13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 EYLÜL1994 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Sıradan 'süper kahraman'• Yönetmen Lawrence Kasdan, yeni filmi' Wyatt Earp'te bu • Wyatt Earp, filmin sonunda hatalar yapabilecek, yanılgılara efsanevi adamı ve onun yaşam biçimini anlatıyor. Kasdan, düşebilecek bir kahraman olarak beliriyor. Kevin Costner'ın beyazperdede yansıyan kişiliğin, seyirciye gerçekte yaratılan 'süper canlandırdığı bu efsanevi adam, yönetmene göre, 'her şeyden önce kahraman'dan daha yakın geleceğini belirtiyor. tüm tutkulan ve saplantılanyla sıradan bir insan.' Kûttûr Servisi - Yönetmen Lawrence Kasdan, 20 yıldır Los Angeles'da yaşıyor ve fılm çevi- riyor. Kasdan, Kevin Costner üe ilk olarak "Sflverado"da ça- bşmıştı. Bu fılmden sonra Cost- ner ve Kasdan'ın dostluklan devam etmiş ancak Kasdan'ın ortak yapımcı olarak katıldığı ve senaryosunu yazdığı "Bod- yguard"ın ardından birlikte ça- îışma fırsatı bulamamışlar. Son olarak "Wyatt Earp"te Kevin Costner'la birlikte çalışan ve fil- mi Fransa'da gösterime giren Kasdan, Figaro gazetesinin so- rulanm yanıtladı: Alçakgönûllü Costner - "Wyatt Earp" projeanin te- mel düşüncesi nedir? , Bu efsanevi adamı ve onun yaşam taranı anlatan bir fılm yapmayı tasarlıyordum. Hiç bir zaman bu adamlann saf kahra- manlar olduklanna inanma- dım ben. Her zaman için onla- nn karmaşık kışilikler oldukla- nnı düşündûm ve görünüşleri- nin ardında saklanan asıl ka- rakterlerini anlamaya ve aktar- mayaçalışüm. Belli durumlarda tavırlannın ne olacağıru, nasıl bir gençlik geçirdiklerini, yaşlandıklannda vakitlerini nasıl geçirdiklerini, çocukluklannı, kısaca onlann oluşumunu tam anlamıyla in- celedim. Beyazperdeye yansa- yan kişilik, gerçekte yaraülan "süper kahra- man"dan çok daha yakın gelecek seyirciye. - Bu Amerikan efsanesini öMünnekten kork- madınız mı? Filmin sonunda, onun hatalar yapabilecek, yanılgılara düşebilecek bir kahraman olarak be- lirdiğini düşünüyorum. Her şeyden önce o da tüm tutkulan ve saplantılanyla sıradan insan. Lawrence Kasdan, Kevin Costner'la birlikte birer vrestern amatörü obnalannın yalnızca tesadüfle açıklanamayacağmı söylüyor. - "VVyatt Earp", sık sık seyrettiğimiz klasik westemİerin dtşuıda, bir biyografı olması ba- kmundan da Uginç... Ben filmin konusunun geçtiği dönemle olduk- ça yakından ilgiliyim. Amerikan Aynhk Savaşı ve o dönemi oluştu- ran etmenlerle ilgilendiğim için "VVyatt Earp"in bu dönemde geçmesine karar verdim. - Kevin Costner çok alçakgönûllü bir oyuncu. Zaman zaman beyazperdede kendini seyretmek- ten stkıldığını bile iddia ediyor. Siz. bir yönetmen olarak onun o> unculuğunu nasıl değerlendiriyor- sunuz? Kevin Costner gerçekten çok alçakgönûllü, ancak o bir bakıma. Henry Fonda, Jimmy Ste- wart, Gary Cooper, John Wayne gibi Amerikan starlannın saygıdeğer gelenek- lerini koruyor. Onun duruşu, bakışı, konuş- ma stili ve bir rolü canlandı- nrkenki doğallığı öylesine etki- leyici ki insanlar onun görüntü- sünde, olmak istedikleri adamı görüyorlar. Pek çok oyuncuda Kevin'in sahip olduğu bu büyii yok. Her zaman befli tipleri can- landırmaması, Kevin'i dünya çapında başanh bir oyuncu yapıyor bence. Her tür filmde oynayabilen ve tüm fılmlerinde başanh olan ender oyuncular- dan biri o. - Ondaki bu yeteneği ne za- man keşfettiniz? Onunla ilk karşılaştığımda büyük bir oyuncuyla karşı kar- şıya olduğumu hissetmiştim. - Onunla hiç ortak yannuz var mı? Tabii ki. Ikimiz de aynı ahla- ki değerlere saygı duyuyoruz ve onurlu bir yaşam için savaşıyo- ruz. îkimizin de birer vvestern amatörü olması yalnızca tesa- düfle açıklanamaz. İkimiz de insanlann yalnızca daha güzele erişebilmek için sa- vaştığını ancak zaman zaman tutkulannın onlan istemediği yerlere sürüklediğini düşünü- yoruz. İşte "VVyatt Earp" de bu düşünceden yola çıkılarak yapılmış bir fılm. - Kevin Costner de Denis Qu- aid de sizinle çauşmaktan çok hoşlandıkJannı <Bk getiriyorlar... Oyunculara tapıyorum. Onlardan korkmu- yorum. Onlarla arama hiç bir zaman mesafe koymuyonım. Tam tersine ekip çalışmasının çok verimli olduğunu düşünüyorum. Ve yaptı- klan karşısında hep hayrete düşüyorum. Hiç kimse onlara benim kadar yakın olamaz ve hak ettikleri değeri veremez. Lev Tolstoy'un 1862 ydında evlendiği kansı Sonya ile birlikte son fotoğrafı. Mutsuz başlayan fırtınalı evliliğin öyküsü Kültür Servisi- Lev Tolstoy 1862 yüında 16 yaşındaki Sonya Befars ile ev- lendiğinde 34 yaşındaydı. Sonya'run mutluluk umudu, evlilikten kısa süre ön- ce Tolstoy'un kendisine bekarhkta yazdığı günlükleri göstermesiyle sönmüş- tü. Bu günlükler yazann kadınlarla ilişki- lerini içeriyordu. Tolstoy, Sonya'run da günlük tutması konusunda ısrar etti. Böylece birbirlerine okutmak üzere yazdıklan günlükler, iliş- kilerinin bir dökümünü oluşturuyor. 438 yıllık evliliklerinin başından beri günlük- lerine, birbirlerine açıkça söyleyemedik- leri kuşkulannı ve korkulannı yazdılar. Tolstoy için Sonya kendisinin gölgesi, yitirdiği ahlaki saflıku. Alçakgönûllü ve sadık meleği günlüğünde kendi gereksi- nimlerinden. sözgelimi arkadaşlan- ndan, müzikten söz etmeye başladığı- nda, Tolstoy ondan uzaklaşü ve kendisi- ni ziyaret eden öğrencilerine giderek daha fazla bağlanmaya başladı. WiDiam L. Sbirer 'Love And Hated- Aşk ve Nefret' adlı kitabında Lev ve Sonya'nın fırtınalı evliliğinin öyküsünü anlatıyor. Tolstoy çifti evlilikleri süre- since 3 büyük savaş, 3 devrim ve kanlı bir iç savaş yaşadılar. Onlan destekleyen toplum düzeni çökerken, başka kadı- nlar, evliliklerinin geleceği ve aileyle ilgili tartışmalar büyüyordu. Varoluş biçi- minden birdenbire hoşnutsuzluğa kapı- lan Sonya günlüğünde şöyle yazıyor: "Ben onu mutlu edecek, çocuklanna ba- Jtacak biriydim. Evdeki mobüyalardan farkım yoktu". Shirer, kitabında Sonya'nın istekle- rinden ve yaşamına ilişkin aynntılardan söz ediyor. Sonya'yı hatalanna karşm zeki, güçlü, kocasının yazdıklanna hay- ran olan ve onu anlayan bir kadın ola- rak niteliyor. Tam 13 kez doğum yapan ve çocuklanndan 8'i hayatta kalan Son- ya resim yapıyor, piyano çalıyor, çocuk- lannı eğitiyor ve köylülerin sağlık sorun- lanyla ügileniyordu. Evlerinde çok fazla uşak olmasına karşın ev işleriyle de bü- yük ölçüde ilgilenir, aynca Tolstoy'un yapıtlannm yayımlanmasıru organize ederdi. Tolstoy'la Sonya, aralanndaki sorun- lar çoğaldıkça, perişanlıklannı ve içleri- ni kemiren intıkam isteklerini günlükle- rine dökmeye başladılar. Tolstoy, yalnızlığından ve düşüncelerine düş- manlıkla yaklaşan kansmın despotlu- ğundan dem vururken, sıkıa ev işlerin- den ve kırsal kesimde yaşamaktan buna- lan Sonya, duyduğu kıskançlıktan, has- talanma ve delirme korkusundan söz ediyordu. Tolstoy yaratıcı yazını bırakıp dinsel yazılar yazmaya başladıgında, ai- lesine ve çocuklanna sırünı döndüğün- de, Sonya umarsızlık içinde, onun üzeri- ne yıktığı sorunlarla başbaşa kaldı. O dönemde hissettiklerini "tşe yaramayan bir nesne gibi kenara atünuştnn. Ola- naksız, tanımlanmamtş özveriler bekle- niyordu benden" sözleriyle anlatıyor. Shirer'ın kitabımn merkezinde Tols- toy'un dünya üzerindeki tannsal mutlu- luk arayışı bulunuyor. Sonya'nın ya- zann ölümünden sonraki 9 yıl boyunca sakladığı günlükler kitabm son bölü- münde yer abyor. Sonya, uzun yıllar evli kaldığı Tols- toy'dan söz ederken oldukça insafsız. "Dünyanm kendisim, inşa etmek için çok ugraştığı bir kaide üzerinde görmesini is- terdi. Ama günlükleri onu bir zamanlar içinde yaşadığı pisliğe abyor" dıyor. 25 yılaradan sonrailk kez çağdaşYunan oyunu Ankara Devlet Tiyatrosu yeni sezonu 'ilklerle' açıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Devlet Tiyatrosu (ADT), perde için son rötuşlan yapıyor. ADT, ilk tur oyunlannda 2 oyunun dünya, 5 yapıtın da Türkiye prömi- yerini yapacak. 25 yıl aradan sonra ilk kez, çağdaş Yunanh yazar Ya- kavos Kambanellis in komedi tarzda anlattığı savaş karşıtı 'Savaş Baba' adlı oyunu da tiyatroseverlere sunu- lacak. ADT bu çerçevede, Yunanh yazan Türkiye'ye davet edecek. ADT Müdürü Mehmet Ege, ilk tur oyunlann genelde gülmece ağırlıklı olduğunu belirterek. yaşa- yan ustalardan örneklerin de seyir- ciye sunulacağını bildirdi. Diğer oyunlann yanı sıra çocuklar için de ilk'lerin sergileneceğini belirten Ege, repertuvann 261 sanatcının. yaş grubu, cinsiyeti, fizikleri, oyun türleri ve yetenekli olmalanna göre değerlendirilerek beliriendiğini kay- detü. "Repertuvar, oyun ha>uzunda saptandı. Katıumcılık ve çoğulculuk esas almdı" diyen Ege. repertuvarla ilgili olarak şu bilgileri verdi: "Bu se- zon rol dağılımında bir ilkemiz var. Geçen yıldan bu yüa aktardan oyun- lardaki kadroları, ilk tur oyunlarda görevlendirmemeye çalıştık. Hem oyuncunun üzerine yüklenmemek bem de oyunlan kendi içerisinde daha özgür kıfanayı istedik. Aynca, daha önce bir oyun diğer sahnelerde dönüşümlü olarak sergileniyordu. Bunu da değiştirerek salonların kim- UklerinİD yerieşmesüıe dikkat ettik. Oda Tiyatrosu'nu bu kapsam dışında bıraktık." Prömiyerier Ege'nin verdiği bilgiye göre, An- kara Devlet Tiyatrosu, bu sezonun ilk turunda 2 oyunun dünya, 5 oyu- nun da Türkiye prömiyerini yapa- cak. Yunanlı yazar Yakavos Kam- banellis'in savaş karşıtı gübnece tarzda 'Savaş Baba', Arnold Wes- ker'in 'Annie VVobbler', Aldo Nico- laj'ın 'Kadm üe Memur'. Karen Sun- de'nin 'Moskova Geceleri' ve Orhan Güner'in '2. Nöbetçinin Sıkıntılan ile Antonius, Kleopatra Arada Bir Sezar'ın Türkiye prömiyeri, Aıjan- tinli ünlü yazar Jorge Luis Borges'in uzun öyküsünden tiyatroya uyarla- nan, 'Olümsüz'. Savaş Dhiçel'in Ankara Devlet Tiyatrosu Müdürü Mehmet Ege. yazdığı 'Gürültülü Patntdı Bir Hi- kaye' oyunlan da dünya prömiyeri yapacak. ADTnin ilk tur oyunlan sahne- lere göre şöyle belirlendi: Şinasi Sahnesi: 'Savaş Baba' oyunu sahne- lenecek. Yunanlı yazar Kambanel- lis'in tiyatro oyunu, Rodoslular ile Makedonyalılar arasındaki savaşı, gülmece tarzında anlatıyor. Yazar. insanlann ne kadar huzur ve rahat içinde yaşasalar da. bir tehdit karşısında içine düştükleri çaresizli- ği ve korkuyu işlerken, diğer yan- dan büyük güçlerin nasıl keyiflerin- ce dünyaya hükmettiklerini de alaycı bir dil ile sunuyor. Oyunu Er- gun L'çucu yönetiyor. Büyük Tiyatro: 'Asiye Nasıl Kur- tulur', sürpriz bir gelişmeyle ilk tur oyunlar arasında yerini aldı. Türk Tiyatro edebiyatının başvapıtlann- dan biri sayılan, Vasıf Ongören'in yazdığı oyun, Ergin Orbey'in rejisiy- le sahnelenecek. Oda Tiyatrosu: İngiliz Wesker'in tek kişilik oyunu 'Annie VVobbler'i, Özlem Ersönmez canlandıracak. Oyun, üç ayn portre üzerine kuru- luyor. Oda Tiyatrosu'nda sergile- necek bir diğer yapıt, yeni gerçekçi akımın İtalyan temsilcisi Aldo Ni- colay'ın iki kişilik komedisi 'Kadın ile Memur' olacak. Ege Aydan'ın rejisini üstlendiği oyun. bir devlet memuru ile kimliği belirsiz bir kadını karşı karşıya getirerek var olan düzene bakışlan anlatıyor. Küçük Tiyatro: ABD'li yazar Karen Sunde'nin 'Moskova Gecele- ri' oyunu ile acılacak. İki büyük ti- yatro adamı Stanislavsky ve Çehov'- un, klasik tiyatroya ahşkın Rus halkma yeni bir tiyatro anlayışını getirmek için çabalan ve Çehov"un. dönemin ünlü yıldızı Olga Knipper'- le yaşadığı büyük aşkı anlatıyor. 'Ustalara saygı' Altındağ Tiyatrosu: Haldun Ta- ner'in, 'Lütfen Dokunmayuı' adlı oyunu sergilenecek. Taner'in. Bal- tacı Mehmet Paşa ile Katerina ilişki- sini 5 ayn yersiyonla ele aldığı yapıt, 'Ustalara Saygı' başlığıyla sunula- cak. İrfan Şahinbaş Atölye Sahnesi: Orhan Güner'in iki perdelik iki oyu- nu, tek bir eser 'tkinci Nöbetçinin Sıkmtdan, Antonius Kleopatra Ara- da Bir de Sezar' olarak sergilenecek. Diğer sergilenecek oyun ise, Jorge Luis Borges'in 'Ölümsüz' adlı yapıtı olacak. Yeni Sahne: Savaş Dinçel'in yazdığı. 'Gürültfira PatııHlı Bir Hi- kaye' ilk tur oyunlardan. Selçuk Yöntem'in rejisini yapacağı oyunda, Baykal Saran, Zerrin Tekindor rol alacak. Ankara Devlet Tiyatrosu bu oyunlann yanı sıra geçen sezonda sahnelediği, *SevgiIiler', 'Candan Can Koparmak', 'Fehim Paşa Ko- nağı', 'Yılın Kadını', 'Ferhat İle Şirin' ve 'İstanbul Efendisi'yle de seyirci karşısma çıkacak. 18.Montreal Film Festivali'nin ödülleıi açıklanch MONTREAL (AA) - Kanada'- nın Montreal kentinde yapılan "18. Dünya FBm Festivali"nin ödülleri açıklandı. Yeni Zelandalı Lee Ta- toahori'nin "Once Were VVarrious" (Bir Zamanlar Savaşçıydık) adlı fil- mi "Büyük Amerikaldar Odülü"nü alırken, filmin başoyuncusu Rena Owen, en iyi kadın oyuncu ödülü- nü, İsveçli Helena Bergstrom (Son Dans/The Last Dance) ile paylaştı. 25 ağustos-5 eylül tarihleri arasında gerçekleşen festivalde tspanyol yö- netmen Jose Luis Gard'nin "Conci- on de Cuna" (Beşik Sallayan Kadın) adb filmi jüri özel ödülünü, Garci ise en iyi mizansen ödülünü aldı. "Bir Zamanlar Savaşçıydık" filmi. Yeni Zelanda'nın Auckland kentinin yoksul bir mâhallesinde Maori topluluğunda geçen şiddete dayalı bir aşk öyküsünü anlatıyor. "Besik Sallayan Kadm" ise, bir sepette bulunan çocuğun Manastır'- daki kadmlar tarafmdan büyütül- mesini konu ediyor. Annelik içgü- dülerini keşfeden kadmlar. çocuğu 18 yaşına kadar büyütmeye karar veriyorlar. Bu arada Kanada, Ingil- tere ve Almanya ortak yapımı. Ro- ger Spottisvfood'un "Mesmer" fıl- mindeki rolüyle Alan Rkkman en iyi erkek oyuncu ödülüne değer bu- lundu. Avustralyalı yönetmen Ke- vin Dovrling'in "The Sum of Us" fil- mi de en iyi senaryo ödülünü aldı. ODAKNOKTASI AHMET CEMAL Büyük Yalmzlıklar Nereye Götürür... Kimi zaman günlük olaylara aşırı saplanmak, çok önemli bütünlerin arük hiç görünmez olmasına yol açar. Böyle dö- nemlerde ortaya atılan sorular da çoğunlukla sıradandır ve bu sorulara verilecek yanıtların önemli çözümlere kaynaklık et- mesi beklenemez. Günümüz Türkiyesi'nin türlü kaynaşmalarla dolu atmosfe- rinde belki de sürekli görmezlikten gelinen, görmezlikten gel- me bir yana, neredeyse hiç bilincine varılmayan çok önemli bir gerçek, giderek büyüyen yalnızlıklarla dolu bir ortamda ya- şandığıdır. Bu, ister sağcı, ister solcu olsun, ister içtenlikle dine inansın, ister bilinmezcilikten ya da ateizmden yana ol- sun, düşünen insanın yalnızlığıdır. Ve günümüzde bu ülkenin, özellikle yaşlan 18-25 arasındaki genç kesimini oluşturan in- sanlar, başka deyişle, hep yarınları kendilerine emanet ettiği- mizi söyleyegeldiğimiz, gerçekte ise onlara hiç de çekici, yasanmaya değer yannların yollarını açmadığımız insanlar, andığımız yalnızlığı bilincine, kimi zaman vararak, kimi zaman ise varmayarak veya varmamayı yeğleyerek, en çok yaşayan- lardır. Daha düne kadar kendilerine potansiyel suçlu gözüyle ba- kılmış olan bu insanlar, şimdi bir zamanlar kendilerini daha baştan suçlu varsaymış olanların ülkeye armağan(!) ettikleri bir anayasanın kanatları altında, durmaksızın açılacağı vaat edilen, ama elbet açılmayan ve yakın zamanda da açılması düşünülemeyecek demokrasi paketlerinin yolunu gözlemek- tedirler. Hem de, vaat edenlerin aslında o paketleri hiç isteme- diklerinin, çünkü, örneğin, dün eleştihlmekten yana olmadıkla- nnın bilincine her gün yeni bir acıyla vararak... Bu ülkenin kendilerini sanata adamak isteyen genç insanla- rı, en eski ve en köklü sayılması gereken sanat kurumlannın bile nasıl en bayağısından siyasa pazarlarına, iktidarçekişme- lerinin sahnelerine dönüştürüldüğüne, sanat kurumlannın yönetimine gelenlerin bile gitmem diye tepinişlerine, onlann yerine gelenlerin de ilk iş, böyle yapmakla doğrudan sanatı ve sanatın inandıncılığını yıktıklarının ayırdına varamaksızın, geçmişe kara çaldıklarına tanık olmaktadırlar. Bu ülkenin düşünmek, bir yerlere düşünerek, düşünmenin sorumluluğunu üstlenerek varmak isteyen genç insanlan, ar- bk değer verilmeyen tek şeyin düşünce olduğunu, barışı dü- şünmenin suç olabileceğini, dini inançların tekeller altına gire- bileceğini her gün yeniden öğrenerek yaşamak zorunda bırakılmaktadırlar. Bu ülkenin tartışmak isteyen gençleri asıl hedefe giden yo- lun papağan kafeslerinden, büyukluklerinin nereden kaynak- landığı çoğunlukla unutulmuş büyüklerin sözlerini dinlemek- ten geçtiğini, gençliğin erdeminin hep dinlemek ya da ancak izin verildiğinde konuşmak, yetişkinin başlıca niteliğinin ise yamlmazlık olduğunu, genelde ise yaş kaç olursa olsun, orta- mın yazılı olmayan yasaları gereğince birilerinin hep dinleme- yi, birilerinin de hep yanılmamayı yazgı niteliğiyle paylaştıkla- nnı, düşünce özgürlüğünün en sağlıklı sınırlannı düşündükle- rini söylemekten kaçınmanın oluşturduğunu her doğan günle birlikte yeniden bellemektedirler. Bütün bu sayılanlar ve benzeri durumlar, düşünmekte her şeye karşın direnen genç insanlan ancak çoğunlukla umarsız ve çok büyük yalnızlıklara göturebilir. Öle yandan büyük yal- nızlıklann büyük düşüncelere, büyük eylemlere ve büyük ba- şarılara kaynaklık edebildiği de doğrudur, gelgelelim bu, ancak ve ancak dahilerin özgeçmişlerinde rastlanabilecek tür- den bir 'dojjru'dur. Bunun kadar doğru olan bir gerçek ise ge- leceğini, yükselişini yalnızca dahilerin, sıradışı insanlann ortaya çıkmasına bağlayan bir toplumun sağlıklı, akılcı bir ge- lecek beklentisinin asla olamayacağıdır. Bugün erdem adına, insanı insan kılan değerler adına ne varsa, hemen hepsinin ayaklar altına alınmasına, aşağılan- masına ses çıkarmayıp yannın gençlerine seslenmeyi sürdü- renlerin arasından birinin, evet, yalnızca birinin bile gerçekte hemen her gün daha bir büyüyen bir yalnızhk denizıne seslen- mekte olduğunun bilincine tam anlamıyla varabildiği gün, bu ülkede de bir şeylerin -ama "menkul kıymetlerle", "döviz alımsatımıyla ", "Hazine tahvilleriyle'', "baban bunu yann ban- kaya yatırsın"\ar\a vb. ölçülen şeylerin değil, nihayet "insana ait" bir şeylerin!- değişmeye yüz tjtacağı gün olacaktır, ama daha önce değil, kesinlikle değil... İLAN T.C. BAŞBAKANLIK GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞIHALKALIGÎRÎŞ GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ K.ontrol:41189-178 19773 Valikonağı Caddesi Haaemin Sk. No: 41 K:2 ; 3 Nişantaşı/ İstanbul adresınde mukim Marineks Su Ürünleri San. Tic. AŞ fırma- sı adına gümrük giriş beyannamelerinden doğan ve karşılannda mik- tarlan göstenlen kamu alacaklannın tahsili için çıkarulan tebligatlar fırmasının adreste bulunmaması sebebiyle lade edilraiştır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28 ve 31 "inci maddelen gereğince tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğine karar vcrilmişür. Yukanda belirtilen nedenler ile anılan adreste faaliyet gösteren şir- ketin belirtilen borcunun 15 gün içinde gümrüğümüz saymanlığına ödenmesi. aksi halde 6183 sayılı AATUH kanununun 55-60 ve 114. maddeleri gereğince işlem yapılacağının bilinmesi ilanen tebliğ olu- Dosya No: 41189/178 Beyanname No Tarih: 12889 4.3.1991 Amme Alacağı Miktan: 210.723.000.-TL Basın: 34569 İLAN T.C. BAŞBAKANLIK GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI HALKALI GİRİŞ GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ Kontrol:41182-178 19760 Siyavuşpaşa Sk. No: 26/36 Süleymaniye-İstanbul adresınde mu- kim Asha Su Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şt. firması adına gümrük giriş beyannamelerinden doğan ve karşılannda miktarlan göstenlen ka- mu alacaklannın tahsili için çıkartılan tebligatlar fırmasının adreste bulunmaması sebebiyle iade edilmiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28 ve 31 'inci maddeleri gereğince tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğine karar verilmiştir. Yukanda belirtilen nedenler ile anılan adreste faaliyet gösteren şir- ketin belirtilen borcunun 15 gün içinde gümrüğümüz saymanlığına ödenmesi. aksi halde 6183 sayılı AATUH kanununun 55-60 ve 114, maddeleri gereğince işlem yapılacağının bilinmesi ilanen tebliğ olu- nur. Beyanname Amme Alacağı DosyaNo: No.Tanh: Miktan: 41182 178 65107 25.9.1991 34.240.000.-TL Basın: 34571 İLAN T.C. BAŞBAKANLIK GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI HALKALI GİRİŞ GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ Kontrol:41251-17819763 Meşeli Sk. No: 32/4 Taksim-lstanbul adresinde mukim Kemal Balıkçılık thracat Ltd. Şt. firması adına gümrük giriş beyannamele- rinden doğan ve karşılannda miktarlan göstenlen kamu alacaklan- nın tahsili için çıkartılan tebligatlar firmasının adreste bulunmaması sebebiyle iade edilmiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28 ve 31 'inci maddeleri gereğince tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğine karar verilmiştir. Yukanda belirtilen nedenler ile anılan adreste faaliyet gösteren şir- ketin belirtilen borcunun 15 gün içinde gümrüğümüz saymanlığına ödenmesi, aksi halde 6183 sayılı AATUH kanununun 55-60 ve 114. maddeleri gereğince işlem yapılacağının bilinmesi ilanen tebliğ olu- nur. Beyanname Amme Alacağı Dosva No: No/Tarih: Miktan: 4125İ/178 11495/26.2.1991 23.659.000.-TL Basın: 34572
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear