14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10EYLÜL1994CUMARTESİ 12 KULTUR 51. ULUSLARARASIVENEDIK FILM FESTIVAU'NDEN NOTLAR: Bu'Mostra'yıen iyiWoody anlatabilirdi... 'Bullets Over Broadvvay' (Broadway Üzerinde Kurşunlar) adh son filmi Venedik Festivali'nde yanşma dışı gösterilen Woody Allen, sanatçılan ve sanat dünyasını ne kadar iyi tanıdığını, her zamanki ustalığıyla bir kez daha kanıtlıyor. Düşlerini gerçekleştirme çabasınm yanı sıra, gerçeklerle düşîer arasındaki sınırlan toptan kaldınyor. Yan bölümde izlediğimiz, Yeni Zelanda'da yaşayan yerli halk Maoriler'in bugünkü yaşamından bir kesit getiren "Once Were Warriors" (Önce Savaşçılar Vardı) adh film, tatlı ve hınzır düşlerin değil, acı karabasanlannfilmiydi.Ilk uzunfilminigerçekleştiren Lee Tamahori, kültürel farklılık temasını sağlam bir senaryo içinde irdelemiş. MEHMETBASUTÇU VENEDİK - Gerçekleri çarpıtarak olma- yanı olmuş gibi göstenneye çabalayanlara, ikiyüzlü davrananlara, Fransızcada 'sinema yapma!' diye çıkışılır. Türkçede bu gibilere 'rol kesme!' ya da kabaca deyimiyle, 'bunu bize yutturmaya kalkma!' diyerek takıhnz... Bütün dillerde kullanılan ortak deyimler- den biri de, 'düş görmek' fiilinin içerdiği kü- çûmseyici anlamdır. Çoğu kez, sanatçı ruhu taşıyanlann -ne demekse o- davranışlannı tanımlamakta kullanılır... Woody Allen, bana kalırsa bu ve benzeri deyimlerin içerdiği anlamlann en asıl çağnşı- mlannı hak eden dört dörtlük bir sanatçıdır. Bu nedenle de, düşlerini gerçekleştirme ça- basının yanı sıra, gerçeklerle düşler arasında- ki sınırlan toptan kaldırmayı dener; genellik- le de başanr. Böylece yepyeni ufuklar açar... Ve her zaman toz pembe değildir bu ufuk- lar... Güldürünün hafifliği ardında, insanlık halinin -ya da dramının- yoğunluğu renk renk, dalga dalgadır. Dünyatiyatrosahnesi değil mi? "Bullets Over Broadway" (Broadway Üze- rinde Kurşunlar) adlı sonfilmıVenedik Festi- vali'nde yanşma dışı gösterilen VVoody Al- len, sanatçılan ve sanat dünyasını ne kadar iyi tanıdığını, her zamanki ustalığıyla bir kez daha kanıthyordu. 'Düş kurma' diye azar işiten sanatcıya, yö- neltilen 'Gerçek dünya öyle sandığm gibi de- ğil, gözlerini iyi aç' uyansı, öfkelenmekle ım- renmek arasında gidip gelen bir hoşgörünün dışa vurumu değil midir? 1920'li yıllann Bro- adway'inde geçen "Bullets Oer Broadway"in kahramanı genç yazar David Te, fılmin daha ilk sahnesinde bu sözlerle karşılaşınca, "Yazdığım oyundan birtek satır bile kesmem" diye diklenir... Yaratma özgürlüğünü kendi- ni beğenmişlikle harmanlayan toy bir yazar mıdır acaba? Yoksa, gerçek bir deha mı?.. VVoody AJlen, ne insanlann ne de olaylann kesin çizgilerle tanımlanamayacak İcadar çok boyutlu, karmaşık ve değişken olduğu- nu, herkesle dalga geçerek bir güzel anlatır yine... Aslında hepimiz, günlük yaşamın sıradan akışı içinde durmadan değişik roller üst- lenmiyor muyuz? Broadway'in ötesinde, tüm dünya geniş bir tiyatro sahnesi değü de nedir? VVoody Allen, 'Hamama giren terler' özde- yişini de çok iyi biliyor olacak ki, burnu havalarda dolaşan David'i kolundan tuttu- ğu gibi bir hamama sokar; hem de Türk ha- mamına! (VVoody Allen'ın New York'ta Türk dostlan olduğundan süpheleniyo- nım...) Evet, bizim "yaratıcı genç yazar', so- nunda, oyununu Broadway'de sahneye koy- ma olanağı bulacakür. Bu güzer haberi, ge- rekli bütçeyi zengin bir işadatnınm(!) katkı- lanyla derikleştırdiğini de belirterek, Türk hamamındaki randevuda David'e muştula- yan prodüktör peştemah içinde keyif çatar- ken, bizim toy yazar, ceket ve kravaünın ağırhğı altında iyiden iyiye buharlaşacakür... Ancak, sıcak, kuşkucu tavnnı eritecek ka- dar güçlü değildir: "Peki karşıuğında benden nan trajedilerin temel boyutuna parmak ba- san içeriğiyle önemü bir film. Ne yazık ki, bi- çimsel açıdan, eli yüzü düzgün bir Hollywood filmıne benziyor. Lee Tamahori'run, reklam fılmciliği deneyimi yanı sıra -adının çağnştırdığının tersine- Maori kökenli olma- ması da, sanıyorum, konusuna yeterli derin- liği kazandırmasını engellemiş... 'Sinema yapan' politikacılar ne beküyor bu adamT diye sorar hemen... Mafya babası olan tiyatrosever(!) zengin, sevgılısi kabare dansözü Ohve'e önemli bir rol vermesini istemektedir yalnızca... Hama- ma gjren terleyecektir. Cırtlak sesli Olive'in kültürel birikirni, tam takır kuru bakırdır! Aynca, provalara yanında koruyucusuyla birlikte katılması zorunludur... Oyununun hazırlık çalışmalan sırasında, koruyucu me- lek gangster, bir de içindeki yazarlık cevheri- VVoody AJlen, değişik türlenn bırbınne kanştığı dalgalı ve akıntılı sularda usta bir kaptan gibi yol alırken, yelkenlerini eleştırel bakışın sert rüzgarlanna alabildiğıne açmıştır... VVoody Allen'ın New York City'sini bıra- karak, dünyamızın başka yörelerine, başka gerçeklerine dönelim biraz da... "Finestra Suile Immagini" adlı yan bölümde izlediği- miz, Yeni Zelanda'da yaşayan yerli halk dengeliyici işlevini vurgulayan Yeni Zelan- dalı yönetmen, kültürel köklenn yaşamsal öneminın altını çıziyor. Auckland'ın yoksul yan mahallelennde yaşayan Maoriler, iki kültür arasında kalarak kişiliklerini yitirmiş- lerdir. Alkolün ve şiddetin batakhğında sü- riinmektedirler... Batı medeniyetinden arta kalan tek diş bile çürümüştür artık. Maoriler'e, demokratik bir toplum düzeni içinde. yepyeni onurlu bir Lido Adası, sinemacılardan çok 'sinema yapan' politikacılarla dolu bir yıl yaşıyor... Plastik sanatlardan müziğe dek değişik etkinlikleri arasında "Mostra Interaazionale Del Cinema" da bulunan Venedik Bienali (La Biennale di Venezia), gelecek yıl, yedinci sanatla birlikte yüzüncü yaşını kutlayacak.Çok para yuttuğu ge- rekçesiyle devamlı eleştirilen bienalin yeni bir yapılanmaya gitmesi gerektiğini düşünenler ise giderek çoğalmakta. Yüzüncü yaş günü, beklenen reformlar için, zamanlama açısından kuşkusuz iyi bir fırsat yaratıyor. ni keşfetmesin mi? David'in, yeniden yaz- ması gerektiğine zar zor da olsa inandığı bö- lümleri en gerçekçi, en çarpıa ve en inandıncı dille kaleme almayı başaran o ola- caktır... Ve sonunda, Olivie'in gerçekten çok kötü bir oyuncu olduğuna inandığı için, artık bir ölçüde kendisinın olan yapıtı kur- tarmak amaayla, korumakla görevb olduğu Olive'i bir kurşunla öbürdünyaya postalayı- verecektir... Maoriler'in bugünkü yaşamından bir kesit getıren "Once Were VVarriors" (Önce Sa- vaşçılar Vardı) adb film, tatlı ve hınzır düşle- rin değil, acı karabasanlann filmıydı. Rek- lam fılmlerinde kazandığı başanlardan son- ra ilk uzun filmini gerçekleştiren Lee Tama- hori, kültürel farklılık temasını sağlam bir se- naryo içinde irdelemiş. Yüzyıllann darruttığı geleneklerin, hem toplumsal hem de manevi düzeylerdeki yer vermekten yoksundur... Köklennı yiti- ren Maoriler ıse, güçlü bedenlerinde akan sa- vaşçı kanın getirdiği gücü, yapıcı bir yönde kullanamayarak. kendi kendilerini yiyip bi- tirmektedirler. Tek çıkış yolu, eski köklerine sahipçıkmalandır... Montreal Festivali'nden bir dizi ödülle dö- nen "Önce Savaşçılar Vardı", Kuzey Afri- ka'dan Amerika'ya, Doğu Avrupa ülkele- rinden Kanada'ya dek birçok ülkede yaşa- Sinema, sinema salonlannın dışına da taşı- yor bu güz, Venedjk'te. Lido Adası, sinemacılardan çok 'sinema yapan' pohtıkacılarla dolu bir yıl yaşıyor... Plastik sanatlardan müziğe dek değişik et- kınliklen arasında "Mostra Interaazionale Del Cinema" da bulunan Venedik Bienali (La Biennale di Venezia), gelecek yıl, yedinci sanatla birlikte yüzüncü yaşını kutlayacak. Çok para yuttuğu gerekçesıyle devamlı eleş- tirilen bienalin yeni bir yapılanmaya gıtmesı gerektiğini düşünenler ise giderek çoğalmak- ta. Yüzüncü yaş günü, beklenen reformlar için, zamanlama açısından kuşkusuz iyi bir fırsat yaratıyor. Ancak, Berlusconi başkanhğındaki iş biti- rici' sağcı hükümetin söz konusu reformlan hazırlayacak olması, kültürel konularda fa- şizmin ayak seslerini yeniden duymak ıste- meyen demokrat çevreleri tedirgın etmekte. Venedik Bienali yönetımınde sol çevrele- rin uzun süre etkin olması ise, bugünkü poli- tık ortamda konunun iyice alevlenmesi so- nucunu doğurmuş. Parlamento ve senato başkanlanndan tanm bakanına dek bir dizı politikacı Lido Adası'nda boy göstererek nabız yokluyorlar. Vargas Llosanın jüri üyeliği konusunda tepkılerin örneklediğı gibi, hem sağ hem de sol uçlardan gelen çıkışlar sıcak polemiklere kaynak oluşturu- yor... İtalya'nın sinema politikası Örneğin, Vittorio Gassman ın sunduğu, si- nemanın yüzüncü yıbnda İtal>an sınemasını tanıtmayı amaçlayan yirmi beş dakikalık belgesel fılmde, aralannda Pier Paolo Pasoli- ni'nin de bulunduğu bazı yönetmenlerin unutulmuş (!) olması eleştirilirken. kültür bakanlığı müsteşar yardımcısı, yatıştıncı yu- varlak sözlerle zaman kazanmaya çalışıyor... Kısacası, sinemadan çok. İtalya'nın sine- ma politikası tartışılıyor bu güz. Venedik'- te... Mostra'nın bütçesinde yapılan kesintiler sonucu, gazetecılere ve sinema eleştırmenle- nne gönderilen davetiyelerin büyük ölçüde kısılması, özellikle yabancı basın mensup- lannın sayısını azaltmış. İtalyan gazeteciler ise, ülkelerinin kültürel polıtfkasırdaki soru çengellerine, ızledikleri fılmlerden daha fazla yer ayınyorlar... Bu ilginç ortamdan yararlanan Michael Douglas, David Lynch ve Quentin Tarantino gibi Hollywood yıldızlan ıse. "Paparazri" akınına uğramadan Venedık'in tadını çıkar- maktalar... Önemli değışiklıklere gebe olan 51. Most- ra'nın renkli gerçekleri sinemava yansıtı- lmak istenseydi. bu işi kuşkusuz en iyi VVo- ody Allen yapardı. Hem güler, hem ağ- lardık.. Oıarlie Parker'ın kişisel eşyası müzayedede Kültür Servisi - 1955'te ölen Charüe Parker'ın (Bird) ha- yatı birçok kişi için iyi bir konu olarak çekicüiğini korumuş- tur. Parker'ın inişli çıkışlı ya- şamı, 1988 yılmda Clint East- wood'un yönetmenliğini yaptığı "Krd" fılminin de ko- nusunu oluşturdu. Charlie Parker'ın düzensiz, dağınık yaşantısı fılmde anlatıldığı- ndan da kötü. Chan Parker, Bird'ün, Pa- ris'te yaşayan 70 yaşmdaki eşi. Chan, bugünlerde eşinin, Londra'nın ünlü müzayede salonu Christie's'te açık arttı- rmaya çıkacak olan 84 parça- dan oluşan kağıt ve nesnelerin satışıyla ilgüeniyor. Sonmektubu Bu eşya Charlie Parker'uı üzerine kendi el yaasıyla "özür dilerim" yazdığı küçük bir kagıttan, 1953 yılı Mayıs ayı- nda Toronto'da Massey HalT- da verdiği konserde çaldığı saksofona kadar gidiyor. Bu saksofonun müzayedede 30 üa 40 bin sterline satılması bekle- niypr. Ünlü saksofoncu, düzensiz, sarhoş, profesyonelliğe yakı- şmayan davranışlan yüzün- den çok eleştirilmesine karşın bu hali çakştığı kulüp sahiple- rinin işine geliyor ve ona söz- leşmeye uymadıgı için daha az ücret veriyorlardü. New York'taki kulüplerde bir haftalık çalışması karşılığında 350 doiar alan Parker, alkol ve eroin ihti- yacını bu parayla karşılayamı- yordu. Paralannın suyunu çekmesiyle ilk başvurduğu yer tefeciler oluyordu. Önce, İco- lundaki saati tefecilere rehin veren sanatçı, daha sonrada enstrümanlannı rehin vermek zorunda kahyordu. Parker'ın saatleri, onun kolundan çok tefecilerde kahyordu. 1953'te radyoda yaptığı bir röportaj- da, kendisine bir İngiliz tarafı- ndan saksofon hediye edildiği- ni söyleyen Bird'ün bu sakso- fonunun dünyada bir eşi daha yoktu. Tuşlan pirinçten olan bu saksofon, plastikten yapümıştı. Daha sonra hiçbır zaman bu İngiliz ortaya çı- kmayacaktj. Charlie Parker 12 Mart 1955'te yakın arkadaşı ve pat- ronu Baroness Pannonica de Koenigswarter'm evinde öldü- ğü gece kansı Chan de sanki onun öleceğini önceden se- zinlemiş gibi ona bir mektup yazmışü. Mektupta artık ken- disine çeki düzen vermesi ge- rektiğini anlatan Chan, yazısının sonunu "Sen bir deti- an, Charlie Parker" diye bitiri- yordu. Mektup Bird'ün ölü- münün ertesi günü postaya aülacakü. Bu mektup da, müzayedede satılacaklar arasında yer ala- cak. Ancak Parker'm yetenek- leri, dehası çok büyük bir gi- zemlilik içindedir; hiçbir mek- tup, eşya bunlan açığa çıkar- maya yeterli olmayacaktır. Bird, notalan, ritimleri büyük ustalıkla kullanarak, kimsenin ulaşamadığı ustalığı yakaladı; plastik alto saksofonunun da yardımıyla. Yapımcılığını TRT Ankara Televizyonu'nun üstlendiği 'Gerilla' fılmi îzmir'de çekiliyor 80 soıırasııuıı 6 zavallı yalnızlığı' SERAPDİKMKN İZMİR-" Gerilla", 80 öncesi- ne bir bakış, belli bir açıdan sor- gulama ve "zavallı bir yalnız- ük".. TRT Ankara Televizyonu adına yapılan Gerilla adlı fıl- min çekimleri İzmir İnciraltı'- nda sürdürülüyor. Çekimlerin gerçekleştirildiği Ahinet Tatar 'a ait evde yaşayanlann, İnci- raltı'nda kuş cıvıltılan arasında sürdürdüğü sakin yaşantısı tü- müyle değişmiş görünüyor. "Başla", "stop", "tekrar" diye bağınp oradan buraya koşuş- turan "filmdkrin" yanısıra, bir de yaşananlan merak eden komşular doldurmuş bahçeyi. Istanbul'dan gelen yıldızlan, bi- raz da film çalışmalannın nasıl gerçekleştirildiğıni merak eden komşular, ne Ahmet Bey'i, ne de filmin yapımında çahşanlan yalnız bırakıyorlar. Yönetmenin "ba^a" komu- tuyla, bahçedeki curcuna bir- den kesiliyor. Mehmet Aslan- tuğ, san motorsikletiyle bahçe- ye girip, havuzun kenanndaki Ayşegül Aldinç'in yanına gidi- yor. Ancak, iş burada bitmiyor. Aslantuğ, Aldinç'in yanına 10-15 kez daha geliyor. Tam her şey yolundayken, Aslantuğ, Aldinç'in yanına oturmuş ko- nuşurken, çekim bir daha duru- yor. Bu sefer ne oldu? Aldinç, suflörün sesini duyamıyor. Komşulann merakı yavaş ya- vaş sıkıntıya dönüşüyor. Ama fılmciler bu işten sıkılmış gö- rünmüyorlar. Ne de olsa bu, onlann işi. Sabırla ve aynı özen- le aynı sahneyi, defalarca çeki- yorlar. Senaryosunu Nuran Devres'- 'Gerilla'da Mehmet Aslantuğ eski bir polisi canlandırıyor, rol arkadaşı da Ayşegül Aldinç. in yazdığı "Gerilla" adlı 100 da- kikalık sinema fılminin çekim- leri İzmir'de sürüyor. TRT An- kara Televizyonu adına yapılan fılmin Yönetmeni Osman Sınav, Yönetmen Yardımcısı Hakkı Metin Gönay, Görüntü sinde yaşanan anarşi ve diğer olaylar sonrası. bunlan kulla- narak rant elde edenlerin, bun- lan acı olarak geri ödediğini an- laüyor. Film ekibinin 36 kişilik kad- rosuyla 21 ağustostan bu yana deki mekanı: "Senaryo gereği, müstakil ve kişiliği olan bir binava ihtiyacH mız >ardı. Bu binanın geniş bir arazide yayılmış olnıa şartını da aradık. 2 ay boyunca mekan aradık ve bulduğumuz alterna- Senaryosunu Nuran Devres'in yazdığı, Osman Sınav'ın yönettiği filmde, '80 öncesinde, ideolojik çatışmalardan rant sağlayan silah tüccan bir adamın kurduğu para imparatorluğunda bugün içine düştüğü zavallı yalnızlığı ve ona her an ölüm duygusunu yaşatan kimliğini bilmediği bir gerillayla mücadelesi konu ediliyor. Yönetmeni Tevfik Şenol. Ya- pımcısı da Celaiettin Doğan. Başrollerinı Mehmet Aslantuğ, Ayşegül Aldinç, Fikret Hakan ve Tomris Oğuzalp'ın paylaştığı Gerilla. polisıye-genüm türün- den. Film, 12 Eylül 1980 önce- İzmir'de çalıştıklannı belirten Yönetmen Yardımcısı Hakkı Metin Gönay. "Gerilla"nın İs- tanbul'da geçen birfilmolması- na karşın, ana mekanı İzmir'de bulabildiklerini söylüyor. Gö- nay, şunun için seçmış İzmir'- tifler arasında, tnciraltı'ndaki bu evi sectik. Aslında filmin ko- nusu İstanbul'da geciyor" Film özel bir olaydan yola çı- kıp bir dönemi anlatıyor. Gö- nay fılmin diğer özellikkrini şöyle gösteriyon "12 Eylül 1980 öncesinde ya- şanan anarşi >e diğer olaylar so- nucu çekilen acılar her kesimi et- kiledi. Bu olaylardan kazanılan rantlar da daha sonrada acı ola- rak ödendi. Filmde, bu mesajı vermeyi çalışıyonız. Kalifiye eleman problenıimiz >ar tabiki. Sanatunızı >e mesajımızı iyi ak- tarabilmek ka>gısını taşnoruz. Ama bu şartlar altında, bunu ne denli başarabileceğiz bilemiyo- rum. TRT'ye film cekmemizin bir avantajı var. O da TRT'nin post pruduction konusunda iyi olanaklara sahip olması. Film- de, '80 öncesinde, ideolojik çatış- malardan rant sağlayan silah tüccan bir adamın kurduğu para imparatorluğunda bugün içine düştüğü zavallı yalnızlığı ve ona her an ölüm du>gusunu >aşatan kimliğini bilmediği bir gerillayla mücadelesi konu ediliyor." Çekimler sırasında verilen çay molasında yakaladığımız ve fılmde emekli bir polisi can- landıran Mehmet Aslantuğ, ro- lünü sevdığini belirtiyor. Bu rol onu bir başka özelliğiyle de ra- hatlatmış: "Mesleğiyle arası açık, eski bir polisi canlandınyorum. Bu adam statükocu değil. Serserili- ği yapısuıda barındınyor. Pek serseri sayılraam ama bu karak- teri kendime yakın buluyorum. Yavuz Özkan'la yaptığım Yen- geç Sepeti'ndeki mesleğine bağ- lı, hatta işkenceci özellikler taşı- yan karakterin, konturu oldu bu rol. O nedenle de rahatladım. Yaşama daha kavgısız. daha te- laşsız, mantıkla bakan ve kural- lara tepki duyan, bu nedenlerle de mesleğinden a>Tilmış bir ka- rakteri canlandınyorum. Bu re- havet gerçek kimliğe gectiği için de sıkdmıyorum." Aktör Dennis Morgan öldü • FRESNO(AA)- Amerikab sinema sanatçısı Dennis Morgan'ın öldüğü bildirildi. Sanatçının aile dostuFiorence Hamer, Morgan'ın bir süredir kalp hastası olduğunu söyledi. Bette Davis, Barbara Stanwyck ve Ginger Rogers gibi sanatçılarla birlikte birçokfilmderol alan Dennis Morgan'ın unutulmayan bazı fılmleri şöyle: "'Kitty Foyle", "My VVild Insh Rose" ve "God is My Co-Pilot". Dennis Morgan, 85 yaşındaydı. Erkan Yûcel anıldı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Tiyatro sanatçısı Erkan Yücel, ölümünün 9. yıbnda anıjdı. İşçi Partisi Ankara İl Örgütü'ncedün Cebeci Asri Mezarlığı'nda, Yücel'in mezan başında bir anma töreni düzenlendi. İP Genel Sekreter Yardımcısı Ali Kalan, Yücel'in sanatçı kişih'ğiyledevrimci kişiliği birleştirdiğını belirterek, "Devrimci kişiliği herkese örnek olacaktır." dedi. Öğrenciye ûcretsiz mûze • Istanbul Haber Senisi- İstanbul Büyükşehir Belediyesi. 12-16 eylül tarihlen arasında kutlanan "İlköğretim Haftası" nedeniyle. beledıyelere bağlı müzelenn öğretmen ve öğrenciler tarafından ücretsiz gezilebileceğini bildirdi. Ücretsiz gezilebilecek müzelerin ısimleri ise şöyle: "Şehir Müzesi, Aşiyan Müzesi, Atatürk Müzesi, Tanzimat Müzesi, Karikatür veMizah Müzesi" Dortmund'ıla'Hat Sanatı ve Ebru' sergisi • DORTMLTVD (AA) - Almanya'nın Dortmund kentindeki Türk Eğitim Merkezi'nde. 'Hat Sanatı ve Ebru" sergısı açılacak. 18-29 eylül tanhlen arasında halka açık olacak sergıde Savaş Çevik. Ali Toy, Fuat Başar, Nedim Sönmez. Hikmet Barutçugü'ın eserlen sergilenecek Serginin açılışını Türkıye'nin Bonn Büyükelçisi Onur Oymen ve Dortmund Vab'sı Gunther Sandleber yapacak. Fosil yataklarını kurtarma çalışmalan • MUĞLA(AA)- Muğla'mn merkez Özlüce Köyü'nde. geçen yıl ortaya çıkanlan fosil yataklannı kurtarma kazılanna başlandı. Ankara Cnıversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Antropoloji Anabilim Dalı Başkanı Berna Alpagut başkanhğında yürütülen kurtarma kazılannın 20 gün devam edeceği bildirildi. Kurtarma kazılan için Kültür Bakanlığı veİl Özel İdaresi'nce toplam 100 mılvon bra ödenek aynldı. Bölgede. geçen yıl ekim ayındabirçiftçinin tarlasında, bazı fosil parcalan bulması üzerine yapılan bilimsel araşürmada ve kurtarma kazısında. 10 milyon yıl öncesine ait fosil yataklan bulunmuştu. Sabahattin KudpetAksal'ın tüm öyküleri • Kültür Servisi - Yapı Kredi Yayınlan. Sabahattin Kudret Aksal'ın öykülenni. "Gazoz Ağacı. Yarab Hayvan ve Ötesi" adb kitapta topladı. Farkb dallarda ürünler veren edebiyatçının ölümünden kısa süre önce "Batık Kent" adıyla hazırladığı, ama kıtaplaştığını göremediği son şiir dosyasıyla başlatılan dizinin ikinci kitabında, Aksal'ın bütün öyküleri yer ahyor. Kitabın büyük bölümünü, yazann öykülenni topladığı ve 1954'te tamamladığı "Gazoz Ağacfile 1956 yıbnda kaleme aldığı "Yarab Hayvan" oluşturuyor. "Son Öyküler" başbklı ek bölümde ise Aksal'ın. bu iki kitabın 1983'te yapılan ikinci basımına eklediği yeni öyküler bulunuyor. Aksal, "Gazoz Ağaa" ile 1955 Sait Faik Hikaye Armağanı'nı, "Yaralı Hayvan" ile 1957 Türk Dil Kurumu Sanat Armağanı'nı kazanmıştı. Öte yandan, gazeteci Zekeriya Sertel'in kaleminden 70'li yıllann Amerikası'nı yansıtan "'Amerikan Tarzı Yaşam" adlı kitap da Yapı Kredi tp«fiTvİRn okurlara suntüdu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear