23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYTA CUMHURİYET 5 OCAK 1995 PERŞEMBE 12 DÎZİYAZI f- Ingilizlerin Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı sabote etme çabalan Söylev'de belgeleriyle yer alır Rahiplemollanınkirli işleri A lemdar gazetesi koleksiyonu in- celendiğınde. Ingiliz Muhiple- n Cemiyeti'nin kimlik kartlan- nın değiştirilmesi, bu kartlara fo- tograf yapıştınlması, cemiyetin tngilizce ve Türkçe adını belirten mühür kullanılması gibi kararla- ra rastlanmaktadır. Bunlar, der- nek üyelerinin tngıliz egemenli- ğindeki işgal tstanbulu'nda fo- toğraflı kimlik kartları yoluyla çıkar sağladıklarım ortaya koy- maktadır. "Bu belge sahipleri adeta ayncalıklı bir sınıf olur. Bel- geler kavgalarda polise, \ergi iş- lerinde tahsildara karşı kullanı- labilmektedir." lngılız Muhıplen Cemıyeti, İs- tanbul hükümetinin Dahilıye Na- zın (içişlen Bakanı) AdilBey'in koruyuculuğundadır. Bu kadan bile, işgal Istanbulu'ndaki kirli ilişkilerin boyutunu ortaya koy- maktadır. tsrnail Hami Bey (Da- nişmend), Sıvas Kongresi'nde Amerikan mandasına girmek ge- rektiğini öne sürdükten sonra, bunun açıklanmamasinı istemiş: açıklamrsa Ingilizlerin engelle- meye yöneleceğini söylemişti. Ismail Hami Bey'e göre Ingiliz- ler. Ingiliz Muhıplen Cemiyetı aracılığıyla "istihbarat" toplu- yorlardı. Adıl Bey'ın koruyucu- luğu altındakı bu örgüt, "resmi bir teşekkül gibi hareket etmek- te" ve bol para harcamaktaydı. (Sıvas Kongresi Tutanaklan, s. 68-69). Mektuplar Mustafa KemaTe ulaşıyor Sıvas Kongresi'nden sonra oluşturulan Temsıl Kurulu (He- yet-i Temsiliye) ile Ankara Hü- kümetı, bu cemiyetin çalışmala- nnı dikkatle izlediler. Sürekli olarak lstanbul"dakı M.M. (Mim Mim) ve Karakol adlı gizli ör- gütlerden raporlar alınıyordu. Sonunda, Sait Molla'nın kâ- tıpligıni yapan bir genç aracılı- ğıyla, onun Frew'a yazdığı mek- tuplann müsveddelerinin kopya- lan alındı. Bunlar Sıvas'ta bulunan Mus- tafa Kemal'e ulaştınldığı gibi - onun buyruğuyla- Fransız ve Amerikan temsilcilıklerine de gönderildi. Mustafa Kemal, mektuplar eli- ne geçince Mazhar Müfit'e (Kansu) şunları söyledı: (Erzu- rum'dan Ölümüne Kadar Ata- türk'le Beraber, II. s. 471): "KopyalannıaLbenyazamaz- sam sen yazarstn, yazarsam sen de anılannı yazdığında bunlar- dan söz etmeyi unutma. Çünkü bunlar Milli Mücadelemizde karşı karşıya kaldığımız gizli ve açık binbir türlü giiçlük ve entri- kalar hakkında esaslı kanıtlar- dır. Başımıza neler örülmek is- tendigi \e nasıl direndiğimiz ve daha doğrusu milletin isteklerine uygun biçimde ve onun desteğiy- le nasıl çahştığımız görülmeli ve gelecek kuşaklar için ders teşkil etmeli \e uyanıklık sağlamalıdır. Zatenherşey unutulur. Fakat biz her şeyi gençliğe bırakacağız, o gençlik ki hiçbir şe>i unutmaya- caktır, gelecek umudunun tşiklı çiçekkri onhu-dır." Belgeler Söylev'de İBREIALINACAKBİRYARDIMÖYKÜSÜ /k Arostırmo: ALPAY KABACAU ki sözde din adamı, Sait Molla ile Ingiliz casusu rahip Frew el ele vermiş, Türk halkının giriştiği Ulusal Kurtuluş Savaşı'na karşı sabotajlar düzenlemekte; halkı ayaklanmaya kışkırtmakta ve zaman zaman da bunda başanlı olmaktaydılar. Bu çalışmalar sırasında gereken para ise İngilizler tarafından sağlanmaktaydı. amaca ulaşacağımıza güvence ve- ririm, üstat."(26 Ekım 1919) "Anadolu örgütümüzün bazı tertipleri. Kuvayi Milliye'ce anla- şılmış, özellikle Ankara ve Kayse- ri'dc bize karşı çalışmalar başla- mıştır. Kürt Cemiyeti, söz verdiği halde bir iş yapamadı. Çetek'ri- mizden birkısmı tepeleniyor. Ne pahasına olursa olsun,tasarlanan hükümetin işbaşına getirilmesi pek çok gereklidir. Ali Rıza Pa- şa'nın (sadrazam) diizenlemele- rimize karşı engelleyici önlemler alacağını da sanıyorum. Bozkır'a gidecek adamlanmız, tanınmış kişiler olduklanndan, çokça kor- kmoriar. Konya'da KB 81 l e , sizin adamınız aracılığıyla olayın kızıştınlması için bildirim v apıla- rak propaganda heyetlerinin bu konu üzerinde çalışmaya çağrtl- ması..."(29'30Ekım 1919) " Balıkesir dolay lanndaki kuv- vetlerimi/ bo/ularak kaçmış ve 'AR' degizlenmiştir. Yeni kuvvet- ler hazırlanıyor. Beş bin liradan aşagı olmamak üzere, ödenek is- tiyor. Karaman'dan DBS 40 5 'ten gelen mektupta şimdilik beklemek zorunda olduklan ve Kayseri'de KBR 87 4ten geten mektuptada pek yakında hareke- te başlayacakları biidirilivor." (5 Kasım İ919) Sait Molla-Frevv yazışmalann- dan anlaşılacagı gıbı ıki sözde din adamı el ele vermiş. Türk hal- kının gırıştiğı Ulusal Kuttuluş. Savaşı'na karşı sabotajlar düzen- lemekte; bırtakım olaylar ve ayaklanmalar çıkarmaktaydılar. Ekim 1919'dayeralanbuolayla- nn başlıcaları Sıvas'ta Şeyh Re- cepolayı, Adapazan ve dolayın- da ayaklanma girışimı. Konya Bozkır'da ayaklanmalar. son ola- rak Ahmet Anzavur'un ayaklan- ma girişimidir. Sait Molla'nın 11 ekim günlü mektubundan, Ada- pazan olayının düzenleyıcilerin- den Hikmet'e 2 bin lira göndenl- digı anlaşılmaktadır. Hikmet. Mahmut Şevket Paşa suikastına katılanlardan birinin, bu suıkast- ta önemlı rolü bulunan Çerkez Kâzım'ın kardeşıdir. Mustafa Kemal, Ingiliz oyun- lanna karşı önlemler almakla ye- tınmemiş; Samsun'a hareket et- meden önce Istanbul'da bır ikıSıvas Kongresi l lusal kurtuluş yolunda önemli bir adımdı (üstte). Mustafa Kemal, Sait Molla'nın İ ngiliz casusu rahip Fre\v a yazdığı mektuplar eüne geçince Mazhar Müfıt (Kansu) Bey'e (küçük k e z goruştuğu Frevv a bır mektup resim) şunlansöylüvordu: "Kopvalannı aJ.benyazamazsam sen yazarsın. Bunlar MilİiMücade- > a z m a g e r e g ı n ı d e duymuştu lemtzde karşı karşıya kaldjğımız binbir türlü giiçlük ve entrikalar hakkında esaslı kanıtlardır. Ba- şımıza neler örülmek istendiği ve nasıl direndigimiz görülmeli ve gelecek kuşaklar için ders olmalıdır." ABD ve Hindistan kaynaklarına göre Frevv'un oyunları Yardım parası, rüşvetçiye teslim Mustafa Kemal, "Söytev"in- de, Sait Molla'nın Ingiliz ajanı rahip Frew'a gönderdiği mek- tuplara yer vermiştir. Hem de "Bdgeter" bölümünde değil, metin içinde... Bu, kendisinin de orada belirttiği gi- bi, belgelenn, "MilB Mücadele sırasın- da karşılaşılan açık ve gizli güçlükler üzerinde köklü bir bilgi edinmeye ve ge- lecek kuşaklann ders almasına ve uyan- masına yarayacak nitelikte" olmasın- dan dolayıdır. Mektuplardan kimi bö- lümleri aktanyoruz: "Verilen 2 bin lirayı Adapazan'nda Hikmet Bey'egönderdim. Orada işleri- miz pek yolunda gidiyor. Birkaç gün sonra verimli sonucunu elde edecegiz. Damat Ferit Paşa Hazretleri, Kuvavi Mi- Sait Molla'nın yazdığı mektuplar. Frew"un neler çevırdığini açık seçık ortav a koymakta- dır. Ancak bu ajanı biraz daha yakından ta- nıtmak üzere, ABD Yüksek Komıserliğrnın 30 Kasım 1919 günlü raporunda yer alan il- gınç bıleıleri aktanyoruz (Sina Âkşin; u ls- tanbul Hükümetleri... II". s. 96-9^): "İstanbul'un eski ve güvenilir sakinlerinden bir Amerikalıva göre ulusçu çevrelerin Ingi- lizlerin rüşvet dağıhcısı dive suçladıklan Frew'a,busuçlamanın"yakışmadığr söylene- mez. Frevt. Kanada'da doğmuş, o sırada (1919) 55vaşcivannda ve bekârmış. 10-12 yıl önce Kanada'dan doğru Türkiye've gelmiş. tngilizlerin Türkiye'deki bütün yardım işleri- nin başıdır. Kasım ayının nrtasında Filistin'e gitmiş. Bu \olculuk,dcnizden ve Beyrutvoluv- la daha hoş ve rahat olduğu halde. karadan gitmiş. İngiliz makamlannın sağladığı özel bir vagonla seyahat etmiş ve İngiliz, Fransız,Türk çıkarlan için önemli olan Eskişehir. Afvon vb gibi merkezlerden geçmiş. Gitmeden önce Su- riye'deki Fransız faaliyetlerini inceieyeceği söylenivormuş." Bombay Chronicle'daki yaa Bu azılı casusun Hindistan'da. gerek 'hüa- fetin kurtanlması için' gerekse Anadolu'ya göç eden Müslümanlarayardım ıçın toplanan eşya ve paranın dağıtılmasına aracılık ettığı de bılınmektedır. llgınç bır rastlantıyla yıne 30 kasım (bu kez 1920) tarihıni taşıyan bir Hınt gazetesının, Bombay Chronicle'ın baş- yazısında şu bilgilere rastlıyoruz: "Hint Müs- lümanlannın Türk göçmenlerine verilmek üzere topladığı ayakkabı. giysi, battanive gibi eşya. Sey>ıt Emır Ali aracılığıvla ve Ingiliz Kızılay (Red Cressent) Türkive'de temsilcisi olarak bulunan rahip Robert Frew tarafın- dan dağıtılmaktadır. Bunlar, ancak işgal böl- gelerındekı halka gidebilmektedir. Frew. Ke- malisüerin yönetimi albndaki yerlerde dağıt- mak için Antaha'dan içeri girmek istemiş, uluscular tarafından geriçevrilmiştir. Bombay Chronide sormaktadır: Frew neden içeri so- kulmuyor? Emir Alt. Müslümanlaragidcrck eşyayı neden bir Protestan papazı aracılığıyla dâğıüyor? Onu geri çeviriyorlar. çünkü Fngi- lizdir ve çünkü casus olduğundan kuşkulanı- yorlar."(Aktaran: Nivazi Berkes: "Türkive'de Çağdaşlaşma", s. 620.) Bu haberde para yar- dımından söz edılmemektedir. Oysa Emır Ali, para yardımmın da Frevv aracılığıyla gön- derildiği yolunda bır demeç vermiştir (GJaeschke; "Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi", s. 89.) Paranın da işgal böl- gelerınde, Ingiliz çıkarlan için dağıtıldığı açıktır. Daha sonra para yardımlannın bır bölümü Türkıye'ye ulaşabılecektır. Buna dizinin sonunda değıneceğiz. live'nin dağıtılması için yüksek Ingilte- re hükümeti katında tez elden girişim- lerdebulunularak ortak bir notanın mil- letvekilleri seçiminden önce Babıâli've verilmesini ve çetelerimizin Adapazan, Karacabey ve ŞUe'de Rumlara karşı 0- rişecekieri saldınlan tutamak yapıp Ku- vavi Milliyc'nin güvenliği bozduğunu ile- ri siirerek çabuklaştırmaya çalışmamı- zı, İngiliz basınının Kuvavi Milliye'ye karşı yayın yapmasının sağîanmasını ve özel olarak torpido ile gönderilen' F BK 19 2 'yedüngöriiştügümüzişler üzerin- de telsizle talimat verilmesini rica edi- yor."(ll Ekım 1919) "Ankara'dan 'NBD 295/3 ten özel ulakla gelen 20 Ekim 1919 günlü mek- tupta bildirildigine göre'K.DS 93 l'.ta- ümatımız gereğince orada bırakılarak kendisi Kayseri'ye gitmiştir. Gizli örgü- tümüzün genişlediğini ve haydut baş- kanlanndan yakasını kurtaran 'mu- hip'lerimizin şimdilik köy lerde kalarak elaltından işe başladıklannı müjdeliyor veson yapüğımız ustaca düzenlemelerin verimli olacağını bikliriyor. 'NKB'. pü- rüzsüz Türkçesi sayesinde önemli işler çevirivormuş. Hele hocalığına diyecek yok. Talimatın 'XW, planı tam olarak hazırlanmış. Aramıza yeni yabancılar girmemişse. sezilmeksizin amaç fiilen sağlanmış olacakhr. Yeni ödenegin gön- derilmesini beklemek üzere özel ulak '4.R' burada alıkonulmuştur." (23/24 Ekim 1919) "Seçimleri geciktirmek ve geri bırak- nrmak için gerek Mustafa Sabn ve ge- rek Hamdi ve Vasfı efendilerle uzun uzadıya.verdiginiz talimatsınırlan için- de görüştüm. Razı oldular. Mahalleler- de propagandalar başladı. Gerekenleri elde edecekler. Bol para dağıtarak hal- kın kafasuiı kanştıracaklardır. Padişa- hın bu konuda aydınlahlması gerekmek- tedir. Ustaca düşünce ve önlemlennizle Şövlediyordu: "Size önemleve içtenlikle bildi- ririm ki İngiliz milleti, milletimi- zin dostluğuna ve güvenine değer vermiyorsa bundaki vanılgı pek büyük ve derindir. Aksi halde ise kuİlandığuıız araçlar pekyanıltı- cı olup sonuç ve verim abnacak nitelikte değildir. Sait Molla ara- cılığıyla Adapazan'na gönderi- len 2 bin liranın yakında verimli sonuç sağlavacağı yolunda veri- len sözün yalan olduğunu, olay lar size anlatmış olacağından uzun sözü gerekli görmem. („.) Mem- lekerimizde bulunan İngiliz siya- si görevlilerinin, elbette İngiliz milletinin egitimine ve çıkarian- na aykın olarak. vatanımıza ve milletimize karşı insanlığa ve uy- gariığa vakışmaz bir biçimdeki girişimlerini elimizde bulunan belgelerie İngiliz milletinin göz- leri önüne serersek sonuç dünya- ca iyi karşılanmaz sanınm..." ("Nutuk",!. s.215vd.) Mustafa Kemal. Ingilizlerin daha önce sözü geçen Dahıliye Nazırı (lçişleri Bakanı) Adil Bey'e 150 bin, Konya Valısı Ce- mal Bey'e 200 bin lira verdikle- rini de açıklamaktadır. Bu 'istihbarafın bır başka belgesi, lstanbul'dakı Amerikalılarca çıkanlan United States Radio Press bültenidir (15 Ekim 1919). Burada "İngiliz parasının Türkiye'yi yıkmak için harcandığı, ör- neğin Konya V'alisi'ne 200 bin lira veril- diği" belirtilmektedir (Ingiliz Yüksek Komiseri'nin Lord Curzon'a gönder- diği gizli yazı; "İngilizGizli Belgekrin- de Atatürk", I, s. 161 vd.) YAHN: Hntf Ingjüz casusu Mustafa Sagir sahnede SıvasdavasındaYargıtay-DGM çelişldsi AVAL1YAŞA,R < ' ) Sıvas katliamı davası. değişik açılardan ıricelen- diğınde Ankara DGM'nin yanlılığı, görevini kötü- ye kullanması ve siyasi karar vermesinin yanı sıra. Yargıtay'ın bu davada yargilanan sanıklann suçunun niteliğine ilişkin karanna aykın davrandığı da görü- lecektır. Şımdi bu davayı değişik açılardan ele ala- lım. Davanın önce kanıtlannı değerlendırelim. Sıvas katliamı davası, kanıtlan bakımından hıçbır davaya benzemiyor. Katlıam. başlangıcından sonuna kadar filme alınmıştır. Olaya kanşanların kımler oldugu Fılmlerde bellidir. Bırçok tanık, olaylara kanşanla- nn Sıvas dışından geldığinı söyledi. ancak mahke- me bunlann kim olduğunu saptayamadı. Oysa, çe- kilen filmlerden ahnacak fotoğraftarla afış yaptırı- labilir. bunlar her yere asılabilırdi. Mutlaka tanıyan bırileri çıkacaktı. Bu görev Ankara DGM savcıları- nın görevıydi. Görevini yapmayan savcılar hakkın- da soruşturma açılması gerekir. Ancak, bu soruştur- ma açılmadı. açılmaz. Türkiye'de bir şey yanhş anlaşılmıştır. Yargının bağımsızlığı... Yargı bağımsızlıgi çağdaş, demokra- tik bir olgu olarak bu ışi yapanlann takdir haklannı rahat kullanmalan için vardır. Oysa, yargı bağımsız- lığı adı altında sorumsuzluk yapılmaktadır. Orta yer- Sıvas katliamı davasında Ankara DGM, kanıtlan yeterince değerlendirmemiş, çekilen filmlere rağmen sanıklann belirlenmesi için gerekli çalışmalan yapmamış ve son olarak, Yargıtay'ın, suçun TCK.nin 146. maddesi kapsamında görülmesi gerektiği yönündeki karanna rağmen, TCK.nin 450. maddesini uygulayarak olayı adi adam öldürme ve gösteri yürüyüşü olarak değerlendirmiştir. de bir cinayet vardır. Sıvas davasının sorumsuz sav- cılan hakkında soruşturma açmayanlarağırvebal al- tında kalırlar. Adalet Bakanlıgrnın hem olayın di- ğer sanıklarının kimliklerinin saptanması hem de savcılar hakkında soruşturma emn vermesi gerekir. Biz Adalet Bakanlığı'ndan bu yönde duyarlık bek- liyoruz. Mahkeme. olay sırasında çekilen video filmleri- nı incelememiştir. Olay, saldırganlann yandaşı bir haber ajansı, Sıvas Emniyet Müdürlüğü ve Millı Is- tihbarat Teşkilatı tarafından sanıyesı saniyesine fıl- me alınmıştır. Bu fılmlerin her biri, birbuçuk saat sürmektedir. Sakahnı sallayan soytanlar, dinı vakıf ögrencılerı, elebaşı saldırganlartek tek ve bütün ha- reketlerı ile filmin aktörlendir. Bırakınız savcılan, mahkeme bı le klasık bir yargılama yaparak bu film- lerden yararlanmadı. Böylesine önemli bir kanıtın bulunduğu bır dava dosyasının başka bır kanıta ih- tıyacı yoktur. Ancak, bu kanıt gerçekleşen yargıla- ma gibi değil, çağdaş bir yargılama yöntemi ile de- ğerlendirilebilirdi. Gelelim DGM'nin uyguladığı ceza maddesine ve Yargıtay'la çelişkisine... Ankara DGM, Yargıtay ka- ranna rağmen, TCK.nin 146. maddesini uygulama- sı gerekirken TCK.nin 450. maddesini uyguladı. Sı- vas davası önce bir yönüyle asliye ceza mahkeme- sinde, bir yönüyle Ağır Ceza Mahkemesinde, bır bölümüyledeDGM'deaçılmıştı. Ankara Asliye Ce- za Mahkemesi ile Ankara Ağır Ceza Mahkemesi, el- dekı kanıtlar ıtıbanyle suçun nitelığinın TCK.nin 146. maddesi kapsamına gireceği gerekçesı ile yet- kilı olan Ankara DGM'nin dosyalannı yolladılar. Ankara DGM ise, olayı siyasi değil adı adam öldür- me ve gösteri yürüyüşü niteliğinde kabul etti. Mahkemeler arasında çıkan uyuşmazlık nedenıy- le dosyalar Yargıtay'a gitti. Yargıtay. Ankara DGM'nin görüşünü bozdu ve eldeki kanıtlara göre suçun TCK.nun 146. maddesi kapsamında görül- mesi gerektiğıne kararverdi. Hatta Yargıtay'm bu ka- ran bir tür iddianame niteliğine büründü. Ankara DGM'de yapılan yargılama sürecinde kanıtlar değış- medı.*Yargıtay'ın "olay devleteyönelıktır, yant 146 kapsamındadır" bıçımındeki karannı değıştırecek yeni bir kanıt yoktur. Bu durumda da sanıkîardan ki- me ceza verilecekse, eylem derecesıne göre TCK.nin 146. maddesınin ilgılı fıkralarının uygulanması ge- rekirdi. Mahkeme bunu yapmamakla Yargıtay kara- nyla çeliştı ve görevini kötüye kullandı. Kişisel kanım odur kı Terörle Mücadele Yasa- sı'nda yapılacak değışiklikler nedeniyle yapılan tar- tışmalar, mahkemenın yan tutması sonucunu doğur- du. Bildiğim kadanyla yobaz ayaklanmalara Tür- kiye'de 146.maddehiçuygulanmadı. Budavadauy- gulansaydı,butüreylemlerteröreylemi niteliğini ka- zanacaktı. TBMM'nin yapması gerekeni yargı yap- mış olurdu. Mahkeme kararda yan tutarak, görevi- ni aksatarak siyasal düşüncesini ortaya koydu. Bir de örgüt komedisı var. Ankara DGM, Sıvas katlıamını örgütlü suç olarak görmedi. Herhalde sal- dırganlardan Sıvas Valılığı'ne başvurularak alınmış bır gizli örgüt kuruluş belgesi getırmelerini beklıyor- du. Bu ülkede illegal örgütün tanfi Asken Yargıtay ve Yargıtay kararlannda bin kez yapılmıştır. Sıvas davası asıl şimdi başlamaktadır. (*)Sıvas Da\'ası Istanbul müdahil avukaûanndan ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Kürdoğlu Nereye? "49'larDosyası", Isveç'te yaşayan, orada sağın olarak çalışan Naci Kutlay'ın son yapıtı. Fırat Yayınları arasın- da çıkmış. Otuz beş yıl önce, 1959 yılında evleri, işyerle- ri, polisin yaptığı "a/r'to//'bas/c/n"laaranan Kürt kökenli 40 kişi tutuklanır. Sonradan sayılan 49'u bulduğu için bun- lara "49'lar" denir. Bunların çoğu sonradan, Türkiye'de tanınmış kişiler olacaklardır. Aralarında şunlar da vardır: Nurettin Yılmaz, Ziya Şerefhanoğlu, Medet Serhat, Yaşar Kaya, Ziya Acar, Necati Siyahkan, Fevzi Kar- tal, Musa Anter, Canip Yıldırım, Şerafettin Elçi, Naci Kutlay, Ali Karahan, Şevket Turan, Esat Cemiloğlu... Tutuklanıp yargılanan sanıklara basında "Kürtçü- /er"denmektedir. Kimı hüküm giyer, kimı aklanır. Birçok sanık da o yıllar öğrencidir. Demokrat Partı iktıdannın son yılları denilebilir. DP yönetimi, polis, bunları komünistlik- le suçlayıp Amerika'dan yardım almayı ummaktadır. Şe- rafettin Elçi'nin yorumu böyledir. Olay, Kürt kökenlilerin, o yıllar Gazi Orman Çiftliği'nde pikniğe benzer birtoplan- tı yapmaları ile -polisçe- ortaya çıkarılmıştır. Yaptıklan ko- nuşmalar teybe alınmış, Ahmet Muşlu adında biri, ara- larına ajan olarak girmiştir. Gülhane Asken Tıp Akademi- si'nde Maliye Şube Müdürü olan Şevket Turan, bir gün arkadaşlanna şöyle der: - Ben hastaneye gidiyorum, ortalığı berbat ediyorum. Kimse olmadığı zaman camı aşağıya sarkıtıyorum. Ufak bir şey ile bakarsın bir rüzgar vurdu, paldır küldür cam çerçeve gitti. Ben bunlara her gün beşer onar liralık za- rar veriyorum. Ama beni dinleyenler de o şekilde zarar verirse, bugün bunlan iktisaden çökertmek, mefluç et- mek lazım. Fakat ben bir kişi olarak harekette bulunur- sam, sonra nazarlannı bana tevcih ederler, ayağımı bağ- larlar. Fakat bu şekilde heryerde başlanna bir bela gelir- se, birfelaket, yani orman yangını, oraya bir ateş, orman yansın, köprûleh çökert. Birköprü en aşağı 100.000 lira. Ben bunlan yapabilirim, sabote edebilihm. Bu saboteyi yaptın mı, bunlar iktisaden birbirlerini yerler ve mahvo- luhar. Balıkesir'de birkaç tane orman yaktım. Biliyormu- sun Bursa yangını ne zarara mal oldu? Bu şekilde bir hü- kümet devrilir, başka türlü devrilmez. Onlar bizi ordu ile mahvederler, yüzsene belimizı doğrultamayız. (Bir konuş- masında da Kürtlük konusuna değınir.) Içimize yerleş- mekte olan filiz halinde bir şey, bir mevcudiyet vardır. Bu mevcudiyetin korunması hariç tesiherle olabilir. Eğeron- lar bizi desteklerlerse ve bize verecekleri talimat dahilin- de biz hareket edersek, o zaman neşvü nema bulmak mümkün olabilecek. Aksi halde biz yine dünya yüzünde yağımızla kavrulup, küçüle küçüle mahvolur gideriz... Binbaşı Şevket Turan çoktan ölmüş: sağ olaydı, bugün de böyle düşünüp düşünmediğini, yanlışını sürdüıüp sür- dürmediğini sorardım. Kürdoğlu Binbaşı Şevket Turan'ın yanlışını bugün bir başka Kürdoğlu Abdullah Öcalan sürdürüyor. Hem de cinayetler işleyerek; Kürt, Türk de- meden, yaşlı, genç, kadın, çocuk demeden öldürerek. Bu- na başta Kürt kökenli aydınlann karşı çıkmaları gerekirdı. Yere düşen bır damla kanın hesabı sorulmalıydı. Ölen kim, nereden olursa olsun, öldürenden sorulmalıydı. Di- yarbakır'ın Kulp ilçesınin Hamzalı bucağına yapılan PKK saldınsı, burada 19 kişinin öldürülmesi, PKK'nin işlediği son cinayetlerden biridir. Bu yol yol değildir. Sormak ge- rekir: - Kürdoğlu nereye? Yapılanlar, işlenen cinayetler, şovenlikten, ırkçıhktan başka bir şey değildir. Cinayet ışleyenlenn, "Gelin biıiik- te yaşayalım, biz kardeşiz" demeye hakları yoktur. Dese- ler de kim inanır? Apo, Güneydoğu'da bir şavaşa girmiş- tir, ama bu savaşı yalnız askere karşı değil, çoîuk çocu- ğa, silahsız insana karşı yapmaktadır. Apo, ellerini kana bulamıştır... Apo, bu büyük desteği Suriye'den aldı. Suriye'de as- kerlik çağına gelen Kürt çocukları, bu görevlerini Suriye ordusunda değil, Apo'nun buyruğunda, onun kamplann- da yaparlar. Suriye bu gençlerin ailelerine her ay 100 do- lar yardım yapar. Suriye, şimdiye değin, Apo'nun tüm ge- reksinimlerini karşıladı. Suriye'de 500 bine yakın Kürt var. Suriye yönetimi, Apocuları Irak'a yolladı. Karaçolan'da, Ranıye'de eğitim görmeye başladılar. Bu kış döneminde, bıraz çalışmaları kıstılar. Ancak ilkyaz gelince, yukarıya, Türkiye'ye çıkacaklar. Apo'nun "ateşkes"istekleri filan saçmaydı. Apo zaman kazanmak istiyordu. Eğitim yeri olan Karaçolan, Celal Talabani'nin karargâhıydı. Orada bir okul açıldı, buna "Eylem Okuiu" adını verdiler. Başına Mey Şivvar getirildi. Mey Şivvar, Celal Talabani'nin yar- dımcısıydı. Eski KOMALA'yı kuran kişiydi. Karargâhta, Irak Kürtleriyle Ermeniler de vardı. Karargâhta250-300 kişi vardı. Bunlar Türkiye'deki Kürt-Türk çocuklarını öldür- mek için hazıriık yapıyorlar... Mesut Barzani ile Celal Talabani'nin araları şeker renk mıydi? Dört ay önce iran'a giden Mesut Barzani, iran'da önemli bir aniaşma imzaladı. Iran, Barzani'den Kuzey Irak'taki Kürtleri sindırmesini iştedi. Barzani, bunun üzerine, ivedi, Süleymaniye ile Erbil bölgelerinde Apocuların eylemlerini kıstı. Bu durumda Kuzey Irak'taki tüm Kürt eylemleri "Kuzey Kürdistan" dedikleri, Tür- kiye'nin Güneydoğusuna yönelebilirdi. Türkiye sınırlan, yolgeçen hanı değil miydi? 1920'li yılların başlannda bir Mustafa Kemal'in arabası vardı, şoförü bir Kürt çocuğuydu. Başbakan Ismet Paşa sürücüye sorardı: - Kürdoğlu boş musun? - Boşum Paşam! - Beni Başbakanhğa bırakıver... Mustafa KemaPin, Ismet Paşa'nın canlarını emanet et- tikleri Kürt çocukları, bugün Türk çocuklanna düşman edilmek isteniyor! BULMACA 1 2 3 4 5SOLDAJS SAGA: 1/ Kafes biçiminde tah- tadan yapılmış portatıf ev. 2/ Asya'da bir ülke... At üretilen çiftlik. 3/ Bir meyve... Satrançta özel bir hareket. 4/ ABD'de yayımlanan dünyanın en ünlü mizah dergilerın- den biri... Bildik, tanı- dık. 5/ Ekin bıçildikten sonra toprakta kalan köklü sap... Kır yaşamı ıçınde aşk konusunu iş- leyen kısa şiir. 6/ Afri- ka'da bir ülke. II Bir tür halk türküsü... Uzaklık işareti. 8/ Boş inan, hurafe... Tavlada bir sa- yı. 9/ Vilayet.... "Bu dehre nice şeh-i cihanban / Geldi gitti olundu " (Ziya Paşa). YLKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ tri yapılı. uzun boylu, şişman... Bir nota. II Rütbesiz asker... Kapi- tal. 3/ Verim. 4/ Yapma, etme... Za- rar. 5/ Eski Mısır'da güneş tannsı... "Kadrini seng-i musallada bilüp ey / Durup el bağlayalar karşına yâran saf saf." 6/ Yan memnunluk belirten bir ünlem... Islamda bir mezhep mensu- bu... Kakım da denilen bir kürk hayvanı. II Şeyh Bedrettin'in Tann evTen ve insan hakkındaki görüşlerini içeren ünlü yapıtı. 8/ Edebiyatta etkiyi çoğaltmak için bir şeyin tersini söyleyerek alay etme... Çevresi yollarla belirlenmiş olan arsa. 9/ Bir pa- muk cinsi... Şöhret.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear