Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 18 EYLÜL 1994 PAZAB
HABERLEREV DEVAMI
Bize de Atatürk gerek
U Baştarafi 1. Sayfada
ladeşli yazara Tucbotsky ödülü'-
nü veren 'PEN Kulüp'ün baş-
karuydı. Bİ2E kalırsa bu yazann
görüşleri, Cumhuriyet okurlan
ıçin özgün bir önem taşıyordu.
Ülkemizde yobazlar ve onlan pa-
lazlandıran paralı komşular, la-
ikliğin temeline bomba koymak-
talar. Köktendinciler, kış-
kırtılmak için eşsiz bahaneler bul-
maktalar ve Teslime Nesrin"in
dediği gibi, *sesaz çoğunluğun'
verdiği eüçle, her geçen gün bır
adım daha ileri gitmekteler. Bunu
"PEN Kulüp diyfe" bir mektup
göndererek anlattım kendisine.
Gazetemizin adım duymamıştı,
ama Türkiye'de verilen laikliği
kornma savaşını biliyordu. Anz
Nesân'i çok iyi tanıyordu. Bun-
lan, buluşunca öğrendim. Geçen
hafta, işyerime kısa bir mesaj
gönderdi faksla: "Cuma öğleden
soora yada akşamı seniniegörüşe-
bOirim; saatini sen sapta." Çok az
kişide olan telefon faks numa-
rasını da yazmıştı. Faksla haber-
leştik. "Nereyi dersen, oraya geli-
rrnı" dedi. Haydaaa!.. Sokağa
çıkamayan, saklanan o değil miy-
di? Hıç aklımdan geçmemışti bu
durum. Basın Merkezi'ne ça-
ğırsam, baa iğreti tipter' bela
olabilirdi. Eve de götürecek ha-
lim yoktu. Tuttum, gûnlük ekme-
ğimi kazandığım işyerime
çağırdım. Cuma günü olmadı.
Ama, onu izleyen pazartesi günü
ansızın aradı, geldi. Altında bir
blucin, üzerinde yakalı gömlek ve
kalınca bir ceket. Elinde.
aralıksız içtiği sigara. Fevkalade
meraki. Kaç yıldır burada yaşı-
yorum -Nasıl kalabildim bunca
yıl bu üikedc!.. Bu oda benim
odam nu? -Hayır, şefimin, bu
amaçla kullanmama ian verdi.
-tşimden hoşnut muyum? Bırak-
sam, o benımle söyleşi yapacak...
Söyleşimiz başlamadan önce,
kendisine faksladığım ve onunla
ilgili sayfalan iceren derginin ori-
jinalini istedi, verdim. Kapakta-
ki, hani o dolmakalemli fotoğ-
rafına çok şaşırdı. Daha önce
görmemiş. "Nereden buMunuz
bunu" diye sordu. Ardından,
Musa Kart'ın nefıs kankatürüne
kafayı taktı. Kendi resmini be-
ğenmemişti. O zaman, bir içeriki
sayfada, boynunda yılanla dola-
şan yobazlann fotoğraflannı
gösterdim, konuyu anladı. Ne
var ki, bir konuda anlaşamadık:
"Neden Testime Nesrin" diye sor-
dum.
Çünkü adı Latin harfleriyle ya-
zılınca Taslima Nasnn oluvor.
"özd ad değişririlmez ki" dedi
Türkçedeyaygın birad olduğunu
filan söyledim, ama pek kabul-
lenmedi gibime geliyor.
Konıma polisi
Sivil polislerle dolaşıyordu,
Kültür BakanlığYnın resmi ko-
nuğu olduğu için. Birisi otoda
bekledi, öteki bızimleydi. Tesli-
me, ona kendi eliyle çay ikrarn
ederken. neredeyse ev sahibi gi-
biydi...
• Ne kadar vaktimiz var diye
sordum ilk soru olarak.
Biraz düşûndü:
- Sen sormaya başia hek dedi.
Sesi son derece yumuşak. tn-
gilizeesi, dın ve toplumsal olaylar
dısına çıkılınca -yazın, doğa vs.
gibi- pek yeterli değil. Böyle du-
rumlarda, kısa yanıtlarla kurtu-
luyor.
- Neden bircoklan gibi sesini
lustp talihine boyun eğmedin?
- Kendi kendime karar verdim.
Başkasının etkisi olmadı. İçim-
den geldi.
- Neleri, hangi kitapian okuyor-
don?
- Daha çok bilimsel kitapian
okudum. Bilinen özelliklerde bir
okullu kızdım ben de. Ama beni
daha çok bilimsel kitaplar etkile-
di. Saçmaüklara, önyargılara yûz
vermedim. Çocukluğurndan ben
toplumda adalet. eşitlik olması
tutkusu içimi kaplamıştı. Adalet-
sizliğe, eşitsizliğe karşı savaşı-
lması gerektiğine inanıyordum.
- İlk olarak şür yazdıgmı bili-
yonız.
- Evet.
- Ne türdü şiirlerin?
- Ayınmcılığa karşı şiirlerdi.
Aynca içımdeki doğa sevgisinı
dışa vuruyordum.
Teslime Nesrin, genellikle poü-
tik ve topiumsal içerikli şürler
yazdığmı belirtti, ama bu arada
aşk şiirlerini de ihmal etmediğini
söyledi. Bu itirafını yaparken gü-
lerek ekledi:
- tnanmayacaksın, ama aşk şiir-
leri de yazdım.
Neden inanmayacaktım ki? İki
kez sevmiş, evlenmiş ve kısaca
'köfe ofanak istemediği" için bo-
şanmıştı. Karşımızdaki boylu
poslu, sanşın güvenlik polisine
atüğı kahverengi bakjşlar -"Bir
çay daha al Leif, istersen buraya
ote"lar- gözden kaçar gibi değil-
di.
Toplu şiirlerini içeren kitapta,
aşk şiirlerinin sayısının çok oldu-
ğunu söylüyor.
-Seçilmiş şüriefim, şu anda bir-
çok dile çerribnekte. Fransızcası
çıktı bile. Bunu İsveççea. Fle-
menkçesi, Ispanyotcasj izieyecek.
Zamanla birçok şürim yayımia-
nacak diyor.
Cumburiyet okurianna Oetmek ts-
tediği bir şey var mı?
- Köktendinciliğe karşı savaş-
malan gerek. Yalnızca kökten-
dincilik değil, her türlü batıl inan-
ca, önyargıya karşı olrnalan ge-
rek.
Türkiye'de törban savaşı'run
hızlandığını anlaünca. şaşınp so-
ruyor:
- Kemal Atatürk'ün ülkesinde
olabilir mi bu?
Yerel seçimlerin sonuçlannı
özetliyorum. tlgiyle dinliyor.
Ardından konuşuyor:
- Bize de bir Kemal Atatürk ge-
rek. Benim, bizim çocukluğumuz
Kemal Atatürkle ilgili şıırlen
okumakla geçti. Ona yaalan
mektuplan okuduk. Kemal Ata-
türk benim ülkemde çok iyi
tanınıyor. Dakka'nın en büyük
caddelerinden birinin adı. Kema)
Atatürk Bulvan.
Feminist mi?
- Bircoklan senin feminist olup
oimadığmı mcrak ediyor. Feminist
misin?
- Hümanistim.
- Feminizm konusunda görüş-
lerinneler?
- Evet, ben onlan destekliyo-
rum. Çünkü ben de zayifl'ar.
azınlıklar üzerine yazan biriyim.
Kendi ülkemde azınlıklar ve
kadınlar, en zayıf durumdalar.
Hepsi. din ve toplum tarafından
baskı altında tutuluyor. Ben on-
lan destekliyorum. Feministler
de kadınlann özgürlüğu için uğ-
raş veriyorlar. Onlan destekliyo-
rum. Ben de elimden geldiğınce
gazetelerde, dergilerde kadınlann
sorunlan üzerine yazmaya
çahştım. Ne yazdıysam, yürekten
yazdım. Bu arada, gericiler düş-
manım oldu, ama ben yine de
yazmam gereken şeyleri yazdım.
Teslime Nesrin. dünyadaki ge-
lişmeleri bir süredir düzenli ola-
rak izleyememekten yakınıyor.
örneğin Bosna için trajik bir du-
rum' saptamasını yapıyor, ama
bundan sonrası için görüş belirt-
mek istemiyor. Dünyadaki geliş-
meleri, Bangladeş'teki fırtmalı
haftalan sırasında yeterince izle-
yemediğini söylüyor.
- Kentimi. Dakka'yı seviyorum
diyor. yalnızca kentimi değil,
memleketinıi soiyorum.
- bk olanakta "dönebilmek îsti-
yorsun...
- Evet.
- Ailen nasıl? Yokluğunu nasd
kabul ediyor?
- Telefonda konuşuyoruz, iyi-
ler.
- Peki, senin yüzünden işinden
atılan kız kardeşin ne durumda?
O zaman gülüyor. içten bır
kahkaha atı>or.
- Benle ilgili her şeyi bih'yorsun
diyor." Salt benim kardeşim ol-
duğu için işinden atıldı. Halen iş-
ar."
Bu arada, daha önce öğrenıp
yazdığımın tersine. bir değil ikı
ağabeyi olduğunu söylüyor.
- Peki Suranjan, Lajja (L'tanç)
adlı yasaklanan romanındaki
genç, ağabeylerinden birini anı-
msatıyor mu?
- Hayır. çünkü Suranjan, Hin-
du denilen azınlıktan biri. İdeolo-
jik açıdan komünizme inanan
biri; komünizmi seviyor.
- İdeoiojik bakımdan ağabey-
lerinden birini andırıyor mu?
- Hayır. Kendısı yalnızca ılenci
bir Hındu. Ama haklısın, evet;
şimdi düşününce o bana. öz kar-
deşim gibi gözüküyor.
G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
Dort bölüm halinde yapılan semine-
rin konuşmacılanndan biri bendim. Her
bölümde Türk ve Alman birer gazeteci
görüşlerini açıklıyor Sonra soru-yanıta
geçiliyor. Benim katıldığım perşembe
öğleden sonraki bölümde Alman mes-
lektaşım Der Tagesspiegel gazetesinin
politika bölümü redaktörü Rûdiger
Scheidgesti
Seminer öncesi, bu yıl içinde Alman-
ya'ya giden bürodaki arkadaşlarımız
Nursun Erel ve Kemal Yurteri, Berlin
muhabirimiz Dilek Zaptçıoğlu ile biraz
konuştum. Bilgıleri birleştırince Alman-
ya ile ilişkilerimizin giderek karmaşı-
klaştığı ortaya çıkıyor. Hem iyi rıem kötü
yönde.
Almanya'daki beş milyon yabancınm
iki milyonu Türk. Bunların 300 bin ka-
darı Kürf. Almanya'daki liniversıtelerde
üçüncü kuşaktan 15 bin Türk çocuğu
okuyor. Onların artık Türkiye'ye dönme
düşüncesi yok.
Berlin'den telefonla konuştuğum
bazı Türk bankalarının yöneticileri, işçi-
lerimizin gelecek düşüncesinin de ciddi
biçimde değiştiğini söylediler Artık Al-
manya'da kazandıklarını Almanya'da
değerlendiriyorlarmış Türkiye'de
yatırım düşünmüyorlarmış Hatta Tur-
Sevilme APZUSU...
kiye'deki yatınmlarını satıp Almanya'ya
taşıyanlar bile varmış. Işte birkaç ra-
kam
- Tûrk işçilerinin açtığı işyeri sayısı 50
binin üzerinde Yani Almanlara iş veren
Türk patronlar artıyor. Sadece Berlin-
deki işyeri sayısı 5 bin.
- Türk işçilerinin Alman ekonomisine
yıllık katkısı 35 milyar mark.
- Alman vatandaşlığına geçen Türk-
lerinsayısıhızlaartıyor Sadece 1994te
5 bin kişi Alman vatandaşı olmak için
başvurmuş.
Bunlar olayın ekonomik ve sosyal
boyutları. Ben Türk-Alman ifişkileri
bazında bizim dünyaya bakışımız üzeri-
ne de bir şeyler söylemeyi planla-
mıştım. Biz dünyayı ikiye ayırıyoruz:
- Türkiye'yi sevenler ve sevmeyen-
ler.
Böyle olunca uluslararası ilişkilere
beynimizden çok kalbimizle bakıyoruz
O zaman da sık sık hayal kırıklığına uğ-
ruyoruz Almanyabir "dostAlman"olu-
yor, bir "domuz Alman"
Ben konuşmamı bıtirdikten sonra
Scheidges söz aldı. Sanki sözleşmışiz
gibi. o da Almanyanın Türklere benzer
bir zaafını açtr
- Biz Almanlar sevilmeyi çok isteriz
Yani sevilme arzusu içindeyız. Türkler-
de de aynı duygu var.
Scheidges, iki ülkenin dostolamaya-
cağını, ancak ilişkilerin dostane olabile-
ceğıni net bir biçimde vurguladı. Ardın-
dan da örnek verdi'
- Fransa ile tarih boyunca savaştık. 30
yılda dostane ılışkileri yakaladık.
Alman meslektaşım Türk işçılerı için
de şu deyimi kullandı.
"İşçı bekliyorduk. insan geldi."
Scheidges ve benim ayrı ayrı hazı-
rladığımız konuşmalarda birleştiğimiz
"sevilme arzusu" üç gündür kafamın
içinde Ben uyusam o uyumuyor
Sevmek mı sevilmek mı?..
Ikisi de.
Ama önce hangisi?
Sevgıyi koyuyorum dolmuyor, sevil-
meyi koyuyorum almıyor.
Bizler sanırım, sevilmeyi biraz daha
önemsıyoruz Kız, arkadaşına içinı
açar
"Ben onu sevıyorum, ama onun beni
sevdiğinden emin değilim..."
İki dost karşılaşınca birbirine çıkışır
"Niçın beni aramadın?"
O aramadıysa sen ara . Yok olmaz.
llla ki aranacağız.
Tabii sevginin dozunu tutturabildiği-
mizi söylemek de zor. Delikanlı övünür:
"Sen sevdim mı, tam severım."
Ananı bellerim der gibi..
Sevgi ekmek değil ki, gramajdan ça-
lasın
Ya sevgisine karşılık alamayan deli-
kanlıya ne demeli:
"Va benimle evlenirsin, ya da mahal-
leye orospu olduğunu yayanm."
Arkadaşlarımızın aşklarını anlamak-
ta da güçlük çekeriz. Kızlar genellikle
birbirlerine takılır: "O adamda sevecek
ne buluyorsun?"
Sevmek mi sevilmek mi?
Nasıl ayrılabilir ki? Sevmek topraksa,
sevilmek ağaç. Sevmek ağaçsa, sevil-
mek çiçek Sevmek bulutsa, sevilmek
yağmur...
Hep sevilmeyi istersek, o çiçeği han-
gi dal getirecek?
Bulut olmazsa yağmur yağar mı?
Ama her sevgi eşitini bulamaz ki. O
zaman sevmek, sepete su doldurmak
mı?
Bunun sonu yok. Ama şundan emi-
nim: Yaşlanmayan tek şey sevme duy-
gusu
O zaman önce sevmek...
Hayır sevilmek
Ânayasa Paıkı, Mumcu tüıküleıivle açıldı
SORECBC
• Çankaya Belediyesi'nin,
Anayasa Mahkemesi
karşısındaki alana cami
yapmak isteyenlere karşı
yıllarsürenhukuk
mücadelesi sonucu yaptırdığı
Anayasa Parkı. 'Türkiye
laiktir. laik kalacak'
sloganlan ve Uğur Mumcu
için söylenen türkülerle açıldı.
ANKARA (Cumhuriyet Bö-
rosu) - Çankaya Belediyesi'nin.
Anayasa Mahkemesi'nin karşı-
sındaki alana yaptırdığı Anayasa
Parkı, yurttaşlann "Türkiye la-
iktir, laik kalacak", "Lğur'İar öl-
mez" sloganlan ve Uğur Mumcu
için soyledikleri türkülerle açıldı.
Cami yaptınlmak istenen yeşil
alana kunılan parkın açılışı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Yekta Güngör özden ve SHP Ge-
nel Sekreten Fikri Sağlar tarafı-
ndan yapıldı.
Çankaya Belediyesi'nin, Ana-
yasa Mahkemesi'nin karşısında
cami yaptınlmak istenen yeşil
alana yıllar süren hukuk mücade-
lesi sonucu yaptığı Anayasa Parkı, 'laiklik
şölenine' dönüşen bir törenle hızmete gir-
di. Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta
Güngör Özden, Devlet Bakanı Fikri Sağ-
lar, SHP Ankara Milletvekili fbrahim Tez
ve Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taş-
defen'in katıldıklan açılış törenine gelen
yüzlerce yurttaş. "Turkiye laiktir. laik ka-
lacak" ve "Uğuriar öteıez" sloganlan attı-
lar. Sanatçı Süavi'nin bir konser verdiği
açılışta. yurttaşlar hep birağızdan katledi-
Parkı açan Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, karşıtları için bile güvence savdıkları
laiklik ilkcsinden ödün »ermcden. Atatürk'ün ışıklı \oiunda yılmadan vüriiveceklerini söyledi. Fikri
Sağlar da. RP'vi ağır biçimde eleştirirken, 'çök kötü' olarak nitelediği 1982 Ana>asası'nın çağdaş ve
uygar bir yapıya kavuşturulması gerektiğini bildirdi.
Jen yazanmız Uğur Mumcu anısına türkü-
ler söylediler ve şeriatçı akımlan lanetledi-
ler.
"LaikKk" adlı bir anıtın da yer aldığı
parkın açılışında konuşan Anayasa Mah-
kemesi Başkanı Özden, laiklik ilkesine sa-
hip cıkabilmek adına ölümü dahi göze
aldıklannı ve bağımsız bir yargı organı
olarak ödünsüzgörevyaptıklannı söyledi.
"Sizi ezdirmeden ölünceye kadar görev
başındayız" diyen Özden, çalışmalannı
KÜLTÜR • SANAT
1982 Anayasası'nın tüm olumsuz koşul-
lanna karşın sürdüreceklcrini belirterek.
"Atatürk'ün bize kazandırdığı vatanda,
kurduğu devlette laiklik karşıtlan icin bile
güvence sa>dığımı/ laikliği cumhurivetin
değiştirilmesi olanaksız bir temel ilkesi ola-
rak savunuyoruz" dedi. Özden, etnik ve
dınsel köken aynmı gözetmeksizin tam
eşitlikle kucaklaştıklannı ifade ederek
halkın kendilenne dcstek vermesini istedi
ve Atatürk'ün ışıklı yolunda yılmadan yü-
293 89 78 (3HAT)
"1994 Y1U YABA.NO F1LM DAUNDA \MERiKAiN OSKAR ÖDÛUT
GÜZELLİK ÇAGIBir FERNANDO TRUEBA Filmi
BeyoğfuBeYOĞLU(251 32 40) 12 15-14 3O-16 45-19 0O-21 15
KadıkoyMODA (3370128) 1130-1400-1630-1900-2130
BULUNMAZ TİYATRO
İ S T A N B U L
H. Hilmi Bulunmaz
Yönetimınde
Her yaştan insana
TİYATRO KURSU
BULUNMAZ TİYATRO
MUAMMER KARACA TİYATROSU'NDA
İ N E K v - D Ü Ş SESSİZLİĞİN RENKLERİ
Yazan Nazım Hıkmet
Yön.H. Hilmi Bulunmaz
CumartesJ 21.00
H. Hilmi Bulunmaz
Carsamba 20.30
Palyaço-Mım
Aslan Timur
Salı 15.00Istiklal Cad. No: 186 2 Beyoğlu
Tel: 513 74 31-522 65 85- | Bilet fiyatları; TAM: 10O.OO0TL. Utiklal Cad. No: 186/2 B«
25160 90-63814 84 I Öğrenci: 8O.OOOTL. Tel: 513 74 31 • 522 65 85 • 251 60 90 • 638
Nurdan
Ukaş TIYATROOM
ÇOCUK
ATATÜRK
(Muzikli Çocuk Oyunul
Yazan-Yon Serhjl Akkd^
C.tesiPazar 11.00'de
KADIKÖY HAIK EĞfTIM MERKEZİ
(P-532) 213 47 »3
Kültür
Sanat
ılanlarınız için
293 89 78
(3 hat)
r
ahmet kaya
rüyeceklerini bildirdi.
Devlet Bakanı Fikri Sağlar.
RP'yi eleştirerek Türkiye'dc Ale-
vi-Sünni çekişmesinı körük-
lemekle suçladı. RP'nin bir avuç
azınlık olarak çoğunluğu ege-
menliği altına almak istediğını
savunan Sağlar. Ankara Ana-
kent Belediye Başkanı MeKh
Gökçek'ın de kent terörü ya-
rattığını söyledi. Ankarahlann
buna izin venneyeceğini ifade
ederek Necmettin Erbakan'ın
"Ikridara kanlı mı gelelinı, voksa
tatlı mı gelelinı?" sözlennı anı-
msattı. Istanbul Anakent Beledi-
ye Başkanı Recep Tayyip Erdo-
ğan'ın Alevilerin cemevinin bır
bölümünü yıktırmasını eleştirdi.
Türk kültüründe, Yunus Emre'-
nın sevgısinın. Mevlana'nın hoş-
göriisünün. Hacı Bektaş'm
akılalışnın ve Atatürk'ün dev-
nmciliğinin bulunduğunu söyle-
ycn Sağlar. "Böyle bir kültüresa-
hip olan insanlar, Türkiye'de oy-
nanan oyunlann önünde yılmaz
mücadele verecek bir set oilacak-
lardır" dedi.
Konuşmasında 1982 Anaya-
sası'nı da eleştiren Sağlar, "Anayasamız
çok kötü. Ama Anayasa Mahkemesi baş-
kanımız >e üyeleri, o ana>asayı yok edeeek
kadar bizim güvencemizdir" dedi.
Anayasanın çağdaş olduğunu söyleme-
nin mümkün olmadığını ifade eden Sağ-
lar. "Bugün *82 Aıtavasası, Türkiye'nin
çağdaş ve uygar obnasının önündeki en bü-
yük ertgeldir. "82 Anayasası, 12 F>lül
mantığuıın Türkiye'ye getirdiği yapay ayn-
nüan Alevi-Sünni aynmlannı. laiklik
karşıti güclerin cesaret alabileceği
Mr vapıyı oluşrurmaktadır" diye
konuşıu. Anayasanın 12 Eylül
dönemini ve bu dönemde binler-
ce genç ve aydının işkenceden ge-
çırilmesini gizleyen maddeler
içerdiğini ve büyük \asaklamalar
getirdiğini söyleyen Sağlar. ana-
yasanın tamamen değiştirilerek
çağdaş yeni bir anayasanın ha-
zırlanması gerektiğine dikkat
çekti.
Çankaya Belediye Başkanı
Doğan Taşdelen de, park alanı
için verdiği mücadelede tehditler
aldığını. ancak yılmayacaklannı
belirterek devrimci inançlanyla
halkın sorunlanna çözüm bul-
mak için çalışmayı sürdürecekle-
rini sö\ledi.
OLAYLARIN
ARDINDAKİ
GERÇEK
• Baştarafi 1. Sayfada
geri plana itiliyor. ABD şu,
günlerde Somali'den tama-
men çekildi. Somali'de insani
yardım ve demokrasinirt ku-
rulmasına yönelik Birleşmiş
Milletler operasyonunun ön-
cülüğünü yapan VVashington,
uğradığı büyük başarısızlık
üzerine başkent Mogadişu-
daki son deniz piyadelerini
ve diplomatlarını birkaç gün
önce çekti. VVashington, So-
mali'den çekilirken Haiti'yi iş-
gal edeeek... Bosna konu- •
sunda ise Amerika eşdeğerli
bir müdahaleye hiç yanaşmı-
yor.
Cllnton'ın Haiti'ye müda-
halesinin gerekçesi demok-
rasi ve insani kaygılardan
çok, iç politika çıkarlarından
kaynaklanıyor; ABD Başkanı
Amerikan seçmenlerine göz,
kırpıyor; küçücük Haiti'yi iş
1
gal eden Clinton'ın kamuoyu:
nun gözünde güvenilirliği mi
yükselecek?..
Olay bir çelişkiler yumağı
gibidir. Evet, Haiti'degeneraf
Cedras bir darbeyle iktidara
geçti; silahlı kuvvetler iç reji-
min jandarması; ama, şimdî
ülkenin bağımsızlığını dış
düşmana karşı koruyan ordu
rolüne çıkıyor.
Sonuçta "Yeni Dünya Dü-
zeni" adı verilen "düzensiz-
lik" her gün yeni bir olumsuz
örnekle sürmektedir.
ABD bu yeni düzenin şaş-
km lıderi gibi birbirinezıtdav-
ranışların peşinde "süper
güç'ünün tadınıçıkarıyor.
Bu "süper güç"ün bir
küçük gücü de Adana yöre-
sinde konuşlanmıştır: adına
"Çekiç Guç"diyorlar...
Neden orada bulunduğu
belli: ama, kimse "git" diye-
miyor...
Kültür Bakanı:
SHP,ara
seçiıne lıazır
ECETEMELKURAN
ÇANKIRI - Başbakan Tansu
Çiller ve diğer DYP yöneticile-
rinin ardından, SHP'den de "er-
keo seçim değil, ara seçim" me-
sajı geldi. SHP"li Kültür Bakanı
Timurçin Savaş. ara seçim için
partilerinın hazır olduğunu be-
lirterek "Bu secime hazırız, kaç-
mayız"dedı.
Savaş. Çankın'ya yaptığı ge-
zide düzenlediği basın top-
laniısında. ara_ seçim konusuna
değınerek. "tlkemizde yapay
gündemler day atılıyor. Oysa ko-
altsyon hükümeti göre>ini sürdü-
riiyor" dedi. Savaş, siyasi parti-
lerde de basın aracılığıyla istik-
rarsızlık yaratılmaya çalı-
şıldığını ileri sürerek SHP'den
geçişlerin "siyasi ahlaka". bu
yönde verilen haberlenn de
"basın ahlakuıa" aykın olduğu-
nu savundu
KARANLIKTAN SİKAYET EDECEĞİN'E
BİR M U M DA SEN YAK!
SARIYER BARIŞ FESTİVALİ
(RUMELİ HİSARI KONSERİ)
• EZOİNİN SÜHLÜĞÜ • MUAMMER KETENCOÖUJ
• METİN KAHRAMAN • KAFDAGl TRİOSU (Oürcü-Laz-
Abnaz vo Çoçen Ezglleri) • M.K.M. ÇOCUK KO«OSU
• ZUöAŞİ BEREPE (Laz Rock Top(uluğu)
• ISTANfiUL SAHNESI (önce Ekmek GeUr-lkl KişlUk
GOldOrü) • Multlvlzyon Göstertsl "Istanbul"
(Atlüa Ithan'ın aynı adlı şllrtnln eşliginoe)
• ••Şllr Akşamr • Yazortann Imıa ve SAyleşl Standlan
• Karlkatûr Sergisl • Reslm SerglsJ
18 Eylül 1994 Pazar • Saat: 18.00-24.00
Davetiyeierglrişten fem/n edlleblllr
A
selda bağcan
'Koçero'yu hiç kimse
senin
okuyamazdı
kadar güzel
Ahmet"
SeUa ıca*
HALKOYUNLARI, HALK MUZIGI
VE HALK TİYATROSU
OKULLARIMIZDA
YETİSMEK İSTEYEN GENCLER
FOLKLOR KURUMU
SİZİ ÇAĞIRIYOR!
• Türkiye'nin en eski ve köklü derneği
• Türkiye'deki ilk ve tek (tearik-pratik)
okul dönemi hazırlık eğitimi
• Yörelerinde uzmanlaşmış en gûçlü
halkoyunları öğreticileri
• Türk Halkorunları ve Halkmûziğinin
sağlıklı ve özüne bağlı kalarak âğretimi
• Halkoyunları ve Halkmüziği Okulları Llerine
ücretsiz yurtdışı seyahatı ımkanı
KAYITLARIMIZ OEVAM EDİTOM
TEUFON NUMAKALAKIMIZ:
(O 212) 531 99 90 - (O 212) 531 68 24
AMMİMİZ: Stfvlar Cad. Traiorta Sok. N.:
POSTULA
ile
OYUNCULUK ÇALIŞMALARI BAŞLIYOR.
Kayıtlar. 16-23 Eylül ara.sıncla yapılacaktır.
Bilgi için: 13.00-18 00 arası
BILAR 252 81 34 - Z^2 92 78
Istiklal Cad. Zambak Sok 4/7 Beyoğlu
Çocukluğumda manşetlerden inmezdi KOÇERO...Yıllar geçti
bir şiir kitabında rastladım KOÇERO'ya. Tüylerim diken
diken okudum KOÇERO'yıı, tüylerim diken diken
besteledim.Hapis yattım, hayatımda hiç
yüzünü görmediğim KOÇERO için..
Onca engellemelerden sonra
KOÇERO'yu sizin de
dinleyebilmeniz
HEMEN
SIMDİ...
BAGCANMajör Müzik Yapım Tel: (0.212) 527 61 28
ANMA
Demokrasi ve barış düşmanı 12 Ey-
lülcüler tarafından yurtdışında sürgünde
yaşamak zorunda bırakılan BANK-SEN
Yürütme Kurulu Üyesi
ENfVER TÜRKOĞLU'NU
Ölümünün 9.yılında Topkapı'daki mezarı
başında 19 Eylül 1994 Pazartesi günü saat
11.00'de anacağız. Dostlarma duyurur,
anısı önünde saygıyla eğiliriz.
DİSK/BANK-SEN
GENEL YÖNETİM KURULU
ANMA
Sevgili
ENVER TÜRKOĞLU
Biz eşin, çocuklann ve dostlann, yann saat 11 'de seni
ziyaretegeleceğiz.
Seni unutmadık, unutmayacağız da.