13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 8 EYLÜL1994 PERŞEMBE 12 KULTUR Türkiye, yüzünü Baü'ya döndürdü'Almanya'da gerçekleştirilen İskele' ve 'Orient Express' başlıklı iki çağdaş sanat sergisi beklentilerin üstünde bir etki yaratarak ilgiyi, Türkiye'yi siyasal bir cehennem ya da turistik bir cennet olma dışmdaki gerçeklere kaydırdı BERALMADRA Doğu ve Batı Almanya bir- leşme sürecinin bunalımlannın en sıcak yaşandığı yer olan Ber- lin'de açüğımız iki çağdaş sanat sergisi "İskele-Türkische Kunst Heute" •ve "Orient Express", Türkiye'yi hemen hemen yalnız köktendincilik, Kürt sorunu ve turizm açısından değerlendiren Berlinlilerin düşüncelerine yeni bir boyut getirmeyi doğrudan doğruya amaçlamıyordu. Ne ki ülkemızde resmi ve özel kuru- luşlann bir türlü gerektiği ka- dar önem veremediği çağdaş sanat yapıtlannın ilettiği mesaj- lar ve ortaya koyduklan çağdaş düşünce çizgısı, beklentilenn üstünde böyle bir etki bıraktı ve ilgiyi, Türkiye'yi siyasal bir ce- hennem ya da turistik bir cen- net olma dışındaki gerçeklere kaydırdı. Bu etkinin yankılan Berlin basınında çıkan yazılar- da izleniyordu Yaalarda. "Türkiye'deki güniimüz sana- tnıın yerel olduğu, süslemeler içinde yonıiduğu, umutsuzca ana sanat akımlannın arkasın- dan koşruğu gibi önyargılar tü- müyle yanltş. Berlin IFA galeri- sindeki sergi başka bir resim çi- ziyor. Bu sergiye göre Türkiye yüzünü Batı'ya döndürmüştür." (Andreas Quappe, Dje Zeıt, 22.6.94). İskele-Türkische Kunst Heute gibi bir sergi bu- güne değin neden yapılmadı? "BeUeğimiz, Berlin'de böyle bir serginin yapdmadığını söylüyor. Tarihsel hazineler, el sanatları, folklor gelenekleri gibi eski ön- yargılarımız nihayet sarsıldı. Iskele' ik 1987'de kurulan Ber- lin-lstanbul kardeş kentliliği yeni bir kühür alaiuna girdi." (Elfî Kreis, Tagesspiegel, 22.5. 1994) gibi tümceler dikkati çe- kiyordu. 1994 yıhnın ilk yansı, yakla- şık on beş yıllık bir süre içinde Türkiye'nin çağdaş sanat sah- nesinde etkinlik gösteren on iki sanatçımıan (Sdim Birsel, Handan Börüteçene, Ayşe Erk- men, lnci Eviner, Gülsün Karamustafa, Ser- hat Kiraz, Füsun Onur, Osman, Alunet ök- tem, Erkan özdilek, Hale Tenger, Adem Ydmaz) ılk kez uluslararası sanat ortamırun odaklannda, etkin bir bıçimde tanıümına aynldı, Almanya'da. Berlin, Stuttgart ve Bonn'daki galerilerinde mayıs-ekim aylan arasmda gerçekleştirilen üç sergiyi üstlenen Dış Hizmetler Enstitüsü (IFA), Almanya'- nm çağdaş sanat sisteminin en üst düzeydeki resmi kunıluşu. Kuruluşun sergiler dairesi- nın başkanı olan Rene Block, ülkemiz çağ- daş sanat ortamını yakından tanıyan bir sa- nat adamı; nitekim kendisine 1995 Ulusla- rarası Istanbul Bienali'nin küratörlüğü teküf edildı. 196O'lı ve 70'li yıllarda Almanya'da Fhıxus ve özellikJe Beuys çalışmalanyla ün yapmış olan Block, 1989'da düzenlediği Sid- ney Bienali'nde büyük bir başan kazamışü. Block, Almanya'da sanat ortamındaki kısı- tlamalara karşın, 1994 bütçesinde hatın sayılır bir para ayınrken, TC Dışişleri ve Kültür Bakanlıklan ise bizdeki kısıtlamalan hemen bizim sergilere yansıttı. Yapıt nakli- yesı, uçak biletleri ve konut fonlan için ay- larca önce yaptığımız başvurulara karşın, 5 Nisan Kararlan'nın kurbanı olduk. Ne ki sonuçta ülkesini temsil eden sanatçısına ko- nut fonu bile ödeten katı kültür politikası, AJmanya'nın uluslararası kültür politikası- na yenik düştü. IFA sergileri de Künstlerha- us Bethanien'dekı "Orient Express" sergisi de her şeye karşın gerçekleşti. IDörtsergideyeralan Tüpkiye'deki çağdaş kimlik Berlin'de 19 mayısta açılan İskele sergisi, ağustosta bazı değışikJiklerle Batı Avrupa'- nın yüksek yaşam düzeyi için bir prototip görünümünde olan Stuttgart'ın merkezin- deki Charlottenplatz'daki IFA galerisinde açıldı. Görülmemiş acaklara karşın, Berlin'- deki tskele sergisinin olumlu yankılan Stutt- gart basmını ve sanat çevresini sergjye çekti. İzleyiciler bu sergiye ahşılmışın dışında olarak giriş kapıandan değıl, üst kattaki ti- yatronun sahnesinin ortasında yer alan bir kapıdan girebildiler ve karşılannda tiyatro sıralan arasına dizümiş demir raflar ve bun- lann üstüne sıralanmış, fotokopi ve su dolu kavanozlarla karşılaştılar. Şaşırtıcı bir karşı- laşmaydı bu! Hale Tenger'in Istanbul ve An- kara'da sergilediğı "Nezih Ölüm Gardi- yanlan" adb yapıt Doğu Berlin'de eski bir fabrika olan Kunstwerke adlı yeni bir sanat merkezinin henüz onanlmamış bir salonun- da, Stuttgart'ta ise IFA galerisinin üst kaü- ndaki tiyatro salonunun sıralan arasında sergilendı. Bu kez dünya, Bosna-Hersek kurbanlannı değil, adeta onlar, dünya sah- nesinde savaş oyunu oynayan ve katliama ses çıkarmayan insanlan izliyordu. Berlin'deki ikinci sergi 28 ağustosta, baş- ka bir saygın kurumun, Künstlerhaus Bethanien'in 20. kuruluş yılı kutlamalan çerçevesinde açıldı. Künstlerhaus Bethani- en, yaklaşık 150 bin Türk'ün yaşadığı Kre- uzberg'in ortasında Mariannenplatz'da yer alan Şchinkel rnimarisi özellikJeri taşıyan, iki kuleli dev bir bina. Yirmi yıldır burada ulus- lararası sanatçılar atölye olanaklan buluyor ve sergiler açıyor. Künstlerhaus Bethanien'- in çevresinde bugün, büyükçe bir İstanbul mahallesinin bizi tedirgin eden bütün özel- liklerini görmek ve yaşamak olası. Genel izlenim son derece düşündürücü... Bir yanda geçen yıla göre sayılan çoğalan türbanlı, uzun mantolu kadınlar, poturlu ve takkeli erkekler, öte yanda parklarda uyuş- turucu trafiğini yöneten karanlık suraüı gençler ve sokaklarda başı boş gezinen, yan Almanca, yan Türkçe konuşan küçük ço- cuklar... Türkçe adlar taşıyan dönerciler, Erkan özdOek 'İpekyolu' - Ind Eviner 'Gövde Coğrafyasr (fistte soMa), Serhat Kiraz 'Yedi Gümşığı tkizi' (sağda), Raffael Rheinsberg (altta), (Orient Express) (Fotoğraflar: BERAL MADRA AHMETÖKTEM) manavlar, kasaplar, kuyumcular, bakkallar, turizmciler, bankalar ve hepsinin duvarlan- nda siyasal görüşleri belirten, tehditler ve uyanlar taşıyan yazılar. Doğu Berlin'deki eski elcilik rezidansmda kurulmuş olan "Türkisches Kulturzentnım" bu kimlik karmaşasına ve kültürsüzlüğe yanıt verecek, karşı çıkacak durumda mı? Kuşkusuz hayır! Sanatçısından konut fo- nunu çatır çatır alan kültür politikası, daha doğrusu kültürsüzlük politikası ya da kültür pobtikasızlığı, her ülkenin sanat ve kültür kurumlannın vıar vızır işlediği Berlin'de, bu merkezi de işlevsel bir duruma getiremeye- cektir. Oysa Türkiye'deki onlarca sanatçıya Berlin'in ortasındaki bu kültür merkezinde çahşma ve sergi açma olanağmın "ya veril- mesi ya da verilmesi" gerekmektedir! Berlin'de ya da Almanya'da yaşayan aydınlar ve sanatçılar ne yapıyor? Kuşkusuz sanatsal ve düşünsel üretim onlar için büyük bir güç kaynağı, ancak Türk azınlığın on- lann arkasında bir gövde oluşturduğu söyle- nemez. Azınlık psıkolojısinde siyasal ve kül- türel görüşlerdeki bölünmüşlük daha da be- lirginleşiyor. Çok sayıda dernek, çok sayıda uzlaşmaz görüş ve anlayışı temsil ediyor. Bir araya gelmek için çaba harcayanlann umut- lannı yitirip köşelerine çekildiklen ızleniyor. yordu. İstanbul denilince akla ilk gelen şey- lerden birisi de Orient Ekspress Treni'dir. Genel beklentinın dışında, bu kez Berlin- lstanbul arasında gidip gelen trene bınenler ve yüklenenler, bu iki kent arasındaki yor- gun tarihsel ve güncel ilişkiyi yenileştirme amacını taşıyordu. "Iskete" sergilerinde'jTirtdışında yaşayan ve uluslararası sanat sistemi içinde yerini almış iki sanatçımızın Osman ve Adem Ydmaz'ın işlerindeki dolaylı göndermeler, geleneksel ve yerel sanatımızı yakından lanı- yan Almanlara, bu işin geleneksel simgeler kullanmadan nasıl yapılacağını gösteriyor- du. IAyşe Epkmen, Berlin sanat ortamında belleklere yerleşti Osman'ın "Yolculuk İçin Gereksiz Nesne- ler"i, Paris'teki atölyesini dolduran çok sayı- da demir, cam. bakır gibi nesnelerin içinden seçerek yolculuğa çıkardığı bir dizi duvar yapıüydı. Göçebe insanlar için coğrafı uzaklıklann aşılmazlığı ya da aşılabilirliği, zamanın kısahğı ya da sonsuzlugu arasında kutsal "yadigarlar" dızisı olarak asıbyordu kara demir nesneler, duvarda Bonn Galerisi'nde tren raylan döşeyerek yaptığı enstalasyonla 80'li yıllardan bu yana ürettiği mekanlara ilişkin kültürel ve top- lumsal ortamlar arasındaki ilişkılerin nes- nelleştiribnesi işlerini sürdürüyordu. Selim Birsel'in u Bu akşam Evde Yemek Yok" adlı sertleştirilmiş ve kurşun tozu ile karartılmış kağıttan yapıbnış, tuhaf büyük- lükteki masası davet edıci değildi! Düzenı bozubmuş huzuru kaçmış, saldınya uğramış bir evden arta kalan. anılarla dolu boş bir masa, izleyicıye, ülkesindeki köktena ey- lemler konusunda yetennce uyan gönden- yordu. Gülsün Karamustafa'nın "Yemek Yenilen Yer, Yurttur" adlı bir tülbent üstüne yere ko- nulmuş üç gümüş kaşığı, Almanya'da halk dilinde yaygın olan bu sözün. bu ülkede yaşayan göçebe insanlar için ne anlama gele- bıleceğı konusunda sorular açıyordu. Füsun Onur, Berlin ve Stuttgart'ta gerçek- leştirdiği iki işinde de dünyaya ve ülkesıne yaşamöyküsel bir açıdan bakıyordu. Onur'- un iki işi de "masa" çevresinde oluşturul- muştu. Berlin'de masa üstünde güzel bebek resımlen, altında ise asker botlan içinde ür- kütücü şişler ve bebek kafalan yer ahyordu. "Germany" sözcüğü ona çocukluğunda Al- manya'dan ithal edilmış olan güze! bebekleri Hale Tenger'in 'Nezih ölüm Gardiyanlan' adlı yapıta Doğu Beriin'deKunstwerke ve Sruttgart'talFAgalerisinde sergilendi. Bilinen sistemsizük ve bürokratik çıkmazlar nedeniyle anavatandan kendilerine çağdaş kültür üretiminin enerjisinin ulaşmamsı do- layısıyla yahıızbğa ve yabanalaşmaya itilmiş olmalanna şaşmamak gerekir; ancak küre- sel güncel düşünce ve sanat üretimi çizgisini yakalayanlar bu olumsuzluktan kurtulabili- yorlar. Almanya'da yaşayan Türkler, siya- setçilerin ve yöneticilerin aklına yalnız DM toplamak gerektiğinde geliyor; her türlü köktenci etkinin ve yeraltı faaliyetlerinin isti- lası alündaki bu insanlann sağlam bir çağ- daş kültür kimliğine gereksinim duymalan, onlann sorunu değil sanki! Dört sergide yer alan ve Türkiye'deki çağ- daş kimliğin küresel ve yöresel boyutlannı ve sanatçılann bireysel söylemlerini içeren yapıtlar ise başkalannın (!) bu sorunlarla uğ- raştıklannı gösteriyordu! Sergilere "Iskeie" ve "Orient Express" gibi başbklar konubnası da boşuna değil kuşkusuz. Türkiye'deki geleneksel ve güncel kültürün ve Abnanya'daki kitle kültürünün öğelerine gönderme yapan bu başbklar, izle- yicinin önyargısını taşlama amaanı güdü- Yılmaz ise "Dinienme Yeri" adını verdiği kulübesinde altın bir düşün, hüzünlü mavi bir gerçekle çarpışmasını, rahat yastıklar, sahte bir sıcaklık sunan tüylü hayvan oyun- caklarla dolu bir mekanda izlemeyi öne- riyordu. Odanın bir yanındaki bakır su ya- lağı göçebe insanın duraklama noktasını be- lirbyordu. 1993 yıb DAAD bursunu kazanarak bir yıl Berbn'de yaşayan ve çabşan Ayşe Erk- men'in adı. Berbn sanat ortamında bellekle- re yerleşti. IAlmanya, bir günAkdeniz'i müzeleştiripmi? Erkmen, 1993 sonbahannda Berbn DAAD galerisinin tavanındaki ışıklan- dırma sistemini aşağı indirerek yaptığı ensta- lasyonla, Iskele sergisi için Kreuzberg'de Türklerin yaşadığı bir binanın ön yüzüne yazdığı mişü geçmiş fıil takılanyla, Stuttgart Iskele sergisindeki bir Grimm masalının kavramsal yorumu ve videosuyla, IFA ve bu bebeklerin "savaş" kavramıyla birleşip bir silaha dönüşmesıni çagnştınyordu. Stuttgart'ta ise masa, bir çadır içinde gizlen- mişti; çevresinde süslü tül giysiler asılıyor. üstünde ise minicik boncuklarla yazılmış İs- tanbul adı ve özel bir albüm yer abyordu. Onur, izleyici için ikilemlı bir metropol olan İstanbul'u böyle yorumluyordu. Handan Börüteçene, Berlindeki sergiye katıldı ve bakır levhalar, cam kutulardan oluşan bir duvar enstalasyonu sergiledi. Ku- zey Avrupa insanı için bir tatil cenneti olan Akdenız'in çevresel ve kültürel sorunlannı irdeliyordu. Börüteçene. Almanya bir gün, Bergama Sunağı'nı müzeleştırdiği gibi, tüm Akdenız'i müzeleştirmeyi düşünüyor mu? Bunu ancak, bu bölgeyi parçalanna ayıra- rak yapabilecek; tuzunu, rengini, mıdye ka- buklannı vb cam vitrinlere koyarak! Serhat Kiraz Stuttgart sergisine ve Künst- lerhaus Bethanien'deki Orient Express sergi- sine katıldı. Kiraz. her iki sergide basit inşaat iskelelerinı kendine ait bir mekan olarak kul- landı. İskele, riskb bir çahşma mekanıdır; sa- nat yapmak da riskli bir iştir. Stuttgart'taki iskele içinde üç dinın soyut sim- gelerini taşıyan camdan bir sü- tun yükselıyordu. İskelenin üs- tünde ise VVittgenstein'ın bir sö- zünü taşıyan bir kağıdı bir işçi lambası aydanlatıyordu. Yapıtın yanına yerleştiribniş tahta bir boyacı merdiveni, me- rakblann iskele üstündeki du- rumu izlemelerinı sağlıyordu. Berün'deki 6x2 m. ölçülerinde- ki iki iskeleden birisi boştu. di- ğerinde ise evren, bilım. din ve insan yaşamı çözülmesi güç bir bilmece oluşturuyordu. Gün ışığının aynşması olan kızılötesi ve morötesi ışıkla aydınlatılmış olan bu 'ikiz" yapıt arasında duran insan, doğuştan bütün bılgilere sahip mi, yoksa bütün bılgılen öğrenme yoluyla mı ka- zanıyor? Bilim, hangisinin doğ- ru olduğunu kanıtlamış değil, ancak bunun kanıtlanması da bılim yoluyla olabılecek. Bethanien sergisinin odak noktasında, Rafîael Rhenin- berg'in, İstanbul'da Yıldız Sa- rayı Silahane bınasında sergile- diği "Ornament" (Gelecekten Önceki Zaman) adlı kürek ve oraklardan oluşan yapıt yer ab- yordu. Rheinberg, salonun ap- sıs gibi bölümüne Atarürk'ten bir söz yazmıştı:"Der Politiker, der zur Regierung die Hilfe der Religion braucht, ist nichts als ein Schwachkopr' (Devleti yö- netmek için dinden >ardım uman siyasetçi, aküsızdan başka bir- şey değildir).(l) Ana salonun üst katındaki galenlerde .\hmet Öktem, tnci E\iner ve Erkan Özdilek'ın ya- pıtlan yer abyordu. Ahmet Öktem, yürürlükteki kanunlann oluşturduğu binler- ce sayfahk kitabı bir duvar ens- talasyonunda yorumladı. Mat- baa mürekkebi ıle bovanmış kı- tap sayfalanndan ve bunlann >anında uzanan "yasalar, dü- zenleyicileri tarafından hazır- lanır ve koşullar elverdiği sürece yürürlükte kalır" tümcebinden oluşan iki bölümlü yapıtı aydınlatan bir dızı florasanın ışığı, matbaa mürekkebinın tu- tuklayıa mavisini yakabyor ve tüm ya- şamımızı denetleyen bürokrasi gibi tutsak ediyordu. 80'li yıllarda çağdaş resmin beşiği olan Berbn'e Türkiye'den nasıl bir resim giderdi? İnci Eviner'in iki yıldır ürettiği "Coğrafya" dizisinin son yedi örneği bu sorunun yanıtıydı. Yaklaşık ikıbuçuk metre yüksekb- ğmdeki sunta üstüne bakır, deri ve yağlıboya ile yapılmış resimler. Almancada "Körper- Erd-Kunde" (Gövde Coğrafyası) başbğıyla sunuldu; insanın dünya ile en yakın ilışki kurduğu yer olan gövdenin. dünya coğraf- yası içındeki yerini ya da insanın dünyadaki kımliğıni belirleyen ilk örnek simgeler ve ışa- retleri taşıyan resimlerdi bunlar. Bu yaz bir burs alarak Düsseldorf ta çab- şan Erkan Özdelik'in Künstlerhaus Betha- nıen'e kurduğu otağın malzemesi ölü irjek kozalanydı. Otağın içinden dışanya da bir ipek kozası ırmağı taşıyordu. Almanya'daki Türk azınlığın varbk nedeni olan tüketim ekonorrusıni, bu ekonomınin geçmışten bu- güne, özde değışmeyen, biçimde değışen Doğu ıle bağlantısını, Türklenn Alman top- lumu ile sorunlannı sorgulayan Özdilek, Al- manya'da çalışan işçileri ipek kozası metafo- ru ile yorumluyor. Tırtıl büyüyor, dut yap- rağıyla (bilgi ve iş) beslenereİc kendi dün- yasını örüyor (kapab bir dünya) ve kelebek olup uçuyor, özgürlüğe ya da ölüme! Bu dört sergi gerçekleşti; kataloglan za- man içinde dünyaya yayılacak. yankılannı duyacağız, sanatçılar olumlu etkilerini yaşa- yacak. Bu sergilerin sürdürülmesi gerekiyor: Almanya örneğinde olduğu gibi, her zaman yabancı bir ülkenin kurumlannın. Alman Kültür Merkezi gibi, Lufthansa German Airbnes gibi yabancı kuruluşlann, bize para- sal destek sağlamasını beklemek zorunda kabyoruz. IKendi kaynaklarımızı ve sistemimiziyapatmalıyız Bütün sanat dallannda çağdaş düşünce- nin metaforlannı yansıtan yapıtîann oluş- ması ve dünyada gösteribnesi için kendi kay- naklanmıa ve sistemimizi yaratmak zorun- dayız. Son on yılda büyük aşamalar geçiren sanat üretimlerinin ve potansiyellerinin bir kültür sanayiine dönüştürülerek, ülke içinde etkin bir duruma getirilmesı ve dışanya ihraç edilmesi, bütün köktena akımlann. geri kalmış ve çarpık ideolojilerin, kitlelerin dü- şünsel gücünü ve düş gücünü budayan bü- tün yönlendirmelerin ve baskılann önünde aşılmaz bir duvar oluşturacaktır. Bugün Türkiye'nin. her zamankınden daha çok, bu aşamanın bir an önce gerçekleşmesini talep edecek sanatçılara ve bu hiç de kolay olma- yan aşamayı gerçekleştirebilecek gücü taşı- yan siyasetçilere, yöneticilere ve özel sektöre gereksinimi vardır. 1. Benoist-Mechin/Moustapha Kemal ou la mort d'un emprie, Paris 1954, s. 98. "İskele" Türkische Kunts Heute Sergisi Stuttgart IFA Galerisi'nde 9 Ekim 1994 tarihine kadar sürmektedir. (Charlottenplatz 17). Sanatçılar: Ayşe Erkmen, Gülsün Karamus- tafa, Serhat Kiraz, Füsun Onur, Hale Tenger, Adem Ydmaz, Küratörler- Beral Madra ve Sa- bine Vogel. "Orient Express" Sergisi Berlin Kreuzberg'- de Künstlerhaus Bethanien de I Mariannenplatz 2) 25 Eylül 1994 tarihine kadar sürmektedir, Sanatçılar İnci Eviner, Serhat Kiraz, Ahmet Öktem, Erkan Özdilek, Raffael Rheinsberg, Küratör Dr. Michael Haerdter, Yardımcı Küratör. Beral Madra. Orient Express Sergisi, Deutsche Klassen Lotterıe, IFA, İstanbul Al- man Kültür Merkezi, Lufthansa German Airli- nes ve Gon Deri'nin katkûanylagerçekleşmistır. Yönetmen Tessari öldü ROMA(AA)-İtalyan sinemasında 'Spagetti vvestern' türünün önde gelen yönetmenlerinden Duccio Tessari, 67 yaşında kanserden öldü. Tessari, özellikle Sergio Leone'nin yönettiği ve başrolünü Clint Eastvvood'un oynadığı 'Bir Avuç Dolar İçin' filminin çok beğenilen setıni tasarlamasıyla ünlenmişti. Tessari'nin yönettiği fıhnler arasında 'Ringo İçin Bir Sılah', 'Kiss Kiss, Bang Bang' ve I Bastardi' yer alıyor. 'Spagetti vvestern', özellikle 1960'b yıllarda İtalya'da düşük bütçelerle çekilen kovboy fılmlerine verilen ad olarak bib'niyor. Kazakve Rus yazarlar TEN Vakfı' kuruyor ALMATI (AA) - Kazakistan ile Rusya Federasyonu arasında kültürel ilişki ve işbirliğini korumak ve geliştirmek amaayla, iki ülke PEN vakıflan temşilcileri Kazakistan'ın Kostanay kentinde bir araya geldi. Kazakistan ve Rusya'dan çok sayıda yazann katıldığı görüşmelerde. PEN Vakfı kurulması, eserlerin her iki ülkede karşılıkh olarak yavnmlanması. iki ülke arasındaki ılişkıleri daha da geliştirmek için kültürel ortam hazırlanması ve bu konulara baglı olarak maddi sorunun çözümlenmesi ele abnıyor. Görüşmelerde, "Kazak ve Rus edebiyatlannın Avrasya Birliği'ne etkileri" konusunda da görüş alışverişınde bulunulacak. Görüşmelerde abnacak kararlann hemen uygulamaya konacağı belırtılıyor. Rus ve Kazak yazarlar. gelecek yıl da Rusya'da bir araya gelecekler. Islam ve Edebiyat' Kültür Servisi - Dünya Kitap dergisinın eylül şayısının kapak konusu 'İslam ve Edebiyat'. Dergide, budosya çerçevesinde Ahmet Altan, Ahmet Oktay, Sezai Karakoç ve Vedat Günyol'un 'İslamın içinde edebiyatı, edebiyaün içinde İslamı' değerlendiren yazılan yer alıyor. Bu sayıda aynca Hibni Yav^ız'la son anlaü kitabı "Kuyu" üzerine yapılmış bir söyleşi ve Özdemır İnce'nın "Vaziyet'in Durumu" başlıklı yazısı yer ahyor. Ölümünün 4. yıbnda Turan Dursun'un anıldığı bölümde z^afer Bilgın. Doğu Perinçek ve Mustafa Ekmekçi, Dursun'u anlatıyorlar Oxford University Ppess Kültür Servisi - Oxford University Press, Türkiye'de de faaliyete geçiyor. Dünyanın en büyük üniversite yayınevi olan Oxford Unıversity Press'in 400 yıllık bir geçmişi bulunuyor. Bulunmaz Tiyatpo Kültür Servisi - Bulunmaz Tiyatro, eylül ayında 'Seşsızlığın Renkleri', 'Düş' ve 'İnek' adb oyunlan sergibyor. Oyunlannı Muammer Karaca Tiyatrosu'nda sergileyen Bulunmaz Tiyatro, sab günleri saat 15.00'de 'Sessizliğin Renkleri', çarşamba günleri saat 20.30'daH.Hİlmi Bulunmaz'ın yazıp yönettiği ve Nuray Yavuz'un oynadığı 'Düş' adlı oyunlarla izleyici karşısında olacak. Cumartesi günleri saat 15.OO'te Nâzım Hikmet'in yazdığı, H. Hilmi Bulunmaz'ın yönettiği, Akın Güneş, Cemal Bulunmaz, Diğdem German, Mete özdemir ve N. Nuran Kurtdere'nin rol aldığı 'İnek' SelçuMu kazılan •VAN(AA)-Van'ın Erciş ilçesi Çelebibağı Selçuklu Mezarbğı'nda sürdürülen 1994 yılı kaa ve restorasyon çabşmalan tamamlandı. Doç. Dr. Abdüsselam Uluçam, bu yılki kazılarda, eşitü dönemlere ait 41 mezann gün ışığına çıkanlarak onanldığını söyledi. Doç. Dr. Uluçam, 8 ağustos - 5 eylül tarihleri arasında sürdürülen kazı çabşmalannda, 120milyon bra harcama yapıldığını belırfti
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear