22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18 EYLÜL 1994 PAZAB HABERLEREV DEVAMI Bize de Atatürk gerek U Baştarafi 1. Sayfada ladeşli yazara Tucbotsky ödülü'- nü veren 'PEN Kulüp'ün baş- karuydı. Bİ2E kalırsa bu yazann görüşleri, Cumhuriyet okurlan ıçin özgün bir önem taşıyordu. Ülkemizde yobazlar ve onlan pa- lazlandıran paralı komşular, la- ikliğin temeline bomba koymak- talar. Köktendinciler, kış- kırtılmak için eşsiz bahaneler bul- maktalar ve Teslime Nesrin"in dediği gibi, *sesaz çoğunluğun' verdiği eüçle, her geçen gün bır adım daha ileri gitmekteler. Bunu "PEN Kulüp diyfe" bir mektup göndererek anlattım kendisine. Gazetemizin adım duymamıştı, ama Türkiye'de verilen laikliği kornma savaşını biliyordu. Anz Nesân'i çok iyi tanıyordu. Bun- lan, buluşunca öğrendim. Geçen hafta, işyerime kısa bir mesaj gönderdi faksla: "Cuma öğleden soora yada akşamı seniniegörüşe- bOirim; saatini sen sapta." Çok az kişide olan telefon faks numa- rasını da yazmıştı. Faksla haber- leştik. "Nereyi dersen, oraya geli- rrnı" dedi. Haydaaa!.. Sokağa çıkamayan, saklanan o değil miy- di? Hıç aklımdan geçmemışti bu durum. Basın Merkezi'ne ça- ğırsam, baa iğreti tipter' bela olabilirdi. Eve de götürecek ha- lim yoktu. Tuttum, gûnlük ekme- ğimi kazandığım işyerime çağırdım. Cuma günü olmadı. Ama, onu izleyen pazartesi günü ansızın aradı, geldi. Altında bir blucin, üzerinde yakalı gömlek ve kalınca bir ceket. Elinde. aralıksız içtiği sigara. Fevkalade meraki. Kaç yıldır burada yaşı- yorum -Nasıl kalabildim bunca yıl bu üikedc!.. Bu oda benim odam nu? -Hayır, şefimin, bu amaçla kullanmama ian verdi. -tşimden hoşnut muyum? Bırak- sam, o benımle söyleşi yapacak... Söyleşimiz başlamadan önce, kendisine faksladığım ve onunla ilgili sayfalan iceren derginin ori- jinalini istedi, verdim. Kapakta- ki, hani o dolmakalemli fotoğ- rafına çok şaşırdı. Daha önce görmemiş. "Nereden buMunuz bunu" diye sordu. Ardından, Musa Kart'ın nefıs kankatürüne kafayı taktı. Kendi resmini be- ğenmemişti. O zaman, bir içeriki sayfada, boynunda yılanla dola- şan yobazlann fotoğraflannı gösterdim, konuyu anladı. Ne var ki, bir konuda anlaşamadık: "Neden Testime Nesrin" diye sor- dum. Çünkü adı Latin harfleriyle ya- zılınca Taslima Nasnn oluvor. "özd ad değişririlmez ki" dedi Türkçedeyaygın birad olduğunu filan söyledim, ama pek kabul- lenmedi gibime geliyor. Konıma polisi Sivil polislerle dolaşıyordu, Kültür BakanlığYnın resmi ko- nuğu olduğu için. Birisi otoda bekledi, öteki bızimleydi. Tesli- me, ona kendi eliyle çay ikrarn ederken. neredeyse ev sahibi gi- biydi... • Ne kadar vaktimiz var diye sordum ilk soru olarak. Biraz düşûndü: - Sen sormaya başia hek dedi. Sesi son derece yumuşak. tn- gilizeesi, dın ve toplumsal olaylar dısına çıkılınca -yazın, doğa vs. gibi- pek yeterli değil. Böyle du- rumlarda, kısa yanıtlarla kurtu- luyor. - Neden bircoklan gibi sesini lustp talihine boyun eğmedin? - Kendi kendime karar verdim. Başkasının etkisi olmadı. İçim- den geldi. - Neleri, hangi kitapian okuyor- don? - Daha çok bilimsel kitapian okudum. Bilinen özelliklerde bir okullu kızdım ben de. Ama beni daha çok bilimsel kitaplar etkile- di. Saçmaüklara, önyargılara yûz vermedim. Çocukluğurndan ben toplumda adalet. eşitlik olması tutkusu içimi kaplamıştı. Adalet- sizliğe, eşitsizliğe karşı savaşı- lması gerektiğine inanıyordum. - İlk olarak şür yazdıgmı bili- yonız. - Evet. - Ne türdü şiirlerin? - Ayınmcılığa karşı şiirlerdi. Aynca içımdeki doğa sevgisinı dışa vuruyordum. Teslime Nesrin, genellikle poü- tik ve topiumsal içerikli şürler yazdığmı belirtti, ama bu arada aşk şiirlerini de ihmal etmediğini söyledi. Bu itirafını yaparken gü- lerek ekledi: - tnanmayacaksın, ama aşk şiir- leri de yazdım. Neden inanmayacaktım ki? İki kez sevmiş, evlenmiş ve kısaca 'köfe ofanak istemediği" için bo- şanmıştı. Karşımızdaki boylu poslu, sanşın güvenlik polisine atüğı kahverengi bakjşlar -"Bir çay daha al Leif, istersen buraya ote"lar- gözden kaçar gibi değil- di. Toplu şiirlerini içeren kitapta, aşk şiirlerinin sayısının çok oldu- ğunu söylüyor. -Seçilmiş şüriefim, şu anda bir- çok dile çerribnekte. Fransızcası çıktı bile. Bunu İsveççea. Fle- menkçesi, Ispanyotcasj izieyecek. Zamanla birçok şürim yayımia- nacak diyor. Cumburiyet okurianna Oetmek ts- tediği bir şey var mı? - Köktendinciliğe karşı savaş- malan gerek. Yalnızca kökten- dincilik değil, her türlü batıl inan- ca, önyargıya karşı olrnalan ge- rek. Türkiye'de törban savaşı'run hızlandığını anlaünca. şaşınp so- ruyor: - Kemal Atatürk'ün ülkesinde olabilir mi bu? Yerel seçimlerin sonuçlannı özetliyorum. tlgiyle dinliyor. Ardından konuşuyor: - Bize de bir Kemal Atatürk ge- rek. Benim, bizim çocukluğumuz Kemal Atatürkle ilgili şıırlen okumakla geçti. Ona yaalan mektuplan okuduk. Kemal Ata- türk benim ülkemde çok iyi tanınıyor. Dakka'nın en büyük caddelerinden birinin adı. Kema) Atatürk Bulvan. Feminist mi? - Bircoklan senin feminist olup oimadığmı mcrak ediyor. Feminist misin? - Hümanistim. - Feminizm konusunda görüş- lerinneler? - Evet, ben onlan destekliyo- rum. Çünkü ben de zayifl'ar. azınlıklar üzerine yazan biriyim. Kendi ülkemde azınlıklar ve kadınlar, en zayıf durumdalar. Hepsi. din ve toplum tarafından baskı altında tutuluyor. Ben on- lan destekliyorum. Feministler de kadınlann özgürlüğu için uğ- raş veriyorlar. Onlan destekliyo- rum. Ben de elimden geldiğınce gazetelerde, dergilerde kadınlann sorunlan üzerine yazmaya çahştım. Ne yazdıysam, yürekten yazdım. Bu arada, gericiler düş- manım oldu, ama ben yine de yazmam gereken şeyleri yazdım. Teslime Nesrin. dünyadaki ge- lişmeleri bir süredir düzenli ola- rak izleyememekten yakınıyor. örneğin Bosna için trajik bir du- rum' saptamasını yapıyor, ama bundan sonrası için görüş belirt- mek istemiyor. Dünyadaki geliş- meleri, Bangladeş'teki fırtmalı haftalan sırasında yeterince izle- yemediğini söylüyor. - Kentimi. Dakka'yı seviyorum diyor. yalnızca kentimi değil, memleketinıi soiyorum. - bk olanakta "dönebilmek îsti- yorsun... - Evet. - Ailen nasıl? Yokluğunu nasd kabul ediyor? - Telefonda konuşuyoruz, iyi- ler. - Peki, senin yüzünden işinden atılan kız kardeşin ne durumda? O zaman gülüyor. içten bır kahkaha atı>or. - Benle ilgili her şeyi bih'yorsun diyor." Salt benim kardeşim ol- duğu için işinden atıldı. Halen iş- ar." Bu arada, daha önce öğrenıp yazdığımın tersine. bir değil ikı ağabeyi olduğunu söylüyor. - Peki Suranjan, Lajja (L'tanç) adlı yasaklanan romanındaki genç, ağabeylerinden birini anı- msatıyor mu? - Hayır. çünkü Suranjan, Hin- du denilen azınlıktan biri. İdeolo- jik açıdan komünizme inanan biri; komünizmi seviyor. - İdeoiojik bakımdan ağabey- lerinden birini andırıyor mu? - Hayır. Kendısı yalnızca ılenci bir Hındu. Ama haklısın, evet; şimdi düşününce o bana. öz kar- deşim gibi gözüküyor. G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada Dort bölüm halinde yapılan semine- rin konuşmacılanndan biri bendim. Her bölümde Türk ve Alman birer gazeteci görüşlerini açıklıyor Sonra soru-yanıta geçiliyor. Benim katıldığım perşembe öğleden sonraki bölümde Alman mes- lektaşım Der Tagesspiegel gazetesinin politika bölümü redaktörü Rûdiger Scheidgesti Seminer öncesi, bu yıl içinde Alman- ya'ya giden bürodaki arkadaşlarımız Nursun Erel ve Kemal Yurteri, Berlin muhabirimiz Dilek Zaptçıoğlu ile biraz konuştum. Bilgıleri birleştırince Alman- ya ile ilişkilerimizin giderek karmaşı- klaştığı ortaya çıkıyor. Hem iyi rıem kötü yönde. Almanya'daki beş milyon yabancınm iki milyonu Türk. Bunların 300 bin ka- darı Kürf. Almanya'daki liniversıtelerde üçüncü kuşaktan 15 bin Türk çocuğu okuyor. Onların artık Türkiye'ye dönme düşüncesi yok. Berlin'den telefonla konuştuğum bazı Türk bankalarının yöneticileri, işçi- lerimizin gelecek düşüncesinin de ciddi biçimde değiştiğini söylediler Artık Al- manya'da kazandıklarını Almanya'da değerlendiriyorlarmış Türkiye'de yatırım düşünmüyorlarmış Hatta Tur- Sevilme APZUSU... kiye'deki yatınmlarını satıp Almanya'ya taşıyanlar bile varmış. Işte birkaç ra- kam - Tûrk işçilerinin açtığı işyeri sayısı 50 binin üzerinde Yani Almanlara iş veren Türk patronlar artıyor. Sadece Berlin- deki işyeri sayısı 5 bin. - Türk işçilerinin Alman ekonomisine yıllık katkısı 35 milyar mark. - Alman vatandaşlığına geçen Türk- lerinsayısıhızlaartıyor Sadece 1994te 5 bin kişi Alman vatandaşı olmak için başvurmuş. Bunlar olayın ekonomik ve sosyal boyutları. Ben Türk-Alman ifişkileri bazında bizim dünyaya bakışımız üzeri- ne de bir şeyler söylemeyi planla- mıştım. Biz dünyayı ikiye ayırıyoruz: - Türkiye'yi sevenler ve sevmeyen- ler. Böyle olunca uluslararası ilişkilere beynimizden çok kalbimizle bakıyoruz O zaman da sık sık hayal kırıklığına uğ- ruyoruz Almanyabir "dostAlman"olu- yor, bir "domuz Alman" Ben konuşmamı bıtirdikten sonra Scheidges söz aldı. Sanki sözleşmışiz gibi. o da Almanyanın Türklere benzer bir zaafını açtr - Biz Almanlar sevilmeyi çok isteriz Yani sevilme arzusu içindeyız. Türkler- de de aynı duygu var. Scheidges, iki ülkenin dostolamaya- cağını, ancak ilişkilerin dostane olabile- ceğıni net bir biçimde vurguladı. Ardın- dan da örnek verdi' - Fransa ile tarih boyunca savaştık. 30 yılda dostane ılışkileri yakaladık. Alman meslektaşım Türk işçılerı için de şu deyimi kullandı. "İşçı bekliyorduk. insan geldi." Scheidges ve benim ayrı ayrı hazı- rladığımız konuşmalarda birleştiğimiz "sevilme arzusu" üç gündür kafamın içinde Ben uyusam o uyumuyor Sevmek mı sevilmek mı?.. Ikisi de. Ama önce hangisi? Sevgıyi koyuyorum dolmuyor, sevil- meyi koyuyorum almıyor. Bizler sanırım, sevilmeyi biraz daha önemsıyoruz Kız, arkadaşına içinı açar "Ben onu sevıyorum, ama onun beni sevdiğinden emin değilim..." İki dost karşılaşınca birbirine çıkışır "Niçın beni aramadın?" O aramadıysa sen ara . Yok olmaz. llla ki aranacağız. Tabii sevginin dozunu tutturabildiği- mizi söylemek de zor. Delikanlı övünür: "Sen sevdim mı, tam severım." Ananı bellerim der gibi.. Sevgi ekmek değil ki, gramajdan ça- lasın Ya sevgisine karşılık alamayan deli- kanlıya ne demeli: "Va benimle evlenirsin, ya da mahal- leye orospu olduğunu yayanm." Arkadaşlarımızın aşklarını anlamak- ta da güçlük çekeriz. Kızlar genellikle birbirlerine takılır: "O adamda sevecek ne buluyorsun?" Sevmek mi sevilmek mi? Nasıl ayrılabilir ki? Sevmek topraksa, sevilmek ağaç. Sevmek ağaçsa, sevil- mek çiçek Sevmek bulutsa, sevilmek yağmur... Hep sevilmeyi istersek, o çiçeği han- gi dal getirecek? Bulut olmazsa yağmur yağar mı? Ama her sevgi eşitini bulamaz ki. O zaman sevmek, sepete su doldurmak mı? Bunun sonu yok. Ama şundan emi- nim: Yaşlanmayan tek şey sevme duy- gusu O zaman önce sevmek... Hayır sevilmek Ânayasa Paıkı, Mumcu tüıküleıivle açıldı SORECBC • Çankaya Belediyesi'nin, Anayasa Mahkemesi karşısındaki alana cami yapmak isteyenlere karşı yıllarsürenhukuk mücadelesi sonucu yaptırdığı Anayasa Parkı. 'Türkiye laiktir. laik kalacak' sloganlan ve Uğur Mumcu için söylenen türkülerle açıldı. ANKARA (Cumhuriyet Bö- rosu) - Çankaya Belediyesi'nin. Anayasa Mahkemesi'nin karşı- sındaki alana yaptırdığı Anayasa Parkı, yurttaşlann "Türkiye la- iktir, laik kalacak", "Lğur'İar öl- mez" sloganlan ve Uğur Mumcu için soyledikleri türkülerle açıldı. Cami yaptınlmak istenen yeşil alana kunılan parkın açılışı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör özden ve SHP Ge- nel Sekreten Fikri Sağlar tarafı- ndan yapıldı. Çankaya Belediyesi'nin, Ana- yasa Mahkemesi'nin karşısında cami yaptınlmak istenen yeşil alana yıllar süren hukuk mücade- lesi sonucu yaptığı Anayasa Parkı, 'laiklik şölenine' dönüşen bir törenle hızmete gir- di. Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, Devlet Bakanı Fikri Sağ- lar, SHP Ankara Milletvekili fbrahim Tez ve Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taş- defen'in katıldıklan açılış törenine gelen yüzlerce yurttaş. "Turkiye laiktir. laik ka- lacak" ve "Uğuriar öteıez" sloganlan attı- lar. Sanatçı Süavi'nin bir konser verdiği açılışta. yurttaşlar hep birağızdan katledi- Parkı açan Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, karşıtları için bile güvence savdıkları laiklik ilkcsinden ödün »ermcden. Atatürk'ün ışıklı \oiunda yılmadan vüriiveceklerini söyledi. Fikri Sağlar da. RP'vi ağır biçimde eleştirirken, 'çök kötü' olarak nitelediği 1982 Ana>asası'nın çağdaş ve uygar bir yapıya kavuşturulması gerektiğini bildirdi. Jen yazanmız Uğur Mumcu anısına türkü- ler söylediler ve şeriatçı akımlan lanetledi- ler. "LaikKk" adlı bir anıtın da yer aldığı parkın açılışında konuşan Anayasa Mah- kemesi Başkanı Özden, laiklik ilkesine sa- hip cıkabilmek adına ölümü dahi göze aldıklannı ve bağımsız bir yargı organı olarak ödünsüzgörevyaptıklannı söyledi. "Sizi ezdirmeden ölünceye kadar görev başındayız" diyen Özden, çalışmalannı KÜLTÜR • SANAT 1982 Anayasası'nın tüm olumsuz koşul- lanna karşın sürdüreceklcrini belirterek. "Atatürk'ün bize kazandırdığı vatanda, kurduğu devlette laiklik karşıtlan icin bile güvence sa>dığımı/ laikliği cumhurivetin değiştirilmesi olanaksız bir temel ilkesi ola- rak savunuyoruz" dedi. Özden, etnik ve dınsel köken aynmı gözetmeksizin tam eşitlikle kucaklaştıklannı ifade ederek halkın kendilenne dcstek vermesini istedi ve Atatürk'ün ışıklı yolunda yılmadan yü- 293 89 78 (3HAT) "1994 Y1U YABA.NO F1LM DAUNDA \MERiKAiN OSKAR ÖDÛUT GÜZELLİK ÇAGIBir FERNANDO TRUEBA Filmi BeyoğfuBeYOĞLU(251 32 40) 12 15-14 3O-16 45-19 0O-21 15 KadıkoyMODA (3370128) 1130-1400-1630-1900-2130 BULUNMAZ TİYATRO İ S T A N B U L H. Hilmi Bulunmaz Yönetimınde Her yaştan insana TİYATRO KURSU BULUNMAZ TİYATRO MUAMMER KARACA TİYATROSU'NDA İ N E K v - D Ü Ş SESSİZLİĞİN RENKLERİ Yazan Nazım Hıkmet Yön.H. Hilmi Bulunmaz CumartesJ 21.00 H. Hilmi Bulunmaz Carsamba 20.30 Palyaço-Mım Aslan Timur Salı 15.00Istiklal Cad. No: 186 2 Beyoğlu Tel: 513 74 31-522 65 85- | Bilet fiyatları; TAM: 10O.OO0TL. Utiklal Cad. No: 186/2 B« 25160 90-63814 84 I Öğrenci: 8O.OOOTL. Tel: 513 74 31 • 522 65 85 • 251 60 90 • 638 Nurdan Ukaş TIYATROOM ÇOCUK ATATÜRK (Muzikli Çocuk Oyunul Yazan-Yon Serhjl Akkd^ C.tesiPazar 11.00'de KADIKÖY HAIK EĞfTIM MERKEZİ (P-532) 213 47 »3 Kültür Sanat ılanlarınız için 293 89 78 (3 hat) r ahmet kaya rüyeceklerini bildirdi. Devlet Bakanı Fikri Sağlar. RP'yi eleştirerek Türkiye'dc Ale- vi-Sünni çekişmesinı körük- lemekle suçladı. RP'nin bir avuç azınlık olarak çoğunluğu ege- menliği altına almak istediğını savunan Sağlar. Ankara Ana- kent Belediye Başkanı MeKh Gökçek'ın de kent terörü ya- rattığını söyledi. Ankarahlann buna izin venneyeceğini ifade ederek Necmettin Erbakan'ın "Ikridara kanlı mı gelelinı, voksa tatlı mı gelelinı?" sözlennı anı- msattı. Istanbul Anakent Beledi- ye Başkanı Recep Tayyip Erdo- ğan'ın Alevilerin cemevinin bır bölümünü yıktırmasını eleştirdi. Türk kültüründe, Yunus Emre'- nın sevgısinın. Mevlana'nın hoş- göriisünün. Hacı Bektaş'm akılalışnın ve Atatürk'ün dev- nmciliğinin bulunduğunu söyle- ycn Sağlar. "Böyle bir kültüresa- hip olan insanlar, Türkiye'de oy- nanan oyunlann önünde yılmaz mücadele verecek bir set oilacak- lardır" dedi. Konuşmasında 1982 Anaya- sası'nı da eleştiren Sağlar, "Anayasamız çok kötü. Ama Anayasa Mahkemesi baş- kanımız >e üyeleri, o ana>asayı yok edeeek kadar bizim güvencemizdir" dedi. Anayasanın çağdaş olduğunu söyleme- nin mümkün olmadığını ifade eden Sağ- lar. "Bugün *82 Aıtavasası, Türkiye'nin çağdaş ve uygar obnasının önündeki en bü- yük ertgeldir. "82 Anayasası, 12 F>lül mantığuıın Türkiye'ye getirdiği yapay ayn- nüan Alevi-Sünni aynmlannı. laiklik karşıti güclerin cesaret alabileceği Mr vapıyı oluşrurmaktadır" diye konuşıu. Anayasanın 12 Eylül dönemini ve bu dönemde binler- ce genç ve aydının işkenceden ge- çırilmesini gizleyen maddeler içerdiğini ve büyük \asaklamalar getirdiğini söyleyen Sağlar. ana- yasanın tamamen değiştirilerek çağdaş yeni bir anayasanın ha- zırlanması gerektiğine dikkat çekti. Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen de, park alanı için verdiği mücadelede tehditler aldığını. ancak yılmayacaklannı belirterek devrimci inançlanyla halkın sorunlanna çözüm bul- mak için çalışmayı sürdürecekle- rini sö\ledi. OLAYLARIN ARDINDAKİ GERÇEK • Baştarafi 1. Sayfada geri plana itiliyor. ABD şu, günlerde Somali'den tama- men çekildi. Somali'de insani yardım ve demokrasinirt ku- rulmasına yönelik Birleşmiş Milletler operasyonunun ön- cülüğünü yapan VVashington, uğradığı büyük başarısızlık üzerine başkent Mogadişu- daki son deniz piyadelerini ve diplomatlarını birkaç gün önce çekti. VVashington, So- mali'den çekilirken Haiti'yi iş- gal edeeek... Bosna konu- • sunda ise Amerika eşdeğerli bir müdahaleye hiç yanaşmı- yor. Cllnton'ın Haiti'ye müda- halesinin gerekçesi demok- rasi ve insani kaygılardan çok, iç politika çıkarlarından kaynaklanıyor; ABD Başkanı Amerikan seçmenlerine göz, kırpıyor; küçücük Haiti'yi iş 1 gal eden Clinton'ın kamuoyu: nun gözünde güvenilirliği mi yükselecek?.. Olay bir çelişkiler yumağı gibidir. Evet, Haiti'degeneraf Cedras bir darbeyle iktidara geçti; silahlı kuvvetler iç reji- min jandarması; ama, şimdî ülkenin bağımsızlığını dış düşmana karşı koruyan ordu rolüne çıkıyor. Sonuçta "Yeni Dünya Dü- zeni" adı verilen "düzensiz- lik" her gün yeni bir olumsuz örnekle sürmektedir. ABD bu yeni düzenin şaş- km lıderi gibi birbirinezıtdav- ranışların peşinde "süper güç'ünün tadınıçıkarıyor. Bu "süper güç"ün bir küçük gücü de Adana yöre- sinde konuşlanmıştır: adına "Çekiç Guç"diyorlar... Neden orada bulunduğu belli: ama, kimse "git" diye- miyor... Kültür Bakanı: SHP,ara seçiıne lıazır ECETEMELKURAN ÇANKIRI - Başbakan Tansu Çiller ve diğer DYP yöneticile- rinin ardından, SHP'den de "er- keo seçim değil, ara seçim" me- sajı geldi. SHP"li Kültür Bakanı Timurçin Savaş. ara seçim için partilerinın hazır olduğunu be- lirterek "Bu secime hazırız, kaç- mayız"dedı. Savaş. Çankın'ya yaptığı ge- zide düzenlediği basın top- laniısında. ara_ seçim konusuna değınerek. "tlkemizde yapay gündemler day atılıyor. Oysa ko- altsyon hükümeti göre>ini sürdü- riiyor" dedi. Savaş, siyasi parti- lerde de basın aracılığıyla istik- rarsızlık yaratılmaya çalı- şıldığını ileri sürerek SHP'den geçişlerin "siyasi ahlaka". bu yönde verilen haberlenn de "basın ahlakuıa" aykın olduğu- nu savundu KARANLIKTAN SİKAYET EDECEĞİN'E BİR M U M DA SEN YAK! SARIYER BARIŞ FESTİVALİ (RUMELİ HİSARI KONSERİ) • EZOİNİN SÜHLÜĞÜ • MUAMMER KETENCOÖUJ • METİN KAHRAMAN • KAFDAGl TRİOSU (Oürcü-Laz- Abnaz vo Çoçen Ezglleri) • M.K.M. ÇOCUK KO«OSU • ZUöAŞİ BEREPE (Laz Rock Top(uluğu) • ISTANfiUL SAHNESI (önce Ekmek GeUr-lkl KişlUk GOldOrü) • Multlvlzyon Göstertsl "Istanbul" (Atlüa Ithan'ın aynı adlı şllrtnln eşliginoe) • ••Şllr Akşamr • Yazortann Imıa ve SAyleşl Standlan • Karlkatûr Sergisl • Reslm SerglsJ 18 Eylül 1994 Pazar • Saat: 18.00-24.00 Davetiyeierglrişten fem/n edlleblllr A selda bağcan 'Koçero'yu hiç kimse senin okuyamazdı kadar güzel Ahmet" SeUa ıca* HALKOYUNLARI, HALK MUZIGI VE HALK TİYATROSU OKULLARIMIZDA YETİSMEK İSTEYEN GENCLER FOLKLOR KURUMU SİZİ ÇAĞIRIYOR! • Türkiye'nin en eski ve köklü derneği • Türkiye'deki ilk ve tek (tearik-pratik) okul dönemi hazırlık eğitimi • Yörelerinde uzmanlaşmış en gûçlü halkoyunları öğreticileri • Türk Halkorunları ve Halkmûziğinin sağlıklı ve özüne bağlı kalarak âğretimi • Halkoyunları ve Halkmüziği Okulları Llerine ücretsiz yurtdışı seyahatı ımkanı KAYITLARIMIZ OEVAM EDİTOM TEUFON NUMAKALAKIMIZ: (O 212) 531 99 90 - (O 212) 531 68 24 AMMİMİZ: Stfvlar Cad. Traiorta Sok. N.: POSTULA ile OYUNCULUK ÇALIŞMALARI BAŞLIYOR. Kayıtlar. 16-23 Eylül ara.sıncla yapılacaktır. Bilgi için: 13.00-18 00 arası BILAR 252 81 34 - Z^2 92 78 Istiklal Cad. Zambak Sok 4/7 Beyoğlu Çocukluğumda manşetlerden inmezdi KOÇERO...Yıllar geçti bir şiir kitabında rastladım KOÇERO'ya. Tüylerim diken diken okudum KOÇERO'yıı, tüylerim diken diken besteledim.Hapis yattım, hayatımda hiç yüzünü görmediğim KOÇERO için.. Onca engellemelerden sonra KOÇERO'yu sizin de dinleyebilmeniz HEMEN SIMDİ... BAGCANMajör Müzik Yapım Tel: (0.212) 527 61 28 ANMA Demokrasi ve barış düşmanı 12 Ey- lülcüler tarafından yurtdışında sürgünde yaşamak zorunda bırakılan BANK-SEN Yürütme Kurulu Üyesi ENfVER TÜRKOĞLU'NU Ölümünün 9.yılında Topkapı'daki mezarı başında 19 Eylül 1994 Pazartesi günü saat 11.00'de anacağız. Dostlarma duyurur, anısı önünde saygıyla eğiliriz. DİSK/BANK-SEN GENEL YÖNETİM KURULU ANMA Sevgili ENVER TÜRKOĞLU Biz eşin, çocuklann ve dostlann, yann saat 11 'de seni ziyaretegeleceğiz. Seni unutmadık, unutmayacağız da.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear