25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 EKİM 1995 PAZARTESİ HABERLER Hak-İş'm araştıpması • ANKARA (AA)- Hak-lş tarafından yapılan araştırmada. dört kişilık bır ailenin aylık mutfak harcaması, 10 milyon 892 bin 370 lira olarak belirlendi. Hak-tş Istatistik Bürosu'nca yapılan \e 15 eylül ile Hekimi kapsayan araştırmada. dört kişilik bır ailenin toplam zorunlu mutfak harcamalannm bir önceki aya göre 382 bın 830 lira artış göstererek 10 milyon 892 bın 3701iraya yükseldiği tespit edildi. Hak-tş tarafından yapılan açıklamada. dört kışılik bir ailenin mutfak harcamalannm bir önceki yılın aynı ayına göre. yüzde 108.9 oranında arttığı da kaydedildi. 180PKKIİ tutuklandı • POLHEIM (AA) - Almanya'nın Baden- Württemberg eyaletinin Polheim kasabasında polis, dün bölücülere büyük darbe vurarak yasadışı bir toplantıya katılan 180 örgüt yandaşmı tutukladı. Polis. Polheim kasabasının yakınlanndaki bir kır otelinde düzenlenen operasyona, yüzlerce güvenlik görev lisinin katıldığını belırterek yasadışı toplantıya katılanlardan iki kişinin bölücü örgütün bölge sorumlu.su olduklannın belirlendiğini kaydetti. Polis, söz konusu ıki kişinin yargı önüne çıkanlacaklannı bildirdi. K. Maraş'ta çatışma •KAHRAMANMARAŞ (AA) - Kahramanmaraş'ta. dün akşam özel harekât timı ile çatışan ve silahlanyla birlikte ölü ele geçirilen 6 teröristin, Adatepe Barajı şantiyesine baskın yaparak taşıtlan yakan grup olduğu belirlendi. kd bekçiye saldırı • İstanbul Haber Servisi -Beyoglu lCulaksız Fatih Sultan Caddesi Tepeüstü Sokak üzerindeki Kalender Kıraathanesi'ne dün gece saat 24.00 sıralannda gelen yaklaşık 10 kişi, kıraathanede bulunan iki bekçiyi darp ettikten sonra silahlarını da alarak olay yerinden kaçtı. Darp sonucu yaralanan iki bekçi SSK Okmeydanı Hastanesi'nde ayakta teda\ı edildi. Emniyet yetkilileri, olayla ilgili olarak üç kişiyi Kulaksız K.arakolunda sorgulanmak üzere gözaltına aldı. Bolulu'nun şiirleri • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Şiirleri Danimarka diline çevrilen Edebiyatçılar Derneği Genel Sekreteri şair Osman Bolulu. Danimarka Yazarlar Birligi'nin çağnsı üzerine. bu ülkeye gitti Kopenhag'da düzenlenen "Türkiyeli-Danimarkalı Şairler Gecesi'nde Türk şiirinin tanıtıldığı ve Bolulu'nun şiirlerinden örnekler okunduğu bildirildi. Bolulu'nun. 8 ekimde Arhus'ta. 9 ekimde Kopenhag'da yetışkinlere ve gençlere yönelik sohbet toplantılanna katıldıği, Türk şiiri \e dıli ile göçün kültüre ve sanata etkısi konulannda konuşma yaptıöı belirtildi. Hizmet-İş Genel Kuruhı • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Hak-lş Korfederasyonuna bağlı Hizmet-tş Sendikası'nın 7. Olağan Genel Kurulu'nda eski yönetim kuruluna yeniden görev verildiğı bildirildi Hizmet-tş Sendikası'ndan yapılan açtklamada. 250 delegenin oylanyla. genel başkanlığa Hüseyin Tannverdi. genel sekreterlığe Mahmut Arslan. genel mali sekreterlığe Metin Eser. genel egitim sekreteriiğine Recep Ozcan, denetleme kuruluna da Mehmet Sert, Mustafa Çağlı. M. Samı Ercan üye olarak seçildi. Disiplın kurulunun asli üyeliklerine de Nuri Alkaranlı, Nail Erman ve Mehmet Hançer'ın seçildiği kaydedildi. Hüsamettin Cindoruk, ret oyu vermemek için güvenoylamasına katılmadı 'îhraç yasal değiF BIZ BIZE ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Es- kı TBMM Başkanı. Eskişehır Milletvekıli Hüsamettin Cindoruk. 51. hükümetin güve- noyu alamamasının Meclis'ın işlevi açısın- dan büyük bir öneme sahip olduğunu belir- terek. "Meclis tarihi bir görev yapmışttr. Bir hatayı düzeltmiştir" dedi. Cindoruk. güvenoyu vermeyen DYP'lilerin ihracının yasal olmayacağını söyledi. Cindoruk bu aşamadan sonra kımsenın azınlık hüküme- ti denememesi gerektiğini vurguladı ve ya- pılması gerekenin adil bir seçim yasası çı- karıp parlamentoyu yenilemek olduğunu söyledl. Hükümetin güvenoyu alamamasmı ar- dından önümüzdekı dönemi Cumhuriyet'e değerlendiren Cindoruk şunları söyledi: "Azınlık hfikfimetinin sakıncalarını daha önce de vurgulamıştım. Ortaya çı- • Azınlık hükümetınin güvenoyu alamamasını Meclis'in işlevi açısmdan önemli bulduğunu söyleyen Cindoruk, yeni durumu Cumhuriyet'e değerlendirdi. Cindoruk, "Karar. tarihsel öneme sahiptir; Meclis, parti liderlerinin önüne geçmiştir" dedi. kan durum. TBMM'nin işlevini ortaya çıkarmıştır. Bu karar önemli bir kilomet- re taşıdır. Bu aşamadan sonra yapılması gereken secimdir. İ Ikemi/i sağlıkla, se- lametle hukuka ygunlukla bir seçime gö- türelinı. halkımızın bizden beklentisi bu- dur. Türkiye'yi 2(KM)'li yıllara taşıyacak olan yönetim oluşturmak için en akılcı biçimde seçime gidelim." Türkiye'nın önemli bir dönemeci aştığı- nı vurgulayan Cindoruk. "Bundan sonra da çoğunluk hükümetileriyle Türkiye idare edilmelidir. Bunlar koalisvon, tek parti hükümeti olabilir. Benim söyledi- ğim şudur; büyük parti tek başına hükü- met kuracaksa. bunu hak etmelidir. Hak etmenin >olu da demokrasilerde seçimi kazanmaktır" dedi. Cındoruk önümüzdeki secımde DYP'nin tek başına ıktıdar olmasını dıledığini söy- ledi. Cindoruk şöyle devam ettr "Benim partim tek başına iktidara gel- mek istiyorsa tek başına iktidar olacak oyu almalıdır. Yoksa koalisyonlar da de- mokratik çözümlerdir. Bir yanlışı Mec- lisimiz düzeltmiştir. Türk tarihinin en önemli hadiselerinden hirisidir. Parla- mento ilk defa fevkalade onurlu biçimde genel başkanını aşmıştır. Parlamento egemenliği. üstün gücü ortaya çıkmıştır." Cindoruk, DYP ıçınde kırgınlıkların gı- denlmesi gerektığini behrterek. "Bazı ar- kadaşlanmız üzüldüler. Ama siyasette bu tür şeyler olur" dıye konuştu. Cindo- ruk. güvenoyu vermeyen DYP'lilerin ihraç edilemeyeceğıni belırterek "Bu yasal ol- maz. Çünkii, grup kararının bağlayıcı ol- ması için, gizli oylama yapılması gerek- lidir. Bu oylama açıktı" dedi. Cindoruk. "Başbakanlık konusunda teklifsize gelirse ne yaparsınız" sonusu- na. "Bunlar bugünün soruiarı değil. Ar- tık gündemde seçim \ardır. tnisiyatif parlamentonun elindedir" karşılığını ver- di. Ölümünun 24. yılı HikmetKıvılcımlı'yı anma toplantısı İstanbul Haber Servisi - Türkiye sosyalist hareketinin ünlü ve özgün adlanndan Dr. Hikmet Kıvılcımlı. ölümünün 24. yılında tstanbul Tabipler Odasfnda yapılan bir toplantı ile anıldı. Toplantida konuşan Hikmet Kıvılcımlı'nın öğrencisi Nurullah Ankut. ve Engels'in ardından Lenin'den sonra 20. yüzyıldaki en büyük sosyalist ustadır" dedi. Anma toplantısına. Aras Kargo işçileri. DİSK Nakliyat- Iş Sendikası Ankara ve İstanbul yöneticileri, Tüm-Bel Sen 6 No'lu Şube. Tüm-Sağlık Sen Şişli Şubesi yöneticılen ile Ankara. lzmır. Balıkesir. Bursa tHD şube yöneticileri katıldı Ankut. burjuva aydınlannın onu hep görmezden geldiklerini -**.i savunarak "Ona Hikmet Kıvılcımlı "O, Marks saldırıyorlar. Usta, eleştiriye açıktı. Saldırıları açıkça, dürüstçe, tutarlı ve cepheden yapsınlar" dedi. Hikmet K.ıvılcımlı'nın sosyalizm tarihine en büyük katkısının kendinden önce bilgi yığını halindeki tarihi düzenlemesı olduğunu söyleyen Ankut, Hikmet Kıvılcımlı'nın "En devrimci olan işçi sınıfı partisiz ise çantada kekliktir" sözünü anımsattı. Nakliyat-lş Sendikası Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu. Kıvılcımlı'nın 22.5 yıl hapiste yatmak pahasına kendi deyimi ile "insanlığın hayvan yerine konulmasına" karşı çıktığını söyledi. Küçükosmanoğlu. "Bıraktığı teori ile Aras Kargo'da mücadelemizde ışık tuttu. Bugün 123. günümüze girdik" dedi. Cemevi önünde toplananlar polisin uyguladığı baskıya tepki gösterdi. (MEHMET DEMİRKAYA) Gazi'de polis baskısına protesto tstanbul Haber Servisi - Gazı Mahallesi'nde otu- ran b*r grup yurttaş. cemevi önünde düzenledikleri basın toplantısıyla polisin uyguladığı baskıları pro- testo etti. Gazi Mahallesi'ndeki cemev inin önünde dün öğ- len saatlerinde toplanan bir grup vurttaş. yaptıkları basın açıklamasında. polisin mahalle halkı üzerin- de baskı kurmaya çalıştığını ıddia ettı. Cevrede ge- niş güvenlik önlemlerinin alındığı basın toplantı- sında. evlerin polis tarafından keyfi olarak basıldı- ğı. mahalleye giriş'çıkışlarda insanlann aramadan geçirildiği. dükkânlann keyfi olarak mühürlenipka- patıldıöi öne sürüldü. "Gazi'de baskılara son", "Susma. sustukça sı- ra sana gelecek". "Faşizmi döktüğü kanda boğa- cağız", "Devrim şehitleri ölümsüzdür" şeklinde sloganların atıldığı basın toplantısından sonra katı- lanlar sessizce dağıldı. Basın toplantısından önce, cemevi yetkilileri ile basın toplantısını yapmak isteyenler arasında bazı tartışmalar yaşandı. Derneğın yetkilileri: kendılenne de bazı şıkâyet- lerin geldiğini. bu şıkâyetlerin dernek yetkilileri ta- rafından. emniyet yetkililerine. kaymakama ve va- lıye ıletılmesi gerektığini. izinsizbirtoplantınınder- neğe zarar getıreceğinı söyledi. Toplantıyı düzenleyenler ise baskılar karşısında sessiz kalındığını ileri sürdüler. Bu arada. Gazi Mahalllesi tsmetpaşa Caddesi 74 numarada bulunan kuruyemişçiye saat 23.45 sıra- lannda kimliği belirlenemeyen kişi ya da kişilerce molotofkokteyli ile saldın düzenlendi. Saldın. ku- ruyemişçide küçük çapta hasara neden oldu. Saldı- nvı üstlenen olmadı. Yargısız infaz Polis: Şikâyetçi olun EVİN GÖKTAŞ A.NKARA - Emniyet Genel Müdürlüğü Araştır- ma Planlama ve Koordi- nasyon (APK) Daire Baş- kanı A. Nihat Dündar, polisin "yargısız infaz" yaptığı savında olanları. bu iddialarını kanıtlaya- cak delillerle birlikte yar- gıya başvurmaya çağırdı. Polis örgütünde 150 bin kişinin çalıştığını anımsa- tan Dündar. "Polis yargı- sız infaz yapti ifadesini nasıl kullanabiliyorlar, şaşırıyorum. Ayrım yap- maksızın 150 bin kişi hakkında nasıl suç isna- dında bulunabiliyorlar. Bu tür savları ortaya atanlara sesleniyorum. Kimden şikâyetçi iseniz tespit edin \e şikâyetçi olun. Biz de size elimiz- den gelen yardımı yapa- nz" dedi. "Yargısız infaz" deyı- mi konusunda görüşlerinı açıklayan Dündar. hukuk devletinde yargısız infaz- dan söz edilemeyeceğini, kendi karar veren. aldığı kararı uygulayan. öç alan insanlann çağının geride kaldığını anlattı. Poliste "infaz" deyince. hukuken görev h ve yetkilı maka- mın emrini yerine getir- menin anlaşıîdığını anım- satan Dündar, şunlan söy- ledi: "Görevli ve yetkili mahkeme, bir kişinin tu- tuklanmasına veya ya- kalanmasına karar ve- rir. Polis de bu kişi veya kişileri yakalayarak ilgi- li mercilere intikal etti- rir. Bu, Ceza Muhake- meleri Isul Kanu- nu'nun (CMUK) bir ge- reğidir. Polisin anladığı ve uyguladığı infaz bu- dur. Bir insanı tabanca ile vurarak öldürme di- ye bir ceza. hukukumuz- da yoktur. İnfazı, görev- li veya yetkili memur ya- par. Memur, yargısız in- faz yapmaz. Böyle bir id- dia var ise memurun gö- revini kötüye kullandığı iddia edilehilir. Görevli mahkemeye sa>ı kanıtla- yacak deliller sunulur. Kişi suçlu ise cezasım çe- ker." YÜCE TÜRK MİLLETİNİN BİLGİSİNE 500 bın kamu işçisinin 10 aya yaklaşan toplu iş sözleşmeleri. 50'nci hükümetin ilgisizliği, işi gereği gibi ciddiye almayışı, 51 inci hükümetin işçiye az ücret vermeyi, devletin gücünü ispatlama aracı sayan anlayış yüzünden bitirilemiyor. Bu durum. ülkede ça- Iışma barışının bozulmasına. grevlerin yaygınlaşmasına. 2.5 milyona yaklaşan işçi \e ailesinin hayat pahalılığı altmda ezilmesine yol açıyor. Bu uyuşmazlığın sonuçlanmamasında hükümet sözcülerince basında yer alan bazı haber ve yorumlarda hep işçiler suçlandı. Bu doğ- ru ve haklı değildir. v Işyerinin yönetiminde. ışin yürütümünde söz ve karar sahibı olmayan işçilerin, KlT'lerin zararından sorumlu rutulması. işçi üc- retlennin bu zararın başlıca sebebi göstenlmesı, işçilere çalışmalan karşılığı \erilen ücretın haraç. ulufe veya sadaka gibi gösterilme- si. ^'İşçilerin çalışmadan para alan kişiler olarak gösterilip milletin nazarında küçük duruma düşürülmeye çalışılması, /Haksız suçlamalarla baskı altına alınıp düşük ücret zammına razı edılmeye zorlanması, v İşçiler ve bir bütün olarak çalışanlann geçintne ücreti vermek yerine. sefalet ücreti ile yaşamaya mecbur edilmeleri, v Memur ve emeklilere, dul ve yetimlere yeteri kadar zam vermemek için işçi ücretlerinin gerekçe gösterilmesi, v Sendikalar ve sendikacılan haksız iddialarla suçlayıp onlann gücü ve itibannın "ağa" sözcüğü arkasına gizlenerek yıpratılmak is- tenmesi, v tşçıleri sendikasızlaştırmak, toplu iş sözleşmesı düzeninı yok ederek kann tokluğuna çalıştırma zemininin hazırlanmak istenmesi. en büyük haksızlıktır. Geçmiş uygulamalarla çok iyi bilinir ki işçilere verilecek ücret zammının düşük tutulması, diğer ücret gruplanna da o kadar düşük zam verilmesinin dayanağı sayılmıştır. Yine çok iyi bilinir ki. işçilerin toplusözleşmelerle aldığı zam tüm ücretli kesimler için hedef nokta olmuş. verilen zam da itici güç sayılmıştır. Yaklaşık bir yıldan bu yana işçiler zam almadan çalıştığı halde, memur ve emeklilere yeterli zam yapılmamıştır. işçiye az zam veri- lirse. öteki ücretlilere daha çok zam, küçük esnaf ve çiftçiye daha çok kredi verileceği iddiası. uygulamalarla ispatlanmamıştır. Verecek para yok denilmesine karşın milletin katlandığı fedakârlık sonucunda elde edilen maddi imkânlar. küçük bir kesime çok bol ve cömertçe aktanlmış, büyük kesimin özvensi. küçük kesimın refahmı arttırmıştır. Bu anlayış. gelir dağıhmmın daha çok bozul- masına, sosyal adaletin gerçekleşmemesine. çalışan kesimin 1979"da mılli gelirden aldığı %32 payın %22'lere düşmesine sebep olmuş- tur. Esnaf biliyor ki. işçi, memur, emekli. dul ve yetimde para varsa satacaklan mal ve hizmetin de müşterisi vardır. Çünkü, üretilen mal ve hizmeti tüketenlerin başında bu kesimler gelmektedır. işçilerin yüksek ücret aldığını ileri sürenler. gerçekleri milletten gizlıyorlar. Sağlık işçileri ortalama aylık brüt 17.5 milyon. net 11 milyon (aylık sosyal yardımlardahil) ücret almaktadırlar. Giydirilmiş ücretle- ri ortalama net 14 milyon civarındadır. 500 bin kamu işçisinden 316.301'inin de ortalama ücreti bu seviyededir. Dört kişilık bir ailenin yalnız mutfak harcaması 11 milyon liranın üstündedir. Üstelik yüksek enflasyon, bu miktan her ay arttırmak- tadır. Buna bannma, ısınma, aydınlatma. haberleşme. su. eğitim gibi harcamalar katıldığmda, en alt düzeyde bir ailenin geçinebil- mesi için ayda net 20 milyon lıraya ıhtiyacı vardır. Çahşanlar gelirleri ile geçinebilmelidir. Bu ise ancak geçinme ücreti alarak olabilir. Memur ve emeklilerin işçilerden daha düşük üc- ret almalannın sorumlusu işçiler değildir. Yüksek ücret alıyorlar iddiasına rağmen. işçiler hâlâ 1979 yılı satınalma gücüne ulaşamadı. geçinme ücreti alabilecek seviyeye gele- medi. Kamu işçisinin büyük çoğunluğunun aylık geliri. geçinme ücretının altında olmasına rağmen, işçi ücretlerine yöneltilen haksız sal- dınlar işçi, sendika ve sendikacı düşmanlığına dönüşmektedir. Çok tehlikeli bu gidişi durdurmak için millete gerçekleri olduğu gibi açıklamak önce hükümetin görevidir. Sayın basınımız da bu konuda daha duyarlı olursa, işçiler haksız saldınlara hedef olmaktan lcur- tulur. Hükümet sözcüleri işçilere aylık net 25 milyon lira teklif ettikleri halde, bunun kabul edilmediğini açıklamışlardır. Biz Sağlık-tş ola- rak bu teklifi derhal kabul etmeye hazırız. Milletini seven, vatanı için canını severek veren, askerde Mehmetçik, çahşma hayatında canı pahasına kalkınmanın gerçekleş- mesi, mal ve hizmetlerin üretilmesine çalışan cefakâr işçileri haksız suçlamalarla milletin gözünden düşürmek ve horlamak, onlan devletin sırtından geçinen asalak gibi göstermek utanç vericıdir. Unutuhnamalı ki işçiler de bu vatanın evladıdır. Vatandaşlık göre\ ini başta vergisini tam olarak ödeyerek yerine getiriyorlar. İşçiler şımdıye kadar siyası rüşvet almadı. bugün de siyasi rüşvet değil, emeğinin karşılığını almaya çalışıyor. işçinin bu talebine say- gı duyulmalıdır. İşçileri toplumdan dışlayarak, sendikaları yıpratıp, toplumun gözünden düşürerekçağdaş demokrasiyi korumak. sosyal ada- leti gerçekleştirmek, çalışma barışını gönüllü olarak sürdürmek mümkün olmaz. Durumu asil milletimizin bilgısine saygı ile sunarız. MUSTAFA BAŞOĞLU Türkiye Sağlık-tşçileri Sendikası Genel Başkanı ERDAL ATABEK Çok Şühür Hakan Döndü... Galatasaray'dan Tonno'ya transfer edilen futbol- cu Hakan'ın yuvaya dönüşü, büyük milli meselele- rimizden bırisini çözerek hepimize rahat bir soluk aldırdı. Hakan da kendi durumunu açıklayan "Iste- meyerek gitmiştim, isteyerek döndüm" ifadesiyle Italyanların onu geri gönderdiklerine ilişkin yorum- ları yalanladı. Biz de sabah akşam "Aman, Hakan bugün nasıl acaba?" diye gurbete giden çocuğu- muz için tasa çekmekten kurtulduk. Şimdi "Canım, memleketin bunca sorunu varken Hakan mı konu oluyor?" diye düşünenler olacaktır. Ama bilmek gerekiyor ki, "memleketin bunca soru- nu"nda "Hakan olayı"nın ortaya koyduğu "kişisel ve toplumsal kişilik" yapısının büyük payı vardır. Pro- fesyonel birfutbolcu olması gereken Hakan, birtür- lü erişkin olamayan çocuksu bir kişiliğin kararsız ve dayanıksız davranışlarını gösterirken buradakiler de çocuğunu ilkokula yeni başlatan aşırı koruyucu ana babalar gibi davranıyorlardı. Hakan gitmek istemiyordu da neden gitmişti? Neden kendi kararını kendisi veremiyordu da anlaş- mayı babası yapıyordu? Bu anlaşmayı yaparken Hakan'ın babası, oğlunun durumunu bilmiyormuy- du? Hakan Italya'ya gittikten sonra oraya uyum sağlamak yerine, neden "zorla gurbete gönderilen delikanlı" tavırları gösteriyordu. "Birkızda gönlü var- dı da ondan aklı burada kaldı" diye hem de bayan başbakan aracılığıyla apar topar evlendirilmesi, na- sıl bir tablo çiziyordu? Orada oynadığı futbol değer- lendirilirken yanındaki takım arkadaşlarının pas ve- rip vermemesi, italyan futbolunun sertliği, Torino takımının defansa dönük taktiği, aynntılanyla açtk- lanırken Türkiye'de top koşturan yabancı futbolcu- lan, neden kimse merak etmiyordu? Nijerya'dan, Danimarka'dan, Yugoslavya'dan, Ingiltere'den bu- ralara gelip top koşturan futbolculann hiç mi kişi- sel sorunu olmuyordu? Bütün bunları alt alta koyup düşündüğünüz za- man, toplumumuzun genel durumunu da görebilir- siniz: - Kendi karannı bağımsız olarak verip sorumlulu- ğunu taşıyan birey olmayı başaramamış insan kişi- liği. - Bağımlı, duygusal, kendini başkalannın yönet- mesinden rahatlık duyan davranışlan ödüllendirip destekleyen toplumsal yapı, - Yalnız benimsediğı kişileri, konulan önemseyen. kendine dönük, kapalı devre çalışan toplumsal dav- ranış. Bu kişisel ve toplumsal davranış kalıplanna bak- tığınız zaman, "memleketin bunca sorunu'nun ne- relerden çıkıp nerelere gittiğinin fotoğrafını da gö- rebilirsiniz. Çocukların ezberci eğitiminden siyasal partilerin "lidere bağımlı" yapılarına kadar pek çok alandaki davranışlar da bunlardır. Televizyon kanal- larının "şaka şaka" programlannın arkasında yatan aşağılanmanın ınsanlan neden eğlendirdiğıne ba- karsanız, aynı gelişmemiş yapının "başkasının ba- şına gelenlere" nasıl el ovuşturduğunu, ama kendi- ne yönelik en küçük eleştiriyi neden hakaret saydı- ğını anlayabilirsiniz. Bu gözle baktığınız zaman, si- yaset yapmakla cambazlık etmek arasında neden fark kalmadığını görebilirsiniz. Seçildiği için saygı- yı hak ettiğini düşünen kimi "seç/7m/ş"lerin, politi- kanın kritik dönemlerinde hangi beklentilerle trans- fer beklediğine baktığınız zaman da bu "gelişme- miş insan" davranışlarını görebilirsiniz. Bütün bunlan göremediğiniz zaman, olaylann pe- şinde koşmakla zaman geçirip kişilerden medet umarak kaderinizı beklemekten başka çareniz kal- maz. "Yetkin insan yetiştirmek" dendiği zaman, köprü üstünde durup da suya bakmayı anlayan bir toplumun gelecekten beklediği de "başkalannın o- nun için çızdiği planlar" olacaktır. • • • "Memleketin bunca sorunu" kendi benliğıni bu- lamamış kişilerle bu kişilerin çoğunlukta olduğu bir toplumun yaşadığı kargaşadan doğmaktadır. Ken- dine değer vermeyen, onun için de hayatının, eme- ğinin değerini bilemeyen insanlann ne yapacağını bilememesi de yanrtı içinde bir soru gibidir. Para ka- zananın da üretmenin tadı yerine, tüketmenin so- rumsuz keyfini yaşamasının temelinde, bu ''geliş- memiş kişilik" vardır. Özgürlüğün başıboşluk sanılması, insan hakları- nın ne olduğunun anlaşılamaması, demokrasinin başkalannın oynadığı bir oyun olarak algılanması da bundandır. Başkalannın ürettiklerini tüketerek modern oldu- ğunu sanmak, birbirinden tırtıkladığıyla başanlı ol- duğunu duyumsamak, basit bir hayatın içinde yuvarlanıp gitmektir. Bütün bu olup bitenlerde şaşılacak bir şey var mı? Izmir Ülkücüler CHP'li başkanı hedef gösterdi İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- Kentin çeşıt- li yerlerıne "Ya se\ ya terk et" afişlerini yapıştıran ül- kü ocaklannı eleştiren CHP Izmir tl Başkanı Osman Özgüven. ülkücülerce "hedef adam" ilan edildi ve "ya terk et" grubuna gırdiği açıklandı. Önceki gün bır televiz- yon programına katılan Öz- güven, çıkışta bır grup MHP'linin sözlü saldınsı- na uğradı. Ülkeyi se\Tnenin kimsenin tekelinde olmadı- ğını belirten Özgüven. "Kimin vatansever oldu- ğunu, kimin hain olduğu- nu bu ülke iyi biliyor" de- di. Izmir'de ülkücüler. ken- tın ana caddelerine astıkla- n "Ya sev ya terk et" pan- kartlanyla tepki topluyor. Yaklaşık 15 gündürelektrik ile aydınlatmadireklennde. billboardlarda. inşaat kor- kuluklannda asılı bulunan afişler. belediye yetkilıle- rince toplanmıyor. 12Ekım 1994"teBüyük- şehir Bejediye Başkanı Burhan Özfatura. kentin çeşitli yerlerine asılan pan- kart ve afişlere bundan sonra ceza yazılacağını açıklamıştı. Özfatura, bele- diye meclisinde_yaptıgı ko- nuşmasında, "Onüne ge- len bez pankart, afış as- maya başladı. Tabelalar da çoğaldı. Bundan sonra gerek pankart. gerek afiş asanlar çevre cezası öde- yecekler" demişti. Özfatura. elektrik direk- lerinın temızlenmesine kar- şın kısa sürede buralara ye- ni afişlerin yapıştınldığını bildirerek ''Billboardlar ilanlar için hazır. tsteyen parasını verip ilanını bu- ralara asar. Bundan son- ra kentin çeşitli yerlerine pankart asan, afiş yapış- tıranlardan billboard pa- rası ile rüsumu alınacak- tır. Böylece astan yüzün- den pahalı olacak1 ' dıye konuşmuştu. Beledıyeden yapılan açıklamada da afiş ve bez pankart astıran ya da asan- lar hakında 19.5 milyon ile 900 milyon lira arasında para cezasının kesılecegı bıldirilmıştı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear