23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 OCAK 1995 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER Hastalıklann tanısında teknoloji bağımlılığı Yüksek teknoloji urunü pahalı tanı yöntemlerı ıle hastalıklar eskısınden daha kolay, hastaya daha az acı ve zarar vererek, daha avrıntılı goruntulenmektedır Ancak her alanda olduğu gıbı bu konuda da bılınçlı kullanım şarttır Teknolojının bılınçsız şekılde kullanılması, hastaya verdığı zararlar yanında ulke ekonomısınde de önemlı kayba neden olur. Prof. Dr. ERCAN TUNCEL Uludağ Ünvı Tıp Fak. Rady- olojı Anabıhm Dalı Başkam 1 970 lı >ıllarda teknolojıde gorulen bu>uk ılerlemele- rın tıp alanına vansıması kaçınılmazdı Bu vansıma- nın en dramatık etkılerı 'radvolojik tanı yontemle- ri'nde goruldu \ uksek teknolojıye dayanan venı tanı yontemlerıyleeskı- den yahıçsaptanamavan yada uygu- laması guç ve va da hastayı rahatsız edıcı yontemlerın >ardımıyla \arlığı dolaylı olarak gosterılebılen hastalık- lar. artık kolayca \e jvnntılı olarak gosterılır oldu Ornegın ]972vılın- dan once doğrudan goruntulenmesı olanaksiz olan bey ın dokusu 'bilgisa- yarlı tomografi' ıle kesıtler şeklınde goruntulenmeve başlandı 1980 lı yıllarda klınığe gıren 'manvetik re- zonans vontemı'vle ıse daha da ılen gıdılerek hem çok duzlemde kesıtler alınmaya başlandı hem de vumuşak dokular çok daha a\rıntılı goruntu- lendı Bu vontemler sayesınde artık ıns>an vucudunun bırbakımasaydam- laşmış (şeftafla^mış) olduğu soyie- nebılır İnsan vucudunu he>ecan vencı şe- kılde goruntule>en bu yontenıler kı- sasuredetıp uvgulamalarında basko- şeye oturdular ve •tanı'nın vazgeçıl- mezkoşuluolma>a başladılar Hasta- lıklann taniMndd hala en onemlı oğe olan ı>ı bır sorgulama ve tızık mu- ayene gerı plana ıtıldı 'Sihirli deg- neksanılan* \e bılınçlı kullanılmadı- ğında hekımı şaşırtarak yarardan çok zararlı olan bu ıncelemelerın mıktarı gıderek büyuk sayılara ulaştı \ncak teknoloji harıkası bu yontemlerın ufak bır kusuru vardı Kuruluş işlet- me ve dolavısıvla hastava vansıvan ınceleme malıvetlerının çok vuksek olmaM Bu nedenle gereksız ve a!>ın kullanımın neden olduğu ekonomık kayıp, onemlı bo>utlara varmaktaydı Olayın başka bır yonu de bu kadar yuksek malıyetı olan (yaklaşık bır mılyon Amerıkan Doları) ve bır ba- kıma ınsan \ ücudunu saydamlaştıran bu yontemlere karşın hastalıkların tedavısınde o kadar buyük ılerleme- lerın sağlanamamat.1 ıdı Yanı hasta- lıklar çok lyı goruntulenıyor, hasta hastalıgının adını zahmetsızce ogre- nıyor, ancak daha guvenlı ve ayrıntı- lı bır cerrahı uygulama dışında has- talıkların tedavısınde onemlı bır de- ğışıklık olmuyordu Bu durumda. başta ABD'de olmak uzere. tum dun- yada bu tanı yontemlerının aşırı kul- lanılmalarını durdurmak ıçın onlem- ler alınmaya başlandı Ulkemızde ıse bu pahalı tanı von- temlerı, denetımsız bır şekılde aşm kullanıimaya devam etmektedır Ba- tılı ulkelerın, kendı uretımlerı olan bu yontemlerın kullanılmasını sınır- lamaya çalıştıkları bır donemde bır vıdasını bıle yapamadığımız. sadece ajgıtın değıl tup fılm kayıt gereç- len vehattabanyosolusyonlarının bı- le ıthal edıldığı ulkemtzde bu \on- temlerın aşırı kullammı olayın bo- yutlarını sağlık sektorunde yabancı somurusu durumuna getırmektedır Nedenleri: Yüksek teknoloji ürünü bu pahalı tanı yontemlerının aşırı kul- lanımlarının önlenebılmesı ıçın ne- denlennin bılınmesı gerekır Bu ne- denleri şovle ozetleyebılmz Vontemlerin ivi bilinmemesi: He- kımler bu yenı tanı yontemlerının ne olduklannı. bu yontemlerın perfor- mans ve lımıtasyonlanm doğru du- rust bılmemektedırler Bu bılgısızlı- ğın bır nedenı. ulkemızde tyı bır rad- yolojı eğıtımının olmaması, bır baş- ka nedenı ıse Batı ulkelerınde hekım- lıge devam edebılmek ıçın zorunlu olan, devamlı mezunıyet sonrası Cpost-graduate') eğıtımın yoklugu- dur Teknoloji harıkası olduklarına ınanılan bu yontemler konuyu bıl- meyen hekımler tarafından bılımsel- lığın koşulu kabul edılmektc, bunlar olmadan vapılan ınceleme ve araştır- maların bılımsel olamavacağı ve ' ya da eksık kalacağı sanılmaktadır Hekimlerin iyi vetişmemeleri: Tıp cğıtımımızın çok kotu olduğu bır gcr- çektır Bu konuda Meclıs araştirma- sı açılması. olayın ne kadar cıddı bo- yutlarda olduğunu gostermektedır lyı bır tıp ve uzmanlık eğıtımının ol- madığı ulkemızde ıyı hekımler yetış- memekte ve sonuçta tanı kovamayan hekım çareyı radyolojık tanı yontem- lerıne sığmmakta bulmaktadır Hasta çokluğu ncdenivle hastalara yeteri kadar /aman ayrılamaması: Hastanelerde ve ozellıkle de sıgorta hastanelennde çok >oğun hasta akı- nı karşısında bunalan ve zaman veter- sızlığı nedenıyle hastayı doğru durust muayene edeme>en hekım olası bır hastalığı gözden kaçırmamak ıçın ve- rısının çok yuksek olduğunu sandığı bu pahalı yöntemlerı abartılı bır şe- kılde ıstemektedır Sonuçta fasıt bır daıre oluşmakta, hastasına yeterlı za- man ve ozenı gosteremeyen hekım. hastayı muayene etmek yerıne, gıt- tıkçe daha çok tetkık ıstemekte vc gı- derek bu tanı yontemlerıne bağımlı hale gelmektedır Hastalann bu tetkiklerin vapılma- sı için ısraretmeleri: Pahalı tanı yon- temlerının aşırı kullanımının bır baş- ka nedenı de hastalann ısrarıdır Medyaiın haber nıtelığını arttırmak ıçın yontemlerın performanslarını abartarak vermesı ve çevreden gelen benzer şekılde abartılı ov meler sonu- cu hastalar, bu aygıtlann dertlennı bıleceklerıne ınanmakta. gerekmese bıle doktorlarına bu ıncelemelerın yapılması ıçın baskı vapmaktadırlar Bu şekıldekı baskı daha çok SSK ve Emeklı Sandığı gıbı sağiık harcama- lannı kendılerı >apmavan gruptan gelmekte ve bu hastalann çoğu da bu hastanelenn hekımlerının muayene- hanelerınden geçtığı ıçın hekım bu baskıya boyun eğmek zorunda kal- maktadır Hastanın ısrarının bır dığer nedenı de polıkhnıklerdekı hasta sa- yısının çoklugundan dolayı kendısı- ne yeteri kadar zaman avıramayan he- kım tarafından doğru durust muaye- ne^dılmedığını fark etmesıdır Özel sektörde kurulan tanı merkez- lerinin kâriannı arttırabilmek için he- kimlcnvapav (sunı)gercksinımlcrya- ratmava zorlamalan: Aşırı ıstek ne- denıyle hastanelerın gereksınımı kar- şılayamaz hale gelmesıne bakılarak, malıyetlerı ıle orantılı olarak gelırle- rının de vuksek olması gereken bu yontemler özel sektor tarafından de- netımsız bır şcktldc hızla kurulmaya bjşlandı kredı ıle vadakıraiama Cleasing') yontemı ıle kurulan vc yuklu aylık odemelerı bulunan bu merkezler do- ğal olarak tek gelır kaynaklan olan hasta sayılarını arttırmanın yollarını aramaya başladılar Bulduklan çö- zum ya merkezlerınc hasta gonder- me potansıvelı olan hekımlerı kuru- luşlarına ortdk etmek ya da hasta gon- deren hekımlere. gonderdıklcrı hcr hasta ıçın belırlı bırpara (yüzde) ver- mektı Sonuçta daha çok hasta gon- deren hekım, daha çok kazanmakta ve dolavısıyla gereksınım olsun ol masın her hastadan bu ıncelemelerın yaptırılması ıstenmektedır Çozum yolları: Bu sorunun çozu- mu, hekimlerin eğıtımı ve uygulama- ların sağlıklı bır şekılde denetımıyle olasıdır Bunun yontemlerını de şu şekılde ozetleyebılmz I. Metlıs araştırmasına konu ola- cak kadar kotu olan tıp eğıtımımız duzeltılmelı, bılgı ve becerı sahıbı, kendıne guvenen hekımler yetıştml- melıdır Bu şekılde yetışen bır hekım gunluk pratığınde karşılaştığı hasta lıkların yuzde 90 ından fazlasına duzgun bır fızık muayene ve basıt la- boratuvar testlerı ıle tanı koyabıle- cek pahalı tanı vöntemlerınebaşvur- masına gerek kalmayacaktır 2.Tıp ve uzmanlık eğıtımınde yuk- sek teknoloji ürunlerı olan bu pahalı aygıtları bünyesınde bulunduran rad- yolojı dısıplınının eğıtımıne ağırlık vcnlmelı ve hekımlere her yontemın ne olduğu performans, lımıtasyonla- rı ve hastalıkların tanısında hangıle- rının kuilanılacağı. kullanım sıraları ıv ıce oğretılmelıdır Hastanelerde sık sık hastalann tanı ve tedavılennın na- sıl yapıldıgının tartışıldığı toplantı- lar vapılmalı, bu toplantılarda radyo- lojık >ontemlerın kullanılış şekıllerı ırdelenmelıdır Bu konuda buyukgo- rev. tıp fakultelerının radyolojı anabı- lım dallarına duşmektedır Ancak radyolojının sadece rontgen uygula- malarından ıbaret olduğu yıllardakı ıhtısas tuzuğunün, kadro sınırlama- sının vc daha da oncmhsı bu anlayı- şın geçerlı olduğu gunumuzde bu go- revın yerıne getırılmesı olanaksızdır Bu gorevın başarılabılmesı ıçın rad- yolojı anabılım dalları, kuçük dal sta- tüsunden çıkarılmalı, cn azından ıç hastalıklan, cen-ahı gıbı büyük ana- bılım dalı konumuna getmlmelı yanı kadrolan en azından ıkı katına çıka- nlmalıdır Lnıversıte ve tıp fakulte- lcnnın vonctıcılerı, radyolojının tanı- nın ana oğesı olduğunu ve yanlış kul- lanımının ulke ekonomısıne verece- ğı zararları görmelı ve hastanelerın temel kuruluşu ve bır bakıma vıtrını olan bu anabılım dalını her yonden destcklcmeiıdır Tıp fakultelerınde yenı bır bolum yapılaşmasına gıdıl- melı nükleertıp radyasyon onkolo- jısı ve dıyagnostık radyolojı anabı- lım dalları 'radyolojik bilimler bölü- mü' adı altında dahılıyc ve cerrahı bolumlerının yanında uçuncu bırbö- lum olarak orgütlenmelıdır Özel tanı merkezlerıne klınısyen hekimlerin ve I derecede akrabala- rının ortak olmaları yasa ıle engel- lenmelıdır Gonderılen hasta karşılı- ğı para alınması, gızlı yapıldıgı ıçın denetlenemez Ancak çok yaygın olan bu olayın <kı tstanbul'da bu şe- kılde ruşvetle çalışmayan ancak bır kuruluş bılıyorum) ornegın tabıp odalarınm yapacağı toplantılarla has- taların soyulmasından başka bır şey olmayan çırkın ve gayrı ahlakı bır ış- lem olduğu hekımlere ve halka anla- tılmalı medya goreve çağrılmalıdır Sonuç: Yuksek teknoloji urunu pa- halı tanı yöntemlerı ıle hastalıklar es- kısınden daha kolay, hastaya daha az acı ve zarar vererek, daha ay rıntılı go- runtulenmektedır Ancak her alanda olduğu gıbt bu konuda da bılınçlı kul- lanım şarttır Teknolojının bılınçsız şekılde kul- lanılması, hastaya verdıgı zararlar ya- nında, ulke ekonomısınde de onemlı kayba neden olur Ayrıca, bu goz ka- maştırıcı gelışmeier, tanıda en onem- lı oğenın, ıyı bır sorgulama ve fızık muayene olduğu gerçegını unuttur- mamalıdır Bu konuda ılk şart, bılgı ve becerı sahıbı hekımler yetıştınl- mesıdır Hekımlere, modern tıbbın temelı konumuna gelen radyolojık yontemlerın ne oldukları çok ıyı og- retılmelıdır SELÇUK tCRA DAİRESİ DosvaNo: 1993/787 Esas Adı kırava ve hasılat kıralarına aıt takıp taleplerıne odeme emrı nın ılanen teblığı 1- \lat.aklı ve varsa vekılının adı. soyadı ve ıkametgâhı Ismet Mercan vekılı ^v Cengız Aydın SELÇUK 2 Borçlunun ve varsa kanunı ternsılcısının adı, soyadı ve ıkamet gâhı Beyaz Saray Tunstik Yatınmlar ve lşletmecı- lık A Ş "\ı temsılen Sedat Boztepe ve Celal Tektav, Ataturk CaddesıNo 29 \ SELÇUK 3- Alacağm Turk parasıvla tutan. faız mıktarı ve ışlem- eye başladığı gun 178 118 000 - TL Alacağın 12 07 1993 tanhınden ıtıbaren % 60 faız, ıcra gıden, masraf ve vekalet ucretı ıle tahsilı 4- Bır terekeye karşı vapılan takıplerde mırasçılann adı soyadı ve ıkametgâhı - 5- Mukavelename ve tarıhı Selçuk Noterlıgı'nın 27 10 1989 tanh 9312 vevmıj'e no'lu kıra sozleşmesı Yukanda yazılı borcu işbu odeme emnnın teblığı tanhın- den ıtıba ren 30 gun ıçınde odemenız, yıne borcun bır kısmına veva tamamına veya alacaklınm takıbıne karşı bır ıtırazınız varsa. >ıne bu odeme em nnın teblığı tanhınden ıtıbaren 7 gun ıçınde açıkça ve sebeplen ıle bırlıkte Icra ve Iflas Kanunıı nun 62 ncı maddesı hukmu gereğınce dılekçe ıle veya sozlü olarak ıcra daıresıne bıldırmenız, kıra akdını ve sozleşmedekı ımzanızı kesın ve açık olarak reddetme- dıgınız takdırde akdı kabul etmış sayılacağınız, yukandakı sureler ıçınde borcu ode menız veya ıtıraz etmezsenız. ala- caklının tetkık merı.ıınden tahlıyenı zı ısteyebıleceğı ve kesınleşen kıra alacağından dolayı da hacız talep ede- bıleceğı ıhtarolunur (*) (*) \- Odeme suresı Borçlar Kanunu'nun 260"ıncı mad- desı gerc ğınce altı ay ve>a daha fazla surelı adı kıralarda otuz gun daha az surelı olanlannda altı gun, aynı kanunun 288'ıncı maddesı uyarınca hasılat kıralarında altmış gundur B- Itıraz suresı Odeme suresı otuz ve altmış gun olan adı \e hasılat kıralannda ıtıraz suresı >edı gun, odeme süre- sı altı gun olan adı ktra larda ıse üç gumıur < l c l f K 2 6 9 > Bas,n.229O İLAN T.C. İZMİR 6. ASLİV E HUKUK MAHKEMESÎ H\KİMLİĞİ'NDEN 1994 383 Davacı Ahmet Nadır Kayhan tarafından davalı Hatıce Kayhan alejhıne açılan boşanma davası sebebıyle Izmır 228 Sokak No 15 D 14 adresınde bulunduğu bıldınlen davalı Hatıce Kayhan adına çıkarılan davetıye bıla teblığ lade edılmış ve zabıtaca vapılan araştırmada da adresı tespıt edılemedığınden ılanen dava dılekçesının teblıgıne karar verılmıştır Davalı Hatıce Kavhan'ın Izmır 6 Aslıye Hukuk Mahkemesı'nde duruşmasının >apılacağı 20 02 1995 gunu saat 10 30'da hazır bulunmasi veya bır vekılle kendısmı temsıl ettırmesı, aksı takdırde tahkıkata ve yargılamaya yoklugunda devam edıleceğı ve hukum venleceğı davetıye yenne kaım olmak uzere ılan olunur 09 12 1994 Basın 2291 GAYRİMENKUL AÇIK ARTTIRMA İLAN1 (T.C Antaha Mahkeme Satiş Memurluğu'ndan) Esas 1994 126 Antalva Tahılpazarı Mahallesı 5618 ada 5 parselde kayıtlı taşınmaz Antal>a 2 Sulh Hukuk Mahkemesı'nın 1990/798 esas. 1991/128* 5 sayılı karan gereğınce satılacaktır Tapu kavdına gore 164 00 m2 genışlıgınde olup uzennde tek katlı bınalar bulunıııaktadır bu bınalann toplam değen 65 000 000 TL dır Parsel Şarampol Caddesı'nın 30 metre dogusunda olup koşe başı parschdır Tıcan sahada olup mahallı ravı«,lere gore m2 sı S0 000 000 - TL den muhammen bedelı 8 265 000 000 - TL'dır Uç kat ınşaata müsaıttır 1 Satış 10 1 1995 gunu saat 16 00-16 10 arasında Antalva \dlı\e Saravı Kat 3 No 22'de avık arttırma ıle yapılacaktır Bu satışta değerının % 75"ını bulmadıöı takdırde 20 3 1995 gunü a>nı yerde ve avnı saatte 2 arttırma yapılacaktır 2 satışta ıse değerının % 40 ı ve mahkeme masraflarını geçtığı takdırde en ı,ok arttırana ıhale edılır Satış peşın para ıledır Ancak ısteyen alıuya 20 günu geçmemek üzere mehıl verılebılır Satışa katılanın değerın % 20 sı oranında temınat vatırması şarttır Ihal e>e ıştırak edenlerın şartnameyı gormuş ve munderecatım kabul etmış savılacakları başkaca bılgı almak ıstevenlerın memurluğumu7un 1994 126 esas sayılı dosyasına başvurmaları ılan olunur Basın 2422 Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nda değişiklik GÜRSEL ÜSTÜN htanbul Bamsu avukatlanndan F ıkır ve Sanat Eserlerı Kanu- nu nda değişiklik yapılmasını öngören tasanda Yargıtay 4 Hukuk Daıresı nın ısabetle sap- tadıgı ılkelenn ortadan kaldınl- ması yasanın butunluğünün bozulması ve sakıncalı bazı hukumler yu- zunden 'esersahiplerininçıkan' ıle bağdaş- mamaktadır En azından 68 maddenın 1 fıkrasındakı fahış hata duzeltılmelı aynca bır 'geçici madde' ıle 70 y ıllık koruma sure- sını doldurmamış fılmlenn ortak >aratıcıla- nna, emekçılenne bazı olanaklar sağlanma- hdır Sanatçılarımızın "Yasamız çıksın" dıye ozlemlerını dıle getırdıklen aslında yenı bır yasa olmavıp 5846 sayılı Fıkır ve Sanat Eserlen Kanunu nda değişiklik yapılması- nı amaçlayan yasa tasansındakı eleştınmız ozetle bu Yaklaşık ıkı yıldan ben uzennde çalışı- lan bu yasa tasansının bazı hükumlen. ne yazık kı "Kaş vapayım derken göz çıkar- mak" orneğı, eser sahıplennın sınema sa- natçılarının, emekçılenn aleyhıne sonuçlar oluşruracak nıtelıkte hukumler ıçermekte- dır, ayrıca yasanın butunluğu bozulmuştur Gerçı 'üç kat fazlasını talep cdcbilme", 'komşu haklar", 'veri tabanlan', "bilgısavar programlan', 'eser sahibinin ikamet ettiği yerde de bazı davalar açma olanağf tasa- nnın olumlu gorunen bazı yonlendır. an- cak kanun yapma teknığıne de aykın olan tasan. o kadar çok sakıncalı, çelışkılı. ek- sık hüküm ıçermektedır kı bu halıyle dü- zeltılmesı -neredeyse- olanaksız Ornegın 'kusursuz sorumluluk', 'tazminat davala- nnda vetkili mahkeme'. 'talep edilecek faiz oranı ve faizin başlangıç, tarihi'. 'başrol oyunculannın konumu", 'zamanaşımı süre- sinin eser sahibi lehıne vorumu", 'komşu hak sahiplen ıle eser sahıpleri arasındakı ilişki' gıbı pek çok onemlı unsur belırsızlı- ğe terk edılmıştır Avrupa Topluluğu Mev- zuat Uyumu'na ılışkın çelişkıler ve öbur çelışkıler varlığını surdurmektedır Avnca tasarının ıfadesı çok bozuktur Ornegın Turk kanun koyucusunun şımdıye kadar hıçbır yasa metntnde kullanmadığı konuş- ma dılı ıçenğındekı 'ama' sozcugu tasarı- nın bırkaç fıkrasında bırden yer almıştır Aslında 1993 yaz aylarında Ankarada DPT'de yapılan toplantılarda, butun bu sa- kıncalı hukümlerı Kulrur Bakanlığı temsıl- cılenne tek tek anlatmış ve bunlardan hıç olmazsa bır kısmının duzeltıleceğı vaadını almıştım Ancak şu anda TBMM Mıllı Eğıtım Komısyonu gundemınde olan 'tasan met- ni'nı geçenlerde Cumhurıyet ın Ankara çalışanlanndan Sayın Ece Temelkuran'dan temm ettığımde sakıncalı, çelışkılı eksık tüm hukumlenn varlığını aynen surdürdu- ğunu gordum Esasen, anılan tasan Devlet Planlama Teşkılatı nın 'Turk-AT Mev/uat Lvumu Sıirekli Özel Ihrisas Komisyonu'nun Hazı- ran 1994 tanhlı Fıkn ve Sınaı Haklar Alt Komısyon Raporu'nda ağır bır şekılde eleştınlmış, hatta bu alt komısyon rapo- runda tasannın gen çekılmesı gereğı dahı dıle getınlmıştı 5846 sayılı yasanın hukuksal açıdan eser sahıbı lehıne en onemlı hukumlenn- den bınsı -halen yururlukte olan- 68 mad- dedır, bu madde uyannca açılan davalar- da, esenn yasadışı nushalannın mulkıyetı- nın eser sahıbıne geçınlmesı va da nusha- lann ımhası seçeneklen dışında eser sahı- bıne 'sözleşme vapılmış olsa idi talep edile- bilecek mutat bedelın vuzde ellı fazlasını" talep etme hakkı ongorülmuştur ve bu hu- kum eser sahıbını 'zararını ispat yu- ku'nden kurtarmaktadır Nıtekım Yargıtay 4 Hukuk Daıresı'nın 1958 tanhlı bır kara- nnda, 68 maddenın ağırhklı onemıne bu- yuk bır ısabetle değınılerek aynen şu ıfade kuUamlmaktadır "68. madde hukmfi tazminat davalann- daki zarar miktannı ispat kulfetı gibi ağır bir külfetle ıhthaç olmaksızın hak sahiple- rinin zararlannı karşılamavı hedef turması bakımından..." Bu çok ısabetlı yorumu şoyle ozetlemek mümkundur Genel an- lamdakı tazminat davalannda davacı. zara- rının miktannı kanıtlamakla yukumludur Oysa anılan 68 madde eser sahıplenne bır ayncalık tanımakta ve zarannı kanıtla- ma yukumluluğunu ortadan kaldırarak da- vacı eser sahıbıne 'davalı Ue sözleşme ya- pılsa idi ödenmesi gereken' mutat bedelın - en çok- yuzde ellı fazlasını talep etme hakkını tanımaktadır Her zaman ısabetlı kararlannı yıneleven Yargıtay 4 Hukuk Daıresı'nın 18 07 1958 tanh vç 957/7180 K. 5077 K sayılı bu tarıhı ıçtıhadı (1) 68 maddenın ruhunu. ozunu belırlemıştır 68 maddedekı eser sahıbının "nzasının abn- ması halinde' ya da 'sözleşme yapılması halinde' talep edebıleceğı 'mutat bedel'ı - belırlı bır oranda fazlasıyla- talep hakkı öylesıne onemlıdır kı 1956 tanhlı tngılız vasasında bulunmayan bu ıfade, 1988 ta- nhlı Ingılız Fıkn Hukuk Yasası'nın 98 maddesının 1 c bendıne -aynen- "... the amount vvhıch would have been payabte by him as licencee if such a licence on those terms had been granted before the eartiest infringement" şeklınde dahıl edılmıştır (2), guçlu olasılıkla bu ıfadede bızım ya- samızdakı 68 maddeden esınlenılmıştır Oysa değişiklik tasansında 68 madde- nın 1 fıkrasındakı 'mutat bedel' ıbaresı metınden çıkanlmış ve bunun yennı 'eser sahibinin.. uğradığı zarann en fazla uç ka- tını talep edebileceği' şeklınde bır ıfade al- mıştır Bunun anlamı ıse artık eser sahibi- nin de Fıkır ve Sanat Eserlen Kanunu'nun 68 maddesının 1 fıkrasına dayanarak aça- cağı davalarda -aynen klasık tazminat da- valannda olduğu gıbı- eserlerıne vakı te- cavuzden doğan zarannı kanıtlamakla yu- kumlu olduğu şeklındedır Gerçı 68 mad- denın 2 fıkrasında 'sözleşme olması duru- munda istevebüeceği miktann uç kat fazla- sını' ıfadesı yer almaktadır, ancak bu fıkra sadece 'çoğaltma volu ile yarar sağlanma- sı' halını kapsamaktadır Şımdı sormak ge- rekır. esasen bugune kadar Turkıye'dekı eser sahiplen -ulkemızde yargısal sonuçla- rın gecıkmesındekı sakıncalar vb neden- lerle- tecavuzlere karşı dava açmakta ol- dukça cekıngen davranırken eser sahıplen- nın onune -Fıkır ve Sanat Eserlen Kanu- nu'nun 68 maddesının 1 fıkrası kapsa- mında dahı- 'zarannı kanıtlama yukü" gı- bı bır engel koymak hangı aklı evvelın fik- rıdır° Neden Yargıtay 4 Hukuk Daıre- sı'nın tanhı ıçtthadındakı açıklamalar goz ardı edılmıştır 0 Kısacası nasıl olup da "Kaş vapavım derken goz çıkarma" turun- den bovle olağanustu nıtelıkte bır yanlışlık yapılmıştır Bu ıtıbarla. henuz vakıt varken -en azın- dan- bu fahış hata duzeltılmelı ve 68 maddenın I fıkrasındakı 'uğradığı zarann en çok uç katını' sozcuklen yenne 'sözleş- me vapılması halinde isteyebileceği mutat bedelin en çok uç katı" ıfadesı konulmalı- dır Aynca tasan ıle koruma suresı sınema eserlen açısından da 70 yıla çıkanlmıştır ve bu sonuç fevkalade olumludur Ancak yer darlığı nedenıyle burada değınemeye- ceğımız dığer sakıncalar dışında. ozellıkle şu sorunu vurgulamak gerekır Yasanın halen geçerlı olan hukümlenne gore, sıne- ma eserlen ıçın koruma suresı 20 yıldır Dolavısıyla daha önce 'sinema salonlan' ve 'video kaset' pıyasasındakı tıcan potan- sıyelını yıtırmış pek çok Turk fılmının kopyası adeta çöp tenekesıne atılırcasına 'hurda değerine' bazı Yeşılçam ışportacı- lannın elıne geçmıştır Özel televızyon kanallarının doğuşun- dan sonra bunlan elınde bulunduran belır- lı bır azınlık bu kopyalan televızyon şır- ketlerıne satmıştır, özel televızyonlar ıse bu fılmlen -hem de buyuk reklam gelın elde ederek- sureklı olarak gostermektedır Yaklaşık olarak bır yıl ıçındekı gostenm sayısı 8-9 bın cıvanndadır Buna karşın bu fılmlerde emeklerı olan başrol oyunculan, yönetmenler, senanstler kameramanlar ve dığer emekçıler -daha sonra oluşan- bu buyuk kazanç potansıyehnden hıçbır pay elde edememışlerdır Bunun buyûk bır haksızlık olduğunu ka- bul etmek yasa koyucunun gorevıdır Do- layısıyla mademkı koruma surecı 70 yıla çıkanlmaktadır o halde alemyet tanhın- den ıtıbaren henüz yetmış yıllık. koruma süresını doldurmamış fılmlenn 'mali hak- lan'nın da dınltılmestnde ve bu kapsam- dakı Turk filmlennın 'ortak yaratıalan'na ve 'film çalışanlanna' bazı malı olanaklar sağlanmasında -sanata tükurulen bu sıyası ortamda- en azından moral sağlama açı- sından sayısız yarar vardır Sonuç olarak, soz konusu tasan, bazı olumlu unsurlar yanında, pek çok sakın- calı, çelışkılı, eksık hukum ıçermektedır ve gen çekılerek venıden duzenlenmelıdır PENCERE İSTANBUL KADIKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1994/127 Mevcut rahatsızlıgı nedenı ıle vesayet altında bulunan Suphı Gune> ın ıkametgah adresının Goztepe Hatboyu Perçem Sk Perçem Apt No 2 D 11 olarak degışmesı nedenı ıle dosya mahkememıze gondenlmış olup yetkı ıtıbarıyla dosyanın kab- ulune ve bundan sonrakı ışlemlenn mahkememızde yunıtülmesıne karar venlmıştır Ilan olunur Basın: 2568 ZEYTİNBURNU SULH HUKUK MAHKEMESriNDEN HÜKÜM ÖZETİ EsasNo 1994 35 Vası - Karar No 1994 77 Vası Hâkım Kadn Murat Onar 21866 Kâtıp Nuran Taşkıran Zeytınburnu Sulh Hukuk Mahkemesı'nce verılen 14 12 1994 tanhlı ve 1994 35 vası esas, 1994/77 vası karar sayılı karar ıle Sınan Çımış, hacır altına alınarak kendısıne babası Hasan Çımış vası tayın edılmıştır Bu husus ılan olunur 20 12 1994 Basın: 2509 Okunacak Kitap Hahç'ın kıyısındakı Fener Patnkhanesı tanhsel açıdan Ortodoks dunyasının anakılısesı sayılır, bugun bıle Bı- zans buhurdanıyla tutsulenır Yunanlılar 15 Mayıs 1919'da Izmır'e, Ingılızler 16 Mart 1920'de Istanbul'a çıkınca, Fener Patnğı 4'uncu Meli- tos sevinçten ne yapacağını şaşırmış, ıkı başlı kartalla suslenmış Bızans bayrağını dalgalandıran otomobılıyle o kılıseden bu kılıseye koşarak, Yunan Komutanı Hacı- anestı'yı desteklemeye koyulmuştu, cephedekı Yunan bıriıklerıne yardım topluyor Anadolu'yu ıstıla eden haçlı- lann başansı ıçın çalışıyordu 30 Ağustos zaferınden sonra Melıtos ne yapacaktı"? 1923 Hazıranı'nda Galata Rumlarından bırkaç yuz kışı Fener Patnkhanesı'nı bastı, Kemalıstlenn yetışmesınden once kozlannı kendı aralarında paylaşmak ıstıyoriardı, Fener Patnkhanesı çalkalanıyordu, Melıtos yandaşlanyla karşıtları yaka paça kavgaya tutuştular, kılısenın avlu- sunda takkeler, cuppe yırtıklan redıngot parçalan uçu- şuyor, papazlar yerlerde yuvartanıyorlardı Pekı, sonra ne oldu9 • Paul Gentizon 1922 - 28 suresınde 'Le Temps' gaze- tesının Turkıye muhabırlığını yapmış, 1929'da "Mustafa Kemal ve Uyanan Doğu" adında bır kıtap yazmış, Bılgı Yayınevı Fethı Ulkiı'nun Turkçesıyle Gentızon'un kıtabı- nı çıkardı Bır Fransızın Turklere varoluş tanhlennı oğretmesı ıl- gınç olmaz mO Herkes bu kıtabı okumalı' 1453'ten bu yana, Hırıstıyan Batı ılk kez Istanbul'a sa- hıp olmanın coşkusuyla tıtrerken, olmuş tukenmış sayı- lan bır halk nasıl yenıden canlandı'' Ataturk Turkıyesı, 1926'da Isvıçre Medenı Kanunu'nu "Yurttaşlık Yasası" olarak benımseyınce, Muslumanlar bır yana, ulkedekı Hınstıyanlann yaşamı nasıl degıştı9 1910'lu yıllarda Anadolu'nun harıtası benek benektı, Rumlarla Ermenıler her yana serpılmışlerdı, Ankara'da yaşayan 40 bın nufusun yansına yakını Hırıstıyandı Pekı, sonra ne 1911'den 1922'ye kadar 11 yıl sureklı harplerle altust olup kan banyosundan geçen bır toplumda 1923 Devn- mı nasıl gerçekleştı 9 Lozan goruşmelerı sırasında ismet Paşa, Patnkha- ne'nın sınır dışına çıkarılmasını ıstemıştı, emperyalıstler dırendıler, başka odunler verdıler, ama, Inonu'nun ıste- dığı gıbı Patnkhane'nın polıtık ve yonetımsel tum yetkı- len kaldınldı Paul Gentizon yazıyor "Lozan Antlaşması uyarın3ca Fener'ın dınsel ve yone- tımsel ayrıcalığının kaldınlmış olması, duşuş etkenlenn- den bın oldu Eskı patnklığın şımdı sadece bır golgesı vardı Eskı laık konsey dağıldı Roma Sarayı'ndan kala- balık olan, hem kılıseye hem de Babıalı'ye hızmet etmış bulunan eskı Rum aılelenne mensup sıvıl yuce kışıler ta- mamen sılındıler 'Isa'nın buyuk kılısesı' dıye anılan bu ana kılıse şımdıden sonra kendısıne bağlı olanlann sayı- sı bakımından en kuçuk kılıse oldu " Ya Ermenılenn durumları ne oldu 9 Musevılenn 1923 Devnmı karşısındakı tutumları neydı 9 Aydınlanma'ya karşı yalnız Muslumanlar kesımınde mı dırenışler oluş- tur. • Gunumuzde Mustafa Kemal e sovrnek moda 1 Paul Gentızon'un, (bır Fransızın) kitabını okuduktan sonra, Mustafa Kemal'ın ne yaptığını, Ataturk'e sövenler de daha ıyı anlamak olanağına kavuşacaklar... Ama bılmem kı utanacaklar mı 9 Eğer ar ve haya duyguları sılınıp gıtmemışse, utanacaklannı sanıyorum VEFAT Merhume Azıze Eldem ve merhum Ismatl Hakkı Eldem'ın oğlu. merhume Nacıye Sultan ve merhum Kimıl Kıllıgırtn damadı. merhume Galıbe Okyar. merhum Vedat Eldem ve merhum Sedad Hakkı Eldem'ın kardeşı. Nermın Kırdar ve Osman Okyar'ın day_ısı, Alı eldem'ın amcası. Ceyda Eldem merhume Neclâ Eldem ve Edhem Eldem'ın babası, Belkıs ve Doğan Torunoğlu'nun dunürü, Sedef Eldem'ın kayınpederı, Sımın Eldem'ın büyukbabası, Rana Eldem'ın eşı Emeklı Buyükelçı SADİ ELDEM 15 Ocak 1995 gunu \etat etmıştır Cenazesı. 19 Ocak 1995 Perşembe gunu (bugun)Teş\ıkıye Camıf ndekı oğle namazından sonra Yahya Efendı Mezarlığı'nda toprağa \enlecektir AtLESt Çelenk yollanmaması, ısteyenlenn Turk Eğıtım Vakfı'na bagjşta bulunmaları nca olunur ONAT KUTLAR'ı yıtırdık Acımız büyük. TÜRK NÖROPStKtYATRİ DERNEĞ1 KARŞIYAKA 2. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞl'NDEN 1994 329 Davacısı Ekrem Kılıı, tarafından davalı Meryem Kılıç aleyhıne ıkame olunan bo>anma davasında davalıya yapılan teblıgatın gen lade edılmesı ve !>avcılıkça vapılan araştırmada da adresı tespıl edılemedığınden ılanen tcblıgat yapılmasına karar venlmı» olup A>ağıda huküm ozetı vazılı karann bır gazetede yayımlanarak 15 gun Kerısmde temyız edılmedığı takdırde kesınleştmleceğı hususu davahva karar teblığı yenne kaım olmak üzere ılan olunur HÜKUM: MKN'nın 132 maddesı uyannca Kır^chır Kaman Bagbaşı Kovu C 012/02 S V kutûk 58 sırada kayıtlı bulunan Ekrem Kılıç ıle Meryem Kılıç ın boşanmalanna 60 000 lıra harcin davdlıdan tdhsılınc MK nın 148 maddesı uyannca mu^terek çocuklar Duran Kılıç ıle Ozlem Kılıç ın \oljvollcrının babalanna venlmcMne taraflar avrı ^ehırde oturduklanndan hcr yıl ağustos ayının I ınde saat 09 00 dd (.ocuklann babalanndan alınarak annelenne venlme- sıne vıne aynı ?yın M ınde <,oıuklann saat 17 00 de annelennden alınarak babalarına venlmesıne ayrıca her yıl dını ve mıllı bayram- ların 1 gunlerı saat 08 00 ıle 17 00 saatlcn arasında çocuklar ıle annc arasındakı şahsı munasebctın tcMsınc davalı c$ ıçın dava lanhınden ıtıbaren kararın kesınlesmesıne kadar devam etmek üzere aylık I 000 OO0 - TL tedbır nafakasının davaudan alınarak davalıya ver- ılmcsıne davacının yjplığı 260 SO0 - TL yargılama gıden ıle davacı vekılı leın lavın olunan 250 000 lıra uırclı vekaletın davalıdan alınarak davacıya venlmcsıne Yaraılay yolu açık olmak üzere karar venldı 7 7 19*J4
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear