14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 OCAK 1995 PA2ARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Dışa açılma masalı 1932'de devletçılık kabul edıldı Bu tanhten II Dünya Savaşf nın başladığı 1939 tanhıne dek geçen yedı yılda sanayıleşme ve çağdaşlaşma yolunda elde edılen başanlar ancak 'mucıze' sozcüğüyle anlatılabılır VEHBİ HACIKADİROĞLU T urkıye'de ekonomık planlamayı cıddıye alan- lann kalmadığını sanı- yordum Oysa varmış Yenı beş yılîık plan uze- nnde açıklama \apmak uzere ekrana çıkan Başbakan'la yar- dımcisının söyledıklenne gore bu pla- nın ozellığı "değişim" sozcuğuvle özetlenebılırmış Değışım de kuresel- leşme ya da dışa açılma, devletın ure- tımden elını çekmesı ve butun önemlı tesıslenn "yap-işlet-devret" formulu- ne gore kurulması anlamına gelıyor- muş Turkıye Cumhunyetı'nın Başbaka- nı'yla 'vardımcısı'nın cumhurıyetın Osmanlıdan devraldığı çokmuş e k o nomının en belırgın ozellıklennın dı- şa açıklık, devletın üretımden elını çekmışlığı ve butun onemlı tesıslenn "yap-işlet-devret" formuluyle yaban- cılara yaptınlmasıyla ozetlenebılece- ğınden nasıl olup da boylesıne haber- sız gorunebıldıklennı anlamak ola- naksızdır Türkıye ekonomısının bu ıkı baş sorumlusu, dıyelım kı gozlen- nı Batı'ya dıktıklen ıçın Osmanlılann dunımunu göremıyorlar Oyleyse 'kü- reselleşme'nın bır kuçuk modelını uv- gulayabılmek ıçın Batı'nın gelışmış toplumlannın tam yanm yuzyıldır uğ- raşmaktayken yalnızca bır ıgne bo- yunda bır ılerlemeyı yenı yenı ger- çekleştırebılmekte oluşlannın neden- len uzennde de duşunemezler mı1 Batı'nın sanayıleşme bakımından hemen hemen eşıt duzeydekı gelışmış ülkelerı arasında Amerıka Bırleşık Devletlerı'ne benzeyen bır 'Avrupa birleşik devletleri' kurma çabası 11 Dunya Savaşı'nın hemen ardından başlamıştı Bu konuda günumuze dek başanya ulaşılamamış olması. soz ko- nusu ulkelenn de ekonomının her da- Iında aynı duzeyde olmayışlarından ılen gelıyordu Her ulke. bırleşme so- nunda, kendı gen kalmış olduğu alan- da daha da genlemekten korkuyor, boyle bır tehlıkeden korunabılmek ıçın sonu gelmez pazarlıklara gırışı- yordu Son zamanlarda oyle bır aşamaya gelındi kı gerek Amenka gerekse Av- rupa'nın gelışmış ülkelerı, gerı kal- mış ulkelerde de bır dışa açılma, daha doğrusu tam bır dışa teslım olma ger- çekleşmedıkçe kendı aralanndakı bır- leşmenın etkılı olamayacağını gorme- ye başladılar \e onlan dışa açılmaya zorladılar işte gerı kalmış ulkelerde küreselleşme ve dışa açılmada şımdı- ve kadar olandan daha da ılen gıtme eğılımı bu zorlamalar sonunda ortaya çıktı Doğal olarak boyle bır dışa açılma da gerı kalmış ülkelerın kendı gerı kalmış olduklan alanda. yanı sanayı- leşmede, busbutun genlemesıne. İcı- saca, bunların sanayıleşmeden vaz- geçmesıne neden olacaktı Bu, bır ba- kıma. gen kalmış ulkelenn gelışmış- lenn yan-somürgesı olmayı kabul et- melen anlamına gelırdı Ancak bu sa- kıncalara karşı, gelışmış ulke uzman- lannın ve onlannkınden farklı bır du- şunce uretme yeteneğınden voksun olan gen kalmış ulke aydınlannın da söyleyeceklen vardır Onlara gore gerı kalmış ulkelcrın sanayı alanında gelışmış ulkelerle re- kabet etmelen olanaksızdır Oyle ul- keler ıçın en venmlı tutum. zıraat ve tunzm alanlannda ulkenın doğal zen- gınlıklerını gelıştırmeye çalışmak kendı uretebıleceklerıne bakışla çok daha ucuz ve nıtelıklı sanayı urunlen- nı bılgı ve teknolojı bakımından çok ılerıde bulunan gelışmış ulkelerden getırmektır Ustelık bu ulkelenn artık sanayı olarak gormedıklen dokuma- cıhk ve montaj sanayıı gıbı bırtakım alanlar gen kalmış ülkelerın sanayı- leşme gereksınımlennı bol bol karşı- layabılır Ote yandan, gen kalmış bır ulkede ozel gınşımcıler bulunsa bıle bunlar kendılen ıçın son derece venmsız olan sanayı alanına gırmek ıstemeye- ceklerınden sanayıleşmeyı yurütme ışı devlete kalacaktır Oysa devlet kö- tu bır tüccardir Her şeyı pahalıya mal eder ve ışlen çıkmaza sokar Bu ba- kımdan gelışmış ya da gelışmemış butun ulkeler, bugün artık hizla kure- selleşmekte olan dunyada, yarı-sö- murgeleşmek ya da bağımsızlığinı yı- tınnek gıbı modası geçmış gerekçele- rı bır yana bırakmalı ve her toplum kuresel üretım duzenınde kendıne ay - nlan yerde venmlı olmak ıçın elınden gelenı yapmalıdır Ancak, ılk bakışta doğru yanlan da varmış gıbı gorunen bu görûşün. top- lumsal gelışmede ınsan faktorunun onemını gozden kaçıran mekanik bir ekonomik düzen anlayışı olarak ger- çekte hıçbır değer taşımadığı, Turkıye Cumhunyetf nın tanhıne bır goz at- makla hemen gorûlecektır Cumhun- yetın Osmanlıdan devraldığı ekono- mık durum bellıdır Gerek fızıksel gerekse bılımsel ve teknık yonden hıçbır altyapısı bulunmayan, uygarlık dunyasının zorunlu kıldığı her türlu tesıslen "yap-işlet-devret" formulune göre yabancılara yaptınlmış vc ya- bancılarca ışletılmekte olan, gırtlağı- na kadar borca batmış ve butun gelır kaynakları alacaklıların ıpoteğı altın- da bulunan bır toplum söz konusudur Mucize dönem: 1932-1939 'Sanayileşmeden çağdaşlaşmanın olanaksızlığı'nı bılen Ataturk, butun gelışmış ulkelerde sanayının ozel gın- şımcılerde bulunduğunu gormenın ne- den oldugu bır yanılmayla, bır sure ıçın, yoksul toplumun parasıyla ozel gırışımcı yaratarak sanayıyı onlara kurdurmaya çalıştı Bırkaç deneyle bu yolun nasıl bır çıkmaza goturduğu go- ruldukten sonra 1932'de devletçılık kabul edıldı Bu tanhten II Dunya Sa- vaşı'nın başladığı 1939 tanhıne dek geçen vedı yılda sanayıleşme ve çağ- daşlaşma yolunda elde edılen başarı- lar ancak "mudze" sozcuğuyle anlatı- labılır Hemen Sümerbank, ttibank, Ma- den Tetkik ve \rama kurumlan ku- rulmuş \e bunlar aracılıgıvla demir-çe- lik, şişe-cam, kâğıt, çimento, şeker ve dokuma sanavii yerden biter gibi orta- ya, çıkıvermiştir. Sanasileşmenin bir bölumu olan universite reformu ve ya- bancı bilim ve duşünce adamlarının getirilişi de bu donemdedir. Butun bunlann, tutun, ıncır ve uzum dışında dışanya satacak hıçbır ürunun bulun- madığt bır ulkede. dışanya hıç borç- lanmadan, tersıne Osmanlıdan kalma borçlar ödenerek, yabancılann elınde- kı demıryollannın ve otekı kuruluşla- nn satın alınmasıyla ve buyuk olçüde demıryolu yapımıyla bırlıkte gerçek- leştınldığını duşunmek gerçekten baş dondurucüdur tkinci Dunya Savaşı'nın patlaması bu göz kamaştıncı atılımlan durdur- duğu gibi, savaşın getirdigi sıkıntılann Atatürk devrimlerine vükknmesi de devletçilik duşmanlarının ekmeğine yağ surdü. Menderes ve Demirel'ın plansız, programsız ve dışa bağımlı sıyasetı Turk ekonomısını bır çıkmaza sokunca kurtuluş çaresı, yolların cn çıkmaz olanında, uluslararası fınans kuruluşlannın buyruğuna kayıtsız ve koşulsuz olarak uymakta arandı Önce Özal'ın ardından da Çiller'ın dırençle ızledıklen bu yolun Türkıye'yı getır- dığı nokta artık butun açıklığıyla orta- dadiT Dızgınlenemeyen bır enflasyon, sanayıleşmekten ve büyumekten vaz- geçmış ve gelışme yollan tumüyle tı- kanmış bır ekonomı, çoğunluğun aç- lık ve sefaletı karşısında çok kuçuk bır azıntığın çılgın tsrafı, dunyanın en gen kalmış ulkelerındekıyle aynı dü- zeyde bır sağlık ve eğıtım duzenı, la- ıklıkten tümüyle kopmak ve dınsel ke- sıme teslım olmak aşamasına gelmış bır yonetim Hepsınden de daha kö- tusü. butun bunlan, küreselleşme, dışa açılma, devletı küçultme ve u yap-iş- let-devret"gıbı bırtakım saçmalıklarla dûzeltebıleceklennı uman bır Başba- kan ve •yardımcısf ~ Sonuç Pekı ama, bu tür önlemlerın gerı kalmış ulkelerde hıçbır gelışme sağla- madıgı, Ortadoğu'nun petrol zengını ulkelenyle sınırsız zengınlıklen elle- nnde bulunduran Guney Amenka ul- kelennın Turkıye'nın son çoküntüden oncekı gelışmışlık düzeyını bıle tuttu- ramayışlannın gerçek bır devletçı uy- gulamaya geçememış olmaktan kay- naklanmış olabıleceğı nasıl olup da goz ardı edılebılıyor9 Menderes'ın ekonomıyı duşurmuş olduğu bataktan planlı ve dışa bağımsız bır ekonomı polıtıkasiyla kurtulmanın parlak bır orneğını veren 1960-65 dönemı nasıl unutulabılır9 Osmanlı duzenını yenı- den dınlterek çağ atlanacağını one surmenın. tlhan Selçuk'un anlatımıy- la. 1923'ten genye doğru gıderek 21 yuzyıla ulaşılacağına ınanmaktan bır farkı yoktur ARADABIR YAVUZ GOR Emekli Elçi Ayılara Gıpta Ediyorum Bıransıklopedı, 'ayı'yı, "Tabanına basarakyurüyen, kı- sa kuyruklu, etçılmemelı hayvan" dıye tanımlıyor Taba- nına basmadan yurumeyı beceren hayvan var mı, yok mu bılemıyoruz amma, ayı, 'ayı'dır ışte ve de hayvanlann en zekılennden bındır Boz ayı var, kara ayı var, beyaz ayı var, gozluklu ayı var inlı ufaklı, orta boylu, kocaman ayılar . Bu kış ortasında, "Nedır bu ayı sevdası?" dıye sorula- bılır. Çağnşım, bızım Marketçı'nın bır onensınden kaynak- landı "Meyve var mı 7 " dıye sorduk, "Abem 1 Çok tyı ar- mutlargeldı Sen seversfn'"diyerltıfatettı Bundanalına- cakgıbı olduysam da, 'ayf'nın en lezzetlı anmutlan, en has bal peteklennı alıp guzelce bır mağara seçıp ıçıne yerle- şerek, kışı sakın ve asude geçırmek mutluluğuna enşme- yı bılen ve hâlâ ıkı ayağı uzerınde durmayı becerebılen se- vımlı bır yaratık olduğunu duşununce, armutlan ısmarta- mayı yeğledık Anmutlan yerken, 'ay;'nın zevkıne kusur bulunamaya- cağını, ustadın hava kırlılığınden uzak ormanlarda sere- serpe dolaşabıleceğını, her Allahın gunu zam yapılan akar- yakıtlann ıstıbdadını duşunmeden, mağarasına gınp sıcak sıcak yatabıleceğını duşundum Aynca 'ayılıktan emekli' olunamayacağına gore, sendı- kal haklarmış, maaşa zammış gıbısınden abesle ıştıgal et- mek zorunluluğu ıle de uzaktan, yakından ılgısı olamaz- dı... Bu sevımlı yaratıklar, son zamanlarda, turıstık bolgeler- de koyu renklı vatandaşlar tarafından çariıston yapmaya zorlanmak gıbı uğratılmış olduklan sosyo-psıkolojık aşa- ğılanmalardan da, "salıhat-ı nısvan"dan, pek hamıyetlı hanımefendılenn hımayesıne mazhar olup, bu aıh sefale- tınden kurtanlmış ve de bıldığımız kadar şu sırada, Ulu- dağ'ın yeşıl yamaçlannda, ozgur, serbestçe hoplayıp zıp- layıp, gunlerını gun etmekteler "Sen Urbanus Martımus 'sun' Gel senı parçalayayım!", "Ben, Ursus Selenarctos Tîbetanus kavmındenım, ada- mı mahvedenm 1 " gıbı aynlıkçı, ırkçı ve brtıncı duygular- dan annmış olup, Tıbet'ten Alaska'ya, Taygalar'dan Ma- lezya'ya gelıp gıdebılseler, yolda bırbıriennı "Merhaba ayı kardeşım" dıye selamlayacaklanndan kuşkunuz olma- sın. Atomu parçalamayı becerıp, obur ayıları tumuyle orta- dan kaldırmayı amaçlamıyorlar, kara dumanlar çıkaran fabnkalar uretıp tepemızde Tanrı vergısı olarak tutunma- ya çalışan gokyuzune koca koca delıkler açmıyoriar, bıl- gısayar bılmedıklennden kafalannı kullanmaya devam edı- yoriar, cınsel yaşamlarını duzene sokmak ıçın 900 ıle baş- layan telefon numaralarına gereksınımlerı yok ve de yağ- murda duş yaparken su kesılecek kuşkusunda degıller Buna benzer çok ayrıcalıkları var 'ay/'ların ve de "nu- mune-ı ımtısal" olmalıdırlar, akıllı geçınen obur yaratıkla- ra... 1920'lenn Şıkago caddelennde, 1995'ın Istanbul sokak- lannda dolaşmak cesaretını gostermeyen bu akıllı hayvan- lan duşunerek, dılımızde onlan kuçulten deyımlerden vaz- geçelım . Öğrenciye 'af gerekiyor... Prof. Dr. ÎL HAN ÖZAY tst Üm. tdare Hukııkıı Oğretım Üyesı S eçımler, belırsız bır tanhe erte- lendığı ıçın. bu konu da şımdı- lık uyumaya bırakılmış olsa bıle "Tdrk üniversheleri siya- sal vaşamrnın değışmez tar- tışması. "öğrenci affi"dır Genelde, her ne zaman kı bır seçım ko- kusu alınır. sıyaset alanının, bazen o ana kadar golgede kalmış kışıien hemen bu *temcit pila>ı"nı ısıtarak sofraya surerler oğretım uyelennın bır çoğu karşı çıkar ve yıne her zaman af onensı benımsenerek yasalaşır, yanı afıyçtle yıyeoter çogunluk- tadır Hemen belırteyım kı, bunlann başın- da da ben gelınm Yukandakı satırlan af oneren ya da on- dan yana olanları eleştırmek ıçın yazma- dım, çunku dedığım gıbı ben de her sefe- nnde gerçekleşmesını dıleyenlerdenım Kı- şısel olarak boyle duşunmemın ıkı nedenı var Her ıkısı de yuksekoğretım duzenıne ılışkın bu gerçeklenn bın. sıstemın tumune yonelık, öburu de hukuk fakultelen somut orneğıne Once yuksekoğretım duzenınm tumune yönelık olandan başlayalım Sınırlı oğre- nım hakkı, yanı sokaiktakı adamın deyışıyle "belge"lı sıstemın 1982'de yaygınlaştınl- ması bır turlu genel kabul gormemıştır Eskıden oğrenımın başında, >anı ılk ıkı yı- lın sonunda bır tur "baraj" vardı Bu kaldı- nlarak engel daha yaygın bır hale getınldı Boylece dort yıllık sürenın beşıncı, hatta son yılında bıle unıversıte ıle ılışkının ke- sılmesı soz konusu olabıldı Dolayısıyla Nasrettin Hoca fıkrasındakı gıbı. dama ka- dar çagırıp "Allah versin"e benzeyen bır durumun ortaya çıkabılmesı olası Boyle olunca da kamu vıcdanı bunu bır turlu kal- dıramadı ve hep başansız oğrencıden yana oldu Doğaldır kı bu durum, sıyaset ve daha çok demagojı ıle haşır neşır olanlar ıçın bulunmaz bır nımettır Zıra bu uzucu duru- mu somurerek u oyn a ya da sıyasal desteğe donuştürmek, her zaman ıçın geçerlı bır yontem oluşturmaktadır Buna karşılık ge- nelde af onenlen "hangi nedenle olursa ol- sun ilişigi kesilmiş bulunanlar" formulu ıle vapıldığından kurunun yanında yaş da ya- nıp aşağıda anlatmaya çalışacagım gıbı ba- şarısızlıgının nedenı çoğu kez kendı dışın- da gerçekleşen ogrencı ıle suç ışlemesı yu- zunden atılan kımse aynı kefeye konul- maktadır Başansızlıgının nedenı çoğu kez kendı dışında gerçekleşen oğrencıden mu- rat nedır 9 Bu soruya yanıt venrken de baş- ta soyledığım hukuk fakultesıne ozgu so- runlara değınmek gerekır Öğrencı, bu fakulteye uyacak bır dona- nımdan yoksun olarak oğrenıme başlamak- tadır Başladığı oğrenıme ılışkın yonetme- lık, kanımca yanlıştır Bu nedenle de başa- nlı olması. aslında tam bır mucızedır Bun- lardan hazırlıksız gelme konusu unıversıte- nın değıl, 'milli eğitim sistemi'nın çok onemfi bır sorunudur Ama öbur sorun, de- ğıl ümversıte fakultenın kendı içınde ço- zumleyebıleceğı turden bır sorundur Yonetmelıktekı yanlışlık ıkı boyutludur Bınncı boyut, derslenn sırasının bılım dışı belırlenmış bulunmasındadır Buna kendı gorevlı bulunduğum dersten herkesın anla- yabıleceğı bıromek vermek ıstersek "Idare Hukuku ve Yargısr şımdı olduğu gıbı ıkın- cı sınıfta ve tek bır yıl ıçınde anlaşılabıle- cek konulardan değıldır Zıra bu ders 'me- deni hukuk, kara tkareti, hukuk usulu mu- hakemeleri ve ceza vargılaması" gıbı temel bılgılere sahıp olmadan kavranamaz Boyle olduğu ıçın de Batı ulkelennde uç ve dor- düncu sınıflarda ıkı yıl sureyle okutulur ve 'Idari Yargı' da a>n bır derstır tşte bu noktava ılışkın olarak yonetmelı- ğın kamu yaranna yabancı ve zararlı so- nuçlar doğuran başka bır yonu de ortaya çıkmaktadır Aralannda yonetıcı konumun- da olan oğretım uyesı meslektaşlanmın da bulunduğu bırçoklanna anlatamadığım bu sorunu, gazete okuyucusuna nasıl aktarabı- lınm dıye duşünmüyorum bıle Çunku so- run. aslında sağduyu sahıbı sokaktakı ada- mın bıle kavrayabıleceğı kadar yalın ve ne yazık kı aynı zamanda da acıdır Yonetmelığe gore, ıdare hukukundan ba- şarısız bır oğrencı, ıkı hatta üçun butun derslerınden geçmış bıle olsa yılbaşında dorduncu sınıfa devam alamamaktadır Bu- nun anlamı, tum bır yılı sadece tek dersle geçırıp ıkıncı vıl başında dorduncu sınıfa devam alabılme ve de ancak o yılın sonun- da sınava gırebılmedır Sozun ozû, ıkı yıl otomatık kayıp Konuyu daha anlaşılır bıçımde ve somut ornek uzennde gostermek gerekırse son ekıtn donemınde ıdare hukuku sınavına gı- ren 563 oğrencıden 210'u tek ders ıdı Bunlardan başansız olanlar, dorduncu sını- fa 1995 yılının Kasım ayında devam alabı- lecekler ve sınavlara da ancak 1996 Mayı;, donemınde gırebıleceklerdır Çarpıcı olma- sı nedenıyle ıdare hukuku sınavına ılışkın sayısal ornekler verılmekle beraber bu anormal durum \kıncı sınıfm butun dersle- n bakımından aynıdır Herhangı bınnden takılan oğrencının kaden, en az ıkı yıl bek- lemektır Bu arada oğrenım suresı de ışle- meye devam ettıgınden, boyle bır takıntı neredeyse kaçınılmaz bır bıçımde yukse- kogrenımle ılışkının kesılmesı sonucunu doğurmaktadır ışte boyle bır durum karşısında duyarsız olunabılır mı 9 Zaten olunamayacagı ıçın konu, sıyasal bakımdan kotuye kullanıl- makta ve her seçım donemınde yınelenen aflarla aslında çozumsuz kalmaktadır So- run Istanbul'dakı ıdare mahkemelen onu- ne de goturulmuş, ancak sonuç degışme- mıştır Mahkemelenn bu konuya ne kadar eğılebıldığı, daha dogrusu kendılenne ola- yın nasıl anlatıldığını bılmedığım ıçın kım- seyı suçlamıyorum Bununla beraber yuka- nda da vurguladığım gıbı, kendı çevremde de başkalannı bu sorunun cıddıyetıne ınan- dırabılmış değılım Bu olaya salt "öğrenci baskısı" dıye bakılmakta. ortaya atana da en nazık tenmıyle "•popülist'' denılmekte- dır Baskı olmasına baskı, ama haklı nedenı yok mu 9 Kuçumsemek ıçın soylemıyorum, ama unıversıte oğrencısı zaten acınası durumda- dır Bırçok konudakı haklı ısteklennı dıle getırememekte, hıçbır şekılde orgutlene- memektedır tnsanlann baslcı altında olma- ları nedenıyle ses çıkaramamalarına pek guvenmemek gerekır Baskı kalkınca ne olacağı hıç bellı değıldır Öte yandan, zaten baskı altında bır sozde sakın yonetım de- mokrasının ozune de aykındır Turk ulusu. buna layık olduğu ıçın duzenın demokratık o\ma>ı gerektığıne Atatürk'ten başka ma- nan kalmamış mıdır kı, kendılennı demok- rat ılan edenler bıle oğrencının bazı ıstekle- nnı haklı bulduklan takdırde kendılenne populıst denılmesınden korkmaktadırlar9 Bu koşullar altında, uzulerek vurgula- mak gerekiyor kı, oğrencı affı, benım gıbı bazılanna dayanılmaz bıçımde çekıcı, bazı- lanna da tam tersı "itki" gelmektedır Hak- lı olan acaba kım9 Elınızı vıcdanınıza ko- yun ve sız soylevın PENCERE TARTIŞMA Meclis'in saygınlığı ve güvenilirliği ^V ISI JVt ^K SİNAN SUNER 1958- 1980 "soronp dokulmeden once kızoron yoproklor kı onbr »n veıdrlef ortaltğa butun bır sonbahcr mevsım donup de yenıdın ynermeye bodayınco ruzgaı cıplağmda o atın yioe onlar kosotakraı o tooıkiaı o yapraklar o sorabı nkıyolor onlar do oknasolor benım goytı kımm vor'" Celâl Hafıfbılek SANA EL SALLAYACAĞIM Akdenız Yayınevı (242) 248 07 86 Romanlannızve Ansiklopedileriniz yerinızden alınır. Tel:5540804 TURYAP EMLAK BİLGİBANKASI Tlf (242)248 49 95 242 48 12 Fax (242)242 37 33 ANTALYA 1% / • vekıllen I % / I aracıiığıyla I % / I halkın kendı l yf J kendısını " ^ yonettığı yerdır Egemenlıgın temsıl edıldığı ve yasamanm başı olduğu kurumlann en buyuğudur Bu nedenle de en saygın ve en çok guvenılır olması gerekır Yıne kurulmasında Ataturk'un oncehk verdığı, olmazsa olmaz gozuyle baktığı ve uzennde tıtredıgı bır kurumdur Bılındıgı gıbı bır soz vardır "Herkes kendi savgınlığııu kendhi > l aratır.'" Bu durum, kurumlar ıçın de geçerlıdır Acaba bugun Meclısımız saygın mıdır' Halk ya da seçmen Meclıs'e saygı duyup. guvenıyor mu 9 Gorebıldığımız kadanyla son yıllarda Meclıs, güven ve saygınlık yonunden buyuk bır aşınmaya uğramıştır ve yapılan anketler, kamuoyu yoklamalan bıle bunu dogrular nıtelıktedır Sanıyorum bunda en buyuk etken mılletvekıllendır Çunku daha l950'lı yıllarda Başbakan Menderes "Ödunuadav göstersem, seçtiririm" demıştır \ ıne, Refah Partısı Ankara Mılletvekılı Omer Faruk Ekıncı, "Erbakan ada\ olarak ağaç kmsa destekleriz"demekle bu goruşu yınelemıştır Bu sozler belkı lıderlenn gucunu gostermek ıçın soylenmıştır Ancak lyınıyetle de artduşunceyle de soylense, seçmen ıçın hakarettır Çunku seçmen "Biz oduna mı ov veriyoruz, bizi oduna ov verecek kadar cahil mi goruvorsunuz? Görüyorsanız miUetvekillerine nasıl sa>gı duyalım!" derse, ne yapılabılır Ya da halk şunu deme hakkına sahıp olmaz mı "Memlekette ne kadar odun varsa, hep seçtik seçtik, Ankara'ya Nieclis'e gonderdik." Bır başka olumsuzluk da, mılletvekıllennın Meclıste çığ kofte yapmalan ve kofteyı de Meclis'in tavanına atmalandır Yanı Meclıs'ı çıg kofte salonuna çevırmışlerdır Ondan sonra da Meclıs'e saygı duyulmasını ıstemektedırler Başka bır olumsuzluk da, mılletvekıllennın olmadık şeyler ıçın dovu^melendır Televızyonlar bunu gostennce halk ıster ıstemez Meclıs ı boks nngı olarak gormeve başlamaktadır Üstelık çocuklanmıza ve gençlenmıze kotu örnek oluşturmaktadırlar Eeee , ondan sonra, halk nıçm bu Meclıs'e saygı duymuyor dıye sorulmaktadır Bır başka olumsuzluk, mılletvekıllerının, kışısel çıkarlannı halkın çıkarlannın üzennde gormelen ve bu amaca ulaşmak ıçın Meclıs'ı araç olarak kullanmalandır Orneğın, halkın sorunlan yıllarca Meclıs'te suruncemede bekletılırken, çok çok, ama çok saygıdeger mılletvekıllennın aylıkları kaşla goz arasında beş daıkada arttınlıvermektedır Şımdı mıllet, haklı olarak şunu duşunmektedır Asıl olan mılletın yuzde 6O'ı sıgortasız dururken vekılım benım oylanmla >aşam boyu yan gelıp ense yapıyor Bu. hakka hukuka sığar mı'? Mılletın yıllık gelın 2200 dolar ıken, vekıhnın aylık gelın 3000 dolardır Halk da, ıster ıstemez haklı olarak bunda bır yanlışlık olduğunu varsaymaktadır Bır başka olumsuzluk, mılletvekıllennın Meclıs'e gelmemelen ve bunun yenne ış takıp etmelen, hatta bazılannın adlannın yüzdecıye çıkmış olmasıdır Yıne bır başka olumsuzluk, mılletvekıllennm, verdıklen soze, yanı ıçtıklen anda uymamalandır Dedıklen ıle yaptıklan bırbınnı tutmamaktadır Dolayısıyla halk da bunlann bu tutarsızlıklannı gorünce saygı duymamaktadır Bır başka konu da, mılletvekıllennın. seçmenıne danışmadan sık sık partı degıştırmelerıdır Oyle • zamanlar gelıyor kı neredeyse hangı mılletvekılının hangı partıden olduğunu kanştıracak duruma gelıyoruz Ayrıca bazı mılletvekıllenmız partısınden ya da mılletvekıllığınden aynlıyorlar Bakıyorsunuz uç gun sonra gen donmuşler Seçmen de haklı olarak şunu soruvor "Kardeşimî-f'çgün önce aynldığın mu voksa ûç gun sonra geri döndüğün mu doğnıdur?" yanıt alamayınca, haklı olarak mılletvekıllenne ve Meclıs'e kınlıyor O yuce Meclıs'ı ıtıbarsız kılmaya kımsenın asla hakkı yoktur Şerafettin ZejTek Ataturk Ilkelen Okutmanı Ondokuz Mayıs Unıversıtesı 28 Ocak Tanihsel Bir Giin ve Gece... Olmayan, yapılamayan, gerçekleştırılemeyen "Bırleş- me Kurultayı "nın ardından gazete başlıklarında ve koşe yazılarında uçuşan sozcukler Saygısızlık Kepazelık Skandal Rezalet Haklı tepkılerı dıle getıren bu sozcukler yerlı yenne otu- ruyor, ama, duyguları yansrtıyor Yaşanan olayın anlamı- nı daha genış açılı bır zaman dılımınde duşunerek kavra- yabılırız Çunku bu "rezalet" çoktan ben ıçten ıçe ışleyen kabuk tutmuş bır yarayı deştı, ıçındekı cerahatı mılyonlarca kı- şının gozlerı onunde akıttı. • SHP ıle CHP'nın bırleşme zorunluluğu, aşağıdan yuka- nya doğru bır baskıya donuşmuştu 1) Seçmen boluk porçuk sosyal demokratları, seçım sandığında cezalandırıyordu 2) Solda oluşan çeşıtlı kurum, dernek ve gruplar "sol- da bırlık" kampanyasını yurutuyorlardı. Tabandan tavana doğru yukselen bu baskı karşısında, ıkı partının yonetıcılerı, bırleşme zorunluluğunu benımse- dıler, ama, nasıl bırleşeceklerdı^ Gerçekte sosyal demokrat tabanı yukarıdan aşağıya parselleyen partı ust yonetıcılen yıpranmış, solda fıkır kar- maşası ve kargaşası yoğunlaşmış, sol, neolıberalızmın ıdeolojık saldırısı altında şaşkınlaşmıştı, bolunup parça- lanmanın temelınde yatan nedenlerden en onemlısı, par- tılerın fikır hderlığınden yoksun kalmasıydı Sağın ıdeolojısıyle solculuk yapmak ısteyen nıce şaş- kın, partı yonetımıne geçmıştı • Bıkıp usanmadan yazmakta yarar var Solun Turkıye'dekı anlamı Avrupa'dakınden değışıktır Ulkemızde merkez sağ demokrasıyı dışlıyor; DYP ıle ANAP'ın ınsan haklarına ılışkın bır kaygısı yok Bu durum solun değennı arttınyor. Solun bolunmesı, seçım sandığında ağırlığını yıtırmesı, sıyasal yaşamda azımsanması, demokrasının Turkıye'de gecıktırılmesıyle eşanlamlıdır 12 Eylul faşızmınm mırası, 2000 yılına doğaı, solun bo- lunmuşluğu yuzunden taşınabılıyor Kım boluyor solu^ Seçmen mı? . Halk mı? . Hayır Halkı yukandan aşağıya doğru parselleyen partı ust yö- netımlerı • 26 Ocak tarıhsel bır gun Ve gece Çunku -televızyonların da katkısıyla- lıderlenn ve partı ust yonetımlerının ne mene şeyler olduğu kamuoyunun gozlerı onune sergılendı; halk, solun neden boluk porçuk edıldığını ekranda renklı bır fılm gıbı seyrettı Her partıde yonetıcılerın nobet değıştırmelerı doğaldır; yetersız, kurnaz, açıkgoz, hırslı ama akılsız sıyasetçılenn tasfıyesı, partılerın yaşam guçlennı azaltmaz, tersıne ço- ğaltır, pekıştırır Kolay.değıldır bu ış,.-,_ı>» ' - -' - , • . * . - 28 Ocak gecesı TV ekranları, SHP ve CHP'dekı çoğu polıtıkacıyı Şekspir tıyatrosundakı gıbı seyırcılere tanrttı 28 Ocak tarıhsel bır gun Artık hıçbır şey 28 Ocak'tan oncekı gıbı olmayacak, ne solda ne de Turkıye'de Yara deşıldı, cerahat aktı, belkı de bu "rezalet" yarariı sonuçlar oluşturacak AIMIVIARTHTÜRHCÖ •: Muammer 0 II S U H C E A K S O Y D E R n B G İ Uğur MUMCU Birlikte anma haftası BALIKESİR İLl "Halkım unutma bizi" etkinliği Konuşmacılar' Ceyhan MUMCU Ayyuk ERENBERK Yer: Tıcaret Odası Salonu Gün: 31 Ocak 1995, saat. 17.30 Bırlıkte analım ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞ1 BALIKESİR ŞUBESİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear