Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 23 TEMMUZ1994 CUMARTESİ
14 KULTUR
'Gerçekçi edebiyatın
öncülerinden 'gazeteci ve yazar Suat Derviş yaşadı mı?
SENNURSEZER
Suat Derviş (1905-23 Temmuz
1972). Romana ve gazeteci. Prof.
Dr. Ismail Dervis'in kıa, Reşit Fuat
Baraner'in eşi. Oğreniminin bir bö-
lümü özel. Bir bölürnü Berlin Kon-
servatuvan ve Edebiyat Fakültesi'-
nde AtillaÖzkınmlı onu, "Yaşadığı
dönemde, bir kadın olarak bütün 'ilk'-
leri gerçekkştirmek görevini yüklen-
miştir. Avnıpa'ya muhabir olarak gi-
detı ilk kadın gazeteridir. Refet Pa-
şa'nın, Ankara temsilcisi olarak
Istanbul'a ilk gelişinde (1922) kendi-
siyie görüşiDeyi yapan odur. Bir güo-
lük gazetede (İkdam. 1926) ilk kez
'Kadın sahifeleri haarlayan ve sahi-
fe modasını çıkaran ilk gazeteci' yine
ondan başkası değüdir" diye anlatı-
rken gazetecılığırun yazarhğındaki
önemını vurgulamak ister "(...) Ya-
zarlığı halkının mutluluğuna adanmış
gerçek anlamıyla bir düşünce sa-
vaşçtsjdır. (...) Onu hayatın gerçekle-
riyle gazeteciliği yüz yüze getirir."
(Cumhuriyet), 24/7/1976)
Suat Derviş, elimizde kendisiyle il-
gili iki önemli kaynak olmasına
karşın bütünüyle kavrayamadığım
yazarlardan biri. Kaynaklardan biri
ZJhni T. Anadol'un Gerçekler Pos-
tası'nın 11-12. sayısında yapüğı ko-
nuşma. 1967 yıünda Gerçekler Pos-
tası'nda yayımlanan bu konuşmayı,
tbrahim Sırrı Topcuoğlu nun 'Savaş
Yarası' (Anı II), 1978 tarihli kitabı-
nda da bulabilirsiniz. Kitapta Suat
Derviş'in *öfkeu' tmam' adlı bir öy-
küsü de yer alıyor. Bu kaynağa para-
lel bir kaynak Refıka Taner-Asım
Bezirri'nin 'Secme Romanlar'ı 'An-
kara Mahpusu' romanının sonunda
yer alan 'Dış Basında Suat Derviş'
bölümünden ahntılar. İkinci ve
önemli bir kaynak, Behçet Necati-
gü'in bir mektuplaşma sonucu, Ne-
sin Vakfı Edebiyat Yılbğj 1976'ya
yazdığı Suat Derviş Üzerine Notlar'.
Suat Derviş bir kadın olarak birçok
k
ilk'e imzasını
attı. Sadece bir gazeteci olarak değil
aynı zamanda bir yazar olarak bir çok
eser.vermekle beraber İcitaplan arasında bir tek
Tosforlu Cevriye' hatırlanır.
Kavrayamadığım, Suat Derviş için
yaalanlann olumlu yanlanna karşın
yalnızca tek romanının hatırlanışı:
Fosforiu Cevriye. Romanı anımsa-
tan şarkıdan dolayı mı acaba?
"Suat Derviş'te yeni olan.."
Murat Uraz, Kadın Şair ve Mu-
harrirlerimiz adlı inceleme, güldeste-
sinin 1941 tarihli baskısında, Refîk
Ahmet SevengU'in şu yargısına yer
verir: "Suat Derviş Hanım, edebi-
yatımıza karanlık ve kanşık dehliz-
lerden, çıtırdayan eski tahtalann se-
sinde durup. boşlukta korkunç akis-
lerle halkalanan ayak seslerini dinle-
yerek, ruhunda bir ürperiş ve gözle-
rinde titreyen bir karartıyla geldi.
Onda yeni olan, edebiyatûnızın bir
eksiğird tamamlayacak olan bu
korkudur."
Murat Uraz, bu yargının "Fatma'-
nın Günahı" adlı romanının ilk yayı-
mlanışında, 1921 yılında verildiğini
söylüyor. Kitap olarak 1924*te yayı-
mlanan bu roman, 1921'de tefrıka
edilmişti belki. 1905 doğumlu Suat
Derviş'in edebiyata, 'Hezeyan' adlı
mensur (düzyaa) şiinyle. 13-14 yaş-
lannda girdiğinı bıliyoruz. Aıledost-
lanndan Nazım Hikmet, Hezeyan'ı
beğendiği için Yusuf Ziya Ortaç'a
vermiş, o da Alemdar gazetesının
'edebi nüsha'sında yayımlamış. İlk
romanlan Kara Kitap (1920), Ne Bir
Ses Ne Bir Nefes (1923), Hiç Biri
(1923) Ahmet Ferdi (1923). Behire'-
nin Talipleri (1923) tarihlenni taşı-
yor ve çok genç bir yazan göstenyor.
Murat Uraz'ın Suat Derviş için
yargısı da bize genç bir tefnka ro-
mancısını nıtelemekte: "Büyük
Harp'ten sonra yetjşen ve gazete-
lerdeki yazılan, roman ve hikayele-
riyle tanınmış olan Bayan Suat Der-
viş, yazılarının bir kısmı piyasa işi ve
alelacele yazılmış, hatta yakın za-
manlara kadar ifadesinde bazı ak-
saklıklar görülmüş olmasına rağmen
sevilerek okunmuş bir muharrirdir."
(Kadın Şaır ve Muharirlerimiz.
1941) Murat Uraz. Suat Dervış'in
çalışarak 'edebiyatımızın en işlek'
öğelerinden biri durumuna geldıği-
ni, bütün yazdıklannın kadın konu-
sundan kaynaklandığını, yazdıklan-
na kadın duygulanımlannın egemen
olduğunu ekliyor. Suat Derviş'in
yazdıklannı beğenıp onun gazete ya-
Geçen sezonu değerlendiren
Devlet Opera ve Balesi Genel
MüdürüRengim Gökmen: 'Nehirgeriakıtılamaz'
ECETEMELKURAN
ANKARA - Geçtiğimiz sonbahar
da Hipodrom konserleriyle başlayan
opera ve bale serûveni, haziran ayında
noktalandı. Rekorlarla dolu bir sezo-
nu geride bırakan Devlet Opera ve Ba-
lesi'nin Genel Müdürü Rengiın
Gökmen, politik, toplumsaJ ve ekono-
mik engellere karşın, yapüklannın
"beklediklerinin ötesnde" olduğunu
söylüyor. "Opera hiçbir zaman futbol
gibi büyük bir kitle tarafından izlene-
mez. Ama yakında opera ve bale seyir-
cisi de milyonlarla ifade edeceklerdir"
dıyen Gökmen, sorulanmızı yanıtlad.
- Devlet Opera ve Balesi, Türk opera
tarihiode sevgiyle anılacak bir sezon y a-
şadı. Sezon boyunca sizi etkileyen üre-
timlerden söz eder misiniz?
Devlet Opera ve Balesi, sanatçı-
lanmn ve sanatının yetkinliğini sergı-
leyebileceği biçimde haarladığı reper-
tuvanyla, beklediğinin ötesinde bir ba-
şan elde etti. Bizi heyecanlandıran
şeylerin başında, Aspendos Opera ve
Bale FestivaU geliyor. Festivalden
önce seyirci sayısını parmak hesabıyla
tahmin etmeye çalışırken, yansı ya-
bancı turistlerden oluşan 70 bin kişilik
bir seyirci kitlesine ulaştık. öyle sanı-
yorum ki, Aspendos iki yıl sonra çok
önemli bir festival olacak.
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen(küçük kare), İzmir Devlet
Opera ve Balesi'nin Aspendos'ta da sahnelediği 'My Fair Lady' adlı müzikali.
5 anat anlamında böyle
bir noktaya ulaşmışken, bazı
kişilerin kafalanndakini,
gördükleri şeye yansıtarak
çarpık bir yaklaşım
sergilemelerini
anlamıyorum. Türk sanatı
ve sanatçısının geldiği nokta
bellidir. Bu noktadan geri
dönülmez. Nehir, geri
akıtılamaz.
Turizm sezonunun zayıf geçtığini ve
tasarruf önlemlerini de gözönünde bu-
Junduracak olursak, Aspendos bizim
için gelecek yıllara ilişkin önemli bir
güven kaynağı. Bizi heyecanlandıran
ikinci etkinlikse, bütûn müdürlükleri-
mizde, operanın ikinci penceresini
aralamış olmak. "Lohengrin", "Maha-
goıuty Kentinin Yûkselişi ve Düşüşü"
gibi önemli operalar sergilendi. Izmir
Devlet Opera ve Balesi ilk kez bir mü-
zikal "My Fair Lady" sergileyerek yet-
kinüğini kanıtladı. lstanbul'da"Turan-
dot" büyük ilgi yarattı.
Bunlann yanısıra Türk operasını
oluşturabilmek için Türk sanatçılann
yapıtlanna repertuvarda özellikle yer
verdik. Aynca, seyirci sayımızda ciddi
bir artış oldu. 2 yılda seyirci sayısı yak-
laşık 2 katına çıktı. Bunu sağlayan et-
kenlerden biri olan "öylesne Bir Din-
leti" de, 100. temsilini yapü. Yine Mu-
rat Göksu'ya ait bir yapıt olan "Opera
Opera Dedikleri", Mersin Devlet Ope-
ra ve Balesi'nde temsiller verdi. Anka-
ra Devlet Operası Kahire'den, Istan-
bul Devlet Operası Danimarka'dan
davetler aldılar.
- Türkiye'de gün geçtikçe artan bir
költür bunaümı yaşanırken, opera,
Türkiye'de kemikleşnıiş bir ideyici kit-
lesi yaratabfldi mi?
Opera ve bale izleyicisi beili bir biri-
kimin üzerine yaratılabilir. Opera ye
balenin, hiçbir zaman futbol kadar iz-
leyicisi olmaz. Ya da pop müzik gibi
dinleyicikri peşinden sürüklemez. Ni-
teliği ve yapısı, buna uygun değıldir.
Bunu beklemek yanlıştır.
Ancak, bu görüşüm gitgide değişi-
yor. Çünkü, açık hava konserlerimiz-
le, festıvallerle yüz binlere ulaşıyoruz.
Bazı aydmlanmız operanın çağdışı bir
sanat olduğunu söylerken, operarun
en genç sanat dallanndan biri olduğu-
nu hiç düşünmüyorlar. Opera en genç
sanatür. Çünkü, birçok sanatın aynı
anda üretilmesidir. 20. yüzyılda saray-
dan ve aristokratlann tekelinden çıkıp
evrenselleşebildiğini göz önünde bu-
lundurarak, operanın ve balenin 21.
yüzyılda gelişeceğini ve daha geniş kit-
leler tarafından izleneceğini sanıyo-
rum.
- Opera ve bale sanatımn niteliği ve
üretim yapısı da tiiketimini etkiüyor ol-
malı.
Opera ve bale, kolektif çahşmayı ge-
rektiren sanatlardır. Bu nedenle opera
ve bale ızleyıcısının nıcelıği ve niteliği
bir ülkenin kültür yaşamında geldiği
noktayı göstermek açısından önemli
bir göstergedir. Opera ve balenin ge-
rektirdiğj altyapı ve örgüılü çalışma,
ancak kültür politikası tutarlı ülkeler-
de olanaklıdır. Gerektırdıği bu koşul-
lar nedeniyle, opera ve balenin üretim
nıtelikleri farldılaşıyor ve üretılmesi
zorlaşıyor. Bu tüketimıni de etkıliyor.
-Artık hükümetler, kültür ve sanatı,
ilk tasarruf edilecek alan olarak algılı-
yoriar. Opera >e balenin bu rurumdan
nasıl etkilendiğinden söz eder misiniz?
Atatürk ve İsmet İnönü dönemle-
rinde devlet politikası sanatı koruyor-
du. Sonralan destek sürmesine karşın,
devlet politıkasında. yanılgı olduğunu
sandığım bir değişme oldu. Hükümet-
ler, ülkenin sosvo-ekonomik problem-
lenni çözmeden kültür ve sanata para
ayırmamak biçiminde bir yanlışa düş-
tüler. Bana kalırsa, bu, çok daha bü-
yük bir savurganlık.
Sanat ve kültür. sağlıkh bir toplum-
sal yaşam oluşturmada. eğitimle bir-
likte en önemli alandır. Bale ve opera
olmadan elbette yaşanır. Yol olma-
dan hastane olmadan da yaşanır.
Biz Atatürk'ün "Sanatsız kalmış bir
ulusun hayat damarlarından biri kop-
muş demektir" sözünü yüzeysel olarak
algılayıp. hayran oluyoruz. Ancak.
onun altındakı anlamı özümsemek ge-
rekiyor.
Bence balesiz kalmış bir toplumun
akciğerlerinden biri kaybolmuş de-
mektir. İnsanlan üretime yönlendır-
mek için sanat gereklidır.
- Devlet Opera ve Balesi'nin en bü-
yük dfişü nedir?
Devlet Opera ve Balesi'nin dünya
çapında sanatçılan var. Devlet Opera
ve Balesi'nin en büyük düşü. Türk
opera ve balesıni yurtdışında da tanı-
tabilmek. dünyanın önemli sahnele-
nne adım atabılmek olurdu.
zarlığına zaman harcamasına hayı-
flananlardan bin Vasfi Mahir Koca-
tûrk. Yeni Türk Edebıyatı adlı ki-
taptan alıntı da yine 'Kadın Şair ve
Vluhanirlerimiz'de "Cslupta Halide
Edip'ten daha objektif ve daha mo-
dern olan bu hlkayeci derinlik
bakunından da pek aşağı kalmıyor.
Küçük hikayede çok muvaffak olu-
yor. Fakat bu güzel eserlerin sahibi
Amerikan usulii gazetecilikten boş-
lanıyor galiba." Bu yargılann verildi-
ği gûnlerde, antolojide yer alan
kadın yazarlann adlannı saymak
(gazeteciler dışında), genel durumu
yansıtabilir. Fatma Aliye, Güzide
Sabri Aygün, Halide Edip, Miifıde
Ferid, Suat Derviş, Muazzez Tahsin
Berkant, Mebnıre Sami Koray, Nur
Tahsin, Mükerrem Kamil Su, Fahike
Odman, Melek Hiç, Cahit Lçuk, Pe-
ride Celal, Leman Berçmen, Muaz-
zez Kaptanoğlu, Kerime Nadir.
Suat Derviş, 1940-1941 tarihleri
arasında dergicilikle uğraşıyor. Yeni
Edebiyat adlı sanat-edebiyat-fikir
gazetesinin künyesi şöyle: Sahibi Ne-
riman Hikntet, Yayın Müdürü, M.
Çetin, Çıkaran Suat Derviş. Yeni
Edebiyat (5 Ekim 1940-15 Kasım
1941), sosyalist sanat anlayışını sa-
vunan, on beş günlük bir dergidir.
Yazarlan arasında Abidin Dino,
Nazım Hikmet (Mazhar Lütfü tak-
ma adıyla), Kenan Hulusi, Hüsamet-
tin Bozok, F. Celalettin ve ilk şıırle-
nyle Orhan Kemai, Attila İlhan, A.
Kadir, H. İzzettin Dinamo vardır.
Suat Derviş'in etkın gazeteci-
yazarlığı bir ikı yıl içinde takma ad-
lar kullanma zorunluluğuyla gölge-
lenmeye başlayacaktır.
1943-44'ten sonra..
Suat Derviş, siyasal kişıliği yüzün-
den, imzasını kullanamadığı zaman
da yaşamını yine kalemiyle ka-
zanmış: "194S44'ten sonra (...) rad-
yo skeçleri, radyo piyesleri de
yazdım, sahne piyesleri de. Kendi im-
zamla bunları oynatamadım. Bundan
yakındığım bazı dostlarım benden bu
piyesleri satın aldılar, radyoda kendi
imzalarıvla oynattılar. (...) Piyes >a-
zarlarımız arasında ilk piyesini
yazmış olduğum bile vardır zannedi-
yonım. Kendisi daha iyi bilir. (...) Ço-
cuklara yazdığun dev masallannda
imzamın bulunmasını engelleyenler
(...) ekmek paramı kazanmamı ve is-
mimi en verimli çağımda memleke-
timdeki okuyucularıma duyurmama
mani olanlar, şimdi benim binbir tak-
ma ismünin peşine düşsünler" (Zıhnı
T. Anadol'la yaptığı konuşmadan).
Bu sürecı, 1953'te eşının tutuklan-
ması izleyecektir. 1953-1963 yıllan
arasında Fransa'da kızkardeşinin
yanında yaşayan Suat Derviş. yeni-
den yazacak, kızkardeşinin Fransı-
zcaya çevirdiği bu roman, Fransa'da
yayırnlanan ilk Türk romanı ola-
caktır: Ankara Mahpusu.
Suat Derviş, yirmi iki yıl önce
öldü. Avrupa'da yankılansa da.
Türkiye'de gerekli ılgiyi gördüğü
söylenemez yazdıklannın. Bu duru-
mu Atilla Özkınmlı %..) siyasal
baskılar nedeniyle yurdundan uzak-
laşmak zorunda kalınca unutturul-
ması kolaylaşır. Döndüğünde boy-
nuzlar kulağı geçmiştir" (24 7 1976
Cumhunyet) diye özetler. Bir açıdan
doğrudur. Ama Türk edebiyatının
okurunun toplumcu gerçekçi edebi-
yattan pek hoşlanmadığı da söy-
lenmeli bence. Türk edebiyatının ad-
lan bir yana Anna Seghers'i bile pek
tanımaz okurumuz.
O zaman. 'gerçekçi edebiyatın ön-
cülerinden' Suat Derviş'in yaşadığı-
na inana bilir miyiz?
Sakıp Sabancı fermanlannı ve hat yazılannı Atlı Köşk'te tanıttı
'Akıla bir iş ve iyi bir yatınm'Kültür Servisi - Sakıp Sabancı.
zengin koleksiyonuyla adeta müze
haüne getirdiği evi "Atiı Köşk"tekı
koleksiyonunu fermanlar ve hat
yazılanyla zenginleştirdi. Öncekı
gün bir kokteyl vererek koleksiyo-
nunun yeni bölümlerim tamtan
Sakıp Sabancı, ekonomik olarak
belli bir yere gelenlerin toplumsal
görevlerini yerine getirmesi gerekti-
ğini belirterek "Bunu Amerika'ya
gittiğimde öğrendim. Ekonomik ola-
rak belli bir yere gelen almalı, aldığını
iyi korumalı ve bunu kendine sak-
lamamalı. başkalaruıa göstermeli,
bölüşmeli" dedı.
Sabancı, bu görüşe uygun olarak
çabşma odasım fermanlar koleksi-
yonu için özel olarak düzenlendiği-
ni, ışık ve havalandırma sisteminin
yapıldığını belirtti.
Atalarımın sanab
Aralannda İstanbul Valisi Hayri
Kozakçıoğlu, eski bakanlardan Mü-
kerrem Taşcıoğlu, Vahit Halefoğlu
ile thsan Doğramacı, Mehmet Güler-
vüz, Bedri Baykam, Sezen Cumhur
Onal, Doğan Hızlan \ e Mehmet Bar-
las'ın da bulunduğu davetlilere ko-
leksiyonunu gösteren Sabancı, bu-
nun akıla bir iş ve iyi bir yatınm ol-
duğunu söyledi. Ferman ve hatlan
gören Amerikalılar'ın çok şaşırdı-
klann söyleyen Sabana "Onlara
Amerika daha harita üzerinde yok-
ken, keşfedUmemişken benim ata-
larım sanatta böyle başanlar göster-
di" dediğini anlattı.
Osmanlı devrinde Türklerin resim
alanında zayıf olmalanna karşın ka-
ligrafide oldukça geliştiklerini, an-
Sakıp Sabancı özel koleksiyonuna kattığı yeni bölünderi tanıttı.(Fotoğraf: DEVRtM BARAN).
cak devletten başka alıa olmadığı
icin bu eserlerin saklanamadığını
ifade eden Sabancı, "Alıcı olmadığı
için bu eserlerin çoğu yurtdışına
çıkanlmış. O güzel eserlerimiz hep
Avrupa'da, Amerika'da" şeklinde
konuştu. Sabana, koleksiyonu
daha önce Moskova'ya götürdükle-
rini, önümüzdeki gûnlerde de Brük-
sel ve New York'ta sergileyecekleri-
ni sözlerine ekledi.
Sakıp Sabana'ya koleksiyonu ko-
nusunda danışmanlık yapan anti-
kacı ve Portakal Sanat Galerisı sahi-
bi Raffi Portakal'dan aldığımız bil-
giye göre ferman koleksiyonu içinde
en önemli parçalar U.Mehmet ve
Sultan Beyazıt'a ait olan fermanlar-
Deiila çok nadir olarak bulunan
îbrahim'e ait bir ferman.
Koleksiyonun gerek yaza kalıtesi
gerekse süslemelerin kalitesi ve dö-
nemine ait olması açısından dünya
çapında olduğunu vurgulayan Por-
takal, Kuran koleksiyonunun da en
önemli Kuran koleksiyonlanndan
olduğunu belirtiyor.
Richard
Clayderman'ın
konseri bugün
Kültür Servisi- Fransızlann "ro-
mantik prens" adyla anılan piya-
nisti Richard Gayderman, bugün
saat 18.30'da Kla'ssis Golf & Co-
untry Club'ın açılışında bir kon-
ser verecek. Dünya çapında bugü-
ne dek 60 milyon plağı satılan
Richard Clayderman. romantik
müzikten hoşlananlara güzel an-
lar yaşatacak.
Daha önce ülkemize bırkaç kez
gelmiş olan Richard Clayderman,
Paris'te doğdu. 6 yaşında dedesi-
nin hediye ettiği piyanoyla müziğe
ilgjsi başlayan Clayderman, 12
yaşında başladığı klasik piyano
eğitimine kendi isteğiyle son vere-
rek rock'a yöneldi. Bir yandan
çalışıp bir yandan da geceleri
piyanosuyla ünlü şowmenlere eş-
lik eden Clayderman, 1978'de
Fransız plak şırketi Delphin'in
dıkkatını çekti.
Phillipe Pages olan adını o sı-
ralarda deâiştiren Clayderman
"Ballade Pour Adahne" ıle Av-
rupa'da büyük başan kazandı.
Richard Clayderman'ın ulusla-
rarası kariyeri böylece başlamış
oldu.
1978'den itibaren turnelere çı-
kmaya başlayan Clayderman bazı
yıllarda 200'ün üzerinde konser
verdi ve Avustralya. Güney Ame-
rika, Avnıpa ve Asya'da turnelere
çıktı. Asia Vision'dâ 800 milyon
kişi tarafından izlenen sanatçı
Güneydoğu Asya ülkelen olan
Tayland, Malezya, Singapur,
Kore ve Tayvan'da da turnelere
katıldı.
Şimdiye değin 60 platin ve 215
altın plakla ödüllendirilen Rıc-
hard Clayderman, birçok
tanınmış klasik ve rock şarkısıru
ve kendi bestelerini seslendirecek.
1993sinemabaşarı
ödüHeri
• ANKARA (AA) -1993 sinema
başan ödülleri başvuru süresi, 30
Eylül 1994 tanhine kadar uzatıldı.
1993 sinema başan ödüllerinin
başvuru süresinin uzatılmasına
ilişkin olarak, Kültür
BakanlığYndan şu açıklama
yapıldı: "Kültür Bakanlığı, Türk
sinemasını desteklemek,
geliştirmek ve nitelikli eserlerin
yapılmasını özendirmek amaayla
her yıl yanşmasız değerlendirme
yolu ile verilen Sinema Başan
Ödülleri'ne katılımın arttınlması
için şartnamede belirtilen başvuru
süresi 30 Eylül 1994 tarihine
kadar uzatıldı. Aynca 1 Ocak - 31
Aralık 1993 tarihleri arasında
kayıt tescili yapılan uzun metrajlı,
kısa metrajb çizgj filmler de aday
olarak başvurabilecek.
Başvurular, 30 Eylül 1994Cuma
günü mesai bitimine kadar Kültür
Bakanlığı İstanbul TelifHaklan
ve Sinema Müdürlüğü'ne
yapılabilecek."
AnzafKalesi
kazılara
hazınlanıyop
• VAN (AA) - Van ve çevresinde
büyük bir medeniyet kurmuş olan
Urartular dönemine ait Anzaf
Kalesi'ndeki arkeolojik kazı
çalışmalanna, 15 ağustosta
başlanacak. Alınan bilgıye göre 8.
yüzyılda Van ve çevresindeki
büyük bir medeniyet kurmuş olan
ve Kral Rusa tarafından
Van-özalp karayolu üzerinde
inşaedilen tarihi AnzafKalesi, bu
yılki kazılara hazırlanıyor. Kültür
Bakanlığı tarafından fınanse
edilen ve Van Özel İdare
Müdürlüğü tarafından
desteklenen Anzak Kalesi'ndeki
arkeolojik kazı çahşmalan,
istanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Eskiçağ Tarihi Ana
Bılim Dah Başkanı Doç. Dr.
Oktay Belli başkanlığında
yapılacak ve bir ay sürecek.
Yetkililer, iki yıldan beri Aşağı ve
Yukan Anzaf kalelerinde yapılan
kazı çalışmalannda Urartular
dönemine ait çok kıymetli
eserlerin bulunduğunu söylediler.,
Yetkihler, Kühür Bakanlığı'ndan
minibüs ve 30 işçi desteği
aldıklannı da belirterek,
bölgedeki birçok merkezde
arkeolojik kazı çalışmalanrun
devam ettiğini sözlerine eklediler.
TicaretOdası'ndan
karikatöp
• ÇORUM (ANKA) - Çorum
Ticaret ve Sanayi Odası. "Gelişen
Sanayi ve Çevre" konulu bir
uluslararası karikatür yanşması
düzenledi. Sanayi ve teknolojide
kaçınılmazgelişmenın, doğal
çevreye zarar vermeden de
gerçekleşebileceğıne dikkati
çekmeyi amaçlayan yanşmaya,
amatör ya da profesyonel tüm
sanatçılann katılabileceği
bildırildı. Son katılma tarihi 30
eylül olan yanşmanın sonuçlan 3
ekımde acıklanacak. Yanşmanın
sergi açılışı ve ödül töreni de 15
ekimde Çorum'da yapılacak.
AsyaFolklor
Festivali
• Kültür Servisi - Türkiye'nin
kurucu üye olduğu C.I.Ö.F.F. 2
yılda bir düzenlediği Asya Folklor
Festivali'ni bu yıl ilk kez
ülkemizde düzenliyor. Japonya,
Tayland. Kore. Çin. Gürcistan,
Türkiye ve Macaristan'ın
ortalama 25 kişilik topluluklarla
katıldığı festivalde Tayvan
gözlemci ülke olarak bulunuyor.
Esenyurt4. Kültür
• Kültür Servisi - Esenyurt
Belediyesi'nce düzenlenen 4.
Kültür Şenliği etkinlikleri bugün
sonaeriyor. 18 temmuz pazartesi
günü başlayan 4. Kültür
Şenliği'nin son günü olan bugün
saat 16.00'da halk müziği
sanatçısı Songül Karh ve özgün
müzik sanatçısı Mehmet
Gümüş'ün katılacağı halka açık
konser gerçekleştirilecek.
'ÜlümcülMipas"
Taşucu'nda
•SİLİFKE (Cumhuriyet) - Kjell
Fredriksson ile Bertan Tuncel'in
fotoğraflannın yer aldığı
"Ölümcül Fotoğraf Sergisi",
yeşiller veçevrecilerin nükleer
santral yapımına karşı
sürdürdüİcleri etkinhkler
kapsamında Taşucu'nda acıldı.
Taşucu Eğitim ve Doğal Hayatı
Koruma Vakfi'nda 10 gün
boyunca açık kalacak sergideki
fotoğraflann çekimini yapan
Kjell Fredriksson, 1969'da
ChristerStrömholm Fotoğraf
Okulu'ndan mezun olmuş.
Isveç'te Biskop Arnö Fotoğraf
Okulu'nda öğretmenlik yapıyor.
Diğer fotoğraflann çekimini
yapan Bertan Tuncel, Orta
Asya'ya yaptığı yolculuk
sırasında çektiği kimi
fotoğraflanm yansıtıyor. Bertan
Tuncel çalışmalannı Human
Nature (İnsan Doğası) adlı çevre
örgütüyle birlikte yürütüyor.