YAZ-MUTLAKA-HERKES GİTAR-ORG-UDÇALACAK Aylık 1.750.000 TL. Heryaşra-Herkese Ayrıca ÜNİVERSİTELERİN MÜZİK BÖLÜMLERİNE VE KONSERVATUVAR'a GİRİŞ KURSLARI OKUTAN MUZIK KURSU Kadıköy: 414 24 59-349 3693 <»**« p-V «V »V •>•/•>•>•>•>«V «V »j 1 . 1I Kültür ;; u Sanat :Ş :! ilanlarınız için: [i 293 89 78 (3 hat) fotoĞraf 3. S A Y I G A Z E T E B A Y I L E R I N P E • Fotoğraf dünyasından yeni ürünler • Fotoğraf dersleri, çekim teknikleri • Pazarda nerede, ne var? • Sanatçılann örnek çalışmaları • Yarışmalar, sergiler • Fotoğraf efektleri • Sorunlar, sorular, • Film banyoları • ikinci el pazarı ANT YAYINCILIK Td: (0-212) 256 92 58-59 Fax: (0-212) 256 92 60 DÜŞÜNCEYE SAYGI MEMET FUAT Bilgi Temeli Ahmet Cemal, "Eleştiride ele alınıp işlenen konu- nun bilgi temeline dayandırılması" gerektiğini söy- lüyor. Çok doğru... Ama her tür eleştiri için... Bilimsellikle ilgisi bulunmayan yazıların bclümler, ara başlıklar notlarla bilimsel bir görünüme sokula- bileceğini biliyoruz. Ahmet Cemal'in görüşü şöyle: "Bilimsellik, salt belli bir biçimsellikle sınırlı olma- ntn çok ötesinde, genel bir yöntemdir. Bu yöntemi bilimsel olmayan 'dan ayıran yanı ise, ele a/ınıp işle- nen konunun bilgi temeline dayandırılmasıdır." (Cumhuriyet, 19 Ekim 1995) Ama. bu bilgi temelinin, sanatçılar için verdiği Zo- la, Flaubert örneklerine bakarak söylüyorum, bilim- sel yöntemlerle oluşturulması gerekli. Okuyalım: "Eleştiride bilimsellik istemi, eleştirinin konusuna yeterince bilgiyle yaklaşmak isteminden başka bir şey değildir." Bu tümcedeki "yeterince" sözcüğü çok belirsiz. Örnekse Nurullah Ataç, 1940'larda Garip şiirini değerlendirirkenele aldığı konuda "yeterince" bılgi- liydi. ama bu niteliği onu "bilimsellik" katına yükselt- medi. Bilgili, görgülü, beğenili bir öznel eleştirmen- di. "Yeterince bilgiyle" demek yanıltıcı. çünkü. benim anladığım, Ahmet Cemal bilimsel yöntemlerle ulaşı- lan bir bilgi temelini gerekli görüyor. Okuyalım: "Eleştiri bilimsel mi, yoksa öznel mi olsun diye sormak, eleştiri bilgiye dayansm mı, dayanmasın mı diye sormak kadar sakıncalı olabilir." Eleştiri bilimsel mi, yoksa öznel mi olsun, diye sor- mak geregini duymadan, eleştırmenler yıllardır öznel ya da bilimsel eleştiri yapmayı sürdürüyorlar. Bilimsel eleştirmen bilimsel yöntemlerle edindiği bilgi temeline, öznel eleştirmen gene bilimlerin insan- lığa sunduğu bilgilerle oluşan sezgisine, duyarlığına, kültürüne, başka bir söyleyişle. ulaşılma yöntemi ser- gilenmeyen. özümsenmiş bilgi temeline dayanıyor. Ahmet Cemal'in "bilgi"yi baş köşeye koyması çok yerinde, ama bilimsel eleştiri ile öznel eleştirinin ay- rımı bundan kaynaklanmıyor. Ikisinin de başarılı ömekleri bilgi temeli üzerinde yükselir... Okuyalım: "Bugün düşünce ortamımızda eleştiri, (...) henüz yeterince ciddiye alınmıyorsa. başka deyişle, henüz yeterince yönlendirici olamıyorsa bunun nedeni, eleştirinin, ancak yeterli bilgi temelinin kazandırabi- leceği birinandıncılıktan henüz yoksun olmasıdır..." Görüldüğü gibi, Ahmet Cemal eleştirmenlerimizin bilgi düzeyini yeterli bulmuyor. . Daha önce de bir yazımda değinmiştim, bu onun Batı kültürünün en iyi örneklerine bakarak konuş- masının sonucu... "Bilimsel eleştiri. öznel eleştirinin karşıtı mı?" so- rusuna gelince: Önceleri "öznel" ile "nesnel" sözcükleri, "subjec- tive" ile "objective" karşılığı olarak kullanılır, eleştiri- de yan tutup tutmamayı deyimlerdi. Ornekse. bir eleştirmenin çok öznel davrandığını (yan tuttuğunu), daha nesnel olması (yan tutmama- sı) gerektiğini söyleyebilirdiniz. 1950lerde Hüseyin Cöntürk ile Asım Bezirci, Batı'nın çağcıl eleştiri akımlarını Türkiye'ye yansıtır- ken, savundukları anlayışı "nesnel eleştiri" diye an- dılar. "Bilimseleleştiri" sözünü, o günün tartışmaları sı- rasında. bilimsel yöntemlerden yararlanarak nesnel- lik arayan eleştiri anlamına kullanmıştık. Bilimsel eleştiri, yöntemlerinden dolayı nesnel ol- mak durumundadır. Buna karşılık. 1950lerde nesnel eleştiriyi savunan- ların, öznel eleştiri diye anıp küçümsedikleri, bilim- sel yöntemlerden yararlanmayan eleştiriye ise baş- ka bir ad konma gereği duyulmadı. Örnekse "izlenimci eleştiri" denebilirdi. Denme- di... Böylece çoğu durumda öznel olmayan. nesnel bir yaklaşım sergileyen. ama bilimsel yöntemler kullan- madığı için öznelliğedüşme tehlikesine açık olan es- ki eleştirinin adı "öznel eleştiri" olarak kaldı. Şjşli Etfal Hastanesi'nde müzik akşamları Kültür Servisi- Şişli Etfal Hastanesi müzik akşamlannın 95-96 sezonunun ilk programında Pera Oda Orkestrası. şef I. lonescu Galati \e solistler Florin Ionescu Galati ile Hakan Şensoy eşliğinde dinlenecek. Geleneksel Müzik Akşamları'nın lO'uncusu olan dinleti. perşembe günü saat N 30'da Şişli Etfal Hastanesi Konferans Salonu'nda gerçekleştirilecek. Behramoğlu ve Çetin'den "Şiir Dinletisi" SAMSUN(Cumhuriyet Bürosu)- Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı ozan Ataol Behramoğlu. müzisyen Haluk Çetin ile birlikte "'şiir dinletisi ve imza günü" için Samsurfa gidecekler. Sanısun-Sinop Tabip Odası ve Atatürkçü Düşünce Derneği Samsun Şubesi tarafından düzenlenen etkinlik çerçevesınde 28 ekim cumartesi günü Kültür Bakanlığı Samsun Devlet Klasik Türk Müziği Korosu Salonu'nda Ataol Behramoğlu'nun şiirleri okunacak. Haluk Çetin de Behramoğlu'nun şiirlerinden bestelcdiği şarkılan seslendirecek. Aksanafta dans söyleşileri Kültür Sen isi- Aksanat'ta düzenlenen dans söyleşilennin ilki yann saat l8.00"de gerçekleştirilecek. İstanbul Dev let Opera ve Balesi koreografı ve Mimar Sinan Üni\ersitesi öğretinı görevlisi Geyvan McMillen tarafından düzenlenen söyleşiye Doç. Dr. Jak Deleoıı ve Rana Evcım katılacaklar. Akademik dansın sorunlan. e\ renselliği ve gelişim sürecinin konuşulacağı Aksanat Kültür Merkezi'nde, dans söyleşileri ve dans üzerine filmler yıl bovoınca sürecek. Cat Stevens (Yusaf İslam) İstanbulda Kültür Ser»isi- 70'li yıllarda Cat Stevens olarak Matthevv and Son. Here Comes My Babv. \\ild \Vorld. Moonshadovv gibi parçalarla adını duyuran. 1977 yılında Müslüman olarak Yusuf İslam adını alan ünlü şarkıcı 25- 30 ekim tarihleri arasında Asır Ajans'ın konuğu olarak Istanbul'a geliyor. Yusuf İslam. son çahşması "The Life of the Last Prophet" adlı CD' kasetinın de tanıtımını yapacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear