25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 20 AĞUSTOS 1994 CUMARTESİ 10 DIZIYAZI Osmanlıkıyımından 12 EylüTe /Lalender Çelebi Ayaklanması; Osmanlı'ya karşı gerçekleşmiş en büyük Alevi ayaklanması idi. Osmanlı ayaklananlarla baş edemeyince, pusu kuraraİc Kalender Çelebi Dede'yi Nurhak Dağlan'nda öldürttü. Adamlanndan pek azı kınmdan kurtulabildi. -5- Osmanlılar dönemindeki en büyük ayaklanma, 1526 yılında Kırşehir çevresinde başlayan ve hızJa yayılan KalenderÇelebi De- de önderlığindeki ayaklanma ol- du. Kalender Çelebi, Hacı Bektaş Veli soyundandır. Kanuni döne- minde, Hacı Bektaş Veli Dergahı postnişin dedesidir. Ayaklanma- nın niteliği ve katılanlann özelli- ğini, bakın Osmanlı tarihçisi tb- rahim Efendi nasıl yazıyor: " Kalender Şah o kadar güç, ve itibar kazandı, o kadar kalabalık bir topiuluğun başı oidu Id böyle- si şimdrye dek hiçbir başkaldıncı- ya nasip olmuş değildi. Işık ve Ab- dal dr>e anılan ne kadar inancı ve eylemi bozuk kjmseler var idiyse yanınatopüuupvirmi,otuzbin ka- dar eşkıyadan oluşan büyük bir çete meydana gekii." Aynı olayı, tarihçi Müneccim- başı Ahmet Dede ise şöyle anlatı- yor: "Çevresroe, Kaknderilerden. Anadolu mülhidlerinden (dınsız- lerinden) ve Türkmen bozguncu- lanndan büyük bir topluluk top- ladı. Kalender'in ünü her vanaya- yıldı. Dulkadiroğullanndan çoğu onun yanına gectiler_" Tarihçi Solakzade ıse dolayı şöyle anlatıyor: " Kalender adlı kötü yoOu bir derviş™ 'Zamanın Mehdisiyim' diye ortaya çıkarak parasız pulsuz Bunıniler, Abdal Torlaklar ve diıısiz meşrepliler ile mezhepsizler, pek çok kötülükseverler ile birükte onun havasına uya- rak yanına toplandılar. Bunlann otuz binden çok olduğu anlaşıhr. «Sonralan Dulkadir taifesinin şerfleri ve eşkıyası da bunlara kanşmakla askerlerin sa- ysı besaba gebnez oJdu." Kalender Çelebi Dede'nin önderlik ettiği ayaklanma o denlı büyük bir halk desteğı alı- yor ki sarayın tarihçisi bile 'Sayısı hesaba gel- mez oldu' diyor. Kalender Çelebi Ayaklanması; o güne dek Osmanlı 'ya karşı gerçekleşmiş en büyük Ale- vi ayaklanması idi. Kaynaklar, katılanlan; Işıklar, Torlaklar, Kalenderiler, Abdallar, mülhitler (dinsizler) diye adlandınyordu. Ayaklanma, 1526'de Kırşehir-Hacıbektaş civannda çıkmış; ama bu yöre ile sınırlı kal- mayarak Ankara, Sıvas, Maraş, Adana, Tar- sus yörelerini etki alanına almıştır. Kanuni Sultan Süleyman, bu ayaklanma nedenı ile, çıktığı Macaristan seferinden er- ken döner. Sadrazam tbrahim Paşa olayla il- gili olarak görevlendirilir. Anadolu Beylerbeyi Behnun Paşa ve Ka- raman Beylerbeyi Mahmut Paşa komutasın- daki birlikler de ayaklanma üstüne gider. Behram Paşa ile KalenderÇelebi arasında- . ki ilk karşılaşma Kazova'da olur ve Osmanlı ordusu bozguna uğrar. Bu yenilgiler, birkaç kez yinelenir. Ordu hayli kayıp verir. Osman- lılar Karaman Beylerbeyi Mahmut Paşa'yı, Alaiye Beyi Sinan Bey'i, Amasya Beyi Koçi Bey'i, Birecik Beyi MustafaBey'i ve iki def- terdan kaybederler. Osmaniı ordusunun tüm ağırlığı Kalender Çelebi güçlennin eline ge- çer. Dulkadirli boylannın hemen hemen hep- si Kalender Çelebi'ye katılır. Artık Kalender ALEVILIKC E M A L $ E N E R / M İ Y A S E İ L K H U R AJevilere uygulanan basktlann kurbanlanndan biri de ünJü halk ozanı Pir Sultan Abdal'dı. Baskılar vaİan geçmişte de sürdü. Örnegin 12 Eylül döneminde bundan Hacı Bektaş Veli Kültür ve Turizm Derneği de nasibini aldı. Dernek kapabldı, yönetidleri tutuklandı ve yargılandılar. Çelebi Dede'nin arkasında 100 bine yakın kitle vardır. Osmanlı, bu inançlı birlik karşısında başa- nsızlığını görünce kaleyi içten bölmeye çalı- şır. Dulkadirli beyliklerine rüşvetler vaat eder. Dirlik dağıtma sözleri verir. Dulkadirli bey- leri satın alınınca moral bozukluğu olur ve ayaklanmacılar arasında çözülmeler başlar. Ibrahim Paşa, iki eşkıya avcısını Kalender Çelebi Dede'nin öldürülmesı için kiralar. Kalender Çelebi Dede ve Dulkadir beyle- rinden Veli Dündar, eşkıya avcılannın pusu- sunda, Nurhak Dağlan'nda kalleşçe öldürü- lür. Başlan ise, atlann terkisine asılarak Is- tanbul'a, saraya götürülür. Kalender Çelebi Dede'nin çerağı, Hacıbektaş'tan Nurhak Dağlan'na kadar yanar. Adamlanndan pek azı kınmdan kurtulabilir... İşte bugün Kırşe- hir, Nevşehir, Hinunet Dede ve Hacıbektaş kasabalannın Sünnileşmesini o tarihlerde aramak gerekiyor. IHacı Bektaş Veli, Kayseri «kıyonetimde 12 Eylül 1980'de'askerler'ülkeyönetimi- ne el koyarlar. Bu, uzun sürecek bir baskı dö- nemini de ardından getirir. Siyasal partiler, sendikalar, demokratik kitle örgütleri, der- nekler vs. kapatılır. Birçoğunun yöneticileri de 'sıkıyönetimce' tutuklanıp yargılanır. Tabii bundan Alevi örgütleri de kendi kıs- metlerine düşeni alırlar. Birlik Partisi 'nin ya- şamına bu sırada son verilir. Hacıbektaş'ta kurulu 'Hacı Bektaş Veli Kültür ve Turizm Derneği'bu firtına ile kapatılır. Hacı Bektaş Veli Kültür Dernegi 'gizti ör- güt kurmak' suçlaması ile kapatılır, yöneti- cileri tutuklanır ve Kayseri Sıİcıyönetim Ko- mutanlığı'nda yargılamalar başlar. Hacı Bektaş Kültür ve Turizm Derneği yö- neticileri arasında Alevi olmayan aydınlar da bulunuyor. Önce mahkemeye çıkmak için ay- larca gün sayılır. Ardından da fıl hızı ile du- ruşmalar başlar. Küçük bir mevzuat için du- ruşmalar ileri bir tarihe atılarak uzadıkça uzar. Nihayet ıddianame hazırlanır. Yöneticiler, Hacı Bektaş Veli düşüncesini tanıtmaktan do- layı 'kDmünizm' propagandası, bölücülük, gizli örgüt kurma iddiası ile yargılanmaya başlar. Sanıklardan Osman Çoban bir duruşma anında artık duramayıp patlıyor. "Biz" diyor, "Hacı Bektaş Veli düşüncelerini yaymak ve kasabamızı güzelleştirip gelen ziyaretçilere iyi hizmet vermek için dernek açük. Dernekte Hacı Bektaş VelTnin, Hz. Ali'nin, Vunus Em- re'nin fîkirlerini tanıtmaya çabştık. Siz bunu nasıl bölücülükle suçlarsuuz? Burada biz de- ğiL, Hacı Bektaş Veli yargüanıyor; bizdeğü, Vu- nus Emre yargıianjyor; biz değil, Hz. Ali yar- guanıyor!" vs. diye ağzına geleni söylüyor. Tabii, askeri mahkeme heyeti, bu tepki kar- şısında şaşınp kahyor. Osman, hakimlerden birinin Alevi kökenli olduğunu öğrendiği için konuşması sırasında özellikle ona bakıyor. Gelecek duruşmaya bir bakıyorlar ki Alevi hakim katılmamış. "Bak tamam" diyorlar; "Haltim, Hz. AB'yi, Haa Bektaş VeK'yi yar- guamaktan korktû." Osman Çoban, Sünni kökenli bir aydındır ve Hacı Bekteş Veli Derneği yöneticisi oldu- ğu için sorgulamalar sırasında hayli hırpalan- maya çalışılıp kendisine Hacı Bektaş Veli ve Alevilere hakaret derecesinde konuşmalar da yapılır. Yarın: Günümüzde Alevi örgütlenmeleri 2. Selim ve 3. Murat'ın Alevilerle ilgili fermanları "Amasya Beyi'ne, Ladik ve Havsa Kadılanna Koyulhisar kazasınm sakinle- rinden olup Mevlevi dergahına baglı olan Musühüddin adındaki birinin bıldirdigıne göre, Havsa kazasına bağlı olan Muammer Ağaç Köyü'nden Şaban ve Ra- mazan adlı kişiler, önceleri meş- hur Kızılbaş iken, Kızılbaşlann takibi sırasında idam edilmek korkusundan kaçıp Halveti tari- katına gelen, daha sonra eski inançlanna dönerek bir köyün mescidinde yellendıkleri, her yellenmede "Sünnilerin jüzüne- Sünnilerin ruhuna" diyerek ha- karet ettiklen öğrenilmiştir. Adı geçenlerin ve yandaşlan- nın derhal yakalanarak hapsedil- meleri, yapılacak mahkeme so- nunda gereken şekilde cezalandı- nlmalan ferman olunmuştur. F. 10.Muharrem.982 (1574) (Ha- lil Çavuş'a verildi) 2. Setim." 6. FERMAN (Rafizilige ait ki- taplann toplattınlması hakkında) "Çorum Beyi'ne ve Ortapare Kadısı'na Fakib Veii namındakı Kızılba- şın 34 cüt RafLri kitaplannı ge- tirttiği, bunlan sakladığı \eya bir kısmını gizlice Fakih Selim ara- cılığı ile Vunus ve Küabi'ye ve- rerek halka dağıttığı bildirilmek- tedir. Adı geçen kişılerin derhal yakalattınlarak gereklı soruştur- manın yaptınlması ve söz konu- su kitaplann toplatnnlarak imha edilmesi ferman olunmuştur. F.19.Ramazan.984(1576)3Mu- rat 7. FERMAN (Elbistan'da bir Kızılbaşın katline dair) "Zülkadiriye Beylerbeyi'ne ve Elbistan Kadısı'na Bölgenizde Vltilmiş Abdal adında bir Kızılbaşın, Alevilerin lıderi oldugu, Elbistan'da Alevi- liği yaydığı, bu nedenle yakalat- tınlarak cezalandınlması için ta- rafınızdan bildirilen resmi yazıy- la bızden izin istenilmektedir. Derhal gerekli soruşturmanın yapılarak gerçekten yapılan şika- yetler doğru ise. adı geçenin ya- kalaronlarak, yapılacak muha- kemeden sonra kâtledilmesi fer- manımdır. Fi. 25 Recep, 985 (1577)3.Murat 8. FERMAN (Malatya'da Şah Ismail namı ile ortaya çıkan şah- sa sadaka gönderenlerin katledil- mesine dair. "Malatya Beyi'ne Livanıza bağlı Alevi aşiretlerin Şah Ismail adında ortaya çıkan şakiye (günahkar-haydut) nezir (adak) gönderip mutabat (kulluk) etmişlerdir, diyerek bize kadar gelip şikayet eden Mehmet'e ay- nı şekilde yazılı fermanımız ve- rilerek gönderilmiştır. Adı geçen Mehmet, fermanınızla birlikte oraya vanr varmaz geciktinne- den belirtilen cemaatlerin (aşi- retlerin) içlerinden Rafızi olup maruf şakiye (Şah Ismail'e) bağ- lanıp nezir (adak) verenler kim- ler ise açığa çıkanldıktan sonra yakalarûnlarak cezalandınlma- lan ve yazılı sıcıllerinin bıze gön- derilmesi ferman olunmuştur. Fi. 2. Recep 986 (1578) 3. Murat" 1. FERMAN (Bozok'ta cuma namazı kılmak ve hutbe dinle- mek istemeyenlerin cezalandınl- ması hakkında) "Bozok Beyi'ne emrimdir. Hüseyinabad kazasında üç dört cami varken yalnız haftada bir olan cuma hutbesini dinleme- mek ve cuma namazını kılma- makiçin mevcut camilerden biri- ne gftmeven Bozdoğan sipahisi Hüseyin ile Ka>a Büken ve Yol Kulu Yakup ve Hıar Şah tarafın- dan bazılannın Rafizi olduklan gerçek ise bunlann ve taraflan- nın derhal yakalanarak hapsedil- meleri ve gereken cezanın veril- mesi ferman olunmuştur. 6. Re- cep 976 (1568) (Osmanlı Padişa- hı2.Settm) 1 FERMAN (Amasya ve Mer- zifon'daki Kızılbaşlann cezalan- dınlması hakkında) "Amasya ve Merzifon Kadıla- nna Makamlannızdan bize gönde- rilen mektuplara göre bolgelen- nizde ikamet eden Vahap Dede ile Mehmet ve Veö adlanndaki kışılenn Kızılbaş olduklan, bun- lann bölgelerindekı halkı etkile- diklen, onlann liderleri duru- munda olduklan, kendilerine bağlı halk gruplan ile cem ve ce- maat yaptıklan bildirilmektedir. Bu kişilerin Kızılbaş olduklan, çevrelerindeki halkla birlikte cem ve cemaat vapbklan gerçek ise muhakeme edilerek cezaiandınl- malan ferman olunmuştur. Fı. 2. Zilkade. 978 (1570) 2.Seüm 3.FERMAN(Kastamonu-Kü- re ve Taşköprü adılanna) Taşköprü ilçesine bağlı Hamit Yugi halkı tarafından Yüce llyas dergahına yakınlık duyan Hacı Yölük - Kırca Kaya ve Kızılca Viran köylerinde Kızılbaş olan kimselerin bu dergaha giderek ilişkiler kurduklan Recep adın- daki Kızılbaş ile birlikte gece vakti bir ev e giderek cem ve ce- maat yapüklan, mumsöndürüp birbiıierinin avradan ile Uişki kurduklan bildirilmektedir. Ge- rekli ınceleme cemlere anında baskın yapılarak ilgililerin tufuk- lanıphapsedilmeleri,resim]eri ile isim listelennın bıldirilmesı fer- man olunmuştur. Fi. 8. Rebiülev- vel979(1571)2.Sdim 4. FERMAN (Niksar'daki Kı- zılbaşlann hapsedilmesi hakkın- da) Niksar Kadısı'na MevlanaSeyitMustafa tarafın- dan bildirildiğine göre oradaki zaviyede (küçük tekke) şeyh olan Erdivan, Çırak .Ali ve yandaşla- nnın Kızılbaş olduklan, bunlann zaman zaman toplanarak cem ve cemaat yapnklan şikayet edil- mektedir. Adı geçen kişilerin gerçekten Rafizi olduklan, cem ve cema- atin yapıldığı tespiti durumunda bunlann yakalanıp sürhüser (Kı- zılbaş) defterine, kaydedilerek hapsedilmeleri ve kürek mahku- mu olarak gönderilmek üzere isimlerinin bildirilmesi ferman olunmuştur. Fi. 24 s.980 (1572) 2.Seftm 5. FERMAN (Amasya'daki Kızılbaşlann tevkifı hakkında) Kapatılan Türkiye Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Timisi'nin gazetemize açıklaması 'Demokratik inançlanmla mücadelem sürüyor'Eski TBP Genel Başkanı ve SHP Genel Başkan Yar- dımcısı Mus- tafa Timisi ga- zetemizde ya- yımlanan yazı- larla ilgili bir açıklama gön- derdi. Açıkla- ma şöyle: Cumhuriyet gazetesinin, 17 ağustos tarihli nüshasın- da, "Cumhuriyet Tarihindeki Ük Siyasal Alevi Orgütienmesi" başlığı adı altında, Türkiye Birlik Partisi'nin değerlendiril- mesine ilişkin yazı dizisini bugün incele- dim. Bu arada, TBP Istanbul Jl Gençlik Kol- lan Başkanı BeyzadeÖzkahraman'la ya- pılan bir söyleşı oldukça ılginç ve dikkat çekiciydi. Bu röportajda, Sayın Özkahra- man'a, "Siz SHP içinde de poütika yapı- yorsunuz. Son kurultayda TimisL, Alevi kroeden neden farklı bir tercih kullandı ve kurultay sonrası Timisi zaman zaman ba- n gruplar tarafından neden ihanetk suç- landı? Bu suçlamaya siz de kabhyor mu- sunuz" şeklinde ifade edilen bir soru yer almaktadır. Ben 1969-12 Eylül 1980 tarihine kadar TBP'nin genel başkanlığını, tüm kurul- taylarda yapılan seçimleri kazanarak yü- rüttüm. 70'li yıllann Türkiyesi'nde agır ve çetin koşullar altında, sosyal demok- rat çizgide, laik cumhuriyete, ülke bütün- lüğüne bağlı bır doğrultuda mücadele ve- ren TBP'nin genel başkanlığını onurla yerine getirmeye çalıştım. 12 Eylül 1980 sonrasında, partileşme süreci başlatıldığında, ayakta kalan, var- lığını ve partili kimliğini devam ettiren TBP'li örgüt arkadaşlanmla bir karar ve- rerek SODEP'e çoğunlukla katıldık. Bu karar her birimizin, Türkiye Cumhuriye- tı vatandaşı olmamızın verdiği özgürlüğe ve kişisel tercihimize dayalı bir karardı. Alevi kitlesini kapsayan bir karar değil- di; kendi adımıza, ayakta kalmış, toplan- tıma katılmış Türkiye Birlik Partiİiler adı- na alınmış bir karardı. 1984'ten bu yana da SODEP ve SHP bünyesi içinde vatandaş Mustafa Timisi olarak, inandığım siyasal gerçekler doğ- rultusunda mücadelemi sürdürüyorum. Parti içi mücadelede taraf olmam, belli tercihleri yapmam, benim ve herkes için doğal sayılması gereken bir haktır. O ne- denle, tnönü'den de yana olanlar ve ol- mayanlar, Karayalçın'la birlikte olanlar ve olmayanlar olacaktır. Bu doğal ve si- TBP GENEL SEKRETERİ HAYDAR ÖZDEMİR 'TBP, tüm azınlıklannpartisiydi'TBP'den 1969 seçimlerinde Istanbul Milletvekili seçilen Haydar Özdemir, uzun yıllarpartinin genel sekreterliğini ve Istanbul II Başkanlığı'nı yaptı. Av. Özde- mir, sahibi bulunduğu Martinez Oteli'nde geçmişe dönerek TBP'yi değerlendirdi: "TBP, toplumdaAlevi partisi olarak ta- nındı. Neden bir meznep partisi kurma geregi duydunuz?" ÖZDEMİR- TBP'yi sadece Alevi partisi olarak değerlendirmek yanlış. Çünkü TBP. sadece Alevilerden oy alma- dı. Belki ılk kuruluş amacı öyleydi, ama sonradan bütün azınlıklara kapılannı aç- n; bu azınlıklar arasında Ermeniler, Rum- lar, Kürtler, sosyalistler ve Sünni aydın- lar vardı. Ben Istanbul 'dan aday oldum ve Rumlann yoğun olduğu Adalar'da, Er- menilerin yoğun olduğu Yedikule'de en yüksek oyu aldım. Istanbul'da Millet Par- tisi'nden aday olan eski Dıyanet Işleri Başkanı tbrahim Elmah'dan daha çok oy aldım. Üstelik partimizin programmda mezhep aynmcılığına karşı maddeler var- dır. Programımız ilerici, demokratik sol bir programdır. Ancak Alevilerin örgüt- lerde daha çok olduğu da bir gerçekti. "Siz, TBP bir Alevi partisi değü diyor- sunuz, ama amblemindeki aslan ve on iki > ıldız, ner şevi ele veriyor?" ÖZDEMİR- Şimdi ilk kuruluşunda partiye, Aleviliğın damgasını vurduğunu inkar etmiyorum. Onun nedenleri var. De- mirel'in gericilere giderek artan ölçüde taviz vermesi, imam hatip liselerinin çığ gibi büyümesi, Kuran kurslannın açılma- sı ve Diyanet Işleri'ne bağlı olarak çalı- şan ımamlann 657 sayılı kanuna bağla- narak devlet memuru sayılması, bardağı taşumıştı. Tabii AP'nın şeriatçılara yap- tığı bu yatınm karşısında CHP'nin ve di- ğer sol güçlerin yeteri kadar tavır alma- ması, Alevileri parti kurma noktasına ge- tırdı. Partinin amblemine gelince, bu so- ruyu bana savcı da sordu ona "Aslan, TC'yi; yıldızlar da ta- rihteki Tfirk devletlerini temsil ediyor" dedim. "Bu söyle- dUderinize ken- diniz inanıyor musunuz?" Ö Z D E - MİR- Orasını kanştırma. Şimdi taban da bunu istiyor- du. Ben propaganda konuşmalanmda in- san haklanndan, işçi haklanndan, demok- ratik sol düşünceden bahsedıyorum; din- leyicilerden tık yok. Ne zaman ki, Hacı Bektaş'tan, 'dört kapı-kırk makam'dan söz ediyorum, ortalığı yıkıyorum. E şim- di ben ne yapayım? yasal mücadelenin gereğini başka türlü yorumlamak ve benim için, kendilerinden yana veya kendi tercihlerinden yana, ken- dileriyle olmadığım kişilenn yanlış de- ğerlendirmelerini anlamak gerçekten akıl almaz bır yanlışlıktır. Ben SHP içinde tamamen kişisel de- mokratik inançlanm doğrultusunda, ülke ve halkımın yaranna uygun gördüğüm, doğnıluğuna inandığım temel tercihlerde bulunuyorum ve kişisel tercıhım nede- niyle de kimsenin mutlak benimle olma- sı gibi bir düşünce de taşımıyorum. Geçmişte TBP Genel Başkanlığı'nı yapmış olmam nedenıyle kendimde böy- le bir hakkı görmüyorum, bunu demok- ratik de bulmuyorum. Şimdi soruyorum: Ben kime karşı iha- nette bulunuyorum? Bu dizi yazıyı hazırlayan sayın gazete- cilerin bu konuyu açıklığa kavuşturması- nı bekliyorum. Ben, 30 yıla yakın bir süredir, siyaset meydanında dürüst ve erdemli bir yurtse- verlik mücadelesi venyorum. Kişileri ka- ralamak, yıpratmak. hem toplumsal ahla- kımıza hem de basın ahlakına uymasa ge- rek. Cumhuriyet gazetemizde böylesine, SHP'nin parti içi hiziplerine bulaşma gayreti içinde bulunan kişilere daha bir özen gösterilmesini diliyor ve bekliyo- rum. Aynca TBP'nin siyasi irdelenmesini ele alan bir yazı dizisinde bu partinin ge- nel başkanlığını 11 yıl sürekli yapmış bir kişi olarak görüşlerime müracaat edilme- mesini de sizlerin ve okuyuculann dıkka- tine sunuyorum. POLITIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Paris'li Yrilar... Hıfzı Topuz'un, "Paris'li Yıllar"\n\ okuyorum. Buna okuma denmez, atlaya atlaya göz atıyorum. Paris'i mer- kez yapmış, çevresinde bütün tanıdıkları, dostları anlatı- yor. Biz tıpış tıpış keyifle okuyoruz. ikinci bölümden, UNESCO macerasmdan başlıyorum. 1957 Aralık ayıydı. Hıfzı Paris'te, ben de Londra üzerinden Paris'e geliyo- rum. Geleceğimden haberi var, beni karşılıyor. Sor- bon'a yakın Cluny Sokağı'nda (Clunuy adında) bir otele beni yerleştiriyor. Otelin sahibesi siyah gözlüklü bir ba- yan. Yanında diz çökmüş, kocaman bir de köpeği var. Yılbaşını bu otelde Hıfzı ile birlikte kutlayacağız. Sonra... Sonrasını Hıfzı şöyle anlatıyor: "... Param tükenmişti. Gazeteden aldığım tazminatı son kuruşuna kadar harcamıştım. 2 ocağı sabırsızlıkla bekliyordum. O gün işe başlayacaktım. Meğer aylık, ay sonunda veriliyormuş." Ne varsa, bendeki üç beş kuruş- la yılbaşını geçirdik. O kadar da zil degildik. Bilmem anı- ların bu bölümünü neden unutmuş! Bu geziden bende kalanlar şöyle: Atölyesinde Avni'yi ziyaret ettik. Yılbaşı için "teön7f/er"çiziyordu. Onlardan bana birkaç tane vermişti, hâlâ evin bir köşesinde asılı- dır. Abidin'in Sen kıyısındaki atölyesinde konyak içmiş- tik. Seleçkt Kahvesi'nde Mübin Orhon'la Ortıan Veli'li günleri anmıştık. Paris'e gitmeden önce Orhan'la çok sı- kı fıkıydı. Kemal Baştuji yi bulamamıştık. Turhan Doy- ran'la Eyfel'e çıkmıştık. Bir de küçük kule almıştık. Baş- ka.. başka vardır, ama bu kadarı geliyor. Hıfzı Topuz, nefis bir Jacques Prevert öyküsünü anla- tıyor: Prevert yazlarını güneyde geçiriyor. Telefon edip bir randevu istedim. "Nezamanistersenizgelin!"dedi. "Yarın!" "Tabii olur evdeyim." Bir otobüs bileti alıp gittim. İlk rasladığım kişiye evini sordum, gösterdiler. Kapıyı çaldım. İki kız açtı. "Randevum var"dedim. İki kız içeri girdi, birdahaçık- maz. Yeniden çaldım. Bir kadın çıtctı. Söyledim. Girdi içeri, bu kez de sırtında beyaz atlet fanilası, elinde bir şaraf bardağı.. Gene anlattım. Istanbul'dan geliyorum... Gazeteciyim.." "Ya, söylesene" dedi, boynuma sarıldı. Elinde kadeh o içerde, ben dışarda konuşuyoruz. Bu- yur ettiği yok. Anlatıyor: "... 1919'da İstanbul'dayım. 19yaşındayım. Mütareke yılları. Biz işgal ordusuyuz. Ne güzeldir Istanbul, öyle güzel kent görmedim. Ne yapsanız değiştiremezsiniz Jstanbul'u.. Eyüp bin yıl sonra gene öyledir. Piyer LoÖ Istanbul'a âşık olmuş." Şair bunlan anlatırken içerden kızlar çıktılar, içeri aldı- lar. "An ne yazık ki evde rakım yok. Bakın ilk kez nasıl rakı içtim onu anlatayım. Yeni gelmişiz. Arkadaşlarla kafayı çekelim dedik. Üsküdar'da bir meyhaneye gittik. Adam rakı getirdi, ufak bir şişe. Sulu içiyorlar. Ben su koyar mıyım, öyle içiyorum. Arkadaşlar gitmişler, ben kalmı- şım. Sonunda aramaya çıkmışlar. Bir berber dükkânı varorayı gördüm. Rakı istedim. Sarhoş diye vermediler. Masanın üstünde bir çanak gözüme ilişti, beyaz, bem- beyaz. İşgal askeriyim ya, sarıldım çanağa. Diktim kafa- ma... Ağzıma kıllar, köpükler geliyor. Sabunlu, kıllı tıraş suyu imiş. Ne güzel işkembe vardır.. Hacı Bekir lokumu. Istanbul üstüne mutlaka bir şiir yazmalıyım." Bir de Ahmet Rasim'in rakı öğüdü var. ismet Paşa bir toplantı yapıyor. Sonunda Ahmet Ra- sim'le çıkıyorlar, "Şurada bir yerde iki kadeh içelim." Gidilecek bir yer yok. Üstat çantasmdan bir küçük şişe çıkarır (elIi dirhemlik), birer kadeh alırlar. Zekeriya Bey, "Sizinrakınızıalmayayım"der, kafayadiker. "Yofc"der. "Bu ikimize de yeter." Gerçekten de yarısı ikısine de ye- ter, fazlasını çantaya koyar. BULMACA 8 SOLDANSAĞA: 1 2 3 1/ Karaciğer iltihabı. 2/ Zehir... Tespihlerin baş tarafına geçirilen uzunca parça. 3/ Üzerinde denev yapılan kimse ya da şey... Tatlı bir çörek. 4/ Yüz metrekare tutannda yü- zey ölçü birimi... Arapça bir sözcükte kısa "ı" ve "i" sesini okutan işaret. 5/ Çiçekleri sinek, örüm- cek gibi kimi böcekleri andıran otsu bir bitki... Elektrik direnç birimi. 6/ Çıplak vücut resmi... Tümcenin öğelerinden biri. 7/ Kükürtle de- mir bileşimlerinden biri... Müzikte bir tam seslik arahğın bir kesimini oluşturan çok küçük aralık. 8/ Dağ sırtlannda geçit veren çukur yer... Temeli taklide dayanan söz- süz oyun. 9/ Cılız. zayıf... Küçük erkek kardeş. YLKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Güçlü etkileşim kuvvetlerinin etki- si altında davranan temel parça- cıklann ortak adı... Berilyumelementinin simgesi. 2/ Madenleri yontmada kullarulan çeük araç... Taflan çubuklanndan yapı- lan ve resim çiziminde kullanılan kömür kalem. 3/ Kaynak... İngiltere'de çok sevilen bir bira çeşidi. 4/ Huzur. 5/ İstem dışı yapılan hareket... Tavlada bir sayı... Eylemleri olumsuz yap- makta kullarulan ek. 6/ İşaret... Kayak.7/ Canlılan benzerlik ve farklılıklanna göre sınıflandıran bilim. 8/ "Bütün kusurumu toprak gizliyor — çalıp yaralanm düzlüyor" (Aşık Veysel). 9/ Ateşe atıldığında çıtırdayarak yanan yeşil yapraklı bir bitki... Bayağı, sıradan. Uzayan dallar kırılmış Güzel duygularvurulmuş İnsan pazarı kurulmuş Herşey pahalı insan ucuz SAHTURNA16 yıllık özlemden sonra halk ozanı ŞAHTURNA sazıyla sözüyle SILA CAFE-BAR'da Adres: Sakarya Cad. Bayındır Sok. 17/A Kızılay/ANKARA Tarih: 21.8.1994 Saat21.00 Tel: 433 20 29-4319812 ISot: Şahtuma ile irtibat kurmak isteyenler ve konser,söyleşidüzenleyecek olanlaryukarıdaki adres ve telefona başvurabilirler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear