25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19TEMMUZ1994 SAU DİZİYAZI Hollanda Tiyatro Enstitüsü yöneticisi DraganKlaic Cumhuriyet için yazdı Tiyatro:ToplumsallaboratuvarTiyatro, 2500 yıldan çok daha uzun olan tarihi- ne gururla bakabilir. Ancak şu anda tiyatronun geçmişi üzerineûniversitelerde, büimsel kuruluş- larda, müzelerde ve arşivlerde yapılmakta olage- len yoğun araştırmalar yanında, çok pragmatik olan anlayış dışındatiyatronungeleceğine şaşır- tıcı derecede az eğüinmektedir. Profesyonel ti- yatrocularbir sonraki gösten, bir sonrakiturneya da mevsim.ile ilgüi anlıkplan ve tasanmlarla uğ- raşmaktadırlar. Buna karşıhk geleceğe daha me- safeli bakmaya ve daha geniş bir zaman çerçeve- si içinde sanatlan ile ilgili ortayaçıkacak oluşum- lan yansrtma çabasına nadiren zaman bulmakta- dırlar. Bu türden bir yansıtma; birtakım yönelme noktalan, hedefler, değerlerin yenilenmiş eğilim- leri ve ölçütler bulunması, tiyatronun gelişmesi için siyasal ve sosyo-ekonomikönkoşullannoluş- turulması ve toplumsal gerçekliküzerindeki etki- si için gereklidır. Tiyatronun geleceğinin önemi, şuandavarolan deneyirnlerimize ve özelükle sonuna yaklaştığı- rruz yûzyıldaki gelişmelere süu sıkıya bağlıdır. Yirminci yüzyıl, tiyatro etkinliğinde müthişbir ni- celartış;tumelerde,festivallerdevearaçlann,bil- ginin, verimliliğin ve oyunculann kültürleT arası değişimınde yaygın uluslararasılaşma getiren ani ve temelli gelişmelere bir bakış atmamm sağla- maktadır. Disiplin ve biçemlerin alanlan son bir- kaç on yıl içinde kendi profıllerini çıkartmışlar, profesyonellerin tiyatro pratiğindeki ağırlıkİan, tiyatro yöneticiliğirun egemen bir meslek ve ya- ratıcı birgüç olarakortayaçıkması ile büyük oran- da artmıştıt. Avrupa dışı kültürlerin estetik gele- nekleri, Battlı tiyatro pratik ve teorisine, tiyatro- nun alanını; karnavallan, fesüvalleri, törenleri ve değişik ayınleri de kapsayacak bıçimde genişle- terek girmiştir. Tiyatro yamlması ve diyaloglan antropoloji, sosyoloji, bilgisellik ve işaret bilimi gibi bir dizi yeni bilim dahndan yararlanmışlar- dır. •Gelecekte tiyatronun büyük bir bölümünün; toplumun yaşlılar, işsizler, ırk, etnik köken, din, dil nedenieri ile aynm ve eziyet kurbanı olanlar gibi zayıf ve dezavantaj sahibi katmanlan ; ile ilgilenmek suretiyle toplumsal bilim ve toplumsal çalışmalar içine demir atacağma inanmamızı gerektiren yeterli nedenler var. Profesyonel tiyatroculann, ûniversite bölümle- rinin, enstitülerin, arşivlerin, müzelerin, belgeci- lik merkezlerinin, özel yayınlann ve örgûtlerin eğitimde kullamlacak zengin bir altyapı yaratıl- mıştır. Tiyatro. popüler eğTencenin rakip biçirn- leri ve kendi çaplanndabirer sanatsal alanolan si- nema. televizyon ve videonun şiddetli saldınsını atlatmış, tiyatro yapılışı ve sunuluşu karmaşık bir teknoloji üzerine temeUenmiş bilimsel uzmanlık ve hatın sayılır varlık gerektiren bir sistem duru- muna gelmiştir. Gelecekte ne olması beklenebilir. Bilinen ve var olan gelişmelerüzerinde çok fazlatemellene- cek, özel, yerel ve bölgesel potansiyelleri gözar- dı edecek öznel seçeneklere ve arzulara dayana- caktahminlerin tehlikesi. Ancak bunlar zatenbü- ' tün gelecek bilimlerinin tehlikeleri değil mi? İ Video, tiyatroyu slnema Kaüap etkilemedl Sıkı estetik bir alanda kişi, şu anda mim, dans, drama ve mûzikli tiyatro ile düzenlenen yapım- larda görülebildiği gibi değişik sahne disiplinleri arasmdakarşılıklı yoğun etkileşim ve birbirlerini destekleme bekleyebilir. Ölü bir biçim olmaktan çokuzakolan opera, biryûzyıldan çokönce Wag- ner' in reformlannı biçimlendiren farklı düşünce- leri birleştirmek isteklerini zorlayarak müzikli ti- yatronun yeni türierine doğru gelişmektedir. Vi- deo, tiyatroya, sinernalan tehdit ettiği kadar çok zarar vermemiştir. Üstelik, sahnede canlıbir gös- teri sırasında video, hareketin görüntû ile karşı- laştınlması, yansıtılması ya da bütünlenmesi ve böylece seçenek zaman ve alan firsatlan yaratıl- ması için çeşitli olasıhklar sunmaktadır. Sahneye yerleştirilmiş bulunan 'monitör'lerdeki görüntû canlı hareketin mekansal 'burada' ve zamansal 'şimdi' bilincini geliştirmektedir. içinde izleyici- lerin, oyunculannhareketlerini fılm ve televizyon izleyerekhepimizin ahşrruş olduğu yakın çekım- lerie göreceği, toplam planı destekleyecek ola- naklar sunmaktadır. Video ekranlan vebilgisayar gösterimleri bugünlerde diyaloglann çevirisinde (özgün dilinde ya da herhangi ötekibir dilde söy- lenen operalarda)kuHanılmaktadır, ancak daldan dalaatlayanmetinlere sahip canh oyunlan destek- leyecek, öznel noktalan nesnel olarak ortaya ko- yan ve sahnedekiolgunun gerçekliğini nesnelleş- tiren, hareketin bir tür açıklaması olan olanaklar sunmaktadır. Birçoktiyatrobinası20. yûzyıldadimdikayak- ta kalrruştır, ancak uygulamada alansal moralle- rin geniş yeniden ayarlaması yapılamamıştır. Ye- ni tiyatro binalanndan birçoğu oyuncular ile izle- yiciler arasındaki cepheselliği sûrdürmüştür. tz- leyicilerin oturduğu salonlannbiçiminde gerçek- leştirilen değişiklikler var olmakla birlikte, her iki yanda ya üç ya da her yanda izleyici bulunan yuvarlaksahneler vekubbeli sahneler görüntünûn geleneksel noktası ilerekabetedebilmek için çok az şey yapabilmişlerdir. Sahnede bulunan teknik olanaklar dikkate değerbirbiçimde gelişirken iz- Portre Yarnn arayan bir tiyatro adamı Dragan Kiaicl930'da Yugoslavya'da doğdu. Belgrad'da drama edebiyaü eğitiıni gördü. Amerika'da Yale tJniversitesi'ııde tiyatro eleştirisi üzerine doktora yaptı. 1991'e kadar Belgrad Güzçl Sanatlar Oniversitesi'nde tiyatro tarihi ve drama profesörlüğü yaptı. Klaic, Avrupa ve Amerika'da dets venniş ve çeşitli ıduslararast kongre ve scmpozyumlara büdiri sunmuştur. Yugoskvya'nın büyük gazeteieri için drama eleştinnenliği yapmış, dramaturg ve danışman olarak profesyonel tiyatrolar ve uluslararası festivallerde görev almışür. Tiyatro tarihi, ortaçağ tiyatrosu ve drama, çağdaş Yugoslav tiyatrosu üzerine çeşitii kitaplar yazmıştır. En son kitaplan şuıüardır: 'TertMİzm veModernDraraa' (1992) ve *Gdece§n Gorüntüsû: Modera Dnunada ttopy* ve IHstopya' (1991>. Dragan Klaic. su anda Ajmsterdam'daki Holknda Tiyatro Enstitusü'aüû yöneticiligini yaptyor. düş kınkhklannın, başansızhğa uğrayan ya da yanlış yönlendirilen gelişme siyasalannm güç- lüklerini yansıtanbirplatform işlevi görmektedir. Bunakarşıhk nüfusun özellikle göçmenişçiler, iş- sizler ve evsizler, kentli ve köylü yoksullar gibi dezavantaj sahibi ve aynma tabi tutulan belirli gruplann ügisine yönelik olması nedeniyle top- lumcutiyatronungelişmiş ülkelerde dikkate de- ğer toplumsal bir rolü vardır. Bu tür tiyatK» top- lumsal bir grubun ortak deneyimini dramatize eder ve buna karşıhk aynı zamanda toplumsal ti- yatro genellikle güçsüzlerin çıkarlannı savunur- ken, toplumun onunla bir bütün olarak uğraşma- sının çokkarmaşık duruma geldiği anlayışı ve bu tür çabalann pratikte kudretli ve güçlülerin, ege- men olan seçkinlerin görüş ve ilgilerini doğrula- yıp benimsetmek olduğu göriişü ile toplumun bu kesimini kuşatmış olan bir bunahm ya da güçlü- ğün üstesinden gelmek için seçenekler araştınr. Geleceğjn tiyatrosunu ütopyalann laboratuvan olarak gören Dragan Klaic şöjie diyor: Kunduşundanberitiyatrogeçmiş ilevebugünileuğraşmaktadır veolaa ka\ranabiür, ulaşdabüir geteceklerin üzerinde durmaktadır. Ve ÜÇÜBCÜ Bi^'ü' > da da bunlan yapmav ı sürdürecektir. Bununla birlikte tiyatro, izleyicilerini kesinlik- le benimseme lüksüne dayanamaz. lzleyicilerin gelişmesi ve genişlemesi için büyük bir alan var- dır. Gelişmiş altyapılara sahipbüyük Avrupakent- lerinde nütusun ancak yüzde 5'inin tiyatroya gi- den kişiler olduğu hesaplanmaktadır. Tiyatro ya- şamının daha az sürekli olması ve yapımlann ve oyunlann daha küçük boyutlu olması nedeni ile buyüzdeler Avrupadışında oldukça düşüktür. Ti- yatro izleyicisinin kesin olarak kabul edilebilece- ği hiçbir yer yoktur. Kentlilerin büyük kesimleri- nin ve hatta kırsal nüfusun bazı kesimlerinin ti- yatro izleyicisi durumuna dönüştürülmesi tiyatro- culann gelecekteki en zor görevi olacaktır. Dün- yanmbirçokbölgesinde tiyatro hala ekonomik ve kültürel yönden seçkinler için bir şey olarak gö- rülmektedir ve bu doğru da olabiHrdi. Bununla birlikte dünyanın öteki bölgelerinde tiyatro nadi- ren ortaya çıkan ve yalnız birbirieri ile sıkı ilişki içinde olan sınırlı sayıda insanın ulaşabildiği yı- ğınsal bir eğlencedir. Toplumlanndahakarma- şık ve parçalanmış duru- ma gelmesi ile her bir toplumsal gnıp kendi ilgi ve gereksinimlerine uyan birtiyatrotürü ilehareke- te geçirilebilir. Oyuncu- lann yığınlar için ya da seçkinler için oynadıkla- nnı söylemek geçmişte zorlukla doğru olarakka- bul edilebilecek, bugün için doğru olmayan ve geleceğe de kesinlikle uymayacakolanbir basit- leştirmedir. Bu iki ku- ramsal uç nokta arasmda toplumsal gruplann ken- di yaşlan, eğitimleri, iş- leri, boş zamanlan, kül- türel altyapılan, yaşam biçimleri ve öteki etkenler temeli üzerinde payla- şım ve ilgi geliştirdikleri geniş bir olasıhklar ala- m vardır. Bazı uygulayıcı gruplar, sorunu daha iyi anla- yabilmek ve özelliklebelirli birtopluluğun ilgi ve deneyimlerini yansıtacak çatışmalannı geliştir- mek için izleyicileri ile aralannda daha sıkı bağ- larkurmakpeşindeler. Batılı modellerin körü kö- rüne kopya edilmesine karşı seçenek olarak kal- kmmakta olan ülkelerde kurulmuş bulunan top- lumcutiyatrolannpratiği, zatenbütün sorunlann, leyiciler koltuklanna yerleştirildikleri gibi sabit kalmışlardır. lzleyicilerin birtürhareketliliği için neler yapılabilirdi. Tiyatrosal amaçlar ile düzen- lenmemiş, ancak tiyatrosal amaçlar için kullanı- lan, içinde izleyicilerin hareketdurumunda oldu- ğu alanlarda bazı başanlar elde edilmiştir. Tiyat- rosal amaçlar için yapılan binalar tribün ya da platformlar üzerine yerleştirilmiş, yatay ve dikey hareket edebilen izleyicilerin yer alması olanağı- nı da kapsamahdır. Öteki sorun, gerek izleyicinin doğrudan katılı- mındaki ve gerek bir bilgisayann dokunulabilir ekranındaki ya da tuşlu telefonlardaki gibi deği- şik seçenekleri seçme konusunda alışık olduğu- muz gibi yapımın düzenlenmiş rastlantısalhğını kullanarak uzaktan seçim yapma olanağındaki karşüıkh etkileşimdir. Bazı kuşkucular belirlenmemiş gerçekliğin şu anda gelişmekte olan incelikli uyarlamalannm, yalnız televizyon ve vi- deo değil fakat tiyatro- nun da durumu için uzun vadede tehlikeli olabileceğine inan- maktadırlar. Benkaygı duymak için fazla ne- den olduğunu düşün- müyorum. Belirlenme- miş gerçekliğin önü- müzdeki, örneğin 10 ya da 20 yıl içinde ki- şinin yalnız izleyici olarak değil, ama oyuncu olarak da düş- selbir alanadalmasına olanakverecek dahada karmaşık bir biçim içinde bulunacaktır. Buna karşıhk tiyatro, son iki buçuk bin yıl boyunca elinde bulun- durduğu ve gelecekte debulunduracağı ortak bir izleyici önünde ortakbir fantezi ortaya koyma ve böylece burada ve şimdi olduğu gibi toplum- salbir anlaşmazhkyaratma avantajma sahipolur- ken gene dekişisel düşleri yalnız başınaaramabi- çimiolarakkalacaktır. Tiyatro olaymıbu kadar il- gi çekici ve yükselrteknolojili elektronik aygıtlar ile yeri doldurulamaz yapan şey, onun ortak kişi- liğjdir. lzleyicilerin bir parçası olmak, bir olayın taruğı olmak ve ona öteki izleyicilerle birlikte ka- tılmak, deneyiminbaşlı başma tiyatrosalbirtürü- dür. •Toplumcu tiyatronun, gerek kalkınmakta olan gerekkalkınmış ülkelerdeki son yirmi yıl içinde yükselişi, tiyatronun geleceginin yalnız sanatsal koşullar içinde değil daha çok toplumsal değişikliğin toplumsal dinamik ve gelişmesi koşullan içinde düşünülmesini olanaklı duruma getirmiştir. I topkmsal Wzmete yönetecek Toplumcu tiyatronun uygulamalan dönüşüm içinde olanlara telkinde bulunmamaktadır, buna karşıhk kadercilik anlayışı ile başa çıkmak için arayışlar yaparak ve var olan koşullara verimli ve etkili seçenekler üreterekbir tartışma ve diyalog- lar çerçevesi sunmaktadır. Toplumcu tiyatronun, gerek kalkınmakta olan gerek kalkınmış ülkeler- deki son yirmi yıl içinde yükselişi, tiyatronun ge- leceginin yalnız sanatsal koşullar içinde değil da- ha çoktoplumsal değişikliğin toplumsal dinamik ve gelişmesi koşullan içinde düşünülmesini ola- naklı duruma getirmiştir. Burada eğer var ise sa- natsal etkiler ikinci piandadır. Onlar araçtırlar, ama kendileri yalnızca sonuç değildirler. Son amaç ise durumunu sağlamlaştırması ve engelle- rin ve güçlüklerin üstesinden gelmesi için toplu- ma bazı araçlar sunmaktır. •Tiyatro: ortak düşgücünün ve ortak amlann keşfedileceği, gizemli öyküler ve tarihsel olaylarla yoğun insan deneyimini zaman içinde taşıyarak kuşaklar arasmda bir köprü görevi gören güçlü bir alandır. Bununla beraber, tiyatronun öteki sanatlardan daha da fazla, en azmdan soyut anlamda, ütopik düşüncelere bir laboratuvar olduğu kabul edilmelidir. Kişi,tiyatroyöntemlerinin ve dramatik teknik- lerin eğitimde, alkol ve uyuşturucubağımlılannın, akıl hastalannın, ölümcül hastalann, göçmenle- rin ve suç ya da zulüm kurbanlannın tedavisinde yükselen kullanımını göz önünde bulundurdu- ğunda, tiyatronun geleceginin özellikle sanat de- ğil toplumsal hizmetler alanma yönlendirildiği görülecektir. Sağlık, eğitim, toplumsal koruma, toplumsal eylem ve siyasa; gnıp oluşturulması, düşgücünün harekete geçirilmesi, diyalog ve tar- tışmanın teşvik edilmesinde uygulanacak, sorun ile yüzleşme biçimi ve sorun çözme yöntemleri geliştirecek bir çerçeve olarak tiyatronun geleceğini kuvvetle güvence altına alan alanlar biçiminde ortaya çıkmaktadır. Drama, henüz 19. yûzyılda Avrupa'da tiyatrosal bir disiplin haline geldi ve bu durumunu 20. yüz- yıl içinde oldukça geliştirdi ve böylece tiyatro ile yazın arasmda bazı devirlerde çok az var olan ya dapratikte varolmayan ilişkiyi güçlendirdi. Daha sonraki gelişmeleTtiyatrove ondaki değişiklikleri. görüntüsel sanatlar, mimari, çizim, film gibi sanatsal alandaki ötekiyeniliklerle ilişki içine sok- tu. Gelecekte tiyatronun büyük bir bölümünün, toplumun yaşlılar, işsizler, ırk, etnik köken, din, dil nedenieri ile aynm ve eziyet kurbanı olanlar gibi zayıf ve dezavantaj sahibi katmanlan ile il- gilenmek suretiyle toplumsal bilim ve toplumsal çalışmalar içine demir atacağma inanmamızı gerektiren yeterli nedenler var. Budurumkişinintiyatronunsanatsal niteliğinin gelecekte tehlike içinde olduğu hakkında telaşa düşmesi gerektiğibiçimindeahnmamalıdır. Tiyat- ro, karmaşık teknolojiye bağımlı ve karmaşık yönetim sistemleri ile altyapısal düzenlemelere gömülmüş duruma geldikten sonra bile kendi sanatsal özünü geliştirdi. Tiyatro kendisini dinsel inançlar ve ayinsel uygulamalardan kurtardıkça birsanatdurumunageldi, fakat budeğerli ilişkinin kurulduğu her yerde, özellikle 20. yûzyılda tiyat- ronun yenilenmesi ve gelişmesine de bir kaynak olarak hizmet etti. Tiyatro ortak düşgücünün ve ortak anılann keşfedileceği, gizemli öyküler ve tarihsel olaylarla yoğun insan deneyimini zaman içindetaşıyarak kuşaklar arasındabirköprügörevi gören güçlü bir alandır. Bu anlamda tiyatro var olanı yansıtırken ve kendi anlayışını anlatırken geçmişi aktaran ve onunla uzlaşmamızı sağlayan bir makine olmuştur. Bununlaberaber, tiyatronun öteki sanatlarda olduğu gibi ve hatta ötekilerden daha da fazla, en azından soyut anlamda, ütopik düşüncelerebirlaboratuvar ve var olacak seçenek biçimlerin kaynağı olarak geleceği planlama olanağının olduğu kabul edilmelidir. Kuruluşun- dan beri tiyatro geçmiş ile ve bugün ile uğraş- maktadır ve olası kavranabilir, ulaşılabilir geleceklerin üzerinde durmaktadır. Ve Uçüncü Binyıl'da da bunlan yapmayı kesinlikle sür- dürecektir. Yann: Daniel S. Goldin Y A Y I N H A K K I Cumhuriyet' E A Î T T Î R . i Z i N S i Z Y A Y I N L A N A M A Z AISKARANOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ KöyEnstitüleriVakfr.(IO) Tonguç'un Görev Vermedigi Eğitimci... Hüsnü Cınttı, Dikmen'de Eğıt-Der'de, benım dinleyemediğim konuşmasmı anlattı. Çok ılgınç geldi bana. Hüsnü Cırıtiı, 83 ya- şında, Kahramanmaraş'ın Elbistan'ında doğdu. Asıl soyadı Ci- ritli iken, nüfus memuru "i'ierin noktasını koymadığı için "Cınt- U" olmuş. Hüsnû Cırıtiı, "Benım doğrudan başka bir yönüm yoktur" diyor, "Hep doğruya yönelmek isterim. Bazılarınm ho- şuna gitmez, bazılarınm hoşuna gider, benim için farketmiyor o"diyeekliyor. Hüsnü Cırıtiı, HakkıToofluç'un, hem AdanaÖğretmenOkulu'- ndan öğrencisidir, hem de Gazı Eğitim Enstitüsü'nden. Köy Ens- titıileri, özeltıkle Heisanoğlan Yuksek Köy Enstitüsü kurulunca, birçok arkadaşı gıbı Husnü Cırıtiı da, görev alıp buradaçalışmak ister. Ancak, Hakkı Tonguc, bu eski öğrencisine bir türlü görev vermez. Bunu, Eğıt-Der'dekı toplantıda da anlatmış, özetleşöyle demış: "Ben bu müessesede, arkadaşlanm gıbı görev almak iste- dim, Yüksek Köy Enstitüsü'nde. Çünkü arkadaşlanmın rıemen hepsi, orada rtoca oldular. Hakkı Tonguç, faküttedende birçokla- rını çağırdı. En çok beni tanıdığı halde, en çok bana yakınlık gösterdiği halde beru çağırmadt. Ben, şuna vermiştim çağırma- ytşını: Ben Gazi Eğitim Enstitüsü'nde hocayken, öğrendlerimi Köy Enstitülerine götürürdüm gruplar halînde. Orada öğrenci- terle, öğretmenlerle, yöneticilerle toplantı yapardık gittiğimiz yerlerde. Ve Köy Enstıtüsunun çalışmalannı gözden geçirirdik. Bu arada bız de eleştınrdık tabıı Ben konuşurdum, herkes konu- şurdu. Zaten Koy Enstitülerinde de konuşma, eleştiri teşvik ed'h lirdi. Tabii ben de konuştum. Fakat bazı kimseler nedense be- nim konuşmamı Hakkt Tonguç'a bıraz değişik şekilde getirmiş- ler, öyle anladım Çünkü, başka türlü benim çağnlmamamın izahı yoktur. Ben onu eleştıriyordum da, yalan değil. Yalan değil ama, eleştırmenın tabıi çeşitli biçimleri var, benım eleştirmem başka, başkasınm eleştirmesi başka olur. O bakımdan soyledım hani, biraz başka türlü getiriyorlar kendıaıne diye. Sonra, ben kendiliğimden gıttım llköğretim Gene/ Müdürü Hakkı Tonguç'a. Kaptdan girer gırmez: - Yahu sen nerelerdesın? Nıye gelmedin? diye sordu. - Bılhassa gelmedim, çünkü ben sızden umduğumu göreme- dırn! dedım. - Nedir umduğun? - Ben de arkadaşlanm gibi, Yuksek Köy Enstitüsü'nde hizmet etmek ıstiyordum. Çünkü, başka turlu bir müessese ıdi. Bunda da bir lokmacık tuzum olsun ısterım. Katkım olmasını, elımden geldiğince isterim. Çünkü bu müessese değişik bir müesse- se..." (Tonguç, gerçekten eski öğrencısının eleştirilerini öğrenmiş. Karşılaşıncada, "Yahu Husnü, hiç gelmıyorsun, ama Enstitüleri gezerek bızı eleştiriyorsun. Gel, doğrudan doğruya yüzüme söyle, bu el&ştırılen..." der. Ekler - Anlat bakalım eleştirilerini... Cırıtiı anlatır. Tonguç: - Sen Koy Enstıtulerini anlamamışsın Dur da ben sana anlata- yım! der. Karşılıklı tartışırlar. Hakkı Tonguç orada Husnu Cırıtlı'- ya şoyle der - Bir gun gelecek, bugunku okullarm hepst ortadan kalkacak, bütün okullar, Koy Enstıtusu haline dönuşecekler. Onıversite ko- nusu açılınca da, Tonguç şöyle der: - Türkıye, bu unıversiteyle Turkıye'nin yukseköğrenim soru- nunu çözemez!) Milli Eğitım'ın pek çok dalında çalışmış, Talim-Terbiye Dairesi Başkanlığı, musteşarlık gorevlerinde bulunup emeklı olan Hus- nü Cırıtiı, Hakkı Tonguç'layaptıkları o söyleşıyı banaşöyle anlat- tr. (Ben de sorular yöneltiyordum.) "Kendısi, bir uretımlı eğıtim kurumunun niteliklen dışında da bazı şeyler yapmak tstedığini söyledı. - Ne gibi? - Bu memleketin kalkınmaya ger&ksmımı var. Bu gıdişlekalkı- namadı, katkınamayacak da Çunkü, tuturn yanlış Genellikle tutum yanlış demek ıstedı Ünıversiteden söz ettı, '1933 ünıversıte reformu yapıldı, arna ûniversite geleneğinden kopmadı. Ûniversite oturan bir kurumdur. Hareketsız bir kurum. Bız, bu kurumla 21. yy'a hazırlanamayız' dedı. Daha hareketlı, toplumla daha ıç ıçe, toplum içinde kanatlan olan bir kurum ol- ması gerek. Canlı, hareketlı bir ünıversıte olması gerek. Bunun- la bız, 21. yy'a gıremeyız 1 dedı Koy Enstitülerinde, yuksek bolü- mun açılmastnm nedenini anlatıyordu. Bız Köy Enstitülerinde yuksek bölümler açacağız. Ve o, olması gerektiği gibi olacak. Yanı, önümüzdekı 21. yy'a bizı göturebılecek bir kurum olacak' dedı. Veçok daha ılen şeyler soyledı. Bazılarını da ben, pek doğ- ru bulmadım. Neyse! - Yanı, nedır doğru bulmadığınız? Onu da bileyım... - Efendim, siyasi tarafa bıraz kaçtı konuşmasında... - Ne gibi? - Siyasi duzenımızin Atatürk çızgısındenaynlmakla kalmayıp, daha uygunsuz yönlere yönetdığını. bundan kopmanın ancak çok şiddetli bir dönuşle mümkun olabıleceğinı anlatmak ıstedı. Bunu soyledı daha doğrusu. Efendim, o zaman bızde sol hareket şımdikı gıbı değildi tabıı, yahut son zamanlardakı gibi değıldi, bıraz ona yatkın bir düşuncede gıbı geldi bana... - Sola yatkın Tonguç? - Haddinden tazla, evet! - Yani, daha sola eğik olsun! - Evet, evet. Tabii bir ölçüde doğru bu. Şimdiki ulaşamadığı- mız ölçüde, şimdikine bakarsak bir ölçüde doğru, ama onun dı- sında bir ölçü düşündürücü tabıi, belkı sakıncalı olabilirdi; belki Atatürk'ün tuttuğu yolun da dışına çıkmış olurduk. O zaman, be- mm edındiğım izlenim oydu. Neyse, o onemli değil hernalde. İşte o konuşmamızdan sonra, bundan da fazla şey etmedım. Ya- nı, orada hoca olmayı ıster görunmedım. Kendısi de, benim dai- ma kendisini eleştirdığimı sandı. Konuştuğu arkadaşlardan da öyle anladım . - Sıze, bütün üniversıteler Hasanoğlan'daki gibi olacak de- miş... - öyle dedi. Yalnız üniversiteler için değil, 'Nasıl medreseler bir günde, bir gecede kapatıldıysa, bütün okullar, ûniversite de dahil, bir gecede kapatılacak, onun yerine, Köy Enstitüleri örne- ğinde okullar, üniversiteler açılacak' dedı, btliyorum, bana de~ di..." BUU1ACA SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Tahammül. 2/ Cera- hat... Kimi hurma ağaç- lannın özünden çıkanlan ve pirinç gibi kullanılan nişastalı bir madde. 3/ El ile dokunarak duyma... Atlann taşınması için ya- pılmış kapah taşıma ara- cı. 4/ Tarla sının... Özel- 6 lifcle Meksika'da yaygm j sert bir içki. 5/ Çobanla- nn giydiği keçeden üst- 8 lük. 6/ Kuyruksokumu g kemiği... Ortodokslarda tahta pano üzerine yapılmış her türlü dinsel resme verilen ad. 7/ Anadolu Selçuklulannın üsluplaş- Urdıklan dolaşık süsleme... Zehir. 8/ Kale hendeği... Gümüş üstüne özel bir biçimde kurşunla işlenen siyah nakış. 9/ Harman yerindeki tahılın taş ve toprakla kanşık ka- hntısı...Uğraş. YUKARroAN AŞAĞrYA: 1/Kuzey ve Orta Anadolu'da or- man kenarlannda yetişen ve özütü halk hekimüğinde kullanılan ağaççık. 2/ Eski yapı ya da kent kalıntısı... Türk halk müziğinde, bağlama ailesinden çalgılann en küçük boylusu. 3/ Ekip, takım... Şamanizmin din adamlan- na verilen ad. 4/ Birim... Birpeygamber. 5/ Deriyi kullanılabile- cek duruma getirmek için uygulanan işlemlenn tümü... Utanç duyma. 6/ Aritmetikte bkkuvvetin derecesini veren sayt... Kaş ilçesi açıklanndaki ünlü arkeolojik ada. 7/ Blues müziğine özel rengjni veren ve doğal nota ile bemol arasında yer alan ses. 8/ ğş kemancırruz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear